• İSLAM FELSEFESİNİN KAYNAKLARINDAN BİRİ OLARAK HARRAN AKADEMİSİ VE SÜRYANİ FELSEFESİ
    Harran, Urfa ve Rasül-Ayn (Ceylanpınar) arasında kurulu eski bir yerleşim yeridir. İskender’in doğu seferi sırasında Yunanistanlı bir çok bilgin Harran’a yerleşti. Yunanistan ve Makedonya asıllı insanların Harran’a yerleşmeleri ve gök cisimlerini tanrılar olarak görmeleri, zamanla buranın“Pagan Kent” olarak kayıtlara geçmesine neden olmuştur.
    Aslında Paganus sözcüğü çiftçi anlamına gelmekte olup, zamanla Hıristiyan olmayıp eski (putperest) dinlerinde kalanlar için kullanılmıştır.[2] Tarihte “Harranlıların dini” olarak bilinen inanç, aslında Yunanistan kökenli insanların getirdiği Pisagoryen öğretiler ile Kildaniler´in [gökbilimcilerin] Babilistan’dan arta kalan inançlarının karışımı olan bir dindir.
    Zira, Pisagor ve ardılları komünal bir topluluk oluşturmuş, kendilerine özgü ritüeller ve giysiler icad etmiş ve tapınaklar inşa etmişlerdir. Bunun bir benzerine de Harran’da yerleşmiş olan halk sahipti.[3]
    Harranlılar, ruhun göçmesi inancına inanıyorlar ya da ruhun bedenden ayrıldıktan sonra yıldızlar dünyasında kaldığına inanıyorlardı. Onlara göre iki dünya vardır:
    a) Gökler dünyası ve
    b) Ay küresinin altındaki dünya.
    Yer küresi, gök, güneş ve yıldızlar yaratılmamış olup, ezelidirler. Harranlılar peygamberlere de inanmıyorlardı. Onların peygamberleri, filozoflar ve bilginlerdi.[4] Görüldüğü gibi doğu ve batı kültür ve inançlarının karışımı bir din olan Harranlılar´ın dini eklektik bir yapıya sahiptir.
    Hıristiyanlığın ilk yüzyılında Harran’da Yunanlılar, Kildaniler ve Araplar oturuyordu.[5] Hıristiyanlık güçlenip Doğu Roma devletinin resmi dini haline geldiğinde Hıristiyanlar, Harranlılar´ın Hıristiyan olmalarını istedi ancak başarılı olamadılar.
    Bu nedenle Harran’a “Helenopolis” adını verdiler. Harran, yeni dini kabul etmek istemeyen Yunanlılar´ın ve diğer karşıtların merkezi haline geldi. Bu din bağlıları, İslam güçleri bölgeyi ele geçirdikten sonra, Halife Me’mun zamanında öldürülmekten kurtulmak için kendilerine “Sabiiler” adını verdiler[6]
    Bölgenin Müslümanlar tarafından ele geçirilmesinden sonra, Hıristiyanlar, Müslümanlar, Harranlılar ve Bardaysan’ın ardılları arasında yazgı ve özgür irade ile ilgili tanrıbilimsel ve felsefi tartışmalar meydana gelmiştir. Hıristiyanlar ve Bardaysan’ın ardıllarına göre, insan özgürdür ve etkinliklerinde de yine özgürdür. Bu düşünce o dönemde gelişmekte olan Mutezile bilginlerini etkilemiş gibi görünmektedir.
    Diğer tarafın görüşüne yani Harranlılara göre ise, meydana gelen her şey, Allah’ın takdir etmesi ve gök cisimleri tarafından yönetilen yazgı ile meydana gelir. İnsan etkinliklerinde özgür değildir. Bu düşünce de İslam düşüncesinde o dönem varlığını sürdüren Cebriye mezhebini ve Emevi halifelerinin desteklediği düşünceleri etkilemişe benzemektedir.[7]
    Harranlılar Süryanice konuşuyorlardı. Yıldızların ruh sahibi olduğu ve tanrı ile insan arasında aracı olduğu inancına sahiptiler. Bu nedenle yıldızlar için törenler ve heykeller meydana getirmiş, yıldızlara insan ve hayvanları kurbanlar olarak sunmuşlardır. Harranlılar´ın inşa ettiği heykeller, belirli geometrik ölçülerle yapılıyordu. Bu nedenle astronomi ve geometride çok önemli çalışmalar yapmışlardır.
    Harran’da kurulan akademi, İskenderiye’den Antakya’ya göç eden akademinin bir devamı idi.[8] Bu akademiyi Antakya’dan Harran’a taşıyan biri Harranlı diğeri Mervli olan iki bilgindi.[9] Bu akademide yetişmiş önemli filozoflar şunlardır:
    Teodor Ebu-Qurra, Yakubi ruhbanlardan Teodosiyos Romanos (öl. 896), İslam düşünürlerinden Farabi’ye de hocalık yapan ünlü Hıristiyan tanrıbilimcisi Yuhanna Bar-Haylan (860-920) ve en önemlisi de daha sonra Bağdat’a taşınacak akademide bir çok önemli çeviri etkinliğine katkıda bulunan ve bir çok önemli felsefi eser bırakan Sabii kökenli Sabit Bar-Qurra (821-901) ve onun oğlu Sinan Bar-Sabit Qurra’dır. Bu bilginlere az sonra değineceğiz ama öncelikle akademinin eğitimi hakkında kısaca bilgi vermek yerinde olur kanısındayım.
    Akademide öğrenci üç aşamalı bir eğitimden geçirilirdi. Birinci aşamada çocuk küçük yaşta okula alınır, gizemler bilgisine sahip olsun diye belli bir eğitim programından geçirilirdi. İlk olarak Süryanice, Yunanca ve Arapça dillerine sahip olmaları sağlanırdı. İkinci aşamada edebiyat dersleri ile beraber Matematik, Astronomi ve Müzik dersleri verilirdi. Matematik dersinin amacı, ileride felsefe ve ileri düzeyde astronomi dersleri ile tanışacak öğrencinin zihni etkinliğini geliştirmektir.
    Bu aşamanın sonunda öğrenci, Yunanca ve Süryanice’den Arapça’ya kolaylıkla çeviri yapabilme düzeyine geliyor ve Euklides, Batlamyus gibi bilginlerin eserlerini anlayacak düzeye ulaşıyordu. Üçüncü aşama ise, yüksek öğrenimin karşılığıydı. Bu aşamada öğrenci Felsefe, Tıp ve Matematik dersleri alırdı. Yine bu aşamada öğrenci artık yavaş yavaş küçük bilimsel eserler yazmaya başlıyordu. Yapıt basımı ve cilt işi de bu aşamada öğrenilirdi.[10]
    Bu akademi tıpkı Platon’un Atina Akademisinde olduğu gibi kapısında “kendini bilen tanrısını bilir” ifadesi yazılıydı. Bu akademi yaklaşık olarak yarım yüzyıl etkinlik gösterdikten sonra Bağdat’a aktarılmıştır.[11]



    Süryani Araştırmalar Derneği ܒܝܬ ܒܘܚ̈ܢܐ ܣܘܪ̈ܝܝܐ
    osnrtdoSpe580ıf6au0gkm97A9265i00aa235831r09l4f80 191t2i c01l ·
    Nesim Doru: İSLAM FELSEFESİNİN KAYNAKLARINDAN BİRİ OLARAK HARRAN AKADEMİSİ VE SÜRYANİ FELSEFESİ
    İSLAM FELSEFESİNİN KAYNAKLARINDAN BİRİ OLARAK HARRAN AKADEMİSİ VE SÜRYANİ FELSEFESİ Harran, Urfa ve Rasül-Ayn (Ceylanpınar) arasında kurulu eski bir yerleşim yeridir. İskender’in doğu seferi sırasında Yunanistanlı bir çok bilgin Harran’a yerleşti. Yunanistan ve Makedonya asıllı insanların Harran’a yerleşmeleri ve gök cisimlerini tanrılar olarak görmeleri, zamanla buranın“Pagan Kent” olarak kayıtlara geçmesine neden olmuştur. Aslında Paganus sözcüğü çiftçi anlamına gelmekte olup, zamanla Hıristiyan olmayıp eski (putperest) dinlerinde kalanlar için kullanılmıştır.[2] Tarihte “Harranlıların dini” olarak bilinen inanç, aslında Yunanistan kökenli insanların getirdiği Pisagoryen öğretiler ile Kildaniler´in [gökbilimcilerin] Babilistan’dan arta kalan inançlarının karışımı olan bir dindir. Zira, Pisagor ve ardılları komünal bir topluluk oluşturmuş, kendilerine özgü ritüeller ve giysiler icad etmiş ve tapınaklar inşa etmişlerdir. Bunun bir benzerine de Harran’da yerleşmiş olan halk sahipti.[3] Harranlılar, ruhun göçmesi inancına inanıyorlar ya da ruhun bedenden ayrıldıktan sonra yıldızlar dünyasında kaldığına inanıyorlardı. Onlara göre iki dünya vardır: a) Gökler dünyası ve b) Ay küresinin altındaki dünya. Yer küresi, gök, güneş ve yıldızlar yaratılmamış olup, ezelidirler. Harranlılar peygamberlere de inanmıyorlardı. Onların peygamberleri, filozoflar ve bilginlerdi.[4] Görüldüğü gibi doğu ve batı kültür ve inançlarının karışımı bir din olan Harranlılar´ın dini eklektik bir yapıya sahiptir. Hıristiyanlığın ilk yüzyılında Harran’da Yunanlılar, Kildaniler ve Araplar oturuyordu.[5] Hıristiyanlık güçlenip Doğu Roma devletinin resmi dini haline geldiğinde Hıristiyanlar, Harranlılar´ın Hıristiyan olmalarını istedi ancak başarılı olamadılar. Bu nedenle Harran’a “Helenopolis” adını verdiler. Harran, yeni dini kabul etmek istemeyen Yunanlılar´ın ve diğer karşıtların merkezi haline geldi. Bu din bağlıları, İslam güçleri bölgeyi ele geçirdikten sonra, Halife Me’mun zamanında öldürülmekten kurtulmak için kendilerine “Sabiiler” adını verdiler[6] Bölgenin Müslümanlar tarafından ele geçirilmesinden sonra, Hıristiyanlar, Müslümanlar, Harranlılar ve Bardaysan’ın ardılları arasında yazgı ve özgür irade ile ilgili tanrıbilimsel ve felsefi tartışmalar meydana gelmiştir. Hıristiyanlar ve Bardaysan’ın ardıllarına göre, insan özgürdür ve etkinliklerinde de yine özgürdür. Bu düşünce o dönemde gelişmekte olan Mutezile bilginlerini etkilemiş gibi görünmektedir. Diğer tarafın görüşüne yani Harranlılara göre ise, meydana gelen her şey, Allah’ın takdir etmesi ve gök cisimleri tarafından yönetilen yazgı ile meydana gelir. İnsan etkinliklerinde özgür değildir. Bu düşünce de İslam düşüncesinde o dönem varlığını sürdüren Cebriye mezhebini ve Emevi halifelerinin desteklediği düşünceleri etkilemişe benzemektedir.[7] Harranlılar Süryanice konuşuyorlardı. Yıldızların ruh sahibi olduğu ve tanrı ile insan arasında aracı olduğu inancına sahiptiler. Bu nedenle yıldızlar için törenler ve heykeller meydana getirmiş, yıldızlara insan ve hayvanları kurbanlar olarak sunmuşlardır. Harranlılar´ın inşa ettiği heykeller, belirli geometrik ölçülerle yapılıyordu. Bu nedenle astronomi ve geometride çok önemli çalışmalar yapmışlardır. Harran’da kurulan akademi, İskenderiye’den Antakya’ya göç eden akademinin bir devamı idi.[8] Bu akademiyi Antakya’dan Harran’a taşıyan biri Harranlı diğeri Mervli olan iki bilgindi.[9] Bu akademide yetişmiş önemli filozoflar şunlardır: Teodor Ebu-Qurra, Yakubi ruhbanlardan Teodosiyos Romanos (öl. 896), İslam düşünürlerinden Farabi’ye de hocalık yapan ünlü Hıristiyan tanrıbilimcisi Yuhanna Bar-Haylan (860-920) ve en önemlisi de daha sonra Bağdat’a taşınacak akademide bir çok önemli çeviri etkinliğine katkıda bulunan ve bir çok önemli felsefi eser bırakan Sabii kökenli Sabit Bar-Qurra (821-901) ve onun oğlu Sinan Bar-Sabit Qurra’dır. Bu bilginlere az sonra değineceğiz ama öncelikle akademinin eğitimi hakkında kısaca bilgi vermek yerinde olur kanısındayım. Akademide öğrenci üç aşamalı bir eğitimden geçirilirdi. Birinci aşamada çocuk küçük yaşta okula alınır, gizemler bilgisine sahip olsun diye belli bir eğitim programından geçirilirdi. İlk olarak Süryanice, Yunanca ve Arapça dillerine sahip olmaları sağlanırdı. İkinci aşamada edebiyat dersleri ile beraber Matematik, Astronomi ve Müzik dersleri verilirdi. Matematik dersinin amacı, ileride felsefe ve ileri düzeyde astronomi dersleri ile tanışacak öğrencinin zihni etkinliğini geliştirmektir. Bu aşamanın sonunda öğrenci, Yunanca ve Süryanice’den Arapça’ya kolaylıkla çeviri yapabilme düzeyine geliyor ve Euklides, Batlamyus gibi bilginlerin eserlerini anlayacak düzeye ulaşıyordu. Üçüncü aşama ise, yüksek öğrenimin karşılığıydı. Bu aşamada öğrenci Felsefe, Tıp ve Matematik dersleri alırdı. Yine bu aşamada öğrenci artık yavaş yavaş küçük bilimsel eserler yazmaya başlıyordu. Yapıt basımı ve cilt işi de bu aşamada öğrenilirdi.[10] Bu akademi tıpkı Platon’un Atina Akademisinde olduğu gibi kapısında “kendini bilen tanrısını bilir” ifadesi yazılıydı. Bu akademi yaklaşık olarak yarım yüzyıl etkinlik gösterdikten sonra Bağdat’a aktarılmıştır.[11] Süryani Araştırmalar Derneği ܒܝܬ ܒܘܚ̈ܢܐ ܣܘܪ̈ܝܝܐ osnrtdoSpe580ıf6au0gkm97A9265i00aa235831r09l4f80 191t2i c01l · Nesim Doru: İSLAM FELSEFESİNİN KAYNAKLARINDAN BİRİ OLARAK HARRAN AKADEMİSİ VE SÜRYANİ FELSEFESİ
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • LOZAN ANDLAŞMASININ İMZALANMASI; DÖNEN DOLAPLAR VE BEDİÜZ-ZAMAN’IN TEPKİLERİ: 24 TEMMUZ 1923

