• ❝Zaman diriyken kıymetlidir...
    Ölenin vakti bol olur...❞
    ....
    Öyle bildiğiniz diziler gibi değil
    İçimizden, bizden bir hikaye
    Emeği geçen herkese teşekkürler
    Yüreğinize sağlık..
    ❝Zaman diriyken kıymetlidir... Ölenin vakti bol olur...❞ .... Öyle bildiğiniz diziler gibi değil İçimizden, bizden bir hikaye Emeği geçen herkese teşekkürler Yüreğinize sağlık..
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Eğer başarısız olsaydı “Böyle ekipmansız, eller cepte atış mı yapılır! Olimpiyatta bu ne laubalilik?” denecekti.

    Bu atış, madalya almak koşuluyla “karizmatik” sayılacak bir atış tarzıydı, madalya getirdi ve tüm dünyanın gündemine oturdu.

    1. Ders: Gidiş yolunun değerini ulaştığın sonuç belirler. Sonuçta başarı varsa yaptıkların herkeste hayranlık uyandırır, sonuçta başarı yoksa en vasıfsızdan bile nasihat alırsın.

    -
    Herkes gibi teçhizatlı bir atışla altın madalya alsaydı bu kadar ses getirmeyecekti.

    Dünyada ‘trend topic’ olan, Elon Musk’ın bile tebrik ettiği, muhtemelen gözlük firmaları başta olmak üzere birçok sponsorun kapısını çalacağı kişi yarışmada 2. oldu. Birinciyi, yani altın madalya alanı kimse konuşmuyor.

    Yani “karizmatik, farklı, özgün” bir gümüş madalya, “sıradan” bir altın madalyadan çok daha değerli olabiliyor.

    Ders 2: Sıra dışı ve özgün kalabilmek gümüşü altından, ikinciyi birinciden, yarını bugünden daha değerli kılar.

    -
    Bize bugüne kadar hep “Ellerin cebinde başarıya ulaşamazsın” dendi. Hep diğerleri gibi, yani olması gerektiği gibi olmamız öğretildi.

    Düşünsenize genç bir sporcu antrenmanda elleri cebinde bu şekilde atış yapıyor. Muhtemelen azarlanır, ekipman takması için zorlanır, ısrar ederse takımdan çıkarılırdı.

    Meğer, mesele ellerin cepte olması veya bilinen doğruları uygulaman değilmiş. Sana en uygun, performansını maksimize edeceğin o kendi yolunu bulmakmış.

    Ders 3: Tüm gücüyle seni sıradanlaştırmaya çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilirsen, ellerinin cebinde olması bile sana yardımcı olacaktır.

    Teşekkürler Yusuf Dikeç..
    Alıntıdır
    Eğer başarısız olsaydı “Böyle ekipmansız, eller cepte atış mı yapılır! Olimpiyatta bu ne laubalilik?” denecekti. Bu atış, madalya almak koşuluyla “karizmatik” sayılacak bir atış tarzıydı, madalya getirdi ve tüm dünyanın gündemine oturdu. 1. Ders: Gidiş yolunun değerini ulaştığın sonuç belirler. Sonuçta başarı varsa yaptıkların herkeste hayranlık uyandırır, sonuçta başarı yoksa en vasıfsızdan bile nasihat alırsın. - Herkes gibi teçhizatlı bir atışla altın madalya alsaydı bu kadar ses getirmeyecekti. Dünyada ‘trend topic’ olan, Elon Musk’ın bile tebrik ettiği, muhtemelen gözlük firmaları başta olmak üzere birçok sponsorun kapısını çalacağı kişi yarışmada 2. oldu. Birinciyi, yani altın madalya alanı kimse konuşmuyor. Yani “karizmatik, farklı, özgün” bir gümüş madalya, “sıradan” bir altın madalyadan çok daha değerli olabiliyor. Ders 2: Sıra dışı ve özgün kalabilmek gümüşü altından, ikinciyi birinciden, yarını bugünden daha değerli kılar. - Bize bugüne kadar hep “Ellerin cebinde başarıya ulaşamazsın” dendi. Hep diğerleri gibi, yani olması gerektiği gibi olmamız öğretildi. Düşünsenize genç bir sporcu antrenmanda elleri cebinde bu şekilde atış yapıyor. Muhtemelen azarlanır, ekipman takması için zorlanır, ısrar ederse takımdan çıkarılırdı. Meğer, mesele ellerin cepte olması veya bilinen doğruları uygulaman değilmiş. Sana en uygun, performansını maksimize edeceğin o kendi yolunu bulmakmış. Ders 3: Tüm gücüyle seni sıradanlaştırmaya çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilirsen, ellerinin cebinde olması bile sana yardımcı olacaktır. Teşekkürler Yusuf Dikeç.. 🇹🇷❤️🇹🇷❤️🇹🇷 Alıntıdır
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Karınca misali,safını belli eden cesur kadınlar var..
    ABD temsilciler meclis üyesi #rashidatlaib katil Netenyahu konuşurken (Savaş suçlusu) pankartı açtı.
    Mazlumların davasını savunan onurlu şerefli insanlara sonsuz teşekkürler.
    Karınca misali,safını belli eden cesur kadınlar var.. ABD temsilciler meclis üyesi #rashidatlaib katil Netenyahu konuşurken (Savaş suçlusu) pankartı açtı. Mazlumların davasını savunan onurlu şerefli insanlara sonsuz teşekkürler.
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Teşekkürler #BizimÇocuklar; sizler de efsane oldunuz!

