• 1985'te, Doğu Afrika'nın sakin bir köyünde, Daniel adında bir adam üç kızıyla yalınayak duruyordu. Karısı bir yıl önce doğum sırasında ölmüştü. Bir daha asla evlenmedi. Ne zamanı vardı, ne de yüreği. O bir çiftçi, bir inşaatçı, bir baba ve bir hayalperestti.

    Evlerinde elektrik yoktu. Bazı geceler akşam yemeği sadece haşlanmış kök ve suydu. Ama sahip oldukları şey -Daniel'in her zaman sahip olduklarından emin olduğu şey- onurdu.

    Her sabah gün doğmadan önce kızlarını uyandırır ve onları okula iki mil kadar yürütürdü. Kendi okuyup yazamıyordu ama her gün sınıfın dışında, gölgede oturur, yalnız eve yürümek zorunda kalmasınlar diye beklerdi.

    Bazen kalem alabilmeleri için aç kalırdı.
    Sınav ücretlerini ödeyebilmek için alyansını satardı.
    Hasat mevsiminde sadece ikinci el ders kitapları almak için üç işte çalışırdı -birçok sayfası eksikti.

    İnsanlar gülüyordu.
    "Kız onlar," diyorlardı.
    "Gelecekleri ne?"

    Daniel cevap vermedi.
    Yanlarında yürümeye devam etti.

    Yıllar geçti. Birer birer mezun oldular.
    Birer birer burs kazandılar.
    Ve birer birer… Okyanusları aştılar.

    2025'te, o fotoğrafın çekilmesinden 40 yıl sonra, dünya hiç kimsenin beklemediği bir şey gördü:
    Aynı adamın, bu sefer bir hastanenin önünde, beyaz önlüklü üç kızıyla birlikte gururla durduğu yeni bir görüntü.

    Doktorlar.

    Hepsi.

    Nasıl hissettiği sorulduğunda, Daniel usulca ağladı ve fısıldadı,
    "Onlara asla dünyayı vermedim. Sadece dünyanın umutlarını ellerinden almasına asla izin vermedim."

    Elleriyle ekin yetiştirdi,
    ama kalbiyle doktor yetiştirdi.

    Ve dünyanın hiç tanımadığı bir adamın sessiz gölgesinde,
    üç kız yükseldi… Ve her şeyi değiştirdi.
    1985'te, Doğu Afrika'nın sakin bir köyünde, Daniel adında bir adam üç kızıyla yalınayak duruyordu. Karısı bir yıl önce doğum sırasında ölmüştü. Bir daha asla evlenmedi. Ne zamanı vardı, ne de yüreği. O bir çiftçi, bir inşaatçı, bir baba ve bir hayalperestti. Evlerinde elektrik yoktu. Bazı geceler akşam yemeği sadece haşlanmış kök ve suydu. Ama sahip oldukları şey -Daniel'in her zaman sahip olduklarından emin olduğu şey- onurdu. Her sabah gün doğmadan önce kızlarını uyandırır ve onları okula iki mil kadar yürütürdü. Kendi okuyup yazamıyordu ama her gün sınıfın dışında, gölgede oturur, yalnız eve yürümek zorunda kalmasınlar diye beklerdi. Bazen kalem alabilmeleri için aç kalırdı. Sınav ücretlerini ödeyebilmek için alyansını satardı. Hasat mevsiminde sadece ikinci el ders kitapları almak için üç işte çalışırdı -birçok sayfası eksikti. İnsanlar gülüyordu. "Kız onlar," diyorlardı. "Gelecekleri ne?" Daniel cevap vermedi. Yanlarında yürümeye devam etti. Yıllar geçti. Birer birer mezun oldular. Birer birer burs kazandılar. Ve birer birer… Okyanusları aştılar. 2025'te, o fotoğrafın çekilmesinden 40 yıl sonra, dünya hiç kimsenin beklemediği bir şey gördü: Aynı adamın, bu sefer bir hastanenin önünde, beyaz önlüklü üç kızıyla birlikte gururla durduğu yeni bir görüntü. Doktorlar. Hepsi. Nasıl hissettiği sorulduğunda, Daniel usulca ağladı ve fısıldadı, "Onlara asla dünyayı vermedim. Sadece dünyanın umutlarını ellerinden almasına asla izin vermedim." Elleriyle ekin yetiştirdi, ama kalbiyle doktor yetiştirdi. Ve dünyanın hiç tanımadığı bir adamın sessiz gölgesinde, üç kız yükseldi… Ve her şeyi değiştirdi.
    0 Reacties 0 aandelen
  • Babaannem derdi ki:
    "İnsan, kaşı gözü gülen,
    oturmayı kalkmayı bilen,
    attığı adımı gören,
    söylemeyince bilen,
    söyleyince dinleyen
    bir gıdımlık lokmayı, ağız tadıyla yediren
    vefanın küreğini yanında demirleyen,
    yüzüne bakınca
    "bana bir daha bak" diyen bir eşi olsun ister...

