• TARİH TEKERRÜRDEN İBARET....
    Osmanlı Devleti de, yardım çığlığı atan herkese elini uzatmıştı. “Yahudi göçü yılı” olarak bilinen 1492’de “Elhamra kararnamesi”yle İspanya’da yaşayan Yahudiler, Yavuz Sultan Selim’in babası olan Sultan 2. Beyazıt’ın talimatıyla, Osmanlı topraklarına kabul edilmişti.
    Bizans İmparatorluğu döneminde Bizanslıların zulmünden kurtulmaya çalışan Ermenilere Fatih Sultan Mehmet Han sahip çıkarak, bu kişilere gerekli meslekleri sunup, Ermenilere el uzatmıştır.
    Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından, Irak’ta Saddam Hüseyin döneminin baskısından kaçan Kürt vatandaşlarına Türkiye’nin kapıları açılmıştır.
    2014 de 2 milyon insan Suriye ve Irak'tan gelen insanların Etnik kimliği,ırkı, dini ne olursa olsun Türkiye tarihte yaptığı gibi şimdi şefkat elini göstermiştir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin...
    TARİH TEKERRÜRDEN İBARET.... Osmanlı Devleti de, yardım çığlığı atan herkese elini uzatmıştı. “Yahudi göçü yılı” olarak bilinen 1492’de “Elhamra kararnamesi”yle İspanya’da yaşayan Yahudiler, Yavuz Sultan Selim’in babası olan Sultan 2. Beyazıt’ın talimatıyla, Osmanlı topraklarına kabul edilmişti. Bizans İmparatorluğu döneminde Bizanslıların zulmünden kurtulmaya çalışan Ermenilere Fatih Sultan Mehmet Han sahip çıkarak, bu kişilere gerekli meslekleri sunup, Ermenilere el uzatmıştır. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından, Irak’ta Saddam Hüseyin döneminin baskısından kaçan Kürt vatandaşlarına Türkiye’nin kapıları açılmıştır. 2014 de 2 milyon insan Suriye ve Irak'tan gelen insanların Etnik kimliği,ırkı, dini ne olursa olsun Türkiye tarihte yaptığı gibi şimdi şefkat elini göstermiştir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin...
    0 Comments 0 Shares
  • Kara Gül Efsanesi (Aşk) ♥️
    Dünyada Sadece Urfa Halfeti'de yetişen karagül ile ilgili efsane.

    Efsaneye göre; "Halfeti'de sular altında kalan Ulu Camisi'nin Ermeni ustası Adır'ın 'Gülkız' anlamına gelen 'Vartuhi' adında güzel bir kızı varmış. Vartuhi evlerinin avlusunda Halfeti'nin en güzel kırmızı güllerini yetiştiriyormuş. Annesi doğarken ölen Vartuhi, Adır ustanın dünyadaki tek varlığıymış.

    Nehrin karşı kıyısında güvercin ve keklik yetiştiren Fırat adında kimsesiz bir delikanlı varmış. Bir gün kaçan güvercinin peşinden Vartuhi'nin güllerinin bulunduğu Adır ustanın avlusuna gelen Fırat, burada genç kızı görmüş ve iki genç birbirine aşık olmuş. Vartuhi'nin babası 'her şeyi' olarak gördüğü kızının evlenmesine karşı çıkınca kavuşamayan iki genç, Fırat'ın sularına atlayarak intihar etmiş. Derler ki; iki gencin ölümünde sonra Halfeti’deki tüm kırmızı güller siyaha dönüşmüş.Artık bu güller Halfeti’den başka yerde yetişmezmiş.

    #Halfeti #SiyahGül #gül #Roza #MonaRoza #Aşk #love #Urfa #Şanlıurfa #Türkiye #Turkey #world
    Kara Gül Efsanesi (Aşk) 💕 🌹♥️💙 🌹 Dünyada Sadece Urfa Halfeti'de yetişen karagül ile ilgili efsane. 🌹 💕 💕 💕 Efsaneye göre; "Halfeti'de sular altında kalan Ulu Camisi'nin Ermeni ustası Adır'ın 'Gülkız' anlamına gelen 'Vartuhi' adında güzel bir kızı varmış. Vartuhi evlerinin avlusunda Halfeti'nin en güzel kırmızı güllerini yetiştiriyormuş. Annesi doğarken ölen Vartuhi, Adır ustanın dünyadaki tek varlığıymış. 🌹 💕 💕 💕 Nehrin karşı kıyısında güvercin ve keklik yetiştiren Fırat adında kimsesiz bir delikanlı varmış. Bir gün kaçan güvercinin peşinden Vartuhi'nin güllerinin bulunduğu Adır ustanın avlusuna gelen Fırat, burada genç kızı görmüş ve iki genç birbirine aşık olmuş. Vartuhi'nin babası 'her şeyi' olarak gördüğü kızının evlenmesine karşı çıkınca kavuşamayan iki genç, Fırat'ın sularına atlayarak intihar etmiş. Derler ki; iki gencin ölümünde sonra Halfeti’deki tüm kırmızı güller siyaha dönüşmüş.Artık bu güller Halfeti’den başka yerde yetişmezmiş. 🌹 💕 💕 💕 #Halfeti #SiyahGül #gül #Roza #MonaRoza #Aşk #love #Urfa #Şanlıurfa #Türkiye #Turkey #world
    0 Comments 0 Shares
  • Osmanlı Devleti'nin Nüfus Sayımı
    [ 1914 ]

    İslam 15.044.846
    Rum 1.729.738
    Ermeni 1.161.169
    Musevi 187.073
    Rum Katolik 62.468
    Ermeni Katolik 67.838
    Protestan 65.844
    Süryani 54.850
    Latin 24.845

    Rum 1.729.738
    Ermeni 1.161.169
    Musevi 187.073
    Bunların kimler olduğunu ve şimdi kim olduklarını bulursak ülke temize çıkacaktır
    Osmanlı Devleti'nin Nüfus Sayımı [ 1914 ] İslam 15.044.846 Rum 1.729.738 Ermeni 1.161.169 Musevi 187.073 Rum Katolik 62.468 Ermeni Katolik 67.838 Protestan 65.844 Süryani 54.850 Latin 24.845 Rum 1.729.738 Ermeni 1.161.169 Musevi 187.073 Bunların kimler olduğunu ve şimdi kim olduklarını bulursak ülke temize çıkacaktır
    0 Comments 0 Shares
  • Osmanlı'dan sonra kurulan devletler...

