• Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur"

    Muhterem Müslümanlar!

    Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür.

    Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1]

    Aziz Müminler!

    Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim.

    Değerli Müminler!

    Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4]

    Aziz Müslümanlar!

    Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir.

    Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5]

    [1] Zümer, 39/53.
    [2] Hûd, 11/42.
    [3] Tevbe, 9/129.
    [4] Âl-i İmrân, 3/54.
    [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur" Muhterem Müslümanlar! Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür. Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1] Aziz Müminler! Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır. Kıymetli Müslümanlar! Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim. Değerli Müminler! Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4] Aziz Müslümanlar! Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5] [1] Zümer, 39/53. [2] Hûd, 11/42. [3] Tevbe, 9/129. [4] Âl-i İmrân, 3/54. [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    0 Reacties 0 aandelen
  • Eğer başarısız olsaydı “Böyle ekipmansız, eller cepte atış mı yapılır! Olimpiyatta bu ne laubalilik?” denecekti.

    Bu atış, madalya almak koşuluyla “karizmatik” sayılacak bir atış tarzıydı, madalya getirdi ve tüm dünyanın gündemine oturdu.

    1. Ders: Gidiş yolunun değerini ulaştığın sonuç belirler. Sonuçta başarı varsa yaptıkların herkeste hayranlık uyandırır, sonuçta başarı yoksa en vasıfsızdan bile nasihat alırsın.

    -
    Herkes gibi teçhizatlı bir atışla altın madalya alsaydı bu kadar ses getirmeyecekti.

    Dünyada ‘trend topic’ olan, Elon Musk’ın bile tebrik ettiği, muhtemelen gözlük firmaları başta olmak üzere birçok sponsorun kapısını çalacağı kişi yarışmada 2. oldu. Birinciyi, yani altın madalya alanı kimse konuşmuyor.

    Yani “karizmatik, farklı, özgün” bir gümüş madalya, “sıradan” bir altın madalyadan çok daha değerli olabiliyor.

    Ders 2: Sıra dışı ve özgün kalabilmek gümüşü altından, ikinciyi birinciden, yarını bugünden daha değerli kılar.

    -
    Bize bugüne kadar hep “Ellerin cebinde başarıya ulaşamazsın” dendi. Hep diğerleri gibi, yani olması gerektiği gibi olmamız öğretildi.

    Düşünsenize genç bir sporcu antrenmanda elleri cebinde bu şekilde atış yapıyor. Muhtemelen azarlanır, ekipman takması için zorlanır, ısrar ederse takımdan çıkarılırdı.

    Meğer, mesele ellerin cepte olması veya bilinen doğruları uygulaman değilmiş. Sana en uygun, performansını maksimize edeceğin o kendi yolunu bulmakmış.

    Ders 3: Tüm gücüyle seni sıradanlaştırmaya çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilirsen, ellerinin cebinde olması bile sana yardımcı olacaktır.

    Teşekkürler Yusuf Dikeç..
    Alıntıdır
    Eğer başarısız olsaydı “Böyle ekipmansız, eller cepte atış mı yapılır! Olimpiyatta bu ne laubalilik?” denecekti. Bu atış, madalya almak koşuluyla “karizmatik” sayılacak bir atış tarzıydı, madalya getirdi ve tüm dünyanın gündemine oturdu. 1. Ders: Gidiş yolunun değerini ulaştığın sonuç belirler. Sonuçta başarı varsa yaptıkların herkeste hayranlık uyandırır, sonuçta başarı yoksa en vasıfsızdan bile nasihat alırsın. - Herkes gibi teçhizatlı bir atışla altın madalya alsaydı bu kadar ses getirmeyecekti. Dünyada ‘trend topic’ olan, Elon Musk’ın bile tebrik ettiği, muhtemelen gözlük firmaları başta olmak üzere birçok sponsorun kapısını çalacağı kişi yarışmada 2. oldu. Birinciyi, yani altın madalya alanı kimse konuşmuyor. Yani “karizmatik, farklı, özgün” bir gümüş madalya, “sıradan” bir altın madalyadan çok daha değerli olabiliyor. Ders 2: Sıra dışı ve özgün kalabilmek gümüşü altından, ikinciyi birinciden, yarını bugünden daha değerli kılar. - Bize bugüne kadar hep “Ellerin cebinde başarıya ulaşamazsın” dendi. Hep diğerleri gibi, yani olması gerektiği gibi olmamız öğretildi. Düşünsenize genç bir sporcu antrenmanda elleri cebinde bu şekilde atış yapıyor. Muhtemelen azarlanır, ekipman takması için zorlanır, ısrar ederse takımdan çıkarılırdı. Meğer, mesele ellerin cepte olması veya bilinen doğruları uygulaman değilmiş. Sana en uygun, performansını maksimize edeceğin o kendi yolunu bulmakmış. Ders 3: Tüm gücüyle seni sıradanlaştırmaya çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilirsen, ellerinin cebinde olması bile sana yardımcı olacaktır. Teşekkürler Yusuf Dikeç.. 🇹🇷❤️🇹🇷❤️🇹🇷 Alıntıdır
    0 Reacties 0 aandelen
  • Selçuk Bayraktar, İran Cumhurbaşkanı Reisi ‘nin düşen helikopterini bulmak amacıyla gerçekleştirilen İran ‘daki operasyon hakkında açıklamalarda bulundu :

    O gün özellikle meteorolojide zorlu koşullar ve önemli bir görev olduğundan gece TSK’dan bize ulaşanlar oldu.

    Biz de gece 11 gibi Çorlu’da ve Batman’da, Azerbaycan’da ve Baykar’da koordine olarak teknik destekle ilgili çalıştık.

    160 kilometreye yakın rüzgar vardı. Zorlu bir coğrafyada vadiye girerek bu görevi gerçekleştirdi.

    O şartlarda insanlı hava aracı zaten uçamaz insansız da bu şekilde hızlı hareket edecek ve o manevraları yapacak AKINCI’dan başka yok.

    Arama için ilk aşamada silahlı AKINCI yola çıkacaktı. İran tarafı istemeyince silahsız bir AKINCI’yı hazırladık.

    Orada arazinin en yüksek noktası 9700 fitti. 9700’ün de altına inerek vadide manevra yaparak uçmak zorunda kaldı.

    İnebilmek için uydu haberleşmesi lazım. TÜRKSAT uyduları kullanıldı. Azerbaycan’daki AKINCI da hazır edildi.

    Dünyaya medeniyet değerlerimiz ve teknolojik gelişmeler ile bunu harekete geçirme noktasında dünyaya örnek oldu.”

    Selçuk Bayraktar ‘ın anlattığı olayı açıklayalım :

    Normalde İHA ‘lar yerde bulunan baz istasyonu benzeri bir merkezden komuta ediliyorlar. Ama vadilere girilince dağlar sinyali kesiyor.

