• DENİZİN ALTINDA 468 KABLO

    İnternet deyince genelde bir cok kişinin aklına Google, Facebook, İnstagram yada whatsapp gelir. Peki buradaki verilerin nerede tutulduğu sorusunun cevabı içinde bulut’ta yada sunucuda deriz.

    Aslında işin ironik tarafındaysa şu: bir e-posta gönderdiğimizde ya da bir web sitesine girdiğimizde diğerleriyle aramızdaki iletişim yukarılarda değil aşağılarda gerçekleşir. 2020 yılı başı itibariyle internetteki iletişimin %99’u denizlerin altına döşenmiş 468 tane kablo hattıyla sağlanıyor. Bunların bazılarının uzunlukları sadece 131 kilometre, bazılarının uzunluklarıysa 20.000 km. Yine de o kablolardan birini kesseniz koskoca bir kıtanın interneti gidebilir.

    2018’de böyle bir olay oldu. Trol avcılığı yapan bir balıkçı teknesi kabloyu yanlışlıkla koparınca 10 ülkenin interneti kesildi.
    Sadece 468 tane kablo toplamda 1.2 milyon km uzunluğunda ve bu kablolardan her yıl 200 civarında irili ufaklı problemle karşılaşılıyor. Bazen kablonun üstüne gemiler yanlışlıkla demir atıyor, bazen de depremler ya da su altı volkan patlamaları nedeniyle bu kablolar hasar görebiliyor. 2007’de deniz korsanları Tayland, Vietnam ve Hong Kong’u bağlayan bir kablonun 11 kilometrelik kısmını çalıp 100 tonluk hurda olarak satmışlar mesela.

    Bir de köpek balıkları var. Kanarya Adaları açıklarındaki bir kablonun üzerinde köpek balığı dişi bulmuşlar. Aslında bu olay köpek balıklarının 1 km derinliğe inebileceğinin farkına varılmasına sebep olmuş. Kabloların içinden geçen akım nedeniyle oluşan elektrik alanının onları çektiği, kendi avlarını bulma konusunda bu tür alanlardan etkilendikleri ortaya çıkmış. Kablocular da bu alanı yok edebilmek ve kablolarını koruyabilmek için yalıtım malzemelerini tekrar gözden geçirmek zorunda kaldılar.

    İnternet kablosu deyince bizim aklımıza evlerimizde kullandığımız en fazla bir parmak kalınlığındaki kablolar geliyor. Bu bir ethernet kablosu. Veriyi elektrikle iletiyor. Ucuz bir yöntem ama bu tür kablolarda sinyal kaybı çok olduğu için uzun mesafelerde tercih edilmiyor. Bir de kablosuz internet var. Bu yöntemde veriler radyo dalgalarıyla iletiliyor.

    Çok büyük miktarda veriyi, binlerce kilometre boyunca sinyal kaybı yaşamadan ve en önemlisi çok hızlı göndermek için fiber optik kablolar kullanılmakta. Aynı kablonun içine farklı açılarda ışık göndererek aynı anda farklı veriler taşınabiliyor. Yüzlerce terabitlik bilgi. işte bu saç teli inceliğindeki kabloların başına bir şey gelmesin diye etrafı jel, plastik, çelik, bakır, polikarbonat, aluminyum, polietilen gibi farklı malzemelerden oluşan 7 ayrı katmanla sarmalanıyor.

    Kablolar bu şekilde üretildikten sonra çok uzun oldukları için büyük makaralara sarılıyor. Bu makaralar da yaklaşık bir ayda onları denizlerin altına döşeyecek olan gemilere yükleniyor. Çünkü bunlar gerçekten de okyanus tabanına indiriliyor. Eğer taban yumuşaksa kablo bazı noktalarda binlerce metre suyun altındaki zemine gömülüyor. Eğer taban sertse dibe bırakılıyor. Tabi burada onun ne kadar gergin olması gerektiğiyle ilgili çok dikkatli hesaplamalar yapmak gerekiyor. Ayrıca bazı yerlerde mercan resifleri ya da gemi batıkları olduğundan oralarda kablonun dolanmaması için aylar öncesinden planlamalar yapılıyor.

    Suların altına kablo döşeme fikrini ilk kez uygulamaya geçiren kişi Samuel Morse. Telgraflarda kullanılan Mors alfabesine ismini veren kişi. İlk kez 1842’de New York’da denizin altına 3 km uzunluğunda bir kablo döşeyerek telgraf mesajının güvenli bir şekilde iletilebileceğini test etmiş. Bundan sadece 16 yıl sonra da binlerce kilometre uzunluğundaki ilk kablo Avrupa’yla Amerika kıtalarını birleştirmiş.

    1858’de Atlantik okyanusunu aşan ilk telgraf mesajı Amerika’ya ulaşmış. Mesajın gönderilmesi 17 saat 40 dakikada gerçekleşmiş çünkü bir kelimenin bile yazılıp ulaştırılması birkaç dakika sürüyormuş. Günümüzde saç telinden bile ince kablolardan her saniye trilyonlarca kelimelik bilgi gönderilebiliyor. Örneğin 2018’de döşenen son kablolardan biri olan 6605 km uzunluğundaki MAREA kablosundan saniyede 208 Terabit bilgi taşınabiliyor.

    Tüm dünyayı saran kablolama sistemi Türkiye’yi de dört farklı noktada kesiyor. Bunlardan birisi Hollanda’dan başlayarak Avustralya, Güney Kore gibi ülkeleri dolaşarak bizim ülkemize de uğrayan SeaMeWe-3 isimli ağ.

    Bunun dışında Ege Denizi üzerinden geze geze gelen MedNautilus Denizaltı sistemi de ülkemizin en önemli ağlarından birisi olarak gözüküyor. Bu ağ, Yunanistan, İtalya, İsrail, Kıbrıs gibi bölgelere de uğrayarak geniş bir ağ oluşturuyor. Ülkemize ulaşan diğer ağlar Turcyos-1(Mersin-Girne) ve Turcyos-2(Samandağ-Kıbrıs) isimli iki kardeş ağ.

