• Osmanlı Dönemi Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübü arması, 1905

    Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübu'nün "غ" ve "س" harflerini içeren soyut sembolü, kulübün modern monogram logosunun temeli oldu.

    Logoyu Galatasaray lisesinde Kara Kedi okul dergisini yayınlayan ve resimleyen yetenekli öğrenci Ahmet Ayetullah tasarladı.
    Osmanlı Dönemi Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübü arması, 1905 Galatasaray Terbiye-i Bedeniyye Kulübu'nün "غ" ve "س" harflerini içeren soyut sembolü, kulübün modern monogram logosunun temeli oldu. Logoyu Galatasaray lisesinde Kara Kedi okul dergisini yayınlayan ve resimleyen yetenekli öğrenci Ahmet Ayetullah tasarladı.
    0 التعليقات 0 نشر
  • BENÌN,Afrika'da

    Benin'deki Nokoué Gölü üzerinde yer alan Ganvié, 20.000'den fazla nüfuslu büyülü yüzen bir köy. Evlerden okullara pazara her şey suyun üzerine inşa edilmiş, eşsiz ve kuşkusuz bir manzara yaratıyor. 17. yüzyılda Tofinu halkı tarafından kölelikten kaçmak için inşa edilen köy, geleneksel kültür ve yaşam tarzının yaşayan bir müzesidir..
    İnsanlar küçük ahşap kanolarla seyahat ediyor ve balıkçılık, Ganvié için eşsiz ve huzurlu bir yaşam yaratıyor.
    BENÌN,Afrika'da 🛶Benin'deki Nokoué Gölü üzerinde yer alan Ganvié, 20.000'den fazla nüfuslu büyülü yüzen bir köy. Evlerden okullara pazara her şey suyun üzerine inşa edilmiş, eşsiz ve kuşkusuz bir manzara yaratıyor. 17. yüzyılda Tofinu halkı tarafından kölelikten kaçmak için inşa edilen köy, geleneksel kültür ve yaşam tarzının yaşayan bir müzesidir.. İnsanlar küçük ahşap kanolarla seyahat ediyor ve balıkçılık, Ganvié için eşsiz ve huzurlu bir yaşam yaratıyor.
    0 التعليقات 0 نشر
  • Osmanlı imparatorluğunda eğitim kızların küçük yaşta okutulması mühendislik mimarlık tıp kimya ve ilk okul seviyelerini gösteren fotoğraflar aşağıdadır ve hepsinin kıyafetleri çok temiz ve kaliteli.
    Osmanlı imparatorluğunda eğitim kızların küçük yaşta okutulması mühendislik mimarlık tıp kimya ve ilk okul seviyelerini gösteren fotoğraflar aşağıdadır ve hepsinin kıyafetleri çok temiz ve kaliteli.
    1
    0 التعليقات 0 نشر
  • Osmanlı Devletinde Kız Öğrenciler.. Her Kasaba Ve Nüfus Çoğunluğuna Göre Her Köyde
    Kız Okulu Vardı...
    Osmanlı döneminde kızlar en az dört dil öğrenir 5. Ve 6 yabancı dilide ana dili gibi bilenler vardı .
    Şimdi bir yabancı dil bilen kendini filozof sanıyor..
    🌙Osmanlı Devletinde Kız Öğrenciler.. Her Kasaba Ve Nüfus Çoğunluğuna Göre Her Köyde Kız Okulu Vardı... Osmanlı döneminde kızlar en az dört dil öğrenir 5. Ve 6 yabancı dilide ana dili gibi bilenler vardı . Şimdi bir yabancı dil bilen kendini filozof sanıyor..
    0 التعليقات 0 نشر
  • 1918 yılında Kastamonu'da bir kız ilkokulu. Osmanlı imparatorluğu döneminde kız çocukları

    ABD'de okul mecburiyeti 1918 yılında başlamış, Almanya da 1919 yılında.

    O zamanda dünyanın gelişimi bu yönde. Okul mecburiyeti bir çok başka devletlerde de o dönemlerde başlıyor.