    Sessizliğine ses,
    yorgunluğuna sağlam bir nefes,
    düştüğünde güçlü bir bilek,
    doğrusuna yanlışına elek
    gölgesinde her daim bitek bir eşi olsun ister...

    Kirazı olmayan yaz,
    Ayazı olmayan güz olur mu?
    Pişmemiş ekmek sofraya konur mu?
    Yüzünden nakışı gitse de Yüreğinde alkışı olsun...
    Tadın artsın, tuzun yetsin...
    Terin alnına gönül huzuru ile dolsun...

    Kötü ata binmektense
    Yayan yürümek yeğdir...
    Sen gönlünü ancak gönlüne denk olana değdir..."

    MERAL DEMİR
    Babaannem derdi ki: "İnsan, kaşı gözü gülen, oturmayı kalkmayı bilen, attığı adımı gören, söylemeyince bilen, söyleyince dinleyen bir gıdımlık lokmayı, ağız tadıyla yediren vefanın küreğini yanında demirleyen, yüzüne bakınca "bana bir daha bak" diyen bir eşi olsun ister... Sessizliğine ses, yorgunluğuna sağlam bir nefes, düştüğünde güçlü bir bilek, doğrusuna yanlışına elek gölgesinde her daim bitek bir eşi olsun ister... Kirazı olmayan yaz, Ayazı olmayan güz olur mu? Pişmemiş ekmek sofraya konur mu? Yüzünden nakışı gitse de Yüreğinde alkışı olsun... Tadın artsın, tuzun yetsin... Terin alnına gönül huzuru ile dolsun... Kötü ata binmektense Yayan yürümek yeğdir... Sen gönlünü ancak gönlüne denk olana değdir..." MERAL DEMİR
    0 Reacties 0 aandelen
  • Vedâ etmek zor geliyor.
    Güle güle diyemiyoruz.
    Sadece #şükrediyoruz.
    Bir Ramazân'ı daha bahşedene.
    Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah.

    Elvedâ Yâ Şehr-i Ramazân..
    Seneye yine kavuşmak nasîb olsun inşaAllah.

    #11AyınSultanı
    #ElvedaYaŞehriRamazan
    Vedâ etmek zor geliyor. Güle güle diyemiyoruz. Sadece #şükrediyoruz. Bir Ramazân'ı daha bahşedene. Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah. Elvedâ Yâ Şehr-i Ramazân.. Seneye yine kavuşmak nasîb olsun inşaAllah. #11AyınSultanı #ElvedaYaŞehriRamazan
    0 Reacties 0 aandelen
  • Türk Mutfağının Efsanesi: Beyti Kebabı Nasıl Doğdu?

    Beyti kebabının mucidi Beyti Güler, Kırım asıllı varlıklı bir ailenin oğlu. Babasıyla birlikte 1950'lerden itibaren Beyti Restoran'ı işletiyor.

