• İstanbul Boğazı’nda tarihi yürüyüş

    Kıtaları birleştirdiğimiz ilk köprümüz 15 Temmuz Şehitler Köprüsü bugün adrenalin dozu yüksek bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

    Continental Pass etkinliği kapsamında Estonyalı sporcu Jaan Roose gerili ip üzerinde kıtalar arası yürüyüşünü gerçekleştirdi.

    15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve 1915 Çanakkale Köprüsü ile denizin üstünden, Avrasya ve Marmaray tünellerimizle denizin altından sadece kıtaları değil, medeniyetleri de birbirine bağlıyor;

    Ülkemizin tanıtımına da katkı sunuyoruz.

    #TürkiyeHızlanıyor
    İstanbul Boğazı’nda tarihi yürüyüş 🌉 Kıtaları birleştirdiğimiz ilk köprümüz 15 Temmuz Şehitler Köprüsü bugün adrenalin dozu yüksek bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Continental Pass etkinliği kapsamında Estonyalı sporcu Jaan Roose gerili ip üzerinde kıtalar arası yürüyüşünü gerçekleştirdi. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve 1915 Çanakkale Köprüsü ile denizin üstünden, Avrasya ve Marmaray tünellerimizle denizin altından sadece kıtaları değil, medeniyetleri de birbirine bağlıyor; Ülkemizin tanıtımına da katkı sunuyoruz. #TürkiyeHızlanıyor 🇹🇷
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Çanakkale
    Çanakkale ❤️
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Türkiye genelinde sıcak hava etkili oluyor

    İstanbul: 33°C
    Çanakkale: 38°C
    İzmir: 41°C
    Denizli: 42°C
    Şanlıurfa: 43°C
    Adana: 37°C
    🌡️ Türkiye genelinde sıcak hava etkili oluyor 📍 İstanbul: 33°C 📍 Çanakkale: 38°C 📍 İzmir: 41°C 📍 Denizli: 42°C 📍 Şanlıurfa: 43°C 📍 Adana: 37°C
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Cuma Hutbesi: "15 Temmuz: Milletimizin Destansı Zaferi"

    Muhterem Müslümanlar!

    Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Hâlbuki onlar fesatçıların ta kendileridir. Lâkin onlar anlamak istemezler.”[1]

    Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Dini dünyaya alet ederek istismar eden insan ne kötüdür!... Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür!”[2]

    Aziz Müminler!

    Önümüzdeki Pazartesi günü Yüce Rabbimizin yardımı, devletimizin dirayeti, milletimizin cesaretiyle küresel şer odaklarına ve onların taşeronluğunu yapan FETÖ’ye karşı elde ettiğimiz destansı zaferimizin sekizinci yıl dönümü. Bizler, tarihin her döneminde olduğu gibi 15 Temmuz gecesinde de kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir kez daha omuz omuza verdik. Minarelerden yankılanan salâlar eşliğinde; birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla hep birlikte meydanlara akın ettik. İstiklâl Şairimizin, “Âsım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:/İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek” mısralarında ifade ettiği gibi vatanımız ve milletimiz üzerinde oynanmak istenen kirli oyunları hep birlikte boşa çıkardık. 15 Temmuz, aziz milletimizin hiç kimsenin boyunduruğu altına girmeyeceğinin, zalimin karşısında asla eğilmeyeceğinin son örneğidir. 15 Temmuz, azmin ve cesaretin zillete ve korkaklığa galebe çaldığı şanlı bir direniştir.

    Değerli Müslümanlar!

    15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren FETÖ, inancımızı, ibadetlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi istismar etmiş, istiklâlimizi ve istikbalimizi hedef almıştır. Sûret-i haktan görünerek vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, devletimizin bekasına, milletimizin canına kastetmiştir. Yüce dinimiz İslam’ın en temel kavramlarını kendi çıkarları için kullanmıştır. Gençlerimizi ailelerinden koparmak; kalplerinden vatan sevgisini, millet olma şuurunu, ümmet olma bilincini söküp atmak için her türlü hile ve tuzağa başvurmuştur.

    Kıymetli Müminler!

