• Uluğ Bey Medresesi: Semerkand'ın Tarihi Eğitim Merkezi

    **Tarih ve Kültür Mirası:** Uluğ Bey Medresesi, Semerkand'ın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.

    **Eğitim Alanları:** 15. yüzyılda Uluğ Bey tarafından inşa edilmiş olup matematik, astronomi, felsefe ve edebiyat gibi alanlarda eğitim vermiştir.

    **Mimari Özellikler:** Medresenin mimarisi dikkat çekicidir ve Osmanlı medreselerine de etkisi olmuştur.

    #UluğBeyMedresesi #Semerkand #Tarih #Kültür #Özbekistan #Eğitim #Restorasyon #Turizm
    ✨Uluğ Bey Medresesi: Semerkand'ın Tarihi Eğitim Merkezi 🏛️ **Tarih ve Kültür Mirası:** Uluğ Bey Medresesi, Semerkand'ın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. 📚 **Eğitim Alanları:** 15. yüzyılda Uluğ Bey tarafından inşa edilmiş olup matematik, astronomi, felsefe ve edebiyat gibi alanlarda eğitim vermiştir. 🏰 **Mimari Özellikler:** Medresenin mimarisi dikkat çekicidir ve Osmanlı medreselerine de etkisi olmuştur. 🏷️ #UluğBeyMedresesi #Semerkand #Tarih #Kültür #Özbekistan #Eğitim #Restorasyon #Turizm
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Elhambra Sarayı'nın tarihçesi oldukça zengin ve karmaşıktır. İşte Alhambra Sarayı'nın ana tarihçesi:

    1. 9. yüzyıl - İslam Erozya Dönemi: Alhambra'nın tarihi, 9. yüzyılda başlar. Bu dönemde Endülüs Emevi Emirliği kuruldu ve Granada, İslam İber Yarımadası'nın bir parçası haline geldi.

    2. 13. yüzyıl - Nasrid Hanedanı: Alhambra'nın temelleri, Nasrid Hanedanı döneminde atıldı. İlk Nasrid emiri olan Muhammed I (1238-1273), Alhambra'nın yapımına başladı ve sarayın erken dönemini inşa etti. Bu dönemde Alhambra'nın önemli kısımları inşa edildi.

    3. 14. yüzyıl - Genişleme: Muhammed III (1302-1309) ve Muhammed V (1354-1391) gibi diğer Nasrid emirleri, Alhambra'yı daha da genişlettiler ve süslediler. Saray, bu dönemdeki en büyük zirveye ulaştı.

    4. 15. yüzyıl - Katolik Krallıklar'ın Fethi: 1492 yılında, Katolik Krallıklar (Ferdinand ve Isabella), Granada'yı fethederek Endülüs Emirliği'ni sona erdirdi. Alhambra, Katolik Krallıkların yönetimi altına girdi.

    5. 16. yüzyıl - Restorasyon ve Değişiklikler: Alhambra, Katolik Krallıklar ve sonrasındaki İspanyol hükümetleri tarafından farklı dönemlerde restore edildi ve değiştirildi. Bazı Katolik kiliseleri ve diğer binalar, Alhambra'nın bazı bölümlerini değiştirdi.

    6. 19. yüzyıl - Romantik Dönem ve Restorasyon: 19. yüzyılın başlarında Alhambra, Romantik hareketin etkisi altında kaldı ve çok sayıda yazar, sanatçı ve gezgin tarafından keşfedildi. Bu dönemde Alhambra'nın restorasyon çalışmaları başladı ve korunmaya yönelik çaba arttı.

    7. 20. yüzyıl - UNESCO Dünya Mirası Listesi: Alhambra, 1984 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi ve uluslararası tanınırlık kazandı.