    1960'larda İsviçre’de bir kasapta gördüğü farklı bir et işleme tekniği ilgisini çekiyor. Fileto, etin sırt kısmına sarılıyor! Türkiye’ye döndüğünde bunu kendi restoranında deniyor. Müşteriler bu lezzetin adını sorunca "Beyti" diyor ve böylece yufkaya sarılı kebabın efsanesi doğuyor!
    🔥 Türk Mutfağının Efsanesi: Beyti Kebabı Nasıl Doğdu? 🍖🇹🇷 Beyti kebabının mucidi Beyti Güler, Kırım asıllı varlıklı bir ailenin oğlu. Babasıyla birlikte 1950'lerden itibaren Beyti Restoran'ı işletiyor. 🔥 1960'larda İsviçre’de bir kasapta gördüğü farklı bir et işleme tekniği ilgisini çekiyor. 👀✨ Fileto, etin sırt kısmına sarılıyor! Türkiye’ye döndüğünde bunu kendi restoranında deniyor. Müşteriler bu lezzetin adını sorunca "Beyti" diyor ve böylece yufkaya sarılı kebabın efsanesi doğuyor! 😋🥩
    0 Reacties 0 aandelen
  • Kentte yaşayan hayırsever iş insanı Mustafa Düger, ramazan ayı öncesi yaklaşık 125 kişinin toplamda 270 bin TL’lik borcunu ödedi

    Mahalleliden Hanifi Doğan, “4 bin TL kadar bir borcum vardı. Borcumun kapatıldığını bakkala geldiğimde öğrendim. Temizlik işçisiyim, binalara bakıyorum. Asgari ücretle çalışıyorum. 1 oğlum var. Çok zor durumdaydım. Allah razı olsun borcumu ödediler. Rabb’im herkese böyle insanlarla karşılaşmayı nasip etsin. Böyle insanları gördüğüm zaman daha mutlu oluyorum” dedi

    Bakkal Gülsen Azılı ise “Sağ olsun iş insanımız yaklaşık 6 aydır, 1 yıldır borcu olanların borçlarını ödedi. Bu borçlar iş insanları tarafından ödenmese, üzerine maalesef çizgi çekmek zorunda kalıyoruz” şeklinde konuştu
    👏Kentte yaşayan hayırsever iş insanı Mustafa Düger, ramazan ayı öncesi yaklaşık 125 kişinin toplamda 270 bin TL’lik borcunu ödedi 🗣️Mahalleliden Hanifi Doğan, “4 bin TL kadar bir borcum vardı. Borcumun kapatıldığını bakkala geldiğimde öğrendim. Temizlik işçisiyim, binalara bakıyorum. Asgari ücretle çalışıyorum. 1 oğlum var. Çok zor durumdaydım. Allah razı olsun borcumu ödediler. Rabb’im herkese böyle insanlarla karşılaşmayı nasip etsin. Böyle insanları gördüğüm zaman daha mutlu oluyorum” dedi 🗣️Bakkal Gülsen Azılı ise “Sağ olsun iş insanımız yaklaşık 6 aydır, 1 yıldır borcu olanların borçlarını ödedi. Bu borçlar iş insanları tarafından ödenmese, üzerine maalesef çizgi çekmek zorunda kalıyoruz” şeklinde konuştu
    0 Reacties 0 aandelen
  • Cuma Hutbesi: "Rahmet ve Mağfiret Mevsimine Girerken"

    Muhterem Müslümanlar!

    Müjdeler olsun hepimize, şükürler olsun Rabbimize. Ramazan-ı şerifin hilali bir kez daha doğacak üzerimize. Bu akşam kılacağımız ilk teravih namazıyla karşılayacağız inşallah rahmet ve mağfiret mevsimini. Teravih ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in kıldığı, kıldırdığı ve ümmetinin kılmasını istediği,[1] sahabe-i kiramdan beri günümüzdeki şekliyle kılınagelen[2] sünnet bir namazdır. Teravih; yorulan ruhlarımızı dinlendiren, daralan gönüllerimizi ferahlatan, günahlarımızın affına vesile olan müstesna bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kim, inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek teravih namazını kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[3]

    Aziz Müminler!

    Bu gece, Ramazanın bereketi olan sahura kalkacağız inşallah. Sahur vakti, teheccüd namazının vaktidir. Dua ve niyaz, tövbe ve istiğfar vaktidir. Sahura kalkmak, mahlûkatın uyanışına şahitlik etmektir. Uykuyu terk edip, gafleti bir kenara bırakıp, Rabbimizin maddi ve manevi ikramlarıyla dirilmektir. Allah Resûlü (s.a.s), فَإِنَّ فِى السُّحُورِ بَرَكَةً “Sahurda bereket vardır.”[4] buyurmuş, bir yudum suyla bile olsa sahur yapmamızı istemiş, sahura kalkanlara Allah’ın merhamet edeceğini, meleklerin ise hayır duada bulunacağını müjdelemiştir.[5]

    Kıymetli Müslümanlar!

