• Endonezya Hakkında Bilmeniz Gereken 19 Gerçek:
    1. Endonezya, yaklaşık 6.000'inde yerleşim bulunan 17.000'den fazla adadan oluşan dünyanın en büyük takımadalarıdır.
    2. 270 milyonu aşkın insanla dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesi.
    3. Endonezya, vatandaşlarının yaklaşık %90'ı Müslüman olarak tanımlanarak dünyadaki en büyük Müslüman nüfusa sahip.
    4. Resmi dil Endonezyaca (Bahasa Endonezya), ancak ülke genelinde 700'den fazla bölgesel dil konuşuluyor.
    5. Ülke, 3 feet çapında büyüyebilen dünyanın en büyük çiçeği olan Rafflesia arnoldii'ye ev sahipliği yapıyor.
    6. Endonezya, yüksek sayıda endemik türe sahip 17 megadevrenli ülkeden biri olan önemli biyoçeşitliliğe sahiptir.
    7. Dünyanın yaşayan en büyük kertenkele türü olan Komodo ejderhası Endonezya'ya özgüdür.
    8. Endonezya, Hinduizm, Budizm, İslam ve yerli geleneklerden etkilenen zengin bir kültürel mirasa sahiptir.
    9. Ülke, Pasifik Ateş Çemberi'ndeki konumundan dolayı depremler, tsunamiler ve volkanik patlamalar da dahil olmak üzere doğal afetlere meyilli.
    10. Central Java'da yer alan Borobudur, dünyanın en büyük Budist tapınağı ve UNESCO Dünya Mirası.
    11. Endonezya, en büyük ihracat metası olan palm yağı üreticisidir.
    12. Endonezya ekonomisi, tarım, madencilik ve üretim gibi önemli sektörlerle Güneydoğu Asya'nın en büyük ekonomilerinden biri.
    13. "wayang" olarak bilinen geleneksel Endonezya gölge kukla tiyatrosu UNESCO tarafından İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Mirasının Şaheseri olarak kabul ediliyor.
    14. Bali adası, güzel plajları, canlı kültürü ve Hindu tapınaklarıyla tanınan dünyanın en popüler turistik yerlerden biridir.
    15. Endonezya, 19 ülkeden ve Avrupa Birliği'nden hükümetler ve merkez bankası valileri için uluslararası bir forum olan G20 üyesidir.
    16. Ülkenin Hint, Çin, Arap ve Avrupa kültürlerinin etkisiyle karmaşık bir geçmişe sahip olup 1945 yılında Hollanda'dan bağımsızlık kazanmıştır.
    17. Endonezya, özellikle kahvesiyle ünlü olan Sumatra adası ile dünyanın en büyük ikinci kahve üreticisidir.
    18. Ulusal slogan, ülkenin çok kültürlü ve çok ırklı toplumunu yansıtan "Çeşitlilikte Birlik" anlamına gelen "Bhinneka Tunggal Ika"dır.
    19. Nesli tükenmekte olan bir tür olan orangutan, Endonezya'daki Borneo ve Sumatra yağmur ormanlarına özgüdür ve yaşam alanını korumak için koruma çalışmaları sürüyor.
    Endonezya Hakkında Bilmeniz Gereken 19 Gerçek: 1. Endonezya, yaklaşık 6.000'inde yerleşim bulunan 17.000'den fazla adadan oluşan dünyanın en büyük takımadalarıdır. 2. 270 milyonu aşkın insanla dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesi. 3. Endonezya, vatandaşlarının yaklaşık %90'ı Müslüman olarak tanımlanarak dünyadaki en büyük Müslüman nüfusa sahip. 4. Resmi dil Endonezyaca (Bahasa Endonezya), ancak ülke genelinde 700'den fazla bölgesel dil konuşuluyor. 5. Ülke, 3 feet çapında büyüyebilen dünyanın en büyük çiçeği olan Rafflesia arnoldii'ye ev sahipliği yapıyor. 6. Endonezya, yüksek sayıda endemik türe sahip 17 megadevrenli ülkeden biri olan önemli biyoçeşitliliğe sahiptir. 7. Dünyanın yaşayan en büyük kertenkele türü olan Komodo ejderhası Endonezya'ya özgüdür. 8. Endonezya, Hinduizm, Budizm, İslam ve yerli geleneklerden etkilenen zengin bir kültürel mirasa sahiptir. 9. Ülke, Pasifik Ateş Çemberi'ndeki konumundan dolayı depremler, tsunamiler ve volkanik patlamalar da dahil olmak üzere doğal afetlere meyilli. 10. Central Java'da yer alan Borobudur, dünyanın en büyük Budist tapınağı ve UNESCO Dünya Mirası. 11. Endonezya, en büyük ihracat metası olan palm yağı üreticisidir. 12. Endonezya ekonomisi, tarım, madencilik ve üretim gibi önemli sektörlerle Güneydoğu Asya'nın en büyük ekonomilerinden biri. 13. "wayang" olarak bilinen geleneksel Endonezya gölge kukla tiyatrosu UNESCO tarafından İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Mirasının Şaheseri olarak kabul ediliyor. 14. Bali adası, güzel plajları, canlı kültürü ve Hindu tapınaklarıyla tanınan dünyanın en popüler turistik yerlerden biridir. 15. Endonezya, 19 ülkeden ve Avrupa Birliği'nden hükümetler ve merkez bankası valileri için uluslararası bir forum olan G20 üyesidir. 16. Ülkenin Hint, Çin, Arap ve Avrupa kültürlerinin etkisiyle karmaşık bir geçmişe sahip olup 1945 yılında Hollanda'dan bağımsızlık kazanmıştır. 17. Endonezya, özellikle kahvesiyle ünlü olan Sumatra adası ile dünyanın en büyük ikinci kahve üreticisidir. 18. Ulusal slogan, ülkenin çok kültürlü ve çok ırklı toplumunu yansıtan "Çeşitlilikte Birlik" anlamına gelen "Bhinneka Tunggal Ika"dır. 19. Nesli tükenmekte olan bir tür olan orangutan, Endonezya'daki Borneo ve Sumatra yağmur ormanlarına özgüdür ve yaşam alanını korumak için koruma çalışmaları sürüyor.
    0 Commentaires 0 parts
  • DENİZİN ALTINDA 468 KABLO

