• 12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulü böyle gerçekleşti
    12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal Marşı, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı dizelerle kayıtlara geçti. İşgal altında geçen yıllarda, halkın ve ordunun moral gücünü arttıracağı düşünülerek marş yarışması düzenlenmiştir. Yarışma sonucunda yazılan dizeleri inceleyen Milli Eğitim Bakanlığı, Bakan Hamdullah Suphi aracılığıyla Mehmet Akif Ersoy'a yarışmaya katılması konusunda teklifte bulunmuştur. Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı karşılığında tek bir şartı vardır; ödül almamak.
    12 Mart İstiklal Marşının kabulü böyle gerçekleşti

    İstiklal Marşı, kayda ilk geçtiği günün üzerinden 97 yıl geçmesinin ardından dizeleriyle ve Mehmet Akif Ersoy'un 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' sözleriyle yürekleri kabartmaya devam ediyor.
    12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulü böyle gerçekleşti 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal Marşı, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı dizelerle kayıtlara geçti. İşgal altında geçen yıllarda, halkın ve ordunun moral gücünü arttıracağı düşünülerek marş yarışması düzenlenmiştir. Yarışma sonucunda yazılan dizeleri inceleyen Milli Eğitim Bakanlığı, Bakan Hamdullah Suphi aracılığıyla Mehmet Akif Ersoy'a yarışmaya katılması konusunda teklifte bulunmuştur. Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı karşılığında tek bir şartı vardır; ödül almamak. 12 Mart İstiklal Marşının kabulü böyle gerçekleşti İstiklal Marşı, kayda ilk geçtiği günün üzerinden 97 yıl geçmesinin ardından dizeleriyle ve Mehmet Akif Ersoy'un 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' sözleriyle yürekleri kabartmaya devam ediyor.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Cuma Hutbesi: "İslam, Varlık Sebebimizdir"

    Muhterem Müslümanlar!

    Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim…”[1]

    Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İslam dini kendisine düşmanlık besleyenlere üstün olmaya devam edecektir. İslam’a karşı olanlar ve onu terk edenler ise ona asla zarar veremeyecektir.”[2]

    Aziz Müminler!

    Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimet İslam’dır. İslam, Hz. Âdem’le başlayan, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) ile kemale eren, Allah’ın razı olduğu tek dindir. İslam; insanlığın hidayet ve iyiliği, yeryüzünün imar ve ıslahı için gönderilen rahmet ve merhamet dinidir. Akıllara rehberlik eden, ruhlara huzur veren, kalpleri sükûnete erdiren ilim, hikmet ve irfan dinidir. Yaratılışımızın gayesini öğreten, dünya ve ahiret dengesini nasıl kuracağımızı bildiren hayat dinidir.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Cahiliye döneminin bütün karanlıklarını aydınlığa çeviren İslam’dır. Diri diri toprağa gömülen kız çocukları İslam’la hayat bulmuştur. Kadınlar, hak ettikleri gerçek saygınlığa İslam’la kavuşmuştur. Ezilen, hor görülen, hak ve hukuku çiğnenen mazlumlar İslam’la özgürlüklerine kavuşmuştur. اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ “Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getireninizdir.”[3] ayetinde de ifade edildiği üzere, üstünlüğün; ırk ve cinsiyette, makam ve servette, şan ve şöhrette değil, takvada olduğunu bütün dünyaya İslam ilan etmiştir. Yalana, aldatmaya ve hileye bulaşmadan; fırsatçılık, stokçuluk ve karaborsacılık yapmadan; kul ve kamu hakkına girmeden helal kazanç elde etmenin yollarını insanlığa İslam haber vermiştir. Anne ve babaya hürmet etmeyi, ailemize gereken ilgi ve alakayı göstermeyi, akraba ve komşularımızın haklarını gözetmeyi, iyilik ve hayırda yarışmayı bizlere İslam öğretmiştir.

    Değerli Müminler!

    Ne hazindir ki, insanî değerlerin ve ahlakî erdemlerin örselendiği, küresel kötülüklerin her geçen gün dünyayı yaşanmaz hale getirdiği dönemlerden geçiyoruz. Maalesef, Müslümanlar da yaşanan bu olumsuzluklara çare üretmek yerine popüler kültürün etkisiyle kimliklerine yabancılaşıyorlar. Bütün bu sıkıntılar bizi asla umutsuzluğa düşürmemeli, aksine İslam’ın hayat veren ilkelerini bütün insanlıkla buluşturmak için maddi ve manevi alanda daha fazla çalışmaya teşvik etmelidir. Allah’ın vaadi odur ki, insana ancak çalıştığının karşılığı vardır, çalışmasının karşılığı da kendisine gösterilecektir.[4]

    Aziz Müslümanlar!