    Ek bilgi: Resimdeki yazıda 'Kastamonu merkez altı sınıflı inas iptidaisi' yazıyor.
    1918 yılında Kastamonu'da bir kız ilkokulu. Osmanlı imparatorluğu döneminde kız çocukları 🔹ABD'de okul mecburiyeti 1918 yılında başlamış, Almanya da 1919 yılında. O zamanda dünyanın gelişimi bu yönde. Okul mecburiyeti bir çok başka devletlerde de o dönemlerde başlıyor. Ek bilgi: Resimdeki yazıda 'Kastamonu merkez altı sınıflı inas iptidaisi' yazıyor. 🇹🇷
    0 التعليقات 0 نشر
  • Milli Eğitim Bakanlığı, Ekim 2024'te yaptığı müfredat düzenlemesi ile artık okul kitaplarında "Orta Asya" yerine "Türkistan" kavramının kullanılacağını açıklamıştı.

    Ortak kültür, ortak miras, ortak tarih ile Selçuklu yıldızı merkeze alınarak Türk Dünyası için yeni bir bayrak tasarlandı ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın bayrağı değişti.
    Milli Eğitim Bakanlığı, Ekim 2024'te yaptığı müfredat düzenlemesi ile artık okul kitaplarında "Orta Asya" yerine "Türkistan" kavramının kullanılacağını açıklamıştı. Ortak kültür, ortak miras, ortak tarih ile Selçuklu yıldızı merkeze alınarak Türk Dünyası için yeni bir bayrak tasarlandı ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın bayrağı değişti.
    0 التعليقات 0 نشر
  • Osmanlı dönemi. 1918 yılında Kastamonu'da bir kız ilkokulu.

    Resimdeki yazıda "Kastamonu merkez. Altı sınıflı inas iptidaisi (kız ilkokulu)" yazıyor.
    Osmanlı dönemi. 1918 yılında Kastamonu'da bir kız ilkokulu. Resimdeki yazıda "Kastamonu merkez. Altı sınıflı inas iptidaisi (kız ilkokulu)" yazıyor.
    0 التعليقات 0 نشر
  • #OkullardaMescitİstiyoruz diyen bir gençlik var..
    Elhamdüllilah
    #OkullardaMescitİstiyoruz diyen bir gençlik var.. Elhamdüllilah
    0 التعليقات 0 نشر
  • (1-Temmuz-1961-31-Ağustos-1997)

    PRENSES DİANA

    Aristokrat bir aileden gelen Diana, 1 Temmuz 1961’de İngiltere, Norfolk Sandringham Park House’de doğmuştur.

    AİLESİ... AUDREY HEPBURN'İN KUZENİ...

    Annesi Frances Ruth Shand Kydd (boşanmadan önce Frances Spencer), babası ise Edward John Spencer’dir. Hem anne hem de baba tarafından köklü bir ailenin mensubu olan Diana Spencer, anne tarafından İrlandalı ve İskoç, baba tarafındansa İngiliz ve Amerikan atalara sahiptir. Soyağacında 2. Charles, Anne ve Mary Boleyn, John Egerton gibi önemli isimler olan Diana’nın kuzenleri arasında da sevilen Hollywood yıldızı Audrey Hepburn bulunmaktadır.

    BAŞARISIZ EĞİTİM HAYATI...

    Boşanmış bir ailenin çocuğu olarak zor günler geçiren Lady Diana, eğitim hayatında pek başarılı olamamış, sınıfları genellikle düşük notlarla atlamıştır. Ancak arkadaş edinme konusunda iyi olan Diana’nın sosyal çevresi hep geniş olmuştur. 1977 yılında İsviçre’de yatılı bir okula gönderilen Diana burayı sevmemiş ve birkaç hafta sonra evine dönmüştür.

    PRENS CHARLES İLE EVLENMESİ...