    Alhambra, İslam İspanyası'nın son parçası olarak büyüleyici bir tarih ve kültürel mirasın temsilcisidir. Bugün, dünya genelinden ziyaretçilerin ilgisini çeken ve İspanya'nın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biri olan Alhambra Sarayı, İslam sanatı ve İspanyol tarihinin muhteşem bir sentezi olarak kabul edilmektedir.
    Elhambra Sarayı'nın tarihçesi oldukça zengin ve karmaşıktır. İşte Alhambra Sarayı'nın ana tarihçesi: 1. 9. yüzyıl - İslam Erozya Dönemi: Alhambra'nın tarihi, 9. yüzyılda başlar. Bu dönemde Endülüs Emevi Emirliği kuruldu ve Granada, İslam İber Yarımadası'nın bir parçası haline geldi. 2. 13. yüzyıl - Nasrid Hanedanı: Alhambra'nın temelleri, Nasrid Hanedanı döneminde atıldı. İlk Nasrid emiri olan Muhammed I (1238-1273), Alhambra'nın yapımına başladı ve sarayın erken dönemini inşa etti. Bu dönemde Alhambra'nın önemli kısımları inşa edildi. 3. 14. yüzyıl - Genişleme: Muhammed III (1302-1309) ve Muhammed V (1354-1391) gibi diğer Nasrid emirleri, Alhambra'yı daha da genişlettiler ve süslediler. Saray, bu dönemdeki en büyük zirveye ulaştı. 4. 15. yüzyıl - Katolik Krallıklar'ın Fethi: 1492 yılında, Katolik Krallıklar (Ferdinand ve Isabella), Granada'yı fethederek Endülüs Emirliği'ni sona erdirdi. Alhambra, Katolik Krallıkların yönetimi altına girdi. 5. 16. yüzyıl - Restorasyon ve Değişiklikler: Alhambra, Katolik Krallıklar ve sonrasındaki İspanyol hükümetleri tarafından farklı dönemlerde restore edildi ve değiştirildi. Bazı Katolik kiliseleri ve diğer binalar, Alhambra'nın bazı bölümlerini değiştirdi. 6. 19. yüzyıl - Romantik Dönem ve Restorasyon: 19. yüzyılın başlarında Alhambra, Romantik hareketin etkisi altında kaldı ve çok sayıda yazar, sanatçı ve gezgin tarafından keşfedildi. Bu dönemde Alhambra'nın restorasyon çalışmaları başladı ve korunmaya yönelik çaba arttı. 7. 20. yüzyıl - UNESCO Dünya Mirası Listesi: Alhambra, 1984 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi ve uluslararası tanınırlık kazandı. Alhambra, İslam İspanyası'nın son parçası olarak büyüleyici bir tarih ve kültürel mirasın temsilcisidir. Bugün, dünya genelinden ziyaretçilerin ilgisini çeken ve İspanya'nın en önemli turistik cazibe merkezlerinden biri olan Alhambra Sarayı, İslam sanatı ve İspanyol tarihinin muhteşem bir sentezi olarak kabul edilmektedir.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • NİZAM CAMİİ VE TUZİ ŞEHİTLİĞİ

    Haftaiçi gerçekleştirdiğimiz Karadağ ziyaretimizin ilk durağı Nizam camii olmuştu. Karadağ'ın başkenti Podgorica'ya 10 km mesafede bulunan Tuzi kasabası ve şehrin tarihi Nizam Camisinin yürekleri burkan bir hikayesi var.
    ~
    Fatih Sultan Mehmed'in yaptırdığı Nizam camii Balkanlardaki en eski camilerden biri. Caminin bahçesinde ise Balkanların fethinde şehit olan Osmanlı askerlerinin mezarları bulunuyor. 1911 yılında Karadağ Müslümanları Payitaht'a cami restorasyonunun yapılması için mektup yazıyor. Aslında Tuzi halkı ve Nizam Camii'nin hüzünlü hikayeside bu yıllarda başlamış oluyor.
    ~
    1912'de başlayan Balkan Harbi ile Karadağ elden çıkıyor ve Tuzi halkı ne yazıkki mektubuna cevap alamıyor. Kendi imkanlarıyla halk, camiyi yinede ayakta tutmayı başarıyorlar. 1938 yılının Ramazan ayında cami imamı namaz esnasında şehit ediliyor. Akabinde cami ibadete kapatılıyor daha sonrasındada yıkılıyor.
    ~
    Caminin yıkılmış olması yetmemiş olacak ki sonraki yıllarda Kominist rejim mezarlarıda kaldırmaya çalışacaktır. Halk buna müsade etmiyor. 2000'li yıllara gelindiğinde Karadağ halkı caminin temellerini tespit edip tekrardan inşasına başlıyorlar. Maddi imkansızlardan durma noktasına gelen inşaatın imdadına Türkiye yetişiyor ve çeşitli girişimler, maddi desteklerle cami tekrar ezan seslerine kavuşuyor. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Günümüzde Nizam Camii 5 vakit ibadete açık ve ziyaretçilerini bekliyor.