    Avrupa'da

    1.Türkiye
    2.Bulgaristan (545 yıl)
    3.Yunanistan (400 yıl)
    4.Sirbistan (539 yıl)
    5.Karadag (539 yıl)
    6.Bosna-Hersek (539 yıl)
    7.Hirvatistan (539 yıl)
    8.Makedonya (539 yıl)
    9.Slovenya (250 yıl)
    10.Romanya (490 yıl)
    11.Slovakya (20 yıl) Osmanlı adı:Uyvar
    12.Macaristan (160 yıl)
    13. Moldova (490 yıl)
    14.Ukrayna (308 yıl)
    15.Azerbaycan (25 yıl)
    16.Gurcistan (400 yıl)
    17.Ermenistan (20 yıl)
    18.Guney Kıbrıs (293 yıl)
    19.Kuzey Kıbrıs (293 yıl)
    20.Rusya ‘nin güney toprakları (291 yıl)
    21.Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan
    22.Italya ‘nin güneydoğu kiyıları (20 yıl)
    23.Arnavutluk (435 yıl)
    24.Belarus (25 yıl) -himaye-
    25.Litvanya (25 yıl)-himaye-
    26.Letonya (25 yıl) -himaye-
    27.Kosova (539 yıl)
    28.Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat Asya

    Asya

    29.Irak (402 yıl)
    30.Suriye (402 yıl)
    31.İs*ail (402 yıl)
    32.Filistin (402 yıl)
    33.Urdun (402 yıl)
    34.Suudi Arabistan (399 yıl)
    35.Yemen (401 yıl)
    36.Umman (400 yıl)
    37.Birleşik Arap Emirlikleri (400 yıl)
    38.Katar (400 yıl)
    39.Bahreyn (400 yıl)
    40.Kuveyt (381 yıl)
    41.Iranın bati toprakları (30 yıl)
    42.Lübnan (402 yıl)

    Afrika'da

    43.Mısır (397 yıl)
    44.Libya (394 yıl) Osmanlı adı:Trablusgarp
    45.Tunus (308 yıl)
    46.Cezayir (313 yıl)
    47.Sudan (397 yıl) Osmanlı adı: Nubye
    48.Eritre (350 yıl) Osmanlı adı: Habes
    49.Cibuti (350 yıl)
    50.Somali (350 yıl) Osmanlı adı: Zeyla
    51.Kenya sahilleri (350 yıl)
    52.Tanzanya sahilleri (250 yıl)
    53.Cad’in kuzey bölgeleri (313 yıl) Osmanlı adı: Resade
    54.Nijer’in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar
    55.Mozambik ‘ in kuzey toprakları (150 yıl)
    56.Fas (50 yıl) -himaye-
    57.Bati Sahra (50 yıl) -himaye-
    58.Moritanya (50 yıl) -himaye-
    59.Mali (300 yıl) Osmanlı adı: Gat kazası
    60.Senegal (300 yıl)
    61.Gambiya (300 yıl)
    62.Gine Bissau (300 yıl)
    63.Gine (300 yıl)
    64.Etiyopya’ nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş

    #osmanlı Kara hudutları sınırları içinde resmen bulunmamakla birlikte fiilen Hilafete bağlı yerler:

    Hindistan Müslümanları -Pakistan-
    66. Doğu Hindistan Müslümanları -Bangladeş-
    67. Singapur
    68. Malezya
    69. Endonezya
    70. Türkistan Hanlıkları
    71. Nijerya
    72. Kamerun
    Denizlerde ise:

    Akdeniz’in tamamında 1 asır boyunca
    Akdeniz’in bir kısmında 3 asır kadar
    Karadeniz’in tamamına 4 asır kadar
    Ege’nin tamamına 4 küsur asır kadar….

    States established after the Ottoman Empire

    in #europe

    1.Turkey
    2.Bulgaria (545 years)
    3.Greece (400 years)
    4.Serbia (539 years)
    5. Montenegro (539 years)
    6.Bosnia-Herzegovina (539 years)
    7.Croatia (539 years)
    8.Macedonia (539 years)
    9.Slovenia (250 years)
    10.Romania (490 years)
    11.Slovakia (20 years) Ottoman name: Uyvar
    12.Hungary (160 years)
    13. Moldova (490 years)
    14.Ukraine (308 years)
    15.Azerbaijan (25 years)
    16.Georgia (400 years)
    17.Armenia (20 years)
    18.South Cyprus (293 years)
    19.Northern Cyprus (293 years)
    20.Southern lands of Russia (291 years)
    21.Poland (25 years) - protectorate - Ottoman name: Poland
    22.Southeastern coast of Italy (20 years)
    23.Albania (435 years)
    24.Belarus (25 years) -protection-
    25.Lithuania (25 years)-protectorate-
    26.Latvia (25 years) -protection-
    27.Kosovo (539 years)
    28.Vojvodina (166 years) Ottoman name: Banat Asya

    #asia

    29.Iraq (402 years)
    30.Syria (402 years)
    31.Israel (402 years)
    32.Palestine (402 years)
    33.Urdun (402 years)
    34.Saudi Arabia (399 years)
    35.Yemen (401 years)
    36.Oman (400 years)
    37.United Arab Emirates (400 years)
    38.Qatar (400 years)
    39.Bahrain (400 years)
    40.Kuwait (381 years)
    41.Western lands of Iran (30 years)
    42.Lebanon (402 years)

    in #africa

    43.Egypt (397 years)
    44.Libya (394 years) Ottoman name: Tripoli
    45.Tunisia (308 years)
    46.Algeria (313 years)
    47.Sudan (397 years) Ottoman name: Nubye
    48.Eritrea (350 years) Ottoman name: Habes
    49.Djibouti (350 years)
    50.Somalia (350 years) Ottoman name: Zeyla
    51.Kenyan coast (350 years)
    52.Tanzania coasts (250 years)
    Northern regions of 53rd Street (313 years) Ottoman name: Resade
    54.Part of Niger (300 years) Ottoman name: Kavar
    55. Northern lands of Mozambique (150 years)
    56.Morocco (50 years) -protection-
    57.Western Sahara (50 years) -protection-
    58.Mauritania (50 years) -protection-
    59.Mali (300 years) Ottoman name: Gat district
    60.Senegal (300 years)
    61.Gambia (300 years)
    62.Guinea Bissau (300 years)
    63.Guinea (300 years)
    64.Part of Ethiopia (350 years) Ottoman name: Abyssinia

    Places that are de facto affiliated with the Caliphate, although they are not officially within the #ottoman Land borders:

    #muslims of India -Pakistan-
    66. Muslims of East India -Bangladesh-
    67. Singapore
    68. Malaysia
    69. Indonesia
    70. Turkestan Khanates
    71. Nigeria
    72. Cameroon

