• PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VESELLEM EFENDİMİZE SAYGI
    Hicaz Demiryolu yapımı Medine'ye yaklaşınca Sultan Abdulhamid Han çalışanlarına bir emir göndererek; "Mümkün olan âletlerin üzerine keçeler sarınız ki, fazla gürültü çıkmasın, Ehl-i Beyt'in ve burada yatanların ruhları rahatsız olmasın!" demiş ve yaklaşık 30 km'lik raya keçe döşenmiştir.. Buna ilaveten Ravza-ı Mutahhara'nın azâmetine gölge düşmemesi için, trenlerin Medine'ye girerken 5-6 km'lik güzergâhta istim kesmesi ve Peygamber şehrine çok düşük hızla giriş yapması tâlimatı verilmiştir. Bu bile Allah Rasûlü'ne sallallahü aleyhi vesellem efendimize duyulan hürmet ve muhabbetteki hassasiyetin hangi boyutlarda olduğunun çarpıcı bir göstergesidir.
    Rabbim O'nun ve Rasûlü'nün yolundan ayırmasın bizleri. Amin…
    PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VESELLEM EFENDİMİZE SAYGI Hicaz Demiryolu yapımı Medine'ye yaklaşınca Sultan Abdulhamid Han çalışanlarına bir emir göndererek; "Mümkün olan âletlerin üzerine keçeler sarınız ki, fazla gürültü çıkmasın, Ehl-i Beyt'in ve burada yatanların ruhları rahatsız olmasın!" demiş ve yaklaşık 30 km'lik raya keçe döşenmiştir.. Buna ilaveten Ravza-ı Mutahhara'nın azâmetine gölge düşmemesi için, trenlerin Medine'ye girerken 5-6 km'lik güzergâhta istim kesmesi ve Peygamber şehrine çok düşük hızla giriş yapması tâlimatı verilmiştir. Bu bile Allah Rasûlü'ne sallallahü aleyhi vesellem efendimize duyulan hürmet ve muhabbetteki hassasiyetin hangi boyutlarda olduğunun çarpıcı bir göstergesidir. Rabbim O'nun ve Rasûlü'nün yolundan ayırmasın bizleri. Amin…
    0 Commenti 0 condivisioni
  • *** BU ŞEHİR *** URFA ŞANLIURFA TÜRKİYE

    Bu şehir, İbrahim'in, Eyyub'un şehri.
    Bu şehir, benim şehrim.
    Bu şehir,görünmez, kaybolmuş, tarihler,
    harpler, hırslar şehri.
    Bu şehir, taşa oyulmuş aşklar, yarlar ve nefısler şehri.
    Bu şehir,İsa'nın kutsayıp meth ettiği şehir.
    Bu şehir, Musa'nın hayalindeki şehir.
    Bu şehir, Harran'lı, çoban Yakub 'un şehri.
    Bu şehir, Abgar'ın Rabbine, "Hak" dediği
    şehir.
    Bu şehir, sular, seller, saraylar ve abide
    şehir.
    Bu şehir, atlar, ceylanlar, kuşlar ve balıklar şehri.
    Bu şehir, Nebi'ler, Nabi'ler, şeyhler , evliya ve keramet şehri.
    Bu şehir, ihvanlar ve Rab'bine abut olmuş
    kullar şehri.
    Bu şehir, aşkına zahit olmuş, mecnunlar
    şehri.
    Bu şehir, Nemrud azmini yıkan, İbrahim'e
    devrim yapan şehir.
    Bu şehir, Berzah' da, seccade açıp, diz çökmüş, tesbih çeken abitler şehri.
    Bu şehir, ervahlar, ruhlar ve şahlar şehri.
    Bu şehir, Halil ur Rahman' da dolaşan
    seyyidler, dervişler şehri.
    Bu şehir, Eyyub'a "kalk" diyen şehir.

    Bu şehirde," Rab,Rab" diyen sedalar var.
    Bu şehirde, zikr edip, " Hu" çekip, nefsini
    bedenini yok edenler var.
    Bu şehirde, karanlık gecede, toprağa yüz
    sürüp, Huda' sından "Medet ya Rab" deyip, kaybolanlar var.
    Bu şehirde, bülbülü " lal" edenler, dili "şad" edenler var.
    Bu şehirde, vuslata ermemiş, aşklar ve yarsız yarenler var.
    Bu şehirde, ceddim, atam ve dedem var.
    Bu şehirde, anam, babam, bacım ve gardaşım var.
    Bu şehirde, yarım, yavuklum ve yavrum var.