    1 Lozan Andlaşmasının Kısa Tarihçesi

    Lozan Barış Antlaşması (veya yapıldığı dönem Türkçesi ile Lozan Sulh Muahedename-si), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış barış antlaşmasıdır.

    1920 yazına gelindiğinde I. Dünya Savaşı'nın galipleri mağluplar ile hesaplaşmalarını bitirmiş, savaşı kaybeden ülkelere barış antlaşmalarının kabul ettirilmesi süreci tamam-lanmıştı. Osmanlı Devletine bunu kabul ettirmeleri, 10 Ağustos 1920'de Sevr'de gerçekleşti. Üç Türk murahhası Paris'in meşhur banliyösü Sevres'de anlaşmayı imzaladılar. Ankara'da TBMM'nin Sevr Anlaşmasına tepkisi çok sert oldu. Ankara, İstiklal mahkemesi 1 numaralı kararı ile anlaşmaya imza koyan üç kişiyi ve Sadrazam Damat Ferid Paşa'yı idama mahkum etti ve vatan haini ilan etti. Yunanistan dışında Sevr'i hiç bir ülkenin meclislerinde onayla-maması nedeni ile Sevr bir anlaşma taslağı olarak kaldı.

    Onaylanmamış olmasının yanı sıra Anadolu'daki mücadelenin de başarıya ulaşması ve zaferle sonuçlanması neticesinde Sevr hiç bir zaman uygulanamadı.

    TBMM'nin Yunan kuvvetlerine karşı elde ettiği zaferin ardından Mudanya Ateşkes Ant-laşması'nın imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümeti'ni Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. Barış şartlarını görüşmek için Konferansa önce Başvekil Rauf Orbay katılmak istemiştir. Fakat Mustafa Kemal, İsmet Pa-şa'nın katılmasını uygun görmüştür. Mustafa Kemal Paşa Mudanya görüşmelerine de katı-lan İsmet Paşa'nın Lozan'a baştemsilci olarak gönderilmesini uygun buldu. İsmet Paşa Dı-şişleri Bakanlığına getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı. İtilaf Devletleri Lozan'a İstanbul Hükûmeti'ni de davet ettiler.

    Lozan’da Türkiye’den istenen, İngiliz Murahhas Heyeti Reisi Lord Curzon’un ifadesiyle şudur:

    Türkiye İslâmî alakasını ve İslâm’ı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hu-lus birliği etmiş olur. Biz de kendisine dilediğini veririz.

    Dikte edilen bu şartın yeni Ankara yönetimi tarafından kabulü üzerine anlaşmanın im-zalanmasını müteakip İngiltere Avam Kamarasında “Türklerin istiklalini niçin tanıdınız?” diye yükselen itirazlara Lord Curzon şu karşılığı verir:

    İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklar-dır. Zira biz onları ma’neviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz.

    Sonrasında Ankara merkezli olarak Türkiye yeni ve çok sıkıntılı bir sürece girer. Lo-zan’da verilen söz çerçevesinde birer birer tatbik sahasına konulan icraatın hedefi şöyle ifa-de edilir: "Otuz sene sonra gelecek neslin kendi eliyle Kur’an’ı imha etmesini intac edecek (ne-tice verecek) bir plan yapalım."

    TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na katılarak Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeyi, Türki-ye'de bir Ermeni Devleti’nin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazmina-tı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki problemleri (ekonomik, siyasal, hu-kuksal) çözmeyi amaçlamış, Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlana-mazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.

    20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başlamıştır. Osmanlı borçları, Türk - Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapılmıştır. Ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul'un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağ-lanamamıştır. Temel konularda tarafların tavize yanaşmaması ve önemli görüş ayrılıkları çıkması üzerine 4 Şubat 1923'te görüşmelerin kesilmesi savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir. Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu'na savaş hazırlıklarının başlamasını emret-miştir. Sovyetler Birliği eğer tekrar savaş çıkarsa bu sefer Türkiye'nin yanında savaşa gire-ceğini duyurmuştur. Bu ihtimali göze alamayan İtilaf Devletleri barış görüşmelerini tekrar başlatmak için Türkiye'yi tekrar Lozan'a çağırmıştır.

    Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar baş-lamış, 23 Nisan'da başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923'e kadar devam etmiş ve bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlanmıştır. Taraf ülkelerin temsilcileri ara-sında imzalanan anlaşma, uluslararası anlaşmaların ülke meclislerince onaylanmasını ge-rektiren yasalar gereğince taraf ülkelerin meclislerinde görüşülmüş ve Türkiye tarafından 23 Ağustos 1923'te, Yunanistan tarafından 25 Ağustos 1923'te, İtalya tarafından 12 Mart 1924'te, Japonya tarafından 15 Mayıs 1924'te imzalanmıştır. İngiltere'nin anlaşmayı onay-laması ise 16 Temmuz 1924 tarihinde olmuştur. Anlaşma, tüm tarafların onayladıklarına dair belgeler resmî olarak Paris'e iletildikten sonra, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
    Unutmayalım ki, Lozan Antlaşması çerçevesinde Misak-ı Mili sınırları içindeki Musul, Kerkük ve Süleymaniye İngilizlere, Hatay ise Fransızlara bırakıldı. Bunun yanında 12 ada İtalyanlara, İmroz, Bozcaada ve Tavşanlı adaları dışındaki bütün Ege adaları Yunanistan'a, 1571'den beri Türklere ait olan Kıbrıs ise İngiltere'ye verildi. Halbuki Mustafa Kemal Paşa, ilk defa 1 Mayıs 1920'deki Meclis konuşmasında ve son defa 30 Ocak 1923 tarihli açıklama-sında olmak üzere, çeşitli beyanlarında Musul vilayetini dahil ederek Misak-ı Millî sınırlarını tanımladı: "Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya'dan, Halep ile Katma istas-yonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor'a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi içine alır."

