• IRAN’DA CÜCELERİN YAŞADIĞI MAKHUNİK KÖYÜ
    Makhunik Köyü İran’ın güney Horasan eyaletinde, dağlarla kaplı bir bölgede yer almaktadır. Yerel halk tarafından ‘’cüceler köyü’’ olarak anılan köyde bir zamanlar cücelerin yaşadığı anlatılmaktadır. Masallardan çıkmışa benzeyen köydeki evler, tavanı çok alçak olan küçük evlerden oluşmaktadır. Kapılarının boy ortalaması 50 ile 75 santimetre arasında değişen evler, tamamıyla çamur ve topraktan inşa edilmiştir.
    Yaklaşık 1500 yıl önce kurulan köy İran’da, Afgan sınırından 75 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Günümüzde köydeki insanların boy ortalaması normal insanlara yakın olmasına rağmen, eski zamanlarda boy ortalaması 50 cm olan 1 metrenin altında insanlar yaşamıştır. Köyde bulunan evlerin çoğunluğunu oluşturan 10 – 14 metrekare genişliğindeki küçük evler, tahıl ambarı, mutfak ve yatacak yer olarak kullanılmaktadır.
    2005 yılında bölgede 25 santim uzunluğunda mumyalanmış, bir insan cesedi bulunmuştur. Bulunan ceset ile beraber bölgede bulunan 13 köyün, bir zamanlar cüceler şehri olduğu söylentileri güçlenmiştir. Uzmanlar, bulunan mumyanın 400 yıl önce ölmüş olan bir prematüre bebeğe ait olduğunu açıklamıştır.
    Boylarının Çok Kısa Olmasının Sebebi:
    Köyde yaşayan insanların boylarının normalden kısa olmasının sebebi, beslenme alışkanlıklarıyla ilgilidir. Son derece kurak bir yerde bulunan bu köyde, tarım ürünleri ve hayvancılık kısıtlı yapılmaktadır.
    Bu olumsuz şartlar, beslenme alışkanlıklarını da kısıtlamaktadır. Bölgede kuraklık sebebiyle sadece turp, erik, arpa ve hurma gibi ürünler yetiştirilmektedir. Kısıtlı ürünlerle yapılan tek tip bir beslenmeden dolayı, vücut gerekli mineralleri alamadığı için gelişimini tamamlayamamaktadır.
    Köyde bulunan küçük evler, genellikle boyları kısa olan cüce görünümlü insanların kullandığı evlerdir. Evlerin küçük olmasının diğer sebeplerinden biri de yapım malzemelerini taşıyacak yol ve hayvanların olmamasıdır. Aynı zamanda bu evler kolay ısınmakta ve kolay serinlemektedir...sk
    Alıntı
    IRAN’DA CÜCELERİN YAŞADIĞI MAKHUNİK KÖYÜ Makhunik Köyü İran’ın güney Horasan eyaletinde, dağlarla kaplı bir bölgede yer almaktadır. Yerel halk tarafından ‘’cüceler köyü’’ olarak anılan köyde bir zamanlar cücelerin yaşadığı anlatılmaktadır. Masallardan çıkmışa benzeyen köydeki evler, tavanı çok alçak olan küçük evlerden oluşmaktadır. Kapılarının boy ortalaması 50 ile 75 santimetre arasında değişen evler, tamamıyla çamur ve topraktan inşa edilmiştir. Yaklaşık 1500 yıl önce kurulan köy İran’da, Afgan sınırından 75 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Günümüzde köydeki insanların boy ortalaması normal insanlara yakın olmasına rağmen, eski zamanlarda boy ortalaması 50 cm olan 1 metrenin altında insanlar yaşamıştır. Köyde bulunan evlerin çoğunluğunu oluşturan 10 – 14 metrekare genişliğindeki küçük evler, tahıl ambarı, mutfak ve yatacak yer olarak kullanılmaktadır. 2005 yılında bölgede 25 santim uzunluğunda mumyalanmış, bir insan cesedi bulunmuştur. Bulunan ceset ile beraber bölgede bulunan 13 köyün, bir zamanlar cüceler şehri olduğu söylentileri güçlenmiştir. Uzmanlar, bulunan mumyanın 400 yıl önce ölmüş olan bir prematüre bebeğe ait olduğunu açıklamıştır. Boylarının Çok Kısa Olmasının Sebebi: Köyde yaşayan insanların boylarının normalden kısa olmasının sebebi, beslenme alışkanlıklarıyla ilgilidir. Son derece kurak bir yerde bulunan bu köyde, tarım ürünleri ve hayvancılık kısıtlı yapılmaktadır. Bu olumsuz şartlar, beslenme alışkanlıklarını da kısıtlamaktadır. Bölgede kuraklık sebebiyle sadece turp, erik, arpa ve hurma gibi ürünler yetiştirilmektedir. Kısıtlı ürünlerle yapılan tek tip bir beslenmeden dolayı, vücut gerekli mineralleri alamadığı için gelişimini tamamlayamamaktadır. Köyde bulunan küçük evler, genellikle boyları kısa olan cüce görünümlü insanların kullandığı evlerdir. Evlerin küçük olmasının diğer sebeplerinden biri de yapım malzemelerini taşıyacak yol ve hayvanların olmamasıdır. Aynı zamanda bu evler kolay ısınmakta ve kolay serinlemektedir...sk Alıntı
    0 Comments 0 Shares
  • Şişli Hamidiye Etfal Hastanesinin açılış töreni, 5 Haziran 1899
    Şişli Hamidiye Etfal Hastanesinin açılış töreni, 5 Haziran 1899
    0 Comments 0 Shares
  • 1700 yılında dünyanın en kalabalık kentleri (Nüfus))