    In the #seas:

    throughout the Mediterranean for a century.
    For about 3 centuries in a part of the Mediterranean
    The entire Black Sea region for about 4 centuries.
    The entire Aegean for about 4 or so centuries…
    Osmanlı'dan sonra kurulan devletler... Avrupa'da 1.Türkiye 2.Bulgaristan (545 yıl) 3.Yunanistan (400 yıl) 4.Sirbistan (539 yıl) 5.Karadag (539 yıl) 6.Bosna-Hersek (539 yıl) 7.Hirvatistan (539 yıl) 8.Makedonya (539 yıl) 9.Slovenya (250 yıl) 10.Romanya (490 yıl) 11.Slovakya (20 yıl) Osmanlı adı:Uyvar 12.Macaristan (160 yıl) 13. Moldova (490 yıl) 14.Ukrayna (308 yıl) 15.Azerbaycan (25 yıl) 16.Gurcistan (400 yıl) 17.Ermenistan (20 yıl) 18.Guney Kıbrıs (293 yıl) 19.Kuzey Kıbrıs (293 yıl) 20.Rusya ‘nin güney toprakları (291 yıl) 21.Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan 22.Italya ‘nin güneydoğu kiyıları (20 yıl) 23.Arnavutluk (435 yıl) 24.Belarus (25 yıl) -himaye- 25.Litvanya (25 yıl)-himaye- 26.Letonya (25 yıl) -himaye- 27.Kosova (539 yıl) 28.Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat Asya Asya 29.Irak (402 yıl) 30.Suriye (402 yıl) 31.İs*ail (402 yıl) 32.Filistin (402 yıl) 33.Urdun (402 yıl) 34.Suudi Arabistan (399 yıl) 35.Yemen (401 yıl) 36.Umman (400 yıl) 37.Birleşik Arap Emirlikleri (400 yıl) 38.Katar (400 yıl) 39.Bahreyn (400 yıl) 40.Kuveyt (381 yıl) 41.Iranın bati toprakları (30 yıl) 42.Lübnan (402 yıl) Afrika'da 43.Mısır (397 yıl) 44.Libya (394 yıl) Osmanlı adı:Trablusgarp 45.Tunus (308 yıl) 46.Cezayir (313 yıl) 47.Sudan (397 yıl) Osmanlı adı: Nubye 48.Eritre (350 yıl) Osmanlı adı: Habes 49.Cibuti (350 yıl) 50.Somali (350 yıl) Osmanlı adı: Zeyla 51.Kenya sahilleri (350 yıl) 52.Tanzanya sahilleri (250 yıl) 53.Cad’in kuzey bölgeleri (313 yıl) Osmanlı adı: Resade 54.Nijer’in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar 55.Mozambik ‘ in kuzey toprakları (150 yıl) 56.Fas (50 yıl) -himaye- 57.Bati Sahra (50 yıl) -himaye- 58.Moritanya (50 yıl) -himaye- 59.Mali (300 yıl) Osmanlı adı: Gat kazası 60.Senegal (300 yıl) 61.Gambiya (300 yıl) 62.Gine Bissau (300 yıl) 63.Gine (300 yıl) 64.Etiyopya’ nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş #osmanlı Kara hudutları sınırları içinde resmen bulunmamakla birlikte fiilen Hilafete bağlı yerler: Hindistan Müslümanları -Pakistan- 66. Doğu Hindistan Müslümanları -Bangladeş- 67. Singapur 68. Malezya 69. Endonezya 70. Türkistan Hanlıkları 71. Nijerya 72. Kamerun Denizlerde ise: Akdeniz’in tamamında 1 asır boyunca Akdeniz’in bir kısmında 3 asır kadar Karadeniz’in tamamına 4 asır kadar Ege’nin tamamına 4 küsur asır kadar…. States established after the Ottoman Empire in #europe 1.Turkey 2.Bulgaria (545 years) 3.Greece (400 years) 4.Serbia (539 years) 5. Montenegro (539 years) 6.Bosnia-Herzegovina (539 years) 7.Croatia (539 years) 8.Macedonia (539 years) 9.Slovenia (250 years) 10.Romania (490 years) 11.Slovakia (20 years) Ottoman name: Uyvar 12.Hungary (160 years) 13. Moldova (490 years) 14.Ukraine (308 years) 15.Azerbaijan (25 years) 16.Georgia (400 years) 17.Armenia (20 years) 18.South Cyprus (293 years) 19.Northern Cyprus (293 years) 20.Southern lands of Russia (291 years) 21.Poland (25 years) - protectorate - Ottoman name: Poland 22.Southeastern coast of Italy (20 years) 23.Albania (435 years) 24.Belarus (25 years) -protection- 25.Lithuania (25 years)-protectorate- 26.Latvia (25 years) -protection- 27.Kosovo (539 years) 28.Vojvodina (166 years) Ottoman name: Banat Asya #asia 29.Iraq (402 years) 30.Syria (402 years) 31.Israel (402 years) 32.Palestine (402 years) 33.Urdun (402 years) 34.Saudi Arabia (399 years) 35.Yemen (401 years) 36.Oman (400 years) 37.United Arab Emirates (400 years) 38.Qatar (400 years) 39.Bahrain (400 years) 40.Kuwait (381 years) 41.Western lands of Iran (30 years) 42.Lebanon (402 years) in #africa 43.Egypt (397 years) 44.Libya (394 years) Ottoman name: Tripoli 45.Tunisia (308 years) 46.Algeria (313 years) 47.Sudan (397 years) Ottoman name: Nubye 48.Eritrea (350 years) Ottoman name: Habes 49.Djibouti (350 years) 50.Somalia (350 years) Ottoman name: Zeyla 51.Kenyan coast (350 years) 52.Tanzania coasts (250 years) Northern regions of 53rd Street (313 years) Ottoman name: Resade 54.Part of Niger (300 years) Ottoman name: Kavar 55. Northern lands of Mozambique (150 years) 56.Morocco (50 years) -protection- 57.Western Sahara (50 years) -protection- 58.Mauritania (50 years) -protection- 59.Mali (300 years) Ottoman name: Gat district 60.Senegal (300 years) 61.Gambia (300 years) 62.Guinea Bissau (300 years) 63.Guinea (300 years) 64.Part of Ethiopia (350 years) Ottoman name: Abyssinia Places that are de facto affiliated with the Caliphate, although they are not officially within the #ottoman Land borders: #muslims of India -Pakistan- 66. Muslims of East India -Bangladesh- 67. Singapore 68. Malaysia 69. Indonesia 70. Turkestan Khanates 71. Nigeria 72. Cameroon In the #seas: throughout the Mediterranean for a century. For about 3 centuries in a part of the Mediterranean The entire Black Sea region for about 4 centuries. The entire Aegean for about 4 or so centuries…
    0 Comments 0 Shares
  • 1900'lı Yıllar URFA'lı Ermeni Tüccarlar ....
    1900'lı Yıllar URFA'lı Ermeni Tüccarlar ....
    0 Comments 0 Shares
  • Amerikalı Urfalılar

    1915'de Urfa'dan Göçen Urfalı Ermeniler her yıl Amerika Los Angeles Urfa piknik günleri düzenleyip patlıcanlı kebap yapıyorlar.

