• ** "Making the Most of Ramadan: A Guide to Spiritual Enrichment" **

    To make the most of Ramadan and truly embrace its spiritual significance, consider the following practices:

    1. **Set Clear Intentions (Niyyah):** Before Ramadan begins, reflect on your goals and intentions. What do you hope to achieve spiritually, emotionally, and physically? Write them down and revisit them throughout the month.

    2. **Plan Your Day:** Structure your daily routine around your spiritual practices. Allocate specific times for prayer, Quran recitation, and reflection. Ensure you balance your daily obligations with your religious duties.

    3. **Suhoor and Iftar Preparation:** Plan nutritious and balanced meals for Suhoor and Iftar. Avoid overeating, and focus on foods that provide sustained energy and hydration.

    4. **Quran and Duas:** Dedicate time each day to reading and reflecting on the Quran. Learn new Duas (supplications) and incorporate them into your daily prayers. Aim to complete the Quran by the end of the month.

    5. **Taraweeh Prayers:** Attend Taraweeh prayers at the mosque, if possible. The communal atmosphere enhances the spiritual experience and fosters a sense of unity.

    6. **Charity and Good Deeds:** Increase your charitable activities by giving Zakat and Sadaqah. Volunteer your time and help those in need. Acts of kindness and generosity amplify the blessings of Ramadan.

    7. **Self-Reflection and Repentance:** Use the quiet moments of the day and night for self-reflection. Seek forgiveness for past mistakes, and strive to improve yourself. Ramadan is a time for spiritual renewal and personal growth.

    8. **Avoid Distractions:** Limit distractions such as excessive screen time, social media, and non-essential activities. Focus on your spiritual journey and prioritize your connection with Allah.

    9. **Family and Community:** Engage in meaningful conversations and activities with family and friends. Share knowledge, support each other, and strengthen your bonds. Participate in community events and initiatives.

    10. **Laylat al-Qadr:** Seek out and make the most of Laylat al-Qadr in the last ten nights of Ramadan. Engage in intense prayer, recitation, and supplication, as this night holds immense blessings.

    11. **Health and Wellness:** Take care of your physical health by staying hydrated, getting enough rest, and engaging in light exercise. A healthy body supports a healthy spirit.

    12. **Journaling:** Keep a journal to document your thoughts, reflections, and progress throughout Ramadan. This can be a valuable tool for self-awareness and future growth.

    By incorporating these practices into your daily routine, you can maximize the spiritual benefits of Ramadan and experience a deeper connection with your faith.

    May your Ramadan be filled with blessings

    For more Islamic content, follow my profile and stay inspired! Saien Sahab
    ** "Making the Most of Ramadan: A Guide to Spiritual Enrichment" ** To make the most of Ramadan and truly embrace its spiritual significance, consider the following practices: 1. **Set Clear Intentions (Niyyah):** Before Ramadan begins, reflect on your goals and intentions. What do you hope to achieve spiritually, emotionally, and physically? Write them down and revisit them throughout the month. 2. **Plan Your Day:** Structure your daily routine around your spiritual practices. Allocate specific times for prayer, Quran recitation, and reflection. Ensure you balance your daily obligations with your religious duties. 3. **Suhoor and Iftar Preparation:** Plan nutritious and balanced meals for Suhoor and Iftar. Avoid overeating, and focus on foods that provide sustained energy and hydration. 4. **Quran and Duas:** Dedicate time each day to reading and reflecting on the Quran. Learn new Duas (supplications) and incorporate them into your daily prayers. Aim to complete the Quran by the end of the month. 5. **Taraweeh Prayers:** Attend Taraweeh prayers at the mosque, if possible. The communal atmosphere enhances the spiritual experience and fosters a sense of unity. 6. **Charity and Good Deeds:** Increase your charitable activities by giving Zakat and Sadaqah. Volunteer your time and help those in need. Acts of kindness and generosity amplify the blessings of Ramadan. 7. **Self-Reflection and Repentance:** Use the quiet moments of the day and night for self-reflection. Seek forgiveness for past mistakes, and strive to improve yourself. Ramadan is a time for spiritual renewal and personal growth. 8. **Avoid Distractions:** Limit distractions such as excessive screen time, social media, and non-essential activities. Focus on your spiritual journey and prioritize your connection with Allah. 9. **Family and Community:** Engage in meaningful conversations and activities with family and friends. Share knowledge, support each other, and strengthen your bonds. Participate in community events and initiatives. 10. **Laylat al-Qadr:** Seek out and make the most of Laylat al-Qadr in the last ten nights of Ramadan. Engage in intense prayer, recitation, and supplication, as this night holds immense blessings. 11. **Health and Wellness:** Take care of your physical health by staying hydrated, getting enough rest, and engaging in light exercise. A healthy body supports a healthy spirit. 12. **Journaling:** Keep a journal to document your thoughts, reflections, and progress throughout Ramadan. This can be a valuable tool for self-awareness and future growth. By incorporating these practices into your daily routine, you can maximize the spiritual benefits of Ramadan and experience a deeper connection with your faith. May your Ramadan be filled with blessings🌙✨ For more Islamic content, follow my profile and stay inspired! 📿✨ Saien Sahab
    0 Comments 0 Shares
  • Kentte yaşayan hayırsever iş insanı Mustafa Düger, ramazan ayı öncesi yaklaşık 125 kişinin toplamda 270 bin TL’lik borcunu ödedi