    Bu durumda uydudan kontrol edilmesi gerekiyor. Ve kendi uydusu olan sayılı ülkelerden birisiyiz Bitti mi? Bitmedi...

    Saatte 160 km. rüzgar var ve vadide ilerliyorsun. Göz gözü görmüyor. Yani iletişim o kadar hızlı ve stabil olacak ki, sen SİHA ‘nın direksiyonunu sağa kırdığında derhal sağa dönecek. Zaten herkesin başaramadığı da bu. Eğer komutunu saniyeler sonra algılarsa veya saniyelik bir iletişim kesintisi olursa ne olur? İHA dağa çarparak telef olur…
    Selçuk Bayraktar, İran Cumhurbaşkanı Reisi ‘nin düşen helikopterini bulmak amacıyla gerçekleştirilen İran ‘daki operasyon hakkında açıklamalarda bulundu : ✅O gün özellikle meteorolojide zorlu koşullar ve önemli bir görev olduğundan gece TSK’dan bize ulaşanlar oldu. ✅Biz de gece 11 gibi Çorlu’da ve Batman’da, Azerbaycan’da ve Baykar’da koordine olarak teknik destekle ilgili çalıştık. ✅160 kilometreye yakın rüzgar vardı. Zorlu bir coğrafyada vadiye girerek bu görevi gerçekleştirdi. ✅O şartlarda insanlı hava aracı zaten uçamaz insansız da bu şekilde hızlı hareket edecek ve o manevraları yapacak AKINCI’dan başka yok. ✅Arama için ilk aşamada silahlı AKINCI yola çıkacaktı. İran tarafı istemeyince silahsız bir AKINCI’yı hazırladık. ✅Orada arazinin en yüksek noktası 9700 fitti. 9700’ün de altına inerek vadide manevra yaparak uçmak zorunda kaldı. ✅İnebilmek için uydu haberleşmesi lazım. TÜRKSAT uyduları kullanıldı. Azerbaycan’daki AKINCI da hazır edildi. ✅Dünyaya medeniyet değerlerimiz ve teknolojik gelişmeler ile bunu harekete geçirme noktasında dünyaya örnek oldu.” Selçuk Bayraktar ‘ın anlattığı olayı açıklayalım : Normalde İHA ‘lar yerde bulunan baz istasyonu benzeri bir merkezden komuta ediliyorlar. Ama vadilere girilince dağlar sinyali kesiyor. Bu durumda uydudan kontrol edilmesi gerekiyor. Ve kendi uydusu olan sayılı ülkelerden birisiyiz ☺️ Bitti mi? Bitmedi... Saatte 160 km. rüzgar var ve vadide ilerliyorsun. Göz gözü görmüyor. Yani iletişim o kadar hızlı ve stabil olacak ki, sen SİHA ‘nın direksiyonunu sağa kırdığında derhal sağa dönecek. Zaten herkesin başaramadığı da bu. Eğer komutunu saniyeler sonra algılarsa veya saniyelik bir iletişim kesintisi olursa ne olur? İHA dağa çarparak telef olur…🚁🚀
    0 Reacties 0 aandelen
  • ■ ESKİ KONAKLARDA ÇOCUKLUK, 1890

    [Ahmet Semih Bey 19. yüzyıl sonlarında eski İstanbul konaklarındaki çocukluk dönemini anlatıyor]:

    "Çocukken yemekleri selamlıkta, babamızın sofrasında yedirirlerdi. Sofradan kalkar kalkmaz da: “Haydi çocuklar, hareme!” derlerdi. Büyüklerin arasında bulunmaklığımızın verdiği gururu müteakip duçar olduğumuz bu yüz bulma ile harem dairesine girer girmez gördüğümüz hüsn-ü istikbâl (güzel karşılama) bir çeyrek saat devam edemezdi. Bizi kendi odalarımıza götürür, yataklara sürerlerdi. “Uyku çocuklar için en sıhhî ve mukavvi (kuvvet verici) gıda gibidir!” mealinde de nasihatler verir, ninniler söylerlerdi. Yatırılmak pek hoşumuza gitmezdi ama çaresini bulamazdık.

    Ailemiz ve bize bakanlar asla adamsendecilerden değillerdi. Yakamıza yapışır başımızı boş bırakmazlardı. Her evde çocuğun nasibi böyle olduğu için bize akran misafir çocuklar bulamazdık gerçi fakat büyüklerden ayrılmak gururumuza dokunurdu.

    Bunlardan başka büyüklerin yanlarında bulunmanın yalnız gururu mu yaa! Faydası vardı! Birçok şey öğrenirdik. Öğrenirdik amma sıhhatimizi bu faydalara taksim ederler, vaktinde bizi uyuturlardı. Ve biz ortadan çekildikten sonra istedikleri gibi konuşurlardı. Çünkü çocukların yanında temkinli söyleşmek devrin âdetlerinden biriydi.

    Konakların kalabalığı şöyle bir tarife girebilir: Evvela ev halkı, eve misafir olarak gelip gitmesini bilmeyenler, hakiki dost ile ahbaplar, konu komşu ve ekseriya davetlere gelen davetliler ve bunların arasına kabul edilen gençler.. Bu kalabalıklar çok neşeli olurdu. Neşeli haberlerle güzel sözler ve bazen de sazlar -değil evin- mahallenin havasını tasfiye, gam ve kasâveti def ederdi..

    Böyle günlerde misafirlerin huzurunda yahut sokaktan eve girer girmez duyulmuş fena bir haber varsa onun birdenbire -hele ihtiyarlara- söylenmemesi bize edilen tembihlerin başında gelirdi. Böyle dikkatsizlikler lâ-yecuzdur (câiz değildir) denilirdi.