    Misak-ı Millî Haritası
    LOZAN ANDLAŞMASININ İMZALANMASI; DÖNEN DOLAPLAR VE BEDİÜZ-ZAMAN’IN TEPKİLERİ: 24 TEMMUZ 1923 1 Lozan Andlaşmasının Kısa Tarihçesi Lozan Barış Antlaşması (veya yapıldığı dönem Türkçesi ile Lozan Sulh Muahedename-si), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış barış antlaşmasıdır. 1920 yazına gelindiğinde I. Dünya Savaşı'nın galipleri mağluplar ile hesaplaşmalarını bitirmiş, savaşı kaybeden ülkelere barış antlaşmalarının kabul ettirilmesi süreci tamam-lanmıştı. Osmanlı Devletine bunu kabul ettirmeleri, 10 Ağustos 1920'de Sevr'de gerçekleşti. Üç Türk murahhası Paris'in meşhur banliyösü Sevres'de anlaşmayı imzaladılar. Ankara'da TBMM'nin Sevr Anlaşmasına tepkisi çok sert oldu. Ankara, İstiklal mahkemesi 1 numaralı kararı ile anlaşmaya imza koyan üç kişiyi ve Sadrazam Damat Ferid Paşa'yı idama mahkum etti ve vatan haini ilan etti. Yunanistan dışında Sevr'i hiç bir ülkenin meclislerinde onayla-maması nedeni ile Sevr bir anlaşma taslağı olarak kaldı. Onaylanmamış olmasının yanı sıra Anadolu'daki mücadelenin de başarıya ulaşması ve zaferle sonuçlanması neticesinde Sevr hiç bir zaman uygulanamadı. TBMM'nin Yunan kuvvetlerine karşı elde ettiği zaferin ardından Mudanya Ateşkes Ant-laşması'nın imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümeti'ni Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. Barış şartlarını görüşmek için Konferansa önce Başvekil Rauf Orbay katılmak istemiştir. Fakat Mustafa Kemal, İsmet Pa-şa'nın katılmasını uygun görmüştür. Mustafa Kemal Paşa Mudanya görüşmelerine de katı-lan İsmet Paşa'nın Lozan'a baştemsilci olarak gönderilmesini uygun buldu. İsmet Paşa Dı-şişleri Bakanlığına getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı. İtilaf Devletleri Lozan'a İstanbul Hükûmeti'ni de davet ettiler. Lozan’da Türkiye’den istenen, İngiliz Murahhas Heyeti Reisi Lord Curzon’un ifadesiyle şudur: Türkiye İslâmî alakasını ve İslâm’ı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hu-lus birliği etmiş olur. Biz de kendisine dilediğini veririz. Dikte edilen bu şartın yeni Ankara yönetimi tarafından kabulü üzerine anlaşmanın im-zalanmasını müteakip İngiltere Avam Kamarasında “Türklerin istiklalini niçin tanıdınız?” diye yükselen itirazlara Lord Curzon şu karşılığı verir: İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklar-dır. Zira biz onları ma’neviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz. Sonrasında Ankara merkezli olarak Türkiye yeni ve çok sıkıntılı bir sürece girer. Lo-zan’da verilen söz çerçevesinde birer birer tatbik sahasına konulan icraatın hedefi şöyle ifa-de edilir: "Otuz sene sonra gelecek neslin kendi eliyle Kur’an’ı imha etmesini intac edecek (ne-tice verecek) bir plan yapalım." TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na katılarak Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeyi, Türki-ye'de bir Ermeni Devleti’nin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazmina-tı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki problemleri (ekonomik, siyasal, hu-kuksal) çözmeyi amaçlamış, Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlana-mazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır. 20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başlamıştır. Osmanlı borçları, Türk - Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapılmıştır. Ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul'un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağ-lanamamıştır. Temel konularda tarafların tavize yanaşmaması ve önemli görüş ayrılıkları çıkması üzerine 4 Şubat 1923'te görüşmelerin kesilmesi savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir. Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu'na savaş hazırlıklarının başlamasını emret-miştir. Sovyetler Birliği eğer tekrar savaş çıkarsa bu sefer Türkiye'nin yanında savaşa gire-ceğini duyurmuştur. Bu ihtimali göze alamayan İtilaf Devletleri barış görüşmelerini tekrar başlatmak için Türkiye'yi tekrar Lozan'a çağırmıştır. Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar baş-lamış, 23 Nisan'da başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923'e kadar devam etmiş ve bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlanmıştır. Taraf ülkelerin temsilcileri ara-sında imzalanan anlaşma, uluslararası anlaşmaların ülke meclislerince onaylanmasını ge-rektiren yasalar gereğince taraf ülkelerin meclislerinde görüşülmüş ve Türkiye tarafından 23 Ağustos 1923'te, Yunanistan tarafından 25 Ağustos 1923'te, İtalya tarafından 12 Mart 1924'te, Japonya tarafından 15 Mayıs 1924'te imzalanmıştır. İngiltere'nin anlaşmayı onay-laması ise 16 Temmuz 1924 tarihinde olmuştur. Anlaşma, tüm tarafların onayladıklarına dair belgeler resmî olarak Paris'e iletildikten sonra, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Unutmayalım ki, Lozan Antlaşması çerçevesinde Misak-ı Mili sınırları içindeki Musul, Kerkük ve Süleymaniye İngilizlere, Hatay ise Fransızlara bırakıldı. Bunun yanında 12 ada İtalyanlara, İmroz, Bozcaada ve Tavşanlı adaları dışındaki bütün Ege adaları Yunanistan'a, 1571'den beri Türklere ait olan Kıbrıs ise İngiltere'ye verildi. Halbuki Mustafa Kemal Paşa, ilk defa 1 Mayıs 1920'deki Meclis konuşmasında ve son defa 30 Ocak 1923 tarihli açıklama-sında olmak üzere, çeşitli beyanlarında Musul vilayetini dahil ederek Misak-ı Millî sınırlarını tanımladı: "Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya'dan, Halep ile Katma istas-yonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor'a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi içine alır." Misak-ı Millî Haritası
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • MEDENİYETLERİN BULUŞTUĞU KENT ANTAKYA

    Antakya'da yerleşim; resmi kurum kayıtlarına göre MÖ. 100.000'lere kadar uzanmaktadır. Bölge ; orta paleolitik, neolitik, kalkolitik ve tunç çağlarının tamamı boyunca yerleşim alanıydı. Amik Ovası, Çatalhöyük , Tell Tainat, Tell Cüdeyde ve Tell Açana ; ilk Tunç Çağı yerleşimleridir.

    Kent devletler şeklinde başlamış yönetimler; bir süre sonra imparatorluklara dönüşmüştür.

    İlk merkezi yönetim olarak Akadlar hüküm sürmüştür. M.Ö. 1800-1600 yılları arasında Yamhad Krallığı'na bağlı bir beylik olarak varlık göstermiştir. Ardından Hitit ve Mısır merkezi yönetimlerinin kontrolü altına girmiştir. MÖ. 1200 yıllarında Hititliler'in yıkılmasından sonra Sami-Aramiler tarafından burada kurulacak olan Geç-Hitit krallığına ''Hattena'' denilecektir. Hattena Krallığı MÖ. 9. yüzyılda Asur ve daha sonra Urartular'ın egemenliği altında kalmıştır. MÖ. 7. yüzyılda buraya ''Batık Şehir'' adını veren Sakalar'ın denetimine girmiştir. Sakalar; 18 yıl sonra MÖ. 626'da buradan ayrılmışlardır. MÖ. 6. yüzyıldan sonra Kilikya Satraplığı'na bağlı olarak Persler'e vergi ödemiştir. MÖ. 333'de Büyük İskender ve Pers İmparatoru III. Dareios'un orduları İssos kentinde savaşmıştır. Zaferi Büyük İskender kazanmış ve MÖ. 323 yılına kadar buraya o hükmetmiştir. Ölümüyle beraber komutanları arasındaki iktidar mücadelesini Seleucus I. Nicator kazanmış ve MÖ. 300 yılında Seleucia Pieria ve Antiacheia'yı kurmuştur. Şehir; MÖ. 64 yılında serbest statü ile Roma imparatorluğuna katılıp Suriye eyaletinin başkenti olmuştur.

    (Milada kadar Antakya tarihi böyle.)

    Görsel: Depremzeden önceki Antakya
    MEDENİYETLERİN BULUŞTUĞU KENT ANTAKYA Antakya'da yerleşim; resmi kurum kayıtlarına göre MÖ. 100.000'lere kadar uzanmaktadır. Bölge ; orta paleolitik, neolitik, kalkolitik ve tunç çağlarının tamamı boyunca yerleşim alanıydı. Amik Ovası, Çatalhöyük , Tell Tainat, Tell Cüdeyde ve Tell Açana ; ilk Tunç Çağı yerleşimleridir. Kent devletler şeklinde başlamış yönetimler; bir süre sonra imparatorluklara dönüşmüştür. İlk merkezi yönetim olarak Akadlar hüküm sürmüştür. M.Ö. 1800-1600 yılları arasında Yamhad Krallığı'na bağlı bir beylik olarak varlık göstermiştir. Ardından Hitit ve Mısır merkezi yönetimlerinin kontrolü altına girmiştir. MÖ. 1200 yıllarında Hititliler'in yıkılmasından sonra Sami-Aramiler tarafından burada kurulacak olan Geç-Hitit krallığına ''Hattena'' denilecektir. Hattena Krallığı MÖ. 9. yüzyılda Asur ve daha sonra Urartular'ın egemenliği altında kalmıştır. MÖ. 7. yüzyılda buraya ''Batık Şehir'' adını veren Sakalar'ın denetimine girmiştir. Sakalar; 18 yıl sonra MÖ. 626'da buradan ayrılmışlardır. MÖ. 6. yüzyıldan sonra Kilikya Satraplığı'na bağlı olarak Persler'e vergi ödemiştir. MÖ. 333'de Büyük İskender ve Pers İmparatoru III. Dareios'un orduları İssos kentinde savaşmıştır. Zaferi Büyük İskender kazanmış ve MÖ. 323 yılına kadar buraya o hükmetmiştir. Ölümüyle beraber komutanları arasındaki iktidar mücadelesini Seleucus I. Nicator kazanmış ve MÖ. 300 yılında Seleucia Pieria ve Antiacheia'yı kurmuştur. Şehir; MÖ. 64 yılında serbest statü ile Roma imparatorluğuna katılıp Suriye eyaletinin başkenti olmuştur. (Milada kadar Antakya tarihi böyle.) Görsel: Depremzeden önceki Antakya
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Türk>Oğuz Boyları'nın Damgaları ve Anadolu'da Yerleşim Yerleri
    ──
    Oğuz boylarının Anadoluda yerleşimi (Kaynak: Yusuf Halaçoğlu'nun Osmanlı arşivlerinden derlediği; 'Anadolu'da Aşiretler Cemaatler Oymaklar' kitabından)
    ──
    KAYI-BOZOK-Gün Han Oğulları
    Adana (Merkez, Dündarlı, Kınık, Yüreğir), Afyon, Aksaray (Koçhisar). Akşehir (Ilgın), Amasya, Ankara (Merkez, Ayaş, Beğpazarı, Çubuk, Haymene, Kasaba), Aydın, Antep, Bayburd, Beğ S. (Mihaliç, Sivrihisar), Birecik (Araban, Suruç), Bolu (Ereğli, Gerede, Taraklıborlu), Bozok (Yozgat, Kanak), Çankırı (Çerkeş, Tosya), Çermik, Çorum (Bayadözü, Budaközü, İskilip), Diyarbekir (Ceylan Nah.), Ergani, Erzurum (Kemah), Halep, Hamid (Barla, Doyuran, Eğridir, Gölhisar, Isparta, Uluborlu), Hüdavendigâr (Bursa), İçel, Karaman, Karesi (Balıkesir), Kadirli, Kastamonu (Araç, Boyabad, Sinop, Taşköprü), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya (Eski il, Turgud, Bayburd, Ilgın, Mahmudlar, Saidili), Kütahya (Aydos, Gediz, Geyikler, Alaşehir, Kula, Küre, Lazkiye, Selendi, Simav, Şeyhlü, Yalak), Maraş, Besni, Mardin (Beriyyecik), Menteşe (Balat, Bozöyük, Çine, Eskihisar, Köyceğiz, Mekri, Milas, Peçin, Tavas), Muğla, Niğde (Anduğı, Bor, Develi), Saruhan, Sis (Kozan), Sivas (Budaközü, Sorkun), Tarsus, Teke (Milli, Karahisar), Tekirdağ, Uşak.