    İnternet deyince genelde bir cok kişinin aklına Google, Facebook, İnstagram yada whatsapp gelir. Peki buradaki verilerin nerede tutulduğu sorusunun cevabı içinde bulut’ta yada sunucuda deriz.

    Aslında işin ironik tarafındaysa şu: bir e-posta gönderdiğimizde ya da bir web sitesine girdiğimizde diğerleriyle aramızdaki iletişim yukarılarda değil aşağılarda gerçekleşir. 2020 yılı başı itibariyle internetteki iletişimin %99’u denizlerin altına döşenmiş 468 tane kablo hattıyla sağlanıyor. Bunların bazılarının uzunlukları sadece 131 kilometre, bazılarının uzunluklarıysa 20.000 km. Yine de o kablolardan birini kesseniz koskoca bir kıtanın interneti gidebilir.

    2018’de böyle bir olay oldu. Trol avcılığı yapan bir balıkçı teknesi kabloyu yanlışlıkla koparınca 10 ülkenin interneti kesildi.
    Sadece 468 tane kablo toplamda 1.2 milyon km uzunluğunda ve bu kablolardan her yıl 200 civarında irili ufaklı problemle karşılaşılıyor. Bazen kablonun üstüne gemiler yanlışlıkla demir atıyor, bazen de depremler ya da su altı volkan patlamaları nedeniyle bu kablolar hasar görebiliyor. 2007’de deniz korsanları Tayland, Vietnam ve Hong Kong’u bağlayan bir kablonun 11 kilometrelik kısmını çalıp 100 tonluk hurda olarak satmışlar mesela.

    Bir de köpek balıkları var. Kanarya Adaları açıklarındaki bir kablonun üzerinde köpek balığı dişi bulmuşlar. Aslında bu olay köpek balıklarının 1 km derinliğe inebileceğinin farkına varılmasına sebep olmuş. Kabloların içinden geçen akım nedeniyle oluşan elektrik alanının onları çektiği, kendi avlarını bulma konusunda bu tür alanlardan etkilendikleri ortaya çıkmış. Kablocular da bu alanı yok edebilmek ve kablolarını koruyabilmek için yalıtım malzemelerini tekrar gözden geçirmek zorunda kaldılar.

    İnternet kablosu deyince bizim aklımıza evlerimizde kullandığımız en fazla bir parmak kalınlığındaki kablolar geliyor. Bu bir ethernet kablosu. Veriyi elektrikle iletiyor. Ucuz bir yöntem ama bu tür kablolarda sinyal kaybı çok olduğu için uzun mesafelerde tercih edilmiyor. Bir de kablosuz internet var. Bu yöntemde veriler radyo dalgalarıyla iletiliyor.

    Çok büyük miktarda veriyi, binlerce kilometre boyunca sinyal kaybı yaşamadan ve en önemlisi çok hızlı göndermek için fiber optik kablolar kullanılmakta. Aynı kablonun içine farklı açılarda ışık göndererek aynı anda farklı veriler taşınabiliyor. Yüzlerce terabitlik bilgi. işte bu saç teli inceliğindeki kabloların başına bir şey gelmesin diye etrafı jel, plastik, çelik, bakır, polikarbonat, aluminyum, polietilen gibi farklı malzemelerden oluşan 7 ayrı katmanla sarmalanıyor.

    Kablolar bu şekilde üretildikten sonra çok uzun oldukları için büyük makaralara sarılıyor. Bu makaralar da yaklaşık bir ayda onları denizlerin altına döşeyecek olan gemilere yükleniyor. Çünkü bunlar gerçekten de okyanus tabanına indiriliyor. Eğer taban yumuşaksa kablo bazı noktalarda binlerce metre suyun altındaki zemine gömülüyor. Eğer taban sertse dibe bırakılıyor. Tabi burada onun ne kadar gergin olması gerektiğiyle ilgili çok dikkatli hesaplamalar yapmak gerekiyor. Ayrıca bazı yerlerde mercan resifleri ya da gemi batıkları olduğundan oralarda kablonun dolanmaması için aylar öncesinden planlamalar yapılıyor.

    Suların altına kablo döşeme fikrini ilk kez uygulamaya geçiren kişi Samuel Morse. Telgraflarda kullanılan Mors alfabesine ismini veren kişi. İlk kez 1842’de New York’da denizin altına 3 km uzunluğunda bir kablo döşeyerek telgraf mesajının güvenli bir şekilde iletilebileceğini test etmiş. Bundan sadece 16 yıl sonra da binlerce kilometre uzunluğundaki ilk kablo Avrupa’yla Amerika kıtalarını birleştirmiş.