    1. İstanbul (Konstantiniyye), Türkiye: 700.000
    2. Yedo, Japonya: 688.000
    3. Pekin, Çin: 650.000
    4. Londra, İngiltere: 550.000
    5. Paris, Fransa: 530.000
    6. Ahmedabad, Hindistan: 380.000
    7. Osaka, Japonya: 380.000
    8. İsfahan, İran: 350.000
    9. Kyoto, Japonya: 350.000
    10. Hangchow, Çin: 303.000

    Kaynak: 4000 Years of Urban Growth: An Historical Census

    #paris #istanbul #growth
    1700 yılında dünyanın en kalabalık kentleri (Nüfus)) 1. 🇹🇷 İstanbul (Konstantiniyye), Türkiye: 700.000 2. 🇯🇵 Yedo, Japonya: 688.000 3. 🇨🇳 Pekin, Çin: 650.000 4. 🇬🇧 Londra, İngiltere: 550.000 5. 🇫🇷 Paris, Fransa: 530.000 6. 🇮🇳 Ahmedabad, Hindistan: 380.000 7. 🇯🇵 Osaka, Japonya: 380.000 8. 🇮🇷 İsfahan, İran: 350.000 9. 🇯🇵 Kyoto, Japonya: 350.000 10. 🇨🇳 Hangchow, Çin: 303.000 Kaynak: 4000 Years of Urban Growth: An Historical Census #paris #istanbul #growth
    0 Comments 0 Shares
  • Türkiye Turizmde Rekor Kırdı!
    Türkiye, 2024 yılında 52,6 milyon uluslararası ziyaretçi ağırlayarak bir önceki yıla göre %7 büyüme kaydetti! Bu büyük artış, turizm gelirlerini %18,3 yükselterek 61,1 milyar dolara çıkardı ve tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştırdı.
    En Popüler Destinasyonlar:
    İstanbul – 18,6 milyon ziyaretçi
    Antalya – 15,9 milyon ziyaretçi
    Edirne – 4,8 milyon ziyaretçi
    Muğla – 3,7 milyon ziyaretçi
    En Çok Ziyaretçi Gönderen Ülkeler:
    Rusya – 6,7 milyon (+%6)
    Almanya – 6,6 milyon (+%6,9)
    Birleşik Krallık – 4,4 milyon (+%16,7)
    İran – 3,2 milyon (+%30,9)
    Bulgaristan – 2,9 milyon (+%0,9)
    Türkiye, benzersiz kültürü, büyüleyici doğası ve dünya standartlarında misafirperverliğiyle turizmde yeni rekorlar kırmaya devam ediyor!
    Sıradaki Türkiye seyahatinizi planlıyor musunuz? Haydi keşfetmeye!
    #TürkiyeTurizmi #TravelToTürkiye #TurizmBüyümesi #KeşfetTürkiye #VisitTürkiye #GoTürkiye
    🌍 Türkiye Turizmde Rekor Kırdı! 🇹🇷✈️ Türkiye, 2024 yılında 52,6 milyon uluslararası ziyaretçi ağırlayarak bir önceki yıla göre %7 büyüme kaydetti! 📈💼 Bu büyük artış, turizm gelirlerini %18,3 yükselterek 61,1 milyar dolara çıkardı ve tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştırdı. 💰🚀 🏙️ En Popüler Destinasyonlar: ✅ İstanbul – 18,6 milyon ziyaretçi ✅ Antalya – 15,9 milyon ziyaretçi ✅ Edirne – 4,8 milyon ziyaretçi ✅ Muğla – 3,7 milyon ziyaretçi 🌏 En Çok Ziyaretçi Gönderen Ülkeler: 🔹 Rusya – 6,7 milyon (+%6) 🔹 Almanya – 6,6 milyon (+%6,9) 🔹 Birleşik Krallık – 4,4 milyon (+%16,7) 🔹 İran – 3,2 milyon (+%30,9) 🔹 Bulgaristan – 2,9 milyon (+%0,9) Türkiye, benzersiz kültürü, büyüleyici doğası ve dünya standartlarında misafirperverliğiyle turizmde yeni rekorlar kırmaya devam ediyor! 