    BAYAD-BOZOK-Gün Han Oğulları
    Adana (Karaisalu, Kınık, Özer=Payas, Yüreğir), Afyon, Aksaray (Koçhisar), Akşehir, Amasya, Ankara (Bacı, Beğpazarı, Çubuk), Aydın, Antep, Beğ (Sivrihisar), Birecik (Suruç), Bitlis (Adilcevaz), Bozok (Yozgat, Akdağ, Karadere, Sorkun, Emlâk, Gedük, Kanak), Çankırı, Çemişkezek, Çorum (Bayadözü, Katar, Osmancık), Diyar­bekir (Hasankeyf, Batı Diyarbekir, Savur), Ergani, Erzurum (Ter­can), Eskişehir, Halep, Hama, Hamid (Burdur, Eğridir, Uluborlu, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Mud), Karaman (Ereğli, Ürgüb), Kadirli, Kayseri, Kırşehir, Kilis (Çöm), Konya (Bayburd, Eski il, Göçü, Ilgın, İnsuyu, Kureyözü, Mahmudlar, Saidili, Turgud), Kütahya (Geyikler, Şeyhlü), Malatya (Argovan, Besni, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta), Maraş (Elbistan, Kara Hayıt, Kurupınar, Zamantı), Mardin, Menteşe, Niğde, Özer-ili, Saruhan (Demirci), Manisa, Sis (Kozan), Sivas (Budaközü, Niksar, Sorkun), Şam, Tarsus (Kosun), Teke (Milli Nah.), Trablusşam, Urfa, Şark Vilâyeti.

    ALKAEVLİ-BOZOK-Gün Han Oğulları
    Aksaray (Koçhisar)
    KARAEVLİ-BOZOK-Gün Han Oğulları
    Kastamonu, Sivas (Tokat, Turhal)

    DÖĞER-BOZOK-Ay Han Oğulları
    Adana (Berendi, Dündarlı, Özer ili), Afyon, Aksaray, Ankara, Ay­dın, Antep, Biga, Birecik (Ank, Suruç), Bozok (Yozgat), Çapakçur, Çemişkezek, Çermik, Diyarbekir (Akçakale, Savur, Berazi), Eskişehir, Erzurum, Halep, Hama, Hamid (Burdur, Isparta), İçel, Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri, Kerkük, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya (Besni, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta), Maraş, Mardin, Niğde, Nusaybin, Özer (Payas), Savur, Sis (Kozan), Sivas, Siverek, Şam, Tarsus, Trabzon, Urfa (Bozili=Bozova, Harran, Haykuyu, Kaba Haydar, Kozan, Sallı, Ulum).

    YAZIR-BOZOK-Ay Han Oğulları
    Adana, Aksaray, Amasya, Ankara, Aydın (Alaşehir, Yenişehir), Birecik (Ank, Suruç), Bozok (Yozgat), Çankırı, Çemişkezek, Çermik, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid (Eğridir, Gölhisar, Uluborlu), Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Kayseri, Kırşehir, Kilis (Çöm), Kocaeli (Gebze), Konya, Kütahya, Maraş, Mardin (Beriyyecik), Menteşe, Sis (Kozan), Sivas, Siverek, Tarsus, Teke (Antalya, Elmalı, Kaş), Trablusşam, Urfa (Bozova, Harran), Uşak.

    DODURGA-BOZOK-Ay Han Oğulları
    Adana, Aksaray, Amasya, Ankara, Biga (Ezine), Beğ S. (Sivrihisar), Birecik (Suruç), Bolu, Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, İçel (Mud), Karaman, Kastamonu, Kırşehir, Maraş, Menteşe (Mekri, Peçin), Sivas, Tokat (Turhal), Tarsus (Kosun, Ulaş), Teke (Antalya, Milli Nah., Muslu Nah.), Trablusşam, Urfa (Bozova).

    YAPARLI-BOZOK-Ay Han Oğulları
    Aydın (Alaşehir, Arpaz, Birgi, Bozdoğan, İzmir, Sultanhisarı, Tire, Vakıf, Yenişehir), Hamid (Eğridir, Gölhisar), Kütahya, Mardin, Menteşe (Mekri, Muğla, Tavas, Peçin), Saruhan (Adala, Akhisar).

    AVŞAR-BOZOK-Yıldız Han Oğulları
    Adana, Afyon, Aksaray, Amasya, Ankara, Aydın, Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Beyşehir, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çemişkezek, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid (Eğridir, Gölhisar, Uluborlu, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Gülnar, Karataş, Mud, Silifke, Silindi), Karahisar-ı Şarkî, Karaman (Bozkır, Eski il, Karahisar), Kadirli, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya, Maraş (Antakya, Bertiz, Besni, Camusbel, Elbistan, Güğercinlik, Kara Hayıt, Keferdiz, Kurupınar, Yenice Kale, Zamantı), Menteşe ((Balat, Mekri, Peçin, Ula), Niğde, Özer (Payas), Saruhan (Demirci, Manisa, Ayasulug, Sığla), Sivas, Tarsus (Merkez, Kosun, Ulaş), Teke (Antalya), Urfa.

    KIZIK-BOZOK-Yıldız Han Oğulları
    Adana (Dündarlı, Karaisalu, Sarıçam, Yüreğir), Afyon, Aksaray, Akşehir, Ankara, Aydın, Beyşehir, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Erzurum (Tercan), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Kastamonu, Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya (Keder­beyt), Maraş, Manisa, Menteşe, Niğde, Saruhan (Adala, Akçahisar, Demirci, Gördüs, Güzelhisar, Ilıca, Kayacık, Marmara, Menemen, Nif), Sivas, Tarsus.

    BEĞDİLİ-BOZOK-Yıldız Han Oğulları
    Adana (Dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Yüreğir), Afyon, Aksaray (Eyüb ili, Bayburd, Turgud), Akşehir, Ankara, Antakya, Aydın, Antep, Biga, Birecik, Bozok (Yozgat), Çorum (Bayadözü, İskilip, Katar), Diyarbekir, Dulkadır (Maraş, Antep), Halep, Hamid (Karaağaç, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Gülnar, Mud), Karaman, Kadirli, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya (Bayburd, Turgud, Eski il, Ereğli, Kureyşözü, Saidili), Kütahya, Malatya (Besni, Hısn-ı Mansur=Adıyaman), Maraş (Elbistan), Mardin, Muğ­la, Niğde (Bor, Develi, Ortaköy, Zeytun), Özer (Payas), Samsun, Saruhan, Sivas, Tarsus (Kosun), Urfa, Şark Vilâyeti.

    KARKIN-BOZOK-Yıldız Han Oğulları
    Adana (Dündarlı, Karaisalu, Sarıçam), Afyon, Aksaray (Koçhisar, Eyüb ili), Ankara, Aydın, Antep, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid (Eğridir, Gölhisar, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel, Karaman, Karesi (Ayazmend, Balıkesir, Bigadiç, Fart, Giresun, İvrindi, Manyas, Pınarhisar, Sındırgı), Kastamonu, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütah­ya, Maraş, Menteşe, Niğde (Ürgüb, Eski il), Saruhan (Adala, Akça­hisar, Conşa, Demirci, Gördüs, Güzelhisar, Ilıca, Kestel=Nazilli, Manisa, Marmara Nah., Nif, Yengi), Sığla (Ayasulug, İzmir), Sivas (Niksar, Tokat), Tarsus (Kosun, Kuştemür), Teke (Antalya).

    PEÇENEK(Beçenek)-ÜÇOK-Gök Han Oğulları
    Adana (Karaisalu, Kınık, Sarıçam), Afyon (Sandıklı), Aksaray (Koçhisar), Alaiye (Alanya), Ankara (Çubuk, Haymana, Murta­zaâbâd, Yabanâbâd), Bitlis (Ahlat), Bozok (Yozgat, Akdağ, Çubuk, Delüce Özü, Eğri Su), Halep, İçel (Anamur, Ermenek, Gülnar, Silifke), Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri (Malya), Konya Bayburd, Eski il, Karacadağ, Kureyşözü), Kilis, Malatya (Hısn-ı Mansur=Adıyaman), Maraş (Elbistan, Güğercinlik, Keferdiz), Sivas (Eşkinciyan, Tokat Erkilet), Tarsus.

    ÇEPNİ (Çebni)-ÜÇOK-Gök Han Oğulları
    Adana (Dündarlı, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Koçhisar), Akşehir, Amasya, Ankara, Aydın, Bayburd (Kelkid), Birecik (Araban, Merzüman, Suruç), Bolu (Mudurnu, Todurga), Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum (Osmancık), Diyarbekir (Bertiz, Savur), İçel (Mud), Halep, Hamid (Eğridir, İrle), Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Konya, Karesi (Giresun, İvrindi), Kadirli, Kastamonu (Araç, Ayan­dan, Küre), Kayseri, Konya (Alaşehir, Aladağ, Ilgın, Mahmudlar, Turgud), Kütahya, Maraş, Niğde, Ordu (Ünye), Samsun (Kavak), Sivas, Trabzon (Çepni, Kürtün).

    BAYINDIR-ÜÇOK-Gök Han Oğulları
    Adana (Berendi, Dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Kınık, Özer, Yüreğir), Afyon, Aksaray, Akşehir, Alaiye (Alanya), Ankara, Antakya, Ay­dın, Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Biga, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çapakçur, Çorum, Denizli, Diyarbekir, Erzurum, Halep (Ağzaz), Hama, Hamid (Burdur, Ağlasun, Eğridir, Gölhisar), Hınıs, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Mud, Silifke), Karaman, Karesi (Sın­dırgı), Kadirli, Kastamonu (Sinop), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli (Kandıra), Konya, Kütahya, Malatya (Besni), Maraş, Mardin, Men­teşe, Muğla, Niğde (Develi), Özer (Payas), Saruhan, Sis (Kozan), Sivas, Tarsus, Teke (Elmalu, Kaş, Milli Nah.), Trablusşam, Urfa (Bozili=Bozova).

    ÇAVUNDUR (Çavuldur)-ÜÇOK-Gök Han Oğulları
    Amasya (Gedegra, Geldiklen), Ankara, Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Hamid, Karaman, Kastamonu, Konya, Kütahya, Maraş, Niğde, Ordu (Ünye), Samsun (Kavak), Sivas, Trabzon (Çepni, Kürtün).

    SALUR-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları
    Adana, Aksaray (Eyüb ili, Koçhisar), Akşehir, Amasya, Ankara, Aydın, Antep, Biga, Beyşehir, Birecik (Araban, Rum Kala), Bozok (Yozgat, Akdağ, Baltı, Çubuk, Kanak, Sorkun), Çorum (Budaközü, Osmancık), Diyarbekir, Erzurum (Kemah, Rum Kala), Halep, Hama, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Karesi, Kadirli, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya (Kâhta, Samsad, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman), Maraş, Menteşe, Muğla, Niğde, Saruhan, Sivas, Tarsus (Kosun, Kuştemür, Ulaş), Trablusşam, Urfa.