    1858’de Atlantik okyanusunu aşan ilk telgraf mesajı Amerika’ya ulaşmış. Mesajın gönderilmesi 17 saat 40 dakikada gerçekleşmiş çünkü bir kelimenin bile yazılıp ulaştırılması birkaç dakika sürüyormuş. Günümüzde saç telinden bile ince kablolardan her saniye trilyonlarca kelimelik bilgi gönderilebiliyor. Örneğin 2018’de döşenen son kablolardan biri olan 6605 km uzunluğundaki MAREA kablosundan saniyede 208 Terabit bilgi taşınabiliyor.

    Tüm dünyayı saran kablolama sistemi Türkiye’yi de dört farklı noktada kesiyor. Bunlardan birisi Hollanda’dan başlayarak Avustralya, Güney Kore gibi ülkeleri dolaşarak bizim ülkemize de uğrayan SeaMeWe-3 isimli ağ.

    Bunun dışında Ege Denizi üzerinden geze geze gelen MedNautilus Denizaltı sistemi de ülkemizin en önemli ağlarından birisi olarak gözüküyor. Bu ağ, Yunanistan, İtalya, İsrail, Kıbrıs gibi bölgelere de uğrayarak geniş bir ağ oluşturuyor. Ülkemize ulaşan diğer ağlar Turcyos-1(Mersin-Girne) ve Turcyos-2(Samandağ-Kıbrıs) isimli iki kardeş ağ.

    Girdiğiniz web siteleri ya da gönderilen e-postalar ya da izlediğiniz videoalar bulutlardan değil aşağılardan, okyanusların binlerce metre derinliklerinden geliyor.

    Kaynak: Mesut Taner/Bilim Kulübü
    DENİZİN ALTINDA 468 KABLO İnternet deyince genelde bir cok kişinin aklına Google, Facebook, İnstagram yada whatsapp gelir. Peki buradaki verilerin nerede tutulduğu sorusunun cevabı içinde bulut’ta yada sunucuda deriz. Aslında işin ironik tarafındaysa şu: bir e-posta gönderdiğimizde ya da bir web sitesine girdiğimizde diğerleriyle aramızdaki iletişim yukarılarda değil aşağılarda gerçekleşir. 2020 yılı başı itibariyle internetteki iletişimin %99’u denizlerin altına döşenmiş 468 tane kablo hattıyla sağlanıyor. Bunların bazılarının uzunlukları sadece 131 kilometre, bazılarının uzunluklarıysa 20.000 km. Yine de o kablolardan birini kesseniz koskoca bir kıtanın interneti gidebilir. 2018’de böyle bir olay oldu. Trol avcılığı yapan bir balıkçı teknesi kabloyu yanlışlıkla koparınca 10 ülkenin interneti kesildi. Sadece 468 tane kablo toplamda 1.2 milyon km uzunluğunda ve bu kablolardan her yıl 200 civarında irili ufaklı problemle karşılaşılıyor. Bazen kablonun üstüne gemiler yanlışlıkla demir atıyor, bazen de depremler ya da su altı volkan patlamaları nedeniyle bu kablolar hasar görebiliyor. 2007’de deniz korsanları Tayland, Vietnam ve Hong Kong’u bağlayan bir kablonun 11 kilometrelik kısmını çalıp 100 tonluk hurda olarak satmışlar mesela. Bir de köpek balıkları var. Kanarya Adaları açıklarındaki bir kablonun üzerinde köpek balığı dişi bulmuşlar. Aslında bu olay köpek balıklarının 1 km derinliğe inebileceğinin farkına varılmasına sebep olmuş. Kabloların içinden geçen akım nedeniyle oluşan elektrik alanının onları çektiği, kendi avlarını bulma konusunda bu tür alanlardan etkilendikleri ortaya çıkmış. Kablocular da bu alanı yok edebilmek ve kablolarını koruyabilmek için yalıtım malzemelerini tekrar gözden geçirmek zorunda kaldılar. İnternet kablosu deyince bizim aklımıza evlerimizde kullandığımız en fazla bir parmak kalınlığındaki kablolar geliyor. Bu bir ethernet kablosu. Veriyi elektrikle iletiyor. Ucuz bir yöntem ama bu tür kablolarda sinyal kaybı çok olduğu için uzun mesafelerde tercih edilmiyor. Bir de kablosuz internet var. Bu yöntemde veriler radyo dalgalarıyla iletiliyor. Çok büyük miktarda veriyi, binlerce kilometre boyunca sinyal kaybı yaşamadan ve en önemlisi çok hızlı göndermek için fiber optik kablolar kullanılmakta. Aynı kablonun içine farklı açılarda ışık göndererek aynı anda farklı veriler taşınabiliyor. Yüzlerce terabitlik bilgi. işte bu saç teli inceliğindeki kabloların başına bir şey gelmesin diye etrafı jel, plastik, çelik, bakır, polikarbonat, aluminyum, polietilen gibi farklı malzemelerden oluşan 7 ayrı katmanla sarmalanıyor. Kablolar bu şekilde üretildikten sonra çok uzun oldukları için büyük makaralara sarılıyor. Bu makaralar da yaklaşık bir ayda onları denizlerin altına döşeyecek olan gemilere yükleniyor. Çünkü bunlar gerçekten de okyanus tabanına indiriliyor. Eğer taban yumuşaksa kablo bazı noktalarda binlerce metre suyun altındaki zemine gömülüyor. Eğer taban sertse dibe bırakılıyor. Tabi burada onun ne kadar gergin olması gerektiğiyle ilgili çok dikkatli hesaplamalar yapmak gerekiyor. Ayrıca bazı yerlerde mercan resifleri ya da gemi batıkları olduğundan oralarda kablonun dolanmaması için aylar öncesinden planlamalar yapılıyor. Suların altına kablo döşeme fikrini ilk kez uygulamaya geçiren kişi Samuel Morse. Telgraflarda kullanılan Mors alfabesine ismini veren kişi. İlk kez 1842’de New York’da denizin altına 3 km uzunluğunda bir kablo döşeyerek telgraf mesajının güvenli bir şekilde iletilebileceğini test etmiş. Bundan sadece 16 yıl sonra da binlerce kilometre uzunluğundaki ilk kablo Avrupa’yla Amerika kıtalarını birleştirmiş. 1858’de Atlantik okyanusunu aşan ilk telgraf mesajı Amerika’ya ulaşmış. Mesajın gönderilmesi 17 saat 40 dakikada gerçekleşmiş çünkü bir kelimenin bile yazılıp ulaştırılması birkaç dakika sürüyormuş. Günümüzde saç telinden bile ince kablolardan her saniye trilyonlarca kelimelik bilgi gönderilebiliyor. Örneğin 2018’de döşenen son kablolardan biri olan 6605 km uzunluğundaki MAREA kablosundan saniyede 208 Terabit bilgi taşınabiliyor. Tüm dünyayı saran kablolama sistemi Türkiye’yi de dört farklı noktada kesiyor. Bunlardan birisi Hollanda’dan başlayarak Avustralya, Güney Kore gibi ülkeleri dolaşarak bizim ülkemize de uğrayan SeaMeWe-3 isimli ağ. Bunun dışında Ege Denizi üzerinden geze geze gelen MedNautilus Denizaltı sistemi de ülkemizin en önemli ağlarından birisi olarak gözüküyor. Bu ağ, Yunanistan, İtalya, İsrail, Kıbrıs gibi bölgelere de uğrayarak geniş bir ağ oluşturuyor. Ülkemize ulaşan diğer ağlar Turcyos-1(Mersin-Girne) ve Turcyos-2(Samandağ-Kıbrıs) isimli iki kardeş ağ. Girdiğiniz web siteleri ya da gönderilen e-postalar ya da izlediğiniz videoalar bulutlardan değil aşağılardan, okyanusların binlerce metre derinliklerinden geliyor. Kaynak: Mesut Taner/Bilim Kulübü
    0 Commentaires 0 parts
  • Türkiye'nin 11 ilinde meydana gelen korkunç depremin kurbanlarının Ramazan arifesinde toprağa verildiği mezarlık ziyaretleri başladı.