    Kraliyet Ailesi’ne girebilmek içinse müstakbel prensesin Protestan ve soylu bir ailesinin olması şartları aranmaktaymış. Bu özelliklere sahip olan Diana, Prens Charles için mükemmel bir eş adayı görülmüş ve her iki aile de gençlerin evlenme fikrini onaylamıştır. Sonuçta; Prens Charles ve Lady Diana 24 Şubat 1981’deki nişanlarının ardından 19 Temmuz 1981’de evlenmişlerdir.

    İLK ÇOCUK VE CHARLES' IN ESKİ AŞKI...

    Galler Prensesi olan Diana Spencer evliliğinin ilk aylarında hamile kalmış ve bu haber herkesi sevindirmiştir. 21 Temmuz 1982’de doğan çocuğun erkek olması ile de sevinci Kraliyet Ailesi’yle birlikte katlanmıştır. Ancak mutluluğu kısa sürmüş çünkü eşinin eski sevgilisi Camilla Parker Bowles’a aşık olduğu gerçeğini göz ardı edememiştir.

    EVLİLİĞİNDEKİ SORUNLAR VE HASTALIĞI...

    Prenses kendisini sevdirmek için uğraşmış ama Charles hem evliliğinden önce hem de sonra Camilla’dan başka bir şey düşünmemiştir. Tüm bu sorunlar yüzünden bir tür yeme bozukluğu olan bulimia hastalığına yakalanmış ama her şeye rağmen evliliğini sürdürmek için uğraşmıştır. 1982 yılında Prens Harry’nin doğumuyla 2. kez anne olan Diana’nın evliliğindeki sorunlar devam etmiştir.

    BOŞANMASI...

    Evliliğinin son yıllarında birkaç sevgilisi olmuş, sansasyonel haberlerle manşetlerde boy göstermiştir. 1995 yılında gizlice bir röportaj veren Diana, yaşadıklarını anlatarak Kraliyet Ailesi’ne yakışmayacak bir şey daha yapmıştır. 20 Kasım’da BBC One’de yayınlanan ünlü itirafname, milyonlarca kişi tarafından izlenmiştir. Ve 1992 yılında fiilen ayrılan çift, bu olaydan 9 ay sonra 28 Ağustos 1996’da resmen boşanmıştır.

    DODİ EL FAYED İLE İLİŞKİSİ...

    Ayrılıktan sonra epey üzülen Lady Diana Dodi Al Fayed’le görüşmeye başlamıştır.
    Tıpkı kendisi gibi boşanmış bir ailenin çocuğu olan Dodi Al Fayed ile haftalarca sürecek bir tatile çıkmıştır. Tabii bu sırada paparazziler çiftin peşinden hiç ayrılmamıştır. Sürekli manşetlerde olan Lady Diana’nın Arap Dodi Al Fayed’le birliktelik yaşaması bütün dünyanın dikkatini çekmiştir. Diana’nın bebek beklediği ve çiftin evlilik hazırlığı içerisinde olduğu haberi ise resmen skandal yaratmıştır. Zaten Lady Diana’nın sözüm ona ölüm emrinin verilmesinin altında yatan en büyük nedenlerden bir tanesi çoğu kişiye göre bu durumdur.

    ÖLÜMÜ...

    31 Ağustos günü Dodi Al Fayed’in babasına ait olan Ritz Otel’den öğlen 12.30’da çıkan çiftin arabası, sözüm ona şoförün yolu şaşırması üzerine bir tünelin girişinde kaza yapmış. Şoför VE Dodi Al Fayed olay yerinde hayatını kaybederken, Lady Diana’nın ölümü ise kaldırıldığı hastanede 2 saat sonra gerçekleşmiştir. Kazadan sağ olarak kurulan tek kişi ise Prenses Diana’nın koruma görevlisi Trevor Rees-Jones olmuştur.

    “Karşılık beklemeden, bir gün birinin de sizin için aynı şeyi yapabileceğini düşünmeden, rastgele bir iyilik yapın.”