    Önümüzdeki Salı ise 10 Muharrem Âşûrâ günü. Peygamber Efendimiz (s.a.s), Âşûrâ gününü içine alacak şekilde bir gün öncesi veya bir gün sonrasıyla iki gün oruç tutmayı bizlere tavsiye etmiştir.[3] Âşûrâ, aynı zamanda Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dünyadaki çiçeğim, reyhanım[4] diyerek sevdiği, cennet gençlerinin efendisi[5] olarak övdüğü torunu Hz. Hüseyin Efendimizin ve çoğu ehl-i beyt-i Mustafa’dan olan yetmişten fazla Müslümanın Kerbelâ’da şehit edildiği gündür. Üzerinden asırlar geçse de bu elim hadisenin acısı hâlâ taptazedir ve hâlâ yüreğimizdedir. Hz. Ali ve Hz. Fâtıma’nın ciğerparesine bu zulmü reva görenler ise ümmet-i Muhammed’in mâşerî vicdanında mahkûm olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

    Aziz Müslümanlar!

    Cennet vatanımızda gözü olanlar, aramıza nifak tohumu ekerek muhabbetimizi ve kardeşliğimizi bozmak isteyenler dün olduğu gibi bugün de hain emellerinden vazgeçmiş değildir. O halde, bu hain tuzaklara bir daha düşmemek için sahih dini bilgiyi, ehil ve güvenilir kişilerden öğrenmeye gayret gösterelim. Göz nuru çocuklarımızı ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi Kur’an ve sünnet ışığında sağlıklı, dengeli ve şeffaf bir din eğitimiyle buluşturalım. Fitne ve fesadı körüklemek isteyenlere, ümmet coğrafyamızda yeni Kerbelâlar yaşanmasını arzulayanlara karşı uyanık olalım. Birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeyelim. Milletimizin mayası olan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkalım.

    Bu vesileyle başta Hz. Hüseyin Efendimiz ve ehl-i beyt-i Mustafa olmak üzere, Bedir’den Malazgirt’e, Çanakkale’den Milli Mücadele’ye, 15 Temmuz’dan günümüze din, vatan ve mukaddesat uğruna şehadet şerbetini içen aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Hayatta olan bütün gazilerimize ise sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum. Yüce Rabbim her daim devletimizi payidar, aziz milletimizi bahtiyar eylesin. Birlik ve beraberliğimize, huzur ve güvenimize kastedenlere fırsat vermesin. Güvenlik güçlerimizi hak ve hakikat mücadelesinde her zaman muzaffer eylesin.