    Mahalleliden Hanifi Doğan, “4 bin TL kadar bir borcum vardı. Borcumun kapatıldığını bakkala geldiğimde öğrendim. Temizlik işçisiyim, binalara bakıyorum. Asgari ücretle çalışıyorum. 1 oğlum var. Çok zor durumdaydım. Allah razı olsun borcumu ödediler. Rabb’im herkese böyle insanlarla karşılaşmayı nasip etsin. Böyle insanları gördüğüm zaman daha mutlu oluyorum” dedi

    Bakkal Gülsen Azılı ise “Sağ olsun iş insanımız yaklaşık 6 aydır, 1 yıldır borcu olanların borçlarını ödedi. Bu borçlar iş insanları tarafından ödenmese, üzerine maalesef çizgi çekmek zorunda kalıyoruz” şeklinde konuştu
    👏Kentte yaşayan hayırsever iş insanı Mustafa Düger, ramazan ayı öncesi yaklaşık 125 kişinin toplamda 270 bin TL’lik borcunu ödedi 🗣️Mahalleliden Hanifi Doğan, “4 bin TL kadar bir borcum vardı. Borcumun kapatıldığını bakkala geldiğimde öğrendim. Temizlik işçisiyim, binalara bakıyorum. Asgari ücretle çalışıyorum. 1 oğlum var. Çok zor durumdaydım. Allah razı olsun borcumu ödediler. Rabb’im herkese böyle insanlarla karşılaşmayı nasip etsin. Böyle insanları gördüğüm zaman daha mutlu oluyorum” dedi 🗣️Bakkal Gülsen Azılı ise “Sağ olsun iş insanımız yaklaşık 6 aydır, 1 yıldır borcu olanların borçlarını ödedi. Bu borçlar iş insanları tarafından ödenmese, üzerine maalesef çizgi çekmek zorunda kalıyoruz” şeklinde konuştu
    0 Comments 0 Shares
  • Tuval üzerine yağlıboya
    Boyutlar:
    yükseklik: 86 cm; Genişlik: 68,7 cm

    Osman Hamdi Bey’in hocası, ünlü Fransız oryantalist ressam Jean-Léon Gérôme’un “Halı Tüccarı” adlı eseri, 1887 yılında çizilmiştir. Bu tablo, Gérôme’un 1856’daki Kahire seyahatinden esinlenerek oluşturulmuştur. Gérôme, Osmanlı sosyal hayatından ve özellikle Arap kültüründen etkilenmiş bir sanatçı olarak, bu eseri Kahire’de gördüğü sahnelerden yola çıkarak resmetmiştir. Ancak, tablonun fiziksel olarak nerede çizildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur; Gérôme’un Paris’teki atölyesinde tamamlanmış olması muhtemeldir, zira o dönemde Avrupa’ya dönmüş ve çalışmalarını genellikle orada sürdürmüştür.
    Eser şu anda ABD’nin Minnesota eyaletinde, Minneapolis Sanat Enstitüsü’nde (Minneapolis Institute of Art) sergilenmektedir.
    🎨🖌️ Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: yükseklik: 86 cm; Genişlik: 68,7 cm 👉 Osman Hamdi Bey’in hocası, ünlü Fransız oryantalist ressam Jean-Léon Gérôme’un “Halı Tüccarı” adlı eseri, 1887 yılında çizilmiştir. Bu tablo, Gérôme’un 1856’daki Kahire seyahatinden esinlenerek oluşturulmuştur. Gérôme, Osmanlı sosyal hayatından ve özellikle Arap kültüründen etkilenmiş bir sanatçı olarak, bu eseri Kahire’de gördüğü sahnelerden yola çıkarak resmetmiştir. Ancak, tablonun fiziksel olarak nerede çizildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur; Gérôme’un Paris’teki atölyesinde tamamlanmış olması muhtemeldir, zira o dönemde Avrupa’ya dönmüş ve çalışmalarını genellikle orada sürdürmüştür. Eser şu anda ABD’nin Minnesota eyaletinde, Minneapolis Sanat Enstitüsü’nde (Minneapolis Institute of Art) sergilenmektedir.
    0 Comments 0 Shares
  • " Bir kahvenin 40 yıl hatırı var " deyimi Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyonun hikâyesine dayanır