    İslam, bizim dünümüz, bugünümüz ve yarınımızdır. İslam, bizim varlık sebebimizdir. Biz, onunla şeref bulur, onunla yüceliriz. O halde, İslam’ı istediğimiz gibi değil Yüce Rabbimizin emrettiği, Allah Resûlü (s.a.s)’in öğrettiği gibi yaşamaya gayret gösterelim. Giyimden kuşama, yemeden içmeye, alışverişten ticarete, aile hayatından akraba ve komşuluk ilişkilerine, hâsılı hayatın her anına ve her alanına İslamî değerleri aktaralım. İmanımız, ibadetlerimiz ve güzel ahlakımızla insanların örnek alabileceği iyi ve hayırlı bir Müslüman olmaya gayret edelim. Bize bakan, İslam’ın güzelliklerini bizde görsün ve İslam’ı sevsin. İslam’ı öyle güzel ve öyle doğru yaşayalım, olduğumuz gibi görünüp göründüğümüz gibi olalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Unutmayalım ki, bizim vesilemizle bir insanın İslam’a muhabbet beslemesi, hidayete erip onu en güzel bir şekilde yaşamaya başlaması dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır.

    Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in Veda Hutbesinde bize bıraktığı şu vasiyeti ile tamamlıyorum: “Size iki şey bıraktım. Bunlara sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[5]

    [1] Mâide, 5/3.
    [2] İbn Hanbel, V, 100.
    [3] Hucurât, 49/13.
    [4] Necm, 53/39,40.
    [5] Muvatta’, Kader, 3.
    Cuma Hutbesi: "İslam, Varlık Sebebimizdir" Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim…”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İslam dini kendisine düşmanlık besleyenlere üstün olmaya devam edecektir. İslam’a karşı olanlar ve onu terk edenler ise ona asla zarar veremeyecektir.”[2] Aziz Müminler! Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimet İslam’dır. İslam, Hz. Âdem’le başlayan, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) ile kemale eren, Allah’ın razı olduğu tek dindir. İslam; insanlığın hidayet ve iyiliği, yeryüzünün imar ve ıslahı için gönderilen rahmet ve merhamet dinidir. Akıllara rehberlik eden, ruhlara huzur veren, kalpleri sükûnete erdiren ilim, hikmet ve irfan dinidir. Yaratılışımızın gayesini öğreten, dünya ve ahiret dengesini nasıl kuracağımızı bildiren hayat dinidir. Kıymetli Müslümanlar! Cahiliye döneminin bütün karanlıklarını aydınlığa çeviren İslam’dır. Diri diri toprağa gömülen kız çocukları İslam’la hayat bulmuştur. Kadınlar, hak ettikleri gerçek saygınlığa İslam’la kavuşmuştur. Ezilen, hor görülen, hak ve hukuku çiğnenen mazlumlar İslam’la özgürlüklerine kavuşmuştur. اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ “Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getireninizdir.”[3] ayetinde de ifade edildiği üzere, üstünlüğün; ırk ve cinsiyette, makam ve servette, şan ve şöhrette değil, takvada olduğunu bütün dünyaya İslam ilan etmiştir. Yalana, aldatmaya ve hileye bulaşmadan; fırsatçılık, stokçuluk ve karaborsacılık yapmadan; kul ve kamu hakkına girmeden helal kazanç elde etmenin yollarını insanlığa İslam haber vermiştir. Anne ve babaya hürmet etmeyi, ailemize gereken ilgi ve alakayı göstermeyi, akraba ve komşularımızın haklarını gözetmeyi, iyilik ve hayırda yarışmayı bizlere İslam öğretmiştir. Değerli Müminler! Ne hazindir ki, insanî değerlerin ve ahlakî erdemlerin örselendiği, küresel kötülüklerin her geçen gün dünyayı yaşanmaz hale getirdiği dönemlerden geçiyoruz. Maalesef, Müslümanlar da yaşanan bu olumsuzluklara çare üretmek yerine popüler kültürün etkisiyle kimliklerine yabancılaşıyorlar. Bütün bu sıkıntılar bizi asla umutsuzluğa düşürmemeli, aksine İslam’ın hayat veren ilkelerini bütün insanlıkla buluşturmak için maddi ve manevi alanda daha fazla çalışmaya teşvik etmelidir. Allah’ın vaadi odur ki, insana ancak çalıştığının karşılığı vardır, çalışmasının karşılığı da kendisine gösterilecektir.[4] Aziz Müslümanlar! İslam, bizim dünümüz, bugünümüz ve yarınımızdır. İslam, bizim varlık sebebimizdir. Biz, onunla şeref bulur, onunla yüceliriz. O halde, İslam’ı istediğimiz gibi değil Yüce Rabbimizin emrettiği, Allah Resûlü (s.a.s)’in öğrettiği gibi yaşamaya gayret gösterelim. Giyimden kuşama, yemeden içmeye, alışverişten ticarete, aile hayatından akraba ve komşuluk ilişkilerine, hâsılı hayatın her anına ve her alanına İslamî değerleri aktaralım. İmanımız, ibadetlerimiz ve güzel ahlakımızla insanların örnek alabileceği iyi ve hayırlı bir Müslüman olmaya gayret edelim. Bize bakan, İslam’ın güzelliklerini bizde görsün ve İslam’ı sevsin. İslam’ı öyle güzel ve öyle doğru yaşayalım, olduğumuz gibi görünüp göründüğümüz gibi olalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Unutmayalım ki, bizim vesilemizle bir insanın İslam’a muhabbet beslemesi, hidayete erip onu en güzel bir şekilde yaşamaya başlaması dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır. Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in Veda Hutbesinde bize bıraktığı şu vasiyeti ile tamamlıyorum: “Size iki şey bıraktım. Bunlara sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[5] [1] Mâide, 5/3. [2] İbn Hanbel, V, 100. [3] Hucurât, 49/13. [4] Necm, 53/39,40. [5] Muvatta’, Kader, 3.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Bilecik ili girişindeki KAYI BOYU anıtı