    PRENSES DİANA
    (1-Temmuz-1961-31-Ağustos-1997) PRENSES DİANA Aristokrat bir aileden gelen Diana, 1 Temmuz 1961’de İngiltere, Norfolk Sandringham Park House’de doğmuştur. AİLESİ... AUDREY HEPBURN'İN KUZENİ... Annesi Frances Ruth Shand Kydd (boşanmadan önce Frances Spencer), babası ise Edward John Spencer’dir. Hem anne hem de baba tarafından köklü bir ailenin mensubu olan Diana Spencer, anne tarafından İrlandalı ve İskoç, baba tarafındansa İngiliz ve Amerikan atalara sahiptir. Soyağacında 2. Charles, Anne ve Mary Boleyn, John Egerton gibi önemli isimler olan Diana’nın kuzenleri arasında da sevilen Hollywood yıldızı Audrey Hepburn bulunmaktadır. BAŞARISIZ EĞİTİM HAYATI... Boşanmış bir ailenin çocuğu olarak zor günler geçiren Lady Diana, eğitim hayatında pek başarılı olamamış, sınıfları genellikle düşük notlarla atlamıştır. Ancak arkadaş edinme konusunda iyi olan Diana’nın sosyal çevresi hep geniş olmuştur. 1977 yılında İsviçre’de yatılı bir okula gönderilen Diana burayı sevmemiş ve birkaç hafta sonra evine dönmüştür. PRENS CHARLES İLE EVLENMESİ... Kraliyet Ailesi’ne girebilmek içinse müstakbel prensesin Protestan ve soylu bir ailesinin olması şartları aranmaktaymış. Bu özelliklere sahip olan Diana, Prens Charles için mükemmel bir eş adayı görülmüş ve her iki aile de gençlerin evlenme fikrini onaylamıştır. Sonuçta; Prens Charles ve Lady Diana 24 Şubat 1981’deki nişanlarının ardından 19 Temmuz 1981’de evlenmişlerdir. İLK ÇOCUK VE CHARLES' IN ESKİ AŞKI... Galler Prensesi olan Diana Spencer evliliğinin ilk aylarında hamile kalmış ve bu haber herkesi sevindirmiştir. 21 Temmuz 1982’de doğan çocuğun erkek olması ile de sevinci Kraliyet Ailesi’yle birlikte katlanmıştır. Ancak mutluluğu kısa sürmüş çünkü eşinin eski sevgilisi Camilla Parker Bowles’a aşık olduğu gerçeğini göz ardı edememiştir. EVLİLİĞİNDEKİ SORUNLAR VE HASTALIĞI... Prenses kendisini sevdirmek için uğraşmış ama Charles hem evliliğinden önce hem de sonra Camilla’dan başka bir şey düşünmemiştir. Tüm bu sorunlar yüzünden bir tür yeme bozukluğu olan bulimia hastalığına yakalanmış ama her şeye rağmen evliliğini sürdürmek için uğraşmıştır. 1982 yılında Prens Harry’nin doğumuyla 2. kez anne olan Diana’nın evliliğindeki sorunlar devam etmiştir. BOŞANMASI... Evliliğinin son yıllarında birkaç sevgilisi olmuş, sansasyonel haberlerle manşetlerde boy göstermiştir. 1995 yılında gizlice bir röportaj veren Diana, yaşadıklarını anlatarak Kraliyet Ailesi’ne yakışmayacak bir şey daha yapmıştır. 20 Kasım’da BBC One’de yayınlanan ünlü itirafname, milyonlarca kişi tarafından izlenmiştir. Ve 1992 yılında fiilen ayrılan çift, bu olaydan 9 ay sonra 28 Ağustos 1996’da resmen boşanmıştır. DODİ EL FAYED İLE İLİŞKİSİ... Ayrılıktan sonra epey üzülen Lady Diana Dodi Al Fayed’le görüşmeye başlamıştır. Tıpkı kendisi gibi boşanmış bir ailenin çocuğu olan Dodi Al Fayed ile haftalarca sürecek bir tatile çıkmıştır. Tabii bu sırada paparazziler çiftin peşinden hiç ayrılmamıştır. Sürekli manşetlerde olan Lady Diana’nın Arap Dodi Al Fayed’le birliktelik yaşaması bütün dünyanın dikkatini çekmiştir. Diana’nın bebek beklediği ve çiftin evlilik hazırlığı içerisinde olduğu haberi ise resmen skandal yaratmıştır. Zaten Lady Diana’nın sözüm ona ölüm emrinin verilmesinin altında yatan en büyük nedenlerden bir tanesi çoğu kişiye göre bu durumdur. ÖLÜMÜ... 31 Ağustos günü Dodi Al Fayed’in babasına ait olan Ritz Otel’den öğlen 12.30’da çıkan çiftin arabası, sözüm ona şoförün yolu şaşırması üzerine bir tünelin girişinde kaza yapmış. Şoför VE Dodi Al Fayed olay yerinde hayatını kaybederken, Lady Diana’nın ölümü ise kaldırıldığı hastanede 2 saat sonra gerçekleşmiştir. Kazadan sağ olarak kurulan tek kişi ise Prenses Diana’nın koruma görevlisi Trevor Rees-Jones olmuştur. “Karşılık beklemeden, bir gün birinin de sizin için aynı şeyi yapabileceğini düşünmeden, rastgele bir iyilik yapın.” PRENSES DİANA
    0 التعليقات 0 نشر
  • 100 bin kişilik Haçlı ordusuna karşı
    9 bin Osmanlı yiğidi.
    Unutulmaz zafer Kanije...