    "Qafqazinfo" Türk basınına atıfta bulunarak, söz konusu mezarlıklardan etkili görüntüler çekildiğini bildirdi.

    O görüntüleri sunuyoruz:

    6 Şubat'ta Türkiye'de meydana gelen yıkıcı depremler sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısının 50 bin 500'e ulaştığını ve binlerce kişinin hala kayıp olduğunu belirtmek gerekiyor.
    Türkiye'nin 11 ilinde meydana gelen korkunç depremin kurbanlarının Ramazan arifesinde toprağa verildiği mezarlık ziyaretleri başladı. "Qafqazinfo" Türk basınına atıfta bulunarak, söz konusu mezarlıklardan etkili görüntüler çekildiğini bildirdi. O görüntüleri sunuyoruz: 6 Şubat'ta Türkiye'de meydana gelen yıkıcı depremler sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısının 50 bin 500'e ulaştığını ve binlerce kişinin hala kayıp olduğunu belirtmek gerekiyor.
    0 Commentaires 0 parts
  • Yayladağı'nda kadınlar Ramazan Bayramı için 'halaka' kurabiyesi hazırlıyor.
    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerden etkilenen Hatay'ın Yayladağı ilçesinde kadınlar, Ramazan Bayramı'nda misafirlerine ikram ettikleri yöresel kurabiye çeşidi 'halaka'ları hazırlamaya başladı.
    📍Yayladağı'nda kadınlar Ramazan Bayramı için 'halaka' kurabiyesi hazırlıyor. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerden etkilenen Hatay'ın Yayladağı ilçesinde kadınlar, Ramazan Bayramı'nda misafirlerine ikram ettikleri yöresel kurabiye çeşidi 'halaka'ları hazırlamaya başladı.
    0 Commentaires 0 parts
  • #Sondakika 6 il daha afet bölgesi ilan edildi

    Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle yıkımların olduğu Bingöl, Kayseri, Mardin, Tunceli, Niğde, Batman da Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edildi

    AFAD tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    "Hasar tespit çalışmaları neticesinde; #Bingöl, #Kayseri, #Mardin, #Tunceli, #Niğde ve #Batman illerimizde yer alan bazı yerleşim birimlerinde az, orta veya ağır derecede hasar gören binalar olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, bahsi geçen illerimizde hasar meydana gelen binaların bulunduğu yerleşim yerleri de Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi kabul edilmiştir."

