• Şanlıurfa’da üretimi giderek artış gösteren tarım ürünlerinden biri bademdir.

    7 bin hektar alanda bulunan badem ağaçlarından yıllık ortalama 9 bin ton ürün alınmaktadır.

    Üretim alanı yönünden Türkiye’de 2’nci, üretim miktarı yönünden ise 5’inci sırada olan Şanlıurfa ülke badem üretiminin % 5’ini karşılamaktadır.

    #Badem
    #TarımŞehriŞanlıurfa
    🔹Şanlıurfa’da üretimi giderek artış gösteren tarım ürünlerinden biri bademdir. 🔹7 bin hektar alanda bulunan badem ağaçlarından yıllık ortalama 9 bin ton ürün alınmaktadır. 🔸Üretim alanı yönünden Türkiye’de 2’nci, üretim miktarı yönünden ise 5’inci sırada olan Şanlıurfa ülke badem üretiminin % 5’ini karşılamaktadır. #Badem #TarımŞehriŞanlıurfa
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • ŞİMDİLİK, 20 YILDA BU KADAR YAPILMIŞ :

    İster kör olun görmeyin, isterse Nankör olun söylemeyin.

    Ülkemizde (Türkiyede), son veriler:

    Organize Sanayi Bölgesi
    2002: 138
    2022: 378

    Fabrika Sayısı
    2002: 12.800
    2022: 74.200

    Çalışan Sayısı
    2002: 384 Bin
    2022: 2 Milyon 770 Bin

    Savunma sanayii,
    2002 yılı 56 şirket,
    2022 yılı 2705 şirket.

    Savunma sanayii yerlilik oranı:
    2002 yılı %20
    2022 yılı %80
    (yerli Piyade tüfeğimizi bile 2013 te üretebildik)

    "Savunma sanayii'nde %80 lere gelmek artık biz de oyun kurucuyuz demektir..!"
    Mete Yarar, Güvenlik Politikaları Uzmanı. (17-01-2023 konuşmasından)

    Dünyanın En İyi İlk 100 Savunma Şirketi Arasında Yer Alan Türk Firması Sayısı:
    2002: 0
    2020: 7

    Savunma Sanayii Ar-Ge Harcamaları:
    2002: 49 milyon $
    2021: 1 milyar 650 milyon $

    Büyükbaş hayvan sayısı;
    2002: 9.9 milyon
    2022: 17.9 milyon

    Küçükbaş hayvan sayısı;
    2002: 31.9 milyon
    2022: 58.5 milyon
    Küçükbaş hayvan sayısında 2023 yılı hedefi 70 milyon

    Türkiye;
    Koyun varlığında Dünyada 10’uncu,
    Keçi varlığında Dünyada 22’nci,
    K.baş varlığında Avrupada 1'nci
    B.baş varlığında Avrupada 2'nci
    Çiğ Süt Üretim Dünyada 8'nci,
    Çiğ Süt üretim Avrupada 3'ncü,
    Kırmızı et üretim Dünyada 11'nci

    Türkiye'de ağaç sayıları :

    Zeytin Ağacı;
    2001: 99.5 milyon
    2021: 188.6 milyon

    Ceviz Ağacı;
    2001: 5,4 milyon
    2021: 26,6 milyon

    Kiraz Ağacı;
    2001: 10,2 milyon
    2021: 27,5 milyon

    Elma Ağacı;
    2001: 38,6 milyon
    2021: 86,6 milyon

    Kayısı Ağacı;
    2001: 13,5 milyon
    2021: 21,8 milyon

    Nar Ağacı;
    2001: 3,3 milyon
    2021: 16,2 milyon

    Antep Fıstığı Ağacı;
    2001: 42,3 milyon
    2021: 79,1 milyon

    Badem Ağacı;
    2001: 4,1 milyon
    2021: 19,2 milyon

    Türkiye'de;
    2022 yılı ilk 9 ayda;(Ocak, Eylül)
    Kurulan şirket sayısı: 100.945
    Kapanan şirket sayısı: 15.864
    - TOBB -

    Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı;
    2001: % 103
    2021: % 16
    2022: % 11

    Bölünmüş yol;
    2002: 6.100 km
    2022: 28.722 km

    Otoyol;
    2002: 1414 km
    2023: 3633 km

    Tünel;
    2002: 83 adet/50 km
    2022: 469 adet/663 km

    Köprü/viyadük;
    2002: 311 km
    2022: 730 km

    Havalimanı;
    2002: 26 adet
    2022: 57 adet

    Tersane;
    2002: 37
    2022: 84

    Baraj,
    2002: 276
    2002: 861

    Ayrıca Orman Genel Müdürlüğüne ait, 2021 itibarı ile yangın söndürmede kullanılan 4150 adet Gölet ve Havuz bulunmaktadır.

    Türkiye'de trafiğe kayıtlı araç sayısı;
    2002
    Araç sayısı: 8.5 milyon
    Nüfus: 65 milyon
    7,6 kişiye 1 araç

    2022
    Araç sayısı: 26 milyon
    Nüfus: 85 milyon
    3.3 kişiye 1 araç

    Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı;
    2001: % 103
    2021: % 16
    2022: % 11

    Devleti, milleti soyan faiz baronları bu yüzden kuduruyor!
    2001'de vergi gelirleri devletin faiz ödemelerine yetmiyordu.
    Sonuç; sürekli borç!

    2021'de, dünya ortalamasının çok altına düştü.
    Sebebi vergi oranlarındaki artış değil; ekonomik büyüme ve faizlerin düşmesi.

    DOĞRU TERCİH YAPARSAK, ÖNÜMÜZDEKİ 10 YIL İÇİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ İÇİNE GİRMEMİZ MÜMKÜN...

    İSLAM BİRLİĞİ, İslam Ekonomik Birliği, Siyasal Birlik, Savunma Birliği bu Hedefe ulaşmamızı sağlayacak en büyük destektir...
    ŞİMDİLİK, 20 YILDA BU KADAR YAPILMIŞ : İster kör olun görmeyin, isterse Nankör olun söylemeyin. Ülkemizde (Türkiyede), son veriler: Organize Sanayi Bölgesi 2002: 138 2022: 378 Fabrika Sayısı 2002: 12.800 2022: 74.200 Çalışan Sayısı 2002: 384 Bin 2022: 2 Milyon 770 Bin Savunma sanayii, 2002 yılı 56 şirket, 2022 yılı 2705 şirket. Savunma sanayii yerlilik oranı: 2002 yılı %20 2022 yılı %80 (yerli Piyade tüfeğimizi bile 2013 te üretebildik) "Savunma sanayii'nde %80 lere gelmek artık biz de oyun kurucuyuz demektir..!" Mete Yarar, Güvenlik Politikaları Uzmanı. (17-01-2023 konuşmasından) Dünyanın En İyi İlk 100 Savunma Şirketi Arasında Yer Alan Türk Firması Sayısı: 2002: 0 2020: 7 Savunma Sanayii Ar-Ge Harcamaları: 2002: 49 milyon $ 2021: 1 milyar 650 milyon $ Büyükbaş hayvan sayısı; 2002: 9.9 milyon 2022: 17.9 milyon Küçükbaş hayvan sayısı; 2002: 31.9 milyon 2022: 58.5 milyon Küçükbaş hayvan sayısında 2023 yılı hedefi 70 milyon Türkiye; Koyun varlığında Dünyada 10’uncu, Keçi varlığında Dünyada 22’nci, K.baş varlığında Avrupada 1'nci B.baş varlığında Avrupada 2'nci Çiğ Süt Üretim Dünyada 8'nci, Çiğ Süt üretim Avrupada 3'ncü, Kırmızı et üretim Dünyada 11'nci Türkiye'de ağaç sayıları : Zeytin Ağacı; 2001: 99.5 milyon 2021: 188.6 milyon Ceviz Ağacı; 2001: 5,4 milyon 2021: 26,6 milyon Kiraz Ağacı; 2001: 10,2 milyon 2021: 27,5 milyon Elma Ağacı; 2001: 38,6 milyon 2021: 86,6 milyon Kayısı Ağacı; 2001: 13,5 milyon 2021: 21,8 milyon Nar Ağacı; 2001: 3,3 milyon 2021: 16,2 milyon Antep Fıstığı Ağacı; 2001: 42,3 milyon 2021: 79,1 milyon Badem Ağacı; 2001: 4,1 milyon 2021: 19,2 milyon Türkiye'de; 2022 yılı ilk 9 ayda;(Ocak, Eylül) Kurulan şirket sayısı: 100.945 Kapanan şirket sayısı: 15.864 - TOBB - Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı; 2001: % 103 2021: % 16 2022: % 11 Bölünmüş yol; 2002: 6.100 km 2022: 28.722 km Otoyol; 2002: 1414 km 2023: 3633 km Tünel; 2002: 83 adet/50 km 2022: 469 adet/663 km Köprü/viyadük; 2002: 311 km 2022: 730 km Havalimanı; 2002: 26 adet 2022: 57 adet Tersane; 2002: 37 2022: 84 Baraj, 2002: 276 2002: 861 Ayrıca Orman Genel Müdürlüğüne ait, 2021 itibarı ile yangın söndürmede kullanılan 4150 adet Gölet ve Havuz bulunmaktadır. Türkiye'de trafiğe kayıtlı araç sayısı; 2002 Araç sayısı: 8.5 milyon Nüfus: 65 milyon 7,6 kişiye 1 araç 2022 Araç sayısı: 26 milyon Nüfus: 85 milyon 3.3 kişiye 1 araç Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı; 2001: % 103 2021: % 16 2022: % 11 Devleti, milleti soyan faiz baronları bu yüzden kuduruyor! 2001'de vergi gelirleri devletin faiz ödemelerine yetmiyordu. Sonuç; sürekli borç! 2021'de, dünya ortalamasının çok altına düştü. Sebebi vergi oranlarındaki artış değil; ekonomik büyüme ve faizlerin düşmesi. DOĞRU TERCİH YAPARSAK, ÖNÜMÜZDEKİ 10 YIL İÇİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ İÇİNE GİRMEMİZ MÜMKÜN... İSLAM BİRLİĞİ, İslam Ekonomik Birliği, Siyasal Birlik, Savunma Birliği bu Hedefe ulaşmamızı sağlayacak en büyük destektir...
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Hoşgeldin ya şehri Ramazan..

    @bademki çizdi...

    #ramazan #ramazanayı #karikatür #çizim
    Hoşgeldin ya şehri Ramazan.. @bademki çizdi... #ramazan #ramazanayı #karikatür #çizim
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • ŞİMDİLİK, 20 YILDA BU KADAR YAPABİLMİŞİZ.
    İster kör olun görmeyin,isterse Nankör olun söylemeyin.

