• Edirne Selimiye cami
    Edirne Selimiye cami
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Haydarpaşa Garı / İSTANBUL
    1906 - 1908 yılları arasında İstanbul - Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen ve 1908 yılında hizmete giren Haydarpaşa Garı’nın gar binası olarak kullanılması 1870'li yıllara dayanmaktadır. 1871 yılında Haydarpaşa - İzmit arasında başlayan demiryolu çalışmaları 1873 yılında tamamlanmıştır. Haydarpaşa Garı, ismini Selimiye Kışlası'nın yapımında emeği geçen Haydar Paşa'dan almıştır. Padişah III. Selim, kendi adını taşıyan kışlanın inşası sırasında üstün gayret gösteren Haydar Paşa'ya jest olarak bu semte ve civarına Haydarpaşa denmesini uygun görmüştür
    Haydarpaşa Garı / İSTANBUL 1906 - 1908 yılları arasında İstanbul - Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen ve 1908 yılında hizmete giren Haydarpaşa Garı’nın gar binası olarak kullanılması 1870'li yıllara dayanmaktadır. 1871 yılında Haydarpaşa - İzmit arasında başlayan demiryolu çalışmaları 1873 yılında tamamlanmıştır. Haydarpaşa Garı, ismini Selimiye Kışlası'nın yapımında emeği geçen Haydar Paşa'dan almıştır. Padişah III. Selim, kendi adını taşıyan kışlanın inşası sırasında üstün gayret gösteren Haydar Paşa'ya jest olarak bu semte ve civarına Haydarpaşa denmesini uygun görmüştür
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Selimiye Camii Mosque : The absolute
    peak of Ottoman Islamic Architecture!

    Selimiye Mosque (Selimiye Camii) located in Edirne city of Turkey is an architectural marvel commissioned by Sultan-Caliph Selim II in the year 1568. The world acclaimed Ottoman architect Mimar Sinan was chosen to head this project which was his final masterpiece.

    Lady Mary Wortley Montagu (d. 1762), wife of the English ambassador in Istanbul is quoted as saying the mosque which Sultan Selim II build was “The noblest building I ever saw.”

    #Islam #ottoman #osmaniye #mosque
    #architecture #mimar #camii #heritage
    Selimiye Camii Mosque 🕌 : The absolute peak of Ottoman Islamic Architecture! Selimiye Mosque (Selimiye Camii) located in Edirne city of Turkey is an architectural marvel commissioned by Sultan-Caliph Selim II in the year 1568. The world acclaimed Ottoman architect Mimar Sinan was chosen to head this project which was his final masterpiece. Lady Mary Wortley Montagu (d. 1762), wife of the English ambassador in Istanbul is quoted as saying the mosque which Sultan Selim II build was “The noblest building I ever saw.” #Islam #ottoman #osmaniye #mosque #architecture #mimar #camii #heritage
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Two separate attacks on mosques in Germany have sparked concern among the German Muslim community as anti-Muslim hatred and attacks rise at an alarming and continuous rate, posing a significant threat to the Muslim population residing in the country.

    A mosque in the central German city of Duisburg has reportedly received a threatening letter containing a swastika symbol and the phrase ‘NSU 2.0’ — a reference to a neo-Nazi group known to have been behind a series of murders.

    In another incident, a Turkish flag displayed at the Selimiye Mosque in Bremen was damaged by an individual identified as a supporter of the terrorist organisation PKK, as reported by the DITIB, the Turkish-Islamic Union for Religious Affairs.

    With around 5.6 million Muslims living in the country, Germany has the second-largest Muslim population in Europe. There are around 2,400 mosques in the country.

    In 2022, at least 35 mosques were targeted in attacks, with 19 of them motivated by Islamophobia, and eight others carried out by right-wing extremists, according to a DITIB report.

    Meanwhile, Brandeilig, which established Germany’s first reporting centre for attacks on mosques, documented approximately 840 incidents between 2014 and 2022.

