• The Balkans 1912
    🌍😲 The Balkans 1912
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • 1908 Balkan Haritasi, Kirmizi olan Osmanli Topragi
    ———
    1908 Balkan Haritasi, Kirmizi olan Osmanli Topragi ———
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Atina'daki Pire Türk Şehitliği,

    Yunanistan'da bulunan ve Türklerin defnedildiği bir mezarlık alanıdır.

    Şehitlik, 1859 yılında Müslüman mezarlığı olarak kurulmuş olup, Pire ve Atina'da vefat eden Türklerin defnedilmesi için kullanılmıştır.

    Bu şehitlik, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal Savaşları sırasında esir olarak getirilen ve Atina'da hayatını kaybeden Türk şehitlerin defnedildiği bir mekandır.

    1954 yılında şehitlik hüviyeti kazanan bu alan, 2 bin 700 metrekarelik bir alana yayılmıştır ve bakımı ile idari sorumluluğu 1958 yılından beri Atina Askeri Ataşeliği tarafından yürütülmektedir.

    Atina'daki Pire Türk Şehitliği, Türk ulusunun kahraman evlatlarının anısını yaşatmak ve onlara minnet duygularını ifade etmek amacıyla önemli bir tarihi ve duygusal değere sahiptir.
    Atina'daki Pire Türk Şehitliği, ✴️Yunanistan'da bulunan ve Türklerin defnedildiği bir mezarlık alanıdır. ✴️Şehitlik, 1859 yılında Müslüman mezarlığı olarak kurulmuş olup, Pire ve Atina'da vefat eden Türklerin defnedilmesi için kullanılmıştır. ✴️Bu şehitlik, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal Savaşları sırasında esir olarak getirilen ve Atina'da hayatını kaybeden Türk şehitlerin defnedildiği bir mekandır. ✴️1954 yılında şehitlik hüviyeti kazanan bu alan, 2 bin 700 metrekarelik bir alana yayılmıştır ve bakımı ile idari sorumluluğu 1958 yılından beri Atina Askeri Ataşeliği tarafından yürütülmektedir. ✴️Atina'daki Pire Türk Şehitliği, Türk ulusunun kahraman evlatlarının anısını yaşatmak ve onlara minnet duygularını ifade etmek amacıyla önemli bir tarihi ve duygusal değere sahiptir.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Türk milletinin #Ergenekon'dan çıkarak hüküm sürdüğü tüm coğrafyalara hediyesi olan; #Yenigün/#Nevruz Bayramı Kutlu olsun!

    Barışın, özgürlüğün ve kardeşliğin sembolü olan Ergenekon Bayramı Türk milletinin Ergenekon'dan, Büyük Taarruz’a #Nevruz'un tarihi ve önemini anlatalım.

    Tarih, destanları olan milletlerin sahnelediği büyük işlerle doldurulur. Tarih'in sahibi Türk milleti de yaptığı ve yapacağı büyük başarıları bu köklerden alır. Ergenekon Destanı’nın amentüsünü oluşturan mitolojik efsanenin ilk yazılı örnekleri Çin arşivlerinde bulunmaktadır.

    Çin’deki Cov (Chou) sülalesinin yıllıklarında, Göktürkler (T’u-chüeh) adına kayıtlı olarak rastlanılmıştır. Diğer bir kaynak, Sui Sülalesi tarihinde yer almaktadır. Göktürklere ait bir türeyiş efsanesi olan her iki versiyon öz olarak aynı öğretidir.

    Göktürklerin Lin adlı bir kavim tarafından yenilerek tüm soyunun yok edilmesini; kalan bir çocuğun kol ve bacakları kesilmiş halde bataklığa atılmasını ve bu çocuğun kurt tarafından bulunup büyütülerek ondan çocuklar doğurmasını konu edinir.

    Hunların kuzeyinde bulunan Sou ülkesinden çıkan Göktürklerin ataları kurttan doğmuş olan İ-ci Ni-su-tu’ya dayanır. İ-ci Ni-su-tu’nun dört oğlundan en büyüğü ateşi bulmuş ve kavmini soğuktan korumuştur. Bu büyük kardeşe diğerleri Türk (Çincesi,Tu-kyu) adını vermişler.

    Ergenekon destanına ait temel olayları aktaran mitolojik anlatılar, Göktürkleri kuran Aşina ailesini teşkil ettiği devletin köklerini eski Çin dili ile tespit edilen ve Ergenekon'a bağlanan Çin'deki bu metinlerdir.