    Ülkemizde (Türkiyede), son veriler:

    Organize Sanayi Bölgesi
    2002: 138
    2022: 378

    Fabrika Sayısı
    2002: 12.800
    2022: 74.200

    Çalışan Sayısı
    2002: 384 Bin
    2022: 2 Milyon 770 Bin

    Savunma sanayii,
    2002 yılı 56 şirket,
    2022 yılı 2705 şirket.
    Savunma sanayii yerlilik oranı:
    2002 yılı %20
    2022 yılı %80
    (yerli Piyade tüfeğimizi bile 2013 te üretebildik)
    Savunma sanayii'nde %80 lere gelmek artık bizde oyun kurucuyuz demektir..! Mete Yarar, Güvenlik Politikaları Uzmanı. (17-01-2023 konuşmasından)

    Dünyanın En İyi İlk 100 Savunma Şirketi Arasında Yer Alan Türk Firması Sayısı:
    2002: 0
    2020: 7
    Savunma Sanayii Ar-Ge Harcamaları:
    2002: 49 milyon $
    2021: 1 milyar 650 milyon $

    Büyükbaş hayvan sayısı;
    2002: 9.9 milyon
    2022: 17.9 milyon
    Küçükbaş hayvan sayısı;
    2002: 31.9 milyon
    2022: 58.5 milyon
    Küçükbaş hayvan sayısında 2023 yılı hedefi 70 milyon

    Türkiye;
    Koyun varlığında Dünyada 10’uncu,
    Keçi varlığında Dünyada 22’nci,
    K.baş varlığında Avrupada 1'nci
    B.baş varlığında Avrupada 2'nci
    Çiğ Süt Üretim Dünyada 8'nci,
    Çiğ Süt üretim Avrupada 3'ncü,
    Kırmızı et üretim Dünyada 11'nci

    Türkiye'de ağaç sayıları
    Zeytin Ağacı;
    2001: 99.5 milyon
    2021: 188.6 milyon
    Ceviz Ağacı;
    2001: 5,4 milyon
    2021: 26,6 milyon
    Kiraz Ağacı;
    2001: 10,2 milyon
    2021: 27,5 milyon
    Elma Ağacı;
    2001: 38,6 milyon
    2021: 86,6 milyon
    Kayısı Ağacı;
    2001: 13,5 milyon
    2021: 21,8 milyon
    Nar Ağacı;
    2001: 3,3 milyon
    2021: 16,2 milyon
    Antep Fıstığı Ağacı;
    2001: 42,3 milyon
    2021: 79,1 milyon
    Badem Ağacı;
    2001: 4,1 milyon
    2021: 19,2 milyon

    Türkiye'de;
    2022 yılı ilk 9 ayda;(Ocak, Eylül)
    Kurulan şirket sayısı: 100.945
    Kapanan şirket sayısı: 15.864
    - TOBB -

    Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı;
    2001: % 103
    2021: % 16
    2022: % 11

    Bölünmüş yol;
    2002: 6.100 km
    2022: 28.722 km
    Otoyol;
    2002: 1414 km
    2023: 3633 km
    Tünel;
    2002: 83 adet/50 km
    2022: 469 adet/663 km
    Köprü/viyadük;
    2002: 311 km
    2022: 730 km
    Havalimanı;
    2002: 26 adet
    2022: 57 adet
    Tersane;
    2002: 37
    2022: 84
    Baraj,
    2002: 276
    2002: 861
    Ayrıca Orman Genel Müdürlüğüne ait, 2021 itibarı ile yangın söndürmede kullanılan 4150 adet Gölet ve Havuz bulunmaktadır.

    Türkiye'de trafiğe kayıtlı araç sayısı;
    2002
    Araç sayısı: 8.5 milyon
    Nüfus: 65 milyon
    7,6 kişiye 1 araç
    2022
    Araç sayısı: 26 milyon
    Nüfus: 85 milyon
    3.3 kişiye 1 araç

    Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı;
    2001: % 103
    2021: % 16
    2022: % 11
    Devleti, milleti soyan faiz baronları bu yüzden kuduruyor!
    2001'de vergi gelirleri devletin faiz ödemelerine yetmiyordu.
    Sonuç; sürekli borç!
    2021'de, dünya ortalamasının çok altına düştü.
    Sebebi vergi oranlarındaki artış değil; ekonomik büyüme ve faizlerin düşmesi.
    ŞİMDİLİK, 20 YILDA BU KADAR YAPABİLMİŞİZ. İster kör olun görmeyin,isterse Nankör olun söylemeyin. Ülkemizde (Türkiyede), son veriler: Organize Sanayi Bölgesi 2002: 138 2022: 378 Fabrika Sayısı 2002: 12.800 2022: 74.200 Çalışan Sayısı 2002: 384 Bin 2022: 2 Milyon 770 Bin Savunma sanayii, 2002 yılı 56 şirket, 2022 yılı 2705 şirket. Savunma sanayii yerlilik oranı: 2002 yılı %20 2022 yılı %80 (yerli Piyade tüfeğimizi bile 2013 te üretebildik) Savunma sanayii'nde %80 lere gelmek artık bizde oyun kurucuyuz demektir..! Mete Yarar, Güvenlik Politikaları Uzmanı. (17-01-2023 konuşmasından) Dünyanın En İyi İlk 100 Savunma Şirketi Arasında Yer Alan Türk Firması Sayısı: 2002: 0 2020: 7 Savunma Sanayii Ar-Ge Harcamaları: 2002: 49 milyon $ 2021: 1 milyar 650 milyon $ Büyükbaş hayvan sayısı; 2002: 9.9 milyon 2022: 17.9 milyon Küçükbaş hayvan sayısı; 2002: 31.9 milyon 2022: 58.5 milyon Küçükbaş hayvan sayısında 2023 yılı hedefi 70 milyon Türkiye; Koyun varlığında Dünyada 10’uncu, Keçi varlığında Dünyada 22’nci, K.baş varlığında Avrupada 1'nci B.baş varlığında Avrupada 2'nci Çiğ Süt Üretim Dünyada 8'nci, Çiğ Süt üretim Avrupada 3'ncü, Kırmızı et üretim Dünyada 11'nci Türkiye'de ağaç sayıları Zeytin Ağacı; 2001: 99.5 milyon 2021: 188.6 milyon Ceviz Ağacı; 2001: 5,4 milyon 2021: 26,6 milyon Kiraz Ağacı; 2001: 10,2 milyon 2021: 27,5 milyon Elma Ağacı; 2001: 38,6 milyon 2021: 86,6 milyon Kayısı Ağacı; 2001: 13,5 milyon 2021: 21,8 milyon Nar Ağacı; 2001: 3,3 milyon 2021: 16,2 milyon Antep Fıstığı Ağacı; 2001: 42,3 milyon 2021: 79,1 milyon Badem Ağacı; 2001: 4,1 milyon 2021: 19,2 milyon Türkiye'de; 2022 yılı ilk 9 ayda;(Ocak, Eylül) Kurulan şirket sayısı: 100.945 Kapanan şirket sayısı: 15.864 - TOBB - Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı; 2001: % 103 2021: % 16 2022: % 11 Bölünmüş yol; 2002: 6.100 km 2022: 28.722 km Otoyol; 2002: 1414 km 2023: 3633 km Tünel; 2002: 83 adet/50 km 2022: 469 adet/663 km Köprü/viyadük; 2002: 311 km 2022: 730 km Havalimanı; 2002: 26 adet 2022: 57 adet Tersane; 2002: 37 2022: 84 Baraj, 2002: 276 2002: 861 Ayrıca Orman Genel Müdürlüğüne ait, 2021 itibarı ile yangın söndürmede kullanılan 4150 adet Gölet ve Havuz bulunmaktadır. Türkiye'de trafiğe kayıtlı araç sayısı; 2002 Araç sayısı: 8.5 milyon Nüfus: 65 milyon 7,6 kişiye 1 araç 2022 Araç sayısı: 26 milyon Nüfus: 85 milyon 3.3 kişiye 1 araç Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı; 2001: % 103 2021: % 16 2022: % 11 Devleti, milleti soyan faiz baronları bu yüzden kuduruyor! 2001'de vergi gelirleri devletin faiz ödemelerine yetmiyordu. Sonuç; sürekli borç! 2021'de, dünya ortalamasının çok altına düştü. Sebebi vergi oranlarındaki artış değil; ekonomik büyüme ve faizlerin düşmesi.
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Bu zor günleri de aşacağız
    @bademki çizdi

    #karikatür #karikatur #Türkiye #deprem #gaziantep #diyarbakır #kahramanmaraş #elbistan #şanlıurfa #kilis #adıyaman #malatya #hatay #antakya #adana
    Bu zor günleri de aşacağız 🥲 @bademki çizdi #karikatür #karikatur #Türkiye #deprem #gaziantep #diyarbakır #kahramanmaraş #elbistan #şanlıurfa #kilis #adıyaman #malatya #hatay #antakya #adana
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • ŞİMDİLİK, 20 YILDA BU KADAR YAPILMIŞ :

    İster kör olun görmeyin,isterse Nankör olun söylemeyin.

    Ülkemizde (Türkiyede), son veriler:

    Organize Sanayi Bölgesi
    2002: 138
    2022: 378

    Fabrika Sayısı
    2002: 12.800
    2022: 74.200

    Çalışan Sayısı
    2002: 384 Bin
    2022: 2 Milyon 770 Bin

    Savunma sanayii,
    2002 yılı 56 şirket,
    2022 yılı 2705 şirket.

    Savunma sanayii yerlilik oranı:
    2002 yılı %20
    2022 yılı %80
    (yerli Piyade tüfeğimizi bile 2013 te üretebildik)

    Savunma sanayii'nde %80 lere gelmek artık bizde oyun kurucuyuz demektir..! Mete Yarar, Güvenlik Politikaları Uzmanı. (17-01-2023 konuşmasından)

    Dünyanın En İyi İlk 100 Savunma Şirketi Arasında Yer Alan Türk Firması Sayısı:
    2002: 0
    2020: 7

    Savunma Sanayii Ar-Ge Harcamaları:
    2002: 49 milyon $
    2021: 1 milyar 650 milyon $

    Büyükbaş hayvan sayısı;
    2002: 9.9 milyon
    2022: 17.9 milyon

    Küçükbaş hayvan sayısı;
    2002: 31.9 milyon
    2022: 58.5 milyon
    Küçükbaş hayvan sayısında 2023 yılı hedefi 70 milyon

    Türkiye;
    Koyun varlığında Dünyada 10’uncu,
    Keçi varlığında Dünyada 22’nci,
    K.baş varlığında Avrupada 1'nci
    B.baş varlığında Avrupada 2'nci
    Çiğ Süt Üretim Dünyada 8'nci,
    Çiğ Süt üretim Avrupada 3'ncü,
    Kırmızı et üretim Dünyada 11'nci

    Türkiye'de ağaç sayıları :

    Zeytin Ağacı;
    2001: 99.5 milyon
    2021: 188.6 milyon

    Ceviz Ağacı;
    2001: 5,4 milyon
    2021: 26,6 milyon

    Kiraz Ağacı;
    2001: 10,2 milyon
    2021: 27,5 milyon

    Elma Ağacı;
    2001: 38,6 milyon
    2021: 86,6 milyon

    Kayısı Ağacı;
    2001: 13,5 milyon
    2021: 21,8 milyon

    Nar Ağacı;
    2001: 3,3 milyon
    2021: 16,2 milyon

    Antep Fıstığı Ağacı;
    2001: 42,3 milyon
    2021: 79,1 milyon

    Badem Ağacı;
    2001: 4,1 milyon
    2021: 19,2 milyon

    Türkiye'de;
    2022 yılı ilk 9 ayda;(Ocak, Eylül)
    Kurulan şirket sayısı: 100.945
    Kapanan şirket sayısı: 15.864
    - TOBB -

    Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı;
    2001: % 103
    2021: % 16
    2022: % 11

    Bölünmüş yol;
    2002: 6.100 km
    2022: 28.722 km

    Otoyol;
    2002: 1414 km
    2023: 3633 km

    Tünel;
    2002: 83 adet/50 km
    2022: 469 adet/663 km

    Köprü/viyadük;
    2002: 311 km
    2022: 730 km

    Havalimanı;
    2002: 26 adet
    2022: 57 adet

    Tersane;
    2002: 37
    2022: 84

    Baraj,
    2002: 276
    2002: 861

    Ayrıca Orman Genel Müdürlüğüne ait, 2021 itibarı ile yangın söndürmede kullanılan 4150 adet Gölet ve Havuz bulunmaktadır.

    Türkiye'de trafiğe kayıtlı araç sayısı;
    2002
    Araç sayısı: 8.5 milyon
    Nüfus: 65 milyon
    7,6 kişiye 1 araç

    2022
    Araç sayısı: 26 milyon
    Nüfus: 85 milyon
    3.3 kişiye 1 araç

    Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı;
    2001: % 103
    2021: % 16
    2022: % 11

    Devleti, milleti soyan faiz baronları bu yüzden kuduruyor!
    2001'de vergi gelirleri devletin faiz ödemelerine yetmiyordu.
    Sonuç; sürekli borç!

    2021'de, dünya ortalamasının çok altına düştü.
    Sebebi vergi oranlarındaki artış değil; ekonomik büyüme ve faizlerin düşmesi.

    DOĞRU TERCİH YAPARSAK, ÖNÜMÜZDEKİ 10 YIL İÇİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ İÇİNE GİRMEMİZ MÜMKÜN...