    The assaults on mosques vary: some have involved arson; others have involved threatening texts on walls or false bomb threats or threatening letters designed to upset the Muslim community.

    The European Union has, in recent years, witnessed mounting racism fuelled by far-right parties who often exploit and amplify fears about the refugee crisis.
    Two separate attacks on mosques in Germany have sparked concern among the German Muslim community as anti-Muslim hatred and attacks rise at an alarming and continuous rate, posing a significant threat to the Muslim population residing in the country. A mosque in the central German city of Duisburg has reportedly received a threatening letter containing a swastika symbol and the phrase ‘NSU 2.0’ — a reference to a neo-Nazi group known to have been behind a series of murders. In another incident, a Turkish flag displayed at the Selimiye Mosque in Bremen was damaged by an individual identified as a supporter of the terrorist organisation PKK, as reported by the DITIB, the Turkish-Islamic Union for Religious Affairs. With around 5.6 million Muslims living in the country, Germany has the second-largest Muslim population in Europe. There are around 2,400 mosques in the country. In 2022, at least 35 mosques were targeted in attacks, with 19 of them motivated by Islamophobia, and eight others carried out by right-wing extremists, according to a DITIB report. Meanwhile, Brandeilig, which established Germany’s first reporting centre for attacks on mosques, documented approximately 840 incidents between 2014 and 2022. The assaults on mosques vary: some have involved arson; others have involved threatening texts on walls or false bomb threats or threatening letters designed to upset the Muslim community. The European Union has, in recent years, witnessed mounting racism fuelled by far-right parties who often exploit and amplify fears about the refugee crisis.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Selam News

    SUSUZ ÖLÜM...