    #deprem #deprembölgesi #afad #haber
    🔴#Sondakika 6 il daha afet bölgesi ilan edildi Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle yıkımların olduğu Bingöl, Kayseri, Mardin, Tunceli, Niğde, Batman da Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edildi 📌AFAD tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Hasar tespit çalışmaları neticesinde; #Bingöl, #Kayseri, #Mardin, #Tunceli, #Niğde ve #Batman illerimizde yer alan bazı yerleşim birimlerinde az, orta veya ağır derecede hasar gören binalar olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, bahsi geçen illerimizde hasar meydana gelen binaların bulunduğu yerleşim yerleri de Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi kabul edilmiştir." #deprem #deprembölgesi #afad #haber
    0 Commentaires 0 parts
  • Japonya'nın başkenti Tokyo'da 1938'de inşa edilen ve ülkedeki İslam ve Türk kültürünün önemli sembolleri arasında yer alan Tokyo Camisi, Ramazan boyunca Müslümanlara ev sahipliği yapıyor.

    Türkiye ve Japonya arasındaki iyi ilişkilerin nişanesi olarak 1997'de yeniden inşa edilen ve örnek yapıtlardan olan Tokyo Camisi, Japonya'nın başkenti Tokyo'yu ziyaret edenlerin özellikle de Müslümanların en yoğun uğrak noktalarından biri.

    Japonya genelinde toplam 80 mescit ve iki cami bulunuyor. Bunlar, Kobe şehrinde Arap mimarisiyle öne çıkan Kobe Camisi ve başkent Tokyo'nun tek camisi özelliği taşıyan Tokyo Camisi.

    1917'de Rusya'daki Bolşevik ihtilalinden dolayı ülkeden göç ederek Japonya'ya sığınan Kazan Türklerinin çabasıyla 1938'de inşa edilen ve Japonya'nın ilk camisi olarak bilinen Tokyo Camisi, özellikle Tokyo'da yaşayan Müslümanlar tarafından bayramlarda ve cuma namazı vaktinde yoğun ilgi görüyor.

    Bünyesinde aynı zamanda kültür merkezi de barındıran camide farklı inançlardan ve kültürlerden insanları bir araya getiren etkinlikler yapılıyor.

    İnternetteki en kapsamlı turist rehber sitesi "TripAdvisor"da Tokyo Camisi, Japon başkentinde gezilmesi gereken ilk 10 yer listesinde yer alıyor.

    Tokyo Camisi'nin imam ve hatiplerinden Muhammed Rıfat Çınar, caminin tarihine ve camideki faaliyetlerine dair AA muhabirine konuştu.

    "Günde ortalama 150 kişi ziyaret ediyor"
    Caminin inşasında o dönemde Japonya'ya göçen Kazan Türkleri ile ömrünün son yıllarını Japonya'da geçiren Türk yazar ve fikir adamı Abdürreşit İbrahim'in büyük payı olduğunu belirten Çınar, caminin dünü ve bugününü şöyle anlattı:

    "1938’de Tokyo Camisi faaliyete başladı. Cami depremler ve ahşap yapısı sebebiyle ancak 1986’ya kadar ayakta kalabildi. Dönemin Kazan Türkleri o yılda bu bölgeye cami yapılmak kaydıyla caminin bulunduğu araziyi Türkiye Cumhuriyeti'nin hazinesine bağışladı. 1986’dan 1997’ye kadar arazi boş kaldı. Kazan Türklerinin dönemin Türk hükümetiyle irtibat kurması üzerine 1997 yılında Tokyo Cami Vakfı kurularak Türk hükümeti ve Diyanetin katkılarıyla Tokyo Camisi bugünkü haliyle inşa edilip ziyarete açıldı."

    Çınar, 2000 yılından bu yana Tokyo Camisi'nde Diyanet İşleri Başkanlığının görevlilerinin hizmet etmekte olduğunu belirtti.

    Camiye her gün çok sayıda ziyaretçi geldiğini ifade eden Çınar, "Camiye günde ortalama 150 kişi ziyarette bulunuyor. Ziyaretçilerimiz çok olduğu için kültür merkezimizde, hafta sonları Türk kültürünü ve medeniyetini anlatan faaliyetlerimiz düzenleniyor. Bu kapsamda özellikle Japon ziyaretçilere İslam diniyle alakalı bilgiler veriliyor. İkindi namazı vaktinde ezan dinletiliyor ve namaz kılış şeklimizi izlemeleri için camiye girişlerine müsaade ediliyor." dedi.

    "Her ay Müslüman olmak için gelen Japonlar var"
    Çınar, kültür faaliyetleri kapsamında her ay Türk yemekleri gününün de yapıldığını belirterek, "Aynı şekilde Ramazan boyunca camimizde her gün iftar programı düzenleniyor. Bu programa da Müslüman ve gayrimüslim herkes katılabiliyor." diye konuştu.

    Müslüman olmak için camiye gelen Japonlara değinen Çınar, "Her ay 7-8 Japon vatandaşı Müslüman olmak için camiye geliyor. Müslüman olmak isteyenler için ihtida merasimleri düzenliyoruz. Şehadetlerini kayıt altına alıp onlara belgeler takdim ediyoruz. Sonrasında ise her cumartesi günü, İslam hakkında bilgi vermek için kendilerini camiye davet ediyoruz. Her yıl bir defa mühtediler buluşması kapsamında yeni Müslüman olanlarla buluşuyoruz." ifadelerini kullandı.

    Caminin hemen yanında bundan önce Kazan Türklerinin okulunun olduğu arazide 2017'de ayrı bir kültür merkezi inşaatının başladığını kaydeden Çınar, "Ekim ayında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla bu merkezin de açılışını yapmayı planlıyoruz. Binanın mimarisi Kastamonu Türk evlerine benzer yapıldı. İçinde 130 kişilik bir konferans salonu mevcut." şeklinde konuştu.