🏛️🏖️✨ 📢 Sıradaki Türkiye seyahatinizi planlıyor musunuz? Haydi keşfetmeye! 🌍✈️ #TürkiyeTurizmi #TravelToTürkiye #TurizmBüyümesi #KeşfetTürkiye #VisitTürkiye #GoTürkiye
    0 Comments 0 Shares
  • Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur"

    Muhterem Müslümanlar!

    Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür.

    Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1]

    Aziz Müminler!

    Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim.

    Değerli Müminler!

    Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4]

    Aziz Müslümanlar!

    Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir.

    Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5]

    [1] Zümer, 39/53.
    [2] Hûd, 11/42.
    [3] Tevbe, 9/129.
    [4] Âl-i İmrân, 3/54.
    [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur" Muhterem Müslümanlar! Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür. Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1] Aziz Müminler! Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır. Kıymetli Müslümanlar! Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim. Değerli Müminler! Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4] Aziz Müslümanlar! Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5] [1] Zümer, 39/53. [2] Hûd, 11/42. [3] Tevbe, 9/129. [4] Âl-i İmrân, 3/54. [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    0 Comments 0 Shares
  • 2009’da Rüya Olan Boru Hattı Yeniden Gündemde: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı Gerçekleşebilir mi?

    Suriye'deki Baas rejiminin devrilmesi ve enerji dinamiklerindeki değişim, yıllardır rafta kalan Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesini tekrar gündeme taşıdı. Ancak bu devasa projenin hayata geçebilmesi için aşılması gereken ciddi engeller var. İşte uzmanların bu konudaki yorumları:

    Hattın Potansiyeli ve Zorlukları
    Katar’ın Doğal Gaz Gücü:
    Katar, 25 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle dünyanın en büyük üçüncü doğal gaz üreticisi ve ikinci en büyük ihracatçısı. Ancak ihracat, çoğunlukla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) formunda yapılıyor. Bölgedeki tek boru hattı olan Dolphin Gas projesi, sadece 370 km uzunluğunda.