    Girdiğiniz web siteleri ya da gönderilen e-postalar ya da izlediğiniz videoalar bulutlardan değil aşağılardan, okyanusların binlerce metre derinliklerinden geliyor.

    Kaynak: Mesut Taner/Bilim Kulübü
    DENİZİN ALTINDA 468 KABLO İnternet deyince genelde bir cok kişinin aklına Google, Facebook, İnstagram yada whatsapp gelir. Peki buradaki verilerin nerede tutulduğu sorusunun cevabı içinde bulut’ta yada sunucuda deriz. Aslında işin ironik tarafındaysa şu: bir e-posta gönderdiğimizde ya da bir web sitesine girdiğimizde diğerleriyle aramızdaki iletişim yukarılarda değil aşağılarda gerçekleşir. 2020 yılı başı itibariyle internetteki iletişimin %99’u denizlerin altına döşenmiş 468 tane kablo hattıyla sağlanıyor. Bunların bazılarının uzunlukları sadece 131 kilometre, bazılarının uzunluklarıysa 20.000 km. Yine de o kablolardan birini kesseniz koskoca bir kıtanın interneti gidebilir. 2018’de böyle bir olay oldu. Trol avcılığı yapan bir balıkçı teknesi kabloyu yanlışlıkla koparınca 10 ülkenin interneti kesildi. Sadece 468 tane kablo toplamda 1.2 milyon km uzunluğunda ve bu kablolardan her yıl 200 civarında irili ufaklı problemle karşılaşılıyor. Bazen kablonun üstüne gemiler yanlışlıkla demir atıyor, bazen de depremler ya da su altı volkan patlamaları nedeniyle bu kablolar hasar görebiliyor. 2007’de deniz korsanları Tayland, Vietnam ve Hong Kong’u bağlayan bir kablonun 11 kilometrelik kısmını çalıp 100 tonluk hurda olarak satmışlar mesela. Bir de köpek balıkları var. Kanarya Adaları açıklarındaki bir kablonun üzerinde köpek balığı dişi bulmuşlar. Aslında bu olay köpek balıklarının 1 km derinliğe inebileceğinin farkına varılmasına sebep olmuş. Kabloların içinden geçen akım nedeniyle oluşan elektrik alanının onları çektiği, kendi avlarını bulma konusunda bu tür alanlardan etkilendikleri ortaya çıkmış. Kablocular da bu alanı yok edebilmek ve kablolarını koruyabilmek için yalıtım malzemelerini tekrar gözden geçirmek zorunda kaldılar. İnternet kablosu deyince bizim aklımıza evlerimizde kullandığımız en fazla bir parmak kalınlığındaki kablolar geliyor. Bu bir ethernet kablosu. Veriyi elektrikle iletiyor. Ucuz bir yöntem ama bu tür kablolarda sinyal kaybı çok olduğu için uzun mesafelerde tercih edilmiyor. Bir de kablosuz internet var. Bu yöntemde veriler radyo dalgalarıyla iletiliyor. Çok büyük miktarda veriyi, binlerce kilometre boyunca sinyal kaybı yaşamadan ve en önemlisi çok hızlı göndermek için fiber optik kablolar kullanılmakta. Aynı kablonun içine farklı açılarda ışık göndererek aynı anda farklı veriler taşınabiliyor. Yüzlerce terabitlik bilgi. işte bu saç teli inceliğindeki kabloların başına bir şey gelmesin diye etrafı jel, plastik, çelik, bakır, polikarbonat, aluminyum, polietilen gibi farklı malzemelerden oluşan 7 ayrı katmanla sarmalanıyor. Kablolar bu şekilde üretildikten sonra çok uzun oldukları için büyük makaralara sarılıyor. Bu makaralar da yaklaşık bir ayda onları denizlerin altına döşeyecek olan gemilere yükleniyor. Çünkü bunlar gerçekten de okyanus tabanına indiriliyor. Eğer taban yumuşaksa kablo bazı noktalarda binlerce metre suyun altındaki zemine gömülüyor. Eğer taban sertse dibe bırakılıyor. Tabi burada onun ne kadar gergin olması gerektiğiyle ilgili çok dikkatli hesaplamalar yapmak gerekiyor. Ayrıca bazı yerlerde mercan resifleri ya da gemi batıkları olduğundan oralarda kablonun dolanmaması için aylar öncesinden planlamalar yapılıyor. Suların altına kablo döşeme fikrini ilk kez uygulamaya geçiren kişi Samuel Morse. Telgraflarda kullanılan Mors alfabesine ismini veren kişi. İlk kez 1842’de New York’da denizin altına 3 km uzunluğunda bir kablo döşeyerek telgraf mesajının güvenli bir şekilde iletilebileceğini test etmiş. Bundan sadece 16 yıl sonra da binlerce kilometre uzunluğundaki ilk kablo Avrupa’yla Amerika kıtalarını birleştirmiş. 1858’de Atlantik okyanusunu aşan ilk telgraf mesajı Amerika’ya ulaşmış. Mesajın gönderilmesi 17 saat 40 dakikada gerçekleşmiş çünkü bir kelimenin bile yazılıp ulaştırılması birkaç dakika sürüyormuş. Günümüzde saç telinden bile ince kablolardan her saniye trilyonlarca kelimelik bilgi gönderilebiliyor. Örneğin 2018’de döşenen son kablolardan biri olan 6605 km uzunluğundaki MAREA kablosundan saniyede 208 Terabit bilgi taşınabiliyor. Tüm dünyayı saran kablolama sistemi Türkiye’yi de dört farklı noktada kesiyor. Bunlardan birisi Hollanda’dan başlayarak Avustralya, Güney Kore gibi ülkeleri dolaşarak bizim ülkemize de uğrayan SeaMeWe-3 isimli ağ. Bunun dışında Ege Denizi üzerinden geze geze gelen MedNautilus Denizaltı sistemi de ülkemizin en önemli ağlarından birisi olarak gözüküyor. Bu ağ, Yunanistan, İtalya, İsrail, Kıbrıs gibi bölgelere de uğrayarak geniş bir ağ oluşturuyor. Ülkemize ulaşan diğer ağlar Turcyos-1(Mersin-Girne) ve Turcyos-2(Samandağ-Kıbrıs) isimli iki kardeş ağ. Girdiğiniz web siteleri ya da gönderilen e-postalar ya da izlediğiniz videoalar bulutlardan değil aşağılardan, okyanusların binlerce metre derinliklerinden geliyor. Kaynak: Mesut Taner/Bilim Kulübü
    0 Commenti 0 condivisioni
  • Xiaomi Mix Fold 4 ve Xiaomi Mix Flip resmi olarak tanıtıldı