    Bu şehir, agitler, yigidler ve merdler şehri.
    Bu şehir, Habib' ler, Halil' ler ve İbrahim
    şehri.
    Bu şehir, Resul'ler, Nebi' ler ve Peygamber şehri.
    Bu şehir, benim ruhum, bedenim, kimligim ve herşeyim.
    *** BU ŞEHİR *** URFA ŞANLIURFA TÜRKİYE Bu şehir, İbrahim'in, Eyyub'un şehri. Bu şehir, benim şehrim. Bu şehir,görünmez, kaybolmuş, tarihler, harpler, hırslar şehri. Bu şehir, taşa oyulmuş aşklar, yarlar ve nefısler şehri. Bu şehir,İsa'nın kutsayıp meth ettiği şehir. Bu şehir, Musa'nın hayalindeki şehir. Bu şehir, Harran'lı, çoban Yakub 'un şehri. Bu şehir, Abgar'ın Rabbine, "Hak" dediği şehir. Bu şehir, sular, seller, saraylar ve abide şehir. Bu şehir, atlar, ceylanlar, kuşlar ve balıklar şehri. Bu şehir, Nebi'ler, Nabi'ler, şeyhler , evliya ve keramet şehri. Bu şehir, ihvanlar ve Rab'bine abut olmuş kullar şehri. Bu şehir, aşkına zahit olmuş, mecnunlar şehri. Bu şehir, Nemrud azmini yıkan, İbrahim'e devrim yapan şehir. Bu şehir, Berzah' da, seccade açıp, diz çökmüş, tesbih çeken abitler şehri. Bu şehir, ervahlar, ruhlar ve şahlar şehri. Bu şehir, Halil ur Rahman' da dolaşan seyyidler, dervişler şehri. Bu şehir, Eyyub'a "kalk" diyen şehir. Bu şehirde," Rab,Rab" diyen sedalar var. Bu şehirde, zikr edip, " Hu" çekip, nefsini bedenini yok edenler var. Bu şehirde, karanlık gecede, toprağa yüz sürüp, Huda' sından "Medet ya Rab" deyip, kaybolanlar var. Bu şehirde, bülbülü " lal" edenler, dili "şad" edenler var. Bu şehirde, vuslata ermemiş, aşklar ve yarsız yarenler var. Bu şehirde, ceddim, atam ve dedem var. Bu şehirde, anam, babam, bacım ve gardaşım var. Bu şehirde, yarım, yavuklum ve yavrum var. Bu şehir, agitler, yigidler ve merdler şehri. Bu şehir, Habib' ler, Halil' ler ve İbrahim şehri. Bu şehir, Resul'ler, Nebi' ler ve Peygamber şehri. Bu şehir, benim ruhum, bedenim, kimligim ve herşeyim.
    0 Commenti 0 condivisioni
  • ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır.

    16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur.

    1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır.

    Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı.

    Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir

    Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır. Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı. Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    0 Commenti 0 condivisioni
  • Cuma Hutbesi: "Cennet Vesilemiz, Aile Büyüklerimiz"

    Muhterem Müslümanlar!

    Mekke’nin fetih günüydü. Hasret bitmiş, vuslat gerçekleşmişti. Müminler âdeta bayram sevinci yaşıyor, hep birlikte Allah’a şükrediyorlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sadık dostu ve hicret arkadaşı Hz. Ebûbekir ise Mekke’ye girdiğinde doğruca babasının yanına gitti. Müslüman olmasını gönülden arzuladığı babasını Allah Resûlü (s.a.s)’in huzuruna getirdi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) yürümekte zorluk çeken bu adamı karşısında görünce Hz. Ebûbekir’e şöyle dedi: “Keşke bu yaşlı adamcağızı buraya kadar yormasaydın da ben onun yanına gitseydim.” Bu nazik davranıştan sonra Hz. Ebûbekir’in babası Ebû Kuhâfe Müslüman oldu.[i]

    Aziz Müminler!