    Dünyanın birçok yerinde Urfa'dan giden Ermeni, Süryani ve diğer Urfa'lı hemşehrilerimiz var burdan onlara Selâm olsun.
    Urfa'lı heryerde Urfa'lıdır.

    #Urfa #Amerika #LosAngles #Usa #Turkey
    Amerikalı Urfalılar 1915'de Urfa'dan Göçen Urfalı Ermeniler her yıl Amerika Los Angeles Urfa piknik günleri düzenleyip patlıcanlı kebap yapıyorlar. Dünyanın birçok yerinde Urfa'dan giden Ermeni, Süryani ve diğer Urfa'lı hemşehrilerimiz var burdan onlara Selâm olsun. Urfa'lı heryerde Urfa'lıdır. #Urfa #Amerika #LosAngles #Usa #Turkey
    0 Comments 0 Shares
  • URFA’DA DÜNYANIN EN BÜYÜK NEKROPOL ALANINDAKİ BİNLERCE KAYA MEZARINI, MOZAİKLERİ, FRESKLERİ, HEYKEL VE RÖLYEFLERİ NASIL TAHRİP ETTİK..?

    SONRA MİLYARLAR HARCAYARAK SADECE %1’İNİ NASIL AÇIĞA ÇIKARDIK?

    1 nolu Fotoğrafta ön planda görülen Köşk 1796-1876 tarihleri arasında yaşamış, aslen Birecikli Şair ve Mutasavvuf Sakıp Efendi tarafından yaptırılmıştır.

    Geri planda görülen yapı Müslümanlar tarafından Hıdır İlyas Manastırı olarak bilinmektedir. 1644 yılında Urfa’yı ziyaret eden Fransız gezgin Jean-Babtist Tavernier bu yapının M.S 9 Haziran 373 tarihinde [Edessa](https://www.google.com/search?sca_esv=245afc22ddb75264&sxsrf=ACQVn08fa3D_RIxc937GoAIo-2wIJfcPmA%3A1709373253303&q=Edessa&si=AKbGX_oBDfquzodaRrfbb9img4kPQ4fCBZjeqAiaW1svvC8uXle1G5piYHFChBC--c4c5aEeZwg8hovACnLNBna148XdG3ZP6379qU5N-B5oT9m4h80aUGva8BNytoJ5PcVvJmc10kuKqNF_zTqmpEL3OnfMnlW36sKarJ-DjgcIkiL1q0p48vbNLKDJTBy4AublEZG2tmV_&sa=X&ved=2ahUKEwiIwbTMp9WEAxVRQ_EDHZOXC3sQmxMoAHoECEMQAg)’da vefat eden Süryani Aziz Efraim Syrus tarafından yaptırıldığını, Efraim’in mezarının manastır dahilindeki bir mağarada (Kaya Mezarı) olduğunu belirtmiştir. Buradan inşası bilinmeyen yapının 1644 yılında mevcut olduğunu anlıyoruz.

    1844 yılında Urfa’yı ziyaret eden George Percy Badger ise, burada sekiz mağara mezar olduğunu ve bunların iki bölümlü en büyüğünde Aziz Efraim’in yattığını ve Aziz Theodoros’un küllerinin bulunduğunu belirtmiş ve bu mezarın planını yayımlamıştır. (Bakınız: Selahattin Güler., Yabancı Gezginlerin Gözüyle Urfa Bölgesi, ŞURKAV yayını, 2010).

    Bazı kaynaklarda ise manastırın miladi 362/3 yılında vefat eden ve Ermeni Kilisesi'nce aziz sayılan Roma ordusu generallerinden Sarkis Zoravar’a (Surp Sarkis) adandığı belirtilmiştir.

    Bu nedenlerden ötürüdür ki; manastıra Aziz Efraim’den dolayı Süryaniler, Aziz Sarkis’ten dolayı Ermeniler sahip çıkmışlardır.

    Hıdır İlyas Manastırı’nın hangi tarihte yıkıldığı henüz tespit edilmiş değildir. Ancak bugün 80 yaşındakiler bu manastırı görmediklerini söylemektedirler. Buna dayanarak yıkımın 1930’lu yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Yıkılan manastırın yerine 1963 yılında Yakup Kalfa İlkokulu yapılmıştır.

    Okul bahçesinin kuzeybatı kesiminde yer alan Aziz Efraim’in kaya mezarı ise 1980’li yıllarda okul bahçesinin genişletilmesi amacıyla yıktırılmıştır.

    MANASTIR ÇEVRESİNDEKİ ARKEOLOJİK SİT ALANI OLMASINA RAĞMEN TAHRİP EDİLİYOR…

    Manastır çevresinİ ve Deyr Yakup Manasırı’na kadar uzayan dağlık alanı kapsayan oldukça geniş bir alanda 2.yüzyıl ve 5.yüzyıl arasındaki dönemi kapsayan, bazıları mozaikli, freskli, rölyefli binlerce kaya mezarı, antik taş ocakları, sarnıçlar, karlıklar, kaya kiliseleri, kaya yerleşimleri bulunmaktaydı.

    Tüm bu alan 1979 yılında korunması gerekli “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan edilmiştir. Buna rağmen bölgede 1950’li yıllarda başlayan gecekondulaşmanın bir türlü önüne geçilememiştir. Böylece alandaki binlerce kaya mezarı ile içlerinde yer alan mozaik, fresk, heykel ve rölyefler ve diğer kültür varlıkları sit alanında olmalarına rağmen tümüyle tahrip edilmiştir.