    EYMÜR-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları
    Adana (Ayas, Dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Berendi, Kınık, Sarıçam), Afyon, Aksaray (Eyüb ili), Akşehir, Amasya, Ankara (Ayaş, Bacı, Çubuk, Kasaba), Arapkir, Aydın (Ayasulug, Alaşehir, Bozdoğan, Fota, Güzelhisar, İzmir, Nif, Sart, Tire, Yenişehir), Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Birecik (Ank, Merzüman, Suruç), Bolu, bozok (Yozgat), Çankırı, Çemişkezek (Havik), Çorum, Diyarbekir, Ergani, Erzurum (Kemah, Rum Kala), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Gülnar, Mud, Silifke, Sinanlu), Karaman, Kadirli, Kas­tamonu (Araç, Daday, Sinop), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Kon­ya, Kütahya, Malatya (Besni, Argovan, Gerger, Hısn-ı Man­sur=Adıyaman, Kâhta, Keysun, Samsad), Maraş (Antakya, Elbistan, Güğercinlik, Keferdiz, Kemer, Yenicekale, Zamantı), Mardin, Mem­biç, menteşe (Köyceğiz, Tavas), Niğde (Develi, Karahisar, Şamardı, Ürgüb), Özer (Payas), Ravendan, Saruhan, Sis (Kozan), Sivas, Tarsus, Teke (Elmalı, Milli Nah.), Urfa.

    ALAYUNDLU-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları
    Adana (Karaisalu), Aksaray (Bekir, Eyüb ili, Koçhisar), Afyon (Karahisar-ı Sahib), Akşehir (İshaklu), Amasya (Ladik), Ankara, Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Bolu, Çankırı, Çorum, Erzurum (Kemah, Kuruçay), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel, Karaman, Kastamonu, Kırşehir, Konya (Turgud), Kütahya, Maraş, Menteşe, Niğde, Saruhan, Sultanönü (Eskişehir), Trabzon, Urfa.

    YÜREĞİR-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları
    Adana (Merkez, Ayas, Berendi, dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Kınık, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Eyüb ili), Ankara, Bayburd (Kelkid), Biga, Birecik, Bozok (Yozgat), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Gülnar, Karataş), Karahisar-ı Sahip (Afyon), Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kastamonu, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Konya, Malatya, Maraş (Elbistan), Menteşe (Köyceğiz, Mekri, Pırnaz), Niğde (Şamardı), Özer (Payas), Sis (Kozan), Sivas, Sultanönü (Eski­şehir), Tarsus (Kosun, Ulaş), Teke (Antalya), Trabzon (Kürtün).

    İĞDİR (Yigdir)-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları
    Adana (Ayas, Berendi, Karaisalu,Karataş, Sarıçam, Yüreğir), Aksa­ray (Koçhisar), Ankara, Aydın, Antep, Bayburd S., Biga, Birecik, Bozok (Yozgat), Çankırı, Erzurum, Halep, Hamid (Ağlasun, Barla, Eğridir, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Gülnar, Karataş, Mud), Karaman, Kastamonu, Konya, Kütahya, Malatya (Besni, Argovan, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta, Keysun, Sam­sad), Maraş, Menteşe (Bozöyük, Çine, Köyceğiz, Mazun, Peçin), Muğla, Saruhan (Adala, Akhisar, Demirci, Gördüs, Güzelhisar, Marmara), Manisa, Sivas, Siverek, Sultanönü (Eskişehir), Tarsus (Merkez, Kosun), Teke (Antalya, Elmalı, İğdir, Kaş, Muslu), Urfa (Bozili=Bozova).

    YIVA-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları
    Adana (Hacılı, Karaisalu, Kınık, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Ereğli, Eyüb ili, Hasandağı, Koçhisar), Akşehir, Alaiye (Alanya), Ankara, Antep, Aydın (Alaşehir, Ayasulug, Birgi, Çeşme, Güzelhisar, Honaz, İzmir, Kestel=Nazilli, Sart, Sivrilhisar, Sultanhisarı, Tire), Bayburd (Kelkid), Biga, Birecik (Ank, Araban), Bitlis (Boğnaran), bolu, Bozok (Yozgat, Akdağ, Boğazlıyan, Deliceözü, Sorkun), Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Ermenek, Gülnar, Mud, Silifke, Silindi, Sinanlu), Karaman, Karesi, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kastamonu, Kayseri, Kırşehir (Hacı Bektaş), Kilis, Konya (Eski il, Ürgüb), Kütahya, Malatya (Besni, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta, Samsad), Maraş (Antakya, Elbistan, Zamantı), Mardin, Menteşe (Balat, Bozöyük, Çine, Eskihisar, Köyceğiz, Mazun, Mekri, Milas, Muğla, Peçin, Tavas, Ula), Niğde (Develi, Karahisar, Ürgüb), Rodos Adası, Saruhan (Akhisar, Güzelhisar, Manisa, İzmir), Sivas, Sultanönü (Eskişehir), Şam, Tarsus, Teke (Antalya, Elmalı, Honaz, İğdir, Kürt), Urfa.

    KINIK-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları
    Adana (Kınık, Berendi, Hacılı, Karaisalu, Sarıçam, Yüreğir), Aksa­ray, Ankara, Arapkir, Aydın, Antep, Biga (Balya, Ezine), Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Karahisar-ı Sahib (Afyon), Kara­hisar-ı Şarkî, Karaman, Karesi, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Maraş, Menteşe, Niğde, Özer (Payas), Sığla, Sis (Kozan), Sivas, Siverek, Tarsus, Teke, Tekirdağ, Urfa.

    BÜĞDÜZ (Bügdüz)-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları
    Adana (Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Hasandağı, Koçhisar), Ankara, Beğ S. (Sivrihisar, Viranşehir), Aydın Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Konya (Eski il, Koçhisar, Turgud), Kırşehir, Sivas, Sultanönü (Eskişehir).

    VARSAK-ÜÇOK
    Adana (Ayas, Berendi, Dündarlı, Karaisalu, Misis, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Eyüb ili, Koçhisar), Akşehir, Alanya (Manavgat), Ankara, Antep, Ayradı Kaz., Beğ S. (Sivrihisar), Bozok (Yozgat, Kanak, Sorkun), Çankırı (Keskin), Çorum (Budaközü, Osmancık), Diyarbekir, Halep, Hamid (Eğridir), İçel (Anamur, Bozdoğan, Ermenek, Gülnar, Karataş, Mud, Silifke, Silindi, Sinanlu), Karaman (Aladağ, Bozkır, Eski il, Koçhisar), Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya (Bayburd, Ereğli), Kütahya, Maraş, Niğde, Özer (Payas), Sis (Kozan), Sivas, Tarsus (Kosun, Kuştemür, Ulaş), Teke (Antalya), Urfa.

    BARAK[1]-Türkmen
    Adana, Ankara, Aydın, Beğ S. (Sivrihisar), Bozok (Yozgat), Hamid, Karaman, Kayseri, Maraş, Sis (Kozan), Sivas, Tarsus, Urfa (Kozan Nah.).

    ÇUNKAR
    Aksaray, Ankara (Bacı), Aydın, Bozok (Yozgat), Karaman, Kayseri, Kastamonu, Kırşehir, Malatya, Mardin, Saruhan, Manisa, Sivas (Sorkun, Budaközü).