    Kayı kelimesinin anlamı kuvvet, güç ve kudret anlamına gelmektedir. Diriliş Ertuğrul dizisi ile birlikte tarihte kayı boyu ile ilgili birçok bilgi merak edilmeye başladı. Kayı obası hakkında detaylı bilgileri merak eden vatandaşlar doğru yerdeler. Sosyal medyada çok sık paylaşılan kayı bayraklarının yanı sıra kayı yüzüğü, kayı sembolü de büyük ilgi görmeye başladı.

    Kayı kelimesinin anlamı kuvvet, güç ve kudret anlamına gelmektedir. Diriliş Ertuğrul dizisi ile birlikte tarihte kayı boyu ile ilgili birçok bilgi merak edilmeye başladı. Kayı obası hakkında detaylı bilgileri merak eden vatandaşlar doğru yerdeler. Sosyal medyada çok sık paylaşılan kayı bayraklarının yanı sıra kayı yüzüğü, kayı sembolü de büyük ilgi görmeye başladı.

    KAYI BOYU HAKKINDA

    Türkler, 1071 yılında girdiği toprakları yurt tutmak için Bizans, Haçlılar ve Moğollar ile kıyasıya bir kavga içine girdi. Hepsinin tek amacı bu toprakların asıl sahibi olmaktı. Oğuzları Kayı Boyundan olan Ertuğrul Gazi, tüm dünyanın kaderini değiştirdi. Hayallerinin peşinden giden Ertuğrul Gazi, sadece Anadolu değil 3 kıtada dünyaya hükmederek imparatorluk haline geldi. Ertuğrul Gazi, Sultan Aleaddin'in ölümüne kadar birçok yeri fethetti. İslamiyet'in yayılması için de büyük gayret gösterdi.

    Osmanlı Devleti'nin kurucusu Ertuğrul Gazinin babası Süleyman Şah idi. Süleyman Şah'ın 4 oğlundan üçüncüsü olan Ertuğrul Gazinin annesi ise Hayme Hatundur. Dündar, Sungurtekin ve Gündoğdu, Ertuğrul Gazi'nin kardeşleridir.

    Ertuğrul Gazi'nin ölümünün ardından en küçük oğlu Osman Gazi, babasının yerine geçmiştir

    #kayı #kayıboyu #diriliş #dirilişertuğrul #bilecik
    Bilecik ili girişindeki KAYI BOYU anıtı Kayı kelimesinin anlamı kuvvet, güç ve kudret anlamına gelmektedir. Diriliş Ertuğrul dizisi ile birlikte tarihte kayı boyu ile ilgili birçok bilgi merak edilmeye başladı. Kayı obası hakkında detaylı bilgileri merak eden vatandaşlar doğru yerdeler. Sosyal medyada çok sık paylaşılan kayı bayraklarının yanı sıra kayı yüzüğü, kayı sembolü de büyük ilgi görmeye başladı. Kayı kelimesinin anlamı kuvvet, güç ve kudret anlamına gelmektedir. Diriliş Ertuğrul dizisi ile birlikte tarihte kayı boyu ile ilgili birçok bilgi merak edilmeye başladı. Kayı obası hakkında detaylı bilgileri merak eden vatandaşlar doğru yerdeler. Sosyal medyada çok sık paylaşılan kayı bayraklarının yanı sıra kayı yüzüğü, kayı sembolü de büyük ilgi görmeye başladı. KAYI BOYU HAKKINDA Türkler, 1071 yılında girdiği toprakları yurt tutmak için Bizans, Haçlılar ve Moğollar ile kıyasıya bir kavga içine girdi. Hepsinin tek amacı bu toprakların asıl sahibi olmaktı. Oğuzları Kayı Boyundan olan Ertuğrul Gazi, tüm dünyanın kaderini değiştirdi. Hayallerinin peşinden giden Ertuğrul Gazi, sadece Anadolu değil 3 kıtada dünyaya hükmederek imparatorluk haline geldi. Ertuğrul Gazi, Sultan Aleaddin'in ölümüne kadar birçok yeri fethetti. İslamiyet'in yayılması için de büyük gayret gösterdi. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Ertuğrul Gazinin babası Süleyman Şah idi. Süleyman Şah'ın 4 oğlundan üçüncüsü olan Ertuğrul Gazinin annesi ise Hayme Hatundur. Dündar, Sungurtekin ve Gündoğdu, Ertuğrul Gazi'nin kardeşleridir. Ertuğrul Gazi'nin ölümünün ardından en küçük oğlu Osman Gazi, babasının yerine geçmiştir #kayı #kayıboyu #diriliş #dirilişertuğrul #bilecik
    0 Comentários 0 Compartilhamentos