    Bu metinleri Vasily Vladimirovich Bartold, N. Biçurin (Yakinev), A. Bernştam’dan başlayarak, M. Kazvini, Sergei Klyashtorny, Vladimir Livşits, Liu Mau-tsai ve Bahattin Ögel gibi değerli bilginler yayımlamıştır, dileyenler okuyabilirler.

    17. yy da Ebu'l Gazi Bahadır'ın kaleme aldığı Şecere-i Türki adlı eserde de Turan halklarının yaratılış destanı olarak anlatılır ve 14. yüzyılda Reşidüddin Hamedani'nin kaleme aldığı Cami’üt-Tevarih adlı eserine atıfta bulunarak Turan halklarının aynı soydan geldiğini belirtir.

    Ergenekon aslında Türklerin efsanevi anayurdu Ötüken'dir. Rus tarihçi Gumilev’in tarifine göre dik yamaç anlamını taşır. 'Ötüken dağlarından daha iyisi kesinlikle yokmuş. Ülke kurulacak topraklar Ötüken dağlarıymış.' diyerek Bilge Kaan zaten meselenin önemini aktarmıştır.

    Kutsal Ötüken'in bırakılarak başka yeren giden Türk milletinin zarar göreceğini belirten, Türk Kağanının uyarısı bugün dahi yurt dışına gidip asimile olan Türklerin iyi işitmesi gereken bir sözdür. Ötüken vadisinden çıkarak cihana yayılan Türklük, bu günü kutsal kabul etmiştir.

    Cemre/İ(e)mre öğretisi ateşin düşmesi anlamına gelmesi, yedişer günlük döngü ile hava, su ve toprak kutsallarının ateş ile buluşması için 3 defa tekrarlanması, Ergenekon Destan'ındaki 4 yönü farklı noktadan Demir dağların ateşlerle eritilmesine de ayrıca bir delildir.

    Türk milletinin takvimi, Ötüken'den yayılan göç haritası incelendiğinde Türklerin devletleştiği tüm coğrafyalara işlenmiş bir değer olduğunu görmekteyiz. Doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak coşku ile kutlanan Nevruz Bayramı yıllarca Türk milletinden çalınmaya çalışılmıştır.

    Nevruz’un Türk milletinin bahar bayramı olduğunu ortaya koyan delillerden birisi de, Saha/Yakut Türklerinin kutladığı Isıah Bayramı'dır. Coğrafya haritasına bakıldığında Dünya'nın bir ucunda olan Türk'ün karanlıktan çıkışı olarak kutladığı Nevruz'un Ergenekon olduğuna delildir.

    Atatürk'ün 'Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.' sözü Nevruz'un uydurma bir tarihle nasıl İranlı halklar tarafından sahiplenildiğini anlamamız açısından önemlidir.

    Fars ırkçısı şair Firdevsi'nin en önemli eseri olan Şehname'de yer alan (Kave Ahenger) Demirci Kave'nin, Zahhāk'a isyan edişiyle Zerdüştlüğün Avesta kitabından esinlenmiştir. İranlılar'ın Saka/İskitlerden öğrendikleri demir işlemeciliği, ateşe önem vermelerine bir sebeptir.

    İranlı halklar Türklerden öğrendikleri ateşle demirin işlenmesi, ateşin gücüyle demirle zanaat oluşturmalarını sağlamış ve Ahameniş İmparatorluğu kurmalarıyla demircilikte ilerleyemeyen civar bölgelerdeki diğer toplulukları yenmelerine sebep olmuştur.

    Akıl sahibi olan her Türk, kendi bayramı olan Nevruz'a sahip çıkmalıdır. Gün Doğusunda Yakut Türkleri, Gün Batısında Balkan Türkeri'nin kutladığı #NevruzTürkünBayramıdır! İran halklarına ait olmadığına en büyük delillerden birisi de El Biruni eserleridir.

    Biruni’de eserlerinde Nevruz’dan söz etmiş ve bunun Türkler'in önemli günü olduğu Ön Asya ve Orta Asya toplulukları arasında canlı bir şekilde yaşatıldığı üzerinde durmuştur. Ateşi yücelten İranlı halkların kutsal gördüğü ateşin üzerinden atlamaları ayrıca büyük bir çelişkidir.

    Fars asıllı önemli devlet adamı Nizamülmülk de Siyasetname eserinde Nevruz üzerinde durmuştur. Nevruz’un Türklere ait bir bahar bayramı ve yılbaşı olduğunu belirtmiştir. Fars asıllı bir devlet adamının Nevruz’dan Türklerin bayramı olarak bahsetmesi oldukça önemlidir.