    Bölgesel Kırılganlık:
    Daha önce 2009’da gündeme gelen bu hattın Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye’den geçmesi planlanmıştı. Ancak Esad rejiminin karşıtlığı ve Suriye’deki iç savaş, projeyi imkânsız hale getirdi. Bugün bile Suriye’nin istikrardan uzak olması, projenin en büyük risklerinden biri olarak görülüyor.

    Ekonomik Koşullar ve Piyasa Dinamikleri
    Maliyet ve Talep:
    Columbia Üniversitesi’nden Anne-Sophie Corbeau, boru hattının uzunluğu nedeniyle maliyetlerin çok yüksek olacağına işaret ediyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz talebinin, hattın ekonomik fizibilitesini sağlayacak kadar yüksek olmadığı da belirtiliyor.

    Alım Garantisi:
    Uzmanlar, hattın finansmanı için uzun vadeli alım taahhütlerinin şart olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz anlaşmaları (Rusya, İran, Azerbaycan) nedeniyle ek talep oluşturması zor görünüyor.

    Uluslararası Rekabet ve AB Faktörü
    LNG Rekabeti:
    ABD’li LNG ihracatçıları, Avrupa pazarına hâlihazırda güçlü bir şekilde girmiş durumda. LNG’nin esnek taşınabilirliği, boru hatlarının sabit yapısı karşısında bir avantaj oluşturuyor.

    Avrupa’nın 2050 Hedefleri:
    AB’nin karbon nötr hedefleri ve kömürden çıkış politikası, doğal gaz talebini bir miktar artırabilir. Ancak uzun vadede Avrupa’nın fosil yakıt bağımlılığını azaltmayı hedeflediği unutulmamalı.

    Hattın Gerçekleşmesi İçin Gerekenler
    Bölgesel İstikrar:
    Özellikle Suriye’de istikrarlı bir rejim ve güvenli bir yatırım ortamı olmazsa projenin gerçekleşmesi mümkün değil.

    Maliyet ve Finansman:
    Yüksek inşaat maliyetleri nedeniyle uluslararası doğal gaz fiyatlarının projeyi destekleyecek düzeyde olması gerekiyor.

    Uluslararası İş Birliği:
    Hattın Suudi Arabistan gibi ülkelerden geçmesi, siyasi uzlaşı ve iş birliğini şart kılıyor.