  • The tomb of Suleyman Shah,Bey of the Oguz-Kayı tribe (pre-Ottoman Empire) who died in 1227 / Syria , father of Ertugrul Ghazi and grandfather of Osman, the founder of the Ottoman Empire.
    #Süleymanshah #Ertuğrul #Osman #Seljuk #Ottoman #Founder #Türk #Türkish #Syria #IYI #Kayı #Tomb #Başbuğ #Turcology #Oguz #Türkic
    🐺🦅🤘 The tomb of Suleyman Shah,Bey of the Oguz-Kayı tribe (pre-Ottoman Empire) who died in 1227 / Syria , father of Ertugrul Ghazi and grandfather of Osman, the founder of the Ottoman Empire. 🇹🇷 #Süleymanshah #Ertuğrul #Osman #Seljuk #Ottoman #Founder #Türk #Türkish #Syria #IYI #Kayı #Tomb #Başbuğ #Turcology #Oguz #Türkic
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • 1 – ‘Hiçbir şey zekayı seyahat etmek kadar geliştirmez.’
    Emile Zola

    2 – ‘Seyahat için yaptığın yatırım kendin için yaptığın en iyi yatırımdır.’
    Matthew Karsten

    3– ‘Uzaklara gittikten sonra tamamen değişmiş biri olarak dönmek gerçek bir mucize.’
    Kate Douglas Wiggin

    4 – ‘Gezgin bir yere varmak için değil, keşfetmek için seyahat eder.’
    Goethe

    5 – ‘Hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur.’
    St. Agustine

    6 – ‘Gezgin önüne ne çıkarsa onu görür, ama turist neyi görmek istiyorsa onu.’
    G.K. Chesterton

    7 – ‘Senede bir defa daha önce hiç görmediğin bir yere git.’
    Dalai Lama

    8 – ‘Her şey kötüye gittiğinde kendine bir tatil ısmarla.’
    Betty Williams

    9– ‘Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanuslar keşfedemez.’
    Andre Gide

    10 – ‘Turistler nereye gittiklerini, gezginler nereye gideceklerini bilemezler.’
    Paul Theroux

    11– ‘Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir.’
    Bosna Atasözü

    12 – ‘Para harcayarak sizi zengin yapacak tek şey seyahat etmektir.’
    Anonim

    13 – ‘Ne kadar uzağa gidersem kendime o kadar çok yakınlaşıyorum.’
    Andrew McCarthy

    14 – ‘Yaşa, seyahat et, maceraya atıl, şükret ve asla pişman olma.’
    Jack Kerouac

    15 – ‘En uzun yolculuklar bile tek bir adımla başlar.’
    Laozi

    16– ‘Bilmediğin bir yola gitmek bilmediğin bir yönünü keşfetmektir.’
    Martin Buber

    17- ‘Seyahat insanı alçak gönüllü yapar. Size dünyada ne kadar küçük bir yer işgal ettiğinizi görmenizi sağlar.’
    Gustave Flaubert