    [1] Bakara, 2/11,12.
    [2] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 17.
    [3] İbn Hanbel, I, 240.
    [4] Tirmizi, Birr, 11.
    [5] Tirmizî, Menâkıb, 30.
    Cuma Hutbesi: "15 Temmuz: Milletimizin Destansı Zaferi" Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Hâlbuki onlar fesatçıların ta kendileridir. Lâkin onlar anlamak istemezler.”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Dini dünyaya alet ederek istismar eden insan ne kötüdür!... Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür!”[2] Aziz Müminler! Önümüzdeki Pazartesi günü Yüce Rabbimizin yardımı, devletimizin dirayeti, milletimizin cesaretiyle küresel şer odaklarına ve onların taşeronluğunu yapan FETÖ’ye karşı elde ettiğimiz destansı zaferimizin sekizinci yıl dönümü. Bizler, tarihin her döneminde olduğu gibi 15 Temmuz gecesinde de kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir kez daha omuz omuza verdik. Minarelerden yankılanan salâlar eşliğinde; birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla hep birlikte meydanlara akın ettik. İstiklâl Şairimizin, “Âsım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:/İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek” mısralarında ifade ettiği gibi vatanımız ve milletimiz üzerinde oynanmak istenen kirli oyunları hep birlikte boşa çıkardık. 15 Temmuz, aziz milletimizin hiç kimsenin boyunduruğu altına girmeyeceğinin, zalimin karşısında asla eğilmeyeceğinin son örneğidir. 15 Temmuz, azmin ve cesaretin zillete ve korkaklığa galebe çaldığı şanlı bir direniştir. Değerli Müslümanlar! 15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren FETÖ, inancımızı, ibadetlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi istismar etmiş, istiklâlimizi ve istikbalimizi hedef almıştır. Sûret-i haktan görünerek vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, devletimizin bekasına, milletimizin canına kastetmiştir. Yüce dinimiz İslam’ın en temel kavramlarını kendi çıkarları için kullanmıştır. Gençlerimizi ailelerinden koparmak; kalplerinden vatan sevgisini, millet olma şuurunu, ümmet olma bilincini söküp atmak için her türlü hile ve tuzağa başvurmuştur. Kıymetli Müminler! Önümüzdeki Salı ise 10 Muharrem Âşûrâ günü. Peygamber Efendimiz (s.a.s), Âşûrâ gününü içine alacak şekilde bir gün öncesi veya bir gün sonrasıyla iki gün oruç tutmayı bizlere tavsiye etmiştir.[3] Âşûrâ, aynı zamanda Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dünyadaki çiçeğim, reyhanım[4] diyerek sevdiği, cennet gençlerinin efendisi[5] olarak övdüğü torunu Hz. Hüseyin Efendimizin ve çoğu ehl-i beyt-i Mustafa’dan olan yetmişten fazla Müslümanın Kerbelâ’da şehit edildiği gündür. Üzerinden asırlar geçse de bu elim hadisenin acısı hâlâ taptazedir ve hâlâ yüreğimizdedir. Hz. Ali ve Hz. Fâtıma’nın ciğerparesine bu zulmü reva görenler ise ümmet-i Muhammed’in mâşerî vicdanında mahkûm olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Aziz Müslümanlar! Cennet vatanımızda gözü olanlar, aramıza nifak tohumu ekerek muhabbetimizi ve kardeşliğimizi bozmak isteyenler dün olduğu gibi bugün de hain emellerinden vazgeçmiş değildir. O halde, bu hain tuzaklara bir daha düşmemek için sahih dini bilgiyi, ehil ve güvenilir kişilerden öğrenmeye gayret gösterelim. Göz nuru çocuklarımızı ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi Kur’an ve sünnet ışığında sağlıklı, dengeli ve şeffaf bir din eğitimiyle buluşturalım. Fitne ve fesadı körüklemek isteyenlere, ümmet coğrafyamızda yeni Kerbelâlar yaşanmasını arzulayanlara karşı uyanık olalım. Birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeyelim. Milletimizin mayası olan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkalım. Bu vesileyle başta Hz. Hüseyin Efendimiz ve ehl-i beyt-i Mustafa olmak üzere, Bedir’den Malazgirt’e, Çanakkale’den Milli Mücadele’ye, 15 Temmuz’dan günümüze din, vatan ve mukaddesat uğruna şehadet şerbetini içen aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Hayatta olan bütün gazilerimize ise sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum. Yüce Rabbim her daim devletimizi payidar, aziz milletimizi bahtiyar eylesin. Birlik ve beraberliğimize, huzur ve güvenimize kastedenlere fırsat vermesin. Güvenlik güçlerimizi hak ve hakikat mücadelesinde her zaman muzaffer eylesin. [1] Bakara, 2/11,12. [2] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 17. [3] İbn Hanbel, I, 240. [4] Tirmizi, Birr, 11. [5] Tirmizî, Menâkıb, 30.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • #1915ÇanakkaleKöprüsü ışıkları bu gece kırmızı beyazdı

    @kurnazchn

    #gelibolu #geliboluda
    #1915ÇanakkaleKöprüsü ışıkları bu gece kırmızı beyazdı❤️🤍🇹🇷 📸 @kurnazchn #gelibolu #geliboluda
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • "GAZZE " li Kardeşim ne işin vardı ÇANAKKALE de !
    "GAZZE " li Kardeşim ne işin vardı ÇANAKKALE de !
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Çanakkale bridge, Türkiye
    Çanakkale bridge, Türkiye 🇹🇷
    1
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε 2
  • Çanakkale Zaferinin 109. yıldönümünde, Çanakkale geçilmez sözünü tarihe kanlarıyla nakşeden Çanakkale Şehitlerimizi saygı,minnet, rahmet ve dua ile anıyorum.

    Bu vesileyle bu vatan topraklarını bize vatan kılmak ve vatan olarak muhafaza etmek için canlarını feda eden tüm şehitlerimiz ile ahirete irtihal eden gazilerimizi de bir kez daha saygı,minnet,rahmet ve dua ile anıyorum.