    1593'ten beri büyük Osmanlı - Almanya savaşı devam ediyordu. Müstakbel Alman İmparatoru Arşidük Ferdinand, Kanije kalesini almak için 1601'de, 100 bin kişilik bir ordu ve 47 büyük muhasara topu ile harekete geçti.

    Almanlar'dan başka, İtalyan, İspanyol, Fransız, Papalık askerlerinin de olduğu devasa Haçlı ordusu Kanije önlerine geldi.
    Kanije nerde derseniz Avusturya 'ya 50 km uzaklıkta diye tarif edeyim. Yani Avrupa'nın göbeği.

    Kaleyi savunan Tiryaki Hasan Paşa, 9 bin asker ile bu orduyu karşıladı. Haçlı ordusu günde bin ile iki bin arası gülle atarak Kanije surlarını dövmeye başladı.

    Kuşatma altındaki kalede barut tükendi. Barut yapımını bilen bir Yeniçeri sayesinde bir süre daha kendilerine yetecek barutu üretmeyi başardı kaledeki Osmanlı askeri.

    Tiryaki Hasan Paşa gerçekten kurt bir askerdi.
    Tam bir psikolojik savaş ustasıydı.

    Mesela ele geçen bazı esirlere, kalede bol miktarda yiyecek ve cephane olduğu hakkında yanlış bilgi edinmelerini sağlıyor, sonra bunların kaçmalarına izin veriyordu.

    Bu esirler Haçlı ordugahında bu haberleri veriyor ve bu haberler düşmanın psikolojik olarak umutsuzluğa düşmesine sebep oluyordu.

    Sadrazamın Osmanlı ordusu ile yardıma gelmek üzere olduğu, kalenin durumunun mükemmel olduğu ile ilgili mektupları şehit askerlerin koynuna koyuyordu.

    Aslında durum tam tersi idi. Sadrazam yardıma gelemiyordu. Kalede barut için ham madde kalmamıştı. Yiyecek sıkıntısı vardı. Kış gelmişti. Bir huruç harekâtı ile kuşatma yarılmazsa kale düşecekti. Kale yediği top gülleleri ile perişandı.

    68 gündür kuşatma devam ediyordu. O gün Kanije ovası kar ile kaplıydı. Haçlı ordusu soğuktan çadırlara ve tahta barakalarına sığınmıştı. Gece Tiryaki Hasan Paşa, Gazi Kara Ömer Ağa 'yı 800 askerle kaleden çıkarttı.