    KIPÇAK
    Adana (Bulgarlu, Dündarlı), Aksaray (Eyüb ili, Hasandağı), Akşehir (İshaklu), Ankara, Aydın, Beğ S. (Sivrihisar), Bozok (Yozgat, Kanak, İli Su), Çankırı, Çorum, Hüdavendigâr (Bursa), Karahisar-ı Sahib (Afyon), Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Maraş, Manisa, Sivas, Tekirdağ.
    Türk>Oğuz Boyları'nın Damgaları ve Anadolu'da Yerleşim Yerleri ── Oğuz boylarının Anadoluda yerleşimi (Kaynak: Yusuf Halaçoğlu'nun Osmanlı arşivlerinden derlediği; 'Anadolu'da Aşiretler Cemaatler Oymaklar' kitabından) ── KAYI-BOZOK-Gün Han Oğulları Adana (Merkez, Dündarlı, Kınık, Yüreğir), Afyon, Aksaray (Koçhisar). Akşehir (Ilgın), Amasya, Ankara (Merkez, Ayaş, Beğpazarı, Çubuk, Haymene, Kasaba), Aydın, Antep, Bayburd, Beğ S. (Mihaliç, Sivrihisar), Birecik (Araban, Suruç), Bolu (Ereğli, Gerede, Taraklıborlu), Bozok (Yozgat, Kanak), Çankırı (Çerkeş, Tosya), Çermik, Çorum (Bayadözü, Budaközü, İskilip), Diyarbekir (Ceylan Nah.), Ergani, Erzurum (Kemah), Halep, Hamid (Barla, Doyuran, Eğridir, Gölhisar, Isparta, Uluborlu), Hüdavendigâr (Bursa), İçel, Karaman, Karesi (Balıkesir), Kadirli, Kastamonu (Araç, Boyabad, Sinop, Taşköprü), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya (Eski il, Turgud, Bayburd, Ilgın, Mahmudlar, Saidili), Kütahya (Aydos, Gediz, Geyikler, Alaşehir, Kula, Küre, Lazkiye, Selendi, Simav, Şeyhlü, Yalak), Maraş, Besni, Mardin (Beriyyecik), Menteşe (Balat, Bozöyük, Çine, Eskihisar, Köyceğiz, Mekri, Milas, Peçin, Tavas), Muğla, Niğde (Anduğı, Bor, Develi), Saruhan, Sis (Kozan), Sivas (Budaközü, Sorkun), Tarsus, Teke (Milli, Karahisar), Tekirdağ, Uşak. BAYAD-BOZOK-Gün Han Oğulları Adana (Karaisalu, Kınık, Özer=Payas, Yüreğir), Afyon, Aksaray (Koçhisar), Akşehir, Amasya, Ankara (Bacı, Beğpazarı, Çubuk), Aydın, Antep, Beğ (Sivrihisar), Birecik (Suruç), Bitlis (Adilcevaz), Bozok (Yozgat, Akdağ, Karadere, Sorkun, Emlâk, Gedük, Kanak), Çankırı, Çemişkezek, Çorum (Bayadözü, Katar, Osmancık), Diyar­bekir (Hasankeyf, Batı Diyarbekir, Savur), Ergani, Erzurum (Ter­can), Eskişehir, Halep, Hama, Hamid (Burdur, Eğridir, Uluborlu, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Mud), Karaman (Ereğli, Ürgüb), Kadirli, Kayseri, Kırşehir, Kilis (Çöm), Konya (Bayburd, Eski il, Göçü, Ilgın, İnsuyu, Kureyözü, Mahmudlar, Saidili, Turgud), Kütahya (Geyikler, Şeyhlü), Malatya (Argovan, Besni, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta), Maraş (Elbistan, Kara Hayıt, Kurupınar, Zamantı), Mardin, Menteşe, Niğde, Özer-ili, Saruhan (Demirci), Manisa, Sis (Kozan), Sivas (Budaközü, Niksar, Sorkun), Şam, Tarsus (Kosun), Teke (Milli Nah.), Trablusşam, Urfa, Şark Vilâyeti. ALKAEVLİ-BOZOK-Gün Han Oğulları Aksaray (Koçhisar) KARAEVLİ-BOZOK-Gün Han Oğulları Kastamonu, Sivas (Tokat, Turhal) DÖĞER-BOZOK-Ay Han Oğulları Adana (Berendi, Dündarlı, Özer ili), Afyon, Aksaray, Ankara, Ay­dın, Antep, Biga, Birecik (Ank, Suruç), Bozok (Yozgat), Çapakçur, Çemişkezek, Çermik, Diyarbekir (Akçakale, Savur, Berazi), Eskişehir, Erzurum, Halep, Hama, Hamid (Burdur, Isparta), İçel, Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri, Kerkük, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya (Besni, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta), Maraş, Mardin, Niğde, Nusaybin, Özer (Payas), Savur, Sis (Kozan), Sivas, Siverek, Şam, Tarsus, Trabzon, Urfa (Bozili=Bozova, Harran, Haykuyu, Kaba Haydar, Kozan, Sallı, Ulum). YAZIR-BOZOK-Ay Han Oğulları Adana, Aksaray, Amasya, Ankara, Aydın (Alaşehir, Yenişehir), Birecik (Ank, Suruç), Bozok (Yozgat), Çankırı, Çemişkezek, Çermik, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid (Eğridir, Gölhisar, Uluborlu), Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Kayseri, Kırşehir, Kilis (Çöm), Kocaeli (Gebze), Konya, Kütahya, Maraş, Mardin (Beriyyecik), Menteşe, Sis (Kozan), Sivas, Siverek, Tarsus, Teke (Antalya, Elmalı, Kaş), Trablusşam, Urfa (Bozova, Harran), Uşak. DODURGA-BOZOK-Ay Han Oğulları Adana, Aksaray, Amasya, Ankara, Biga (Ezine), Beğ S. (Sivrihisar), Birecik (Suruç), Bolu, Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, İçel (Mud), Karaman, Kastamonu, Kırşehir, Maraş, Menteşe (Mekri, Peçin), Sivas, Tokat (Turhal), Tarsus (Kosun, Ulaş), Teke (Antalya, Milli Nah., Muslu Nah.), Trablusşam, Urfa (Bozova). YAPARLI-BOZOK-Ay Han Oğulları Aydın (Alaşehir, Arpaz, Birgi, Bozdoğan, İzmir, Sultanhisarı, Tire, Vakıf, Yenişehir), Hamid (Eğridir, Gölhisar), Kütahya, Mardin, Menteşe (Mekri, Muğla, Tavas, Peçin), Saruhan (Adala, Akhisar). AVŞAR-BOZOK-Yıldız Han Oğulları Adana, Afyon, Aksaray, Amasya, Ankara, Aydın, Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Beyşehir, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çemişkezek, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid (Eğridir, Gölhisar, Uluborlu, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Gülnar, Karataş, Mud, Silifke, Silindi), Karahisar-ı Şarkî, Karaman (Bozkır, Eski il, Karahisar), Kadirli, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya, Maraş (Antakya, Bertiz, Besni, Camusbel, Elbistan, Güğercinlik, Kara Hayıt, Keferdiz, Kurupınar, Yenice Kale, Zamantı), Menteşe ((Balat, Mekri, Peçin, Ula), Niğde, Özer (Payas), Saruhan (Demirci, Manisa, Ayasulug, Sığla), Sivas, Tarsus (Merkez, Kosun, Ulaş), Teke (Antalya), Urfa. KIZIK-BOZOK-Yıldız Han Oğulları Adana (Dündarlı, Karaisalu, Sarıçam, Yüreğir), Afyon, Aksaray, Akşehir, Ankara, Aydın, Beyşehir, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Erzurum (Tercan), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Kastamonu, Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya (Keder­beyt), Maraş, Manisa, Menteşe, Niğde, Saruhan (Adala, Akçahisar, Demirci, Gördüs, Güzelhisar, Ilıca, Kayacık, Marmara, Menemen, Nif), Sivas, Tarsus. BEĞDİLİ-BOZOK-Yıldız Han Oğulları Adana (Dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Yüreğir), Afyon, Aksaray (Eyüb ili, Bayburd, Turgud), Akşehir, Ankara, Antakya, Aydın, Antep, Biga, Birecik, Bozok (Yozgat), Çorum (Bayadözü, İskilip, Katar), Diyarbekir, Dulkadır (Maraş, Antep), Halep, Hamid (Karaağaç, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Gülnar, Mud), Karaman, Kadirli, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya (Bayburd, Turgud, Eski il, Ereğli, Kureyşözü, Saidili), Kütahya, Malatya (Besni, Hısn-ı Mansur=Adıyaman), Maraş (Elbistan), Mardin, Muğ­la, Niğde (Bor, Develi, Ortaköy, Zeytun), Özer (Payas), Samsun, Saruhan, Sivas, Tarsus (Kosun), Urfa, Şark Vilâyeti. KARKIN-BOZOK-Yıldız Han Oğulları Adana (Dündarlı, Karaisalu, Sarıçam), Afyon, Aksaray (Koçhisar, Eyüb ili), Ankara, Aydın, Antep, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid (Eğridir, Gölhisar, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel, Karaman, Karesi (Ayazmend, Balıkesir, Bigadiç, Fart, Giresun, İvrindi, Manyas, Pınarhisar, Sındırgı), Kastamonu, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütah­ya, Maraş, Menteşe, Niğde (Ürgüb, Eski il), Saruhan (Adala, Akça­hisar, Conşa, Demirci, Gördüs, Güzelhisar, Ilıca, Kestel=Nazilli, Manisa, Marmara Nah., Nif, Yengi), Sığla (Ayasulug, İzmir), Sivas (Niksar, Tokat), Tarsus (Kosun, Kuştemür), Teke (Antalya). PEÇENEK(Beçenek)-ÜÇOK-Gök Han Oğulları Adana (Karaisalu, Kınık, Sarıçam), Afyon (Sandıklı), Aksaray (Koçhisar), Alaiye (Alanya), Ankara (Çubuk, Haymana, Murta­zaâbâd, Yabanâbâd), Bitlis (Ahlat), Bozok (Yozgat, Akdağ, Çubuk, Delüce Özü, Eğri Su), Halep, İçel (Anamur, Ermenek, Gülnar, Silifke), Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri (Malya), Konya Bayburd, Eski il, Karacadağ, Kureyşözü), Kilis, Malatya (Hısn-ı Mansur=Adıyaman), Maraş (Elbistan, Güğercinlik, Keferdiz), Sivas (Eşkinciyan, Tokat Erkilet), Tarsus. ÇEPNİ (Çebni)-ÜÇOK-Gök Han Oğulları Adana (Dündarlı, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Koçhisar), Akşehir, Amasya, Ankara, Aydın, Bayburd (Kelkid), Birecik (Araban, Merzüman, Suruç), Bolu (Mudurnu, Todurga), Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum (Osmancık), Diyarbekir (Bertiz, Savur), İçel (Mud), Halep, Hamid (Eğridir, İrle), Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Konya, Karesi (Giresun, İvrindi), Kadirli, Kastamonu (Araç, Ayan­dan, Küre), Kayseri, Konya (Alaşehir, Aladağ, Ilgın, Mahmudlar, Turgud), Kütahya, Maraş, Niğde, Ordu (Ünye), Samsun (Kavak), Sivas, Trabzon (Çepni, Kürtün). BAYINDIR-ÜÇOK-Gök Han Oğulları Adana (Berendi, Dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Kınık, Özer, Yüreğir), Afyon, Aksaray, Akşehir, Alaiye (Alanya), Ankara, Antakya, Ay­dın, Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Biga, Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çapakçur, Çorum, Denizli, Diyarbekir, Erzurum, Halep (Ağzaz), Hama, Hamid (Burdur, Ağlasun, Eğridir, Gölhisar), Hınıs, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Mud, Silifke), Karaman, Karesi (Sın­dırgı), Kadirli, Kastamonu (Sinop), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli (Kandıra), Konya, Kütahya, Malatya (Besni), Maraş, Mardin, Men­teşe, Muğla, Niğde (Develi), Özer (Payas), Saruhan, Sis (Kozan), Sivas, Tarsus, Teke (Elmalu, Kaş, Milli Nah.), Trablusşam, Urfa (Bozili=Bozova). ÇAVUNDUR (Çavuldur)-ÜÇOK-Gök Han Oğulları Amasya (Gedegra, Geldiklen), Ankara, Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Hamid, Karaman, Kastamonu, Konya, Kütahya, Maraş, Niğde, Ordu (Ünye), Samsun (Kavak), Sivas, Trabzon (Çepni, Kürtün). SALUR-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları Adana, Aksaray (Eyüb ili, Koçhisar), Akşehir, Amasya, Ankara, Aydın, Antep, Biga, Beyşehir, Birecik (Araban, Rum Kala), Bozok (Yozgat, Akdağ, Baltı, Çubuk, Kanak, Sorkun), Çorum (Budaközü, Osmancık), Diyarbekir, Erzurum (Kemah, Rum Kala), Halep, Hama, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Karesi, Kadirli, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Malatya (Kâhta, Samsad, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman), Maraş, Menteşe, Muğla, Niğde, Saruhan, Sivas, Tarsus (Kosun, Kuştemür, Ulaş), Trablusşam, Urfa. EYMÜR-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları Adana (Ayas, Dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Berendi, Kınık, Sarıçam), Afyon, Aksaray (Eyüb ili), Akşehir, Amasya, Ankara (Ayaş, Bacı, Çubuk, Kasaba), Arapkir, Aydın (Ayasulug, Alaşehir, Bozdoğan, Fota, Güzelhisar, İzmir, Nif, Sart, Tire, Yenişehir), Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Birecik (Ank, Merzüman, Suruç), Bolu, bozok (Yozgat), Çankırı, Çemişkezek (Havik), Çorum, Diyarbekir, Ergani, Erzurum (Kemah, Rum Kala), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Gülnar, Mud, Silifke, Sinanlu), Karaman, Kadirli, Kas­tamonu (Araç, Daday, Sinop), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Kon­ya, Kütahya, Malatya (Besni, Argovan, Gerger, Hısn-ı Man­sur=Adıyaman, Kâhta, Keysun, Samsad), Maraş (Antakya, Elbistan, Güğercinlik, Keferdiz, Kemer, Yenicekale, Zamantı), Mardin, Mem­biç, menteşe (Köyceğiz, Tavas), Niğde (Develi, Karahisar, Şamardı, Ürgüb), Özer (Payas), Ravendan, Saruhan, Sis (Kozan), Sivas, Tarsus, Teke (Elmalı, Milli Nah.), Urfa. ALAYUNDLU-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları Adana (Karaisalu), Aksaray (Bekir, Eyüb ili, Koçhisar), Afyon (Karahisar-ı Sahib), Akşehir (İshaklu), Amasya (Ladik), Ankara, Antep, Beğ S. (Sivrihisar), Bolu, Çankırı, Çorum, Erzurum (Kemah, Kuruçay), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel, Karaman, Kastamonu, Kırşehir, Konya (Turgud), Kütahya, Maraş, Menteşe, Niğde, Saruhan, Sultanönü (Eskişehir), Trabzon, Urfa. YÜREĞİR-ÜÇOK-Dağ Han Oğulları Adana (Merkez, Ayas, Berendi, dündarlı, Hacılı, Karaisalu, Kınık, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Eyüb ili), Ankara, Bayburd (Kelkid), Biga, Birecik, Bozok (Yozgat), Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Gülnar, Karataş), Karahisar-ı Sahip (Afyon), Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kastamonu, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Konya, Malatya, Maraş (Elbistan), Menteşe (Köyceğiz, Mekri, Pırnaz), Niğde (Şamardı), Özer (Payas), Sis (Kozan), Sivas, Sultanönü (Eski­şehir), Tarsus (Kosun, Ulaş), Teke (Antalya), Trabzon (Kürtün). İĞDİR (Yigdir)-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları Adana (Ayas, Berendi, Karaisalu,Karataş, Sarıçam, Yüreğir), Aksa­ray (Koçhisar), Ankara, Aydın, Antep, Bayburd S., Biga, Birecik, Bozok (Yozgat), Çankırı, Erzurum, Halep, Hamid (Ağlasun, Barla, Eğridir, Yalvaç), Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Gülnar, Karataş, Mud), Karaman, Kastamonu, Konya, Kütahya, Malatya (Besni, Argovan, Gerger, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta, Keysun, Sam­sad), Maraş, Menteşe (Bozöyük, Çine, Köyceğiz, Mazun, Peçin), Muğla, Saruhan (Adala, Akhisar, Demirci, Gördüs, Güzelhisar, Marmara), Manisa, Sivas, Siverek, Sultanönü (Eskişehir), Tarsus (Merkez, Kosun), Teke (Antalya, Elmalı, İğdir, Kaş, Muslu), Urfa (Bozili=Bozova). YIVA-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları Adana (Hacılı, Karaisalu, Kınık, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Ereğli, Eyüb ili, Hasandağı, Koçhisar), Akşehir, Alaiye (Alanya), Ankara, Antep, Aydın (Alaşehir, Ayasulug, Birgi, Çeşme, Güzelhisar, Honaz, İzmir, Kestel=Nazilli, Sart, Sivrilhisar, Sultanhisarı, Tire), Bayburd (Kelkid), Biga, Birecik (Ank, Araban), Bitlis (Boğnaran), bolu, Bozok (Yozgat, Akdağ, Boğazlıyan, Deliceözü, Sorkun), Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), İçel (Anamur, Ermenek, Gülnar, Mud, Silifke, Silindi, Sinanlu), Karaman, Karesi, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kastamonu, Kayseri, Kırşehir (Hacı Bektaş), Kilis, Konya (Eski il, Ürgüb), Kütahya, Malatya (Besni, Hısn-ı Mansur=Adıyaman, Kâhta, Samsad), Maraş (Antakya, Elbistan, Zamantı), Mardin, Menteşe (Balat, Bozöyük, Çine, Eskihisar, Köyceğiz, Mazun, Mekri, Milas, Muğla, Peçin, Tavas, Ula), Niğde (Develi, Karahisar, Ürgüb), Rodos Adası, Saruhan (Akhisar, Güzelhisar, Manisa, İzmir), Sivas, Sultanönü (Eskişehir), Şam, Tarsus, Teke (Antalya, Elmalı, Honaz, İğdir, Kürt), Urfa. KINIK-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları Adana (Kınık, Berendi, Hacılı, Karaisalu, Sarıçam, Yüreğir), Aksa­ray, Ankara, Arapkir, Aydın, Antep, Biga (Balya, Ezine), Birecik, Bolu, Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Diyarbekir, Erzurum, Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Karahisar-ı Sahib (Afyon), Kara­hisar-ı Şarkî, Karaman, Karesi, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Maraş, Menteşe, Niğde, Özer (Payas), Sığla, Sis (Kozan), Sivas, Siverek, Tarsus, Teke, Tekirdağ, Urfa. BÜĞDÜZ (Bügdüz)-ÜÇOK-Deniz Han Oğulları Adana (Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Hasandağı, Koçhisar), Ankara, Beğ S. (Sivrihisar, Viranşehir), Aydın Bozok (Yozgat), Çankırı, Çorum, Halep, Hamid, Hüdavendigâr (Bursa), Karaman, Konya (Eski il, Koçhisar, Turgud), Kırşehir, Sivas, Sultanönü (Eskişehir). VARSAK-ÜÇOK Adana (Ayas, Berendi, Dündarlı, Karaisalu, Misis, Sarıçam, Yüreğir), Aksaray (Eyüb ili, Koçhisar), Akşehir, Alanya (Manavgat), Ankara, Antep, Ayradı Kaz., Beğ S. (Sivrihisar), Bozok (Yozgat, Kanak, Sorkun), Çankırı (Keskin), Çorum (Budaközü, Osmancık), Diyarbekir, Halep, Hamid (Eğridir), İçel (Anamur, Bozdoğan, Ermenek, Gülnar, Karataş, Mud, Silifke, Silindi, Sinanlu), Karaman (Aladağ, Bozkır, Eski il, Koçhisar), Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya (Bayburd, Ereğli), Kütahya, Maraş, Niğde, Özer (Payas), Sis (Kozan), Sivas, Tarsus (Kosun, Kuştemür, Ulaş), Teke (Antalya), Urfa. BARAK[1]-Türkmen Adana, Ankara, Aydın, Beğ S. (Sivrihisar), Bozok (Yozgat), Hamid, Karaman, Kayseri, Maraş, Sis (Kozan), Sivas, Tarsus, Urfa (Kozan Nah.). ÇUNKAR Aksaray, Ankara (Bacı), Aydın, Bozok (Yozgat), Karaman, Kayseri, Kastamonu, Kırşehir, Malatya, Mardin, Saruhan, Manisa, Sivas (Sorkun, Budaközü). KIPÇAK Adana (Bulgarlu, Dündarlı), Aksaray (Eyüb ili, Hasandağı), Akşehir (İshaklu), Ankara, Aydın, Beğ S. (Sivrihisar), Bozok (Yozgat, Kanak, İli Su), Çankırı, Çorum, Hüdavendigâr (Bursa), Karahisar-ı Sahib (Afyon), Karaman, Kars-ı Maraş (Kadirli), Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Maraş, Manisa, Sivas, Tekirdağ.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • . 4 Mart 1193 SELAHADDiN-i EYYUBİ
    vefat etti (27 Safer H. 589)