    Aynı dönemde Hasan Sabbah, Selçuklu Sultanı Melikşah'ı Nevruz kutlamaları yapıyor diye 'Nevruzcu Sultan' diyerek dinsiz olduğunu iddia etmiş, Fars ayrılıkçılardan olabildiğince taraftar devşirme gayreti gütmüştür. İran'da yaşayan Türkler arasında ilginç bir ifade vardır.

    Hazar coğrafyasında Nevruz kutlamaları 1 hafta devam ettiği için Horasan Türkleri 21 Mart gününe Nevruz Sultanı demektedirler. Sultan Melikşah'a çağrışımda bulunmasından, İranlı odaklar Nevruz Sultanı isminden sultanı atmaya çalışsa da hala yaşatılmaya devam etmektedir.

    Asırlarca Türk coğrafyalarında birlik ve coşku ile kutlanan Nevruz Bayramı, iki Türk Hakanı Şah İsmail- Yavuz döneminde yaşanan çatışmalardan dolayı artık farklı bir anlam almaya başlamıştır. Açılın Kapılar Şah'a gidelim dedikçe Nevruz Türklerde isyan ateşi haline gelmiştir.

    İran'da Türk hükümdarı Şah İsmail döneminde zorunlu hale getirilen Nevruz kutlamaları, Osmanlı Devleti'nde baskıyı kabul etmeyen Türklerin isyan ateşi yakmaları için bir güvence olmuştur. Tarih Türk'ü yanına çekmek isteyen liderlerin Nevruz ateşini coşkuyla yakmasına şahittir.

    4. Murat devrine kadar çekimser bakılan Nevruz kutlamaları İran'a yapılan seferlerin başarıya ulaşması ve bölgedeki Türklerin Osmanlı'ya isyan etmemeleri için yeniden önem kazanmış ve Nevruz kutlamaları Sultan 4. Murat buyruğu ile yeniden başlamıştır.

    Panslavizmin esir aldığı Türk yurtlarında yasaklanmaya çalışılan Nevruz Bayramı Kırım Türkleri'nin yoğun isyanları yüzünden sönükte olsa kutlanmaya devam edilmesine izin verilmiştir. Balkan felaketine kadar coşkuyla kutlanan Türk'ün bayramı Nevruz Balkanlar'da engellenmiştir.

    Börteçine kurdun adı,
    Ergenekon yurdun adı,
    Dörtyüzsene durdun hadi,
    Çık ey, yüzbin mızrağımız!
    Ziya Gökalp bey Balkan felaketinden sonra Türklerin esaretine bu şekilde haykırarak esaretten kurtuluşu için isyan etmelerini belirtmesi de Nevruz'un İstiklal'i ifade eder.

    Atatürk'ün fikirlerinin babası olarak gördüğü Ziya Gökalp beyin bu kutlu öğüdünü tutarak, 21 Mart 1922 de Büyük Taarruz'a hazırlanan Türk milletinin istiklali için dualarla Nevruz kutlamaları yaptırarak, Nevruz'un kime ait olduğuna ayrıca bir delil olmuştur.

    1940 yılının 21 Mart'ında hürriyet ateşini yakarak, Çin zulmünden Türk milletinin haysiyetini ve namusunu korumak için silahına sarılan Doğu Türkistanlı Osman Batur'da, 1989 yılında gizlice Kırım’a dönen Nevruz kutlatan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu unutulmamalıdır.

    1991 yılında milletler zindanı olan Sovyetler birliği dağıldığında, Rus asimilasyonundan atacak adım ve açacak alan bulamayan Türk milleti, Türk aleminde Nevruz'u coşku ile kutlanması için büyük ödenekler ayırarak, Panslavizm'in buzlarını Nevruz ateşi ile eritmiştir.

    Türk milletinin bütünleşmesini sağlayan Nevruz'u unutturmak için yoğun faaliyet yürüten Türklük düşmanları bu olayı terör örgütlerinin sahiplenmesini sağlamışlardır. Ateş yakmaya çalışırken kendilerini yakan bölücü odaklar, Türk milletinin kutlu gününü terörize etmişlerdir.

    Tarih yapan ecdadımıza layık olmamız için, yapılan tarihe sahip çıkmak onu bilmek okumak zorundayız. #Nevruz2024 Türk milletinin yeniden, töresine sarılacağı bir yılın başlangıcı olmasını temenni ediyorum. Dünya'daki son Türk yaşadığı sürece #NevruzTürkünBayramıdır kutlu olsun!