    Mimar Sinan atını dizginler yanına da yaverlerini alır, Çekmece kıyılarını başlar dolaşmaya. Beşiktaş'a kadar İstanbul'un kıyılarında dereleri, akan suları tespit eder. Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir, nereden nereye kemer yapılarak İstanbul'a getirilebilir, bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuni'nin huzuruna çıkar.
    Kanuni Sultan Süleyman Han sorar: "Mimarbaşı, ne oldu İstanbul'a su getirmek mümkün müdür acep?" Mimar Sinan, "Belki sultanım mümkündür. Ancak çok büyük masrafı var ." der...
    Kanuni'nin, Mimar Sinan'a "Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben altın keselerini su yoluna uç uca dizmeye razıyım." dediği rivayet edilir...
    Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki suları Kağıthane civarında belli yerlerde toplar, orada da dere içlerine büyük geçitler yararak İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve kırk Çeşme suları akmaya başlar. O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gider. O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak istemezler ve ilk defa İstanbul'da "lüle" dedikleri musluğu çeşmelere koyarlar.
    Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni Sultan Süleyman Han bir ferman çıkarır ve "İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır. Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltlarından evine su alamayacaktır." Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni o da özel olarak Mimar Sinan'a iletilir. Denilir ki: "Sen İstanbul'a böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin." Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesinden Mimar Sinan'ın evine özel olarak yol yapılır ve su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur. Mimar Sinan Şehzadepaşa Camii, Süleymaniye Camii ve Edirne'deki Selimiye Camii'ni yaptıktan sonra vücudu yorgun düşer ve yaşlanır. Devir değişir dünyadan herkes göçtüğü gibi Kanuni Sultan Süleyman Han'da vefat eder ve yerine başka bir padişah geçer. Osmanlı İmparatorluğu'nun baş Mimarı olan Mimar Sinan yorgun vücudunda takati kalmadığı için artık yerindenkalkamaz hale gelir ve birçok talebeye bilgileri akseder.
    Bir gün Mimar Sinan'ın kapısı çalınır. Vücudunda derman kalmayan Mimar Sinan binbir zorlukla gider kapıyı açar. Gelen kişiyi içeri davet eder. Ama adam; "Ben Sarayın postacısıyım. Sizin için emir aldım. Sizi divana çağırıyorlar. Zannedersem bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız" der. 99 yaşındaki Mimar Sinan ihtiyarlığına rağmen hazırlanır. "Acaba Saraya niye çağırılıyorum" düşüncesi ile dalgın dalgın gider. Saraya girince bakar ki bir soruşturma heyeti kurulmuş onu bekliyor. Bütün kadılar, ulemalar, müftüler hepsi bir ağızla Başmimara şöyle derler: "Senin hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olmak yasak olduğu için, hiç kimse evinde özel olarak su almasın" diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su varmış." Mamir Sinan'da doğrudur der ve devam eder: "Cihan padişahı bana özel olarak müsaade etmişti. İstanbul'a yaptığım su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su müsaade etmişti de almıştım." Mahkeme heyeti: "Peki o halde şu müsaadenizi yani fermanı görelim de ses çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen sizinki devam etsin." Mimar Sinan: "Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim. Fermanım yok, ama su benim evimde akıyor." Divanda konuşmalar alır başını gider ve şöyle bir kanıya varılır; "Mimar Sinan Başmimar olarak büyük hizmetler yapmıştır, evinde suyu aksın." Tam o esnada başkaları cevap verir: "Al-i Osman'a hizmet eden sadece Sinan değildir. Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onlarında evine özel su gitsin yada Sinan'a bu ayrıcalık tanınmasın." Derken münakaşalar olur uzun süren bu münakaşaların ardından Divan şöyle bir karara varır: "Sinan gibi diğer hizmet etmiş insanların da evlerine su bağlanamayacağı gibi Sinan'a verilen su kesilmeli, fakat şimdiye kadar kullandığı suyu fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır."
    99 yaşındaki Mimar Sinan Hazretleri Divan'dan çıkar elinde bastonu çok üzgün oldğu halde evine gelir. Bu hizmetini Allah için yapan Başmimar Kendisine bir ayrıcalık tanınsın, özel bir mükafat verilsin duygularını kesinlikle benimsememişti. Mimar Sinan 100 yaşına geldikten sonra ağır hastalanır yatağa düşer. Vefatı esnasında bir bezi suya batırıp dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki, evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Mimar Sinan susuz evde vefat eder. Vefatı sırasında bu olay başında konuşulunca şu cevabı verir:
    "Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için meteessir değiliz.”
    BUGÜN O'NUN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ...
    Mekânın Cennet Olsun.