    Ramazan, oruç ayıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Mübarek Ramazan ayı geldi. Yüce Allah bu ayda oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır…”[6] buyurmaktadır. Mukim, akıllı ve büluğ çağına ermiş, hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli bir mazereti bulunmayan her Müslümanın Ramazan ayında oruç tutması farzdır. Rükünlerine, şartlarına ve adaplarına riayet edilerek tutulan oruç, irademizi güçlendirir, gönlümüzü bencillik ve tamahkârlıktan kurtarır. Elimizi haramdan, dilimizi gıybet ve yalandan, ibadetlerimizi riyadan, kalbimizi günahlardan arındırır. Bizleri cehennemden uzaklaştırıp cennete yaklaştırır.

    Değerli Müminler!

    Ramazan, Kur’an ayıdır. Yüce Rabbimiz, “Ramazan; insanlar için bir hidayet rehberi, hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır...”[7] buyurmaktadır. O halde, Ramazanı on bir ayın sultanı kılan Kur’an-ı Kerim’i bol bol okuyalım, manası üzerinde düşünelim, onun hükümlerini hayatımıza aktarmanın daha çok gayretinde olalım. Çocuklarımıza Kur’an’ı, orucu, namazı, camiyi sevdirelim. Muhabbet ve merhamet mekânı camilerimize gelen çocuklarımızı incitmeyelim. Onları güler yüz ve tatlı dille cemaatimiz arasına alarak namazın sükûnetle kılınabilmesini sağlayalım. Ramazan ayının rahmet ve bereketinden, neşe ve coşkusundan onları mahrum bırakmayalım.

    Aziz Müslümanlar!

    Ramazan; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve insanlara karşı sorumluluklarımızı bir kez daha gözden geçirme ayıdır. Öyleyse gönlümüzü, evimizi, işyerimizi, sokağımızı, köyümüzü, ilçemizi, şehrimizi Ramazan ayına hazırlayalım. Yemeden içmeye, giyimden kuşama, alışverişten tüketime, aileden komşuluk ilişkilerine kadar hayatımızın her anına ve alanına İslam’ın emir ve yasaklarını aktarmaya gayret edelim. Dinimizde ve medeniyetimizde yeri olmayan, Ramazanın ruhuna uygun düşmeyen eğlencelerle vaktimizi heba etmeyelim. İbadetlerimizi vaktinde eda etmeye özen gösterelim; zamanımızı ibadet vakitlerine göre ayarlayalım. Lüks ve israfın sergilendiği, ihtiyaç sahiplerinin unutulduğu iftar sofraları kurmayalım. Mazluma, yoksula, kimsesize, yetim ve öksüze kol kanat gerelim, iftar sofralarımızı muhtaçlarla paylaşalım. Orucu bahane ederek evde, işyerinde ve trafikte gönül kırmayalım, huzursuzluk çıkartmayalım. Fırsatçılık yaparak fahiş fiyatlarla insanları mağdur etmeyelim. Müslümanlara zulmedenlere destek verenlerin ürünleriyle sofralarımızı donatmayalım.

    Bu vesileyle idrak edeceğimiz Ramazan-ı şerifin; başta aziz milletimiz olmak üzere âlem-i İslam ve tüm insanlık için hayırlı olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