    Nagoya'da da Türk camisi için görüşmeler sürüyor
    Çınar ayrıca, Tokyo Camisi'nin yanı sıra Nagoya kentinde Diyanete bağlı bir mescidin iki ay önce açıldığını belirterek, bu şehirde de bir Türk camisinin inşası için görüşmelerin sürdüğünü hatırlattı.

    Japonya'daki Müslümanların en büyük ihtiyaçlarından birinin helal ürün satan market olduğunu vurgulayan Çınar, "Caminin yanında inşa edilen yeni kültür merkezi binasında da en kısa zamanda bir helal marketimiz de açılacak." ifadesini kullandı.
    Japonya'nın başkenti Tokyo'da 1938'de inşa edilen ve ülkedeki İslam ve Türk kültürünün önemli sembolleri arasında yer alan Tokyo Camisi, Ramazan boyunca Müslümanlara ev sahipliği yapıyor. Türkiye ve Japonya arasındaki iyi ilişkilerin nişanesi olarak 1997'de yeniden inşa edilen ve örnek yapıtlardan olan Tokyo Camisi, Japonya'nın başkenti Tokyo'yu ziyaret edenlerin özellikle de Müslümanların en yoğun uğrak noktalarından biri. Japonya genelinde toplam 80 mescit ve iki cami bulunuyor. Bunlar, Kobe şehrinde Arap mimarisiyle öne çıkan Kobe Camisi ve başkent Tokyo'nun tek camisi özelliği taşıyan Tokyo Camisi. 1917'de Rusya'daki Bolşevik ihtilalinden dolayı ülkeden göç ederek Japonya'ya sığınan Kazan Türklerinin çabasıyla 1938'de inşa edilen ve Japonya'nın ilk camisi olarak bilinen Tokyo Camisi, özellikle Tokyo'da yaşayan Müslümanlar tarafından bayramlarda ve cuma namazı vaktinde yoğun ilgi görüyor. Bünyesinde aynı zamanda kültür merkezi de barındıran camide farklı inançlardan ve kültürlerden insanları bir araya getiren etkinlikler yapılıyor. İnternetteki en kapsamlı turist rehber sitesi "TripAdvisor"da Tokyo Camisi, Japon başkentinde gezilmesi gereken ilk 10 yer listesinde yer alıyor. Tokyo Camisi'nin imam ve hatiplerinden Muhammed Rıfat Çınar, caminin tarihine ve camideki faaliyetlerine dair AA muhabirine konuştu. "Günde ortalama 150 kişi ziyaret ediyor" Caminin inşasında o dönemde Japonya'ya göçen Kazan Türkleri ile ömrünün son yıllarını Japonya'da geçiren Türk yazar ve fikir adamı Abdürreşit İbrahim'in büyük payı olduğunu belirten Çınar, caminin dünü ve bugününü şöyle anlattı: "1938’de Tokyo Camisi faaliyete başladı. Cami depremler ve ahşap yapısı sebebiyle ancak 1986’ya kadar ayakta kalabildi. Dönemin Kazan Türkleri o yılda bu bölgeye cami yapılmak kaydıyla caminin bulunduğu araziyi Türkiye Cumhuriyeti'nin hazinesine bağışladı. 1986’dan 1997’ye kadar arazi boş kaldı. Kazan Türklerinin dönemin Türk hükümetiyle irtibat kurması üzerine 1997 yılında Tokyo Cami Vakfı kurularak Türk hükümeti ve Diyanetin katkılarıyla Tokyo Camisi bugünkü haliyle inşa edilip ziyarete açıldı." Çınar, 2000 yılından bu yana Tokyo Camisi'nde Diyanet İşleri Başkanlığının görevlilerinin hizmet etmekte olduğunu belirtti. Camiye her gün çok sayıda ziyaretçi geldiğini ifade eden Çınar, "Camiye günde ortalama 150 kişi ziyarette bulunuyor. Ziyaretçilerimiz çok olduğu için kültür merkezimizde, hafta sonları Türk kültürünü ve medeniyetini anlatan faaliyetlerimiz düzenleniyor. Bu kapsamda özellikle Japon ziyaretçilere İslam diniyle alakalı bilgiler veriliyor. İkindi namazı vaktinde ezan dinletiliyor ve namaz kılış şeklimizi izlemeleri için camiye girişlerine müsaade ediliyor." dedi. "Her ay Müslüman olmak için gelen Japonlar var" Çınar, kültür faaliyetleri kapsamında her ay Türk yemekleri gününün de yapıldığını belirterek, "Aynı şekilde Ramazan boyunca camimizde her gün iftar programı düzenleniyor. Bu programa da Müslüman ve gayrimüslim herkes katılabiliyor." diye konuştu. Müslüman olmak için camiye gelen Japonlara değinen Çınar, "Her ay 7-8 Japon vatandaşı Müslüman olmak için camiye geliyor. Müslüman olmak isteyenler için ihtida merasimleri düzenliyoruz. Şehadetlerini kayıt altına alıp onlara belgeler takdim ediyoruz. Sonrasında ise her cumartesi günü, İslam hakkında bilgi vermek için kendilerini camiye davet ediyoruz. Her yıl bir defa mühtediler buluşması kapsamında yeni Müslüman olanlarla buluşuyoruz." ifadelerini kullandı. Caminin hemen yanında bundan önce Kazan Türklerinin okulunun olduğu arazide 2017'de ayrı bir kültür merkezi inşaatının başladığını kaydeden Çınar, "Ekim ayında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla bu merkezin de açılışını yapmayı planlıyoruz. Binanın mimarisi Kastamonu Türk evlerine benzer yapıldı. İçinde 130 kişilik bir konferans salonu mevcut." şeklinde konuştu. Nagoya'da da Türk camisi için görüşmeler sürüyor Çınar ayrıca, Tokyo Camisi'nin yanı sıra Nagoya kentinde Diyanete bağlı bir mescidin iki ay önce açıldığını belirterek, bu şehirde de bir Türk camisinin inşası için görüşmelerin sürdüğünü hatırlattı. Japonya'daki Müslümanların en büyük ihtiyaçlarından birinin helal ürün satan market olduğunu vurgulayan Çınar, "Caminin yanında inşa edilen yeni kültür merkezi binasında da en kısa zamanda bir helal marketimiz de açılacak." ifadesini kullandı.
    0 Commentaires 0 parts

  • Kardeş ülke Pakistan: "Yurt dışından tüm talepleri durdurduk, tamamen Türkiye'ye çadır göndermek için çalışıyoruz."

    Dünyanın önde gelen çadır üreticilerinden Pakistan'daki fabrikalar, Kahramanmaraş merkezli depremler sebebiyle Türkiye için 100 bin çadırı ay sonuna kadar üretmeyi hedefliyor.

    Türkiye Pakistan
    #Turkey #Kashmir #Pakistan #Türkiye
    🇵🇰 ❤️ 🇹🇷 Kardeş ülke Pakistan: "Yurt dışından tüm talepleri durdurduk, tamamen Türkiye'ye çadır göndermek için çalışıyoruz." 🇵🇰 ❤️ 🇹🇷 Dünyanın önde gelen çadır üreticilerinden Pakistan'daki fabrikalar, Kahramanmaraş merkezli depremler sebebiyle Türkiye için 100 bin çadırı ay sonuna kadar üretmeyi hedefliyor. Türkiye 🇹🇷 Pakistan 🇵🇰 ❤️ 🇵🇰 🇹🇷 #Turkey #Kashmir #Pakistan #Türkiye
    0 Commentaires 0 parts
  • Depremlerden etkilenen Malatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı kırsal Kadiruşağı Mahallesi'nde yaşayanların Mehmetçikten öncelikli isteği Türk bayrağı oldu.
    📍 Depremlerden etkilenen Malatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı kırsal Kadiruşağı Mahallesi'nde yaşayanların Mehmetçikten öncelikli isteği Türk bayrağı oldu. 🇹🇷
    1
    0 Commentaires 0 parts
  • Cuma Hutbesi: “Mümin Güvenen ve Güvenilen Kişidir”

    Muhterem Müslümanlar!

    Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine huzur ve güven aşılayan O’dur.”[1]

    Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizin en hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve asla kötülük beklenmeyendir.”[2]

    Aziz Müminler!

    Hepimiz dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren kendimizi emniyette hissetmeyi arzularız. Kötülüklerden uzak olmak, endişe ve korkularımızdan sıyrılmak isteriz. Her birimiz güvenli bir ortamda, huzur içerisinde yaşamaya gayret gösteririz. Zira Cenâb-ı Hakkın imandan sonra bize lütfettiği en büyük nimetlerden birisidir güven duygusu.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Güvenin yegâne kaynağı Cenâb-ı Hak’tır. Yüce Rabbimizin güzel isimlerinden birisi de “el-Mümin”dir. O Allah ki huzur ve esenlik verendir. Kullarını güven ve emniyet içinde yaşatandır. Kendisine güvenilmeyi en çok hak edendir. O’na sığınanları korku ve endişeden emin kılandır.

    Muhterem Müminler!

    Allah’a iman eden her mümin, O’nun himayesi ve koruması altındadır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir:

    وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلًا “Allah’a güvenip dayan. Vekil olarak Allah yeter.”[3]

    Bu ayet-i kerimeye gönülden inanan müminler olarak biliriz ki; Yüce Mevlâmız bizleri asla kimsesiz ve çaresiz bırakmaz. Nitekim tevhid uğruna atıldığı ateşi Hz. İbrahim’e serin ve zararsız kılan O’dur. Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf’u oradan çıkarıp Mısır’a sultan eden O’dur. Hz. Yûnus’u balığın karnından kurtuluş sahiline ulaştıran, Hz. Musa’ya denizi yol, kudret ve merhametini yoldaş eyleyen O’dur. Rahmet Elçisi Hz. Muhammed Mustafa’yı müşriklerin tuzağından kurtarıp emniyet içinde Medine’ye kavuşturan da O’dur.

    Aziz Müslümanlar!

    Mümin, söz ve davranışıyla bir güven insanıdır. Kardeşlerine emniyette olduklarını hissettiren bir iman kalesidir adeta. Gücünün yettiği oranda her şeyden ve herkesten sorumlu olduğunun bilincindedir. Bizler inanırız ki, iman güvendir. Mümin, güvenen ve güvenilendir. Kâinat insana, insan da birbirine emanettir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir.”[4] Onun içindir ki güven zedeleyici davranışlarda bulunmak, bir başkasının canına kastetmek, malına el uzatmak; ağır bir vebal, büyük bir günahtır.

    Kardeşlerim!

    Yaşadığımız depremlerin yaralarını sarmaya çalıştığımız şu günlerde güven ve huzur kaynağı olmaya devam edelim. Zorluk ve meşakkatler karşısında birbirimiz için sağlam ve güvenli bir liman olalım. Dertli gönüllere derman, mahzun yüreklere sevinç taşıyalım. Aramızdaki şefkat, merhamet ve muhabbetle, zihinlerimiz ve gönüllerimiz inşirah bulsun. Unutmayalım ki Allah’a dayanır ve güvenirsek, kardeşlerimize karşı güven ve emanet bilincini kuşanırsak, Rabbimizin inayet ve nusreti bizimle beraber olacaktır.

    Hutbemi hicret yolculuğunun en sıkıntılı anında Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in Allah’a olan güvenini ifade eden şu ayet-i kerimeyle bitiriyorum: “Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına ‘Mahzun olma! Allah bizimle beraberdir’ diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi...”[5]

    [1] Fetih, 48/4.
    [2] Buhârî, Edeb, 57.
    [3] Ahzâb, 33/3.
    [4] Tirmizî, İmân, 12.
    [5] Tevbe, 9/40.
    Cuma Hutbesi: “Mümin Güvenen ve Güvenilen Kişidir” Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine huzur ve güven aşılayan O’dur.”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizin en hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve asla kötülük beklenmeyendir.”[2] Aziz Müminler! Hepimiz dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren kendimizi emniyette hissetmeyi arzularız. Kötülüklerden uzak olmak, endişe ve korkularımızdan sıyrılmak isteriz. Her birimiz güvenli bir ortamda, huzur içerisinde yaşamaya gayret gösteririz. Zira Cenâb-ı Hakkın imandan sonra bize lütfettiği en büyük nimetlerden birisidir güven duygusu. Kıymetli Müslümanlar! Güvenin yegâne kaynağı Cenâb-ı Hak’tır. Yüce Rabbimizin güzel isimlerinden birisi de “el-Mümin”dir. O Allah ki huzur ve esenlik verendir. Kullarını güven ve emniyet içinde yaşatandır. Kendisine güvenilmeyi en çok hak edendir. O’na sığınanları korku ve endişeden emin kılandır. Muhterem Müminler! Allah’a iman eden her mümin, O’nun himayesi ve koruması altındadır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir: وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلًا “Allah’a güvenip dayan. Vekil olarak Allah yeter.”[3] Bu ayet-i kerimeye gönülden inanan müminler olarak biliriz ki; Yüce Mevlâmız bizleri asla kimsesiz ve çaresiz bırakmaz. Nitekim tevhid uğruna atıldığı ateşi Hz. İbrahim’e serin ve zararsız kılan O’dur. Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf’u oradan çıkarıp Mısır’a sultan eden O’dur. Hz. Yûnus’u balığın karnından kurtuluş sahiline ulaştıran, Hz. Musa’ya denizi yol, kudret ve merhametini yoldaş eyleyen O’dur. Rahmet Elçisi Hz. Muhammed Mustafa’yı müşriklerin tuzağından kurtarıp emniyet içinde Medine’ye kavuşturan da O’dur. Aziz Müslümanlar! Mümin, söz ve davranışıyla bir güven insanıdır. Kardeşlerine emniyette olduklarını hissettiren bir iman kalesidir adeta. Gücünün yettiği oranda her şeyden ve herkesten sorumlu olduğunun bilincindedir. Bizler inanırız ki, iman güvendir. Mümin, güvenen ve güvenilendir. Kâinat insana, insan da birbirine emanettir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir.”[4] Onun içindir ki güven zedeleyici davranışlarda bulunmak, bir başkasının canına kastetmek, malına el uzatmak; ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Kardeşlerim! Yaşadığımız depremlerin yaralarını sarmaya çalıştığımız şu günlerde güven ve huzur kaynağı olmaya devam edelim. Zorluk ve meşakkatler karşısında birbirimiz için sağlam ve güvenli bir liman olalım. Dertli gönüllere derman, mahzun yüreklere sevinç taşıyalım. Aramızdaki şefkat, merhamet ve muhabbetle, zihinlerimiz ve gönüllerimiz inşirah bulsun. Unutmayalım ki Allah’a dayanır ve güvenirsek, kardeşlerimize karşı güven ve emanet bilincini kuşanırsak, Rabbimizin inayet ve nusreti bizimle beraber olacaktır. Hutbemi hicret yolculuğunun en sıkıntılı anında Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in Allah’a olan güvenini ifade eden şu ayet-i kerimeyle bitiriyorum: “Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına ‘Mahzun olma! Allah bizimle beraberdir’ diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi...”[5] [1] Fetih, 48/4. [2] Buhârî, Edeb, 57. [3] Ahzâb, 33/3. [4] Tirmizî, İmân, 12. [5] Tevbe, 9/40.
    0 Commentaires 0 parts
  • Güneydoğu'nun "Boğaz Köprüsü" olarak bilinen Nissibi Köprüsü, depremlerde zarar görmedi.

    Köprü, Türkiye'nin en uzun 3. asma köprüsü olma özelliği taşıyor.
    🌉 Güneydoğu'nun "Boğaz Köprüsü" olarak bilinen Nissibi Köprüsü, depremlerde zarar görmedi. 📍Köprü, Türkiye'nin en uzun 3. asma köprüsü olma özelliği taşıyor.
    0 Commentaires 0 parts
Résultats de Recherche