    A Milli Futbol Takımımıza, yaşattığı heyecan için teşekkür ediyoruz. | #EURO2024

    #EURO24
    🙏 Teşekkürler #BizimÇocuklar; sizler de efsane oldunuz! 🇹🇷 A Milli Futbol Takımımıza, yaşattığı heyecan için teşekkür ediyoruz. | #EURO2024 #EURO24
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • TEŞEKKÜRLER BİZİM ÇOCUKLAR

    EURO 2024 çeyrek final maçında Hollanda'ya 2-1 mağlup olarak turnuvaya veda ettik
    TEŞEKKÜRLER BİZİM ÇOCUKLAR EURO 2024 çeyrek final maçında Hollanda'ya 2-1 mağlup olarak turnuvaya veda ettik
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Çeyrek finaldeyiz!
    Teşekkürler Merih, teşekkürler #BizimÇocuklar
    Helal olsun nazar değmesin

    #BizimÇocuklar #EURO2024
    Çeyrek finaldeyiz! 🇹🇷🎉 Teşekkürler Merih, teşekkürler #BizimÇocuklar Helal olsun nazar değmesin 🧿 #BizimÇocuklar #EURO2024
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Cristiano Ronaldo - "Başarılarımdan dolayı arkadaşım Albert Fantrau'ya teşekkür etmeliyim. Birlikte bir gençlik kulübünde oynuyorduk. Sporting'den gelenler bize kim daha fazla gol atarsa ​​onun akademilerine kabul edileceğini söylediler"

    "Maçı 3-0 kazandık, ilk golü ben attım, ardından Albert kafa vuruşunu yaptı ve üçüncüsü herkesi etkileyen bir gol oldu. Albert kaleciyle bire bir gitti.

    Ben onun yanında koşuyordum, o kalecinin etrafından dolaştı, tek yapması gereken topu boş ağlara göndermekti. Ama o topu bana verdi ve ben de golü attım.
    Akademiye kabul edildim. Maçtan sonra yanına gelip “neden” diye sordum, o da şöyle cevap verdi; "Sen benden daha iyisin".

    Birkaç yıl sonra bir gazeteci Albert'in evine gitti ve hikayenin doğru olup olmadığını sordu. Bunu doğruladı.
    Ayrıca o maçtan sonra futbolculuk kariyerinin bittiğini ve artık işsiz olduğunu söyledi. “Ama bu kadar muhteşem bir evi, arabayı vs. nereden buldun?

    Zengin birine benziyordun. Ayrıca ailenizin geçimini de sağlıyorsunuz… bunların hepsi nereden? Albert gururla yanıtladı; Cristiano'dan.