    1 – ‘Hiçbir şey zekayı seyahat etmek kadar geliştirmez.’ Emile Zola 2 – ‘Seyahat için yaptığın yatırım kendin için yaptığın en iyi yatırımdır.’ Matthew Karsten 3– ‘Uzaklara gittikten sonra tamamen değişmiş biri olarak dönmek gerçek bir mucize.’ Kate Douglas Wiggin 4 – ‘Gezgin bir yere varmak için değil, keşfetmek için seyahat eder.’ Goethe 5 – ‘Hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur.’ St. Agustine 6 – ‘Gezgin önüne ne çıkarsa onu görür, ama turist neyi görmek istiyorsa onu.’ G.K. Chesterton 7 – ‘Senede bir defa daha önce hiç görmediğin bir yere git.’ Dalai Lama 8 – ‘Her şey kötüye gittiğinde kendine bir tatil ısmarla.’ Betty Williams 9– ‘Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanuslar keşfedemez.’ Andre Gide 10 – ‘Turistler nereye gittiklerini, gezginler nereye gideceklerini bilemezler.’ Paul Theroux 11– ‘Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir.’ Bosna Atasözü 12 – ‘Para harcayarak sizi zengin yapacak tek şey seyahat etmektir.’ Anonim 13 – ‘Ne kadar uzağa gidersem kendime o kadar çok yakınlaşıyorum.’ Andrew McCarthy 14 – ‘Yaşa, seyahat et, maceraya atıl, şükret ve asla pişman olma.’ Jack Kerouac 15 – ‘En uzun yolculuklar bile tek bir adımla başlar.’ Laozi 16– ‘Bilmediğin bir yola gitmek bilmediğin bir yönünü keşfetmektir.’ Martin Buber 17- ‘Seyahat insanı alçak gönüllü yapar. Size dünyada ne kadar küçük bir yer işgal ettiğinizi görmenizi sağlar.’ Gustave Flaubert 📷
    1
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır.

    16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur.

    1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır.

    Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı.

    Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir

    Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır. Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı. Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Xiaomi Mix Fold 4 ve Xiaomi Mix Flip resmi olarak tanıtıldı


    Yeni telefonlardan Mix Flip, şirketin dikey formdaki ilk çözümü ve gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. İçinde 6,86 inç boyutunda 1.5K 1-120 Hz LTPO OLED ekran taşıyan telefonun dışında ise 4,01 inç boyutunda dört kenardan kavisli bir LTPO 120 Hz ekrana yer veriliyor. 32 megapiksel selfie kamerası ile donatılan 192 gramlık Mix Flip, 67W şarj destekli 4.780 mAh batarya ile karşımıza çıkıyor.

    Bataryası gövde tipi göz önüne alındığı zaman oldukça iyi olan cihaz, dış ekranının içine Leica Summilux lensli 50 megapiksellik geniş açı ile 50 megapiksellik telefoto kameraları yerleştiriyor. 226 gram ağırlığa, katlanmış halde 9.47 mm, açık halde 4,59 mm kalınlığa ve IPX8 sertifikasına sahip olan Xiaomi Mix Fold 4 modeli de gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. Arkasında LEICA imzalı dört farklı kamera yer alan katlanabilir telefon, taşıdığı 10 megapiksellik periskop kamera sistemiyle 5x seviyesinde kayıpsız optik zoom sunuyor.

    Porte çekimlerine odaklanan telefoto kamerası 2x optik zoom sunan telefonda, 12 megapiksellik ultra geniş açı ile 50 megapiksellik geniş açı kameralar da bulunuyor. Tüm bu kameralarda yüksek kaliteli Leica Summilux lensler kullanılıyor. Uydu bağlantı desteği de olan Mix Fold 4, batarya yönetim sistemi için iki adet Surge G1, bir adet Surge P2 ve bir adet Surge R1 isimli Xiaomi imzalı çiplerden yardım alıyor. 5.100 mAh batarya üzerine kurulan telefonda, 67W kablolu ve 50W kablosuz şarj sunuluyor.