    1895 Eminönü Yemiş İskelesi , balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti;
    "Bre Yusuf , herkese benden okkalı bir kahve , ama şurda oturan Rum palikaryasına yok..Ona , kahvem de akçem de haramdır "..der

    Bilge Yusuf kahveleri ikram eder , bir kahve de Palikarya Stelyo nun önüne koyar
    Zabıt adeta kükrer.."Ben , ona haramdır demedim mi Yusuf ?"
    Bilge Yusuf , hiç istifini bozmaz
    "Komutan , o kahve benden , ona da helaldir." der..Stelyo minnetle bakar Yusufa

    1905 olur , Samos ( Sisam ) arasında Rum isyanı başlar.. Damat Ferit Paşa adaya asker çıkarır..Bilge Yusuf da askerdir ve adaya çıkan askerler arasındadır. Ancak ilk çatışmada esir düşer..2 yıl yatar Samos zindanlarında..2 yıl sonunda Rum çeteciler , esir pazarında satışa çıkarır Yusufu

    Mezatda 5 para - 7 para sesleri arasından bir ses yükselir." - O Türke benden 5 kuruş , hemen alıyorum..".Sessizlik hakim olur , Rum alır Yusufu arabasına köyün dışına çıkarır. Denize yakın bir yerde arabasını durdurur , döner Yusufa " - Serbestsin Bilge Yusuf " der

    Yusuf inanamaz duruma , Rum un ellerine kapanır.." - beyim , kimsin necisin, beni neden özgür bırakırsın " der

    Rum döner Yusuf'a " - ben balıkçı Stelyo " der..Yusuf çözemez durumu , adamı tanımaz bile..Rum , uzun uzun anlatır ,12 yıl öncesine , Yemiş iskelesine döner , detaylarıyla o günü anlatır ve;

    "İşte ben , bir fincan kahveyi helal ettiğin balıkçı Stelyo " der. Göz yaşları sel olur. Sarmaş dolar olurlar. Stelyo , Yusufu , kaçak yoldan İstanbul'a gönderir. Bu dostluk 35 yıl devam eder

    Her yıl birbirlerini ziyaret ederler.Her ziyarette bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına , torunlarına anlatırlar dostluklarını ve
    "Bu kahvenin 40 yıl hatırı var " derler..