    [1] İbn Hanbel, VI, 267; Buhârî, İ’tisâm, 3.
    [2] Muvatta’, Ramazân, 2; Tirmizî, Savm, 81.
    [3] Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1.
    [4] Buhârî, Savm, 20.
    [5] İbn Hanbel, III, 44.
    [6] Nesâî, Sıyâm, 5.
    [7] Bakara, 2/185.
    Cuma Hutbesi: "Rahmet ve Mağfiret Mevsimine Girerken" Muhterem Müslümanlar! Müjdeler olsun hepimize, şükürler olsun Rabbimize. Ramazan-ı şerifin hilali bir kez daha doğacak üzerimize. Bu akşam kılacağımız ilk teravih namazıyla karşılayacağız inşallah rahmet ve mağfiret mevsimini. Teravih ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in kıldığı, kıldırdığı ve ümmetinin kılmasını istediği,[1] sahabe-i kiramdan beri günümüzdeki şekliyle kılınagelen[2] sünnet bir namazdır. Teravih; yorulan ruhlarımızı dinlendiren, daralan gönüllerimizi ferahlatan, günahlarımızın affına vesile olan müstesna bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kim, inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek teravih namazını kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.”[3] Aziz Müminler! Bu gece, Ramazanın bereketi olan sahura kalkacağız inşallah. Sahur vakti, teheccüd namazının vaktidir. Dua ve niyaz, tövbe ve istiğfar vaktidir. Sahura kalkmak, mahlûkatın uyanışına şahitlik etmektir. Uykuyu terk edip, gafleti bir kenara bırakıp, Rabbimizin maddi ve manevi ikramlarıyla dirilmektir. Allah Resûlü (s.a.s), فَإِنَّ فِى السُّحُورِ بَرَكَةً “Sahurda bereket vardır.”[4] buyurmuş, bir yudum suyla bile olsa sahur yapmamızı istemiş, sahura kalkanlara Allah’ın merhamet edeceğini, meleklerin ise hayır duada bulunacağını müjdelemiştir.[5] Kıymetli Müslümanlar! Ramazan, oruç ayıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Mübarek Ramazan ayı geldi. Yüce Allah bu ayda oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır…”[6] buyurmaktadır. Mukim, akıllı ve büluğ çağına ermiş, hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli bir mazereti bulunmayan her Müslümanın Ramazan ayında oruç tutması farzdır. Rükünlerine, şartlarına ve adaplarına riayet edilerek tutulan oruç, irademizi güçlendirir, gönlümüzü bencillik ve tamahkârlıktan kurtarır. Elimizi haramdan, dilimizi gıybet ve yalandan, ibadetlerimizi riyadan, kalbimizi günahlardan arındırır. Bizleri cehennemden uzaklaştırıp cennete yaklaştırır. Değerli Müminler! Ramazan, Kur’an ayıdır. Yüce Rabbimiz, “Ramazan; insanlar için bir hidayet rehberi, hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır...”[7] buyurmaktadır. O halde, Ramazanı on bir ayın sultanı kılan Kur’an-ı Kerim’i bol bol okuyalım, manası üzerinde düşünelim, onun hükümlerini hayatımıza aktarmanın daha çok gayretinde olalım. Çocuklarımıza Kur’an’ı, orucu, namazı, camiyi sevdirelim. Muhabbet ve merhamet mekânı camilerimize gelen çocuklarımızı incitmeyelim. Onları güler yüz ve tatlı dille cemaatimiz arasına alarak namazın sükûnetle kılınabilmesini sağlayalım. Ramazan ayının rahmet ve bereketinden, neşe ve coşkusundan onları mahrum bırakmayalım. Aziz Müslümanlar! Ramazan; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve insanlara karşı sorumluluklarımızı bir kez daha gözden geçirme ayıdır. Öyleyse gönlümüzü, evimizi, işyerimizi, sokağımızı, köyümüzü, ilçemizi, şehrimizi Ramazan ayına hazırlayalım. Yemeden içmeye, giyimden kuşama, alışverişten tüketime, aileden komşuluk ilişkilerine kadar hayatımızın her anına ve alanına İslam’ın emir ve yasaklarını aktarmaya gayret edelim. Dinimizde ve medeniyetimizde yeri olmayan, Ramazanın ruhuna uygun düşmeyen eğlencelerle vaktimizi heba etmeyelim. İbadetlerimizi vaktinde eda etmeye özen gösterelim; zamanımızı ibadet vakitlerine göre ayarlayalım. Lüks ve israfın sergilendiği, ihtiyaç sahiplerinin unutulduğu iftar sofraları kurmayalım. Mazluma, yoksula, kimsesize, yetim ve öksüze kol kanat gerelim, iftar sofralarımızı muhtaçlarla paylaşalım. Orucu bahane ederek evde, işyerinde ve trafikte gönül kırmayalım, huzursuzluk çıkartmayalım. Fırsatçılık yaparak fahiş fiyatlarla insanları mağdur etmeyelim. Müslümanlara zulmedenlere destek verenlerin ürünleriyle sofralarımızı donatmayalım. Bu vesileyle idrak edeceğimiz Ramazan-ı şerifin; başta aziz milletimiz olmak üzere âlem-i İslam ve tüm insanlık için hayırlı olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. [1] İbn Hanbel, VI, 267; Buhârî, İ’tisâm, 3. [2] Muvatta’, Ramazân, 2; Tirmizî, Savm, 81. [3] Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1. [4] Buhârî, Savm, 20. [5] İbn Hanbel, III, 44. [6] Nesâî, Sıyâm, 5. [7] Bakara, 2/185.
    0 Reacties 0 aandelen
  • Kara Gül Efsanesi (Aşk) ♥️
    Dünyada Sadece Urfa Halfeti'de yetişen karagül ile ilgili efsane.