    Dindar, merhametli, cömert, güler yüzlü, vakur, sağlam iradeli, mert ve heybetli bir kişiydi. Müslümanlar onun şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslam kahramanı görmüştür.

    Kur’an’ı ezberlemiş ve iyi bir eğitim görmüş olan Selahaddin Eyyubi zamanını ya ilim ya cihad veya devlet işleriyle geçirirdi. Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun tutar, affetmeyi sever, Adaletli ve çok cömert idi. Arapça, Türkçe, Farsça ve Kürtçe biliyordu. Tarih bilgisi kuvvetli, kültürlüydü.

    FAALİYETLERİ

    Selahaddin Eyyubi 1138 yılında Tikrit’te doğdu. Babası Necmeddin Eyyub Büyük Selçuklu Devleti'nin Tikrit valisiydi. Nureddin Mahmud Zengi’nin Mısır’daki ordusunun kumandanı olan Selahaddin Eyyubi onun sağlığında Mısır’ı ve Mısır’a bağlı yerleri müstakil bir hükümdar gibi yönetti. Fatımiler, Haçlılar ve Bizanslılarla mücadeleye girişerek Nureddin Zengi’nin emri ile 1171 de Mısırdaki Fatımi hilafetine son verdi.

    1174 te Nureddin Mahmud Zengi ölünce yerine 11 yaşındaki oğlu el-Melikü’s-Salih İsmail geçti. Selahaddin Eyyubi Nureddin Zengi'nin kurduğu devletin dağılmasını önlemek, Haçlılar’ın elinde olan Kudüs’ü ve diğer toprakları kurtarmak amacıyla hakimiyeti eline aldı. 1182’de Urfa, Harran, Rakka, Habur, Resülayn, Dara, Nusaybin ve Amid'i (Diyarbekir) ele geçirdi. 1185 te çıktığı ikinci doğu seferinde Erbil ve Meyyafarikin'i (Silvan) topraklarına kattı.

    HITTİN SAVAŞI

    Selahaddin Eyyubi, Hıttin denilen yerde 24-25 Rebiülahir H. 583 - M. 3-4 Temmuz 1187 de Haçlılar’la yaptığı muharebede büyük bir zafer kazandı. Haçlı ordusu imha edilirken bir kısmı esir alındı. Esirler arasında Kral Guy de Lusignan ve Renauld de Chatillon da bulunuyordu. Bu zaferin ardından Akka, Taberiye, Askalan, Nablus, Remle, Gazze dahil birçok kale ve şehri ele geçirdi. Birkaç hafta içinde büyüklü küçüklü 52 şehir fethedilmiş ve sıra Kudüs’e gelmişti.

    KUDÜS'ÜN FETHİ

    Selahaddin Eyyubi 20 Eylül 1187’de Kudüs’ü kuşattı. Mi‘rac mucizesinin (Mirac kandili) yıl dönümü olan 27 Receb H. 583 - M. 2 Ekim 1187 Cuma günü Kudüs’ü fethetti. Sur şehri haricinde Filistin’deki bütün kaleler bir yıl sonra tamamen Selahaddin Eyyubi'nin eline geçti. 1188 de Trablusşam Kontluğu ve Antakya Prinkepsliği’ne karşı sefere çıkan Selahaddin Eyyubi Trablusşam’a ait birkaç kale ile Antakya Prinkepsliği topraklarının çoğunu ele geçirdi.

    Selahaddin Eyyubi 27 Safer H. 589 M. 4 Mart 1193 te Dımaşk’ta (Şam) vefat etti. Bu tarihte Mısır, Libya, Yemen, Filistin, Suriye, Malatya ve Ahlat’a kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Hemedan’a kadar olan topraklarda hutbe onun adına okunuyordu. Ölümünün ardından yerine büyük oğlu el-Melikü’l-Efdal Ali geçti.

    Selahaddin Eyyubi devrinde Mısır, Libya, Kuzey Sudan, Hicaz, Yemen gibi yerlere hakim olunmuş, bu hakimiyet asırlarca devam etmiştir. Selahaddin Eyyubi geniş bir alanda siyasi ve idari birlik kurdu. Fatımi hilafetini yıkarak bölgedeki parçalanmaya son verdi. Kudüs’ü geri alması İslam dünyasının en ünlü kahramanları arasında yer almasını sağlamıştır.

    İMAR ESERLERİ

    Selahaddin Eyyubi’nin devrinde Filistin, Mısır, Hicaz ve Yemen’de çok sayıda medrese, zaviye, cami, köprü, kale, hamam inşa edildi. Kahire surları ile kalesi, Nil nehri üzerine köprüler, Bahrü Yusuf denilen kanallar, Akka ve Kudüs’ün imarı, Amr bin As Camii, Kubbetü’s-sahre ve Mescid-i Aksa’nın tamiri, Kahire’deki Salahiyye hankahı ve Salahi hastahanesi yapıldı. İslam dünyasının her tarafından Eyyubiler ülkesine akın eden alimler ve talebeler çok sayıda ilmi eser kaleme aldılar. Suriye ve Mısır İslam dünyasının önemli ilim merkezleri haline geldi. Mekke ve Medine’ye çok önem veren Selahaddin Eyyubi "hadimü’l-Haremeyn" unvanını kullanan ilk hükümdar olmuştur.