    ☪️ Selam News 🇹🇷 SUSUZ ÖLÜM... Mimar Sinan atını dizginler yanına da yaverlerini alır, Çekmece kıyılarını başlar dolaşmaya. Beşiktaş'a kadar İstanbul'un kıyılarında dereleri, akan suları tespit eder. Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir, nereden nereye kemer yapılarak İstanbul'a getirilebilir, bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuni'nin huzuruna çıkar. Kanuni Sultan Süleyman Han sorar: "Mimarbaşı, ne oldu İstanbul'a su getirmek mümkün müdür acep?" Mimar Sinan, "Belki sultanım mümkündür. Ancak çok büyük masrafı var ." der... Kanuni'nin, Mimar Sinan'a "Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben altın keselerini su yoluna uç uca dizmeye razıyım." dediği rivayet edilir... Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki suları Kağıthane civarında belli yerlerde toplar, orada da dere içlerine büyük geçitler yararak İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve kırk Çeşme suları akmaya başlar. O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gider. O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak istemezler ve ilk defa İstanbul'da "lüle" dedikleri musluğu çeşmelere koyarlar. Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni Sultan Süleyman Han bir ferman çıkarır ve "İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır. Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltlarından evine su alamayacaktır." Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni o da özel olarak Mimar Sinan'a iletilir. Denilir ki: "Sen İstanbul'a böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin." Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesinden Mimar Sinan'ın evine özel olarak yol yapılır ve su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur. Mimar Sinan Şehzadepaşa Camii, Süleymaniye Camii ve Edirne'deki Selimiye Camii'ni yaptıktan sonra vücudu yorgun düşer ve yaşlanır. Devir değişir dünyadan herkes göçtüğü gibi Kanuni Sultan Süleyman Han'da vefat eder ve yerine başka bir padişah geçer. Osmanlı İmparatorluğu'nun baş Mimarı olan Mimar Sinan yorgun vücudunda takati kalmadığı için artık yerindenkalkamaz hale gelir ve birçok talebeye bilgileri akseder. Bir gün Mimar Sinan'ın kapısı çalınır. Vücudunda derman kalmayan Mimar Sinan binbir zorlukla gider kapıyı açar. Gelen kişiyi içeri davet eder. Ama adam; "Ben Sarayın postacısıyım. Sizin için emir aldım. Sizi divana çağırıyorlar. Zannedersem bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız" der. 99 yaşındaki Mimar Sinan ihtiyarlığına rağmen hazırlanır. "Acaba Saraya niye çağırılıyorum" düşüncesi ile dalgın dalgın gider. Saraya girince bakar ki bir soruşturma heyeti kurulmuş onu bekliyor. Bütün kadılar, ulemalar, müftüler hepsi bir ağızla Başmimara şöyle derler: "Senin hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olmak yasak olduğu için, hiç kimse evinde özel olarak su almasın" diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su varmış." Mamir Sinan'da doğrudur der ve devam eder: "Cihan padişahı bana özel olarak müsaade etmişti. İstanbul'a yaptığım su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su müsaade etmişti de almıştım." Mahkeme heyeti: "Peki o halde şu müsaadenizi yani fermanı görelim de ses çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen sizinki devam etsin." Mimar Sinan: "Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim. Fermanım yok, ama su benim evimde akıyor." Divanda konuşmalar alır başını gider ve şöyle bir kanıya varılır; "Mimar Sinan Başmimar olarak büyük hizmetler yapmıştır, evinde suyu aksın." Tam o esnada başkaları cevap verir: "Al-i Osman'a hizmet eden sadece Sinan değildir. Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onlarında evine özel su gitsin yada Sinan'a bu ayrıcalık tanınmasın." Derken münakaşalar olur uzun süren bu münakaşaların ardından Divan şöyle bir karara varır: "Sinan gibi diğer hizmet etmiş insanların da evlerine su bağlanamayacağı gibi Sinan'a verilen su kesilmeli, fakat şimdiye kadar kullandığı suyu fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır." 99 yaşındaki Mimar Sinan Hazretleri Divan'dan çıkar elinde bastonu çok üzgün oldğu halde evine gelir. Bu hizmetini Allah için yapan Başmimar Kendisine bir ayrıcalık tanınsın, özel bir mükafat verilsin duygularını kesinlikle benimsememişti. Mimar Sinan 100 yaşına geldikten sonra ağır hastalanır yatağa düşer. Vefatı esnasında bir bezi suya batırıp dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki, evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Mimar Sinan susuz evde vefat eder. Vefatı sırasında bu olay başında konuşulunca şu cevabı verir: "Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için meteessir değiliz.” BUGÜN O'NUN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ... Mekânın Cennet Olsun. 💙💐🤲
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • #Selimiye #Camii #Edirne İyi geceler Hayırlı sahurlar Allah rahatlık versin
    ❤️❤️ #Selimiye #Camii #Edirne 🇹🇷 İyi geceler Hayırlı sahurlar 😊 Allah rahatlık versin 🤲
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Mustafa Paşa Köprüsü-Bulgaristan