    MORAL: Size inanan ve hayatta size yardım eli uzatan kişiyi asla unutmayın.
    Cristiano Ronaldo - "Başarılarımdan dolayı arkadaşım Albert Fantrau'ya teşekkür etmeliyim. Birlikte bir gençlik kulübünde oynuyorduk. Sporting'den gelenler bize kim daha fazla gol atarsa ​​onun akademilerine kabul edileceğini söylediler" "Maçı 3-0 kazandık, ilk golü ben attım, ardından Albert kafa vuruşunu yaptı ve üçüncüsü herkesi etkileyen bir gol oldu. Albert kaleciyle bire bir gitti. Ben onun yanında koşuyordum, o kalecinin etrafından dolaştı, tek yapması gereken topu boş ağlara göndermekti. Ama o topu bana verdi ve ben de golü attım. Akademiye kabul edildim. Maçtan sonra yanına gelip “neden” diye sordum, o da şöyle cevap verdi; "Sen benden daha iyisin". Birkaç yıl sonra bir gazeteci Albert'in evine gitti ve hikayenin doğru olup olmadığını sordu. Bunu doğruladı. Ayrıca o maçtan sonra futbolculuk kariyerinin bittiğini ve artık işsiz olduğunu söyledi. “Ama bu kadar muhteşem bir evi, arabayı vs. nereden buldun? Zengin birine benziyordun. Ayrıca ailenizin geçimini de sağlıyorsunuz… bunların hepsi nereden? Albert gururla yanıtladı; Cristiano'dan. MORAL: Size inanan ve hayatta size yardım eli uzatan kişiyi asla unutmayın.🙏🙏💖💖
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Fotoğraftaki kadın Londra Merkez Bankasında çalışan bir müdüre.
    İşteki ilk gününe başlamadan önce babası ona şöyle dedi:
    "Fakir bir ailede büyüdüğünü ve babanın çöpçü olduğunu kimseye söyleme, meslektaşların sana gülmesin."
    Ertesi gün kadın bu fotoğrafı sosyal medyada şu mesajla paylaştı:
    "Fakir bir ailede büyüdüm ve babam çöp toplayıcı olarak çalışıyor...
    Üniversite yıllarımda bana verdiği ahlaki eğitim ve maddi emekleri için kendisine teşekkür etmek istiyorum.
    Seni seviyorum babacığım.
    Sen benim gururumsun."
    Fotoğraftaki kadın Londra Merkez Bankasında çalışan bir müdüre. İşteki ilk gününe başlamadan önce babası ona şöyle dedi: "Fakir bir ailede büyüdüğünü ve babanın çöpçü olduğunu kimseye söyleme, meslektaşların sana gülmesin." Ertesi gün kadın bu fotoğrafı sosyal medyada şu mesajla paylaştı: "Fakir bir ailede büyüdüm ve babam çöp toplayıcı olarak çalışıyor... Üniversite yıllarımda bana verdiği ahlaki eğitim ve maddi emekleri için kendisine teşekkür etmek istiyorum. Seni seviyorum babacığım. Sen benim gururumsun."💖💖
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • Beni desteklemeye gelen ekran başında bizleri izleyen aynı heyecanı paylaşan herkese çok tesekkür ederim bu sene birlikte çok istiklal marşımızı okuyacağız inşallah

    Dream team, there is nothing like getting rewarded for your efforts, you are great, I am proud of you, we are just at the beginning BMW Motorrad Motorsport BMW Motorrad WorldSBK Team

    #BMW #RedBull #toprakrazgatlıoğlu
    #m1000rr #WorldSBK #ttassen #Turkiye
    Beni desteklemeye gelen ekran başında bizleri izleyen aynı heyecanı paylaşan herkese çok tesekkür ederim 🥰 bu sene birlikte çok istiklal marşımızı okuyacağız inşallah ❤️🇹🇷 Dream team, there is nothing like getting rewarded for your efforts, you are great, I am proud of you, we are just at the beginning BMW Motorrad Motorsport BMW Motorrad WorldSBK Team ❤️🙌 #BMW #RedBull #toprakrazgatlıoğlu #m1000rr #WorldSBK #ttassen #Turkiye
    1
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
  • ■ ALMAN BASININDA RAMAZAN VE BAYRAM, 1853

    [Alman Der Sammler Gazetesi, 20 Temmuz 1853 tarihli nüshasında İstanbul'daki Ramazan ve Bayramı anlatıyor]:

    "İFTAR TOPU

    Güneş batarken, bütün bataryalardan ateşlenen toplar, gündüz orucunun bittiğini ve yaklaşan gecenin türlü zevklere yeniden izin verdiğini göstermek için gümbürdüyor.

    Tüm kahveler açılıyor ve pırıl pırıl aydınlatılıyor. Tüm cami kubbeleri ışıklandırılıyor ve renkli kağıt fenerler bir minareden diğerine uzanan ipler üzerinde karanlık gecede parlayan meteorlar gibi sallanıyor.

    Camilerin pencerelerinden bir ışık denizi parlıyor ve sokaklardaki muhteşem çeşmeler ise etraflarını saran kandillerin binlerce gökkuşağı renkleriyle ışıl ışıl parlıyor.

    KAPALIÇARŞI

    Çeşitli revaklarıyla şehrin bir parçasını oluşturan büyük çarşının tüm tezgahları ve tonozları da parlak ışıklarla parlıyor. Burada sergilenen muhteşem eşyalar, özellikle halı, şal ve silahlar göze sunulmak üzere artan bir ihtişam içinde çarşı koridorlarında sergileniyor.