    @Türk Dünyası
    Türk milletinin #Ergenekon'dan çıkarak hüküm sürdüğü tüm coğrafyalara hediyesi olan; #Yenigün/#Nevruz Bayramı Kutlu olsun! Barışın, özgürlüğün ve kardeşliğin sembolü olan Ergenekon Bayramı Türk milletinin Ergenekon'dan, Büyük Taarruz’a #Nevruz'un tarihi ve önemini anlatalım.⬇️ Tarih, destanları olan milletlerin sahnelediği büyük işlerle doldurulur. Tarih'in sahibi Türk milleti de yaptığı ve yapacağı büyük başarıları bu köklerden alır. Ergenekon Destanı’nın amentüsünü oluşturan mitolojik efsanenin ilk yazılı örnekleri Çin arşivlerinde bulunmaktadır.⬇️ Çin’deki Cov (Chou) sülalesinin yıllıklarında, Göktürkler (T’u-chüeh) adına kayıtlı olarak rastlanılmıştır. Diğer bir kaynak, Sui Sülalesi tarihinde yer almaktadır. Göktürklere ait bir türeyiş efsanesi olan her iki versiyon öz olarak aynı öğretidir.⬇️ Göktürklerin Lin adlı bir kavim tarafından yenilerek tüm soyunun yok edilmesini; kalan bir çocuğun kol ve bacakları kesilmiş halde bataklığa atılmasını ve bu çocuğun kurt tarafından bulunup büyütülerek ondan çocuklar doğurmasını konu edinir.⬇️ Hunların kuzeyinde bulunan Sou ülkesinden çıkan Göktürklerin ataları kurttan doğmuş olan İ-ci Ni-su-tu’ya dayanır. İ-ci Ni-su-tu’nun dört oğlundan en büyüğü ateşi bulmuş ve kavmini soğuktan korumuştur. Bu büyük kardeşe diğerleri Türk (Çincesi,Tu-kyu) adını vermişler.⬇️ Ergenekon destanına ait temel olayları aktaran mitolojik anlatılar, Göktürkleri kuran Aşina ailesini teşkil ettiği devletin köklerini eski Çin dili ile tespit edilen ve Ergenekon'a bağlanan Çin'deki bu metinlerdir.⬇️ Bu metinleri Vasily Vladimirovich Bartold, N. Biçurin (Yakinev), A. Bernştam’dan başlayarak, M. Kazvini, Sergei Klyashtorny, Vladimir Livşits, Liu Mau-tsai ve Bahattin Ögel gibi değerli bilginler yayımlamıştır, dileyenler okuyabilirler.⬇️ 17. yy da Ebu'l Gazi Bahadır'ın kaleme aldığı Şecere-i Türki adlı eserde de Turan halklarının yaratılış destanı olarak anlatılır ve 14. yüzyılda Reşidüddin Hamedani'nin kaleme aldığı Cami’üt-Tevarih adlı eserine atıfta bulunarak Turan halklarının aynı soydan geldiğini belirtir.⬇️ Ergenekon aslında Türklerin efsanevi anayurdu Ötüken'dir. Rus tarihçi Gumilev’in tarifine göre dik yamaç anlamını taşır. 'Ötüken dağlarından daha iyisi kesinlikle yokmuş. Ülke kurulacak topraklar Ötüken dağlarıymış.' diyerek Bilge Kaan zaten meselenin önemini aktarmıştır.⬇️ Kutsal Ötüken'in bırakılarak başka yeren giden Türk milletinin zarar göreceğini belirten, Türk Kağanının uyarısı bugün dahi yurt dışına gidip asimile olan Türklerin iyi işitmesi gereken bir sözdür. Ötüken vadisinden çıkarak cihana yayılan Türklük, bu günü kutsal kabul etmiştir.⬇️ Cemre/İ(e)mre öğretisi ateşin düşmesi anlamına gelmesi, yedişer günlük döngü ile hava, su ve toprak kutsallarının ateş ile buluşması için 3 defa tekrarlanması, Ergenekon Destan'ındaki 4 yönü farklı noktadan Demir dağların ateşlerle eritilmesine de ayrıca bir delildir.⬇️ Türk milletinin takvimi, Ötüken'den yayılan göç haritası incelendiğinde Türklerin devletleştiği tüm coğrafyalara işlenmiş bir değer olduğunu görmekteyiz. Doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak coşku ile kutlanan Nevruz Bayramı yıllarca Türk milletinden çalınmaya çalışılmıştır.⬇️ Nevruz’un Türk milletinin bahar bayramı olduğunu ortaya koyan delillerden birisi de, Saha/Yakut Türklerinin kutladığı Isıah Bayramı'dır. Coğrafya haritasına bakıldığında Dünya'nın bir ucunda olan Türk'ün karanlıktan çıkışı olarak kutladığı Nevruz'un Ergenekon olduğuna delildir.⬇️ Atatürk'ün 'Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.' sözü Nevruz'un uydurma bir tarihle nasıl İranlı halklar tarafından sahiplenildiğini anlamamız açısından önemlidir.⬇️ Fars ırkçısı şair Firdevsi'nin en önemli eseri olan Şehname'de yer alan (Kave Ahenger) Demirci Kave'nin, Zahhāk'a isyan edişiyle Zerdüştlüğün Avesta kitabından esinlenmiştir. İranlılar'ın Saka/İskitlerden öğrendikleri demir işlemeciliği, ateşe önem vermelerine bir sebeptir.⬇️ İranlı halklar Türklerden öğrendikleri ateşle demirin işlenmesi, ateşin gücüyle demirle zanaat oluşturmalarını sağlamış ve Ahameniş İmparatorluğu kurmalarıyla demircilikte ilerleyemeyen civar bölgelerdeki diğer toplulukları yenmelerine sebep olmuştur.