    İSLAM BİRLİĞİ, İslam Ekonomik Birliği, Siyasal Birlik, Savunma Birliği bu Hedefe ulaşmamızı sağlayacak en büyük destektir...
    Ali Kemal Pekkendir
    ŞİMDİLİK, 20 YILDA BU KADAR YAPILMIŞ : İster kör olun görmeyin,isterse Nankör olun söylemeyin. Ülkemizde (Türkiyede), son veriler: Organize Sanayi Bölgesi 2002: 138 2022: 378 Fabrika Sayısı 2002: 12.800 2022: 74.200 Çalışan Sayısı 2002: 384 Bin 2022: 2 Milyon 770 Bin Savunma sanayii, 2002 yılı 56 şirket, 2022 yılı 2705 şirket. Savunma sanayii yerlilik oranı: 2002 yılı %20 2022 yılı %80 (yerli Piyade tüfeğimizi bile 2013 te üretebildik) Savunma sanayii'nde %80 lere gelmek artık bizde oyun kurucuyuz demektir..! Mete Yarar, Güvenlik Politikaları Uzmanı. (17-01-2023 konuşmasından) Dünyanın En İyi İlk 100 Savunma Şirketi Arasında Yer Alan Türk Firması Sayısı: 2002: 0 2020: 7 Savunma Sanayii Ar-Ge Harcamaları: 2002: 49 milyon $ 2021: 1 milyar 650 milyon $ Büyükbaş hayvan sayısı; 2002: 9.9 milyon 2022: 17.9 milyon Küçükbaş hayvan sayısı; 2002: 31.9 milyon 2022: 58.5 milyon Küçükbaş hayvan sayısında 2023 yılı hedefi 70 milyon Türkiye; Koyun varlığında Dünyada 10’uncu, Keçi varlığında Dünyada 22’nci, K.baş varlığında Avrupada 1'nci B.baş varlığında Avrupada 2'nci Çiğ Süt Üretim Dünyada 8'nci, Çiğ Süt üretim Avrupada 3'ncü, Kırmızı et üretim Dünyada 11'nci Türkiye'de ağaç sayıları : Zeytin Ağacı; 2001: 99.5 milyon 2021: 188.6 milyon Ceviz Ağacı; 2001: 5,4 milyon 2021: 26,6 milyon Kiraz Ağacı; 2001: 10,2 milyon 2021: 27,5 milyon Elma Ağacı; 2001: 38,6 milyon 2021: 86,6 milyon Kayısı Ağacı; 2001: 13,5 milyon 2021: 21,8 milyon Nar Ağacı; 2001: 3,3 milyon 2021: 16,2 milyon Antep Fıstığı Ağacı; 2001: 42,3 milyon 2021: 79,1 milyon Badem Ağacı; 2001: 4,1 milyon 2021: 19,2 milyon Türkiye'de; 2022 yılı ilk 9 ayda;(Ocak, Eylül) Kurulan şirket sayısı: 100.945 Kapanan şirket sayısı: 15.864 - TOBB - Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı; 2001: % 103 2021: % 16 2022: % 11 Bölünmüş yol; 2002: 6.100 km 2022: 28.722 km Otoyol; 2002: 1414 km 2023: 3633 km Tünel; 2002: 83 adet/50 km 2022: 469 adet/663 km Köprü/viyadük; 2002: 311 km 2022: 730 km Havalimanı; 2002: 26 adet 2022: 57 adet Tersane; 2002: 37 2022: 84 Baraj, 2002: 276 2002: 861 Ayrıca Orman Genel Müdürlüğüne ait, 2021 itibarı ile yangın söndürmede kullanılan 4150 adet Gölet ve Havuz bulunmaktadır. Türkiye'de trafiğe kayıtlı araç sayısı; 2002 Araç sayısı: 8.5 milyon Nüfus: 65 milyon 7,6 kişiye 1 araç 2022 Araç sayısı: 26 milyon Nüfus: 85 milyon 3.3 kişiye 1 araç Türkiye'nin FAİZ giderlerinin VERGİ gelirlerine oranı; 2001: % 103 2021: % 16 2022: % 11 Devleti, milleti soyan faiz baronları bu yüzden kuduruyor! 2001'de vergi gelirleri devletin faiz ödemelerine yetmiyordu. Sonuç; sürekli borç! 2021'de, dünya ortalamasının çok altına düştü. Sebebi vergi oranlarındaki artış değil; ekonomik büyüme ve faizlerin düşmesi. DOĞRU TERCİH YAPARSAK, ÖNÜMÜZDEKİ 10 YIL İÇİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ İÇİNE GİRMEMİZ MÜMKÜN... İSLAM BİRLİĞİ, İslam Ekonomik Birliği, Siyasal Birlik, Savunma Birliği bu Hedefe ulaşmamızı sağlayacak en büyük destektir... Ali Kemal Pekkendir
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Anadol Araba Fabrikası Acıbadem Üsküdar 1968, O dönem satış fiyatı 28 bin tl..