    Başta anne babamız olmak üzere aile büyüklerimiz, bizi Yüce Rabbimizin rızasına ulaştıran cennet anahtarımızdır. Onlar, rahmet ve mağfiret vesilemizdir. Evlerimizin bereketidir, sohbetlerimizin neşesidir. Varlıkları huzurun kaynağı, güvenin teminatıdır; yoklukları ise yürek yarası, gönül sızısıdır. Onlar, ailemizi bir arada tutan müstesna şahsiyetlerdir. Ailelerimiz ve toplumumuz onlarla daha da güçlüdür. Birlik ve beraberliğimiz onlarla daha da kuvvetlidir. Ne kadar büyük olursa olsun, sorun ve sıkıntılarımızı onların destek ve dualarıyla daha kolay aşarız.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Büyüklerimiz, bizleri yetiştirmek için nice fedakarlıkta bulundular. Tecrübeleriyle bize her daim rehberlik ettiler. Sevgi ve saygıyı, iyilik ve adaleti, hürmet ve muhabbeti onlardan öğrendik. Hayat yolculuğumuzdaki sığınağımız ve dayanağımız onlar oldu. Milli ve manevi değerlerimizi onlar bize aktardı. Onlar, yaşayan tarihimizdir, yerleri asla doldurulamayacak olan hafızamızdır. Büyüklerimize saygı ve ilgi göstermek; geçmişimize sahip çıkmak, geleceğimizden emin olmaktır.

    Değerli Müminler!

    Ne acıdır ki, her geçen gün nice ulu çınarımız yalnızlığa terkediliyor. Nice büyüğümüz, dört duvar arasında çocuklarını ve torunlarını görmeyi bekliyor. Bayramlarımız ve tatillerimiz, büyüklerimizi ziyaret yerine oyun ve eğlence fırsatları gibi görülmeye başlandı. Birçok insan, huzur ve mutluluğu bireysellikte arar hale geldi. Oysaki bizler; aile fertlerimizle, büyüklerimizle ve akrabalarımızla ilgilenmeyi emreden bir dinin mensuplarıyız. Ailemizden koparak bireysel bir hayatı tercih etmek, büyüklerimizden ve akrabalarımızdan uzaklaşarak kendi dünyamıza hapsolmak bizlere asla yakışmaz. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), akrabalarımızla ilişkilerimiz ne kadar güçlü olursa Rabbimizle aramızdaki bağın da o kadar kuvvetli olacağını haber vermiştir.[ii] Ayrıca anne babasının sağlığına ulaşıp da onların gönlünü alamayan kişilere “Burnu yerde sürtünsün”[iii] sözüyle uyarıda bulunmuştur.

    Aziz Müslümanlar!

    Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bugünün ihtiyarlarının dünün gençleri, bugünün gençlerinin de yarının ihtiyarları olacağını şöyle haber vermektedir: “Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli halinizden sonra da güçsüz hale getiren ve yaşlandıran Allah’tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir.”[iv] O halde bugün bize düşen, büyüklerimize şefkat ve merhametle muamele etmektir. Onlara gönül alıcı hoş sözler söylemek, kalplerini asla kırmamaktır. Ziyaretlerimizle, ilgi ve alakamızla hayır dualarına mazhar olmaktır. Hayatlarını kolaylaştırmak için atacağımız her bir adımın bizleri Rabbimizin rızasına ulaştıracağını unutmamaktır. Değerlerine bağlı, anne ve babasına saygılı, büyüklerine hürmetkâr, bütün insanlığa faydalı nesiller yetiştirmenin gayretinde olmaktır.

    Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “Bir genç, bir ihtiyara hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında hürmet edecek birisini hazırlar.”[v]