    Yeni telefonlardan Mix Flip, şirketin dikey formdaki ilk çözümü ve gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. İçinde 6,86 inç boyutunda 1.5K 1-120 Hz LTPO OLED ekran taşıyan telefonun dışında ise 4,01 inç boyutunda dört kenardan kavisli bir LTPO 120 Hz ekrana yer veriliyor. 32 megapiksel selfie kamerası ile donatılan 192 gramlık Mix Flip, 67W şarj destekli 4.780 mAh batarya ile karşımıza çıkıyor.

    Bataryası gövde tipi göz önüne alındığı zaman oldukça iyi olan cihaz, dış ekranının içine Leica Summilux lensli 50 megapiksellik geniş açı ile 50 megapiksellik telefoto kameraları yerleştiriyor. 226 gram ağırlığa, katlanmış halde 9.47 mm, açık halde 4,59 mm kalınlığa ve IPX8 sertifikasına sahip olan Xiaomi Mix Fold 4 modeli de gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. Arkasında LEICA imzalı dört farklı kamera yer alan katlanabilir telefon, taşıdığı 10 megapiksellik periskop kamera sistemiyle 5x seviyesinde kayıpsız optik zoom sunuyor.

    Porte çekimlerine odaklanan telefoto kamerası 2x optik zoom sunan telefonda, 12 megapiksellik ultra geniş açı ile 50 megapiksellik geniş açı kameralar da bulunuyor. Tüm bu kameralarda yüksek kaliteli Leica Summilux lensler kullanılıyor. Uydu bağlantı desteği de olan Mix Fold 4, batarya yönetim sistemi için iki adet Surge G1, bir adet Surge P2 ve bir adet Surge R1 isimli Xiaomi imzalı çiplerden yardım alıyor. 5.100 mAh batarya üzerine kurulan telefonda, 67W kablolu ve 50W kablosuz şarj sunuluyor.

    Hücresel bağlantıyı iyileştirmek için tam dört adet Xiaomi T1 çip ile donatılan telefon, çok özel bir menteşeye ve etkileyici ekranlara sahip. Modelin içinde 7,98 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana, dışta ise 6,56 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana yer veriliyor. Yeni Xiaomi telefonların Türkiye satışı hakkında henüz bir açıklama yapılmış değil.
    Xiaomi Mix Fold 4 ve Xiaomi Mix Flip resmi olarak tanıtıldı ▼ Yeni telefonlardan Mix Flip, şirketin dikey formdaki ilk çözümü ve gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. İçinde 6,86 inç boyutunda 1.5K 1-120 Hz LTPO OLED ekran taşıyan telefonun dışında ise 4,01 inç boyutunda dört kenardan kavisli bir LTPO 120 Hz ekrana yer veriliyor. 32 megapiksel selfie kamerası ile donatılan 192 gramlık Mix Flip, 67W şarj destekli 4.780 mAh batarya ile karşımıza çıkıyor. Bataryası gövde tipi göz önüne alındığı zaman oldukça iyi olan cihaz, dış ekranının içine Leica Summilux lensli 50 megapiksellik geniş açı ile 50 megapiksellik telefoto kameraları yerleştiriyor. 226 gram ağırlığa, katlanmış halde 9.47 mm, açık halde 4,59 mm kalınlığa ve IPX8 sertifikasına sahip olan Xiaomi Mix Fold 4 modeli de gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. Arkasında LEICA imzalı dört farklı kamera yer alan katlanabilir telefon, taşıdığı 10 megapiksellik periskop kamera sistemiyle 5x seviyesinde kayıpsız optik zoom sunuyor. Porte çekimlerine odaklanan telefoto kamerası 2x optik zoom sunan telefonda, 12 megapiksellik ultra geniş açı ile 50 megapiksellik geniş açı kameralar da bulunuyor. Tüm bu kameralarda yüksek kaliteli Leica Summilux lensler kullanılıyor. Uydu bağlantı desteği de olan Mix Fold 4, batarya yönetim sistemi için iki adet Surge G1, bir adet Surge P2 ve bir adet Surge R1 isimli Xiaomi imzalı çiplerden yardım alıyor. 5.100 mAh batarya üzerine kurulan telefonda, 67W kablolu ve 50W kablosuz şarj sunuluyor. Hücresel bağlantıyı iyileştirmek için tam dört adet Xiaomi T1 çip ile donatılan telefon, çok özel bir menteşeye ve etkileyici ekranlara sahip. Modelin içinde 7,98 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana, dışta ise 6,56 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana yer veriliyor. Yeni Xiaomi telefonların Türkiye satışı hakkında henüz bir açıklama yapılmış değil.
    0 Commenti 0 condivisioni
  • Meet a woman from Guinea who was Arrested by the police. She Pretends To Pray On Top Of The Ocean, Her Secret Revealed.

    The woman who pretended to be observing prayer on top of the ocean is arrested by police, and her secret is revealed. Later on, it came to light that she had set up a table in the shallow area of the sea and covered it with a prayer mat to give the impression that she was praying over the water. With this easy ploy, she has been tricking her naive followers. many of whom thought she had supernatural powers.

    #viral #trend #trending #trendingnow #reelsfb #lol
    Meet a woman from Guinea who was Arrested by the police. She Pretends To Pray On Top Of The Ocean, Her Secret Revealed. The woman who pretended to be observing prayer on top of the ocean is arrested by police, and her secret is revealed. Later on, it came to light that she had set up a table in the shallow area of the sea and covered it with a prayer mat to give the impression that she was praying over the water. With this easy ploy, she has been tricking her naive followers. many of whom thought she had supernatural powers. #viral #trend #trending #trendingnow #reelsfb #lol
    0 Commenti 0 condivisioni
  • HALI TÜCCARI /Jean-Leon Gerome - 1887

    1885'te Kahire’yi ziyaret eden ressam, ziyarette gördüĝü hadiseleri 1887'de resmine aktarmıştır. Resim, 1671'de Paris’te kurulan “Ecole Des Beaux-Arts” akademisinin salonuna asılmak üzere yapılmıştır.

    Tablo adını hikayesinden almıştır. Görüldüğü üzere bir halı tüccarının halı pazarında halılarını satışını anlatmaktadır. Oldukça büyük ebatlı halı tasvirinin beyaz renkli orta alanında, 16. yüzyıl klasik devir Uşak halılarında olduğu üzere salbekli iri bir madalyon yer almaktadır. Günümüzde Afyon Başmakçı ve Heriz halıları ile de benzerlikler gösterir.

    Resmin önünde, yerde özensizce sereserpe atılmış halılar göze çarpmaktadır. Tablonun ortasında yerdeki halıya basan halı tüccarı, alıcıya halıyı pazarlamaktadır. Arkada bulunan daha kalabalık grup ise, yaşlı satıcının halıyla ilgili anlatımını dikkatle dinlemektedir.

    Resmin saĝındaki devasa giriş kapısı altında da satışın gerçekleşmesini bekleyen hamallar, halıyı belli ki eşeĝe yüklemek için sabırsızlanmaktadır. Resimde ilk planda belli olmayan ancak dikkatli bakıldıĝında giriş kapısının yanındaki boşlukta gölge içinde duran feraceli bir kadın dikkat çekmektedir. Özellikle halı satıcılarında belirgin olmakla birlikte diĝer figürlerde de el, kol ve duruşlarında bir hareket sözkonusu. Kıyafetler, renkli ve dönem özelliĝi taşımaktadır.

    Gerome, 19. yüzyılda yaptığı Osmanlı coğrafyası gezilerinde dönemin halı motiflerinden etkilenmiştir. Etkilendiği halıları ise tablolarında işlemiştir.

    Halı tüccarları tablosu sıklıkla Osman Hamd Bey’in tablosu olarak karıştırılmaktadır. Bunun asıl nedeni ünlü oryantalist ressam bu tablonun da ressamı Gerome’nin Osman Hamdi Bey’in hukuk öğrenimi için gittiği Fransa’da öğrencisi olduğunun sanılmasıdır. Yeni bilgiler ışığında Gerome ve Osman Hamdi Beyin mektuplaştığı ve büyük ihtimalle hiç yüz yüze gelmedikleri bilinmektedir. Gerome dönemin ünlü ressamı olarak Osman Hamdi Bey başta bir çok sanatçıya, sanata ilham olmuştur.

    #jeanleongerome #halıtüccarı #picture #sanattarihi #arthistory
    HALI TÜCCARI /Jean-Leon Gerome - 1887 1885'te Kahire’yi ziyaret eden ressam, ziyarette gördüĝü hadiseleri 1887'de resmine aktarmıştır. Resim, 1671'de Paris’te kurulan “Ecole Des Beaux-Arts” akademisinin salonuna asılmak üzere yapılmıştır. Tablo adını hikayesinden almıştır. Görüldüğü üzere bir halı tüccarının halı pazarında halılarını satışını anlatmaktadır. Oldukça büyük ebatlı halı tasvirinin beyaz renkli orta alanında, 16. yüzyıl klasik devir Uşak halılarında olduğu üzere salbekli iri bir madalyon yer almaktadır. Günümüzde Afyon Başmakçı ve Heriz halıları ile de benzerlikler gösterir. Resmin önünde, yerde özensizce sereserpe atılmış halılar göze çarpmaktadır. Tablonun ortasında yerdeki halıya basan halı tüccarı, alıcıya halıyı pazarlamaktadır. Arkada bulunan daha kalabalık grup ise, yaşlı satıcının halıyla ilgili anlatımını dikkatle dinlemektedir. Resmin saĝındaki devasa giriş kapısı altında da satışın gerçekleşmesini bekleyen hamallar, halıyı belli ki eşeĝe yüklemek için sabırsızlanmaktadır. Resimde ilk planda belli olmayan ancak dikkatli bakıldıĝında giriş kapısının yanındaki boşlukta gölge içinde duran feraceli bir kadın dikkat çekmektedir. Özellikle halı satıcılarında belirgin olmakla birlikte diĝer figürlerde de el, kol ve duruşlarında bir hareket sözkonusu. Kıyafetler, renkli ve dönem özelliĝi taşımaktadır. Gerome, 19. yüzyılda yaptığı Osmanlı coğrafyası gezilerinde dönemin halı motiflerinden etkilenmiştir. Etkilendiği halıları ise tablolarında işlemiştir. Halı tüccarları tablosu sıklıkla Osman Hamd Bey’in tablosu olarak karıştırılmaktadır. Bunun asıl nedeni ünlü oryantalist ressam bu tablonun da ressamı Gerome’nin Osman Hamdi Bey’in hukuk öğrenimi için gittiği Fransa’da öğrencisi olduğunun sanılmasıdır. Yeni bilgiler ışığında Gerome ve Osman Hamdi Beyin mektuplaştığı ve büyük ihtimalle hiç yüz yüze gelmedikleri bilinmektedir. Gerome dönemin ünlü ressamı olarak Osman Hamdi Bey başta bir çok sanatçıya, sanata ilham olmuştur. #jeanleongerome #halıtüccarı #picture #sanattarihi #arthistory
    0 Commenti 0 condivisioni
  • OSMANLI MACUNU, the Turkish lollipop

    Osmanlı macunu is a traditional Turkish confectionery that has been part of Turkish culture since the Ottoman period. It is typically made from a mixture of natural ingredients such as saffron, rose water, Damascus rose oil, musk, ginger, cardamom, cinnamon, among others. This mixture is highly valued for its health benefits and delicious taste. During the Ottoman era, it was often served as a luxurious treat, and it remains popular among traditional sweets today. Have you had a chance to taste it?

    #best0fturkiye #toffee #turkishfood #lollipopcandy #foodies #videooftheday #sweetlover #reelsinstagram #coffeetime #foodiesofinstagram #foodie #foodpics #yummilicious #sweetlovers #reelsfb #foodphotography #yummi #reelsvideo #sweet #foodforlife #foodstyling #reels #foodlovers #foodstagram #foodart #yummyinmytummy #yummyfood #yumminess #yummyyummy #yummies
    OSMANLI MACUNU, the Turkish lollipop 😋🍭 Osmanlı macunu is a traditional Turkish confectionery that has been part of Turkish culture since the Ottoman period. It is typically made from a mixture of natural ingredients such as saffron, rose water, Damascus rose oil, musk, ginger, cardamom, cinnamon, among others. This mixture is highly valued for its health benefits and delicious taste. During the Ottoman era, it was often served as a luxurious treat, and it remains popular among traditional sweets today. Have you had a chance to taste it? 😋 #best0fturkiye 🇹🇷 #toffee #turkishfood #lollipopcandy #foodies #videooftheday #sweetlover #reelsinstagram #coffeetime #foodiesofinstagram #foodie #foodpics #yummilicious #sweetlovers #reelsfb #foodphotography #yummi #reelsvideo #sweet #foodforlife #foodstyling #reels #foodlovers #foodstagram #foodart #yummyinmytummy #yummyfood #yumminess #yummyyummy #yummies
    0 Commenti 0 condivisioni
  • İnternet deyince akla uzay boşluğundaki uydular gelir.

    Oysa ki internet ağının %99'u denizaltı kablolarından geçmektedir.

    Dünyada toplam uzunluğu 1,3 milyon km olan 450'den fazla denizaltı hattı bulunmaktadır.
    Bu hatlardan birini kesseniz bir kıtanın interneti gidebilir.

    Peki bu durumda Elon Musk'un her hafta "Dünyaya daha iyi internet sağlayacağım" diyerek gönderdiği 11 Bin uydu ne işe yarıyor?
    Ya da ne yapmak için gönderdi?
    İnternet deyince akla uzay boşluğundaki uydular gelir. Oysa ki internet ağının %99'u denizaltı kablolarından geçmektedir. Dünyada toplam uzunluğu 1,3 milyon km olan 450'den fazla denizaltı hattı bulunmaktadır. Bu hatlardan birini kesseniz bir kıtanın interneti gidebilir. Peki bu durumda Elon Musk'un her hafta "Dünyaya daha iyi internet sağlayacağım" diyerek gönderdiği 11 Bin uydu ne işe yarıyor? Ya da ne yapmak için gönderdi?
    0 Commenti 0 condivisioni
  • İnternet deyince akla bulutlar gelir. Oysa ki internet ağının %99'u denizaltı kablolarından geçmektedir. Dünyada toplam uzunluğu 1,3 milyon km olan 420'den fazla denizaltı hattı bulunmaktadır. Bu hatlardan birini kesseniz bir kıtanın interneti gidebilir.
    Tyler Morgan-Wall
    İnternet deyince akla bulutlar gelir. Oysa ki internet ağının %99'u denizaltı kablolarından geçmektedir. Dünyada toplam uzunluğu 1,3 milyon km olan 420'den fazla denizaltı hattı bulunmaktadır. Bu hatlardan birini kesseniz bir kıtanın interneti gidebilir. 📽️Tyler Morgan-Wall
    0 Commenti 0 condivisioni 8
  • Sokak futbolu kuralları Eski günler:
    1. Hakem yok.
    2. Oyun, oyuncular yorulduğunda veya akşam ezanında sona erer.
    3. Skor 23-22.
    4. Oyuncunun Vallahi Billahi demek üzerine yemin etmesi durumunda ceza verilir.
    5. Kilolu arkadaşlar genelde kaleci olur .
    6. Topun sahibi sinirlenirse topu alır ve oyun biter .
    7. Herkes kabul ederse fauller sayılır
    8. Duvar iyi bir oyuncu ve her an takımınızın yanında olabilir .
    9. Takımlar eşit değilse ekstra oyuncuya izin verilir
    10. Penaltı vuruşunda kaleciler değiştirilebilir .
    11. Eğer top üst direği aşarsa, gol olup olmadığını tartışmak için oyun yarım saat durdurulur
    12. Topun sahibi daha güçlü olan takım için oynar

    Bu güzel anıları yaşayan herkesi kural eklemeye davet ediyoruz.
    Sokak futbolu kuralları Eski günler:🍃⚽️👀🌿🇹🇷🌿🦅 1. Hakem yok. 2. Oyun, oyuncular yorulduğunda veya akşam ezanında sona erer. 3. Skor 23-22. 4. Oyuncunun Vallahi Billahi demek üzerine yemin etmesi durumunda ceza verilir. 5. Kilolu arkadaşlar genelde kaleci olur 😝. 6. Topun sahibi sinirlenirse topu alır ve oyun biter 😁. 7. Herkes kabul ederse fauller sayılır 🙃 8. Duvar iyi bir oyuncu ve her an takımınızın yanında olabilir 😁. 9. Takımlar eşit değilse ekstra oyuncuya izin verilir 😂 10. Penaltı vuruşunda kaleciler değiştirilebilir 😆. 11. Eğer top üst direği aşarsa, gol olup olmadığını tartışmak için oyun yarım saat durdurulur 😄 12. Topun sahibi daha güçlü olan takım için oynar 😝 Bu güzel anıları yaşayan herkesi kural eklemeye davet ediyoruz.❤️
    0 Commenti 0 condivisioni
  • TABİİ İLİMLER ALANINDA DÜNYADA YETİŞEN EN DERİN BİLGİN

    15-16 ve17.yüzyılın Avrupa’sına bakın.Koyu bir cehalet karanlığı karanlığı içerisinde olduğunu göreceksiniz.Kopernik isimli bilgin , dünyanın hem kendi etrafında, hem de güneş etrafında döndüğünü bildiği halde gerçeği söylemiyordu.Bu husustaki kitabı ancak öldükten sonra yayınlaya bildi. Oysa İslam dünyası, değil o yüzyıllarda ,asırlar öncesi dünyanın yuvarlaklığına inanıyor ve bunun isbatını yapıyordu. Beyruni dünyanın yuvarlak olduğunu hem ekseni hem de güneşin etrafında döndügünü Kopernik’ten tam 500 sene evvel ispatlamıştı. Bu fikrin sahibi Beyruni ilmin her dalında eserler vermiştir.

    BİR DEVRE ADINI VEREN BİLGİN
    Beyruni , tüm dünyada ortaçağın en büyük siması olarak karşımıza çıkmaktadır. Prof. Philip K. Hitti, onun “Tabii ilimler alanında Müslümanlar arasında yetişen en orijinal ve en derin bilgin” oldugunu söyler . Beyruni’nin yaşadığı devir G.Sorton’un dilinde, “Beyruni Asrı”dır. Sovyet ilim Akademisi Üyelerinden olan Babacan Gafurov, Bayruni hakkında şunları söyler:
    “İnsanlık tarihinin pek az devri , dehası yalnızca çağının ilimlerini kavramakla kalmayıp, bilinmeyenlere kadar uzanan , dev zekalara sahip olmakla övüne bilir.Bundan bin yıl önce doğan ve İslam dünyasının en büyük alimlerinden biri sayılan Beyruni, insanlığın bilgisine eşsiz hizmetlerde bulunmuştur.Çalışmalarını aksatan siyasi kargaşalıklara rağmen, çok sayıda eser vermiştir. Beyruni eserlerinde savunduğu tezler ve vardığı sonuçlar hakkında bilgimiz artıkça büyüklüğü ortaya çıkan dev zekalardan biridir.”

    HAYATI
    Asıl adı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed Elbeyruni olan Beyruni büyük bir Türk bilginidir. 973’te Kaş’ta doğdu. Daha küçük yaştayken Harzemşahların sarayıyla irtibata geçti. Meşhur Matematikçi Emir Ebu Nasr Mansur Bin Ali Bin Irak’ın himayesine girdi. Abdüssamed Bin Samet El-Hakim ve İbn Sina’dan dersler aldı.Bu arada siyaset aleminde de faaliyetlere girişti. Prens ve hükümdarlardan itibar gördü. Beyruni Kaş Harzemşahı muhammed Bin Ahmet Bin Irak’ın yanında bulundu.Onu oldukça severdi . 9952de öldürülünce üzüntüsünden dolayı “ Dünya Makam ve Mevkilerini terkederek” kendini ilme verdigini söyler.

    SONSUZ İLİM AŞKI
    Daha 17 yaşındayken verimli deney gözlemlere girişen Beyruni de büyük ilim aşkı vardı. Beyruni Farsça, İbranice, Rumca,Süryanice, ve Yunancaya vakıftır. Beyruni kültür hazinesini zirveye çıkaran isimdir. O ilmi belgelere dayanmanın mecburiyetini, olayın deney ve tecrübelerle ispat edilmesi gerektiğini ilk defa öne süren alimlerdendir. Beyruni ve İbn Sina arasındaki yazışmalar gerçek bir düşünce platformudur.Bu yazışmalar günümüz Fiziki kavramlarını kapsamaktadır.Beyuni ile İbn Sina ‘nın ilmi metodlarla ilgili yorumları okunacak olursa öylesine orijinal bir mantık yapısıyla karşılaşılır ki, insan, sanki bu metinlerin günümüzde yazıldığını zanneder. Gazneli Mahmut’un Hindistan’ı zaptından sonra Hindistan’a gitti. O’nun nezdindeki mevkide oldukça büyüktü. Sultan Mahmut onu Hazine genel Müdürü yaptı. Orada Sankstristçe öğrendi. Burada matematik, astronomi, fizik ve tabii ilimlerle coğrafya üzerinde çalışmalar yaptı. Geride 120’yi aşkın eser bırakarak 1051’de Gazne’de vefat etti.

    MATEMATİKTEKİ HİZMETLERİ
    Beyruni, Hint-Arap rakamlarını ve sayı baştan gayet açık bir biçimde aktarmış ve bir açının üç eşit kısma bölünmesiyle uğraşmıştır. Boşuna toplamalara lüzum kalmadan bir sayının devamlı olarak iki katını almak için bir metod geliştirmiştir. Sinüs 60’tan başlatıldığı halde Karun-u Mes’udi’de 1’den başlatmış ve bununla trigonometri tabilerinin sayı oldugu esasına işaret etmiştir.Bugünkü ilim seviyesine şimdiden ulaşmak demektir.

    ASTRONOMİ VE ÇOĞRAFYADAKİ HİZMETLERİ
    Beyruni’nin astronomi ve coğrafyada da hizmetleri olmuştur. Kanun-u Mes’udi adındaki kitabı astronomi sahasında bir irfan ve araştırma abidesi olarak tarihe kaydolmuştur. Beyruni bu kitabında imparatorluğun batı bölgesi, Resm’el Arz adlı kitabında ise merkezi kısımları anlatmaktadır. Gazne’de kıbleyi doğru olarak tespit etmekle, Müslümanlara yaptığı hizmetlere bir yenisini eklemiştir.

    ÇAĞIN EN BÜYÜK ALİMİ: BEYRUNİ
    Beyruni , Müslüman olsun olmasın her türlü ilim adamı ile iş birliği yaptı.O Harizm’de Kaş şehrinin boylamını bulurken,Bağdat’ın büyük matematikçilerinden birisi olan Ebu-l Vefa(940-998)ile işbirliği yaptı. Sonrada Kaş ile Gazne’yi başlangıç kabul ederek meyl-ikülli rasatları yaptı.Çağdaş neticelere uygun sonuçlar elde etti. Beyruni bir ara Harizm ile Cürcan arasında Oğuzlar bölgesindeki bozkırlarda yerin çapını hesaplamak için incelemeler yaptı. Aynı zamanda Beyruni dünyanın çapının ölçülmesiyle alakalı olarak çok üstün görüşler ortaya atmıştır. Bu kanun Avrupa’da “Beyruni Kanunları” olarak bilinir. Onun ünlü astronomi deneylerinden biriside Hindistan’da bir dağda yaptığı yükseklik ölçüsüdür.

    ÜMİT BURNU VE AMERİKA KITASINDAN İLK BAHSEDEN O’DUR.
    Beyruni ayrıca Güney doğu Asya ve ürünleri, Malay ve Cava adaları,para,ölçü ve dilleri hakkında bilgiler vermektedir. Ta o zamanlarda Ümit Burnu’nun varlığından bahsetmesi enteresandır. Amerika kıtası ve Japonya’nın varlığından ilk defa söz eden Beyruni’dir. Beyruni Amerika kıtasını 1492 yılında keşfeden Kristof Colomp’dan 500 sene evvel haber vermiş oluyor. Beyruni ayrıca, planisfer yıldızlarının hareketlerini gösteren küreler hakkında eserler yazmıştır. Sultan Mes’ud’a da astronomi tabloları yapmıştır.

    FİZİKTEKİ HİZMETLERİ
    Dünyanın yuvarlak oluşunda tereddüt etmediği gibi, dünyanın dönüşünü , hatta yerçekiminin varlığını ortaya koymuştur.Newton’dan asırlar öncesi Beyruni yerçekimi hakkında şunları söylemiştir:
    Arz dönüyorsa bu dönüşünden dolayı her şey niye fırlamıyor? denilirse şu cevabı veririz: Bu durum çıkardığımız teoriyi çürütemez. Çünkü yer her şeyi çekiyor. İşte bu çekim yeryüzündekilerin fırlamasına mani olur. Beyruni optikle de ilgilendi. Ve ışığın sesten hızlı olduğunu söylemiştir .

    JEOLOJİDEKİ HİZMETLERİ:
    Beyruni jeoloji ile de uğraştı. O karaların kuzeye kayma fikrini 9,5 asır önce söylemiştir . Beyruni bu konu hakkında da bir kitap yazdı . Ayrıca indus vadisinin eski bir deniz havzası olduğunu söyledi.

    TIPTAKİ HİZMETLERİ:
    Beyruni Tıplada ilgilendi O aynı zamanda iyi bir doktordur . En esaslı tedavinin ahlak yoluyla olduğunu ifade etmiştir . Es-Saydala adlı kitabında eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizdi.

    BOTANİKLE DE İLGİLENDİ:
    Beyruni’nin botaniğe de ilgisi vardı. Geometriyi botaniğe uygulamış, bitkilerde üreme konularına temas etmiş kuşlarla ilgili gözlemlerde bulunmuştur.
    .
    TABİİ İLİMLER ALANINDA DÜNYADA YETİŞEN EN DERİN BİLGİN 15-16 ve17.yüzyılın Avrupa’sına bakın.Koyu bir cehalet karanlığı karanlığı içerisinde olduğunu göreceksiniz.Kopernik isimli bilgin , dünyanın hem kendi etrafında, hem de güneş etrafında döndüğünü bildiği halde gerçeği söylemiyordu.Bu husustaki kitabı ancak öldükten sonra yayınlaya bildi. Oysa İslam dünyası, değil o yüzyıllarda ,asırlar öncesi dünyanın yuvarlaklığına inanıyor ve bunun isbatını yapıyordu. Beyruni dünyanın yuvarlak olduğunu hem ekseni hem de güneşin etrafında döndügünü Kopernik’ten tam 500 sene evvel ispatlamıştı. Bu fikrin sahibi Beyruni ilmin her dalında eserler vermiştir. BİR DEVRE ADINI VEREN BİLGİN Beyruni , tüm dünyada ortaçağın en büyük siması olarak karşımıza çıkmaktadır. Prof. Philip K. Hitti, onun “Tabii ilimler alanında Müslümanlar arasında yetişen en orijinal ve en derin bilgin” oldugunu söyler . Beyruni’nin yaşadığı devir G.Sorton’un dilinde, “Beyruni Asrı”dır. Sovyet ilim Akademisi Üyelerinden olan Babacan Gafurov, Bayruni hakkında şunları söyler: “İnsanlık tarihinin pek az devri , dehası yalnızca çağının ilimlerini kavramakla kalmayıp, bilinmeyenlere kadar uzanan , dev zekalara sahip olmakla övüne bilir.Bundan bin yıl önce doğan ve İslam dünyasının en büyük alimlerinden biri sayılan Beyruni, insanlığın bilgisine eşsiz hizmetlerde bulunmuştur.Çalışmalarını aksatan siyasi kargaşalıklara rağmen, çok sayıda eser vermiştir. Beyruni eserlerinde savunduğu tezler ve vardığı sonuçlar hakkında bilgimiz artıkça büyüklüğü ortaya çıkan dev zekalardan biridir.” HAYATI Asıl adı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed Elbeyruni olan Beyruni büyük bir Türk bilginidir. 973’te Kaş’ta doğdu. Daha küçük yaştayken Harzemşahların sarayıyla irtibata geçti. Meşhur Matematikçi Emir Ebu Nasr Mansur Bin Ali Bin Irak’ın himayesine girdi. Abdüssamed Bin Samet El-Hakim ve İbn Sina’dan dersler aldı.Bu arada siyaset aleminde de faaliyetlere girişti. Prens ve hükümdarlardan itibar gördü. Beyruni Kaş Harzemşahı muhammed Bin Ahmet Bin Irak’ın yanında bulundu.Onu oldukça severdi . 9952de öldürülünce üzüntüsünden dolayı “ Dünya Makam ve Mevkilerini terkederek” kendini ilme verdigini söyler. SONSUZ İLİM AŞKI Daha 17 yaşındayken verimli deney gözlemlere girişen Beyruni de büyük ilim aşkı vardı. Beyruni Farsça, İbranice, Rumca,Süryanice, ve Yunancaya vakıftır. Beyruni kültür hazinesini zirveye çıkaran isimdir. O ilmi belgelere dayanmanın mecburiyetini, olayın deney ve tecrübelerle ispat edilmesi gerektiğini ilk defa öne süren alimlerdendir. Beyruni ve İbn Sina arasındaki yazışmalar gerçek bir düşünce platformudur.Bu yazışmalar günümüz Fiziki kavramlarını kapsamaktadır.Beyuni ile İbn Sina ‘nın ilmi metodlarla ilgili yorumları okunacak olursa öylesine orijinal bir mantık yapısıyla karşılaşılır ki, insan, sanki bu metinlerin günümüzde yazıldığını zanneder. Gazneli Mahmut’un Hindistan’ı zaptından sonra Hindistan’a gitti. O’nun nezdindeki mevkide oldukça büyüktü. Sultan Mahmut onu Hazine genel Müdürü yaptı. Orada Sankstristçe öğrendi. Burada matematik, astronomi, fizik ve tabii ilimlerle coğrafya üzerinde çalışmalar yaptı. Geride 120’yi aşkın eser bırakarak 1051’de Gazne’de vefat etti. MATEMATİKTEKİ HİZMETLERİ Beyruni, Hint-Arap rakamlarını ve sayı baştan gayet açık bir biçimde aktarmış ve bir açının üç eşit kısma bölünmesiyle uğraşmıştır. Boşuna toplamalara lüzum kalmadan bir sayının devamlı olarak iki katını almak için bir metod geliştirmiştir. Sinüs 60’tan başlatıldığı halde Karun-u Mes’udi’de 1’den başlatmış ve bununla trigonometri tabilerinin sayı oldugu esasına işaret etmiştir.Bugünkü ilim seviyesine şimdiden ulaşmak demektir. ASTRONOMİ VE ÇOĞRAFYADAKİ HİZMETLERİ Beyruni’nin astronomi ve coğrafyada da hizmetleri olmuştur. Kanun-u Mes’udi adındaki kitabı astronomi sahasında bir irfan ve araştırma abidesi olarak tarihe kaydolmuştur. Beyruni bu kitabında imparatorluğun batı bölgesi, Resm’el Arz adlı kitabında ise merkezi kısımları anlatmaktadır. Gazne’de kıbleyi doğru olarak tespit etmekle, Müslümanlara yaptığı hizmetlere bir yenisini eklemiştir. ÇAĞIN EN BÜYÜK ALİMİ: BEYRUNİ Beyruni , Müslüman olsun olmasın her türlü ilim adamı ile iş birliği yaptı.O Harizm’de Kaş şehrinin boylamını bulurken,Bağdat’ın büyük matematikçilerinden birisi olan Ebu-l Vefa(940-998)ile işbirliği yaptı. Sonrada Kaş ile Gazne’yi başlangıç kabul ederek meyl-ikülli rasatları yaptı.Çağdaş neticelere uygun sonuçlar elde etti. Beyruni bir ara Harizm ile Cürcan arasında Oğuzlar bölgesindeki bozkırlarda yerin çapını hesaplamak için incelemeler yaptı. Aynı zamanda Beyruni dünyanın çapının ölçülmesiyle alakalı olarak çok üstün görüşler ortaya atmıştır. Bu kanun Avrupa’da “Beyruni Kanunları” olarak bilinir. Onun ünlü astronomi deneylerinden biriside Hindistan’da bir dağda yaptığı yükseklik ölçüsüdür. ÜMİT BURNU VE AMERİKA KITASINDAN İLK BAHSEDEN O’DUR. Beyruni ayrıca Güney doğu Asya ve ürünleri, Malay ve Cava adaları,para,ölçü ve dilleri hakkında bilgiler vermektedir. Ta o zamanlarda Ümit Burnu’nun varlığından bahsetmesi enteresandır. Amerika kıtası ve Japonya’nın varlığından ilk defa söz eden Beyruni’dir. Beyruni Amerika kıtasını 1492 yılında keşfeden Kristof Colomp’dan 500 sene evvel haber vermiş oluyor. Beyruni ayrıca, planisfer yıldızlarının hareketlerini gösteren küreler hakkında eserler yazmıştır. Sultan Mes’ud’a da astronomi tabloları yapmıştır. FİZİKTEKİ HİZMETLERİ Dünyanın yuvarlak oluşunda tereddüt etmediği gibi, dünyanın dönüşünü , hatta yerçekiminin varlığını ortaya koymuştur.Newton’dan asırlar öncesi Beyruni yerçekimi hakkında şunları söylemiştir: Arz dönüyorsa bu dönüşünden dolayı her şey niye fırlamıyor? denilirse şu cevabı veririz: Bu durum çıkardığımız teoriyi çürütemez. Çünkü yer her şeyi çekiyor. İşte bu çekim yeryüzündekilerin fırlamasına mani olur. Beyruni optikle de ilgilendi. Ve ışığın sesten hızlı olduğunu söylemiştir . JEOLOJİDEKİ HİZMETLERİ: Beyruni jeoloji ile de uğraştı. O karaların kuzeye kayma fikrini 9,5 asır önce söylemiştir . Beyruni bu konu hakkında da bir kitap yazdı . Ayrıca indus vadisinin eski bir deniz havzası olduğunu söyledi. TIPTAKİ HİZMETLERİ: Beyruni Tıplada ilgilendi O aynı zamanda iyi bir doktordur . En esaslı tedavinin ahlak yoluyla olduğunu ifade etmiştir . Es-Saydala adlı kitabında eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizdi. BOTANİKLE DE İLGİLENDİ: Beyruni’nin botaniğe de ilgisi vardı. Geometriyi botaniğe uygulamış, bitkilerde üreme konularına temas etmiş kuşlarla ilgili gözlemlerde bulunmuştur. .
    0 Commenti 0 condivisioni
  • "Her yasal hak helâl değildir."

    Aslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır.
    Aslolan helaleşmek olmalıdır.
    Helaleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal olan hak adil ve helal değildir, olamaz.
    Prof. Dr. Alev Alatlı

    #AlevAlatlı 1944- 2024

    Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah Allah sabr-ı cemil ihsan eylesin.
    "Her yasal hak helâl değildir." Aslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır. Aslolan helaleşmek olmalıdır. Helaleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal olan hak adil ve helal değildir, olamaz. Prof. Dr. Alev Alatlı #AlevAlatlı 1944- 2024 Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah Allah sabr-ı cemil ihsan eylesin.
    1
    0 Commenti 0 condivisioni
Pagine in Evidenza