    Anadol, Türkiye'de seri olarak üretilen ilk otomobil markasıdır. ... Genel merkezi, Acıbadem, Üsküdar, İstanbul...
    Anadol Araba Fabrikası Acıbadem Üsküdar 1968, O dönem satış fiyatı 28 bin tl.. Anadol, Türkiye'de seri olarak üretilen ilk otomobil markasıdır. ... Genel merkezi, Acıbadem, Üsküdar, İstanbul...
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Hunza Türkleri---
    Hunzalar Çin ve Afganistan sınırında Pakistan Keşmirinin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalayaların batı uzantısı olan Karakurum Sıradağları, Hindukuş dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda, 1.6 km genişliğindeki Hunza Vadisinde yaşıyan bir halk. Aslında komşu oldukları Çin değil, günümüz Çin devletinin sınırları içerisinde Uygurların yaşadığı Doğu Türkistan.
    Kut
    Hunzalar kendilerine Hunzakut diyorlar. Kut, Türk ve Altay şamanizminde ve halk inancında kutsal enerji, yaşam gücü demek. Yiğitler kut sayesinde ölümden kurtulur veya yaşama döner. Bu güç Tanrı’dan kaynaklanır. Tanrı bu gücü geri çekerse kağanlar tahtı ve yaşamlarını yitirirler. Uygurlar 1209’da Cengiz Han tarafından Moğollar’a bağlandıktan sonra 1550’lere kadar çeşitli şekillerde varlıklarını devam ettirdiler. Bunlardan biri de Turfan’daki İdikutlardı. İdikutlar 12. yüzyılda Karahıtaylara bağlıydılar. İdikutlar 1209’da Cengiz Han’a Barçuk İdikut önderliğinde itaat ettiler. Onun oğulları Kesmes ve Salındı Moğollar’ın müttefiki oldular. 1248’de Büyük Moğol Hanı Güyük Beşbalık’ta öldü. Buradaki Uygurlar, Çin’deki Moğol hânedanına bağlı olarak buğra damgasını kullanıyorlardı. 1286 yılı civarında Cengiz Han’ın torunu Duva, Koçkar Tegin adlı İdikut’u kendisine bağlamak için Beşbalık’ı kuşattı. İdikut’un kızının Duva’ya verilmesi sonucu kuşatma kaldırıldı. İdikutlar ile Cengizoğulları arasında birçok evlenme gerçekleşti. Çin’deki yüksek görevlere getirilen İdikutlar ülkelerinden uzaklaşıyor ve bir daha geri dönmüyorlardı. 1353’te İdikut olan Sangga ve Budashri’nin ardından Hos-hang devrinde İdikut sülâlesi sona erdi.
    Kut’u kendilerinde ortaya çıkmış, var olmuş olarak kabul eden Hunzalar 7900 kilometre karelik bir alanda yer alan Hunza Vadisinde yaşıyorlar. Vadinin Kuzey doğusunda Doğu Türkistan, Kuzey Batısında Pamir Dağları yer alıyor. Etrafında 6000 ile 7788 m. ye kadar yükseklikte muhteşem görünümlü zirveler var. Turistler buralara fotoğraf çekmeye ve uzun yürüyüşler yapmaya geliyor. Hunza Vadisinden Hunza Nehri akıyor. Dağlardaki buzullar nehrin ve insanların su kaynağı.
    Dil
    Hunzaların konuştukları dil olan Buruşo yüzünden onlara Bruşolar diyenler de var. Hunza Bruşo dilinde “ok” anlamına geliyor. Bilindiği gibi Oğuzların orijin adı OK UZ. Bruşo (Bruşaski) dilinin komşu toplulukların Hint-Avrupa kökenli dilleriyle herhangi bir bağı yok. Bu dili Kafkas kökenli dillerle bağdaştıranlar var. Şimdilerde Urdu dilini de konuşuyorlar. Konuştukları dil diğer hiçbir Türk diline benzemiyor onlar Türk olamaz diyenlerin Çuvaşlardan haberi var mı acaba? Çuvaşların dili de diğer hiçbir Türk diline benzemiyor ve Hun kökenli bir dil. Hunzaların dili de Hun kökenli olabilir. Aynı şekilde Pakistan ve Hindistan Türklerinin dilleri de Türk dillerine benzemiyor ama kendileri şecerelerini anlatarak biz Türküz diyorlar. Pakistan ve Hindistan Türkleri ile ilgili yazılarımızda bunlar açıklanmaktadır:
    Keşmir’de Türk Köyleri
    Pakistan’daki Türkler
    Hindistan’da Muradabad Türkleri
    Hindistan’da Osmani Türkleri
    Tarih
    Asırlarca yolu, izi olmayan, erişilmesi çok güç bir yerde izole olarak yaşayan Hunzakutlar “Mir” dedikleri hanedan reislerinin ve ona danışmanlık yapan on iki kişiden oluşan bir İhtiyar Heyeti idaresinde, yani Türk geleneklerine uygun olarak, 900 yıldan fazla bir süre bağımsız yaşamışlar. Eskiden Sincan-Keşmir arasında gidip gelen kervanlara sarp geçitlerde baskın yaparak, mallarını çalarak, gerektiğinde adam öldürerek geçimlerini sağlarlarmış. Ancak komşu halkların sert tepkileri üzerine 1860 da onlara söz vererek bundan vazgeçmek zorunda kalmışlar.
    Bağımsız yönetim 1870 de İngiliz askerleri gelmesiyle kesintiye uğradı. Hunzalar İngilizler gittikten sonra tekrar bağımsız oldular. Ancak Mirlik 1974 de Pakistan tarafından ilga edildi (ortadan kaldırıldı) ve Hunzakutlar tamamen Pakistan yasalarına tabi oldular.
    Çin’in Sincan Uygur bölgesindeki Kaşgar şehrini Pakistan’ın Pencap eyaletindeki Hasan Abdal şehrine bağlayan, Gilgit ve Hunza vadisinden geçen Karakurum Karayolunun 1979 da tamamlanması ve 1986 da turizme açılmasıyla Hunza vadisine erişim kolaylaşmıştır. Zor şartlarda yapılan yolun inşaatında ölen işçi sayısı 1010. Günümüzde Hunzakutların vadideki yerleşim yerleri olan Ganiş köyü, Aliabad ve Kerimabad ile Gilgit arasında otobüs ve minibüsler işlemektedir. Gilgit’teki havaalanına iç hat seferleri yapılmaktadır. Tarlalar veraset yoluyla bölündüğü ve vadi artan nüfusu besleyemediğinden genç Hunzakutlar artık gurbette çalışmakta ve ailelerine para göndermekteler.
    Dinleri ve kadınları
    Hunzalar/Hunzakutlar Şii mezhebinin İsmailiye koluna mensup Müslümanlar. Hunzalıların oralara kısa süreli gelenlere anlattıklarına göre kadınların başları açık, dışarı çıkmakta ve gezmekte serbestler, evleriyle ilgili kararlarda kocalarıyla aynı oranda söz sahibiler. Ebeveynler eş adayını Hunza aşiretlerden birinden seçiyor (akraba evliliği kesinlikle yasak) ancak çocuğun bu seçimi kabul etmeme hakkı var. Boşanma olayı çok nadir.
    Geçmişte durum nasıldı bilemeyiz. Kadınlarının başları açık gezdikleri iddialarına karşın fotoğraflar ve gidenler pek de öyle demiyor. Günümüz Pakistan’ında Müslüman kadınların başı açık gezmeleri mümkün değil. Gerçekte yakın çevreden kız aldıklarına da bakılırsa bütün bu iddialar Avrupalı kökenli olduklarını vurgulamak için ortaya atılmış olmalı.
    Makedonya Masalları
    New Picture (5)
    Hunzakutların en büyük özellikleri dış dünyanın dikkatini çekmek için fırsat bulduklarında sansasyonel, abartılı tanıtımlara ve gösterilere başvurmaları. Bunlardan biri de, Büyük İskender’in 2 bin 300 yıl önceki seferde orada kalan askerlerinin torunları olduklarını iddia etmeleri. Kanıt olarak da çevre halkı Peştunlara göre beyaz tenlerini, farklı dil ve kültürlerini gösteriyorlar. Ancak Türkler de Pakistanlılara göre beyaz tenli, dil ve kültürleri farklı, kaldı ki Hunzaların yaşadıkları ülke olan Pakistan’ın resmi dili Urdu bir zamanlar o topraklara hükmetmiş olan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut’un ordusunun dili.
    Makedonyalı Büyük İskender’in torunları olduklarını iddia eden Hunza Prensi Gazanfar Ali Han ve Prensesi Rani Atikan 2008 yılında anavatanları olduğunu iddia ettikleri Makedonya’ya yaptıkları ziyarette Makedonya Başbakanı Gruevski tarafından Büyük İskender’in askerleri şeklinde giyinmiş şeref kıtası ile karşılandılar. Yunanistan ile isim sorunu yüzünden Atina’nın NATO ve AB üyeliğine ambargo uyguladığı 2 milyon nüfuslu Makedonya, Hunzaların iddialarına ve ziyaretine mal bulmuş mağribi gibi atlamışlardı. Ancak bütün bunlar, diğer bölümlerde de açıkladığımız gibi, maksatlı ve “show” amaçlı.
    Hunzaların genleri
    Eski bir Hunzalı Mir Sefdar Han'ın hatları tipik Orta Asya Türk ırkının özelliklerini taşıyor
    Eski bir Hunzalı Mir Sefdar Han’ın hatları tipik Orta Asya Türk ırkının bilhassa Uygur Türklerinin özelliklerini taşıyor
    En son Y-DNA gen araştırmalarında (Firasat ve diğerleri) Hunzakutlarda Greklerin genetik unsurlarına hiç rastlanmadı. Büyük İskender kalıntıları olabilecek diğer halklardan Kalaşlar da aynen sıfır çektiler, sadece Peştunlarda % 2 Grek geni bulundu.
    Hunzakutlar üzerinde yapılan gen araştırmaları bulguları :
    – % 25,8 sıklıkta R1a1a haplogrubu M17 markeri. Keşmir, Özbekistan, Güney Asya, Doğu Türkistan (Uygur), Orta Asya, Karadenizin Kuzeyi, Macaristan’da, İdil/Ural bölgesinde Kıpçak Bozkırlarında yoğun olarak, Sibirya ve Eski Yugoslayva‘nın Makedonya dışındaki bölgelerinde daha az yoğunlukta rastlanmıştır
    – % 14,4 sıklıkta Y-DNA R2a haplogrubu R-M124 genetik markeri. Bu marker aşağıda detaylandırıldığı gibi Güney/Orta Asya orijinli Üst Paleolitik Kültüre aittir:
    * Güney Asya’da: Hint yarımadasında ve Sri Lanka’da ortalama % 10-15, Davudi Buhara Müslümanlarında % 16, Telugularda % 40, Brahman olmayan kastlarda % 35-55, Kuzey Hindistan Sünnilerinde % 11,
    * Kafkaslar’dan: Çeçenlerde ve Dağ Yahudilerinde % 16, Balkarlarda ve Osetlerde % 8, Kalmuklarda % 6, Azerbaycan ve Kumuk Türklerinde % 3
    * Orta Asya’da Karakalpaklarda % 5, Türkmenlerde % 3, Pamir dillilerden: Bartangilerde % 16, İşkaşmilerde % 8, Hocantlarda % 9
    * Orta Asya/Güney Asya’dan Almanya ve Avusturya’ya göç etmiş Sintlerde (Romanlarda) % 53 olarak görülür.
    – % 12,4 sıklıkta L3 – M357 haplogrubu. Kalaş, Peştun, Çeçenlerde görülür.
    – % 7,2 sıklıkta J2 (J-M172) haplogrubu. Neolitik Kültürde Yakın Doğu’dan Avrupa’ya tarımı yayan çiftçilerle ilgili Kafkaslar, Anadolu, Mezopotamya ve Doğu Akdeniz menşeli Türkler % 24 oranında J-M172 grubundan, % 50 oranında J-P209/J-M267 grup kombinasyonundandır. J-M172 ve J-M267, J-P209’un alt kollarıdır.
    – % 8,2 sıklıkta C3 – PK2. Sibirya’dan Bering boğazını geçerek Amerika’ya giden Ön Türklerin haplogrubudur.
    – % 4,1 sıklıkta L -M20. Türkiyedeki Afşarların % 57 sinde, Al Raqqa Suriyelilerinin % 51’ünde, Suriye’nin doğusunda yaşayanların % 31’inde, Pamirlilerin % 10.1’inde, Çeçenlerin % 10’unda, Tacikistan’da yaşayan Yagnobilerin % 9,7 ‘sinde, Buhara Araplarının % 9,5’inde, Taciklerin % 9’unda, Karakalpakların % 4,5’inde, Uygurların % 4,4’ünde, Özbeklerin % 3’ünde, Kazan Tatarlarının % 2,6’sında, Hintlilerin % 7-15’inde, Avrupa’da vb görülür.
    – % 4,1 sıklıkta H1-M52. Tacik, Türkmen, Özbeklerde, Kalaşlarda, Peştunlarda görülmüştür.
    – % 2,6 sıklıkta O3 M 122 haplogrubu. Doğu Asya halklarında görülmektedir.
    Genetik terimleri hakkındaki bazı açıklamaları OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
    Hunzaların gerçek kökeni
    KKHŞimdi gelelim Hunzaların gerçek kökenlerine. Önce yukarıdaki Karakurum Karayolu haritasına dikkatlice bakalım. Bu karayolunun hikayesini daha önce anlatmıştık. Burada dikkati çeken husus şu: Hunza vadisi Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’daki Sincan Uygur Bölgesinin yalnızca iki adım ötesinde. Arada sadece Kuncerab geçidi var. Uygurların yarısı genetik açıdan R1a ve R1b haplogrubuna mensup. Avrupalılar gibi. Yukarıda da açıklandığı gibi Hunzakutlar ve Uygurların İdikutlar boyu arasında genetik bağ var. Muhtemelen İdikutların bir bölümü Hunza’ya gelince zamanla kendilerine Hunzakutlar demişler.