    ÖNCE TAHRİP EDİYORUZ, SONRA PARA VERİP AÇIĞA ÇIKARIYORUZ…

    Bu önemli sit alanına yapılmasına göz yumulan kaçak gecekondulara sonraları imar affı çıkarılmıştır. Son yıllarda iş işten geçtikten sonra aklımız başımıza gelmiş, bu sefer Kızılkoyun ve kalenin kuzey, batı ve güney eteklerindeki kaçak gecekondular milyonlarca lira ödenerek yıkılmış, buralardaki kaya mezarları açığa çıkarılarak turizmin hizmetine sunulmuştur.
    URFA’DA DÜNYANIN EN BÜYÜK NEKROPOL ALANINDAKİ BİNLERCE KAYA MEZARINI, MOZAİKLERİ, FRESKLERİ, HEYKEL VE RÖLYEFLERİ NASIL TAHRİP ETTİK..? SONRA MİLYARLAR HARCAYARAK SADECE %1’İNİ NASIL AÇIĞA ÇIKARDIK? 1 nolu Fotoğrafta ön planda görülen Köşk 1796-1876 tarihleri arasında yaşamış, aslen Birecikli Şair ve Mutasavvuf Sakıp Efendi tarafından yaptırılmıştır. Geri planda görülen yapı Müslümanlar tarafından Hıdır İlyas Manastırı olarak bilinmektedir. 1644 yılında Urfa’yı ziyaret eden Fransız gezgin Jean-Babtist Tavernier bu yapının M.S 9 Haziran 373 tarihinde [Edessa](https://www.google.com/search?sca_esv=245afc22ddb75264&sxsrf=ACQVn08fa3D_RIxc937GoAIo-2wIJfcPmA%3A1709373253303&q=Edessa&si=AKbGX_oBDfquzodaRrfbb9img4kPQ4fCBZjeqAiaW1svvC8uXle1G5piYHFChBC--c4c5aEeZwg8hovACnLNBna148XdG3ZP6379qU5N-B5oT9m4h80aUGva8BNytoJ5PcVvJmc10kuKqNF_zTqmpEL3OnfMnlW36sKarJ-DjgcIkiL1q0p48vbNLKDJTBy4AublEZG2tmV_&sa=X&ved=2ahUKEwiIwbTMp9WEAxVRQ_EDHZOXC3sQmxMoAHoECEMQAg)’da vefat eden Süryani Aziz Efraim Syrus tarafından yaptırıldığını, Efraim’in mezarının manastır dahilindeki bir mağarada (Kaya Mezarı) olduğunu belirtmiştir. Buradan inşası bilinmeyen yapının 1644 yılında mevcut olduğunu anlıyoruz. 1844 yılında Urfa’yı ziyaret eden George Percy Badger ise, burada sekiz mağara mezar olduğunu ve bunların iki bölümlü en büyüğünde Aziz Efraim’in yattığını ve Aziz Theodoros’un küllerinin bulunduğunu belirtmiş ve bu mezarın planını yayımlamıştır. (Bakınız: Selahattin Güler., Yabancı Gezginlerin Gözüyle Urfa Bölgesi, ŞURKAV yayını, 2010). Bazı kaynaklarda ise manastırın miladi 362/3 yılında vefat eden ve Ermeni Kilisesi'nce aziz sayılan Roma ordusu generallerinden Sarkis Zoravar’a (Surp Sarkis) adandığı belirtilmiştir. Bu nedenlerden ötürüdür ki; manastıra Aziz Efraim’den dolayı Süryaniler, Aziz Sarkis’ten dolayı Ermeniler sahip çıkmışlardır. Hıdır İlyas Manastırı’nın hangi tarihte yıkıldığı henüz tespit edilmiş değildir. Ancak bugün 80 yaşındakiler bu manastırı görmediklerini söylemektedirler. Buna dayanarak yıkımın 1930’lu yılların başlarında yapıldığı düşünülmektedir. Yıkılan manastırın yerine 1963 yılında Yakup Kalfa İlkokulu yapılmıştır. Okul bahçesinin kuzeybatı kesiminde yer alan Aziz Efraim’in kaya mezarı ise 1980’li yıllarda okul bahçesinin genişletilmesi amacıyla yıktırılmıştır. MANASTIR ÇEVRESİNDEKİ ARKEOLOJİK SİT ALANI OLMASINA RAĞMEN TAHRİP EDİLİYOR… Manastır çevresinİ ve Deyr Yakup Manasırı’na kadar uzayan dağlık alanı kapsayan oldukça geniş bir alanda 2.yüzyıl ve 5.yüzyıl arasındaki dönemi kapsayan, bazıları mozaikli, freskli, rölyefli binlerce kaya mezarı, antik taş ocakları, sarnıçlar, karlıklar, kaya kiliseleri, kaya yerleşimleri bulunmaktaydı. Tüm bu alan 1979 yılında korunması gerekli “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan edilmiştir. Buna rağmen bölgede 1950’li yıllarda başlayan gecekondulaşmanın bir türlü önüne geçilememiştir. Böylece alandaki binlerce kaya mezarı ile içlerinde yer alan mozaik, fresk, heykel ve rölyefler ve diğer kültür varlıkları sit alanında olmalarına rağmen tümüyle tahrip edilmiştir. ÖNCE TAHRİP EDİYORUZ, SONRA PARA VERİP AÇIĞA ÇIKARIYORUZ… Bu önemli sit alanına yapılmasına göz yumulan kaçak gecekondulara sonraları imar affı çıkarılmıştır. Son yıllarda iş işten geçtikten sonra aklımız başımıza gelmiş, bu sefer Kızılkoyun ve kalenin kuzey, batı ve güney eteklerindeki kaçak gecekondular milyonlarca lira ödenerek yıkılmış, buralardaki kaya mezarları açığa çıkarılarak turizmin hizmetine sunulmuştur.
    0 Comments 0 Shares
  • 26 Şubat 1992-Hocalı Katliamı

    25 Şubat’ı 26 Şubat'a bağlayan gece Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasına giren Sovyet destekli Ermeni Kuvvetleri, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti.

    #Azerbaycan #Türkiye
    #HocalıBirSoykırımdır
    #UnutmadıkUnutmayacağız
    26 Şubat 1992-Hocalı Katliamı 25 Şubat’ı 26 Şubat'a bağlayan gece Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasına giren Sovyet destekli Ermeni Kuvvetleri, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti. 🇦🇿❤️🇹🇷 #Azerbaycan #Türkiye #HocalıBirSoykırımdır #UnutmadıkUnutmayacağız
    0 Comments 0 Shares
  • KÜRT KIZIYLA ERMENİ GENCİN DRAMATİK AŞK HİKAYESİ.

    ( SARI GELİN..)

    Aşk,öyle bir duygudur ki sınır ve dil ve din tanımaz.Yeter ki duyguların özünde sıcak bir dokunuş olsun.O dokunuş bir okşayan esinti olarak kalbin duygularına tatlı bir sızı bırakandır.
    İşte bizim hikayemiz bu sızıntının taâ kendisidir.