    Meriç nehri üzerinde bulunan köprü, Kanûnî Sultan Süleyman zamanında ikinci vezirliğe kadar yükselen ve Çoban lakabı ile tanınan Mustafa Paşa tarafından yaptırıldı. Mustafa Paşa aynı zamanda I. Selim’in damadıdır.

    Bir Mimar Sinan eseri olan bu köprüden Evliya Çelebi defalarca geçmişti. Seyahatnâme’sinde 1653'teki Sofya-İstanbul yolculuğunu anlatırken, “On iki gözlü cisr-i azîm Koca Lala Mustafa Paşa’nın hayratıdır, diyâr-ı Rûm’da memdûh-ı âlem (herkesçe beğenilmiş) olan köprülerin biri de budur” cümlesiyle bu eserden bahseder.

    #DerinTarih #Bulgaristan #Svilengrad #ÇobanMustafaPaşa #SelimI #MimarSinan #KanuniSultanSüleyman #TarihiKöprüler
    📌Mustafa Paşa Köprüsü-Bulgaristan 👉Meriç nehri üzerinde bulunan köprü, Kanûnî Sultan Süleyman zamanında ikinci vezirliğe kadar yükselen ve Çoban lakabı ile tanınan Mustafa Paşa tarafından yaptırıldı. Mustafa Paşa aynı zamanda I. Selim’in damadıdır. 👉Bir Mimar Sinan eseri olan bu köprüden Evliya Çelebi defalarca geçmişti. Seyahatnâme’sinde 1653'teki Sofya-İstanbul yolculuğunu anlatırken, “On iki gözlü cisr-i azîm Koca Lala Mustafa Paşa’nın hayratıdır, diyâr-ı Rûm’da memdûh-ı âlem (herkesçe beğenilmiş) olan köprülerin biri de budur” cümlesiyle bu eserden bahseder. #DerinTarih #Bulgaristan #Svilengrad #ÇobanMustafaPaşa #SelimI #MimarSinan #KanuniSultanSüleyman #TarihiKöprüler
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Selimiye Camii - Edirne
    Selimiye Camii - Edirne
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Mimar Sinan Selimiye camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı beşinci bir işlem oluşturarak çözmüştür. Ayrıca minarelerin serefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir bir dehanin ürünüdür. Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlardır Mimar Sinan ise bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadir.Almanların dehası ise, o kopya metale Selimiye'den daha fazla turist çekebilmelerindedir.

    Selimiye camisisinin zemini gevşek topraktır bu nedenle minarelerinin yakın zamanda yıkılacağı düşünülmüş uluslararası bir grup mühendis toplanıp camiiyi sağlama alma üzere incelemelerde bulunulmuş ve son olarak en son teknoloji olan meetal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişlerdir. Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükkleri kelepçelerin aynıları ile karşılaşmışlardır. Mimar Sinan yüzyıllar önce aynı şeyi düşünmüş, yapmış bir şahsiyettir.

    Ayrıca 1950lerde bir grup Japon mühendis Türkiye'de mevcut tarihi eserleri incelemek için izin alır sıra Selimiyeye geldiğinde ondan sonraki tüm incelemeleri iptal ederler ve kalan tüm zamanı bu camiiye ayırırlar çünkü camii bambaşka, bilinmeyen sistemlere sahiptir. Uzun süre incelemelerin sonucunda caminin altında mevcut raylı sistemi keşfederler bu sistem sayesinde o zayıf toprakta yapı ayakta kalabiliyor ve herhangi bir sarsıntıda 5 derece dolaylarında esneyebiliyordu bu şekilde yapı en ufak zarar görmüyordu. Bu sistemi keşfeden Japonlar ülkelerine döndüklerinde aynı sistemi gökdelenlerde uygulamaya başlarlar ve gökdelenlerin güvenliği,sağlamlığı katbe kat arttırılmış olur. Sonuç olarak bugün tüm dünyada gökdelenlerde bu sistem uygulanmaktadır.