    Hunza’daki “Hun” öneki onların kökeninin Hunlara dayandığının göstergesi olabilir. Bir tarafta Hunza, Buroşo dilinde “OK” demek, diğer tarafta Türklerin en büyük boyları Oğuz’un aslı “OK UZ”. Türk boyları ve Türklerle genetik bağları var.
    Yörede genetikçilerden başka araştırma yapan Batılı antropologlara göre biyolojik özellikleri, toplumsal ve kültürel yönleri açısından Hunzakutlar Kafkasya orijinliler (Beyaz ve kumral Batı ve Doğu Avrupalılar, Kafkaslar dahil).
    Bütün bunlar ve Hunzakutların tenleri, dilleri ve kültürlerinin yöre halklarından farkılı olmasının sebebinin Grek değil Türk orijinli olmalarına işaret ediyor. Avrupa ve Asyada bulunan Türk genleri ile ilgili araştırmaları anlattığımız yazılarımızı okumak için lütfen tıklayın. Bu ve bağlantılı sayfalarımızda anlattığımız gibi Türkler dünyaya yayılmışlar, Amerikaya bile gitmişler, Avrupa halkları avcı-toplayıcı topluluklarken Türkler Orta Asya, Kafkaslar ve Anadolu’dan gelip onlara çiftçilik öğretmişler. Onların atası olmuşlar. Hint yarımadası halkının kökeni de Ön Türkler. Aslında bunları biz söylemiyoruz. Yazımızda kanyaklarını verdiğimiz batılı genobilimciler söylüyor. Hepsi linkini verdiğimiz yazımızda.
    Sonuçta veriler ana dillerinin bilinen hiçbir dil ile benzerlik taşımaması nedeniyle Hunlar ve Uygurlar ile yakın akraba olmalarından ziyade atalarının bütün Türklerin ortak ataları olan Ön Türkler olduğunu, zamanla erkeklerin yakın çevreden kız almalarıyla yöre halkıyla da karıştıklarını gösteriyor.
    Keşmir Türkleri
    Keşmir’deki Türkler sadece Hunzalardan ibaret değil. Pakistan’da, Keşmir’de, Hindistan’da Türkler var. Bu konular ayrı yazılarımızda incelenmiştir.
    Keşmir’de Türk Köyleri
    Pakistan’daki Türkler
    Hint yarımadasında Türk İzleri
    Hindistan’da Muradabad Türkleri
    Hindistan’da Osmani Türkleri
    Türkler’in Keşmir dağlarını mesken edinmeleriyle ilgili çeşitli görüşler bulunuyor.
    İlki, Orta Asya’nın Horasan bölgesinde yaşayan bazı Türk boylarının İslam’ı kabul etmesinin ardından Sufi din adamları öncülüğünde Keşmir bölgesinden ilk kez Hint alt kıtasına geldikleri tarihi kayıtlar ortaya koyuyor.
    Türkler’in bölgeye gelmesiyle ilgili diğer yaygın görüş ise Türk-İslam devletlerinden biri olarak kabul edilen Gazneliler’in kurucusu Sultan Mahmud’un (998-1030) Hindistan’a düzenlediği seferlerde beraberinde getirdiği Türk ailelerini sistemli şekilde bu bölgeye yerleştirmesi.
    Üçüncü görüş ise, Orta Asya’daki Türk boylarının, Büyük Timur İmparatorluğu’nun kurucusu Timurlenk olarak bilinen Emir Timur’un (1370-1405) Hindistan’ı fethi sonrasında bölgeye gelip yerleşmeleri.
    Günümüzde Pakistan’da, Keşmir’de, Hindistan’daki Türklerin konuştukları diller de Hunzalar gibi Türkçe değil. Babür İmparatorluğunun dilinin önce Farsça’ya sonra da yerel dillere kayması nedeniyle bütün coğrafyada Türkçe zamanla asimile olmuş, Türkler dillerini unutmuşlar. Ancak Hunzalar hariç diğerlerinin hepsi Türküz diyorlar. Bu da Hunzaların dili Türkçe değil o yüzden Türklükle ilgileri olamaz görüşünü çürütüyor.
    Türküz diyememişler
    Türklerle büyük benzerlik
    Yüzyıllar öncesi buraya gelip yerleşmiş Hunzakutlar çevre halkı Peştunlardan farklı görünümde olmalarının çektiği ilgiyi avantaja çevirmek istemişler. Atalarının Türkler olduğunu ifade etmenin Batı dünyasında yankı bulmayacağını akıllıca farketmişler. Zira yukarıda bahsettiğimiz daha güneylerindeki Türklerden kimsenin haberi yok. Türkiye Türklerinin bile. Bu yüzden Hunzalar yaşadıkları yerin James Hilton’un Yitik (Kayıp) Ufuklar (The Lost Horizon) romanında geçen Şangri-La olduğunu, soylarının Makedonlardan geldiğini ortaya atmışlar.
    Diğer Hunza iddiaları
    4123681Hunzalar hayat tarzlarının doğal olduğunu, bunun da ömürlerini olağanüstü artırdığını, kanserin, kalp rahatsızlıklarının ve diğer hastalıklarının semtlerine bile uğramadığını iddia etmişler, kısa süreli gelen ziyaretçilere bunları kanıtlamak için sadece istedikleri taraflarını göstermeye çalışmışlardır. Bunları neden yapmışlar? Çünkü 1860 da eşkıyalığı mecburen bıraktıktan sonra çok güç şartlarda yapmaya mecbur kaldıkları tarım ve hayvancılıkla zar zor geçinebilmişler, gıdalarından keserek ürettiklerinin bir bölümünü yakın şehirlerdeki pazarlarda düşük fiyatla satarak karşılığında sınırlı ölçüde silah, bıçak, metal eşya, metal kab, inşaat malzemeleri, kumaş, iğne, kibrit, ayna, bardak vb. alabilmişler. Bu arada insanların onlara genetik ilgisini akıllıca propagandaya çevirmişler. Turizm yeni ümitleri, insanların gelip oralarda para harcamaları yeni dayanakları ve gelir kaynakları olmuş. Bu sayede Hunza Batı dünyasında uzun ömür ve sağlıklı yaşam sembolü haline gelmiş. Hunza’ya turlar düzenleniyor, macera turizmi için yaygın bir tanıtım ve organizasyon var. Kuru kayısı, Hunza suyu gibi ürünlerini iyi fiyatla satarak, rehberlik, otel işletmeciliğiyle para kazanmaktadırlar. Yol üzerinde “PTDC Motel Hunza” ve başka küçük oteller var. İki kalenin yer aldığı Altit ve Baltit köylerine pazarlar kuruluyor. Baltit kalesi restore edilerek rehber eşliğinde gezilen müze haline getirilmiş. Yakındaki Gilgit havaalanına inerek Hunza’da konaklayan turistler köyleri geziyor, uzun yürüyüşler yapıyor, fotoğraf çekiyor, yiyip içiyor, hediyelik alıyor ve en önemlisi döviz bırakıyorlar. Bu turlardan birinin linkini aşağıda Kaynaklar bölümünün sonunda bulabilirsiniz.
    Hunzakutların önemli iddialarından biri ortalama 110 ile 120 yıl yaşadıklarını, 65 yaşın yolun yarısı sayıldığı, kadınların 65-70 e kadar anne olduğu, 100 yaşında ölenlere genç öldü dedikleri. Muhtemelen zor hayat şartları yüzünden çocukken zayıflar ölüyor, güçlüler yaşıyor ve böylece ömürler uzun görünüyor. Hunzaların izole bir bölgede yaşamaları, bulundukları yükseklikte kemirici hayvan ve haşeratın yaşamamasıyla ve havanın kuru olmasıyla bulaşıcı hastalıklardan uzak kalmaları, eskiden şekerin olmaması, olduğu zaman da satın alacak imkanlarının olmayışı, hareketli yaşamları, işlenmiş ve rafine edilmiş yiyeceklerden uzak olmaları, izole-doğal kaynakları olmayan bir bölgede dış tehditlerin ilgi alanına girmeden stressiz yaşamış olmaları da ömür artıcı etkenler. Ancak bunlar bütün hastalıklardan uzak kaldıkları anlamına da gelmiyor. Mesela hayvan ve insan dışkılarının gübre olarak kullanılması sonucu dizanteri vakaları sık görülüyor. Besinlerin bol olmaması dengeli beslenmelerini engelliyor. Beslenmelerinde iyot, omega-3 yağ asitleri ve proteinlerden elde edilen bağışıklık sistemini güçlendiren amino asitler yer almıyor. Protein eksikliği vereme yakalanma nedeni.
    Oraya gidenler, yaşları 110-120 olarak gösterdiklerinin aslında 70-80 olduğunu söylüyorlar. Fotoğraflar da bu gerçeği gösteriyor. Nüfus kayıtlarının olmaması açısından da doğrulanamayan uzun ömür iddiaları geçerli görünmüyor.
    “Hunzakutlar enerji kaybetmeden yürümenin sırrına sahiptirler. Öylesine dirençlidirler ki, yürüdükleri mesafe ve bulundukları irtifa ne olursa olsun, hiçbir zaman mola verme ihtiyacı duymamaktadırlar. Yürüyüş tarzları sıkıntısız, incelikli ve çeviktir; bedenleri dimdiktir; başları yukarıda ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar bu duruşu muhafaza etmektedirler. Yere çömeldiklerini ya da kendilerini saldıkları görülmemiş bir şeydir.” Bunlar da evvelce orayı ziyaret edenlerin ifadeleri. Kol gücüyle çalıştıkları, çok yürüdükleri ve bol olmayan yiyeceklerini mecburen ölçülü yedikleri için fazla kilolu olmamaları, bunların da dinç olmalarını sağlamış olması gayet normal.
    Hunzaların ilginç bir iddiası da burada hiç kanser vakasının yaşanmamış olduğu. Kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlarmış. Bunun nedeni çok yüksek bir bölgede bulunmaları, başta sezyum ve potasyum olmak üzere mineraller açısından zengin, buz gibi, kontamine olmamış su içip kendilerinin ekip biçtikleri organik yiyeceklerini yemeleri olabilir. Sezyumun kanser önleyici olduğu ve kanser tedavisinde kullanıldığı bilinmekte. Yüksekliğin kan hücrelerini çoğaltma etkisi var. Vücut bu yükseklikle eritropoetin (EPO – esas olarak böbreklerde üretilen bir protein) yapar, o da kan hücrelerini artırır. Aşağıda açıkladığımız gibi sürekli yedikleri B17 vitamini (amigdalin) içeren kayısı çekirdeğinin de bunda ayrıca etkisi olabilir. Bazı araştırmalar, aman yemeyin zehirli denilen acı kayısı çekirdeğinin kanserli hücreleri öldürdüğü, sağlıklı hücreleri ise yenilediği belirlemiş (bkz Kaynaklar). Hunzakutların ölüm nedenlerinin tıbbi kayıtları olmadığından bu iddia kesin doğrudur diyemiyoruz ama daha önce sıraladığımız, şekersiz hayat gibi, sağlıklı yaşam avantajları da göz önüne alındığında doğru olma ihtimali fazla.
    Hunzakutlarda kalp rahatsızlıklarının olmadığı da iddiaları arasında. Bazı araştırmalara göre yağ oranı fazla doğal tereyağlarıyla ve hayvani yağlarla beslenen yörelerde kalp rahatsızlıkları asgari düzeyde oluyor. Bu yüzden Hunzakutların bu iddiası doğru olabilir ancak tıbbi kayıtlar olmadığından kesin bir hükme varmak zor.
    hunzaturkleri26Hayat Tarzları
    Tuva Türkleri gibi doğayı ve suyu kirletmemeye özen gösteren Hunzakutlar topraklarını, yürekten sevilmesi ve özenle korunması gereken, Tanrının özel bir armağanı olarak kabul etmektedirler. İnsan dışkısını üstü özenle örtülmüş bir kuyuda biriktiriyor ve ancak bir ya da iki yıl beklettikten sonra toprağa iade ediyorlar. 1951’e kadar yaşadıkları yerlere tekerlekli araba girmemiş, bütün taşımalar insan gücüyle ve hayvan sırtında yapılmış. Hunzalar bahçıvanlığa yakın bir tarım uyguluyorlar. Hayvan dışkısını gübre olarak kullanıyorlar. Konumu itibariyle çok güneş alan vadiye her yıl ortalama yalnızca 5 cm yağış düşmektedir. Havanın uzun süre kapalı olduğu bulutlu günlerin yaşandığı dönemlerde, güneş buzulları eritmediği için su eksikliği yaşanmaktadır. Bu yüzden yukarılardaki dağlık kesimlerde, kuraklık zamanında ihtiyat işlevi gören bir sarnıç kazmışlar. Kayalık vadide, yüzyıllar boyunca hayvanlarla taş ve toprak taşıyarak, teras şeklinde bahçeler oluşturmuş ve bunları sulamak için, buzulların eriyen sularını biriktirmelerini sağlayan taştan bir sulama sistemi geliştirmişler. Taş kanallar suyu doğrudan bahçelere kadar taşımaktadır. Suyun kullanımını çok katı bir yasa düzenlemektedir: her bir bahçe sahibi yalnızca belirli dönemlerde sulama yapabiliyor ve akan suyu ihtiyaç durumuna göre konumunu değiştirdiği büyük bir taş yardımıyla yönetiyordu. Ancak bu basit yöntemli bahçe tarımının önemli bir dezavantajı da hayvan ve insan dışkılarının gübre olarak kullanılması sonucu sıklıkla görülen dizanteri vakaları.