    Bu beklenmedik huruç harekâtıyla Haçlı ordugahı karıştı. Hasan Paşa, son barutunu harcadı ve güya kaleye varan Sadrazamın ordusunu selamladı. Bir yandan da mehter takımı yeri göğü inletiyordu.

    " Serdar Hazretleri yetmiştir" diye bağıran Osmanlı askerleri düşmanın psikolojisini gece karanlığında altüst etti.

    Haçlı ordusunun tüm ağırlıkları, yiyecek, cephane ve barutu, bütün toplar ilk hamlede ele geçirildi. Sadrazamın ordusunun baskınına uğradığını zanneden Haçlı ordusu, 18 bin ölü vererek kaçmaya başladı. Düşman ordugahı ele geçti.

    O gün öğleye kadar 30 bin Alman askeri daha düşmanı takibe çıkan Osmanlı birlikleri tarafından imha edildi. Alman imparatorluk ordusunun ancak küçük bir kısmı, Kanije 'nin 50 km ötesindeki Avusturya 'ya yani Alman topraklarına can alabildi.

    80 bin zaiyat veren Almanlar tek top ve tüfek götüremediler. Üzerlerinde imparatorluk armasının bulunduğu korkunç büyüklükte 47 muhasara topu,
    14 bin tüfek, 60 bin çadır, 14 bin kazma ve kürek ve binlerce araba dolusu yiyecek, ilaç, barut ve silah Osmanlıların eline geçti.

    En büyük ganimet Arşidük Ferdinand'ın otağındaydı. Bir altın ve bir gümüş taht, mücevherler, altınlar ve ordu hazinesi ele geçti. Alman Başkumandanı, gecelik kıyafetiyle kaçmıştı.

    Tiryaki Hasan Paşa, kısa bir hitabeden sonra Allah'a şükür olarak hemen oracıkta maiyetiyle beraber namaz kıldı.

    Tiryaki Hasan Paşa bu zaferle o yaşına kadar erişemediği vezirlik payesi ve Sultan 3. Mehmed Han'ın Hatt-ı Hümayun'u ile ödüllendirildi.

    Hasan Paşa sultanın Hatt-ı Hümayun'unu,
    'Bu kadarcık bir hizmet için Padişah bize vezirlik vermiş " diye okurken gözünden yaşlar akıyordu.