⬇️ Akıl sahibi olan her Türk, kendi bayramı olan Nevruz'a sahip çıkmalıdır. Gün Doğusunda Yakut Türkleri, Gün Batısında Balkan Türkeri'nin kutladığı #NevruzTürkünBayramıdır! İran halklarına ait olmadığına en büyük delillerden birisi de El Biruni eserleridir.⬇️ Biruni’de eserlerinde Nevruz’dan söz etmiş ve bunun Türkler'in önemli günü olduğu Ön Asya ve Orta Asya toplulukları arasında canlı bir şekilde yaşatıldığı üzerinde durmuştur. Ateşi yücelten İranlı halkların kutsal gördüğü ateşin üzerinden atlamaları ayrıca büyük bir çelişkidir.⬇️ Fars asıllı önemli devlet adamı Nizamülmülk de Siyasetname eserinde Nevruz üzerinde durmuştur. Nevruz’un Türklere ait bir bahar bayramı ve yılbaşı olduğunu belirtmiştir. Fars asıllı bir devlet adamının Nevruz’dan Türklerin bayramı olarak bahsetmesi oldukça önemlidir.⬇️ Aynı dönemde Hasan Sabbah, Selçuklu Sultanı Melikşah'ı Nevruz kutlamaları yapıyor diye 'Nevruzcu Sultan' diyerek dinsiz olduğunu iddia etmiş, Fars ayrılıkçılardan olabildiğince taraftar devşirme gayreti gütmüştür. İran'da yaşayan Türkler arasında ilginç bir ifade vardır.⬇️ Hazar coğrafyasında Nevruz kutlamaları 1 hafta devam ettiği için Horasan Türkleri 21 Mart gününe Nevruz Sultanı demektedirler. Sultan Melikşah'a çağrışımda bulunmasından, İranlı odaklar Nevruz Sultanı isminden sultanı atmaya çalışsa da hala yaşatılmaya devam etmektedir.⬇️ Asırlarca Türk coğrafyalarında birlik ve coşku ile kutlanan Nevruz Bayramı, iki Türk Hakanı Şah İsmail- Yavuz döneminde yaşanan çatışmalardan dolayı artık farklı bir anlam almaya başlamıştır. Açılın Kapılar Şah'a gidelim dedikçe Nevruz Türklerde isyan ateşi haline gelmiştir.⬇️ İran'da Türk hükümdarı Şah İsmail döneminde zorunlu hale getirilen Nevruz kutlamaları, Osmanlı Devleti'nde baskıyı kabul etmeyen Türklerin isyan ateşi yakmaları için bir güvence olmuştur. Tarih Türk'ü yanına çekmek isteyen liderlerin Nevruz ateşini coşkuyla yakmasına şahittir.⬇️ 4. Murat devrine kadar çekimser bakılan Nevruz kutlamaları İran'a yapılan seferlerin başarıya ulaşması ve bölgedeki Türklerin Osmanlı'ya isyan etmemeleri için yeniden önem kazanmış ve Nevruz kutlamaları Sultan 4. Murat buyruğu ile yeniden başlamıştır.⬇️ Panslavizmin esir aldığı Türk yurtlarında yasaklanmaya çalışılan Nevruz Bayramı Kırım Türkleri'nin yoğun isyanları yüzünden sönükte olsa kutlanmaya devam edilmesine izin verilmiştir. Balkan felaketine kadar coşkuyla kutlanan Türk'ün bayramı Nevruz Balkanlar'da engellenmiştir.⬇️ Börteçine kurdun adı, Ergenekon yurdun adı, Dörtyüzsene durdun hadi, Çık ey, yüzbin mızrağımız! Ziya Gökalp bey Balkan felaketinden sonra Türklerin esaretine bu şekilde haykırarak esaretten kurtuluşu için isyan etmelerini belirtmesi de Nevruz'un İstiklal'i ifade eder.⬇️ Atatürk'ün fikirlerinin babası olarak gördüğü Ziya Gökalp beyin bu kutlu öğüdünü tutarak, 21 Mart 1922 de Büyük Taarruz'a hazırlanan Türk milletinin istiklali için dualarla Nevruz kutlamaları yaptırarak, Nevruz'un kime ait olduğuna ayrıca bir delil olmuştur.⬇️ 1940 yılının 21 Mart'ında hürriyet ateşini yakarak, Çin zulmünden Türk milletinin haysiyetini ve namusunu korumak için silahına sarılan Doğu Türkistanlı Osman Batur'da, 1989 yılında gizlice Kırım’a dönen Nevruz kutlatan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu unutulmamalıdır.⬇️ 1991 yılında milletler zindanı olan Sovyetler birliği dağıldığında, Rus asimilasyonundan atacak adım ve açacak alan bulamayan Türk milleti, Türk aleminde Nevruz'u coşku ile kutlanması için büyük ödenekler ayırarak, Panslavizm'in buzlarını Nevruz ateşi ile eritmiştir.⬇️ Türk milletinin bütünleşmesini sağlayan Nevruz'u unutturmak için yoğun faaliyet yürüten Türklük düşmanları bu olayı terör örgütlerinin sahiplenmesini sağlamışlardır. Ateş yakmaya çalışırken kendilerini yakan bölücü odaklar, Türk milletinin kutlu gününü terörize etmişlerdir.⬇️ Tarih yapan ecdadımıza layık olmamız için, yapılan tarihe sahip çıkmak onu bilmek okumak zorundayız. #Nevruz2024 Türk milletinin yeniden, töresine sarılacağı bir yılın başlangıcı olmasını temenni ediyorum. Dünya'daki son Türk yaşadığı sürece #NevruzTürkünBayramıdır kutlu olsun! @Türk Dünyası
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Kudüs'te teravih