    [i] İbn Hanbel, VI, 350.
    [ii] Ebû Dâvûd, Zekât, 45.
    [iii] Müslim, Birr, 10.
    [iv] Rûm, 30/54.
    [v] Tirmizî, Birr, 75.
    Cuma Hutbesi: "Cennet Vesilemiz, Aile Büyüklerimiz" Muhterem Müslümanlar! Mekke’nin fetih günüydü. Hasret bitmiş, vuslat gerçekleşmişti. Müminler âdeta bayram sevinci yaşıyor, hep birlikte Allah’a şükrediyorlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sadık dostu ve hicret arkadaşı Hz. Ebûbekir ise Mekke’ye girdiğinde doğruca babasının yanına gitti. Müslüman olmasını gönülden arzuladığı babasını Allah Resûlü (s.a.s)’in huzuruna getirdi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) yürümekte zorluk çeken bu adamı karşısında görünce Hz. Ebûbekir’e şöyle dedi: “Keşke bu yaşlı adamcağızı buraya kadar yormasaydın da ben onun yanına gitseydim.” Bu nazik davranıştan sonra Hz. Ebûbekir’in babası Ebû Kuhâfe Müslüman oldu.[i] Aziz Müminler! Başta anne babamız olmak üzere aile büyüklerimiz, bizi Yüce Rabbimizin rızasına ulaştıran cennet anahtarımızdır. Onlar, rahmet ve mağfiret vesilemizdir. Evlerimizin bereketidir, sohbetlerimizin neşesidir. Varlıkları huzurun kaynağı, güvenin teminatıdır; yoklukları ise yürek yarası, gönül sızısıdır. Onlar, ailemizi bir arada tutan müstesna şahsiyetlerdir. Ailelerimiz ve toplumumuz onlarla daha da güçlüdür. Birlik ve beraberliğimiz onlarla daha da kuvvetlidir. Ne kadar büyük olursa olsun, sorun ve sıkıntılarımızı onların destek ve dualarıyla daha kolay aşarız. Kıymetli Müslümanlar! Büyüklerimiz, bizleri yetiştirmek için nice fedakarlıkta bulundular. Tecrübeleriyle bize her daim rehberlik ettiler. Sevgi ve saygıyı, iyilik ve adaleti, hürmet ve muhabbeti onlardan öğrendik. Hayat yolculuğumuzdaki sığınağımız ve dayanağımız onlar oldu. Milli ve manevi değerlerimizi onlar bize aktardı. Onlar, yaşayan tarihimizdir, yerleri asla doldurulamayacak olan hafızamızdır. Büyüklerimize saygı ve ilgi göstermek; geçmişimize sahip çıkmak, geleceğimizden emin olmaktır. Değerli Müminler! Ne acıdır ki, her geçen gün nice ulu çınarımız yalnızlığa terkediliyor. Nice büyüğümüz, dört duvar arasında çocuklarını ve torunlarını görmeyi bekliyor. Bayramlarımız ve tatillerimiz, büyüklerimizi ziyaret yerine oyun ve eğlence fırsatları gibi görülmeye başlandı. Birçok insan, huzur ve mutluluğu bireysellikte arar hale geldi. Oysaki bizler; aile fertlerimizle, büyüklerimizle ve akrabalarımızla ilgilenmeyi emreden bir dinin mensuplarıyız. Ailemizden koparak bireysel bir hayatı tercih etmek, büyüklerimizden ve akrabalarımızdan uzaklaşarak kendi dünyamıza hapsolmak bizlere asla yakışmaz. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), akrabalarımızla ilişkilerimiz ne kadar güçlü olursa Rabbimizle aramızdaki bağın da o kadar kuvvetli olacağını haber vermiştir.[ii] Ayrıca anne babasının sağlığına ulaşıp da onların gönlünü alamayan kişilere “Burnu yerde sürtünsün”[iii] sözüyle uyarıda bulunmuştur. Aziz Müslümanlar! Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bugünün ihtiyarlarının dünün gençleri, bugünün gençlerinin de yarının ihtiyarları olacağını şöyle haber vermektedir: “Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli halinizden sonra da güçsüz hale getiren ve yaşlandıran Allah’tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir.”[iv] O halde bugün bize düşen, büyüklerimize şefkat ve merhametle muamele etmektir. Onlara gönül alıcı hoş sözler söylemek, kalplerini asla kırmamaktır. Ziyaretlerimizle, ilgi ve alakamızla hayır dualarına mazhar olmaktır. Hayatlarını kolaylaştırmak için atacağımız her bir adımın bizleri Rabbimizin rızasına ulaştıracağını unutmamaktır. Değerlerine bağlı, anne ve babasına saygılı, büyüklerine hürmetkâr, bütün insanlığa faydalı nesiller yetiştirmenin gayretinde olmaktır. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “Bir genç, bir ihtiyara hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında hürmet edecek birisini hazırlar.”[v] [i] İbn Hanbel, VI, 350. [ii] Ebû Dâvûd, Zekât, 45. [iii] Müslim, Birr, 10. [iv] Rûm, 30/54. [v] Tirmizî, Birr, 75.
    0 Commenti 0 condivisioni
  • 🌧Gökyüzünü seyretmenin faydaları:

    Allah'ı anmaya vesile olur..
    Bazı hastalıklara şifadır..
    Hasretlikler teselli bulur..
    Sevenlerin birbirine olan ünsiyeti artar..
    Kuruntuları siler..