    Bu kayıtlara rağmen biz gençler ihtiyarların huzurunda asla sıkılmazdık, onları da sıkmazdık. Bu da bize aile topluluklarında dost-ahbap ortasında mütekabil (karşılıklı) hürriyet ve hürmetin gözle görülemeyecek kadar olan inceliklerini tefrik ve temyize temrin olurdu. Bittabi bu dersleri ve örnekleri görenler kabiliyetleri derecesine göre müstefit olurlardı (istifade ederlerdi)."
    ■ ESKİ KONAKLARDA ÇOCUKLUK, 1890 ❤️ [Ahmet Semih Bey 19. yüzyıl sonlarında eski İstanbul konaklarındaki çocukluk dönemini anlatıyor]: "Çocukken yemekleri selamlıkta, babamızın sofrasında yedirirlerdi. Sofradan kalkar kalkmaz da: “Haydi çocuklar, hareme!” derlerdi. Büyüklerin arasında bulunmaklığımızın verdiği gururu müteakip duçar olduğumuz bu yüz bulma ile harem dairesine girer girmez gördüğümüz hüsn-ü istikbâl (güzel karşılama) bir çeyrek saat devam edemezdi. Bizi kendi odalarımıza götürür, yataklara sürerlerdi. “Uyku çocuklar için en sıhhî ve mukavvi (kuvvet verici) gıda gibidir!” mealinde de nasihatler verir, ninniler söylerlerdi. Yatırılmak pek hoşumuza gitmezdi ama çaresini bulamazdık. Ailemiz ve bize bakanlar asla adamsendecilerden değillerdi. Yakamıza yapışır başımızı boş bırakmazlardı. Her evde çocuğun nasibi böyle olduğu için bize akran misafir çocuklar bulamazdık gerçi fakat büyüklerden ayrılmak gururumuza dokunurdu. Bunlardan başka büyüklerin yanlarında bulunmanın yalnız gururu mu yaa! Faydası vardı! Birçok şey öğrenirdik. Öğrenirdik amma sıhhatimizi bu faydalara taksim ederler, vaktinde bizi uyuturlardı. Ve biz ortadan çekildikten sonra istedikleri gibi konuşurlardı. Çünkü çocukların yanında temkinli söyleşmek devrin âdetlerinden biriydi. Konakların kalabalığı şöyle bir tarife girebilir: Evvela ev halkı, eve misafir olarak gelip gitmesini bilmeyenler, hakiki dost ile ahbaplar, konu komşu ve ekseriya davetlere gelen davetliler ve bunların arasına kabul edilen gençler.. Bu kalabalıklar çok neşeli olurdu. Neşeli haberlerle güzel sözler ve bazen de sazlar -değil evin- mahallenin havasını tasfiye, gam ve kasâveti def ederdi.. Böyle günlerde misafirlerin huzurunda yahut sokaktan eve girer girmez duyulmuş fena bir haber varsa onun birdenbire -hele ihtiyarlara- söylenmemesi bize edilen tembihlerin başında gelirdi. Böyle dikkatsizlikler lâ-yecuzdur (câiz değildir) denilirdi. Bu kayıtlara rağmen biz gençler ihtiyarların huzurunda asla sıkılmazdık, onları da sıkmazdık. Bu da bize aile topluluklarında dost-ahbap ortasında mütekabil (karşılıklı) hürriyet ve hürmetin gözle görülemeyecek kadar olan inceliklerini tefrik ve temyize temrin olurdu. Bittabi bu dersleri ve örnekleri görenler kabiliyetleri derecesine göre müstefit olurlardı (istifade ederlerdi)."
    0 Reacties 0 aandelen
  • Dünyanın en büyük SİHA üreticisi ve ihracatçısı olan Baykar, 2023 yılında ödediği vergiler ve yaptığı bağışlarla Türkiye'ye 12.2 milyar TL'lik doğrudan katkı sağladı.

    #BAYKAR
    Dünyanın en büyük SİHA üreticisi ve ihracatçısı olan Baykar, 2023 yılında ödediği vergiler ve yaptığı bağışlarla Türkiye'ye 12.2 milyar TL'lik doğrudan katkı sağladı. #BAYKAR
    0 Reacties 0 aandelen
  • Are you as excited for Ramadan as we are?

    (: @designedbynasiha)

    #muslim #islam #islamic #ramadan
    Are you as excited for Ramadan as we are? 🤗🌙 (🎨: @designedbynasiha) #muslim #islam #islamic #ramadan
    0 Reacties 0 aandelen
  • TÜRKİYE NEREYE KOŞUYOR!

    "SADECE 1 AY" İÇERİSİNDE NELER OLDU...

    KAAN ilk uçuşunu yaptı
    1700 HP AKINCI C ilk uçuş testini başarıyla tamamladı
    TUSAŞ Kahramanmaraş imalata başladı
    TEI-TF6000 motorunun bitmeye yakın olduğunu duyurdu
    AKINCI, Aselflir-500 ile hareketli deniz hedefini vurdu
    Türkiye Somali'den sonra Cibuti ile de 'Askerî Eğitim İş Birliği Anlaşması imzaladı
    Türkiye'nin ilk astronutu uzaya çıktı
    Akkuyu NGS 1'inci ünitede inşaat işlerinin tamamlanma oranı yüzde 90'a ulaştı
    Milli uçak gemisi tasarımına başlandı
    Roketsan Kırıkkale 1 . Etapı tamamlandı
    Türkiye, 12 Şubatta elektrik üretiminin yüzde 60’ını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladı
    Türkiye'nin 3. Savunma Sanayi OSB'si Çorum'a kuruldu
    Modernize edilen yeni M60T tankları Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterine kazandırıldı.
    ASELSAN Lazer silahının ilk prototipleri güvenlik güçlerine teslim edildi
    ROKETSAN Çok yüksek düzeyde milli füze ve mühimmat seri üretim kapasitesine ulaştığını duyurdu
    HAVELSAN’ın "Yapay Zeka" konferansında MAIN GPT ürünü tanıtıldı
    4 Milli Füzenin Seri üretimine geçildi
    Türk yazılım sektörü 3 milyar dolar ihracat gelirine ulaştı
    Seri üretime giren KARAOK ile ‘Top Attack' vuruş kabiliyetine kavuştu.
    Geçitkale Askerî Havaalanı, Türk SİHA ve İHA’larının sürekli konuşlanacağı daimî hava üssü oldu
    TEI'nin SİCİM, ÖTEKTİK ve AMETİST kritik Teknoloji projeleri için imza töreni yapıldı
    MARLİN SİDA, “TCB 1101” borda numarası ile DzKK teslim edildi
    Millî Dikey Atım Lançer Sistemi (MİDLAS) İstanbul Fırkateyninde görüntülendi
    Cenk-S AESA radar, İ sınıfı F-515 TCG İSTANBUL'da göreve başladı.
    Türkiye'nin ilk milli fırkateyni TCG İstanbul F-515, ilk Denizde İkmal ve Muharebe Destek Gemisi TCG Derya A-1590, TCG Arif Ekmekçi A-575 Lojistik gemileri teslim edildi.
    Türkiye TB3 SİHA ile kıtalar ve okyanuslar ötesi operasyon kabiliyetine kavuştu.
    🇹🇷TÜRKİYE NEREYE KOŞUYOR! "SADECE 1 AY" İÇERİSİNDE NELER OLDU... 🔸KAAN ilk uçuşunu yaptı 🔸1700 HP AKINCI C ilk uçuş testini başarıyla tamamladı 🔸TUSAŞ Kahramanmaraş imalata başladı 🔸TEI-TF6000 motorunun bitmeye yakın olduğunu duyurdu 🔸AKINCI, Aselflir-500 ile hareketli deniz hedefini vurdu 🔸Türkiye Somali'den sonra Cibuti ile de 'Askerî Eğitim İş Birliği Anlaşması imzaladı 🔸Türkiye'nin ilk astronutu uzaya çıktı 🔸Akkuyu NGS 1'inci ünitede inşaat işlerinin tamamlanma oranı yüzde 90'a ulaştı 🔸Milli uçak gemisi tasarımına başlandı 🔸Roketsan Kırıkkale 1 . Etapı tamamlandı 🔸Türkiye, 12 Şubatta elektrik üretiminin yüzde 60’ını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladı 🔸Türkiye'nin 3. Savunma Sanayi OSB'si Çorum'a kuruldu 🔸Modernize edilen yeni M60T tankları Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterine kazandırıldı. 🔸ASELSAN Lazer silahının ilk prototipleri güvenlik güçlerine teslim edildi 🔸ROKETSAN Çok yüksek düzeyde milli füze ve mühimmat seri üretim kapasitesine ulaştığını duyurdu 🔸HAVELSAN’ın "Yapay Zeka" konferansında MAIN GPT ürünü tanıtıldı 🔸4 Milli Füzenin Seri üretimine geçildi 🔸Türk yazılım sektörü 3 milyar dolar ihracat gelirine ulaştı 🔸Seri üretime giren KARAOK ile ‘Top Attack' vuruş kabiliyetine kavuştu. 🔸Geçitkale Askerî Havaalanı, Türk SİHA ve İHA’larının sürekli konuşlanacağı daimî hava üssü oldu 🔸TEI'nin SİCİM, ÖTEKTİK ve AMETİST kritik Teknoloji projeleri için imza töreni yapıldı 🔸MARLİN SİDA, “TCB 1101” borda numarası ile DzKK teslim edildi 🔸Millî Dikey Atım Lançer Sistemi (MİDLAS) İstanbul Fırkateyninde görüntülendi 🔸Cenk-S AESA radar, İ sınıfı F-515 TCG İSTANBUL'da göreve başladı. 🔸Türkiye'nin ilk milli fırkateyni TCG İstanbul F-515, ilk Denizde İkmal ve Muharebe Destek Gemisi TCG Derya A-1590, TCG Arif Ekmekçi A-575 Lojistik gemileri teslim edildi. 🔸Türkiye TB3 SİHA ile kıtalar ve okyanuslar ötesi operasyon kabiliyetine kavuştu.
    0 Reacties 0 aandelen
  • Tam 59 yıl önce bugün...