    Peki #Kudüs bizim neyimiz olur

    Bosna'dan M. Yasir Cebeci'nin kaleminden: https://dkp.blob.core.windows.net/dkp-dergi-flippage/Baglar%205/dergi.html (Syf: 23)

    Balkanlar'daki Türk edebiyatının sesi #Bağlar 5. sayısı ile yayında!
    📸 Kudüs'te teravih Peki #Kudüs bizim neyimiz olur❓ 📖 Bosna'dan M. Yasir Cebeci'nin kaleminden: https://dkp.blob.core.windows.net/dkp-dergi-flippage/Baglar%205/dergi.html (Syf: 23) Balkanlar'daki Türk edebiyatının sesi #Bağlar 5. sayısı ile yayında!
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Rumeli Demiryolu 🛤 Haritası-1888
    İnşaatı 1888 yılında tamamlandı,ancak Balkan Savaşları'nın ardından demiryolu Doğu Trakya ile sınırlı kaldı.1937 yılına kadar demiryolu bölgesel bir hat olarak hizmet verdi ve bu tarihte TCDD tarafından satın alındı.
    Rumeli Demiryolu 🛤 Haritası-1888🇹🇷 İnşaatı 1888 yılında tamamlandı,ancak Balkan Savaşları'nın ardından demiryolu Doğu Trakya ile sınırlı kaldı.1937 yılına kadar demiryolu bölgesel bir hat olarak hizmet verdi ve bu tarihte TCDD tarafından satın alındı.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • DÜNYANIN EN UZUN TAŞ KÖPRÜSÜ: ERGENE KÖPRÜSÜ

    Türkiye'yi Balkanlar ve Avrupa'ya bağlayan geçiş yolları üzerinde stratejik açıdan önemli bir sınır kasabası olan Uzunköprü, kapladığı alan bakımından Edirne'nin birinci, nüfus bakımından ise ikinci büyük ilçesi konumunda.