    Efsaneye göre; "Halfeti'de sular altında kalan Ulu Camisi'nin Ermeni ustası Adır'ın 'Gülkız' anlamına gelen 'Vartuhi' adında güzel bir kızı varmış. Vartuhi evlerinin avlusunda Halfeti'nin en güzel kırmızı güllerini yetiştiriyormuş. Annesi doğarken ölen Vartuhi, Adır ustanın dünyadaki tek varlığıymış.

    Nehrin karşı kıyısında güvercin ve keklik yetiştiren Fırat adında kimsesiz bir delikanlı varmış. Bir gün kaçan güvercinin peşinden Vartuhi'nin güllerinin bulunduğu Adır ustanın avlusuna gelen Fırat, burada genç kızı görmüş ve iki genç birbirine aşık olmuş. Vartuhi'nin babası 'her şeyi' olarak gördüğü kızının evlenmesine karşı çıkınca kavuşamayan iki genç, Fırat'ın sularına atlayarak intihar etmiş. Derler ki; iki gencin ölümünde sonra Halfeti’deki tüm kırmızı güller siyaha dönüşmüş.Artık bu güller Halfeti’den başka yerde yetişmezmiş.

    #Halfeti #SiyahGül #gül #Roza #MonaRoza #Aşk #love #Urfa #Şanlıurfa #Türkiye #Turkey #world
    Kara Gül Efsanesi (Aşk) 💕 🌹♥️💙 🌹 Dünyada Sadece Urfa Halfeti'de yetişen karagül ile ilgili efsane. 🌹 💕 💕 💕 Efsaneye göre; "Halfeti'de sular altında kalan Ulu Camisi'nin Ermeni ustası Adır'ın 'Gülkız' anlamına gelen 'Vartuhi' adında güzel bir kızı varmış. Vartuhi evlerinin avlusunda Halfeti'nin en güzel kırmızı güllerini yetiştiriyormuş. Annesi doğarken ölen Vartuhi, Adır ustanın dünyadaki tek varlığıymış. 🌹 💕 💕 💕 Nehrin karşı kıyısında güvercin ve keklik yetiştiren Fırat adında kimsesiz bir delikanlı varmış. Bir gün kaçan güvercinin peşinden Vartuhi'nin güllerinin bulunduğu Adır ustanın avlusuna gelen Fırat, burada genç kızı görmüş ve iki genç birbirine aşık olmuş. Vartuhi'nin babası 'her şeyi' olarak gördüğü kızının evlenmesine karşı çıkınca kavuşamayan iki genç, Fırat'ın sularına atlayarak intihar etmiş. Derler ki; iki gencin ölümünde sonra Halfeti’deki tüm kırmızı güller siyaha dönüşmüş.Artık bu güller Halfeti’den başka yerde yetişmezmiş. 🌹 💕 💕 💕 #Halfeti #SiyahGül #gül #Roza #MonaRoza #Aşk #love #Urfa #Şanlıurfa #Türkiye #Turkey #world
    0 Reacties 0 aandelen
  • İSTANBUL YİNE ZİRVEDE..MAAŞALLAH
    Avrupa'nın en iyi havalimanlarını seçtiler: Zirveye Türkiye çıktı, Almanya ise listeye giremedi
    Güncel bir sıralama hangi Avrupa havalimanlarının iyi, hangilerinin kötü olduğunu ortaya koydu. Alman havalimanlarının durumu pek iyi değil. Zirvede ise İstanbul Havalimanı çıktı...