    Hücresel bağlantıyı iyileştirmek için tam dört adet Xiaomi T1 çip ile donatılan telefon, çok özel bir menteşeye ve etkileyici ekranlara sahip. Modelin içinde 7,98 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana, dışta ise 6,56 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana yer veriliyor. Yeni Xiaomi telefonların Türkiye satışı hakkında henüz bir açıklama yapılmış değil.
    Xiaomi Mix Fold 4 ve Xiaomi Mix Flip resmi olarak tanıtıldı ▼ Yeni telefonlardan Mix Flip, şirketin dikey formdaki ilk çözümü ve gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. İçinde 6,86 inç boyutunda 1.5K 1-120 Hz LTPO OLED ekran taşıyan telefonun dışında ise 4,01 inç boyutunda dört kenardan kavisli bir LTPO 120 Hz ekrana yer veriliyor. 32 megapiksel selfie kamerası ile donatılan 192 gramlık Mix Flip, 67W şarj destekli 4.780 mAh batarya ile karşımıza çıkıyor. Bataryası gövde tipi göz önüne alındığı zaman oldukça iyi olan cihaz, dış ekranının içine Leica Summilux lensli 50 megapiksellik geniş açı ile 50 megapiksellik telefoto kameraları yerleştiriyor. 226 gram ağırlığa, katlanmış halde 9.47 mm, açık halde 4,59 mm kalınlığa ve IPX8 sertifikasına sahip olan Xiaomi Mix Fold 4 modeli de gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. Arkasında LEICA imzalı dört farklı kamera yer alan katlanabilir telefon, taşıdığı 10 megapiksellik periskop kamera sistemiyle 5x seviyesinde kayıpsız optik zoom sunuyor. Porte çekimlerine odaklanan telefoto kamerası 2x optik zoom sunan telefonda, 12 megapiksellik ultra geniş açı ile 50 megapiksellik geniş açı kameralar da bulunuyor. Tüm bu kameralarda yüksek kaliteli Leica Summilux lensler kullanılıyor. Uydu bağlantı desteği de olan Mix Fold 4, batarya yönetim sistemi için iki adet Surge G1, bir adet Surge P2 ve bir adet Surge R1 isimli Xiaomi imzalı çiplerden yardım alıyor. 5.100 mAh batarya üzerine kurulan telefonda, 67W kablolu ve 50W kablosuz şarj sunuluyor. Hücresel bağlantıyı iyileştirmek için tam dört adet Xiaomi T1 çip ile donatılan telefon, çok özel bir menteşeye ve etkileyici ekranlara sahip. Modelin içinde 7,98 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana, dışta ise 6,56 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana yer veriliyor. Yeni Xiaomi telefonların Türkiye satışı hakkında henüz bir açıklama yapılmış değil.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • AŞURE TARİFİ İÇİN MALZEMELER
    - 700 gram buğday
    - 2 su bardağı nohut
    - 2 su bardağı fasulye
    - 1 su bardağı kuru üzüm
    - 200 gram kuru incir
    - 200 gram kuru kayısı
    - 3,5 su bardağı şeker
    - Bir fiske tuz
    - 2 litre su
    SÜSLEMEK İÇİN:
    - 1 adet nar
    - 3 yemek kaşığı kuş üzümü
    - 2 yemek kaşığı tarçın
    - 1 su bardağı fındık
    - 1 su bardağı ceviz
    HAZIRLANIŞI
    Buğday, nohut ve fasulye bir gece önceden ıslanır. Ardından tencereye alınırlar ve yumuşayana kadar kaynatılırlar. Kuru incir ve kuru kayısı doğranır. İncirin aşureyi karartması ve çekirdeklerinin dağılmaması için içi yıkanabilir. Bakliyatlar yumuşayınca içine doğranmış incir, kayısı, üzüm ve şekeri de atılarak 10 dakika kadar daha kaynatılır. Ocaktan alınan aşure, kaselere doldurulur. Soğuduğu zaman üzeri nar, kuş üzümü, fındık ve cevizle süslenir. Afiyet olsun
    AŞURE TARİFİ İÇİN MALZEMELER - 700 gram buğday - 2 su bardağı nohut - 2 su bardağı fasulye - 1 su bardağı kuru üzüm - 200 gram kuru incir - 200 gram kuru kayısı - 3,5 su bardağı şeker - Bir fiske tuz - 2 litre su SÜSLEMEK İÇİN: - 1 adet nar - 3 yemek kaşığı kuş üzümü - 2 yemek kaşığı tarçın - 1 su bardağı fındık - 1 su bardağı ceviz HAZIRLANIŞI Buğday, nohut ve fasulye bir gece önceden ıslanır. Ardından tencereye alınırlar ve yumuşayana kadar kaynatılırlar. Kuru incir ve kuru kayısı doğranır. İncirin aşureyi karartması ve çekirdeklerinin dağılmaması için içi yıkanabilir. Bakliyatlar yumuşayınca içine doğranmış incir, kayısı, üzüm ve şekeri de atılarak 10 dakika kadar daha kaynatılır. Ocaktan alınan aşure, kaselere doldurulur. Soğuduğu zaman üzeri nar, kuş üzümü, fındık ve cevizle süslenir. Afiyet olsun
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Cuma Hutbesi: "Yaza Kur’an’la Merhaba"

    Muhterem Müslümanlar!

    Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun…”[1]

    Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”[2]

    Aziz Müminler!

    Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en güzel nimetlerden ve en değerli emanetlerden biri de çocuklarımızdır. Göz aydınlığı evlatlarımız, ailemizin neşesidir. Milletimizin en kıymetli sermayesidir. İstiklal ve istikbalimizin güvencesidir. Böylesi değerli bir hazineyi her türlü kötülük ve olumsuzluktan koruyup gözetmek, başta anne babalar olmak üzere hepimizin ortak görevidir. Çocuklarımızın bedenlerinin sağlıklı olması için gösterdiğimiz özen ve çabayı, ruhlarının da sağlıklı olması için göstermeliyiz. Dünyada okul başarıları ve kariyerleri için gösterdiğimiz hassasiyeti, ahirette ebedi huzur ve mutluluğa ulaşmaları için de göstermeliyiz.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Her şeyin büyük bir hızla değişip dönüştüğü bir çağda yaşıyoruz. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız; maalesef gerçek ve sanal âlemdeki zararlı alışkanlıkların, batıl ideolojilerin ve sapkın akımların tehdidi altındadır. Böylesi bir zamanda göz nuru yavrularımızın iyi bir insan, güzel bir Müslüman; kendisine, milletine ve insanlığa faydalı bir kişi olarak yetişmelerini sağlamak en önemli hedefimiz olmalıdır. Nesillerimizi İslam’ın inanç esaslarıyla, temel dini bilgilerle, ibadetlerle ve ahlaki değerlerle buluşturmak ise en büyük gayemiz olmalıdır.