    hunzaturkleri22Kayısı
    Topraktan aldıklarını eksiksiz olarak yine toprağa iade etmelerinin bir tür mükafatını elde etmekteler. Hunza’da yetişen çok lezzetli olan kayısı yazın hem yeniyor hem de kurutuluyor böylece kışın da yeniyor. Kayısı kabukları da yakacak olarak kullanılıyor. Beslenme şekilleri incelendiğinde, yedikleri besinlerin iyi beslenenlerin bile yediklerinden neredeyse 200 kat fazla B17 içerdiği görülüyor. Eskiden paranın geçmediği bu bölgede insanların zenginliği sahip oldukları meyve ağaçlarıyla ölçülüyormuş. Bunlardan en değerlisi kayısı ağacıymış. Kayısı çekirdeği B17 bakımından en değerli meyvelerden biridir. Yukarıda açıklandığı üzere kanser önleyici olduğu da yakın zamanda keşfedilmiş. Misafirlerin kendilerine sunulan meyvelerin çekirdeklerini atmaları büyük ayıp olarak kabul ediliyor. Bu ülkeye giden biri anlatıyor: “Bana taze toplanmış kayısı verdiler. Kayısı yedikten sonra çekirdeğini çıkarıp yere attım. Yaşlı bir amca eğilip çekirdeği aldı. Bir taşla ikiye yardı ve içini çıkarıp bana uzattı. En değerli yerini ziyan etmişim meğer.”
    Şebit
    Brumhanik
    Brumhanik, Konya’da yapılan ve sacda pişirilen şebit benzeri yukfa üzerine keçi sütünden elde edilmiş ve keçi tulumunda muhafaza edilmiş yağ dökülerek yenen bir Hunza yemeği. Bu yağ, yağdan çok peynire benzemekte.
    Kayısının yanı sıra elma, armut, badem ve ceviz ağaçlarıyla birlikte biraz da bağcılıkla uğraşmaktadırlar. Karabaşak (karabuğday), arpa, darı ve kabayonca gibi tahıllar ve özellikle de “şapati” adını verdikleri mayasız bir yufka yapımında kullandıkları buğday ekmektedirler. Fotoğrafta görülen yufkanın aynısı Konya’da ve Anadolu’nun bir çok bölgesinde “şebit” adıyla yeniyor. Unu depolamadıkları için, kullandıkları tohumlar taş üzerinde günlük olarak öğütülmektedir. Yufkayı eskiden ısıtılmış taş üzerinde pişirirlermiş, artık Anadolu’da olduğu gibi sıcak sac üzerinde pişiriyorlar.
    Hunzakutlar sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyor, kendi besledikleri koyun ve inek etini yiyorlar. Tabi bunlardan elde ettikleri süt ve yoğurt vazgeçilmezleri. Çok bol olmamakla birlikte sık aralıklarla yemek yerler. Kahvaltıları şapati eşliğinde genellikle bir kase taze ya da tahıllarla birlikte haşlanmış kayısıdan oluşur. Saat 10’a doğru aynı yemeğe taze ya da haşlanmış sebze eklenir. Aile reisinin 2, diğer bireylerin ise 1 şapati’ye hakkı vardır. Saat 13 ve 14 arasında, bu kez kışın suda yumuşatılmış yazın ise taze kayısıdan oluşan bir başka bir yemeğe sıra gelir. Ve nihayet 17 ila 19 arasında, şapati dışında, sebze ve mevsiminde, taze erik, şeftali, armut, elma ya da kayısı gibi çeşitli meyvelerden daha besleyici bir öğün yenir.
    hunzaturkleri23Kaynaklar:
    Hunza. The Truth, Myths, and Lies
    About the Health and Diet of the “Long-Lived” People of Hunza,
    Pakistan, and Hunza Bread and Pie Recipes http://biblelife.org/hunza.htm
    Hunza. The Lost Kingdom of Himalayas. John Clark. 1956. New York Fukn & Wagnals Company http://biblelife.org/Hunza – Lost Kingdom of the Himalayas.pdf
    Haber Vitrini. 10 Eylül 2014. http://www.habervitrini.com/…/hunza-turkleri-kansere-yakal…/
    Wikipedia. Burusha People http://en.wikipedia.org/wiki/Burusho_people
    Wikipedia. Hunza Valley http://en.wikipedia.org/wiki/Hunza_Valley
    Ölümsüz insanların vadisi: HUNZA. Osman Soysal. 12 Ocak 2011. http://osmansoysal.com/…/153-oeluemsuez-insanlarn-vadisi-hu… (Orijinali: La vallée des immortels Hélène Laberge http://agora.qc.ca/…/Hunzas–La_vallee_des_immortels_par_Hel…)
    B17 Bombardımanı ve Hunza Halkı. Ersin İpek. 1 Mayıs 2014 http://blog.ersin.net/…/05/b17-bombardman-ve-hunza-halk.html
    Büyük İskender’in Pakistanlı torunları. Sabah 03.10.2008 http://arsiv.sabah.com.tr/…/haber,F07FF184F2944EDBA7AC30704…
    Acı kayısı çekirdeğinin inanılmaz faydası. Milliyet. 31.07.2014. http://www.milliyet.com.tr/aci-kayisi-cekirdeginin-inanilm…/
    Hunza Paradise http://hunzaparadise.wordpress.com
    Turfan – Ahmet Taşağıl. TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt: 41; sayfa: 415 http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php…
    Y-chromosomal evidence for a limited Greek contribution to the Pathan population of Pakistan. European Journal of Human Genetics. 18 October 2006 http://www.nature.com/ejhg/journal/v15/n1/full/5201726a.html
    Haplogroup J-M172 http://en.wikipedia.org/wiki/Haplogroup_J-M172
    Haplogroup J-M267 http://en.wikipedia.org/wiki/Haplogroup_J-M267
    Haplogroup L-M20 http://en.wikipedia.org/wiki/Haplogroup_L-M20#L-M357
    Y-DNA (Baba tarafından) Haplogruplar http://www.genomturkiye.com/y-kromozom-haplo-gruplari.html
    DNA, DNA Bölgeleri, DNA testleri. Bülent Pakman. Kasım 2014. https://bpakman.wordpress.com/…/dna-dna-bolgeleri-dna-test…/
    Nazir Sabir Expeditions http://www.nazirsabir.com/cultural/hunzagilgit.php
    Bülent Pakman.
    Hunza Türkleri--- Hunzalar Çin ve Afganistan sınırında Pakistan Keşmirinin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalayaların batı uzantısı olan Karakurum Sıradağları, Hindukuş dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda, 1.6 km genişliğindeki Hunza Vadisinde yaşıyan bir halk. Aslında komşu oldukları Çin değil, günümüz Çin devletinin sınırları içerisinde Uygurların yaşadığı Doğu Türkistan. Kut Hunzalar kendilerine Hunzakut diyorlar. Kut, Türk ve Altay şamanizminde ve halk inancında kutsal enerji, yaşam gücü demek. Yiğitler kut sayesinde ölümden kurtulur veya yaşama döner. Bu güç Tanrı’dan kaynaklanır. Tanrı bu gücü geri çekerse kağanlar tahtı ve yaşamlarını yitirirler. Uygurlar 1209’da Cengiz Han tarafından Moğollar’a bağlandıktan sonra 1550’lere kadar çeşitli şekillerde varlıklarını devam ettirdiler. Bunlardan biri de Turfan’daki İdikutlardı. İdikutlar 12. yüzyılda Karahıtaylara bağlıydılar. İdikutlar 1209’da Cengiz Han’a Barçuk İdikut önderliğinde itaat ettiler. Onun oğulları Kesmes ve Salındı Moğollar’ın müttefiki oldular. 1248’de Büyük Moğol Hanı Güyük Beşbalık’ta öldü. Buradaki Uygurlar, Çin’deki Moğol hânedanına bağlı olarak buğra damgasını kullanıyorlardı. 1286 yılı civarında Cengiz Han’ın torunu Duva, Koçkar Tegin adlı İdikut’u kendisine bağlamak için Beşbalık’ı kuşattı. İdikut’un kızının Duva’ya verilmesi sonucu kuşatma kaldırıldı. İdikutlar ile Cengizoğulları arasında birçok evlenme gerçekleşti. Çin’deki yüksek görevlere getirilen İdikutlar ülkelerinden uzaklaşıyor ve bir daha geri dönmüyorlardı. 1353’te İdikut olan Sangga ve Budashri’nin ardından Hos-hang devrinde İdikut sülâlesi sona erdi. Kut’u kendilerinde ortaya çıkmış, var olmuş olarak kabul eden Hunzalar 7900 kilometre karelik bir alanda yer alan Hunza Vadisinde yaşıyorlar. Vadinin Kuzey doğusunda Doğu Türkistan, Kuzey Batısında Pamir Dağları yer alıyor. Etrafında 6000 ile 7788 m. ye kadar yükseklikte muhteşem görünümlü zirveler var. Turistler buralara fotoğraf çekmeye ve uzun yürüyüşler yapmaya geliyor. Hunza Vadisinden Hunza Nehri akıyor. Dağlardaki buzullar nehrin ve insanların su kaynağı. Dil Hunzaların konuştukları dil olan Buruşo yüzünden onlara Bruşolar diyenler de var. Hunza Bruşo dilinde “ok” anlamına geliyor. Bilindiği gibi Oğuzların orijin adı OK UZ. Bruşo (Bruşaski) dilinin komşu toplulukların Hint-Avrupa kökenli dilleriyle herhangi bir bağı yok. Bu dili Kafkas kökenli dillerle bağdaştıranlar var. Şimdilerde Urdu dilini de konuşuyorlar. Konuştukları dil diğer hiçbir Türk diline benzemiyor onlar Türk olamaz diyenlerin Çuvaşlardan haberi var mı acaba? Çuvaşların dili de diğer hiçbir Türk diline benzemiyor ve Hun kökenli bir dil. Hunzaların dili de Hun kökenli olabilir. Aynı şekilde Pakistan ve Hindistan Türklerinin dilleri de Türk dillerine benzemiyor ama kendileri şecerelerini anlatarak biz Türküz diyorlar. Pakistan ve Hindistan Türkleri ile ilgili yazılarımızda bunlar açıklanmaktadır: Keşmir’de Türk Köyleri Pakistan’daki Türkler Hindistan’da Muradabad Türkleri Hindistan’da Osmani Türkleri Tarih Asırlarca yolu, izi olmayan, erişilmesi çok güç bir yerde izole olarak yaşayan Hunzakutlar “Mir” dedikleri hanedan reislerinin ve ona danışmanlık yapan on iki kişiden oluşan bir İhtiyar Heyeti idaresinde, yani Türk geleneklerine uygun olarak, 900 yıldan fazla bir süre bağımsız yaşamışlar. Eskiden Sincan-Keşmir arasında gidip gelen kervanlara sarp geçitlerde baskın yaparak, mallarını çalarak, gerektiğinde adam öldürerek geçimlerini sağlarlarmış. Ancak komşu halkların sert tepkileri üzerine 1860 da onlara söz vererek bundan vazgeçmek zorunda kalmışlar. Bağımsız yönetim 1870 de İngiliz askerleri gelmesiyle kesintiye uğradı. Hunzalar İngilizler gittikten sonra tekrar bağımsız oldular. Ancak Mirlik 1974 de Pakistan tarafından ilga edildi (ortadan kaldırıldı) ve Hunzakutlar tamamen Pakistan yasalarına tabi oldular. Çin’in Sincan Uygur bölgesindeki Kaşgar şehrini Pakistan’ın Pencap eyaletindeki Hasan Abdal şehrine bağlayan, Gilgit ve Hunza vadisinden geçen Karakurum Karayolunun 1979 da tamamlanması ve 1986 da turizme açılmasıyla Hunza vadisine erişim kolaylaşmıştır. Zor şartlarda yapılan yolun inşaatında ölen işçi sayısı 1010. Günümüzde Hunzakutların vadideki yerleşim yerleri olan Ganiş köyü, Aliabad ve Kerimabad ile Gilgit arasında otobüs ve minibüsler işlemektedir. Gilgit’teki havaalanına iç hat seferleri yapılmaktadır. Tarlalar veraset yoluyla bölündüğü ve vadi artan nüfusu besleyemediğinden genç Hunzakutlar artık gurbette çalışmakta ve ailelerine para göndermekteler. Dinleri ve kadınları Hunzalar/Hunzakutlar Şii mezhebinin İsmailiye koluna mensup Müslümanlar. Hunzalıların oralara kısa süreli gelenlere anlattıklarına göre kadınların başları açık, dışarı çıkmakta ve gezmekte serbestler, evleriyle ilgili kararlarda kocalarıyla aynı oranda söz sahibiler. Ebeveynler eş adayını Hunza aşiretlerden birinden seçiyor (akraba evliliği kesinlikle yasak) ancak çocuğun bu seçimi kabul etmeme hakkı var. Boşanma olayı çok nadir. Geçmişte durum nasıldı bilemeyiz. Kadınlarının başları açık gezdikleri iddialarına karşın fotoğraflar ve gidenler pek de öyle demiyor. Günümüz Pakistan’ında Müslüman kadınların başı açık gezmeleri mümkün değil. Gerçekte yakın çevreden kız aldıklarına da bakılırsa bütün bu iddialar Avrupalı