    Uzak bir yere tatile gitmeden önce ilk durak genellikle havalimanı oluyor. Ve buradaki deneyim, rahat bir konaklamadan kaosa kadar büyük farklılıklar gösterebiliyor.

    Tatil evi portalı Holidu şimdi Avrupa'da hangi havalimanlarının uçak yolcuları tarafından iyi karşılandığını ve hangilerinin karşılanmadığını analiz etti. Google Maps'ten alınan verileri kullanarak ortalama Google puanını ve yorum sayısını karşılaştırdı.

    İlk 5'te hangi ülkeler var?
    İstanbul Havalimanı'nın zirvede çıkması dikkat çekti. Modern tasarımı, kısa bekleme süreleri, verimli kullanımı, temiz çevresi ve çeşitli alışveriş ve yiyecek içecek seçenekleriyle yüksek puan aldı. İkinci sırada Portekiz'in Porto kentindeki Francisco de Sá Carneiro Havalimanı yer aldı. Burada da kısa bekleme süreleri, personelin güler yüzlülüğü ve şehir merkezine iyi bağlantılar övgüyle karşılandı.

    İşte Avrupa'nın en iyi 5 havalimanı

    1- İstanbul Havalimanı, Türkiye (Google İncelemesi 4,4) ( 101.956 yorum)

    2- Francisco de Sa Carneiro Havaalanı, Porto, Portekiz (Google İncelemesi 4,4) (26.608 yorum)

    3- Atina Uluslararası Havaalanı, Yunanistan (Google İncelemesi 4,3) (42.920 yorum)

    4- Václav Havel Havaalanı Prag, Çek Cumhuriyeti (Google İncelemesi 4,3) (26.441 yorum)

    5- Zürih Havaalanı, İsviçre (Google İncelemesi 4,3) (26.317 yorum)

    Alman havalimanları ilk 30'da yok
    Alman havalimanları ilk 5 havalimanı arasında yer almıyor. Sadece 30. sırada bir Alman havalimanı yer alıyor. Münih Havalimanı 4.0 Google derecelendirmesi (35,469 yorum) ile. Frankfurt Havalimanı ortalama 3,9 puan ve 65.798 yorumla 40. sırada yer alırken, Stuttgart Havalimanı da 3,9 puan (13.324 yorum) alarak 42. sırada yer alıyor.