    Zülme, Haksızlığa, Ayrımcılığa, Irkcılığa karşı mücadele Eden, #MalcolmX 21 Şubat 1965'te, Amerikalı Müslüman lider Malcolm X, New York'ta yaptığı bir konuşma sırasında suikasta kurban gitti.

    ❝En iyi nasihat iyi örnek olmaktır.❞

    Malik El-Şahbaz #MalcolmX'i rahmet ve minnetle anıyoruz.

    Akıllara Kazınan Bir Kaç Sözü:

    "Irkçılık ideolojik bir düşünce değil,
    aksine psikolojik bir hastalıktır."

    "Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler
    mazlumlardan nefret etmenizi,
    zalimleri ise çok sevmenizi sağlar."

    "İnsanlar bir insanın bütün hayatının bir tek
    kitapla değişebileceğinin farkında değiller."

    "Eğitimli değilim, herhangi bir alanda da
    uzmanlığım yok... Ama samimiyim ve
    benim samimiyetim benim kimliğimdir."

    "Müslümanlara göre; fazla dünyeviyim;
    diğerlerine göre; fazla dindarım...
    Militanlara göre, fazla ılımlıyım;
    ılımlılara göre, fazla militanım."

    Malcolmx'ün çarpıcı hayatından satır başları, dosyamızda:

    https://bit.ly/3k6eqNQ

    #malcolmx
    Tam 59 yıl önce bugün... Zülme, Haksızlığa, Ayrımcılığa, Irkcılığa karşı mücadele Eden, #MalcolmX 21 Şubat 1965'te, Amerikalı Müslüman lider Malcolm X, New York'ta yaptığı bir konuşma sırasında suikasta kurban gitti. ❝En iyi nasihat iyi örnek olmaktır.❞ Malik El-Şahbaz #MalcolmX'i rahmet ve minnetle anıyoruz. Akıllara Kazınan Bir Kaç Sözü: "Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır." "Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar." "İnsanlar bir insanın bütün hayatının bir tek kitapla değişebileceğinin farkında değiller." "Eğitimli değilim, herhangi bir alanda da uzmanlığım yok... Ama samimiyim ve benim samimiyetim benim kimliğimdir." "Müslümanlara göre; fazla dünyeviyim; diğerlerine göre; fazla dindarım... Militanlara göre, fazla ılımlıyım; ılımlılara göre, fazla militanım." Malcolmx'ün çarpıcı hayatından satır başları, dosyamızda: 📌 https://bit.ly/3k6eqNQ #malcolmx
    0 Reacties 0 aandelen
  • Bu zamanın en büyük Farz Vazifesi İttihad-ı İslâm'dır !
    (Hutbe-i Şamiye, Bediüzzaman Said Nursi) :

    Türkiye'nin ve İslam Ülkelerinin tüm ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri problemlerinin çözümü İslam Birliği'ne bağlıdır.

    Yani İslam Ülkeleri arasında ticaret sıfır gümrük vergisi ile yapılacak. Malların maliyeti artmadan Malezya'dan Fas'a, Türkiye'den Tanzanya'ya nakledilecek. Her müslüman tüccar ve işadamı, istediği islam ülkesinde şirketini ofisini açabilecek. İstedigi ülkeye vizesiz turist olarak gidip gezebilecek. Stratejik teknolojik yatirımlar birlikte ortak yapılacak. Petrol ve Doğal Gaz gelirleri, sanayi ve zirai ortak üretimde kullanılacak. Ekonomik kalkınma işsizliği, devletlerin Zekat Fonu fakirliği yokedecek.

    İslam Barış Gücü Ordusu, mazlum müslüman halkları koruyacak. Pakistan'ın nükleer gücü ve Türkiye'nin Füzeleri ve SİHA'ları, Çin, Rusya ve ABD'nin muhtemel zulümlerine karşı caydırıcılık sağlayacak. Dünya Barışı ve Huzuru böylece temin edilecek.

    Risale-i Nur'un tevhid ve marifetullah hakikatleri, internet üzerinden isevileri ve sair milletleri tevhide cezbedecek. Hükümetler bu iman hakikatlerini eğitim müfredatına koymakla, dinsizlik, ateizm, deizm, sefahet ve anarşizm ve terörizmi enaza indirebilecekler.