    Olası Senaryo ve Beklentiler
    2030’a kadar hattın tamamlanması mümkün olsa da bunun için hem ekonomik hem siyasi koşulların olumlu yönde ilerlemesi gerekiyor.
    Türkiye’nin gaz çeşitliliğini artırma isteği ve AB’nin enerji arz güvenliği, projeye destek sağlayabilir.
    📢 2009’da Rüya Olan Boru Hattı Yeniden Gündemde: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı Gerçekleşebilir mi? Suriye'deki Baas rejiminin devrilmesi ve enerji dinamiklerindeki değişim, yıllardır rafta kalan Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesini tekrar gündeme taşıdı. Ancak bu devasa projenin hayata geçebilmesi için aşılması gereken ciddi engeller var. İşte uzmanların bu konudaki yorumları: 🔍 Hattın Potansiyeli ve Zorlukları Katar’ın Doğal Gaz Gücü: Katar, 25 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle dünyanın en büyük üçüncü doğal gaz üreticisi ve ikinci en büyük ihracatçısı. Ancak ihracat, çoğunlukla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) formunda yapılıyor. Bölgedeki tek boru hattı olan Dolphin Gas projesi, sadece 370 km uzunluğunda. Bölgesel Kırılganlık: Daha önce 2009’da gündeme gelen bu hattın Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye’den geçmesi planlanmıştı. Ancak Esad rejiminin karşıtlığı ve Suriye’deki iç savaş, projeyi imkânsız hale getirdi. Bugün bile Suriye’nin istikrardan uzak olması, projenin en büyük risklerinden biri olarak görülüyor. 💰 Ekonomik Koşullar ve Piyasa Dinamikleri Maliyet ve Talep: Columbia Üniversitesi’nden Anne-Sophie Corbeau, boru hattının uzunluğu nedeniyle maliyetlerin çok yüksek olacağına işaret ediyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz talebinin, hattın ekonomik fizibilitesini sağlayacak kadar yüksek olmadığı da belirtiliyor. Alım Garantisi: Uzmanlar, hattın finansmanı için uzun vadeli alım taahhütlerinin şart olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz anlaşmaları (Rusya, İran, Azerbaycan) nedeniyle ek talep oluşturması zor görünüyor. 🌍 Uluslararası Rekabet ve AB Faktörü LNG Rekabeti: ABD’li LNG ihracatçıları, Avrupa pazarına hâlihazırda güçlü bir şekilde girmiş durumda. LNG’nin esnek taşınabilirliği, boru hatlarının sabit yapısı karşısında bir avantaj oluşturuyor. Avrupa’nın 2050 Hedefleri: AB’nin karbon nötr hedefleri ve kömürden çıkış politikası, doğal gaz talebini bir miktar artırabilir. Ancak uzun vadede Avrupa’nın fosil yakıt bağımlılığını azaltmayı hedeflediği unutulmamalı. 🛠️ Hattın Gerçekleşmesi İçin Gerekenler Bölgesel İstikrar: Özellikle Suriye’de istikrarlı bir rejim ve güvenli bir yatırım ortamı olmazsa projenin gerçekleşmesi mümkün değil. Maliyet ve Finansman: Yüksek inşaat maliyetleri nedeniyle uluslararası doğal gaz fiyatlarının projeyi destekleyecek düzeyde olması gerekiyor. Uluslararası İş Birliği: Hattın Suudi Arabistan gibi ülkelerden geçmesi, siyasi uzlaşı ve iş birliğini şart kılıyor. 📅 Olası Senaryo ve Beklentiler 2030’a kadar hattın tamamlanması mümkün olsa da bunun için hem ekonomik hem siyasi koşulların olumlu yönde ilerlemesi gerekiyor. Türkiye’nin gaz çeşitliliğini artırma isteği ve AB’nin enerji arz güvenliği, projeye destek sağlayabilir.
    0 Comments 0 Shares
  • Kuzey Afganistan'ın engebeli arazisinde, kangina'nın kadim sırrı 2000 yılı aşkın bir süredir korunmaktadır. Bu ustaca teknik, üzümlerin aylarca taze kalmasını sağlayarak tatlarını değiştirmeden İran'ın bahardaki canlı yeni yılına kadar uzatıyor.

    Titiz bir süreçle üzüm salkımları kil bakımından zengin çift çamur kaseye yerleştiriliyor ve bunlar daha sonra koruyucu bir koza oluşturmak için titizlikle kapatılıyor. Her biri yarım kilo kadar üzümü alan bu güneşte kavrulmuş çamur küreleri, ister dingin bir mahzen olsun, ister toprağın altında olsun, serin ve karanlık sığınaklarda saklanıyor.