    #ÇanakkaleGeçilmez
    Çanakkale Zaferinin 109. yıldönümünde, Çanakkale geçilmez sözünü tarihe kanlarıyla nakşeden Çanakkale Şehitlerimizi saygı,minnet, rahmet ve dua ile anıyorum. Bu vesileyle bu vatan topraklarını bize vatan kılmak ve vatan olarak muhafaza etmek için canlarını feda eden tüm şehitlerimiz ile ahirete irtihal eden gazilerimizi de bir kez daha saygı,minnet,rahmet ve dua ile anıyorum. #ÇanakkaleGeçilmez
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • "İman varsa imkân vardır"

    #18MartÇanakkale destanının 109’ıncı yıldönümünde, bu toprakları bize vatan kılan ecdadımızı rahmetle ve minnetle yad ediyoruz.
    "İman varsa imkân vardır" 🇹🇷 #18MartÇanakkale destanının 109’ıncı yıldönümünde, bu toprakları bize vatan kılan ecdadımızı rahmetle ve minnetle yad ediyoruz.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Cuma Hutbesi: "Oruç, Bedenimize Sıhhat, Gönlümüze Sekinet Verir"

    Muhterem Müslümanlar!

    Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız.”[1]

    Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim gönülden inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[2]

    Aziz Müminler!

    Oruç, İslam’ın beş esasından biridir. Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar Allah rızası için yeme-içmeden, şehevi arzulardan ve her türlü kötülükten uzak durmaktır. Akıllı, buluğ çağına ermiş, hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucu tutması farzdır.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Oruç, sadece midemizi aç ve susuz bırakmak değildir. Oruç, aklımıza, ruhumuza ve bütün organlarımıza tutturulduğu zaman, gerçek anlamına kavuşur. İşte o zaman oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze sekinet verir.

    Aklın orucu, Rabbimizin kudretini ve rahmetini tefekkür etmektir. İnsanı değersizleştiren her türlü kötü düşünceden uzak durmaktır. Dünyevî kaygıların, hırs ve ihtirasların esiri olmamaktır. Kalbin orucu, Allah ve Resûlü’nün sevgisinin önüne hiçbir sevgiyi geçirmemektir. Kalbi karartan kin, nefret ve haset gibi tüm kötü duygulardan arınmaktır.

    Değerli Müminler!

    Dilin orucu, yalandan, gıybetten, iftiradan, kötü ve kırıcı sözlerden uzak durmaktır. Hiç kimsenin şahsiyetine, onur ve haysiyetine dil uzatmamaktır. Kulağın orucu, kötü ve çirkin sözleri dinlememektir. Duyduğu her şeyi araştırmadan doğru kabul etmemektir. Allah Resûlü (s.a.s), bu hususlarda bizleri şöyle uyarmaktadır: “Yalanı ve işine yalan karıştırmayı terk etmediği sürece oruçlu kimsenin yemesini ve içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”[3]

    Aziz Müslümanlar!

    Elin orucu, harama el uzatmamaktır. Helal olmayan ve hak edilmeyen hiçbir şeyi almamaktır. Ölçüde ve tartıda hile yapmamaktır. Elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır. Ayağın orucu, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamet üzere yürümektir. Adımlarımızı her daim hayır ve iyilik yolunda atmaktır.

    Muhterem Müslümanlar!

    Oruç, iftar ve sahur sofralarımızı ihtiyaç sahiplerine, kimsesizlere, yetim ve öksüzlere açmaktır. Dünyanın pek çok yerinde açlık ve susuzluğa mahkûm edilen insanları unutmamaktır. Gazze ve Doğu Türkistan başta olmak üzere zulüm altında inleyen kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissetmektir. Elimizle, dilimizle ve bütün imkânlarımızla mazlumlara destek olmaya devam etmektir. Tek bir kuruşumuzla dahi olsa zalimlere ve destekçilerine katkıda bulunmamaktır.

    Değerli Müminler!

    Önümüzdeki Pazartesi günü Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Çanakkale; şanlı ecdadımızın yedi düvele karşı istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği yerdir. Kahraman milletimiz, bütün zorluklara rağmen Çanakkale’de hayâsızca akınlara “dur!” demiştir. Bugün bize düşen, Çanakkale ruhunu iyi anlamak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Şehitlerimizin canları pahasına bize emanet bıraktıkları yüce değerleri yaşamak ve yaşatmaktır.