    Sahabe-misal Kâmil İnsanlar milyarlara ulaşacak... İnşâallahu Tealâ...

    İttihad Yayıncılık
    11.Ocak.2021
    www.ittihad.com.tr
    Bu zamanın en büyük Farz Vazifesi İttihad-ı İslâm'dır ! (Hutbe-i Şamiye, Bediüzzaman Said Nursi) : Türkiye'nin ve İslam Ülkelerinin tüm ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri problemlerinin çözümü İslam Birliği'ne bağlıdır. Yani İslam Ülkeleri arasında ticaret sıfır gümrük vergisi ile yapılacak. Malların maliyeti artmadan Malezya'dan Fas'a, Türkiye'den Tanzanya'ya nakledilecek. Her müslüman tüccar ve işadamı, istediği islam ülkesinde şirketini ofisini açabilecek. İstedigi ülkeye vizesiz turist olarak gidip gezebilecek. Stratejik teknolojik yatirımlar birlikte ortak yapılacak. Petrol ve Doğal Gaz gelirleri, sanayi ve zirai ortak üretimde kullanılacak. Ekonomik kalkınma işsizliği, devletlerin Zekat Fonu fakirliği yokedecek. İslam Barış Gücü Ordusu, mazlum müslüman halkları koruyacak. Pakistan'ın nükleer gücü ve Türkiye'nin Füzeleri ve SİHA'ları, Çin, Rusya ve ABD'nin muhtemel zulümlerine karşı caydırıcılık sağlayacak. Dünya Barışı ve Huzuru böylece temin edilecek. Risale-i Nur'un tevhid ve marifetullah hakikatleri, internet üzerinden isevileri ve sair milletleri tevhide cezbedecek. Hükümetler bu iman hakikatlerini eğitim müfredatına koymakla, dinsizlik, ateizm, deizm, sefahet ve anarşizm ve terörizmi enaza indirebilecekler. Sahabe-misal Kâmil İnsanlar milyarlara ulaşacak... İnşâallahu Tealâ... İttihad Yayıncılık 11.Ocak.2021 www.ittihad.com.tr
    0 Reacties 0 aandelen
  • MUCİTLERİMİZİN BAŞINA GELENLER

    Mucitlerimiz ya gaflet ve cehalet veya ihanete maruz kaldılar :

    1580'de Takiyuddin Marufi, 1632 de Hezar-Fen, 1633 de Lagari Hasan, 1941 de Nuri Demirağ, 1949 da Nuri Killigil, 1963'de Nedim Çakmak...
    1992'de Osman İzgi.

    Öne çıkan bu mucitlerin eserlerine kimi zaman Devlet Başkanları, kimi zaman hantal bürokrasi ve mevzuat engel olmuştur.

    1580 TAKİYUDDİN MARUFİ
    Bu gün Galatasaray Lisesinin olduğu yerde 3. Murat'ın izni ile 1577 de Takiyuddin Rasathanesini kurar.
    Marufi, trigonometri, sinüs, kosinüs, tanjant ve kontanjantın tanımlarını yapmış ve cetvellerini hazırlamıştır. Trigonometrik fonksiyonların kesirlerini ilk defa ondalık kesirler ile göstermiş ve birer derecelik fasılalarla 1 dereceden 90 dereceye kadar hesaplanmış sinüs ve tanjant tabloları hazırlayan adamdır.

    Salgın hastalık bunun yüzünden oldu, depreme bu adamın gökleri incelemesi sebep oldu diye, halk arasında çıkan söylentiler sonucu,
    Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin'in fetvası, 3.Murat'ın emri ile Kılıç Ali Paşa denizden top atışı ile 1580 de Rasathaneyi yıkar.
    MUCİDİN İCADI İPTAL.

    Bir daha hiçbir Alim, bir Rasathane kuralım demeye cesaret edememiş. Ancak 300 yıl sonra 1868 de Rasathane-i Amire,
    bu günkü adıyla Kandilli Rasathanesi kurulabilmiştir.

    1632 HEZARFEN ÇELEBİ
    Uçan adam, hezar-fen yani Bin Fenli adam demek olan, hezar-fen Galata Kulesinden
    lodoslu bir havada 3500 metre uçtuktan sonra Üsküdar Doğancılar'a iniş yaptı...
    1632 de günümüzde kullanılan
    Planörü icat etmişti...

    Evinde kedi köpek keserek kalp,
    ciğer ve kan dolaşım sistemini incelediği öğrenilince Padişah 4. Murat’a, bu adamın normal olmadığı, şeytana karıştığı,
    böyle birinin Payitahtta bulunması zararlıdır baskıları yapılınca Hezar-Fen 4 kese altın ile bu gün Libya sınırları içindeki FİZAN'a sürgün edilir ve orada ölür. MUCİDİN İCADI İPTAL.

    1633 LAGARİ HASAN
    Dünyanın ilk "fırlatma roketini icad etti. 1633 yılında Saray burnundan 4. Murat’ın da hazır
    bulunduğu devlet erkanının huzurunda yaptığı uçuş öncesi, "Sultanım göğe uçacağım, İsa Nebi'den sana selam getireceğim."
    diyerek içine 50 kg barut doldurduğu roketinin üstüne koyduğu yaylı tertibata oturdu ve ateşlenen barutun tepkisi ile kendini uçurdu. 600 metre sonra taktığı kanat paraşüt sayesinde denize yumuşak iniş yaptı ve yüzerek geri geldi, "Sultanım İsa Nebi den sana selam getirdim", dedi...

    Sultan kendisine bir kese altın hediye ederek ödüllendirdi ama daha sonra, "bu halkı ifsad eder", diyen ulemanın baskılarına boyun eğen 4. Murat, onu Kırım’a sürgüne gönderdi. Lagari orada öldü. MUCİDİN İCADI İPTAL.

    1941 NURİ DEMİRAĞ
    Yaptığı Demiryolu işinde çok başarılı
    olunca Demirağ soyadı verilmiştir. Kurduğu uçak fabrikasında ilk uçak ve planörlerin planını uçak mühendisi Selahattin Reşit Alan çizdi. 1936 da ilk tek motorlu NuD 36 üretildi. 1938 de çift motorlu NuD 38 üretildi. 1941 de ilk Türk uçağı İstanbul dan Nuri bey doğduğu yer Sivas / Divriği ye uçtu.

    M. Kamal ölünce THK siparişlerini iptal etti. Nuri Demirağ mahkemeye gitse de mahkeme THK lehine karar verdi.

    Bu yetmedi, üretimin durdurulması, İspanya, İran ve Irak tarafından verilen yurt dışı siparişlerin de iptali ve fabrika ile tüm uçuş alanları hangarlar ile birlikte İSTİMLAK EDİLMESİ için TBMM den kanun çıkartıldı.