kökenli olduklarını vurgulamak için ortaya atılmış olmalı. Makedonya Masalları New Picture (5) Hunzakutların en büyük özellikleri dış dünyanın dikkatini çekmek için fırsat bulduklarında sansasyonel, abartılı tanıtımlara ve gösterilere başvurmaları. Bunlardan biri de, Büyük İskender’in 2 bin 300 yıl önceki seferde orada kalan askerlerinin torunları olduklarını iddia etmeleri. Kanıt olarak da çevre halkı Peştunlara göre beyaz tenlerini, farklı dil ve kültürlerini gösteriyorlar. Ancak Türkler de Pakistanlılara göre beyaz tenli, dil ve kültürleri farklı, kaldı ki Hunzaların yaşadıkları ülke olan Pakistan’ın resmi dili Urdu bir zamanlar o topraklara hükmetmiş olan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut’un ordusunun dili. Makedonyalı Büyük İskender’in torunları olduklarını iddia eden Hunza Prensi Gazanfar Ali Han ve Prensesi Rani Atikan 2008 yılında anavatanları olduğunu iddia ettikleri Makedonya’ya yaptıkları ziyarette Makedonya Başbakanı Gruevski tarafından Büyük İskender’in askerleri şeklinde giyinmiş şeref kıtası ile karşılandılar. Yunanistan ile isim sorunu yüzünden Atina’nın NATO ve AB üyeliğine ambargo uyguladığı 2 milyon nüfuslu Makedonya, Hunzaların iddialarına ve ziyaretine mal bulmuş mağribi gibi atlamışlardı. Ancak bütün bunlar, diğer bölümlerde de açıkladığımız gibi, maksatlı ve “show” amaçlı. Hunzaların genleri Eski bir Hunzalı Mir Sefdar Han'ın hatları tipik Orta Asya Türk ırkının özelliklerini taşıyor Eski bir Hunzalı Mir Sefdar Han’ın hatları tipik Orta Asya Türk ırkının bilhassa Uygur Türklerinin özelliklerini taşıyor En son Y-DNA gen araştırmalarında (Firasat ve diğerleri) Hunzakutlarda Greklerin genetik unsurlarına hiç rastlanmadı. Büyük İskender kalıntıları olabilecek diğer halklardan Kalaşlar da aynen sıfır çektiler, sadece Peştunlarda % 2 Grek geni bulundu. Hunzakutlar üzerinde yapılan gen araştırmaları bulguları : – % 25,8 sıklıkta R1a1a haplogrubu M17 markeri. Keşmir, Özbekistan, Güney Asya, Doğu Türkistan (Uygur), Orta Asya, Karadenizin Kuzeyi, Macaristan’da, İdil/Ural bölgesinde Kıpçak Bozkırlarında yoğun olarak, Sibirya ve Eski Yugoslayva‘nın Makedonya dışındaki bölgelerinde daha az yoğunlukta rastlanmıştır – % 14,4 sıklıkta Y-DNA R2a haplogrubu R-M124 genetik markeri. Bu marker aşağıda detaylandırıldığı gibi Güney/Orta Asya orijinli Üst Paleolitik Kültüre aittir: * Güney Asya’da: Hint yarımadasında ve Sri Lanka’da ortalama % 10-15, Davudi Buhara Müslümanlarında % 16, Telugularda % 40, Brahman olmayan kastlarda % 35-55, Kuzey Hindistan Sünnilerinde % 11, * Kafkaslar’dan: Çeçenlerde ve Dağ Yahudilerinde % 16, Balkarlarda ve Osetlerde % 8, Kalmuklarda % 6, Azerbaycan ve Kumuk Türklerinde % 3 * Orta Asya’da Karakalpaklarda % 5, Türkmenlerde % 3, Pamir dillilerden: Bartangilerde % 16, İşkaşmilerde % 8, Hocantlarda % 9 * Orta Asya/Güney Asya’dan Almanya ve Avusturya’ya göç etmiş Sintlerde (Romanlarda) % 53 olarak görülür. – % 12,4 sıklıkta L3 – M357 haplogrubu. Kalaş, Peştun, Çeçenlerde görülür. – % 7,2 sıklıkta J2 (J-M172) haplogrubu. Neolitik Kültürde Yakın Doğu’dan Avrupa’ya tarımı yayan çiftçilerle ilgili Kafkaslar, Anadolu, Mezopotamya ve Doğu Akdeniz menşeli Türkler % 24 oranında J-M172 grubundan, % 50 oranında J-P209/J-M267 grup kombinasyonundandır. J-M172 ve J-M267, J-P209’un alt kollarıdır. – % 8,2 sıklıkta C3 – PK2. Sibirya’dan Bering boğazını geçerek Amerika’ya giden Ön Türklerin haplogrubudur. – % 4,1 sıklıkta L -M20. Türkiyedeki Afşarların % 57 sinde, Al Raqqa Suriyelilerinin % 51’ünde, Suriye’nin doğusunda yaşayanların % 31’inde, Pamirlilerin % 10.1’inde, Çeçenlerin % 10’unda, Tacikistan’da yaşayan Yagnobilerin % 9,7 ‘sinde, Buhara Araplarının % 9,5’inde, Taciklerin % 9’unda, Karakalpakların % 4,5’inde, Uygurların % 4,4’ünde, Özbeklerin % 3’ünde, Kazan Tatarlarının % 2,6’sında, Hintlilerin % 7-15’inde, Avrupa’da vb görülür. – % 4,1 sıklıkta H1-M52. Tacik, Türkmen, Özbeklerde, Kalaşlarda, Peştunlarda görülmüştür. – % 2,6 sıklıkta O3 M 122 haplogrubu. Doğu Asya halklarında görülmektedir. Genetik terimleri hakkındaki bazı açıklamaları OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN Hunzaların gerçek kökeni KKHŞimdi gelelim Hunzaların gerçek kökenlerine. Önce yukarıdaki Karakurum Karayolu haritasına dikkatlice bakalım. Bu karayolunun hikayesini daha önce anlatmıştık. Burada dikkati çeken husus şu: Hunza vadisi Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan’daki Sincan Uygur Bölgesinin yalnızca iki adım ötesinde. Arada sadece Kuncerab geçidi var. Uygurların yarısı genetik açıdan R1a ve R1b haplogrubuna mensup. Avrupalılar gibi. Yukarıda da açıklandığı gibi Hunzakutlar ve Uygurların İdikutlar boyu arasında genetik bağ var. Muhtemelen İdikutların bir bölümü Hunza’ya gelince zamanla kendilerine Hunzakutlar demişler. Hunza’daki “Hun” öneki onların kökeninin Hunlara dayandığının göstergesi olabilir. Bir tarafta Hunza, Buroşo dilinde “OK” demek, diğer tarafta Türklerin en büyük boyları Oğuz’un aslı “OK UZ”. Türk boyları ve Türklerle genetik bağları var. Yörede genetikçilerden başka araştırma yapan Batılı antropologlara göre biyolojik özellikleri, toplumsal ve kültürel yönleri açısından Hunzakutlar Kafkasya orijinliler (Beyaz ve kumral Batı ve Doğu Avrupalılar, Kafkaslar dahil). Bütün bunlar ve Hunzakutların tenleri, dilleri ve kültürlerinin yöre halklarından farkılı olmasının sebebinin Grek değil Türk orijinli olmalarına işaret ediyor. Avrupa ve Asyada bulunan Türk genleri ile ilgili araştırmaları anlattığımız yazılarımızı okumak için lütfen tıklayın. Bu ve bağlantılı sayfalarımızda anlattığımız gibi Türkler dünyaya yayılmışlar, Amerikaya bile gitmişler, Avrupa halkları avcı-toplayıcı topluluklarken Türkler Orta Asya, Kafkaslar ve Anadolu’dan gelip onlara çiftçilik öğretmişler. Onların atası olmuşlar. Hint yarımadası halkının kökeni de Ön Türkler. Aslında bunları biz söylemiyoruz. Yazımızda kanyaklarını verdiğimiz batılı genobilimciler söylüyor. Hepsi linkini verdiğimiz yazımızda. Sonuçta veriler ana dillerinin bilinen hiçbir dil ile benzerlik taşımaması nedeniyle Hunlar ve Uygurlar ile yakın akraba olmalarından ziyade atalarının bütün Türklerin ortak ataları olan Ön Türkler olduğunu, zamanla erkeklerin yakın çevreden kız almalarıyla yöre halkıyla da karıştıklarını gösteriyor. Keşmir Türkleri Keşmir’deki Türkler sadece Hunzalardan ibaret değil. Pakistan’da, Keşmir’de, Hindistan’da Türkler var. Bu konular ayrı yazılarımızda incelenmiştir. Keşmir’de Türk Köyleri Pakistan’daki Türkler Hint yarımadasında Türk İzleri Hindistan’da Muradabad Türkleri Hindistan’da Osmani Türkleri Türkler’in Keşmir dağlarını mesken edinmeleriyle ilgili çeşitli görüşler bulunuyor. İlki, Orta Asya’nın Horasan bölgesinde yaşayan bazı Türk boylarının İslam’ı kabul etmesinin ardından Sufi din adamları öncülüğünde Keşmir bölgesinden ilk kez Hint alt kıtasına geldikleri tarihi kayıtlar ortaya koyuyor. Türkler’in bölgeye gelmesiyle ilgili diğer yaygın görüş ise Türk-İslam devletlerinden biri olarak kabul edilen Gazneliler’in kurucusu Sultan Mahmud’un (998-1030) Hindistan’a düzenlediği seferlerde beraberinde getirdiği Türk ailelerini sistemli şekilde bu bölgeye yerleştirmesi. Üçüncü görüş ise, Orta Asya’daki Türk boylarının, Büyük Timur İmparatorluğu’nun kurucusu Timurlenk olarak bilinen Emir Timur’un (1370-1405) Hindistan’ı fethi sonrasında bölgeye gelip yerleşmeleri. Günümüzde Pakistan’da, Keşmir’de, Hindistan’daki Türklerin konuştukları diller de Hunzalar gibi Türkçe değil. Babür İmparatorluğunun dilinin önce Farsça’ya sonra da yerel dillere kayması nedeniyle bütün coğrafyada Türkçe zamanla asimile olmuş, Türkler dillerini unutmuşlar. Ancak Hunzalar hariç diğerlerinin hepsi Türküz diyorlar. Bu da Hunzaların dili Türkçe değil o yüzden Türklükle ilgileri olamaz görüşünü çürütüyor. Türküz diyememişler Türklerle büyük benzerlik Yüzyıllar öncesi buraya gelip yerleşmiş Hunzakutlar çevre halkı Peştunlardan farklı görünümde olmalarının çektiği ilgiyi avantaja çevirmek istemişler. Atalarının Türkler olduğunu ifade etmenin Batı dünyasında yankı bulmayacağını akıllıca farketmişler. Zira yukarıda bahsettiğimiz daha güneylerindeki Türklerden kimsenin haberi yok. Türkiye Türklerinin bile. Bu yüzden Hunzalar yaşadıkları yerin James Hilton’un Yitik (Kayıp) Ufuklar (The Lost Horizon) romanında geçen Şangri-La olduğunu, soylarının Makedonlardan geldiğini ortaya atmışlar. Diğer Hunza iddiaları 4123681Hunzalar hayat tarzlarının doğal olduğunu, bunun da ömürlerini olağanüstü artırdığını, kanserin, kalp rahatsızlıklarının ve diğer hastalıklarının semtlerine bile uğramadığını iddia etmişler, kısa süreli gelen ziyaretçilere bunları kanıtlamak için sadece istedikleri taraflarını göstermeye çalışmışlardır. Bunları neden yapmışlar? Çünkü 1860 da eşkıyalığı mecburen bıraktıktan sonra çok güç şartlarda yapmaya mecbur kaldıkları tarım ve hayvancılıkla zar zor geçinebilmişler, gıdalarından keserek ürettiklerinin bir bölümünü yakın şehirlerdeki pazarlarda düşük fiyatla satarak karşılığında sınırlı ölçüde silah, bıçak, metal eşya, metal kab, inşaat malzemeleri, kumaş, iğne, kibrit, ayna, bardak vb. alabilmişler. Bu arada insanların onlara genetik ilgisini akıllıca propagandaya çevirmişler. Turizm yeni ümitleri, insanların gelip oralarda para harcamaları yeni dayanakları ve gelir kaynakları olmuş. Bu sayede Hunza Batı dünyasında uzun ömür ve sağlıklı yaşam sembolü haline gelmiş. Hunza’ya turlar düzenleniyor, macera turizmi için yaygın bir tanıtım ve organizasyon var. Kuru kayısı, Hunza suyu gibi ürünlerini iyi fiyatla satarak, rehberlik, otel işletmeciliğiyle para kazanmaktadırlar. Yol üzerinde “PTDC Motel Hunza” ve başka küçük oteller var. İki kalenin yer aldığı Altit ve Baltit köylerine pazarlar kuruluyor. Baltit kalesi restore edilerek rehber eşliğinde gezilen müze haline getirilmiş. Yakındaki Gilgit havaalanına inerek Hunza’da konaklayan turistler köyleri geziyor, uzun yürüyüşler yapıyor, fotoğraf çekiyor, yiyip içiyor, hediyelik alıyor ve en önemlisi döviz bırakıyorlar. Bu turlardan birinin linkini aşağıda Kaynaklar bölümünün sonunda bulabilirsiniz. Hunzakutların önemli iddialarından biri ortalama 110 ile 120 yıl yaşadıklarını, 65 yaşın yolun yarısı sayıldığı, kadınların 65-70 e kadar anne olduğu, 100 yaşında ölenlere genç öldü dedikleri. Muhtemelen zor hayat şartları yüzünden çocukken zayıflar ölüyor, güçlüler yaşıyor ve böylece ömürler uzun görünüyor. Hunzaların izole bir bölgede yaşamaları, bulundukları yükseklikte