    Bu tarihi koruma harikası, hiçbir modern teknolojiyi kullanmasa da yazın özünü sihirli bir şekilde yakalayarak ailelere kışın soğuğunda taze üzümlerin tadını çıkarma lüksünü sunuyor..
    Kuzey Afganistan'ın engebeli arazisinde, kangina'nın kadim sırrı 2000 yılı aşkın bir süredir korunmaktadır. Bu ustaca teknik, üzümlerin aylarca taze kalmasını sağlayarak tatlarını değiştirmeden İran'ın bahardaki canlı yeni yılına kadar uzatıyor. Titiz bir süreçle üzüm salkımları kil bakımından zengin çift çamur kaseye yerleştiriliyor ve bunlar daha sonra koruyucu bir koza oluşturmak için titizlikle kapatılıyor. Her biri yarım kilo kadar üzümü alan bu güneşte kavrulmuş çamur küreleri, ister dingin bir mahzen olsun, ister toprağın altında olsun, serin ve karanlık sığınaklarda saklanıyor. Bu tarihi koruma harikası, hiçbir modern teknolojiyi kullanmasa da yazın özünü sihirli bir şekilde yakalayarak ailelere kışın soğuğunda taze üzümlerin tadını çıkarma lüksünü sunuyor..
    0 Comments 0 Shares
  • MANŞ DENİZİNDE 50 KM UZUNLUKTA VE 45 METRE DERİNLİKTE TÜNNEL

    Fransa ile İngiltere yi birbirine bağlayan Manş tüneli ..
    Manş denizi Büyük Britanya'yı Fransa'dan ayıran bir deniz olarak bilinir. Ek olarak Manş denizi Atlas Okyanusu ve Kuzey Denizini de birleştiren bir denizdir. Dover ile Calais'yi birbirine bağlayan tünel 147 km uzunlukta olup, 1991'de tünel açma işlemi tamamlandı.
    MANŞ DENİZİNDE 50 KM UZUNLUKTA VE 45 METRE DERİNLİKTE TÜNNEL Fransa ile İngiltere yi birbirine bağlayan Manş tüneli .. Manş denizi Büyük Britanya'yı Fransa'dan ayıran bir deniz olarak bilinir. Ek olarak Manş denizi Atlas Okyanusu ve Kuzey Denizini de birleştiren bir denizdir. Dover ile Calais'yi birbirine bağlayan tünel 147 km uzunlukta olup, 1991'de tünel açma işlemi tamamlandı.
    0 Comments 0 Shares
  • İran'da son Türk hanedanlığı: Kaçarlar

    İran toprakları yaklaşık bin yıl boyunca Türkler tarafından yönetildi. İran tarihi demek bir yerde Türk tarihi demekti; ama 1925 yılında Türkler, İran siyasetinden tasfiye edildikten sonra bir daha eski gücünü elde edemedi

    Mehmed Mazlum Çelik yazdı

    https://t.co/4JdF0iG8fG

    #Kaçarlar #İran
    📌İran'da son Türk hanedanlığı: Kaçarlar ‼️İran toprakları yaklaşık bin yıl boyunca Türkler tarafından yönetildi. İran tarihi demek bir yerde Türk tarihi demekti; ama 1925 yılında Türkler, İran siyasetinden tasfiye edildikten sonra bir daha eski gücünü elde edemedi ✒️Mehmed Mazlum Çelik yazdı 📎https://t.co/4JdF0iG8fG #Kaçarlar #İran
    0 Comments 0 Shares
  • Togg’un Sedanı da Aynı Banttan Çıkacak!

    Togg’un ikinci modeli olan sedan T10F, SUV modeli T10X’le aynı üretim bandında üretilecek. Türk mühendislerinin tasarladığı modüler üretim platformu sayesinde SUV ve sedan modelleri birlikte ve karma şekilde üretilebilecek.

    ANINDA ÜRETİM TİPİ DEĞİŞİYOR
    Togg'un 2019’da inşa edilen fabrikasında, modüler elektrikli araç platformu sayesinde 2030 yılına kadar hedeflenen 1 milyonluk 5 model karma şekilde üretilebilecek. Yalnızca 15 saniye içinde üretim tipi değişiyor ve 250 robot yapay zeka desteğiyle yeni model için pozisyon alıyor. Taban uzunluğu ve batarya kapasitesine göre sedan, fastback, SUV ve MPV gibi segmentlerde üretim yapabilme kabiliyeti mevcut.