    Sarı Gelin.
    Her bölgenin yaşanmış acı kaderi vardır.Fakat Dersim ve çevre bölgesi yaşanmışlıkların en acı bölgesidir.
    Anadolu da barış ve kardeşlik içinde yaşayan bir çok halk ve bu halkın en kadim dostlarından olan Ermeni halkın yaşadıkları acı ve gözyaşı bir de bıraktıkları gönül acısı Sarı gelin ağıtıdır.

    Erzurum bölgesinde yaşanmış Ermeni asıllı bir gencin ,Kürt bir kızın aşkıdır. Sarı gelin.

    Bölgenin en güçlü ve varlıklı,güzel mi güzel uzun boylu al yazmalı sarışın kızına Ermeni oğlanı aşık olur, Fakat kızın babası tarafından kendisine yar etmeyeceğini de iyi bilir, buna rağmen Aşkından ve sevdasından asla vazgeçmez.
    Bölgenin değerli söz sahibi kişilerin devreye girmesine bile aldırış etmeyen Ağa inadında inat etmektedir. Oysa kızın da Ermeni oğlanı çok sevmekte olduğunu bilir.
    Fakat ağa inadı Aşıklara engel değil.
    Bu aşkını diyar diyar gezerek dile getiren oğlan,sarı gelini kızı kaçırmaya karar verir.
    Kızı kaçırır ve bir dağ eteklerinde günlerce saklar. Bu süreçte kızın babası Ağa,oğlanı ve kaçırılan kızını didik didik aramaya koyulur..
    Oğlan uzun süre mağarada saklı olduğu için yiyecek ve içecek ihtiyacı için gizlice şehre iner ve o esnada çeşme başında sarı gelinine testisine su doldururken Ağanın adamları tarafından öldürülür ve ibretlik olsun diye cesedi günlerce çeşme başında bırakılır.

    Sarı Gelin Kızın mağarada uzun bekleyişinden sonra endişelenerek şehre iner ve sevdiği erkeğin cesedini çeşme başında olduğunu görünce,babasının yaptığını bilir.Bu durumda babasını cezalandırmak için oracıkta sarı gelin kız canına kıyar.
    Bu aşkın tanığı olan oğlanın yaşlı ninesi içindeki acıyı,Sarı gelin ağıtını dile getirmesiyle günümüze kadar dilden dile aktarılarak bir jenosisdin gerçeğini haykırır.

    Tıpkı Elqajiye gibi
    Tıpkı İsmail Qurban gibi
    Tıpkı Tırka Dêpê gibi

    Erzurum çarşı pazar leylim aman aman
    Leylim aman aman leylim aman aman suna yarim

    İçinde bir kız gezer oy nenen ölsün sarı gelin aman
    Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

    Elinde divit kalem leylim aman aman
    Leylim aman aman leylim aman aman suna yarim

    Katlime ferman yazar ay nenen ölsün sarı gelin aman
    Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

    Seni vermem ellere leylim aman aman
    Leylim aman aman leylim aman aman suna yarim
    Niceki bu canımsa ay nenen ölsün sarı gelin aman
    Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim

    Sarı gelinlerin hikayesi bir daha yaşanmaması dileğiyle....

    Sabri Karaman
    KÜRT KIZIYLA ERMENİ GENCİN DRAMATİK AŞK HİKAYESİ. ( SARI GELİN..) Aşk,öyle bir duygudur ki sınır ve dil ve din tanımaz.Yeter ki duyguların özünde sıcak bir dokunuş olsun.O dokunuş bir okşayan esinti olarak kalbin duygularına tatlı bir sızı bırakandır. İşte bizim hikayemiz bu sızıntının taâ kendisidir. Sarı Gelin. Her bölgenin yaşanmış acı kaderi vardır.Fakat Dersim ve çevre bölgesi yaşanmışlıkların en acı bölgesidir. Anadolu da barış ve kardeşlik içinde yaşayan bir çok halk ve bu halkın en kadim dostlarından olan Ermeni halkın yaşadıkları acı ve gözyaşı bir de bıraktıkları gönül acısı Sarı gelin ağıtıdır. Erzurum bölgesinde yaşanmış Ermeni asıllı bir gencin ,Kürt bir kızın aşkıdır. Sarı gelin. Bölgenin en güçlü ve varlıklı,güzel mi güzel uzun boylu al yazmalı sarışın kızına Ermeni oğlanı aşık olur, Fakat kızın babası tarafından kendisine yar etmeyeceğini de iyi bilir, buna rağmen Aşkından ve sevdasından asla vazgeçmez. Bölgenin değerli söz sahibi kişilerin devreye girmesine bile aldırış etmeyen Ağa inadında inat etmektedir. Oysa kızın da Ermeni oğlanı çok sevmekte olduğunu bilir. Fakat ağa inadı Aşıklara engel değil. Bu aşkını diyar diyar gezerek dile getiren oğlan,sarı gelini kızı kaçırmaya karar verir. Kızı kaçırır ve bir dağ eteklerinde günlerce saklar. Bu süreçte kızın babası Ağa,oğlanı ve kaçırılan kızını didik didik aramaya koyulur.. Oğlan uzun süre mağarada saklı olduğu için yiyecek ve içecek ihtiyacı için gizlice şehre iner ve o esnada çeşme başında sarı gelinine testisine su doldururken Ağanın adamları tarafından öldürülür ve ibretlik olsun diye cesedi günlerce çeşme başında bırakılır. Sarı Gelin Kızın mağarada uzun bekleyişinden sonra endişelenerek şehre iner ve sevdiği erkeğin cesedini çeşme başında olduğunu görünce,babasının yaptığını bilir.Bu durumda babasını cezalandırmak için oracıkta sarı gelin kız canına kıyar. Bu aşkın tanığı olan oğlanın yaşlı ninesi içindeki acıyı,Sarı gelin ağıtını dile getirmesiyle günümüze kadar dilden dile aktarılarak bir jenosisdin gerçeğini haykırır. Tıpkı Elqajiye gibi Tıpkı İsmail Qurban gibi Tıpkı Tırka Dêpê gibi Erzurum çarşı pazar leylim aman aman Leylim aman aman leylim aman aman suna yarim İçinde bir kız gezer oy nenen ölsün sarı gelin aman Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim Elinde divit kalem leylim aman aman Leylim aman aman leylim aman aman suna yarim Katlime ferman yazar ay nenen ölsün sarı gelin aman Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim Seni vermem ellere leylim aman aman Leylim aman aman leylim aman aman suna yarim Niceki bu canımsa ay nenen ölsün sarı gelin aman Sarı gelin aman sarı gelin aman suna yarim Sarı gelinlerin hikayesi bir daha yaşanmaması dileğiyle.... Sabri Karaman
    0 Comments 0 Shares
  • Uzun Hasan Bey (1423-1428)

    Akkoyunlu Devleti Hükümdarları Hasan Bey, Karakoyunlular ve Timur’un torununu yenerek devletinin sınırları güneye doğru genişletmiş, 1466 yılında Tebriz’i başkent yapmıştır. Uzun Hasan Bey, bugünkü İran, Irak, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye'nin de bir bölümünü kapsayan bir coğrafyada 1453-1478 yılları arasında hüküm sürmüştür.