    İmam Gazâlî
    🌧Gökyüzünü seyretmenin faydaları: 🌷Allah'ı anmaya vesile olur.. Bazı hastalıklara şifadır..🌸 🌺Hasretlikler teselli bulur.. Sevenlerin birbirine olan ünsiyeti artar..❤️ Kuruntuları siler..😊 İmam Gazâlî
    0 Commenti 0 condivisioni
  • Xiaomi Mix Fold 4 ve Xiaomi Mix Flip resmi olarak tanıtıldı


    Yeni telefonlardan Mix Flip, şirketin dikey formdaki ilk çözümü ve gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. İçinde 6,86 inç boyutunda 1.5K 1-120 Hz LTPO OLED ekran taşıyan telefonun dışında ise 4,01 inç boyutunda dört kenardan kavisli bir LTPO 120 Hz ekrana yer veriliyor. 32 megapiksel selfie kamerası ile donatılan 192 gramlık Mix Flip, 67W şarj destekli 4.780 mAh batarya ile karşımıza çıkıyor.

    Bataryası gövde tipi göz önüne alındığı zaman oldukça iyi olan cihaz, dış ekranının içine Leica Summilux lensli 50 megapiksellik geniş açı ile 50 megapiksellik telefoto kameraları yerleştiriyor. 226 gram ağırlığa, katlanmış halde 9.47 mm, açık halde 4,59 mm kalınlığa ve IPX8 sertifikasına sahip olan Xiaomi Mix Fold 4 modeli de gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. Arkasında LEICA imzalı dört farklı kamera yer alan katlanabilir telefon, taşıdığı 10 megapiksellik periskop kamera sistemiyle 5x seviyesinde kayıpsız optik zoom sunuyor.

    Porte çekimlerine odaklanan telefoto kamerası 2x optik zoom sunan telefonda, 12 megapiksellik ultra geniş açı ile 50 megapiksellik geniş açı kameralar da bulunuyor. Tüm bu kameralarda yüksek kaliteli Leica Summilux lensler kullanılıyor. Uydu bağlantı desteği de olan Mix Fold 4, batarya yönetim sistemi için iki adet Surge G1, bir adet Surge P2 ve bir adet Surge R1 isimli Xiaomi imzalı çiplerden yardım alıyor. 5.100 mAh batarya üzerine kurulan telefonda, 67W kablolu ve 50W kablosuz şarj sunuluyor.