    Değerli Müminler!

    Çocuklarımız bu seneki eğitim ve öğretimlerini tamamlayarak bir yaz tatiline daha girdiler. Yavrularımızın geleceğini inşa etmek için gayret gösteren öğretmenlerimizden ve emeği geçen herkesten Cenâb-ı Hak razı olsun. Tatilleri; televizyon, telefon, tablet ve bilgisayar karşısında vakit geçirmekten ibaret görmeyelim. Evlatlarımızın ruh ve beden gelişimlerine katkı sağlayacak olan yaz Kur’an kurslarımızı bir fırsat olarak görelim.

    1 Temmuz Pazartesi günü başlayacak olan yaz Kur’an kurslarında çocuklarımız; camilerimizin ve Kur’an kurslarımızın manevi atmosferlerini soluyacaklar. Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim ile buluşacak, rahmet elçisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in örnek hayatıyla tanışacaklar. Abdest, namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetleri daha iyi öğrenecekler. Sevgi ve saygı, kardeşlik ve muhabbet, şefkat ve merhamet gibi erdemleri daha iyi kavrayacaklar. Yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi değerleri daha fazla kuşanacaklar. İyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı, helalle haramı, günahla sevabı birbirinden daha iyi ayıracaklar. Neşeli ve eğlenceli bir atmosferde doğru yöntemlerle, ehil ve liyakatli hocalarımız marifetiyle sahih dini bilgiyi elde edecekler.

    Aziz Müslümanlar!

    “Yaza Kur’an’la Merhaba” çağrısıyla çocuklarımızı; camilerimize, gündüzlü ve yatılı Kur’an kurslarımıza davet ediyorum. 10 Haziran’da başlayan yaz Kur’an kursu kayıtlarımız devam etmektedir. Bu vesileyle çocuklarımızın manevi imarını gerçekleştiren fedakâr ve cefakâr hocalarımızdan, anne babalarımızdan ve onlara bu güzel imkânların sunulmasında emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

    Hutbemi, Kur’an-ı Kerim’de bizlere öğretilen şu dua ile bitiriyorum:

    رَبَّـنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَاماً

    “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”[3]