    @balkanlarda.islam.medeniyeti
    NİZAM CAMİİ VE TUZİ ŞEHİTLİĞİ 🕌 Haftaiçi gerçekleştirdiğimiz Karadağ ziyaretimizin ilk durağı Nizam camii olmuştu. Karadağ'ın başkenti Podgorica'ya 10 km mesafede bulunan Tuzi kasabası ve şehrin tarihi Nizam Camisinin yürekleri burkan bir hikayesi var. ~ Fatih Sultan Mehmed'in yaptırdığı Nizam camii Balkanlardaki en eski camilerden biri. Caminin bahçesinde ise Balkanların fethinde şehit olan Osmanlı askerlerinin mezarları bulunuyor. 1911 yılında Karadağ Müslümanları Payitaht'a cami restorasyonunun yapılması için mektup yazıyor. Aslında Tuzi halkı ve Nizam Camii'nin hüzünlü hikayeside bu yıllarda başlamış oluyor. ~ 1912'de başlayan Balkan Harbi ile Karadağ elden çıkıyor ve Tuzi halkı ne yazıkki mektubuna cevap alamıyor. Kendi imkanlarıyla halk, camiyi yinede ayakta tutmayı başarıyorlar. 1938 yılının Ramazan ayında cami imamı namaz esnasında şehit ediliyor. Akabinde cami ibadete kapatılıyor daha sonrasındada yıkılıyor. ~ Caminin yıkılmış olması yetmemiş olacak ki sonraki yıllarda Kominist rejim mezarlarıda kaldırmaya çalışacaktır. Halk buna müsade etmiyor. 2000'li yıllara gelindiğinde Karadağ halkı caminin temellerini tespit edip tekrardan inşasına başlıyorlar. Maddi imkansızlardan durma noktasına gelen inşaatın imdadına Türkiye yetişiyor ve çeşitli girişimler, maddi desteklerle cami tekrar ezan seslerine kavuşuyor. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Günümüzde Nizam Camii 5 vakit ibadete açık ve ziyaretçilerini bekliyor. 📸 @balkanlarda.islam.medeniyeti
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • URFA HAMİDİYE (GUREBA-MİLLET) HASTANESİ VE
    SÜRGÜN BİR EĞİTİMCİ İHSAN ŞERİF SARU…
    Eğitimci (Tarih Öğretmeni) İhsan Şerif Saru (1866-1939), Sultan II.Abdülhamid’e darbe planlayan cemiyete üye olmak suçundan 1896 yılında Urfa Mutasarrıflığı emrine sürgün gönderildiği Urfa’da önemli hizmetlerde bulundu.
    1902 yılında Urfa’da “İnas Rüşdiye Mektebi”nin (Kız Ortaokulu), yine aynı yıl Mekteb-i İdadi Mülki’nin açılmasını sağladı..
    Diğer önemli bir hizmeti de inşasına nezaret ettiği Urfa Hamidiye Hastanesi’nin 11 ay gibi kısa bir zamanda bitirilmesini sağlamış olmasıdır.
    1905-1906 yılları arasında Urfa Belediye Reisliği yapan Ali Fuat Efendi (Bucak), İkinci Sultan Abdülhamid’in emriyle inşa edilecek olan Hamidiye Hastanesi için Emir Mencek Vakfı’na ait araziyi satın almak üzere Vakıf Mütevellisi Vazahe Hanım’dan talepte bulunmuş, bu talep uygun görülerek arsa H.29 Sefer 1323 (M. 5 Mayıs 1905) tarihinde anılan vakıftan satın alınmıştır.
    1905-1906 yıllarında Urfa Mutasarrıfı olan Ethem Sabri Paşa, Hamidiye Hastanesi’nin inşasına ve bir an önce bitirilmesine Urfa Mekteb-i İdadi (Mektebi İdadi Mülki) Müdürü İhsan Şerif’i memur etmiştir.
    İhsan Şerif, halkın “postal” dediği kırmızı yumuşak deriden yapılmış hafif çarıkları ayağına geçirip, kızgın Ağustos güneşinin altında canla başla 11 ay çalışarak binanın tamamlanmasını sağlamıştır.
    İstanbul’dan Radilis Efendi isminde genç bir Rum operatör getirtilerek Urfa’da ilk defa birçok fıtık ameliyatı gerçekleştirilmiştir.
    Kesme taştan, -U- planında iki katlı olarak inşa edilen bu yapı, güney cephesindeki sütunlar üzerine oturan balkonu ve bina köşelerindeki zarif sütunçeleriyle geleneksel mimari unsurların modern mimariye uygulandığı Urfa’daki en eski ve en güzel örneklerdendir.
    Hamidiye Hastanesi, Gurabe Hastanesi, Millet Hastanesi ve Devlet Hastanesi adlarıyla anılan yapı, 2005 yılından sonra bir süre Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi olarak hizmet vermiştir.