    Uzunköprü ilçesine adını veren dünyanın en uzun tarihi taş köprüsü olan Ergene Köprüsü, Sultan II. Murat'ın emriyle 1427-1443 yılları arasında Mimar Muslihiddin Usta tarafından yapılmıştır.

    Yapıldığı yer, Osmanlı Devleti'nin o zamanki başkenti Edirne ile Gelibolu ve Batı Rumeli'yi birbirine bağlayan askeri ve ticari bakımdan oldukça önemli bir nokta.

    Köprü, günümüzde Uzunköprü'nün köylerinden olan Yağmurca ve Eskiköy ile Yunanistan sınırları içerisinde bulunan Hasırcıarnavut köyündeki taşocaklarından getirilen taşların kesilip Horasan harcıyla birbirine yapıştırılmasıyla inşa edildi.

    1238,55 metre uzunluğunda ve 13.56 metre yüksekliğindeki köprünün kanat ve kemerleri; aslan, fil, kartal, lale ve çeşitli geometrik kabartma motiflerle süslenmiştir.

    Kireçtaşı ve traverten cinsi kesme taş blokları ile inşa edilen köprünün, alüvyon zemin üzerine oturtulan temelleri enerji sönümleyici ahşap ızgara sistemi üzerine inşa edilmiştir.

    Köprünün kemerleri çoğunlukla çift merkezli sivri kemer formundadır, ancak dairesel ve basık dairesel formlarda kemerleri de mevcuttur.

    Bu ihtişamlı köprü, Orta Asya’dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada faklı kültürleri bünyesinde toplayan Osmanlının, sanat ve estetik anlayışından motifler de taşımaktadır.

    Köprünün kemerlerinde, genellikle ise kilit taşı üzerinde yer alan bezeme ögelerinde, geometrik motifler, bitki ve hayvan figürleri, merkezi veya Rumi palmetler yer almaktadır.

    Bu anıtsal su yapısı, kullanılan malzemenin seçimi, ayakların yerleştirilmesi, kemer açıklıklarının belirlenmesi, yükseklik eğimlerinin hesaplanmasındaki mühendislik bilgisi sayesinde, uzunluğuna rağmen, zorlu doğa şartları altında 6 asıra yakın bir süre ayakta kalmıştır.
    DÜNYANIN EN UZUN TAŞ KÖPRÜSÜ: ERGENE KÖPRÜSÜ Türkiye'yi Balkanlar ve Avrupa'ya bağlayan geçiş yolları üzerinde stratejik açıdan önemli bir sınır kasabası olan Uzunköprü, kapladığı alan bakımından Edirne'nin birinci, nüfus bakımından ise ikinci büyük ilçesi konumunda. Uzunköprü ilçesine adını veren dünyanın en uzun tarihi taş köprüsü olan Ergene Köprüsü, Sultan II. Murat'ın emriyle 1427-1443 yılları arasında Mimar Muslihiddin Usta tarafından yapılmıştır. Yapıldığı yer, Osmanlı Devleti'nin o zamanki başkenti Edirne ile Gelibolu ve Batı Rumeli'yi birbirine bağlayan askeri ve ticari bakımdan oldukça önemli bir nokta. Köprü, günümüzde Uzunköprü'nün köylerinden olan Yağmurca ve Eskiköy ile Yunanistan sınırları içerisinde bulunan Hasırcıarnavut köyündeki taşocaklarından getirilen taşların kesilip Horasan harcıyla birbirine yapıştırılmasıyla inşa edildi. 1238,55 metre uzunluğunda ve 13.56 metre yüksekliğindeki köprünün kanat ve kemerleri; aslan, fil, kartal, lale ve çeşitli geometrik kabartma motiflerle süslenmiştir. Kireçtaşı ve traverten cinsi kesme taş blokları ile inşa edilen köprünün, alüvyon zemin üzerine oturtulan temelleri enerji sönümleyici ahşap ızgara sistemi üzerine inşa edilmiştir. Köprünün kemerleri çoğunlukla çift merkezli sivri kemer formundadır, ancak dairesel ve basık dairesel formlarda kemerleri de mevcuttur. Bu ihtişamlı köprü, Orta Asya’dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada faklı kültürleri bünyesinde toplayan Osmanlının, sanat ve estetik anlayışından motifler de taşımaktadır. Köprünün kemerlerinde, genellikle ise kilit taşı üzerinde yer alan bezeme ögelerinde, geometrik motifler, bitki ve hayvan figürleri, merkezi veya Rumi palmetler yer almaktadır. Bu anıtsal su yapısı, kullanılan malzemenin seçimi, ayakların yerleştirilmesi, kemer açıklıklarının belirlenmesi, yükseklik eğimlerinin hesaplanmasındaki mühendislik bilgisi sayesinde, uzunluğuna rağmen, zorlu doğa şartları altında 6 asıra yakın bir süre ayakta kalmıştır.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Call to prayer (adhan) in Bulgaria Ottoman Empire
    in 1912 during the Balkan war.
    Call to prayer (adhan) in Bulgaria Ottoman Empire in 1912 during the Balkan war.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • I. Dünya Savaşı sırasında Balkanlar.