    ESKİ FABRİKALARDA GÜNLERCE SÜRÜYOR
    Togg’un üretim değişim süresi eski tip fabrikalarda günlerce sürerken, Togg'un yenilikçi yaklaşımı ile bu süreç 15 saniyeye kadar inmiş durumda. Elektrikli araç üretiminde parça sayısının azalması, üretimi hızlandıran en büyük etkenlerden biri.

    T10F’E DE YÜZLERCE TEST YAPILACAK
    Türkiye’nin milli otomobili T10X’in geçtiği yüzden fazla test süreci, sedan T10F için de uygulanacak. Sedan T10F, fabrikadaki pistte test edilirken kış testine ve çarpışma testlerine tabi tutulacak. Modelin, 2025'e kadar Avrupa ve birçok ülkede tip onayı alması bekleniyor.

    100 BİN ÜRETİME T10F’LE YAKLAŞACAK
    Togg’un Gemlik Tesisi, yıllık 100 bin adet üretim kabiliyetine T10F’le yaklaşacak. Tesis, şu anda yıllık 25 bin adet üretim yaparken, bu kapasitenin artırılması hedefleniyor. Togg bünyesinde çalışan sayısı ise 3 bini aşmış durumda ve gelecek modellerle birlikte bu sayının 5 bine ulaşması planlanıyor.
    🚗 Togg’un Sedanı da Aynı Banttan Çıkacak! 🚙⚡ Togg’un ikinci modeli olan sedan T10F, SUV modeli T10X’le aynı üretim bandında üretilecek. 🚗🚙 Türk mühendislerinin tasarladığı modüler üretim platformu sayesinde SUV ve sedan modelleri birlikte ve karma şekilde üretilebilecek. 🔧🤖 🔄 ANINDA ÜRETİM TİPİ DEĞİŞİYOR Togg'un 2019’da inşa edilen fabrikasında, modüler elektrikli araç platformu sayesinde 2030 yılına kadar hedeflenen 1 milyonluk 5 model karma şekilde üretilebilecek. ⏳ Yalnızca 15 saniye içinde üretim tipi değişiyor ve 250 robot yapay zeka desteğiyle yeni model için pozisyon alıyor. 🤖🔄 Taban uzunluğu ve batarya kapasitesine göre sedan, fastback, SUV ve MPV gibi segmentlerde üretim yapabilme kabiliyeti mevcut. 🚗🔋 🏭 ESKİ FABRİKALARDA GÜNLERCE SÜRÜYOR Togg’un üretim değişim süresi eski tip fabrikalarda günlerce sürerken, Togg'un yenilikçi yaklaşımı ile bu süreç 15 saniyeye kadar inmiş durumda. ⚡💼 Elektrikli araç üretiminde parça sayısının azalması, üretimi hızlandıran en büyük etkenlerden biri. 🔩 🏎️ T10F’E DE YÜZLERCE TEST YAPILACAK Türkiye’nin milli otomobili T10X’in geçtiği yüzden fazla test süreci, sedan T10F için de uygulanacak. 🚗 Sedan T10F, fabrikadaki pistte test edilirken kış testine ve çarpışma testlerine tabi tutulacak. ❄️🔧 Modelin, 2025'e kadar Avrupa ve birçok ülkede tip onayı alması bekleniyor. 🌍✅ 🔧 100 BİN ÜRETİME T10F’LE YAKLAŞACAK Togg’un Gemlik Tesisi, yıllık 100 bin adet üretim kabiliyetine T10F’le yaklaşacak. 🚗 Tesis, şu anda yıllık 25 bin adet üretim yaparken, bu kapasitenin artırılması hedefleniyor. Togg bünyesinde çalışan sayısı ise 3 bini aşmış durumda ve gelecek modellerle birlikte bu sayının 5 bine ulaşması planlanıyor. 👩‍💼👨‍💼
    0 Comments 0 Shares
More Results