    Uzun Hasan Bey, Oğuzların Bayındır boyundan, Timur'un Diyarbakır, Mardin, Sivas, Şanlıurfa ve Erzincan'a yönetici olarak atadığı Kara Yülük Osman Bey'in torunu olup, babası Celâleddîn Ali Beydir. 1423'te Diyarbakır'da doğmuştur. 1453'te Diyarbakır’da devletin başına geçmiş, Karakoyunluların hükümdarı Cihan Şahı yenmiş (1467), Trabzon İmparatoru IV. İoannis'in kızı Despina Hatun (Theodora Megali Komnini) ile evlenerek bu devleti himayesi altına almaya çalışmıştır.

    Uzun Hasan Bey, Akkoyunlu tahtını ele geçirip “ulu bey” olduktan sonra, özellikle malî ve adlî düzenlemelerle Akkoyunlular tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kendisi, Amasya’da oturan Şehzade Bayezid’e gönderdiği bir mektupta eskiden Mangışlak, Hârizm ve Türkistan’a dağılan Bayındır ve Bayat ulusları ile Oğuz iline mensup olanların katına geldiklerini yazmıştır. Oğuz Han’ın ve onun torunu Bayındır Han’ın şerefli soyundan geldiğini ifade eden Uzun Hasan Bey, Akkoyunlu oymağının bağlandığı Bayındır boyunun damgasını devletinin sembolü yapmıştır. Bu sebeple Bayındır damgası sadece paralarda değil resmî evrak üzerinde, kitâbelerde, hatta bayraklarda da görülür.

    Uzun Hasan Bey, “Hasan Padişah Kanunları” adıyla anılan kanunnâmeler yazdırmıştır. Bu kanunnâmeler vergi, idarî ve içtimaî hayatla ilgilidir. Göçebe ve köylülerden, şehirlerde yaşayan halktan, türlü zanaat ve meslek erbabından alınan vergilerin miktarları kanunnâmelerin en önemli konusunu teşkil eder. Hasan Padişah Kanunları, doğu ve güneydoğu vilâyetlerinde fetihten itibaren bir müddet kullanıldıktan sonra yerini Osmanlı kanunnâmelerine bırakmıştır. Ancak İran’da bu kanunlar uzun süre geçerli olmuştur.

    Uzun Hasan Bey, ilmî, dînî, sosyal ve devlet teşkilatıyla alakalı mîmarî eserler yaptırmıştır. Tebriz'de Nasriyye Medresesini yaptırıp, bakımı için vakıflar kurdurmuş, Nasriyye Medresesinin yanında cami, bir de hastane yaptırmıştır. Hastane çok geniş olup, binden fazla hastaya hizmet vermiş, ayrıca hastanenin bitişiğindeki mutfakta, fakir ve kimsesizlere de yemekler verilmiştir. Tebriz'de meşhur Heşt-Behişt Sarayının inşasını başlatmış, Fırat'ın kolu üzerinde de Taşköprü'yü yaptırmıştır.

    Uzun Hasan Bey, dönemin ilim ve alimlerine koruyucusu olmuştur. Hasan Bey, ilim ve alimleri sevdiğinden, Akkoyunlu ülkesinde pek çok meşhur alim bulunurdu. Meşhur astronom Ali Kuşçu, Hasan Bey’in sarayında olup, büyük itibar görürdü. Sarayında Ali Kuşçu’dan başka, Mevlana Mahmud Şarihi, Şirazi Mehmed Münşi ve fıkıh alimi İmam Ali de bulunurdu. Hasan Beyin hükümdarlığı zamanında, büyük İslam alimi, edib ve Kadı Celaleddin-i Muhammed Devani, çok kitap yazıp, bunlardan Ahlak-ı Celali pek meşhurdur. Hasan Bey’in Kur’ân-ı Kerîm’i Türkçe’ye çevirtip huzurunda okuttuğuna dair bilgiler de vardır. Kaynaklarda onun cami, medrese, kervansaray ve zâviye gibi birçok eser yaptırdığı kaydedilir; ancak çoğu günümüze ulaşmamıştır.

    Uzun Hasan Bey’i gören Venedik elçisi Kontarino Zeno onu lakabı gibi uzun boylu, yakışıklı ve hoşsohbet bir hükümdar olarak tasvir eder. Yine Venedikli bir tâcir İran’da benzerinin gelmediğini yazar. İslâm müelliflerinin hepsi meziyetlerini sayarak “sâhib-kırân” Hasan Bey’i överler. Onun en büyük hatası Osmanlılar’la çatışması olmuştur. Sınırlarını genişletmesi ve bu denli güçlenmesi Uzun Hasan Bey’i Osmanlılarla karşı karşıya getirdi. Akkoyunlular ile Osmanlılar arasındaki çatışmalar, Fatih Sultan Mehmed'in Trabzon İmparatorluğu üzerine yaptığı sefer sırasında başladı. Uzun Hasan Bey, 1473'teki Malatya Savaşı'nı kazanmasına rağmen Otlukbeli Savaşı'nda Fatih karşısında ağır bir yenilgiye uğramış ve bu yenilgiden sonra topraklarındaki siyasal ve askeri gücünü büyük ölçüde yitirmiş.

    Uzun Hasan Bey'in kızı Alemşah Halime Begüm ileriki yıllarda Safevi Devleti Hükümdarı Şah İsmail'in annesi olacaktır.

    “Ebü’n-nasr”, “Sâhib-kırân”, “Ulu bey” ve "Uzun" gibi unvanlarla anılan Hasan Bey, 882 yılının Ramazan bayramı gecesi (6 Ocak 1478) vefat etmiştir. Mezarı Tebriz Nasıriyye Mezarlığında bulunmaktadır.