    Bildiğim bir şey varsa bu zaferi onlar kazanmış olsa filmlere, sinemalara konu edecekleri, kitaplar yazacakları, okullarda anlatacaklarıdır✓
    Ne Denirki✓
    Vatan Sevdalısı Kur'ân Sevdalısı Bütün Şehitlerimize Ve Vefat Edenlerimize Allah Rahmet Eylesin Mekânlarını Makâmlarını Cennet Eylesin Âmîn
    100 bin kişilik Haçlı ordusuna karşı 9 bin Osmanlı yiğidi. Unutulmaz zafer Kanije... 1593'ten beri büyük Osmanlı - Almanya savaşı devam ediyordu. Müstakbel Alman İmparatoru Arşidük Ferdinand, Kanije kalesini almak için 1601'de, 100 bin kişilik bir ordu ve 47 büyük muhasara topu ile harekete geçti. Almanlar'dan başka, İtalyan, İspanyol, Fransız, Papalık askerlerinin de olduğu devasa Haçlı ordusu Kanije önlerine geldi. Kanije nerde derseniz Avusturya 'ya 50 km uzaklıkta diye tarif edeyim. Yani Avrupa'nın göbeği. Kaleyi savunan Tiryaki Hasan Paşa, 9 bin asker ile bu orduyu karşıladı. Haçlı ordusu günde bin ile iki bin arası gülle atarak Kanije surlarını dövmeye başladı. Kuşatma altındaki kalede barut tükendi. Barut yapımını bilen bir Yeniçeri sayesinde bir süre daha kendilerine yetecek barutu üretmeyi başardı kaledeki Osmanlı askeri. Tiryaki Hasan Paşa gerçekten kurt bir askerdi. Tam bir psikolojik savaş ustasıydı. Mesela ele geçen bazı esirlere, kalede bol miktarda yiyecek ve cephane olduğu hakkında yanlış bilgi edinmelerini sağlıyor, sonra bunların kaçmalarına izin veriyordu. Bu esirler Haçlı ordugahında bu haberleri veriyor ve bu haberler düşmanın psikolojik olarak umutsuzluğa düşmesine sebep oluyordu. Sadrazamın Osmanlı ordusu ile yardıma gelmek üzere olduğu, kalenin durumunun mükemmel olduğu ile ilgili mektupları şehit askerlerin koynuna koyuyordu. Aslında durum tam tersi idi. Sadrazam yardıma gelemiyordu. Kalede barut için ham madde kalmamıştı. Yiyecek sıkıntısı vardı. Kış gelmişti. Bir huruç harekâtı ile kuşatma yarılmazsa kale düşecekti. Kale yediği top gülleleri ile perişandı. 68 gündür kuşatma devam ediyordu. O gün Kanije ovası kar ile kaplıydı. Haçlı ordusu soğuktan çadırlara ve tahta barakalarına sığınmıştı. Gece Tiryaki Hasan Paşa, Gazi Kara Ömer Ağa 'yı 800 askerle kaleden çıkarttı. Bu beklenmedik huruç harekâtıyla Haçlı ordugahı karıştı. Hasan Paşa, son barutunu harcadı ve güya kaleye varan Sadrazamın ordusunu selamladı. Bir yandan da mehter takımı yeri göğü inletiyordu. " Serdar Hazretleri yetmiştir" diye bağıran Osmanlı askerleri düşmanın psikolojisini gece karanlığında altüst etti. Haçlı ordusunun tüm ağırlıkları, yiyecek, cephane ve barutu, bütün toplar ilk hamlede ele geçirildi. Sadrazamın ordusunun baskınına uğradığını zanneden Haçlı ordusu, 18 bin ölü vererek kaçmaya başladı. Düşman ordugahı ele geçti. O gün öğleye kadar 30 bin Alman askeri daha düşmanı takibe çıkan Osmanlı birlikleri tarafından imha edildi. Alman imparatorluk ordusunun ancak küçük bir kısmı, Kanije 'nin 50 km ötesindeki Avusturya 'ya yani Alman topraklarına can alabildi. 80 bin zaiyat veren Almanlar tek top ve tüfek götüremediler. Üzerlerinde imparatorluk armasının bulunduğu korkunç büyüklükte 47 muhasara topu, 14 bin tüfek, 60 bin çadır, 14 bin kazma ve kürek ve binlerce araba dolusu yiyecek, ilaç, barut ve silah Osmanlıların eline geçti. En büyük ganimet Arşidük Ferdinand'ın otağındaydı. Bir altın ve bir gümüş taht, mücevherler, altınlar ve ordu hazinesi ele geçti. Alman Başkumandanı, gecelik kıyafetiyle kaçmıştı. Tiryaki Hasan Paşa, kısa bir hitabeden sonra Allah'a şükür olarak hemen oracıkta maiyetiyle beraber namaz kıldı. Tiryaki Hasan Paşa bu zaferle o yaşına kadar erişemediği vezirlik payesi ve Sultan 3. Mehmed Han'ın Hatt-ı Hümayun'u ile ödüllendirildi. Hasan Paşa sultanın Hatt-ı Hümayun'unu, 'Bu kadarcık bir hizmet için Padişah bize vezirlik vermiş " diye okurken gözünden yaşlar akıyordu. Bildiğim bir şey varsa bu zaferi onlar kazanmış olsa filmlere, sinemalara konu edecekleri, kitaplar yazacakları, okullarda anlatacaklarıdır✓ Ne Denirki✓ Vatan Sevdalısı Kur'ân Sevdalısı Bütün Şehitlerimize Ve Vefat Edenlerimize Allah Rahmet Eylesin Mekânlarını Makâmlarını Cennet Eylesin Âmîn
    0 التعليقات 0 نشر
الصفحات المعززة