    Kaynak ( TC Üsküdar Belediyesi
    Kültür Hizm .Arşivi) KAHVE SAATİ.
    " Bir kahvenin 40 yıl hatırı var " deyimi Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyonun hikâyesine dayanır 1895 Eminönü Yemiş İskelesi , balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti; "Bre Yusuf , herkese benden okkalı bir kahve , ama şurda oturan Rum palikaryasına yok..Ona , kahvem de akçem de haramdır "..der Bilge Yusuf kahveleri ikram eder , bir kahve de Palikarya Stelyo nun önüne koyar Zabıt adeta kükrer.."Ben , ona haramdır demedim mi Yusuf ?" Bilge Yusuf , hiç istifini bozmaz "Komutan , o kahve benden , ona da helaldir." der..Stelyo minnetle bakar Yusufa 1905 olur , Samos ( Sisam ) arasında Rum isyanı başlar.. Damat Ferit Paşa adaya asker çıkarır..Bilge Yusuf da askerdir ve adaya çıkan askerler arasındadır. Ancak ilk çatışmada esir düşer..2 yıl yatar Samos zindanlarında..2 yıl sonunda Rum çeteciler , esir pazarında satışa çıkarır Yusufu Mezatda 5 para - 7 para sesleri arasından bir ses yükselir." - O Türke benden 5 kuruş , hemen alıyorum..".Sessizlik hakim olur , Rum alır Yusufu arabasına köyün dışına çıkarır. Denize yakın bir yerde arabasını durdurur , döner Yusufa " - Serbestsin Bilge Yusuf " der Yusuf inanamaz duruma , Rum un ellerine kapanır.." - beyim , kimsin necisin, beni neden özgür bırakırsın " der Rum döner Yusuf'a " - ben balıkçı Stelyo " der..Yusuf çözemez durumu , adamı tanımaz bile..Rum , uzun uzun anlatır ,12 yıl öncesine , Yemiş iskelesine döner , detaylarıyla o günü anlatır ve; "İşte ben , bir fincan kahveyi helal ettiğin balıkçı Stelyo " der. Göz yaşları sel olur. Sarmaş dolar olurlar. Stelyo , Yusufu , kaçak yoldan İstanbul'a gönderir. Bu dostluk 35 yıl devam eder Her yıl birbirlerini ziyaret ederler.Her ziyarette bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına , torunlarına anlatırlar dostluklarını ve "Bu kahvenin 40 yıl hatırı var " derler.🙏🙏💖💖. Kaynak ( TC Üsküdar Belediyesi Kültür Hizm .Arşivi) KAHVE SAATİ.☕
    0 Comments 0 Shares
  • Dünyaca ünlü ama anlatılamayan (!)
    Müslüman Bilim Adamları.

    1. Akşemseddin: Pasteur ’dan 400 sene önce mikrobu buldu.

    2. Ali Kuşçu: Büyük astronomi bilgini. İlk defa ayın şekillerini anlatan kitabı yazdı.

    3. Ebul-Vefa: Trigonometri’de tanjant, cotanjant, sekant, kosekantı bulan büyük alim.

    4.Birûni: İlk defa dünyanın döndüğünü ispat etti.

    5. Ebu Kâmil Şü’ca: Avrupa'ya matematiği öğretti.

    6. Ebu Ma’şer: Med-Cezir (Gel-Git) olayını ilk o buldu.

    7. Battâni: Dünyanın en büyük kaşifidir. Trigonometrinin kaşifi.

    8. Câbir Bin Hayyan: Atom bombası fikrinin babası ve kimya biliminin atası büyük alim.

    9. Cezerî: 8 asır önce otomatik sistemin kurucusu ve bilgisayarın babası.

    10. Demirî: Avrupalılardan 400 sene önce zooloji ansiklopedisini yazdı.

    11. Farabî: Ses olayını ilk defa fiziki yönden açıklamıştır. Sesin fiziki izahını ilk defa o yaptı.

    12. Gıyâsüddin Cemşid: Matematikte ondalık kesir sistemini ilk o buldu.

    13. İbn Cessar: Cüzzamın sebebini ve tedavisini 900 sene önce açıkladı.

    14. İbn Hatip: Vebânın bulaşıcı bir hastalık olduğunu ilmi yoldan açıkladı.

    15. İbn Firnas: Wright kardeşlerden bin sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştirdi.

    16. İbn Karaka: 900 sene önce harika bir torna tezgahı yaptı.

    17. İbni Türk: Cebirin temelini atan bilginlerdendir.

    18. İdrisî: Yedi asır önce bugünküne çok benzeyen dünya haritası çizdi.

    19. İbni Sina: Eserleri Avrupa üniversitesinde 600 sene ders kitabı olarak okutuldu. Tıbbın babasıdır. AVRUPA ya göre adı AVICENNA’dır.

    20. Kadızâde Rûmi: Yaşadığı asrın en büyük matematik ve astronomi bilginidir. Fizik kurallarını astronomiye uyarladı.

    21. Kambur Vesim: Verem mikrobunu R.Koch’tan 150 sene önce keşfetti.

    22. İbnün Nefis: Avrupalılardan üç asır önce küçük kan dolaşımını keşfetti.