    Hücresel bağlantıyı iyileştirmek için tam dört adet Xiaomi T1 çip ile donatılan telefon, çok özel bir menteşeye ve etkileyici ekranlara sahip. Modelin içinde 7,98 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana, dışta ise 6,56 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana yer veriliyor. Yeni Xiaomi telefonların Türkiye satışı hakkında henüz bir açıklama yapılmış değil.
    Xiaomi Mix Fold 4 ve Xiaomi Mix Flip resmi olarak tanıtıldı ▼ Yeni telefonlardan Mix Flip, şirketin dikey formdaki ilk çözümü ve gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. İçinde 6,86 inç boyutunda 1.5K 1-120 Hz LTPO OLED ekran taşıyan telefonun dışında ise 4,01 inç boyutunda dört kenardan kavisli bir LTPO 120 Hz ekrana yer veriliyor. 32 megapiksel selfie kamerası ile donatılan 192 gramlık Mix Flip, 67W şarj destekli 4.780 mAh batarya ile karşımıza çıkıyor. Bataryası gövde tipi göz önüne alındığı zaman oldukça iyi olan cihaz, dış ekranının içine Leica Summilux lensli 50 megapiksellik geniş açı ile 50 megapiksellik telefoto kameraları yerleştiriyor. 226 gram ağırlığa, katlanmış halde 9.47 mm, açık halde 4,59 mm kalınlığa ve IPX8 sertifikasına sahip olan Xiaomi Mix Fold 4 modeli de gücünü Snapdragon 8 Gen 3 işlemciden alıyor. Arkasında LEICA imzalı dört farklı kamera yer alan katlanabilir telefon, taşıdığı 10 megapiksellik periskop kamera sistemiyle 5x seviyesinde kayıpsız optik zoom sunuyor. Porte çekimlerine odaklanan telefoto kamerası 2x optik zoom sunan telefonda, 12 megapiksellik ultra geniş açı ile 50 megapiksellik geniş açı kameralar da bulunuyor. Tüm bu kameralarda yüksek kaliteli Leica Summilux lensler kullanılıyor. Uydu bağlantı desteği de olan Mix Fold 4, batarya yönetim sistemi için iki adet Surge G1, bir adet Surge P2 ve bir adet Surge R1 isimli Xiaomi imzalı çiplerden yardım alıyor. 5.100 mAh batarya üzerine kurulan telefonda, 67W kablolu ve 50W kablosuz şarj sunuluyor. Hücresel bağlantıyı iyileştirmek için tam dört adet Xiaomi T1 çip ile donatılan telefon, çok özel bir menteşeye ve etkileyici ekranlara sahip. Modelin içinde 7,98 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana, dışta ise 6,56 inç boyutunda 1-120 Hz 1.700 nit (maksimum 3.000 nit) OLED ekrana yer veriliyor. Yeni Xiaomi telefonların Türkiye satışı hakkında henüz bir açıklama yapılmış değil.
    0 Commenti 0 condivisioni
  • Over 100 people were killed, and dozens more injured, after the paramilitary Rapid Support Forces (RSF) attacked the village of Wad al Noora in Sudan’s Gezira state on June 5, officials said.

    UNICEF Executive Director Catherina Russell said in a statement that at least 35 children were killed and 20 others injured during the attacks.

    On June 6, Sudan’s Transitional Sovereignty Council accused the RSF of committing a massacre in the village and killing “a large number of innocents,” while the RSF said they attacked three camps housing elements of the army and intelligence personnel.

    Madani Resistance Committee, a local pro-democracy activists group, put the toll at “more than 104,” and accused the paramilitaries of looting Wad al Noura during the attacks.

    The war between the RSF and the Sudanese army, which broke out in April 2023, has wrecked the country as clashes spread across multiple cities and pushed its population to the brink of famine.

    More than 14,000 people have been killed and thousands more have been wounded, with hundreds of thousands displaced.
    Over 100 people were killed, and dozens more injured, after the paramilitary Rapid Support Forces (RSF) attacked the village of Wad al Noora in Sudan’s Gezira state on June 5, officials said. UNICEF Executive Director Catherina Russell said in a statement that at least 35 children were killed and 20 others injured during the attacks. On June 6, Sudan’s Transitional Sovereignty Council accused the RSF of committing a massacre in the village and killing “a large number of innocents,” while the RSF said they attacked three camps housing elements of the army and intelligence personnel. Madani Resistance Committee, a local pro-democracy activists group, put the toll at “more than 104,” and accused the paramilitaries of looting Wad al Noura during the attacks. The war between the RSF and the Sudanese army, which broke out in April 2023, has wrecked the country as clashes spread across multiple cities and pushed its population to the brink of famine. More than 14,000 people have been killed and thousands more have been wounded, with hundreds of thousands displaced.
    0 Commenti 0 condivisioni
  • MIRRA:
    Kelime anlamı acı demek..
    Her ne kadar Urfa ve çevresinde yoğun olarak içilen geleneksel bir kahve pişirme çeşidi ols da, Güneydoğu illerinde özellikle de, Mardin de en az Urfa kadar geleneksellşmiştir.
    Eskiden köyler de "Oda sahibi" olanların, Ağaların sofralarında sık sık bulunur bulunan bu acı içecek, gelen yerli, yabancı misafirlere; Taziyelerde ve Düğün özellikle de yemeklerinden sonra servis edilirdi. Hazırlama süresi oldukça uzun ve meşakatli olduğu için, şimdilerde geleneksel kahveyi kavurma ve pişirme işlemleri terk edilmiş durumda... Bu işler hazır kahve toz kahve ile yapılmaktadır. oysa daha önceleri çeşitli gümgümlerde kaynatılarak ve bir dizi işlemlerden geçirilerek yapılırdı. Örneğin 30-40 kişilik bir servis için yaklaşık, 1 kg. kahve kullanılırdı.
    su ve kahve, çeşitli aşamalarda kaynatılıp-soğutularak, yaklaşık 4,5 saatlik bir pişirme işlemine tâbi tutulurdu... Mırra özel fincanlarla sunulur. en fazla 2 fincan olur bunlarla bütün misafilere mırr ikramında bulunulurdu.