    Google yorumlarına göre Almanya'nın en kötü havalimanı Berlin Willy-Brandt Uluslararası Havalimanı (BER). Sadece 3,1 ortalama puanla (34.766 yorum) 82. sırada yer alıyor. Sadece Manchester Havalimanı, Bordeaux-Mérignac Havalimanı (Fransa) ve 2,6 puanla son sırada yer alan Girit'teki Heraklion Uluslararası Havalimanı daha kötü olarak değerlendirildi.Haber:Arti49
    İSTANBUL YİNE ZİRVEDE..MAAŞALLAH Avrupa'nın en iyi havalimanlarını seçtiler: Zirveye Türkiye çıktı, Almanya ise listeye giremedi Güncel bir sıralama hangi Avrupa havalimanlarının iyi, hangilerinin kötü olduğunu ortaya koydu. Alman havalimanlarının durumu pek iyi değil. Zirvede ise İstanbul Havalimanı çıktı... Uzak bir yere tatile gitmeden önce ilk durak genellikle havalimanı oluyor. Ve buradaki deneyim, rahat bir konaklamadan kaosa kadar büyük farklılıklar gösterebiliyor. Tatil evi portalı Holidu şimdi Avrupa'da hangi havalimanlarının uçak yolcuları tarafından iyi karşılandığını ve hangilerinin karşılanmadığını analiz etti. Google Maps'ten alınan verileri kullanarak ortalama Google puanını ve yorum sayısını karşılaştırdı. İlk 5'te hangi ülkeler var? İstanbul Havalimanı'nın zirvede çıkması dikkat çekti. Modern tasarımı, kısa bekleme süreleri, verimli kullanımı, temiz çevresi ve çeşitli alışveriş ve yiyecek içecek seçenekleriyle yüksek puan aldı. İkinci sırada Portekiz'in Porto kentindeki Francisco de Sá Carneiro Havalimanı yer aldı. Burada da kısa bekleme süreleri, personelin güler yüzlülüğü ve şehir merkezine iyi bağlantılar övgüyle karşılandı. İşte Avrupa'nın en iyi 5 havalimanı 1- İstanbul Havalimanı, Türkiye (Google İncelemesi 4,4) ( 101.956 yorum) 2- Francisco de Sa Carneiro Havaalanı, Porto, Portekiz (Google İncelemesi 4,4) (26.608 yorum) 3- Atina Uluslararası Havaalanı, Yunanistan (Google İncelemesi 4,3) (42.920 yorum) 4- Václav Havel Havaalanı Prag, Çek Cumhuriyeti (Google İncelemesi 4,3) (26.441 yorum) 5- Zürih Havaalanı, İsviçre (Google İncelemesi 4,3) (26.317 yorum) Alman havalimanları ilk 30'da yok Alman havalimanları ilk 5 havalimanı arasında yer almıyor. Sadece 30. sırada bir Alman havalimanı yer alıyor. Münih Havalimanı 4.0 Google derecelendirmesi (35,469 yorum) ile. Frankfurt Havalimanı ortalama 3,9 puan ve 65.798 yorumla 40. sırada yer alırken, Stuttgart Havalimanı da 3,9 puan (13.324 yorum) alarak 42. sırada yer alıyor. Google yorumlarına göre Almanya'nın en kötü havalimanı Berlin Willy-Brandt Uluslararası Havalimanı (BER). Sadece 3,1 ortalama puanla (34.766 yorum) 82. sırada yer alıyor. Sadece Manchester Havalimanı, Bordeaux-Mérignac Havalimanı (Fransa) ve 2,6 puanla son sırada yer alan Girit'teki Heraklion Uluslararası Havalimanı daha kötü olarak değerlendirildi.Haber:Arti49
    0 Reacties 0 aandelen
  • Amerikada yapılan gösteri uçuşundan sonra televizyon spikeri

    Türk yıldızları gösteri pilotumuz Evren AYNA'ya muzipçe gülerek ve tepeden bakarak sorar.

    Uçaklarınızın altındaki kartal figürünü Thunder birds (ABD gösteri filosu) lerden mi aldınız.

    Evren AYNA'nın cevabı aynen şöyledir;

    ''Uçaklarımızın altındaki çift başlı kartal figürü tarihteki büyük Türk imparatorluklarından biri olan Selçuklu'lardan gelmektedir, aynı zamanda
    Hava kuvvetlerimizin de sembolüdür, doğunun ve batının hakimi olmayı betimler ve bizim kültürümüzde 1000 yıllık bir geçmişe sahiptir.

    Biz bu nedenle kullanıyoruz, ama Thunder birds bu figürü nereden aldı, hangi tarihsel geçmişe dayanarak kullanıyor bilmiyorum isterseniz onlara sorun, nereden bulduklarını belki anlatırlar.''
    Amerikada yapılan gösteri uçuşundan sonra televizyon spikeri Türk yıldızları gösteri pilotumuz Evren AYNA'ya muzipçe gülerek ve tepeden bakarak sorar. Uçaklarınızın altındaki kartal figürünü Thunder birds (ABD gösteri filosu) lerden mi aldınız. Evren AYNA'nın cevabı aynen şöyledir; ''Uçaklarımızın altındaki çift başlı kartal figürü tarihteki büyük Türk imparatorluklarından biri olan Selçuklu'lardan gelmektedir, aynı zamanda Hava kuvvetlerimizin de sembolüdür, doğunun ve batının hakimi olmayı betimler ve bizim kültürümüzde 1000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz bu nedenle kullanıyoruz, ama Thunder birds bu figürü nereden aldı, hangi tarihsel geçmişe dayanarak kullanıyor bilmiyorum isterseniz onlara sorun, nereden bulduklarını belki anlatırlar.''
    0 Reacties 0 aandelen
  • ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır.

    16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur.

    1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır.

    Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı.

    Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir

    Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır. Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı. Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    0 Reacties 0 aandelen
Zoekresultaten