    23. Piri Reis: 400 sene önce bugünküne en yakın dünya haritasını çizdi.
    Dünyaca ünlü ama anlatılamayan (!) Müslüman Bilim Adamları. 1. Akşemseddin: Pasteur ’dan 400 sene önce mikrobu buldu. 2. Ali Kuşçu: Büyük astronomi bilgini. İlk defa ayın şekillerini anlatan kitabı yazdı. 3. Ebul-Vefa: Trigonometri’de tanjant, cotanjant, sekant, kosekantı bulan büyük alim. 4.Birûni: İlk defa dünyanın döndüğünü ispat etti. 5. Ebu Kâmil Şü’ca: Avrupa'ya matematiği öğretti. 6. Ebu Ma’şer: Med-Cezir (Gel-Git) olayını ilk o buldu. 7. Battâni: Dünyanın en büyük kaşifidir. Trigonometrinin kaşifi. 8. Câbir Bin Hayyan: Atom bombası fikrinin babası ve kimya biliminin atası büyük alim. 9. Cezerî: 8 asır önce otomatik sistemin kurucusu ve bilgisayarın babası. 10. Demirî: Avrupalılardan 400 sene önce zooloji ansiklopedisini yazdı. 11. Farabî: Ses olayını ilk defa fiziki yönden açıklamıştır. Sesin fiziki izahını ilk defa o yaptı. 12. Gıyâsüddin Cemşid: Matematikte ondalık kesir sistemini ilk o buldu. 13. İbn Cessar: Cüzzamın sebebini ve tedavisini 900 sene önce açıkladı. 14. İbn Hatip: Vebânın bulaşıcı bir hastalık olduğunu ilmi yoldan açıkladı. 15. İbn Firnas: Wright kardeşlerden bin sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştirdi. 16. İbn Karaka: 900 sene önce harika bir torna tezgahı yaptı. 17. İbni Türk: Cebirin temelini atan bilginlerdendir. 18. İdrisî: Yedi asır önce bugünküne çok benzeyen dünya haritası çizdi. 19. İbni Sina: Eserleri Avrupa üniversitesinde 600 sene ders kitabı olarak okutuldu. Tıbbın babasıdır. AVRUPA ya göre adı AVICENNA’dır. 20. Kadızâde Rûmi: Yaşadığı asrın en büyük matematik ve astronomi bilginidir. Fizik kurallarını astronomiye uyarladı. 21. Kambur Vesim: Verem mikrobunu R.Koch’tan 150 sene önce keşfetti. 22. İbnün Nefis: Avrupalılardan üç asır önce küçük kan dolaşımını keşfetti. 23. Piri Reis: 400 sene önce bugünküne en yakın dünya haritasını çizdi.
    0 Comments 0 Shares
  • Türkiye Turizmde Rekor Kırdı!
    Türkiye, 2024 yılında 52,6 milyon uluslararası ziyaretçi ağırlayarak bir önceki yıla göre %7 büyüme kaydetti! Bu büyük artış, turizm gelirlerini %18,3 yükselterek 61,1 milyar dolara çıkardı ve tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştırdı.
    En Popüler Destinasyonlar:
    İstanbul – 18,6 milyon ziyaretçi
    Antalya – 15,9 milyon ziyaretçi
    Edirne – 4,8 milyon ziyaretçi
    Muğla – 3,7 milyon ziyaretçi
    En Çok Ziyaretçi Gönderen Ülkeler:
    Rusya – 6,7 milyon (+%6)
    Almanya – 6,6 milyon (+%6,9)
    Birleşik Krallık – 4,4 milyon (+%16,7)
    İran – 3,2 milyon (+%30,9)
    Bulgaristan – 2,9 milyon (+%0,9)
    Türkiye, benzersiz kültürü, büyüleyici doğası ve dünya standartlarında misafirperverliğiyle turizmde yeni rekorlar kırmaya devam ediyor!
    Sıradaki Türkiye seyahatinizi planlıyor musunuz? Haydi keşfetmeye!
    #TürkiyeTurizmi #TravelToTürkiye #TurizmBüyümesi #KeşfetTürkiye #VisitTürkiye #GoTürkiye
    🌍 Türkiye Turizmde Rekor Kırdı! 🇹🇷✈️ Türkiye, 2024 yılında 52,6 milyon uluslararası ziyaretçi ağırlayarak bir önceki yıla göre %7 büyüme kaydetti! 📈💼 Bu büyük artış, turizm gelirlerini %18,3 yükselterek 61,1 milyar dolara çıkardı ve tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştırdı. 💰🚀 🏙️ En Popüler Destinasyonlar: ✅ İstanbul – 18,6 milyon ziyaretçi ✅ Antalya – 15,9 milyon ziyaretçi ✅ Edirne – 4,8 milyon ziyaretçi ✅ Muğla – 3,7 milyon ziyaretçi 🌏 En Çok Ziyaretçi Gönderen Ülkeler: 🔹 Rusya – 6,7 milyon (+%6) 🔹 Almanya – 6,6 milyon (+%6,9) 🔹 Birleşik Krallık – 4,4 milyon (+%16,7) 🔹 İran – 3,2 milyon (+%30,9) 🔹 Bulgaristan – 2,9 milyon (+%0,9) Türkiye, benzersiz kültürü, büyüleyici doğası ve dünya standartlarında misafirperverliğiyle turizmde yeni rekorlar kırmaya devam ediyor! 🏛️🏖️✨ 📢 Sıradaki Türkiye seyahatinizi planlıyor musunuz? Haydi keşfetmeye! 🌍✈️ #TürkiyeTurizmi #TravelToTürkiye #TurizmBüyümesi #KeşfetTürkiye #VisitTürkiye #GoTürkiye
    0 Comments 0 Shares
  • Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur"