    Bu vesileyle geçmişten günümüze vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda mücadele veren kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Yüce Rabbimiz, hak, hakikat ve istikametin temsilcisi olan devletimizi payidar; gariplerin, masum ve mazlumların umudu olan milletimizi bahtiyar eylesin.

    [1] Bakara, 2/183.
    [2] Buhârî, Savm, 6.
    [3] Buhârî, Savm, 8.
    Cuma Hutbesi: "Oruç, Bedenimize Sıhhat, Gönlümüze Sekinet Verir" Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız.”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim gönülden inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[2] Aziz Müminler! Oruç, İslam’ın beş esasından biridir. Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar Allah rızası için yeme-içmeden, şehevi arzulardan ve her türlü kötülükten uzak durmaktır. Akıllı, buluğ çağına ermiş, hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucu tutması farzdır. Kıymetli Müslümanlar! Oruç, sadece midemizi aç ve susuz bırakmak değildir. Oruç, aklımıza, ruhumuza ve bütün organlarımıza tutturulduğu zaman, gerçek anlamına kavuşur. İşte o zaman oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze sekinet verir. Aklın orucu, Rabbimizin kudretini ve rahmetini tefekkür etmektir. İnsanı değersizleştiren her türlü kötü düşünceden uzak durmaktır. Dünyevî kaygıların, hırs ve ihtirasların esiri olmamaktır. Kalbin orucu, Allah ve Resûlü’nün sevgisinin önüne hiçbir sevgiyi geçirmemektir. Kalbi karartan kin, nefret ve haset gibi tüm kötü duygulardan arınmaktır. Değerli Müminler! Dilin orucu, yalandan, gıybetten, iftiradan, kötü ve kırıcı sözlerden uzak durmaktır. Hiç kimsenin şahsiyetine, onur ve haysiyetine dil uzatmamaktır. Kulağın orucu, kötü ve çirkin sözleri dinlememektir. Duyduğu her şeyi araştırmadan doğru kabul etmemektir. Allah Resûlü (s.a.s), bu hususlarda bizleri şöyle uyarmaktadır: “Yalanı ve işine yalan karıştırmayı terk etmediği sürece oruçlu kimsenin yemesini ve içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.”[3] Aziz Müslümanlar! Elin orucu, harama el uzatmamaktır. Helal olmayan ve hak edilmeyen hiçbir şeyi almamaktır. Ölçüde ve tartıda hile yapmamaktır. Elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır. Ayağın orucu, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamet üzere yürümektir. Adımlarımızı her daim hayır ve iyilik yolunda atmaktır. Muhterem Müslümanlar! Oruç, iftar ve sahur sofralarımızı ihtiyaç sahiplerine, kimsesizlere, yetim ve öksüzlere açmaktır. Dünyanın pek çok yerinde açlık ve susuzluğa mahkûm edilen insanları unutmamaktır. Gazze ve Doğu Türkistan başta olmak üzere zulüm altında inleyen kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissetmektir. Elimizle, dilimizle ve bütün imkânlarımızla mazlumlara destek olmaya devam etmektir. Tek bir kuruşumuzla dahi olsa zalimlere ve destekçilerine katkıda bulunmamaktır. Değerli Müminler! Önümüzdeki Pazartesi günü Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Çanakkale; şanlı ecdadımızın yedi düvele karşı istiklal ve istikbal mücadelesi verdiği yerdir. Kahraman milletimiz, bütün zorluklara rağmen Çanakkale’de hayâsızca akınlara “dur!” demiştir. Bugün bize düşen, Çanakkale ruhunu iyi anlamak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Şehitlerimizin canları pahasına bize emanet bıraktıkları yüce değerleri yaşamak ve yaşatmaktır. Bu vesileyle geçmişten günümüze vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda mücadele veren kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Yüce Rabbimiz, hak, hakikat ve istikametin temsilcisi olan devletimizi payidar; gariplerin, masum ve mazlumların umudu olan milletimizi bahtiyar eylesin. [1] Bakara, 2/183. [2] Buhârî, Savm, 6. [3] Buhârî, Savm, 8.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
Αναζήτηση αποτελεσμάτων