    [1] Tahrîm, 66/6
    [2] Tirmizî, Birr, 33.
    [3] Furkân, 25/74.
    Cuma Hutbesi: "Yaza Kur’an’la Merhaba" Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun…”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”[2] Aziz Müminler! Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en güzel nimetlerden ve en değerli emanetlerden biri de çocuklarımızdır. Göz aydınlığı evlatlarımız, ailemizin neşesidir. Milletimizin en kıymetli sermayesidir. İstiklal ve istikbalimizin güvencesidir. Böylesi değerli bir hazineyi her türlü kötülük ve olumsuzluktan koruyup gözetmek, başta anne babalar olmak üzere hepimizin ortak görevidir. Çocuklarımızın bedenlerinin sağlıklı olması için gösterdiğimiz özen ve çabayı, ruhlarının da sağlıklı olması için göstermeliyiz. Dünyada okul başarıları ve kariyerleri için gösterdiğimiz hassasiyeti, ahirette ebedi huzur ve mutluluğa ulaşmaları için de göstermeliyiz. Kıymetli Müslümanlar! Her şeyin büyük bir hızla değişip dönüştüğü bir çağda yaşıyoruz. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız; maalesef gerçek ve sanal âlemdeki zararlı alışkanlıkların, batıl ideolojilerin ve sapkın akımların tehdidi altındadır. Böylesi bir zamanda göz nuru yavrularımızın iyi bir insan, güzel bir Müslüman; kendisine, milletine ve insanlığa faydalı bir kişi olarak yetişmelerini sağlamak en önemli hedefimiz olmalıdır. Nesillerimizi İslam’ın inanç esaslarıyla, temel dini bilgilerle, ibadetlerle ve ahlaki değerlerle buluşturmak ise en büyük gayemiz olmalıdır. Değerli Müminler! Çocuklarımız bu seneki eğitim ve öğretimlerini tamamlayarak bir yaz tatiline daha girdiler. Yavrularımızın geleceğini inşa etmek için gayret gösteren öğretmenlerimizden ve emeği geçen herkesten Cenâb-ı Hak razı olsun. Tatilleri; televizyon, telefon, tablet ve bilgisayar karşısında vakit geçirmekten ibaret görmeyelim. Evlatlarımızın ruh ve beden gelişimlerine katkı sağlayacak olan yaz Kur’an kurslarımızı bir fırsat olarak görelim. 1 Temmuz Pazartesi günü başlayacak olan yaz Kur’an kurslarında çocuklarımız; camilerimizin ve Kur’an kurslarımızın manevi atmosferlerini soluyacaklar. Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim ile buluşacak, rahmet elçisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in örnek hayatıyla tanışacaklar. Abdest, namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetleri daha iyi öğrenecekler. Sevgi ve saygı, kardeşlik ve muhabbet, şefkat ve merhamet gibi erdemleri daha iyi kavrayacaklar. Yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi değerleri daha fazla kuşanacaklar. İyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı, helalle haramı, günahla sevabı birbirinden daha iyi ayıracaklar. Neşeli ve eğlenceli bir atmosferde doğru yöntemlerle, ehil ve liyakatli hocalarımız marifetiyle sahih dini bilgiyi elde edecekler. Aziz Müslümanlar! “Yaza Kur’an’la Merhaba” çağrısıyla çocuklarımızı; camilerimize, gündüzlü ve yatılı Kur’an kurslarımıza davet ediyorum. 10 Haziran’da başlayan yaz Kur’an kursu kayıtlarımız devam etmektedir. Bu vesileyle çocuklarımızın manevi imarını gerçekleştiren fedakâr ve cefakâr hocalarımızdan, anne babalarımızdan ve onlara bu güzel imkânların sunulmasında emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Hutbemi, Kur’an-ı Kerim’de bizlere öğretilen şu dua ile bitiriyorum: رَبَّـنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَاماً “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”[3] [1] Tahrîm, 66/6 [2] Tirmizî, Birr, 33. [3] Furkân, 25/74.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Sepetçiler Kasrı İSTANBUL
    Günümüzde Yeşilay Genel Merkezi olarak kullanılan Sepetçiler Kasrı, 1643'te Sultan İbrahim tarafından Bizans döneminden kalma surların üzerine inşa ettirilmiştir. Topkapı Sarayı'nın dış bahçesinde ve kıyı alanlarında yer alan yapılardan bugüne kadar gelebilen sadece Sepetçiler Kasrı'dır. İnşaatında kullanılan kırmızı mermerler Darıca ve Rusçuk'tan, çinileri İznik'ten, demir aksam ve çiviler de Samakoy ve Selanik'ten getirilmiştir.
    Kasrın kapı kemeri üzerindeki kitabede yer alan bilgiye göre, yapıldığı dönemde Topkapı Sarayı sınırları içinde kalan Kasır, Sultan I. Mahmut (1730–1754) döneminde 1739'da yenilenmiştir. Bunun ardından XIX. yüzyıl ortalarında da yeni bir onarım yapılmıştır.
    Saltanat Kayıkları
    Sepetçiler Kasrı'nın İstanbul yaşamına ilişkin bir diğer önemi ise saraya ait kayıkların bulunduğu yerde olmasıdır. Demiryolu, Topkapı Sarayı ile bağlantısını kesmeden önce sultanların kayıkları burada korunmaktaydı.
    Sepetçiler Kasrı İSTANBUL Günümüzde Yeşilay Genel Merkezi olarak kullanılan Sepetçiler Kasrı, 1643'te Sultan İbrahim tarafından Bizans döneminden kalma surların üzerine inşa ettirilmiştir. Topkapı Sarayı'nın dış bahçesinde ve kıyı alanlarında yer alan yapılardan bugüne kadar gelebilen sadece Sepetçiler Kasrı'dır. İnşaatında kullanılan kırmızı mermerler Darıca ve Rusçuk'tan, çinileri İznik'ten, demir aksam ve çiviler de Samakoy ve Selanik'ten getirilmiştir. Kasrın kapı kemeri üzerindeki kitabede yer alan bilgiye göre, yapıldığı dönemde Topkapı Sarayı sınırları içinde kalan Kasır, Sultan I. Mahmut (1730–1754) döneminde 1739'da yenilenmiştir. Bunun ardından XIX. yüzyıl ortalarında da yeni bir onarım yapılmıştır. Saltanat Kayıkları Sepetçiler Kasrı'nın İstanbul yaşamına ilişkin bir diğer önemi ise saraya ait kayıkların bulunduğu yerde olmasıdır. Demiryolu, Topkapı Sarayı ile bağlantısını kesmeden önce sultanların kayıkları burada korunmaktaydı.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
Páginas Impulsionadas