    Muhterem Müslümanlar!

    Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür.

    Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1]

    Aziz Müminler!

    Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim.

    Değerli Müminler!

    Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4]

    Aziz Müslümanlar!

    Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir.

    Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5]

    [1] Zümer, 39/53.
    [2] Hûd, 11/42.
    [3] Tevbe, 9/129.
    [4] Âl-i İmrân, 3/54.
    [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur" Muhterem Müslümanlar! Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür. Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1] Aziz Müminler! Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır. Kıymetli Müslümanlar! Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim. Değerli Müminler! Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4] Aziz Müslümanlar! Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5] [1] Zümer, 39/53. [2] Hûd, 11/42. [3] Tevbe, 9/129. [4] Âl-i İmrân, 3/54. [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    0 Comments 0 Shares
  • ❝Zaman diriyken kıymetlidir...
    Ölenin vakti bol olur...❞
    ....
    Öyle bildiğiniz diziler gibi değil
    İçimizden, bizden bir hikaye
    Emeği geçen herkese teşekkürler
    Yüreğinize sağlık..
    ❝Zaman diriyken kıymetlidir... Ölenin vakti bol olur...❞ .... Öyle bildiğiniz diziler gibi değil İçimizden, bizden bir hikaye Emeği geçen herkese teşekkürler Yüreğinize sağlık..
    0 Comments 0 Shares
  • Beklentilerimiz yeni yıldan değil, yalnızca ve sadece Alemlerin Rabbi Allah’tan olmalı.

    Yılın bu son gününde, geçen koca bir yılın ve yılların muhasebesini yapıp, yapmamamız gerekirken yaptığımız hatalarımızdan dolayı derin bir pişmanlık bilinciyle tevbe ve istiğfarlarla;

    “Ve (yüzünü) yalnız Rabbine dön; artık hep (O’na) meylet!”94/8,

    öğüdü gereği aynı hataların tekrar etmemesi için bile bile günahta ısrar etmemeli, rağbetimiz sadece Rabbimize olmalı..

    Yapmamız gerekirken yapmadıklarımız/yapamadıklarımız için de Rahman’ın yardımını talep edip, azim ve kararlılıkla hesabı verilebilir temiz bir hayatı Kur’an’ın kılavuzluğunda, Rasülün örnekliği ile yaşama gayreti içinde olmalı inşaAllah..

    Hidayet rehberimiz Kur'an'a kulak verelim:

    “Haydi, Rabbinizden kusurlarınız için af dileyin ve bilincinizi yenileyerek O'na yönelin; O'da size, sonu yasayla belirlenmiş bir süre doluncaya kadar (akıbeti) güzel bir hayat bahşetsin ve erdem sahibi herkese erdeminin karşılığını versin. Ama eğer yüz çevirecek olursanız iyi bilin ki ben korkunç bir günün azabının üzerinize kopmasından korkuyorum!” (Hûd:3)

    “(Er veya geç) dönüşünüz Allah'adır; ve O her şeyi yapmaya kadirdir.” (Hûd:4)