    Allah Rahmet eylesin.
    . 4 Mart 1193 SELAHADDiN-i EYYUBİ vefat etti (27 Safer H. 589) Dindar, merhametli, cömert, güler yüzlü, vakur, sağlam iradeli, mert ve heybetli bir kişiydi. Müslümanlar onun şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslam kahramanı görmüştür. Kur’an’ı ezberlemiş ve iyi bir eğitim görmüş olan Selahaddin Eyyubi zamanını ya ilim ya cihad veya devlet işleriyle geçirirdi. Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun tutar, affetmeyi sever, Adaletli ve çok cömert idi. Arapça, Türkçe, Farsça ve Kürtçe biliyordu. Tarih bilgisi kuvvetli, kültürlüydü. FAALİYETLERİ Selahaddin Eyyubi 1138 yılında Tikrit’te doğdu. Babası Necmeddin Eyyub Büyük Selçuklu Devleti'nin Tikrit valisiydi. Nureddin Mahmud Zengi’nin Mısır’daki ordusunun kumandanı olan Selahaddin Eyyubi onun sağlığında Mısır’ı ve Mısır’a bağlı yerleri müstakil bir hükümdar gibi yönetti. Fatımiler, Haçlılar ve Bizanslılarla mücadeleye girişerek Nureddin Zengi’nin emri ile 1171 de Mısırdaki Fatımi hilafetine son verdi. 1174 te Nureddin Mahmud Zengi ölünce yerine 11 yaşındaki oğlu el-Melikü’s-Salih İsmail geçti. Selahaddin Eyyubi Nureddin Zengi'nin kurduğu devletin dağılmasını önlemek, Haçlılar’ın elinde olan Kudüs’ü ve diğer toprakları kurtarmak amacıyla hakimiyeti eline aldı. 1182’de Urfa, Harran, Rakka, Habur, Resülayn, Dara, Nusaybin ve Amid'i (Diyarbekir) ele geçirdi. 1185 te çıktığı ikinci doğu seferinde Erbil ve Meyyafarikin'i (Silvan) topraklarına kattı. HITTİN SAVAŞI Selahaddin Eyyubi, Hıttin denilen yerde 24-25 Rebiülahir H. 583 - M. 3-4 Temmuz 1187 de Haçlılar’la yaptığı muharebede büyük bir zafer kazandı. Haçlı ordusu imha edilirken bir kısmı esir alındı. Esirler arasında Kral Guy de Lusignan ve Renauld de Chatillon da bulunuyordu. Bu zaferin ardından Akka, Taberiye, Askalan, Nablus, Remle, Gazze dahil birçok kale ve şehri ele geçirdi. Birkaç hafta içinde büyüklü küçüklü 52 şehir fethedilmiş ve sıra Kudüs’e gelmişti. KUDÜS'ÜN FETHİ Selahaddin Eyyubi 20 Eylül 1187’de Kudüs’ü kuşattı. Mi‘rac mucizesinin (Mirac kandili) yıl dönümü olan 27 Receb H. 583 - M. 2 Ekim 1187 Cuma günü Kudüs’ü fethetti. Sur şehri haricinde Filistin’deki bütün kaleler bir yıl sonra tamamen Selahaddin Eyyubi'nin eline geçti. 1188 de Trablusşam Kontluğu ve Antakya Prinkepsliği’ne karşı sefere çıkan Selahaddin Eyyubi Trablusşam’a ait birkaç kale ile Antakya Prinkepsliği topraklarının çoğunu ele geçirdi. Selahaddin Eyyubi 27 Safer H. 589 M. 4 Mart 1193 te Dımaşk’ta (Şam) vefat etti. Bu tarihte Mısır, Libya, Yemen, Filistin, Suriye, Malatya ve Ahlat’a kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Hemedan’a kadar olan topraklarda hutbe onun adına okunuyordu. Ölümünün ardından yerine büyük oğlu el-Melikü’l-Efdal Ali geçti. Selahaddin Eyyubi devrinde Mısır, Libya, Kuzey Sudan, Hicaz, Yemen gibi yerlere hakim olunmuş, bu hakimiyet asırlarca devam etmiştir. Selahaddin Eyyubi geniş bir alanda siyasi ve idari birlik kurdu. Fatımi hilafetini yıkarak bölgedeki parçalanmaya son verdi. Kudüs’ü geri alması İslam dünyasının en ünlü kahramanları arasında yer almasını sağlamıştır. İMAR ESERLERİ Selahaddin Eyyubi’nin devrinde Filistin, Mısır, Hicaz ve Yemen’de çok sayıda medrese, zaviye, cami, köprü, kale, hamam inşa edildi. Kahire surları ile kalesi, Nil nehri üzerine köprüler, Bahrü Yusuf denilen kanallar, Akka ve Kudüs’ün imarı, Amr bin As Camii, Kubbetü’s-sahre ve Mescid-i Aksa’nın tamiri, Kahire’deki Salahiyye hankahı ve Salahi hastahanesi yapıldı. İslam dünyasının her tarafından Eyyubiler ülkesine akın eden alimler ve talebeler çok sayıda ilmi eser kaleme aldılar. Suriye ve Mısır İslam dünyasının önemli ilim merkezleri haline geldi. Mekke ve Medine’ye çok önem veren Selahaddin Eyyubi "hadimü’l-Haremeyn" unvanını kullanan ilk hükümdar olmuştur. Allah Rahmet eylesin.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Acımızın büyüklüğünü, ısınmak için yaktığımız ateşin üstünde kaynayan kapkara çaydanlıklara sorun.
    #antakya #hatay
    Acımızın büyüklüğünü, ısınmak için yaktığımız ateşin üstünde kaynayan kapkara çaydanlıklara sorun. #antakya #hatay
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Geçmiş Olsun TÜRKİYE Devletimizin ve Milletimizin Başımız sağolsun

    Yüce Rabbimiz milletimizi, ülkemizi ve tüm insanlığı her türlü afetten muhafaza eylesin.
    Amin

    #hatay #antakya #Deprem #Türkiye
    Geçmiş Olsun TÜRKİYE 🇹🇷 Devletimizin ve Milletimizin Başımız sağolsun Yüce Rabbimiz milletimizi, ülkemizi ve tüm insanlığı her türlü afetten muhafaza eylesin. Amin 🤲 #hatay #antakya #Deprem #Türkiye
    1
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Search and rescue efforts continue in the wreckage areas in Malatya. Here are the first images from the debris areas after the 5.6 magnitude earthquake... #Türkiye
    #adana #adıyaman #gaziantep #malatya #kilis #siirt #Elazığ #kahramanmaraşdeprem #kahramanmaraşdepremi #deprem #afad #afet #elazığ #diyarbakir #diyarbakır #amed #İslahiye #İskenderun #SesimiDuyanVarmı #hatay #antakya #mersin #adıyaman #Elbistan #şanlıurfa
    Search and rescue efforts continue in the wreckage areas in Malatya. Here are the first images from the debris areas after the 5.6 magnitude earthquake... #Türkiye 🇹🇷🇹🇷 #adana #adıyaman #gaziantep #malatya #kilis #siirt #Elazığ #kahramanmaraşdeprem #kahramanmaraşdepremi #deprem #afad #afet #elazığ #diyarbakir #diyarbakır #amed #İslahiye #İskenderun #SesimiDuyanVarmı #hatay #antakya #mersin #adıyaman #Elbistan #şanlıurfa
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Ferrying bodies to graveyards for more than a decade, the sheer scale of the devastation and trauma is too much for one to handle, says hearse driver Fatih Baskurt who was one of the first to arrive to the earthquake-hit Antakya province.

    The central and most populous district of Hatay, Antakya, is one of the worst affected areas in the twin temblors, which have killed over 50,000 people in Türkiye and Syria.

    The historical city now resembles a bombed-out warzone, with gaping craters and mounds of debris in place of the residential highrises that once dotted the city.

    Baskurt leads a team of drivers in charge of six ambulances that have transported around 400 bodies, he says.

    He admits to feeling a sense of humility whenever he reaches a designated spot to pick up yet another body as family members raise their hands to the sky and someone says “someone is here to take our dead.”

    The bodies are handed over to the relatives only after police take photographs and autopsies are completed. The prosecutor’s office is maintaining a record of fingerprints and DNA samples.

    More than 4,000 people have been buried in Narlica, according to Denizli province authorities, which are supervising the funerals and post-burial formalities.
    Ferrying bodies to graveyards for more than a decade, the sheer scale of the devastation and trauma is too much for one to handle, says hearse driver Fatih Baskurt who was one of the first to arrive to the earthquake-hit Antakya province. The central and most populous district of Hatay, Antakya, is one of the worst affected areas in the twin temblors, which have killed over 50,000 people in Türkiye and Syria. The historical city now resembles a bombed-out warzone, with gaping craters and mounds of debris in place of the residential highrises that once dotted the city. Baskurt leads a team of drivers in charge of six ambulances that have transported around 400 bodies, he says. He admits to feeling a sense of humility whenever he reaches a designated spot to pick up yet another body as family members raise their hands to the sky and someone says “someone is here to take our dead.” The bodies are handed over to the relatives only after police take photographs and autopsies are completed. The prosecutor’s office is maintaining a record of fingerprints and DNA samples. More than 4,000 people have been buried in Narlica, according to Denizli province authorities, which are supervising the funerals and post-burial formalities.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Dozens of balloons were tied over the rubble of the Turkish city of Antakya, representing the last gift for the children killed in the February 6 earthquake that devastated the south of the European-Asian country.

    "Three children died here. They were one and a half, four and six years old," said Öğün Sever Okur, designer of the project.

    Eight days after the earthquake, Sever, almost forty years old, began to tie balloons to the ruins of the depopulated city of 400,000 inhabitants, where the noise of bulldozers and clouds of dust dominate all life.
    The effect is amazing. The small, fragile globes contrast with the monochrome gray of the rubble mountain of what was once a recent nine-story beige building.
    Authorities did not specify how many children were killed.

    Derya Yanik, the Minister of the Family, reported that 1,314 of the 1,858 children discovered alone after the earthquake were handed over to relatives.

    More than 42,000 people died in Turkey due to the earthquake on February 6, a figure that rises to 46,000 if those who died in Syria, a neighboring country, are added.
    🥺🎈 Dozens of balloons were tied over the rubble of the Turkish city of Antakya, representing the last gift for the children killed in the February 6 earthquake that devastated the south of the European-Asian country. "Three children died here. They were one and a half, four and six years old," said Öğün Sever Okur, designer of the project. 🌫️Eight days after the earthquake, Sever, almost forty years old, began to tie balloons to the ruins of the depopulated city of 400,000 inhabitants, where the noise of bulldozers and clouds of dust dominate all life. The effect is amazing. The small, fragile globes contrast with the monochrome gray of the rubble mountain of what was once a recent nine-story beige building. Authorities did not specify how many children were killed. 🥺Derya Yanik, the Minister of the Family, reported that 1,314 of the 1,858 children discovered alone after the earthquake were handed over to relatives. 💔 More than 42,000 people died in Turkey due to the earthquake on February 6, a figure that rises to 46,000 if those who died in Syria, a neighboring country, are added.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
Páginas impulsionada