    Türk mimari tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan Mimar Sinan, Kayseri’nin Ağırnas Köyü’ndendir.
    Mimar Sinan Selimiye camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı beşinci bir işlem oluşturarak çözmüştür. Ayrıca minarelerin serefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir bir dehanin ürünüdür. Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlardır Mimar Sinan ise bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadir.Almanların dehası ise, o kopya metale Selimiye'den daha fazla turist çekebilmelerindedir. Selimiye camisisinin zemini gevşek topraktır bu nedenle minarelerinin yakın zamanda yıkılacağı düşünülmüş uluslararası bir grup mühendis toplanıp camiiyi sağlama alma üzere incelemelerde bulunulmuş ve son olarak en son teknoloji olan meetal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişlerdir. Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükkleri kelepçelerin aynıları ile karşılaşmışlardır. Mimar Sinan yüzyıllar önce aynı şeyi düşünmüş, yapmış bir şahsiyettir. Ayrıca 1950lerde bir grup Japon mühendis Türkiye'de mevcut tarihi eserleri incelemek için izin alır sıra Selimiyeye geldiğinde ondan sonraki tüm incelemeleri iptal ederler ve kalan tüm zamanı bu camiiye ayırırlar çünkü camii bambaşka, bilinmeyen sistemlere sahiptir. Uzun süre incelemelerin sonucunda caminin altında mevcut raylı sistemi keşfederler bu sistem sayesinde o zayıf toprakta yapı ayakta kalabiliyor ve herhangi bir sarsıntıda 5 derece dolaylarında esneyebiliyordu bu şekilde yapı en ufak zarar görmüyordu. Bu sistemi keşfeden Japonlar ülkelerine döndüklerinde aynı sistemi gökdelenlerde uygulamaya başlarlar ve gökdelenlerin güvenliği,sağlamlığı katbe kat arttırılmış olur. Sonuç olarak bugün tüm dünyada gökdelenlerde bu sistem uygulanmaktadır. Türk mimari tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan Mimar Sinan, Kayseri’nin Ağırnas Köyü’ndendir.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Selimiye Mosque : The peak of Islamic Ottoman Architecture!

    Selimiye Mosque (Selimiye Camii) located in Edirne city of Turkey is a monumental work of the Islamic Ottoman architecture which was commissioned by Sultan-Caliph Selim II in the year 1568. The world acclaimed Ottoman architect Mimar Sinan was chosen to head this project which was his final masterpiece.

    It is related by Ottoman chronicler Evliya Celebi that Sultan Selim II was blessed with the vision (Ziayarah Shareef) of the Prophet ﷺ in a dream who himself commanded the Sultan to have this mosque built in Edirne.

    This grand mosque stands at the center of a külliye (complex of a hospital, school, library and/or baths around a mosque) which comprises a medrese (Islamic academy teaches both Islamic & scientific lessons), a dar-ül hadis (Al-Hadith school), a timekeeper's room and an arasta (row of shops).

    The interior of the mosque is also special with symmetrical style which summarized all the Ottoman architectural thinking in one simple pure form. This building is also a UNESCO world heritage.

    Lady Mary Wortley Montagu (d. 1762), wife of the English ambassador in Istanbul is quoted as saying the mosque which Sultan Selim II build was “The noblest building I ever saw.”

    #Islam #ottoman #osmaniye #mosque
    Selimiye Mosque 🕌 : The peak of Islamic Ottoman Architecture! Selimiye Mosque (Selimiye Camii) located in Edirne city of Turkey is a monumental work of the Islamic Ottoman architecture which was commissioned by Sultan-Caliph Selim II in the year 1568. The world acclaimed Ottoman architect Mimar Sinan was chosen to head this project which was his final masterpiece. It is related by Ottoman chronicler Evliya Celebi that Sultan Selim II was blessed with the vision (Ziayarah Shareef) of the Prophet ﷺ in a dream who himself commanded the Sultan to have this mosque built in Edirne. This grand mosque stands at the center of a külliye (complex of a hospital, school, library and/or baths around a mosque) which comprises a medrese (Islamic academy teaches both Islamic & scientific lessons), a dar-ül hadis (Al-Hadith school), a timekeeper's room and an arasta (row of shops). The interior of the mosque is also special with symmetrical style which summarized all the Ottoman architectural thinking in one simple pure form. This building is also a UNESCO world heritage. Lady Mary Wortley Montagu (d. 1762), wife of the English ambassador in Istanbul is quoted as saying the mosque which Sultan Selim II build was “The noblest building I ever saw.” #Islam #ottoman #osmaniye #mosque
    1
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
Páginas impulsionada