    Günümüzde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan bina kültürel amaçlı kullanılmak üzere restorasyon proğramına alınmış bulunmaktadır.
    İhsan Şerif Saru, 24 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra İstanbul’a dönmüş ve eski görevleri kendisine iade edilmiş, çeşitli okullarda Tarih öğretmenliğinden sonra 15 Mayıs 1939 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.
    Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun İnşallah.
    Yararlanılan Kaynaklar:
    1. Hastane arsasının Emir Mencek Vakfı’ndan satın alınmasına ilişkin bilgi Tarih Araştırmacısı Av.Müslüm Akalın’dan alınmıştır.
    2. Kâmran Şerif Saru., “İhsan Şerif Saru Eğitim Hizmetinde Elli Yıl” Milli Eğitim Basımevi, 1970 İstanbul.
    URFA HAMİDİYE (GUREBA-MİLLET) HASTANESİ VE SÜRGÜN BİR EĞİTİMCİ İHSAN ŞERİF SARU… Eğitimci (Tarih Öğretmeni) İhsan Şerif Saru (1866-1939), Sultan II.Abdülhamid’e darbe planlayan cemiyete üye olmak suçundan 1896 yılında Urfa Mutasarrıflığı emrine sürgün gönderildiği Urfa’da önemli hizmetlerde bulundu. 1902 yılında Urfa’da “İnas Rüşdiye Mektebi”nin (Kız Ortaokulu), yine aynı yıl Mekteb-i İdadi Mülki’nin açılmasını sağladı.. Diğer önemli bir hizmeti de inşasına nezaret ettiği Urfa Hamidiye Hastanesi’nin 11 ay gibi kısa bir zamanda bitirilmesini sağlamış olmasıdır. 1905-1906 yılları arasında Urfa Belediye Reisliği yapan Ali Fuat Efendi (Bucak), İkinci Sultan Abdülhamid’in emriyle inşa edilecek olan Hamidiye Hastanesi için Emir Mencek Vakfı’na ait araziyi satın almak üzere Vakıf Mütevellisi Vazahe Hanım’dan talepte bulunmuş, bu talep uygun görülerek arsa H.29 Sefer 1323 (M. 5 Mayıs 1905) tarihinde anılan vakıftan satın alınmıştır. 1905-1906 yıllarında Urfa Mutasarrıfı olan Ethem Sabri Paşa, Hamidiye Hastanesi’nin inşasına ve bir an önce bitirilmesine Urfa Mekteb-i İdadi (Mektebi İdadi Mülki) Müdürü İhsan Şerif’i memur etmiştir. İhsan Şerif, halkın “postal” dediği kırmızı yumuşak deriden yapılmış hafif çarıkları ayağına geçirip, kızgın Ağustos güneşinin altında canla başla 11 ay çalışarak binanın tamamlanmasını sağlamıştır. İstanbul’dan Radilis Efendi isminde genç bir Rum operatör getirtilerek Urfa’da ilk defa birçok fıtık ameliyatı gerçekleştirilmiştir. Kesme taştan, -U- planında iki katlı olarak inşa edilen bu yapı, güney cephesindeki sütunlar üzerine oturan balkonu ve bina köşelerindeki zarif sütunçeleriyle geleneksel mimari unsurların modern mimariye uygulandığı Urfa’daki en eski ve en güzel örneklerdendir. Hamidiye Hastanesi, Gurabe Hastanesi, Millet Hastanesi ve Devlet Hastanesi adlarıyla anılan yapı, 2005 yılından sonra bir süre Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi olarak hizmet vermiştir. Günümüzde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan bina kültürel amaçlı kullanılmak üzere restorasyon proğramına alınmış bulunmaktadır. İhsan Şerif Saru, 24 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra İstanbul’a dönmüş ve eski görevleri kendisine iade edilmiş, çeşitli okullarda Tarih öğretmenliğinden sonra 15 Mayıs 1939 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun İnşallah. Yararlanılan Kaynaklar: 1. Hastane arsasının Emir Mencek Vakfı’ndan satın alınmasına ilişkin bilgi Tarih Araştırmacısı Av.Müslüm Akalın’dan alınmıştır. 2. Kâmran Şerif Saru., “İhsan Şerif Saru Eğitim Hizmetinde Elli Yıl” Milli Eğitim Basımevi, 1970 İstanbul.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Restorasyonu tamamlanan Sultanahmet Camii dualarla açıldı