    Urfa/Mesopotamia/Turkey...
    MIRRA: Kelime anlamı acı demek.. Her ne kadar Urfa ve çevresinde yoğun olarak içilen geleneksel bir kahve pişirme çeşidi ols da, Güneydoğu illerinde özellikle de, Mardin de en az Urfa kadar geleneksellşmiştir. Eskiden köyler de "Oda sahibi" olanların, Ağaların sofralarında sık sık bulunur bulunan bu acı içecek, gelen yerli, yabancı misafirlere; Taziyelerde ve Düğün özellikle de yemeklerinden sonra servis edilirdi. Hazırlama süresi oldukça uzun ve meşakatli olduğu için, şimdilerde geleneksel kahveyi kavurma ve pişirme işlemleri terk edilmiş durumda... Bu işler hazır kahve toz kahve ile yapılmaktadır. oysa daha önceleri çeşitli gümgümlerde kaynatılarak ve bir dizi işlemlerden geçirilerek yapılırdı. Örneğin 30-40 kişilik bir servis için yaklaşık, 1 kg. kahve kullanılırdı. su ve kahve, çeşitli aşamalarda kaynatılıp-soğutularak, yaklaşık 4,5 saatlik bir pişirme işlemine tâbi tutulurdu... Mırra özel fincanlarla sunulur. en fazla 2 fincan olur bunlarla bütün misafilere mırr ikramında bulunulurdu. Urfa/Mesopotamia/Turkey...
    0 Commenti 0 condivisioni
  • “La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin”

    ,sıkıntılı ve zor zamanlarda okunarak Allah'tan af ve yardım 𝙙𝙞𝙡𝙚𝙣𝙞𝙧.

    “La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin” ne demek?
    Türkçede "Senden başka ilah yoktur, Sen her türlü noksanlıktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum." anlamına gelir. Bu dua, Enbiya Suresi'nin 87. ayetinde Hz. Yunus'un balığın karnındayken ettiği duadır.

    Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur: Hz. “Yûnus’un balığın karnındaki duası لَۤا اِلٰهَ اِلَّۤا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّ۪ى كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ şeklinde idi. Sıkıntıya düşmüş ve başı belâya düçâr olmuş hangi müslüman bu duayı yaparsa, Allah Teâlâ mutlaka onun duasını kabul buyurur.” (Tirmizî, Deavât 81; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 170)
    “La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin” ,sıkıntılı ve zor zamanlarda okunarak Allah'tan af ve yardım 𝙙𝙞𝙡𝙚𝙣𝙞𝙧. “La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin” ne demek? Türkçede "Senden başka ilah yoktur, Sen her türlü noksanlıktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum." anlamına gelir. Bu dua, Enbiya Suresi'nin 87. ayetinde Hz. Yunus'un balığın karnındayken ettiği duadır. Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur: Hz. “Yûnus’un balığın karnındaki duası لَۤا اِلٰهَ اِلَّۤا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّ۪ى كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ şeklinde idi. Sıkıntıya düşmüş ve başı belâya düçâr olmuş hangi müslüman bu duayı yaparsa, Allah Teâlâ mutlaka onun duasını kabul buyurur.” (Tirmizî, Deavât 81; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 170)
    0 Commenti 0 condivisioni
  • #Vendors #selling vegetables wait for customers at their roadside stall in #Rafah, on the southern #Gaza Strip on February 26, 2024,
    #Vendors #selling vegetables wait for customers at their roadside stall in #Rafah, on the southern #Gaza Strip on February 26, 2024,
    0 Commenti 0 condivisioni
Pagine in Evidenza