    Uçuşa hazır 24 tane sıfır km NuD 36 uçağı bildiğiniz hurdacıya kilo ile satıldı. İnönü CHP'si döneminde Türk Uçak Sanayine vurulmuş en büyük darbe ve tam ihanet. Amerikan uçakları satın alınarak ülke emperyalizme teslim edildi.
    MUCİDİN İCADI İPTAL.

    1949 NURİ KİLLİGİL PAŞA
    Bakü'yü Rus işgalinden kurtaran adamdır. ÇIRPINIRDI KARADENİZ Marşı onun adına bestelenir. Atatürk’ün imzası ile 1929'da Devlet Madalyası alıp emekli olur. İstanbul Sütlüce'de silah fabrikası kurar. TSK ve dünyaya satış yapar. Üretimi durdurması için yapılan baskılara
    10 yıl direnir.

    Üretimi durdurduğunu resmen açıklamasına rağmen, 2 Mart 1949'da fabrika havaya uçurulur, hemen ardından cephanelik de patlatılır. Nuri Paşa ile 27 kişi ölmüştür. Ceset parçaları denizden toplanıp bir kutuya konur. Dönemin İstanbul Müftüsü, ceset noksan diye cenaze namazı kılınmasına müsaade etmez (aldığı emir gereği), ruhu şad olsun.
    MUCİDİN İCADI İPTAL.

    1963 NEDİM ÇAKMAK
    Öğretmen Okulu ile birlikte Çınarlı Meslek Lisesi Radyo Elektronik bölümünün gece eğitimini de bitirir, tayin olduğu Ödemiş’in bir dağ köyünde radyo yoktur, İzmir’in Çankaya Caddesindeki Elektronik hurdacılarından topladığı parçalar ile radyo yapar. Köye gelen jandarma ekibi kahvedeki radyoyu öğretmenin yaptığını duyunca devletten gizli radyo yapmaktan zabıt tutar. Radyoların yıllık vergisi vardı ve vergi kaçakçılığı nedeniyle radyo başına para cezası kesiliyordu. İzinsiz radyo imal etmek de casusluk gibi bir şeydi, yani sonu hapis cezası.
    Kaymakam savcılığa sevk etmemek için Nedim Öğretmeni azarlayarak, Ödemiş’in en son dağ köyü olan, Bozdağlar'daki Kızılkeçili Köyüne sürgün eder.

    AMA NEDİM ÖĞRETMEN RAHAT DURMAZ. Köyün kenarından akan şiddetli suya, toplama parçalar ile bir jeneratör kurar, köye elektrik verir. 2 gün sonra jandarma köyü basar, Devletten izinsiz nasıl elektrik üretirsiniz, derhal sökün bunları derler. Radyosu ve jeneratörü parçalanan Nedim Çakmak’ın
    öğretmenliği son bulur.
    MUCİDİN İCADLARI İPTAL.

    1992 OSMAN İZGİ
    Yer Bodrum, 200 metreye dalan denizaltı yapan meraklı Mucit Osman İzgi'ye "gel bakalım mucit kardeş bunu nasıl yaptın, daha güzelini nasıl yaparız, al sana imkan" demek yerine, sen nasıl devletten izin almadan denizaltı yaparsın denir.

    Kaymakamlık, Güneydenizsaha Komutanlığı ve Bodrum Cumhuriyet savcılığı olmak üzere 3 ayrı koldan soruşturma başlatılır... Denizaltı imha edilir. MUCİDİN İCADI İPTAL.

    Batı, bunun tersini yapmış, eğitimi kurumsallaştırmış. Mucitlerini el üstünde tutmuş. Biz sanayi ve teknolojiyi kaçırmışız. Keşke halen Feshane dediğimiz yere Fes Fabrikası kuracağımıza, Fatih'in kurduğu ve hala tophane dediğimiz yerdeki Top Fabrikasını rokethaneye, füzehaneye çevirseymişiz diye kızgınlık ile hayıflanıyorum...
    Keşke bunu biz başarsaydık hurdacıya satılan uçakları geliştirseydik.
    Keşke dünyada en iyi 10 tabanca arasına giren Killigil'in fabrikasını imha etmek yerine geliştirseydik.

    2020 İSMET GÖKÇE
    Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Başaran Köyünde doğal akarsu kaynağı üzerine boru yerleştirerek jeneratör kurdu. Hurda motosiklet jantına taktığı kayış ile janaratörü çevirerek elektrik üretimi yaptı. 46 yaşındaki İsmet Gökçe'yi ziyaret eden Kaymakam İsmail Pendik, çalışmayı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bildireceklerini söyledi.
    DHA'da 3 Temmuz 2020 videolu haber paylaşımı var.

    NOT: TC ve hatta Osmanlı tarihi dahil İlk defa MUCİTİN İCADI engellenmedi , Devlet tarafından yerinde incelendi, TAKDİR GÖRDÜ, devamı gelir İNŞAALLAH

    MUCİTLERİN ÖLÜMÜ ?
    Gaziantepli diplomasız TEKSTİL MAKİNA dehası MENNAN USTA yı duymuşunuzdur. 3 milyon dolara ithal edilen makinayı 300 bin TL ye yapardı. 2015 yılında 63 yaşında vefat etti. Allah rahmet eylesin. Yaşlandı, öldü.

    Aslında Afrika, Güney Amerika , Asya da ki bütün sömürge ülkelerinde ülkesi için iyi - faydalı bir şey yapmak isteyenler ne hikmetse pek yaşlanamaz, hep gencecik yaşta öldürülür.

    Bazı bildiklerimiz :

    Nuri Killigil,
    Nuri Demirağ,
    Adnan Kahveci,
    Eşref Bitlis.

    Toryumcular:
    Prof. Dr. Engin Arık ve Ekibi,
    Özgen Berkol Doğan,
    Engin Abat,
    Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ,
    Doç. Dr. İskender Hikmet,
    Mustafa Fidan.

    ASELSAN'cılar
    Müh. Hüseyin Başbilen,
    Müh. Ali Ünal,
    Müh. Evrim Yançeken,
    Müh. Burhanettin Volkan,
    Müh. Zafer Oluk,
    Müh. Hakan Öksüz,
    Müh. Erdem Uğur,
    Müh. Kerem Parıldar,
    Efsane deneme pilot kelle koltuk lakabı takılan Şener Koltuk...

    Daha başka kimler öldürüldü?

    TÜRKİYE eğer bugün, DÜNYAda bir yere gelebildiyse artık emperyalistler istediklerini öldüremedikleri içindir.
    Devlet, müstakil oldukça devlet gibi davranır.