    Türk-İslam medeniyetinin en zarif eserlerinden, kente mührünü vuran Sultanahmet Camii, Mimar Sinan'ın talebesi Sedefkar Mehmed Ağa'ya, Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. padişahı Sultan 1. Ahmed Han tarafından inşa ettirildi.

    İstanbul'un 7 tepesinden 2'ncisi üzerinde 1609'da yapımına başlanan ve inşaatı 7 yıl 5 ay 6 günde tamamlanan cami, 9 Haziran 1617'de ibadete açıldı.

    "Klasik dönemin son büyük camisi" olarak nitelendirilen Sultanahmet Camii'nin külliyesi, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkanlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalar içerecek şekilde inşa edilirken bazı yapıların bugüne ulaşamadığı biliniyor.

    Sultanahmet Camii, 1985'te UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne eklendi.

    Görüntüler, 406 yıldır kentin kalbinde bir mühür gibi duran caminin görkemini yansıtıyor

    Camii, mavinin hakim olduğu kalem işleri ve vitrayların verdiği aydınlık dolayısıyla da Batılılar tarafından "Blue Mosque" olarak adlandırılıyor.

    İstanbul'un Tarihi Yarımada'sını ihtişamıyla süsleyen Sultanahmet Camii ile Ayasofya-i Kebir Camii'nin birlikte yer aldığı görüntüler, kentin tarihi dokusunu da yansıtıyor.

    #DiyanetHaber #SultanAhmetCamii
    Restorasyonu tamamlanan Sultanahmet Camii dualarla açıldı Türk-İslam medeniyetinin en zarif eserlerinden, kente mührünü vuran Sultanahmet Camii, Mimar Sinan'ın talebesi Sedefkar Mehmed Ağa'ya, Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. padişahı Sultan 1. Ahmed Han tarafından inşa ettirildi. İstanbul'un 7 tepesinden 2'ncisi üzerinde 1609'da yapımına başlanan ve inşaatı 7 yıl 5 ay 6 günde tamamlanan cami, 9 Haziran 1617'de ibadete açıldı. "Klasik dönemin son büyük camisi" olarak nitelendirilen Sultanahmet Camii'nin külliyesi, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkanlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalar içerecek şekilde inşa edilirken bazı yapıların bugüne ulaşamadığı biliniyor. Sultanahmet Camii, 1985'te UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne eklendi. Görüntüler, 406 yıldır kentin kalbinde bir mühür gibi duran caminin görkemini yansıtıyor Camii, mavinin hakim olduğu kalem işleri ve vitrayların verdiği aydınlık dolayısıyla da Batılılar tarafından "Blue Mosque" olarak adlandırılıyor. İstanbul'un Tarihi Yarımada'sını ihtişamıyla süsleyen Sultanahmet Camii ile Ayasofya-i Kebir Camii'nin birlikte yer aldığı görüntüler, kentin tarihi dokusunu da yansıtıyor. #DiyanetHaber #SultanAhmetCamii
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Açılış kurdelesini kestiğimiz, Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi'nin ve restorasyonu tamamlanan diğer bölümlerin hayırlı olmasını diliyorum.