    Anlarımız, Günlerimiz, yıllarımız, Ömrümüz ve akıbetimiz hayrolsun inşallah...
    Beklentilerimiz yeni yıldan değil, yalnızca ve sadece Alemlerin Rabbi Allah’tan olmalı. Yılın bu son gününde, geçen koca bir yılın ve yılların muhasebesini yapıp, yapmamamız gerekirken yaptığımız hatalarımızdan dolayı derin bir pişmanlık bilinciyle tevbe ve istiğfarlarla; “Ve (yüzünü) yalnız Rabbine dön; artık hep (O’na) meylet!”94/8, öğüdü gereği aynı hataların tekrar etmemesi için bile bile günahta ısrar etmemeli, rağbetimiz sadece Rabbimize olmalı.. Yapmamız gerekirken yapmadıklarımız/yapamadıklarımız için de Rahman’ın yardımını talep edip, azim ve kararlılıkla hesabı verilebilir temiz bir hayatı Kur’an’ın kılavuzluğunda, Rasülün örnekliği ile yaşama gayreti içinde olmalı inşaAllah.. Hidayet rehberimiz Kur'an'a kulak verelim: “Haydi, Rabbinizden kusurlarınız için af dileyin ve bilincinizi yenileyerek O'na yönelin; O'da size, sonu yasayla belirlenmiş bir süre doluncaya kadar (akıbeti) güzel bir hayat bahşetsin ve erdem sahibi herkese erdeminin karşılığını versin. Ama eğer yüz çevirecek olursanız iyi bilin ki ben korkunç bir günün azabının üzerinize kopmasından korkuyorum!” (Hûd:3) “(Er veya geç) dönüşünüz Allah'adır; ve O her şeyi yapmaya kadirdir.” (Hûd:4) Anlarımız, Günlerimiz, yıllarımız, Ömrümüz ve akıbetimiz hayrolsun inşallah...
    0 Comments 0 Shares
  • @URFAYADAİRGÜNDE1NOT

    GÜN TAKASI ( PENCERE )

    Urfa'da Halil-ü Rahaman'a girişte sağ tarafta Rızvaniye medresesinin ilk odasının Halil-ü Rahman'a bakan tarafında yan yana yedi taka (pencere) vardır.
    Anlatılanlara göre bu takalara gün takası deniyor.Bu takaların her biri birbirinden ayrı ayrı şekillerle değişik görünümdedir. Gün takası denmesinin sebebi aslında mimari bir takvim oluşundanmış.
    Orada ki çocuklar günleri öğrensinler diye hangi gün ise o taka açılırmış ki çocuklar günleri daha pratik öğrensinler diye.

    Urfa'da eskiden günler Arapça isimleriyle söylenirdi.
    Cuma Yine Cuma idi

    Cumartesi : Seb

    Pazar : Elahadu

    Pazartesi : İsnain

    Salı : Seleta

    Çarşamba : Erbe'e

    Perşembe : Hamis

    Rızvaniye Külliyesi ile ilgili bir not daha;
    Topkapı sarayında bile Kur'an tilaveti durdurulmuş ama Yapıldığından bu güne kadar Rızvaniye Camisinde cüz ( mukabele ) hiç kesilmeden her İkindi Namazı sonrası devam etmiştir ve halen devam etmektedir.
    Mehmet Sadık Alican
    @URFAYADAİRGÜNDE1NOT GÜN TAKASI ( PENCERE ) Urfa'da Halil-ü Rahaman'a girişte sağ tarafta Rızvaniye medresesinin ilk odasının Halil-ü Rahman'a bakan tarafında yan yana yedi taka (pencere) vardır. Anlatılanlara göre bu takalara gün takası deniyor.Bu takaların her biri birbirinden ayrı ayrı şekillerle değişik görünümdedir. Gün takası denmesinin sebebi aslında mimari bir takvim oluşundanmış. Orada ki çocuklar günleri öğrensinler diye hangi gün ise o taka açılırmış ki çocuklar günleri daha pratik öğrensinler diye. Urfa'da eskiden günler Arapça isimleriyle söylenirdi. Cuma Yine Cuma idi Cumartesi : Seb Pazar : Elahadu Pazartesi : İsnain Salı : Seleta Çarşamba : Erbe'e Perşembe : Hamis Rızvaniye Külliyesi ile ilgili bir not daha; Topkapı sarayında bile Kur'an tilaveti durdurulmuş ama Yapıldığından bu güne kadar Rızvaniye Camisinde cüz ( mukabele ) hiç kesilmeden her İkindi Namazı sonrası devam etmiştir ve halen devam etmektedir. Mehmet Sadık Alican
    0 Comments 0 Shares
More Results