kemirici hayvan ve haşeratın yaşamamasıyla ve havanın kuru olmasıyla bulaşıcı hastalıklardan uzak kalmaları, eskiden şekerin olmaması, olduğu zaman da satın alacak imkanlarının olmayışı, hareketli yaşamları, işlenmiş ve rafine edilmiş yiyeceklerden uzak olmaları, izole-doğal kaynakları olmayan bir bölgede dış tehditlerin ilgi alanına girmeden stressiz yaşamış olmaları da ömür artıcı etkenler. Ancak bunlar bütün hastalıklardan uzak kaldıkları anlamına da gelmiyor. Mesela hayvan ve insan dışkılarının gübre olarak kullanılması sonucu dizanteri vakaları sık görülüyor. Besinlerin bol olmaması dengeli beslenmelerini engelliyor. Beslenmelerinde iyot, omega-3 yağ asitleri ve proteinlerden elde edilen bağışıklık sistemini güçlendiren amino asitler yer almıyor. Protein eksikliği vereme yakalanma nedeni. Oraya gidenler, yaşları 110-120 olarak gösterdiklerinin aslında 70-80 olduğunu söylüyorlar. Fotoğraflar da bu gerçeği gösteriyor. Nüfus kayıtlarının olmaması açısından da doğrulanamayan uzun ömür iddiaları geçerli görünmüyor. “Hunzakutlar enerji kaybetmeden yürümenin sırrına sahiptirler. Öylesine dirençlidirler ki, yürüdükleri mesafe ve bulundukları irtifa ne olursa olsun, hiçbir zaman mola verme ihtiyacı duymamaktadırlar. Yürüyüş tarzları sıkıntısız, incelikli ve çeviktir; bedenleri dimdiktir; başları yukarıda ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar bu duruşu muhafaza etmektedirler. Yere çömeldiklerini ya da kendilerini saldıkları görülmemiş bir şeydir.” Bunlar da evvelce orayı ziyaret edenlerin ifadeleri. Kol gücüyle çalıştıkları, çok yürüdükleri ve bol olmayan yiyeceklerini mecburen ölçülü yedikleri için fazla kilolu olmamaları, bunların da dinç olmalarını sağlamış olması gayet normal. Hunzaların ilginç bir iddiası da burada hiç kanser vakasının yaşanmamış olduğu. Kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlarmış. Bunun nedeni çok yüksek bir bölgede bulunmaları, başta sezyum ve potasyum olmak üzere mineraller açısından zengin, buz gibi, kontamine olmamış su içip kendilerinin ekip biçtikleri organik yiyeceklerini yemeleri olabilir. Sezyumun kanser önleyici olduğu ve kanser tedavisinde kullanıldığı bilinmekte. Yüksekliğin kan hücrelerini çoğaltma etkisi var. Vücut bu yükseklikle eritropoetin (EPO – esas olarak böbreklerde üretilen bir protein) yapar, o da kan hücrelerini artırır. Aşağıda açıkladığımız gibi sürekli yedikleri B17 vitamini (amigdalin) içeren kayısı çekirdeğinin de bunda ayrıca etkisi olabilir. Bazı araştırmalar, aman yemeyin zehirli denilen acı kayısı çekirdeğinin kanserli hücreleri öldürdüğü, sağlıklı hücreleri ise yenilediği belirlemiş (bkz Kaynaklar). Hunzakutların ölüm nedenlerinin tıbbi kayıtları olmadığından bu iddia kesin doğrudur diyemiyoruz ama daha önce sıraladığımız, şekersiz hayat gibi, sağlıklı yaşam avantajları da göz önüne alındığında doğru olma ihtimali fazla. Hunzakutlarda kalp rahatsızlıklarının olmadığı da iddiaları arasında. Bazı araştırmalara göre yağ oranı fazla doğal tereyağlarıyla ve hayvani yağlarla beslenen yörelerde kalp rahatsızlıkları asgari düzeyde oluyor. Bu yüzden Hunzakutların bu iddiası doğru olabilir ancak tıbbi kayıtlar olmadığından kesin bir hükme varmak zor. hunzaturkleri26Hayat Tarzları Tuva Türkleri gibi doğayı ve suyu kirletmemeye özen gösteren Hunzakutlar topraklarını, yürekten sevilmesi ve özenle korunması gereken, Tanrının özel bir armağanı olarak kabul etmektedirler. İnsan dışkısını üstü özenle örtülmüş bir kuyuda biriktiriyor ve ancak bir ya da iki yıl beklettikten sonra toprağa iade ediyorlar. 1951’e kadar yaşadıkları yerlere tekerlekli araba girmemiş, bütün taşımalar insan gücüyle ve hayvan sırtında yapılmış. Hunzalar bahçıvanlığa yakın bir tarım uyguluyorlar. Hayvan dışkısını gübre olarak kullanıyorlar. Konumu itibariyle çok güneş alan vadiye her yıl ortalama yalnızca 5 cm yağış düşmektedir. Havanın uzun süre kapalı olduğu bulutlu günlerin yaşandığı dönemlerde, güneş buzulları eritmediği için su eksikliği yaşanmaktadır. Bu yüzden yukarılardaki dağlık kesimlerde, kuraklık zamanında ihtiyat işlevi gören bir sarnıç kazmışlar. Kayalık vadide, yüzyıllar boyunca hayvanlarla taş ve toprak taşıyarak, teras şeklinde bahçeler oluşturmuş ve bunları sulamak için, buzulların eriyen sularını biriktirmelerini sağlayan taştan bir sulama sistemi geliştirmişler. Taş kanallar suyu doğrudan bahçelere kadar taşımaktadır. Suyun kullanımını çok katı bir yasa düzenlemektedir: her bir bahçe sahibi yalnızca belirli dönemlerde sulama yapabiliyor ve akan suyu ihtiyaç durumuna göre konumunu değiştirdiği büyük bir taş yardımıyla yönetiyordu. Ancak bu basit yöntemli bahçe tarımının önemli bir dezavantajı da hayvan ve insan dışkılarının gübre olarak kullanılması sonucu sıklıkla görülen dizanteri vakaları. hunzaturkleri22Kayısı Topraktan aldıklarını eksiksiz olarak yine toprağa iade etmelerinin bir tür mükafatını elde etmekteler. Hunza’da yetişen çok lezzetli olan kayısı yazın hem yeniyor hem de kurutuluyor böylece kışın da yeniyor. Kayısı kabukları da yakacak olarak kullanılıyor. Beslenme şekilleri incelendiğinde, yedikleri besinlerin iyi beslenenlerin bile yediklerinden neredeyse 200 kat fazla B17 içerdiği görülüyor. Eskiden paranın geçmediği bu bölgede insanların zenginliği sahip oldukları meyve ağaçlarıyla ölçülüyormuş. Bunlardan en değerlisi kayısı ağacıymış. Kayısı çekirdeği B17 bakımından en değerli meyvelerden biridir. Yukarıda açıklandığı üzere kanser önleyici olduğu da yakın zamanda keşfedilmiş. Misafirlerin kendilerine sunulan meyvelerin çekirdeklerini atmaları büyük ayıp olarak kabul ediliyor. Bu ülkeye giden biri anlatıyor: “Bana taze toplanmış kayısı verdiler. Kayısı yedikten sonra çekirdeğini çıkarıp yere attım. Yaşlı bir amca eğilip çekirdeği aldı. Bir taşla ikiye yardı ve içini çıkarıp bana uzattı. En değerli yerini ziyan etmişim meğer.” Şebit Brumhanik Brumhanik, Konya’da yapılan ve sacda pişirilen şebit benzeri yukfa üzerine keçi sütünden elde edilmiş ve keçi tulumunda muhafaza edilmiş yağ dökülerek yenen bir Hunza yemeği. Bu yağ, yağdan çok peynire benzemekte. Kayısının yanı sıra elma, armut, badem ve ceviz ağaçlarıyla birlikte biraz da bağcılıkla uğraşmaktadırlar. Karabaşak (karabuğday), arpa, darı ve kabayonca gibi tahıllar ve özellikle de “şapati” adını verdikleri mayasız bir yufka yapımında kullandıkları buğday ekmektedirler. Fotoğrafta görülen yufkanın aynısı Konya’da ve Anadolu’nun bir çok bölgesinde “şebit” adıyla yeniyor. Unu depolamadıkları için, kullandıkları tohumlar taş üzerinde günlük olarak öğütülmektedir. Yufkayı eskiden ısıtılmış taş üzerinde pişirirlermiş, artık Anadolu’da olduğu gibi sıcak sac üzerinde pişiriyorlar. Hunzakutlar sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyor, kendi besledikleri koyun ve inek etini yiyorlar. Tabi bunlardan elde ettikleri süt ve yoğurt vazgeçilmezleri. Çok bol olmamakla birlikte sık aralıklarla yemek yerler. Kahvaltıları şapati eşliğinde genellikle bir kase taze ya da tahıllarla birlikte haşlanmış kayısıdan oluşur. Saat 10’a doğru aynı yemeğe taze ya da haşlanmış sebze eklenir. Aile reisinin 2, diğer bireylerin ise 1 şapati’ye hakkı vardır. Saat 13 ve 14 arasında, bu kez kışın suda yumuşatılmış yazın ise taze kayısıdan oluşan bir başka bir yemeğe sıra gelir. Ve nihayet 17 ila 19 arasında, şapati dışında, sebze ve mevsiminde, taze erik, şeftali, armut, elma ya da kayısı gibi çeşitli meyvelerden daha besleyici bir öğün yenir. hunzaturkleri23Kaynaklar: Hunza. The Truth, Myths, and Lies About the Health and Diet of the “Long-Lived” People of Hunza, Pakistan, and Hunza Bread and Pie Recipes http://biblelife.org/hunza.htm Hunza. The Lost Kingdom of Himalayas. John Clark. 1956. New York Fukn & Wagnals Company http://biblelife.org/Hunza – Lost Kingdom of the Himalayas.pdf Haber Vitrini. 10 Eylül 2014. http://www.habervitrini.com/…/hunza-turkleri-kansere-yakal…/ Wikipedia. Burusha People http://en.wikipedia.org/wiki/Burusho_people Wikipedia. Hunza Valley http://en.wikipedia.org/wiki/Hunza_Valley Ölümsüz insanların vadisi: HUNZA. Osman Soysal. 12 Ocak 2011. http://osmansoysal.com/…/153-oeluemsuez-insanlarn-vadisi-hu… (Orijinali: La vallée des immortels Hélène Laberge http://agora.qc.ca/…/Hunzas–La_vallee_des_immortels_par_Hel…) B17 Bombardımanı ve Hunza Halkı. Ersin İpek. 1 Mayıs 2014 http://blog.ersin.net/…/05/b17-bombardman-ve-hunza-halk.html Büyük İskender’in Pakistanlı torunları. Sabah 03.10.2008 http://arsiv.sabah.com.tr/…/haber,F07FF184F2944EDBA7AC30704… Acı kayısı çekirdeğinin inanılmaz faydası. Milliyet. 31.07.2014. http://www.milliyet.com.tr/aci-kayisi-cekirdeginin-inanilm…/ Hunza Paradise http://hunzaparadise.wordpress.com Turfan – Ahmet Taşağıl. TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt: 41; sayfa: 415 http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php… Y-chromosomal evidence for a limited Greek contribution to the Pathan population of Pakistan. European Journal of Human Genetics. 18 October 2006 http://www.nature.com/ejhg/journal/v15/n1/full/5201726a.html Haplogroup J-M172 http://en.wikipedia.org/wiki/Haplogroup_J-M172 Haplogroup J-M267 http://en.wikipedia.org/wiki/Haplogroup_J-M267 Haplogroup L-M20 http://en.wikipedia.org/wiki/Haplogroup_L-M20#L-M357 Y-DNA (Baba tarafından) Haplogruplar http://www.genomturkiye.com/y-kromozom-haplo-gruplari.html DNA, DNA Bölgeleri, DNA testleri. Bülent Pakman. Kasım 2014. https://bpakman.wordpress.com/…/dna-dna-bolgeleri-dna-test…/ Nazir Sabir Expeditions http://www.nazirsabir.com/cultural/hunzagilgit.php Bülent Pakman.
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Malatya'da bazı kadınlar, evlerinin duvarlarını parmaklarıyla süslüyor.
    Önce çamur sıva yaptıktan sonra badem ağaçlarından toplanan reçineleri havanda döverek bir kapta kaynatan kadınlar, reçineyi adeta bir vernik gibi çamur sıvanın üzerine sürüyor. Kuruyan reçinenin üzerine "çarpma toprağı" dedikleri karışımla hem duvardaki pürüzleri alıyor hem de parmaklarıyla desen veriyor.
    : Bayram Ayhan, AA
    Malatya'da bazı kadınlar, evlerinin duvarlarını parmaklarıyla süslüyor. 🎨 Önce çamur sıva yaptıktan sonra badem ağaçlarından toplanan reçineleri havanda döverek bir kapta kaynatan kadınlar, reçineyi adeta bir vernik gibi çamur sıvanın üzerine sürüyor. Kuruyan reçinenin üzerine "çarpma toprağı" dedikleri karışımla hem duvardaki pürüzleri alıyor hem de parmaklarıyla desen veriyor. 📸: Bayram Ayhan, AA
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri