• The Venice of the Middle East: Iraq.

    Floating Houses and the Story of Treasure in the Marshes Region Ahvar in southern Iraq; Ahvar is the region where communities called Ma’dan and Swamp Arabs live.

    This region, which is said to date back 5 thousand years, is also known as the “Garden of Paradise”. The region, which is defined as the Venice of the Middle East, is the place referred to by some as the “Garden of Eden” in the Bible.

    The architectural wonders of the floating houses in the region are called “Mudhif”.
    However, the region has come to the point of extinction due to the political conflicts.

    Located at the meeting point of the Tigris and Euphrates rivers, the Marshes Region is the largest in the Middle East.
    The floating houses, built on a platform without nails, boards and glass, are made of mud and reed.

    This construction technique, which has been used for thousands of years by the people living in the region, is on the verge of extinction today.
    The people in the region, which is in danger of extinction due to the drying policy, had to migrate.
    The Venice of the Middle East: Iraq. Floating Houses and the Story of Treasure in the Marshes Region Ahvar in southern Iraq; Ahvar is the region where communities called Ma’dan and Swamp Arabs live. This region, which is said to date back 5 thousand years, is also known as the “Garden of Paradise”. The region, which is defined as the Venice of the Middle East, is the place referred to by some as the “Garden of Eden” in the Bible. The architectural wonders of the floating houses in the region are called “Mudhif”. However, the region has come to the point of extinction due to the political conflicts. Located at the meeting point of the Tigris and Euphrates rivers, the Marshes Region is the largest in the Middle East. The floating houses, built on a platform without nails, boards and glass, are made of mud and reed. This construction technique, which has been used for thousands of years by the people living in the region, is on the verge of extinction today. The people in the region, which is in danger of extinction due to the drying policy, had to migrate.
    0 Comments 0 Shares
  • Hvar, Croatia
    🏖



    Follow @croatiatravelinfo

    #croatia#lovecroatia #croatia2023 #igerscroatia #croatiatrip #croazia #croatia _photography #croatiafulloflife #kroatien #croacia #croatiarocks #croatiancoast #croatialove #visitcroatia #croatia _instagram #croatiatravelinfo #dubrovnik #adriatic #croatia #adriaticsea #bluesea #nature #landscape #travel #hvar
    by @dronephotos_dado
    Hvar, Croatia
    Hvar, Croatia 🏖 🌊 🚣 ☀ 🇭🇷 Follow @croatiatravelinfo #croatia ❤ #lovecroatia #croatia2023 #igerscroatia #croatiatrip #croazia #croatia _photography #croatiafulloflife #kroatien #croacia #croatiarocks #croatiancoast #croatialove #visitcroatia #croatia _instagram #croatiatravelinfo #dubrovnik #adriatic #croatia #adriaticsea #bluesea #nature #landscape #travel #hvar 📷 by @dronephotos_dado 📍 Hvar, Croatia
    0 Comments 0 Shares
  • Dram ve sefalet...
    99 sene önce bugün, Oğuz Han neslinden gelen ve tarihin en büyük devletlerinden birini kuran Osmanlı Hanedanı ülkeden kovuldu...

    3 Mart 1924' te, Osmanoğulları ailesine mensup, kadınlar ve çocuklar dahil 156 kişiyi vatandaşlıktan çıkarıp 3 gün içinde sınır dışı etmişlerdi. Sınır dışı edilirken sadece gidişe mahsus bir pasaport ve 1000 lira para verilmişti.

    Vahdeddin Han iki sene önce bu acıları yaşamaya başlamıştı. Şimdi sıra bütün ailedeydi.

    Ne yabancı bankalarda paraları, ne de kendilerine destek olacak başka akrabalıkları vardı. Üç gün içinde ellerindeki malları yok pahasına satmak zorunda kalmışlardı.

    Sürgün bir kaç ay sürecek sanıyorlardı. Geri döneceklerine inanıyorlardı ama acı gerçekle kısa sürede yüzleştiler. Vatan topraklarına dönmeyi bırakın, hava sahasını bile kullanmaları yasaktı. Başlarına gelenlere inanamıyorlardı.

    Sürgün kadınlar için 30, erkekler için 50 sene sürecekti. Erkeklerin askerlik diploması dışında bir meslekleri yoktu. Ankara memur olmalarını dahi engellemeye çalıştı.

    Ve hanedan sürgünde sefalete saplandı.
    Nice şehzadeler cafelerde çalgıcılık yaparak geçindi. Kantarcılık, hamallık, taksi şoförlüğü, mezarlık bekçiliği, seyyar satıcılık, bulaşıkçılık yaparak geçinmeye çalıştılar.

    Abdülhamid Han'ın kızı Ayşe Sultan, " Allah sabredenlerle beraberdir " mealindeki ayet -i kerimeyi bezlere işler, geceleri oğluna bunu sattırırdı.

    Dramlar peşpeşe geldi.
    Şehzade Ahmed Nuri Efendi bir parkta açlıktan ölmüş, Şehzade Abdürrahim Efendi ise sefalete dayanamayarak intihar etmişti.

    Büyük bir sefalete düşen Kadriye Sultan, acılara dayanmak için morfine alışmış, kısa süre sonra vefat etmiş, çocukları yetimhaneye düşmüştü. Fehime Sultan vereme yakalanmış, bir çorba içecek parayı dahi güçlükle bulabilecek halde vefat etmişti.

    Sefaletlerini yabancılara göstermeyi zül sayan hanedan içinde sessiz sedasız ölenler, cenazeleri belediyelerin fakirler için ayrılan tahsisatla kaldırılanlar, kimsesizler mezarlığına defnedilenler oldu. İlaç parasını bulamayan yaşlılar oldu.

    Herşeyini sattıktan sonra yiyecek bulabilmek için sırtındaki paltosunu satmak zorunda kalıp zatürree olup vefat edenler vardı. Vatan hasreti ile vefat edenler oldu Şehzade Ömer Faruk Efendi gibi.

    Zekiye Sultan Fransa'da küçük bir otel odasında kalmış, otelin sahibi Ermeni ondan para almamıştı. Kahire'de hastalanan Behiye Sultan'ın ilaç ve bakımını yine bir Ermeni üstlenmişti. Onlar dahi, kendilerini yüzlerce yıl koruyup kollayan Osmanlı'ya vefa göstermişlerdi.

    Bu dramlar yaşananlardan bir kaç örnek. Resimde görülen son Halife Abdülmecid Efendi'nin naaşının ülke topraklarına defnedilmesine izin verilmemiş, yan resimde görülen kızı Dürrüşehvar Sultan'ın yıllar süren bu konudaki ricaları kabul edilmemişti.

    Osmanlı Hanedanı'nın yaşadığı acı ve dramı hiçbir hanedan yaşamadı. Sürgünün yıldönümünde, acılar içinde vefat etmiş tüm Osmanoğulları'nı rahmetle anıyorum...

    Yavuz Akbaş
    Dram ve sefalet... 99 sene önce bugün, Oğuz Han neslinden gelen ve tarihin en büyük devletlerinden birini kuran Osmanlı Hanedanı ülkeden kovuldu... 3 Mart 1924' te, Osmanoğulları ailesine mensup, kadınlar ve çocuklar dahil 156 kişiyi vatandaşlıktan çıkarıp 3 gün içinde sınır dışı etmişlerdi. Sınır dışı edilirken sadece gidişe mahsus bir pasaport ve 1000 lira para verilmişti. Vahdeddin Han iki sene önce bu acıları yaşamaya başlamıştı. Şimdi sıra bütün ailedeydi. Ne yabancı bankalarda paraları, ne de kendilerine destek olacak başka akrabalıkları vardı. Üç gün içinde ellerindeki malları yok pahasına satmak zorunda kalmışlardı. Sürgün bir kaç ay sürecek sanıyorlardı. Geri döneceklerine inanıyorlardı ama acı gerçekle kısa sürede yüzleştiler. Vatan topraklarına dönmeyi bırakın, hava sahasını bile kullanmaları yasaktı. Başlarına gelenlere inanamıyorlardı. Sürgün kadınlar için 30, erkekler için 50 sene sürecekti. Erkeklerin askerlik diploması dışında bir meslekleri yoktu. Ankara memur olmalarını dahi engellemeye çalıştı. Ve hanedan sürgünde sefalete saplandı. Nice şehzadeler cafelerde çalgıcılık yaparak geçindi. Kantarcılık, hamallık, taksi şoförlüğü, mezarlık bekçiliği, seyyar satıcılık, bulaşıkçılık yaparak geçinmeye çalıştılar. Abdülhamid Han'ın kızı Ayşe Sultan, " Allah sabredenlerle beraberdir " mealindeki ayet -i kerimeyi bezlere işler, geceleri oğluna bunu sattırırdı. Dramlar peşpeşe geldi. Şehzade Ahmed Nuri Efendi bir parkta açlıktan ölmüş, Şehzade Abdürrahim Efendi ise sefalete dayanamayarak intihar etmişti. Büyük bir sefalete düşen Kadriye Sultan, acılara dayanmak için morfine alışmış, kısa süre sonra vefat etmiş, çocukları yetimhaneye düşmüştü. Fehime Sultan vereme yakalanmış, bir çorba içecek parayı dahi güçlükle bulabilecek halde vefat etmişti. Sefaletlerini yabancılara göstermeyi zül sayan hanedan içinde sessiz sedasız ölenler, cenazeleri belediyelerin fakirler için ayrılan tahsisatla kaldırılanlar, kimsesizler mezarlığına defnedilenler oldu. İlaç parasını bulamayan yaşlılar oldu. Herşeyini sattıktan sonra yiyecek bulabilmek için sırtındaki paltosunu satmak zorunda kalıp zatürree olup vefat edenler vardı. Vatan hasreti ile vefat edenler oldu Şehzade Ömer Faruk Efendi gibi. Zekiye Sultan Fransa'da küçük bir otel odasında kalmış, otelin sahibi Ermeni ondan para almamıştı. Kahire'de hastalanan Behiye Sultan'ın ilaç ve bakımını yine bir Ermeni üstlenmişti. Onlar dahi, kendilerini yüzlerce yıl koruyup kollayan Osmanlı'ya vefa göstermişlerdi. Bu dramlar yaşananlardan bir kaç örnek. Resimde görülen son Halife Abdülmecid Efendi'nin naaşının ülke topraklarına defnedilmesine izin verilmemiş, yan resimde görülen kızı Dürrüşehvar Sultan'ın yıllar süren bu konudaki ricaları kabul edilmemişti. Osmanlı Hanedanı'nın yaşadığı acı ve dramı hiçbir hanedan yaşamadı. Sürgünün yıldönümünde, acılar içinde vefat etmiş tüm Osmanoğulları'nı rahmetle anıyorum... Yavuz Akbaş
    0 Comments 0 Shares