    Peygamber Efendimizin ve pek çok Peygamberimizin Kutsal Emanetleri, 500 yılı aşkındır Topkapı Sarayı'nda muhafaza ediliyor.

    Bu vesileyle arife günü, Hz. Peygamberimizin yadigârlarının bereketini, maneviyatını hissetme şerefine nail olduk. Ne kadar saadet duysak az.

    Devlet, medeniyet, sanat ve insanlık tasavvurumuzu anlatan şaheserlerin, aydınlığa inanan gönüllere ışık olmaya devam edeceğine inanıyorum.
    Açılış kurdelesini kestiğimiz, Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi'nin ve restorasyonu tamamlanan diğer bölümlerin hayırlı olmasını diliyorum. Peygamber Efendimizin ve pek çok Peygamberimizin Kutsal Emanetleri, 500 yılı aşkındır Topkapı Sarayı'nda muhafaza ediliyor. Bu vesileyle arife günü, Hz. Peygamberimizin yadigârlarının bereketini, maneviyatını hissetme şerefine nail olduk. Ne kadar saadet duysak az. Devlet, medeniyet, sanat ve insanlık tasavvurumuzu anlatan şaheserlerin, aydınlığa inanan gönüllere ışık olmaya devam edeceğine inanıyorum.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Sultan Abdülmecid döneminde, Fossati kardeşlerin Ayasofya'nın restorasyonunda kullandıkları ilginç merdiven.

    Fotoğraf: Ömer Faruk Gubari
    Sultan Abdülmecid döneminde, Fossati kardeşlerin Ayasofya'nın restorasyonunda kullandıkları ilginç merdiven. Fotoğraf: Ömer Faruk Gubari
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Ayasofya'da 1847-49 yılları arasında, Sultan Abdülmecid tarafından restorasyonla görevlendirilen Mimar Gaspare Fossati'nin çizimleriyle restorasyon önceki ve sonrası
    Ayasofya'da 1847-49 yılları arasında, Sultan Abdülmecid tarafından restorasyonla görevlendirilen Mimar Gaspare Fossati'nin çizimleriyle restorasyon önceki ve sonrası
    0 Comentários 0 Compartilhamentos

  • İstanbul Türkiye KIZ KULESİ TARİHİ

    Tarihi kanıtlara göre milattan önce 410 yılında yapıldığı düşünülen kule Atinalı Komutan Alkibiades tarafından inşa edilmiş. O zamanlarda boğazdan geçen gemiler kontrol etmek ve vergi almak amacıyla kullanılıyormuş. İstanbul Roma hakimiyetine geçince Bizans İmparatoru Manuel Komnenos bu yapıyı daha da güçlendirerek bir kule olarak tasarlatmış ve savunma amaçlı kullanmış. Osmanlı zamanında tekrar restore edilen kule Mehter takımının gösterilerine ev sahipliği yapmış. Kulenin alt katının büyük bir kısmı Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmıştır. Tarih boyunca defa kez restore edilen Kız Kulesi 1998 yılında başlayan restorasyon çalışmalarından sonra 2000 yılında turizme açılmış.

    KIZ KULESİ EFSANELERİ

    Birçok farklı İstanbul Kız Kulesi hikayeleri dilden dile dolaşır bu hikayelerden hangisi gerçek Kız Kulesi hikayesi bilinmese de hepsi insan ruhuna ayrı dokunur.

    KULELERİN AŞKI

    Hikayelerden birine göre Kız Kulesi’nin efsanesi Galata Kulesi ile olan aşkını anlatır. Birbirine aşık olan iki kulenin aralarında bulunan İstanbul Boğazı kavuşmalarına engel olmaktadır. Galata Kulesi yıllarca mektuplar yazsa da aşkını dillendirse de Kız Kulesi’ne olan hasretine son veremez. Rivayete göre Hezarfen Ahmet Çelebi uçma hayali ile yanıp tutuşarak buraya çıktığında Galata Kulesi bu mektupları kendisine vererek Kız kulesine ulaştırmasını ister.

    Uçma sevdalısı Hezarfen Ahmet Çelebi İstanbul’un rüzgarıyla uçarak Galata Kulesi’nin sevdasını Kız Kulesi’ne ulaştırır. Artık Kız Kulesi aşkının karşılıksız olmadığını biliyordur bu karşılıklı aşk onları yüzyıllar boyunca ayakta tutar.

    PRENSESİN EFSANESİ

    Kız kulesi’nin en çok konuşulan hikayelerinden biri de sonu acı ile biten bir hikayedir. Efsaneye göre, Krala kızının 18 yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir. Çok sevdiği kızına kaybetmekten korkan Kral denizin ortasına bir kule yaptırır ve kıymetli prensesine buraya yerleştirerek korumaya alır. Kral bu şekilde kızını yılandan koruyacağını düşünse de, kuleye gönderdikleri üzüm sepetinden çıkan bir yılan prensesin ölümüne neden olur. Çok üzülen kral kızına demirden bir tabut yaptır ve Ayasofya’nın giriş kapısının üzerine yerleştirilir. Ancak yine efsaneye göre yılan prensesi ölümünden sonra dahi rahat bırakmaz, tabutun üzerinde yılanın ısırığıyla oluşan 2 delik olduğu halen anlatılır.

    BATTAL GAZİ

    Kız Kulesi ile ilgili anlatılan bir diğer hikaye, Battal Gazi’nin askerleri ile birlikte Kız kulesi’ne gelerek kulede saklanan hazineleri alıp, burada yaşayan kızı kaçırdığıdır. Hikayeye göre İstanbul’u kuşatmaya gelen Battal Gazi Kız Kulesi önündeki kıyıda 7 sene kalır çünkü tekfurun kızına aşık olmuştur. Üsküdar’ın tekfuru korkudan kızını hazineleri ile birlikte kuleye kapasa da Battal Gazi’nin kızını ve hazinelerini kaçırmasına engel olamaz. Ve hatta ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ sözünü bugünlerde duyarız.

    LEANDROS İLE HERO

    Leandros efsanesine göre Leandros ve Hero birbirlerine aşıklardı ama aralarında aşılması imkansız bir deniz mesafesi vardır. Çok fırtınalı bir gece Leandros kulede ışık yandığını görüp sevgilisinin onu çağırdığını düşünerek denize atlar. Ama ışığı yakan Hero değil onlara düşmanlık eden bir başka kişidir. Leandros denize atlayınca ışığı söndürür ve derin sularda boğulmasına sebep olur. Hero bunun acısına dayanamayarak kuleden atlayıp hayatını sonlandırır. Aşıkların hikayesini bilenler onların adına kulenin olduğu yere bir Deniz feneri yaptırır.
    İstanbul Türkiye KIZ KULESİ TARİHİ Tarihi kanıtlara göre milattan önce 410 yılında yapıldığı düşünülen kule Atinalı Komutan Alkibiades tarafından inşa edilmiş. O zamanlarda boğazdan geçen gemiler kontrol etmek ve vergi almak amacıyla kullanılıyormuş. İstanbul Roma hakimiyetine geçince Bizans İmparatoru Manuel Komnenos bu yapıyı daha da güçlendirerek bir kule olarak tasarlatmış ve savunma amaçlı kullanmış. Osmanlı zamanında tekrar restore edilen kule Mehter takımının gösterilerine ev sahipliği yapmış. Kulenin alt katının büyük bir kısmı Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmıştır. Tarih boyunca defa kez restore edilen Kız Kulesi 1998 yılında başlayan restorasyon çalışmalarından sonra 2000 yılında turizme açılmış. KIZ KULESİ EFSANELERİ Birçok farklı İstanbul Kız Kulesi hikayeleri dilden dile dolaşır bu hikayelerden hangisi gerçek Kız Kulesi hikayesi bilinmese de hepsi insan ruhuna ayrı dokunur. KULELERİN AŞKI Hikayelerden birine göre Kız Kulesi’nin efsanesi Galata Kulesi ile olan aşkını anlatır. Birbirine aşık olan iki kulenin aralarında bulunan İstanbul Boğazı kavuşmalarına engel olmaktadır. Galata Kulesi yıllarca mektuplar yazsa da aşkını dillendirse de Kız Kulesi’ne olan hasretine son veremez. Rivayete göre Hezarfen Ahmet Çelebi uçma hayali ile yanıp tutuşarak buraya çıktığında Galata Kulesi bu mektupları kendisine vererek Kız kulesine ulaştırmasını ister. Uçma sevdalısı Hezarfen Ahmet Çelebi İstanbul’un rüzgarıyla uçarak Galata Kulesi’nin sevdasını Kız Kulesi’ne ulaştırır. Artık Kız Kulesi aşkının karşılıksız olmadığını biliyordur bu karşılıklı aşk onları yüzyıllar boyunca ayakta tutar. PRENSESİN EFSANESİ Kız kulesi’nin en çok konuşulan hikayelerinden biri de sonu acı ile biten bir hikayedir. Efsaneye göre, Krala kızının 18 yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir. Çok sevdiği kızına kaybetmekten korkan Kral denizin ortasına bir kule yaptırır ve kıymetli prensesine buraya yerleştirerek korumaya alır. Kral bu şekilde kızını yılandan koruyacağını düşünse de, kuleye gönderdikleri üzüm sepetinden çıkan bir yılan prensesin ölümüne neden olur. Çok üzülen kral kızına demirden bir tabut yaptır ve Ayasofya’nın giriş kapısının üzerine yerleştirilir. Ancak yine efsaneye göre yılan prensesi ölümünden sonra dahi rahat bırakmaz, tabutun üzerinde yılanın ısırığıyla oluşan 2 delik olduğu halen anlatılır. BATTAL GAZİ Kız Kulesi ile ilgili anlatılan bir diğer hikaye, Battal Gazi’nin askerleri ile birlikte Kız kulesi’ne gelerek kulede saklanan hazineleri alıp, burada yaşayan kızı kaçırdığıdır. Hikayeye göre İstanbul’u kuşatmaya gelen Battal Gazi Kız Kulesi önündeki kıyıda 7 sene kalır çünkü tekfurun kızına aşık olmuştur. Üsküdar’ın tekfuru korkudan kızını hazineleri ile birlikte kuleye kapasa da Battal Gazi’nin kızını ve hazinelerini kaçırmasına engel olamaz. Ve hatta ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ sözünü bugünlerde duyarız. LEANDROS İLE HERO Leandros efsanesine göre Leandros ve Hero birbirlerine aşıklardı ama aralarında aşılması imkansız bir deniz mesafesi vardır. Çok fırtınalı bir gece Leandros kulede ışık yandığını görüp sevgilisinin onu çağırdığını düşünerek denize atlar. Ama ışığı yakan Hero değil onlara düşmanlık eden bir başka kişidir. Leandros denize atlayınca ışığı söndürür ve derin sularda boğulmasına sebep olur. Hero bunun acısına dayanamayarak kuleden atlayıp hayatını sonlandırır. Aşıkların hikayesini bilenler onların adına kulenin olduğu yere bir Deniz feneri yaptırır. 💖💖
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • ERDOĞAN'I BU YÜZDEN SEVİYORUZ.
    Cezayir’in 1830'da Fransızlar tarafından işgalinden sonra katedrale çevrilen cami, kilise olarak kullanıldı.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013'te gerçekleştirdiği Cezayir ziyaretinde Başbakan Abdulmalik Sellal ile yaptığı görüşmede, Cezayir'deki Türk-Osmanlı dönemine ait bazı tarihi eserlerin restorasyon çalışmalarına Türkiye'nin de katkıda bulunması konusunda mutabık kalınmıştı.

    Buteflika, başkent Cezayir'de Barbaros Hayreddin Paşa tarafından inşa ettirilen Osmanlı mirası Keçiova Camisi'nin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından açılışı gerçekleştirdi.
    ERDOĞAN'I BU YÜZDEN SEVİYORUZ. Cezayir’in 1830'da Fransızlar tarafından işgalinden sonra katedrale çevrilen cami, kilise olarak kullanıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013'te gerçekleştirdiği Cezayir ziyaretinde Başbakan Abdulmalik Sellal ile yaptığı görüşmede, Cezayir'deki Türk-Osmanlı dönemine ait bazı tarihi eserlerin restorasyon çalışmalarına Türkiye'nin de katkıda bulunması konusunda mutabık kalınmıştı. Buteflika, başkent Cezayir'de Barbaros Hayreddin Paşa tarafından inşa ettirilen Osmanlı mirası Keçiova Camisi'nin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından açılışı gerçekleştirdi.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
Páginas impulsionada