    SAVUNMA SANAYİ, İHA, SİHA, UÇAK, TORYUM, BOR, UYDU, OTOMOBİL, NÜKLEER SANTRAL , YAZILIM, TIP, ELEKTRONİK, İLAÇ projelerinde ter dökenlere Allah hayırlı ve uzun ömür versin.

    ***
    Şehit Mehmet Mert Bayraktar :

    İHA/SİHA ların sırrını ele geçirmek isteyen karanlık katillere vermediği için 5 Haziran 2012 de türlü işkencelerden sonra boğazı kesilerek öldürüldü. 28 yaşında ve 8 aylık evli idi. İHA/SİHA Projelerinin beyinlerinden biri olan Mert Bayraktar, Selçuk Bayraktar'ın amca oğlu idi. Devletlerin sahip olmak için yarıştığı SİHA Projesi şehidi Mert Bayraktar'ı Rahmet ve saygı ile anıyorum.

    Bu yüzden Selçuk Bayraktar ve ekibi koruma ordusu sahip çıkılmalı.

    Cehalet ve bağnazlık, bilim ve teknolojiye sırtını dönmek Osmanlıyı yıktı.

    Bugün teknolojide çok iyi yerlere geldiysek mucitlere sahip çıkıp onlara her türlü desteği verdiğimiz içindir.