    Derleyen: Sinan Acartürk
    Kaynak: vikipedi, biyografiinfo, turkcebilgi. islamansiklopedisi
    Görsel: Uzun Hasan Bey döneminde Akkoyunlu Devleti (1453-1478). vikipedi
    Uzun Hasan Bey (1423-1428) Akkoyunlu Devleti Hükümdarları Hasan Bey, Karakoyunlular ve Timur’un torununu yenerek devletinin sınırları güneye doğru genişletmiş, 1466 yılında Tebriz’i başkent yapmıştır. Uzun Hasan Bey, bugünkü İran, Irak, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye'nin de bir bölümünü kapsayan bir coğrafyada 1453-1478 yılları arasında hüküm sürmüştür. Uzun Hasan Bey, Oğuzların Bayındır boyundan, Timur'un Diyarbakır, Mardin, Sivas, Şanlıurfa ve Erzincan'a yönetici olarak atadığı Kara Yülük Osman Bey'in torunu olup, babası Celâleddîn Ali Beydir. 1423'te Diyarbakır'da doğmuştur. 1453'te Diyarbakır’da devletin başına geçmiş, Karakoyunluların hükümdarı Cihan Şahı yenmiş (1467), Trabzon İmparatoru IV. İoannis'in kızı Despina Hatun (Theodora Megali Komnini) ile evlenerek bu devleti himayesi altına almaya çalışmıştır. Uzun Hasan Bey, Akkoyunlu tahtını ele geçirip “ulu bey” olduktan sonra, özellikle malî ve adlî düzenlemelerle Akkoyunlular tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kendisi, Amasya’da oturan Şehzade Bayezid’e gönderdiği bir mektupta eskiden Mangışlak, Hârizm ve Türkistan’a dağılan Bayındır ve Bayat ulusları ile Oğuz iline mensup olanların katına geldiklerini yazmıştır. Oğuz Han’ın ve onun torunu Bayındır Han’ın şerefli soyundan geldiğini ifade eden Uzun Hasan Bey, Akkoyunlu oymağının bağlandığı Bayındır boyunun damgasını devletinin sembolü yapmıştır. Bu sebeple Bayındır damgası sadece paralarda değil resmî evrak üzerinde, kitâbelerde, hatta bayraklarda da görülür. Uzun Hasan Bey, “Hasan Padişah Kanunları” adıyla anılan kanunnâmeler yazdırmıştır. Bu kanunnâmeler vergi, idarî ve içtimaî hayatla ilgilidir. Göçebe ve köylülerden, şehirlerde yaşayan halktan, türlü zanaat ve meslek erbabından alınan vergilerin miktarları kanunnâmelerin en önemli konusunu teşkil eder. Hasan Padişah Kanunları, doğu ve güneydoğu vilâyetlerinde fetihten itibaren bir müddet kullanıldıktan sonra yerini Osmanlı kanunnâmelerine bırakmıştır. Ancak İran’da bu kanunlar uzun süre geçerli olmuştur. Uzun Hasan Bey, ilmî, dînî, sosyal ve devlet teşkilatıyla alakalı mîmarî eserler yaptırmıştır. Tebriz'de Nasriyye Medresesini yaptırıp, bakımı için vakıflar kurdurmuş, Nasriyye Medresesinin yanında cami, bir de hastane yaptırmıştır. Hastane çok geniş olup, binden fazla hastaya hizmet vermiş, ayrıca hastanenin bitişiğindeki mutfakta, fakir ve kimsesizlere de yemekler verilmiştir. Tebriz'de meşhur Heşt-Behişt Sarayının inşasını başlatmış, Fırat'ın kolu üzerinde de Taşköprü'yü yaptırmıştır. Uzun Hasan Bey, dönemin ilim ve alimlerine koruyucusu olmuştur. Hasan Bey, ilim ve alimleri sevdiğinden, Akkoyunlu ülkesinde pek çok meşhur alim bulunurdu. Meşhur astronom Ali Kuşçu, Hasan Bey’in sarayında olup, büyük itibar görürdü. Sarayında Ali Kuşçu’dan başka, Mevlana Mahmud Şarihi, Şirazi Mehmed Münşi ve fıkıh alimi İmam Ali de bulunurdu. Hasan Beyin hükümdarlığı zamanında, büyük İslam alimi, edib ve Kadı Celaleddin-i Muhammed Devani, çok kitap yazıp, bunlardan Ahlak-ı Celali pek meşhurdur. Hasan Bey’in Kur’ân-ı Kerîm’i Türkçe’ye çevirtip huzurunda okuttuğuna dair bilgiler de vardır. Kaynaklarda onun cami, medrese, kervansaray ve zâviye gibi birçok eser yaptırdığı kaydedilir; ancak çoğu günümüze ulaşmamıştır. Uzun Hasan Bey’i gören Venedik elçisi Kontarino Zeno onu lakabı gibi uzun boylu, yakışıklı ve hoşsohbet bir hükümdar olarak tasvir eder. Yine Venedikli bir tâcir İran’da benzerinin gelmediğini yazar. İslâm müelliflerinin hepsi meziyetlerini sayarak “sâhib-kırân” Hasan Bey’i överler. Onun en büyük hatası Osmanlılar’la çatışması olmuştur. Sınırlarını genişletmesi ve bu denli güçlenmesi Uzun Hasan Bey’i Osmanlılarla karşı karşıya getirdi. Akkoyunlular ile Osmanlılar arasındaki çatışmalar, Fatih Sultan Mehmed'in Trabzon İmparatorluğu üzerine yaptığı sefer sırasında başladı. Uzun Hasan Bey, 1473'teki Malatya Savaşı'nı kazanmasına rağmen Otlukbeli Savaşı'nda Fatih karşısında ağır bir yenilgiye uğramış ve bu yenilgiden sonra topraklarındaki siyasal ve askeri gücünü büyük ölçüde yitirmiş. Uzun Hasan Bey'in kızı Alemşah Halime Begüm ileriki yıllarda Safevi Devleti Hükümdarı Şah İsmail'in annesi olacaktır. “Ebü’n-nasr”, “Sâhib-kırân”, “Ulu bey” ve "Uzun" gibi unvanlarla anılan Hasan Bey, 882 yılının Ramazan bayramı gecesi (6 Ocak 1478) vefat etmiştir. Mezarı Tebriz Nasıriyye Mezarlığında bulunmaktadır. Derleyen: Sinan Acartürk Kaynak: vikipedi, biyografiinfo, turkcebilgi. islamansiklopedisi Görsel: Uzun Hasan Bey döneminde Akkoyunlu Devleti (1453-1478). vikipedi
    0 Comments 0 Shares
More Results