    Harita: @forummapping_turkiye
    I. Dünya Savaşı sırasında Balkanlar. Harita: @forummapping_turkiye
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Kürt böreği olarak bu böreğin yaratan ve yaygınlaştıran kişi Bileceli Mehmet Efendi’dir. Pülümür ile Kiğı sınırında yer alan ve bir Alevi-Kürt köyü olan Bileceli Kürtler tarafından İstanbul'da yaygınlaştırıldığı için Kürt böreği adıyla tanınmıştır.
    Kürt böreği, yağlı kömbe"den türemiş bir börek çeşididir. Rengo" lakabıyla tanınan Bileceli Mehmet Efendi'nin İstanbul'da hazırladığı yağlı kömbelere sonradan Kürt böreği denmiştir. Bu böreğin pudralı şekerle servis edilmesi de sonradan geliştirilmişti.Ne var ki, Bileceli Mehmet Efendi Kasımpaşa'da gemilerde ve kum kosterlerinde çalışan Kürt işçilere satmak üzere hazırlaması, sonradan rivayet gibi anlatılmıştır. Tıpkı Balkan göçmenlerinin Türkiye'de tanıttığı Boşnak böreği gibi Kürt ustalarda bu böreğin tanıtım ve zaman süreci içinde geliştirilmesinde etkili olmuşturlar. Bu böreğin satıldığı en meşhur yer İstanbul Karaköy'dedir Böreğin servis edilmek üzere kesilirken çıkan "küt-küt" sesi üzerinden adının "küt böreği" olduğu bu rivayetlerden biridir.
    12 Eylül döneminde 'Kürt' isminin yasak olması nedeniyle 'Sade Börek' olarak satılmıştır. Daha sonra yeniden 'Kürt Böreği' olarak satışı yapılmıştır.#Gönüleren
    Kürt böreği olarak bu böreğin yaratan ve yaygınlaştıran kişi Bileceli Mehmet Efendi’dir. Pülümür ile Kiğı sınırında yer alan ve bir Alevi-Kürt köyü olan Bileceli Kürtler tarafından İstanbul'da yaygınlaştırıldığı için Kürt böreği adıyla tanınmıştır. Kürt böreği, yağlı kömbe"den türemiş bir börek çeşididir. Rengo" lakabıyla tanınan Bileceli Mehmet Efendi'nin İstanbul'da hazırladığı yağlı kömbelere sonradan Kürt böreği denmiştir. Bu böreğin pudralı şekerle servis edilmesi de sonradan geliştirilmişti.Ne var ki, Bileceli Mehmet Efendi Kasımpaşa'da gemilerde ve kum kosterlerinde çalışan Kürt işçilere satmak üzere hazırlaması, sonradan rivayet gibi anlatılmıştır. Tıpkı Balkan göçmenlerinin Türkiye'de tanıttığı Boşnak böreği gibi Kürt ustalarda bu böreğin tanıtım ve zaman süreci içinde geliştirilmesinde etkili olmuşturlar. Bu böreğin satıldığı en meşhur yer İstanbul Karaköy'dedir Böreğin servis edilmek üzere kesilirken çıkan "küt-küt" sesi üzerinden adının "küt böreği" olduğu bu rivayetlerden biridir. 12 Eylül döneminde 'Kürt' isminin yasak olması nedeniyle 'Sade Börek' olarak satılmıştır. Daha sonra yeniden 'Kürt Böreği' olarak satışı yapılmıştır.#Gönüleren
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
Páginas Impulsionadas