    Dursun Yılmaz
    MUCİTLERİMİZİN BAŞINA GELENLER Mucitlerimiz ya gaflet ve cehalet veya ihanete maruz kaldılar : 1580'de Takiyuddin Marufi, 1632 de Hezar-Fen, 1633 de Lagari Hasan, 1941 de Nuri Demirağ, 1949 da Nuri Killigil, 1963'de Nedim Çakmak... 1992'de Osman İzgi. Öne çıkan bu mucitlerin eserlerine kimi zaman Devlet Başkanları, kimi zaman hantal bürokrasi ve mevzuat engel olmuştur. 1580 TAKİYUDDİN MARUFİ Bu gün Galatasaray Lisesinin olduğu yerde 3. Murat'ın izni ile 1577 de Takiyuddin Rasathanesini kurar. Marufi, trigonometri, sinüs, kosinüs, tanjant ve kontanjantın tanımlarını yapmış ve cetvellerini hazırlamıştır. Trigonometrik fonksiyonların kesirlerini ilk defa ondalık kesirler ile göstermiş ve birer derecelik fasılalarla 1 dereceden 90 dereceye kadar hesaplanmış sinüs ve tanjant tabloları hazırlayan adamdır. Salgın hastalık bunun yüzünden oldu, depreme bu adamın gökleri incelemesi sebep oldu diye, halk arasında çıkan söylentiler sonucu, Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin'in fetvası, 3.Murat'ın emri ile Kılıç Ali Paşa denizden top atışı ile 1580 de Rasathaneyi yıkar. MUCİDİN İCADI İPTAL. Bir daha hiçbir Alim, bir Rasathane kuralım demeye cesaret edememiş. Ancak 300 yıl sonra 1868 de Rasathane-i Amire, bu günkü adıyla Kandilli Rasathanesi kurulabilmiştir. 1632 HEZARFEN ÇELEBİ Uçan adam, hezar-fen yani Bin Fenli adam demek olan, hezar-fen Galata Kulesinden lodoslu bir havada 3500 metre uçtuktan sonra Üsküdar Doğancılar'a iniş yaptı... 1632 de günümüzde kullanılan Planörü icat etmişti... Evinde kedi köpek keserek kalp, ciğer ve kan dolaşım sistemini incelediği öğrenilince Padişah 4. Murat’a, bu adamın normal olmadığı, şeytana karıştığı, böyle birinin Payitahtta bulunması zararlıdır baskıları yapılınca Hezar-Fen 4 kese altın ile bu gün Libya sınırları içindeki FİZAN'a sürgün edilir ve orada ölür. MUCİDİN İCADI İPTAL. 1633 LAGARİ HASAN Dünyanın ilk "fırlatma roketini icad etti. 1633 yılında Saray burnundan 4. Murat’ın da hazır bulunduğu devlet erkanının huzurunda yaptığı uçuş öncesi, "Sultanım göğe uçacağım, İsa Nebi'den sana selam getireceğim." diyerek içine 50 kg barut doldurduğu roketinin üstüne koyduğu yaylı tertibata oturdu ve ateşlenen barutun tepkisi ile kendini uçurdu. 600 metre sonra taktığı kanat paraşüt sayesinde denize yumuşak iniş yaptı ve yüzerek geri geldi, "Sultanım İsa Nebi den sana selam getirdim", dedi... Sultan kendisine bir kese altın hediye ederek ödüllendirdi ama daha sonra, "bu halkı ifsad eder", diyen ulemanın baskılarına boyun eğen 4. Murat, onu Kırım’a sürgüne gönderdi. Lagari orada öldü. MUCİDİN İCADI İPTAL. 1941 NURİ DEMİRAĞ Yaptığı Demiryolu işinde çok başarılı olunca Demirağ soyadı verilmiştir. Kurduğu uçak fabrikasında ilk uçak ve planörlerin planını uçak mühendisi Selahattin Reşit Alan çizdi. 1936 da ilk tek motorlu NuD 36 üretildi. 1938 de çift motorlu NuD 38 üretildi. 1941 de ilk Türk uçağı İstanbul dan Nuri bey doğduğu yer Sivas / Divriği ye uçtu. M. Kamal ölünce THK siparişlerini iptal etti. Nuri Demirağ mahkemeye gitse de mahkeme THK lehine karar verdi. Bu yetmedi, üretimin durdurulması, İspanya, İran ve Irak tarafından verilen yurt dışı siparişlerin de iptali ve fabrika ile tüm uçuş alanları hangarlar ile birlikte İSTİMLAK EDİLMESİ için TBMM den kanun çıkartıldı. Uçuşa hazır 24 tane sıfır km NuD 36 uçağı bildiğiniz hurdacıya kilo ile satıldı. İnönü CHP'si döneminde Türk Uçak Sanayine vurulmuş en büyük darbe ve tam ihanet. Amerikan uçakları satın alınarak ülke emperyalizme teslim edildi. MUCİDİN İCADI İPTAL. 1949 NURİ KİLLİGİL PAŞA Bakü'yü Rus işgalinden kurtaran adamdır. ÇIRPINIRDI KARADENİZ Marşı onun adına bestelenir. Atatürk’ün imzası ile 1929'da Devlet Madalyası alıp emekli olur. İstanbul Sütlüce'de silah fabrikası kurar. TSK ve dünyaya satış yapar. Üretimi durdurması için yapılan baskılara 10 yıl direnir. Üretimi durdurduğunu resmen açıklamasına rağmen, 2 Mart 1949'da fabrika havaya uçurulur, hemen ardından cephanelik de patlatılır. Nuri Paşa ile 27 kişi ölmüştür. Ceset parçaları denizden toplanıp bir kutuya konur. Dönemin İstanbul Müftüsü, ceset noksan diye cenaze namazı kılınmasına müsaade etmez (aldığı emir gereği), ruhu şad olsun. MUCİDİN İCADI İPTAL. 1963 NEDİM ÇAKMAK Öğretmen Okulu ile birlikte Çınarlı Meslek Lisesi Radyo Elektronik bölümünün gece eğitimini de bitirir, tayin olduğu Ödemiş’in bir dağ köyünde radyo yoktur, İzmir’in Çankaya Caddesindeki Elektronik hurdacılarından topladığı parçalar ile radyo yapar. Köye gelen jandarma ekibi kahvedeki radyoyu öğretmenin yaptığını duyunca devletten gizli radyo yapmaktan zabıt tutar. Radyoların yıllık vergisi vardı ve vergi kaçakçılığı nedeniyle radyo başına para cezası kesiliyordu. İzinsiz radyo imal etmek de casusluk gibi bir şeydi, yani sonu hapis cezası. Kaymakam savcılığa sevk etmemek için Nedim Öğretmeni azarlayarak, Ödemiş’in en son dağ köyü olan, Bozdağlar'daki Kızılkeçili Köyüne sürgün eder. AMA NEDİM ÖĞRETMEN RAHAT DURMAZ. Köyün kenarından akan şiddetli suya, toplama parçalar ile bir jeneratör kurar, köye elektrik verir. 2 gün sonra jandarma köyü basar, Devletten izinsiz nasıl elektrik üretirsiniz, derhal sökün bunları derler. Radyosu ve jeneratörü parçalanan Nedim Çakmak’ın öğretmenliği son bulur. MUCİDİN İCADLARI İPTAL. 1992 OSMAN İZGİ Yer Bodrum, 200 metreye dalan denizaltı yapan meraklı Mucit Osman İzgi'ye "gel bakalım mucit kardeş bunu nasıl yaptın, daha güzelini nasıl yaparız, al sana imkan" demek yerine, sen nasıl devletten izin almadan denizaltı yaparsın denir. Kaymakamlık, Güneydenizsaha Komutanlığı ve Bodrum Cumhuriyet savcılığı olmak üzere 3 ayrı koldan soruşturma başlatılır... Denizaltı imha edilir. MUCİDİN İCADI İPTAL. Batı, bunun tersini yapmış, eğitimi kurumsallaştırmış. Mucitlerini el üstünde tutmuş. Biz sanayi ve teknolojiyi kaçırmışız. Keşke halen Feshane dediğimiz yere Fes Fabrikası kuracağımıza, Fatih'in kurduğu ve hala tophane dediğimiz yerdeki Top Fabrikasını rokethaneye, füzehaneye çevirseymişiz diye kızgınlık ile hayıflanıyorum... Keşke bunu biz başarsaydık hurdacıya satılan uçakları geliştirseydik. Keşke dünyada en iyi 10 tabanca arasına giren Killigil'in fabrikasını imha etmek yerine geliştirseydik. 2020 İSMET GÖKÇE Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Başaran Köyünde doğal akarsu kaynağı üzerine boru yerleştirerek jeneratör kurdu. Hurda motosiklet jantına taktığı kayış ile janaratörü çevirerek elektrik üretimi yaptı. 46 yaşındaki İsmet Gökçe'yi ziyaret eden Kaymakam İsmail Pendik, çalışmayı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bildireceklerini söyledi. DHA'da 3 Temmuz 2020 videolu haber paylaşımı var. NOT: TC ve hatta Osmanlı tarihi dahil İlk defa MUCİTİN İCADI engellenmedi , Devlet tarafından yerinde incelendi, TAKDİR GÖRDÜ, devamı gelir İNŞAALLAH MUCİTLERİN ÖLÜMÜ ? Gaziantepli diplomasız TEKSTİL MAKİNA dehası MENNAN USTA yı duymuşunuzdur. 3 milyon dolara ithal edilen makinayı 300 bin TL ye yapardı. 2015 yılında 63 yaşında vefat etti. Allah rahmet eylesin. Yaşlandı, öldü. Aslında Afrika, Güney Amerika , Asya da ki bütün sömürge ülkelerinde ülkesi için iyi - faydalı bir şey yapmak isteyenler ne hikmetse pek yaşlanamaz, hep gencecik yaşta öldürülür. Bazı bildiklerimiz : Nuri Killigil, Nuri Demirağ, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis. Toryumcular: Prof. Dr. Engin Arık ve Ekibi, Özgen Berkol Doğan, Engin Abat, Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet, Mustafa Fidan. ASELSAN'cılar Müh. Hüseyin Başbilen, Müh. Ali Ünal, Müh. Evrim Yançeken, Müh. Burhanettin Volkan, Müh. Zafer Oluk, Müh. Hakan Öksüz, Müh. Erdem Uğur, Müh. Kerem Parıldar, Efsane deneme pilot kelle koltuk lakabı takılan Şener Koltuk... Daha başka kimler öldürüldü? TÜRKİYE eğer bugün, DÜNYAda bir yere gelebildiyse artık emperyalistler istediklerini öldüremedikleri içindir. Devlet, müstakil oldukça devlet gibi davranır. SAVUNMA SANAYİ, İHA, SİHA, UÇAK, TORYUM, BOR, UYDU, OTOMOBİL, NÜKLEER SANTRAL , YAZILIM, TIP, ELEKTRONİK, İLAÇ projelerinde ter dökenlere Allah hayırlı ve uzun ömür versin. *** Şehit Mehmet Mert Bayraktar : İHA/SİHA ların sırrını ele geçirmek isteyen karanlık katillere vermediği için 5 Haziran 2012 de türlü işkencelerden sonra boğazı kesilerek öldürüldü. 28 yaşında ve 8 aylık evli idi. İHA/SİHA Projelerinin beyinlerinden biri olan Mert Bayraktar, Selçuk Bayraktar'ın amca oğlu idi. Devletlerin sahip olmak için yarıştığı SİHA Projesi şehidi Mert Bayraktar'ı Rahmet ve saygı ile anıyorum. Bu yüzden Selçuk Bayraktar ve ekibi koruma ordusu sahip çıkılmalı. Cehalet ve bağnazlık, bilim ve teknolojiye sırtını dönmek Osmanlıyı yıktı. Bugün teknolojide çok iyi yerlere geldiysek mucitlere sahip çıkıp onlara her türlü desteği verdiğimiz içindir. Dursun Yılmaz
    0 Reacties 0 aandelen
Zoekresultaten