    Muazzam Konstantinopolis'te gözlemci yabancıların görme ve tatma duyularını dört hafta boyunca her akşam doyuran, neşeli ve bilinmeyen bir pasta dünyasına taşıyan, sihirli bir günde yol alıyoruz.

    Yabancılar bu gece saatlerinde kahvelerde eğlence aramak isterlerse, misafirleri sanatlarıyla eğlendirmek için mekandan mekana dolaşan hikaye anlatıcıları (meddahlar) ve Rum müzisyenleri bulacaktır.

    ZENGİN FAKİR YANYANA

    Fakat bütün bunlar anlamlı sîmalarıyla asaletli ve güçlü doğulu figürlerin sunduklarından daha az dikkat çekicidir. Divanlarda uzun bir sıra halinde oturan bu insanlar eski düşman bile olsalar, zengin-fakir yanyana dostça sohbetler ederler. Zira zaman, Ramazan için barışma zamanıdır. Burada her türlü statü farkı ve her olumsuz ilişki yasaklanmış gibi görünüyor. Herkese dostça bir neşe yayılmış durumda.

    YAKLAŞAN SAHUR

    Sahur yaklaştıkça yaklaşıyor ve biz ışıklı sokaklarda bir kez daha acele ediyoruz. Konuklar daha şimdiden parlak bir şekilde aydınlatılmış saraydan boşalıyor ve muhteşem atlarına binerek evlerine doğru sürüyorlar. Kendi evlerinin efendisi olarak, Ramazan'da her Müslüman'ın sabah namazından yaklaşık bir saat önce yediği yemeğe (sahur) oturuyorlar, ama içlerinde yabancının olmadığı sadece kendi aile üyeleri ile birlikte.

    Bu yemeğe "günlük oruç hazırlığı" anlamına gelen "imsak" deniliyor. Sonra alçak bir evin yanından geçerken açık kalmış pencereler evin içindeki arka odaları görmemize imkan tanıyor. Orada yaşlı bir baba, eşi, çocukları ve hizmetçileriyle birlikte, doğudaki ilk Hıristiyanların, geceleri düzenlenen eski aşk şölenlerini anımsatan yemekte ataerkil bir sakinlikle oturuyor.

    PERA

    Şimdi, Avrupalıların yaşadığı banliyö olan Pera'ya geçmek için sokaklardan limana doğru daha hızlı koşarsak, etrafımızda hala hareketli bir hayat vızıldıyor, şafak yaklaştıkça neşesi artıyor gibi görünüyor.

    Seyyar şeker ve tatlı satıcıları, mallarını seslice haykırarak satıyor. Pastaneciler dükkânlarında sık sık boşaltılan teneke tepsileri doldurmaya devam ediyor. Daha yoğun bir zevk sevenler, tütsülenmiş muhallebi çömlekleri ve çeşitli kuzu yemeklerinin etrafında toplanıyor.

    YEMEK İKRAMLARI

    Büyük bir pilav kazanı ve bir direğin üzerinde et taşıyan ve onu yer sofrasına oturmuş ahalinin önüne seren iki siyah köleyle karşılaşıyoruz. "Peygamberin dağıttığı gibi kendilerine ihsan edilen nimetleri cömertçe dağıtanlardan Allah razı olur!" diye yüksek sesle bağıran siyah adam üç kere "Elhamdülillah!" diyor. Fakirler topluluğu ise hep bir ağızdan cevap veriyorlar: "Allah hayır sahibinden ebeden razı olsun!"

    Kısa bir süre içinde biten ziyafetten sonra karnı doyanların teşekkür seslerini uzaklardan bile işitiyoruz: "Allah karnımızı doyuranların keselerini doldursun!" ve "Allah hayır sahibi zenginlerden razı olsun ve bize verdiklerinin bin katını onlara geri versin!"

    BAYRAM GÜNÜ

    Oruç ayı Ramazan'ın son akşamında yeni ay mutlu Şevval ayını ilan ediyor. (Bu yılın takvimine göre 7 Temmuz Perşembe), Dini bir bayram olan Büyük Bayram, "Iyd-ı fıtır" olarak da adlandırılır. Son orucun açılmasından sonra başlar ve eski Türk geleneğine göre bunu ikinci ve üçüncü bir kutlama günü takip eder.

    Bayramın ilk günün başlangıcı -bütün büyük kutlamalar gibi- kıyıdan ve limanın zengin bayraklı gemilerinden aralıksız bir top ateşi ile karşılanır. Müminler namaza gitmeden önce, şeriat, mümkün olduğu kadar güzel giysiler giymeyi övülmeye değer görür ki bu da mümkün olduğunca yapılmaya çalışılır. Öyle ki Türkçe bir deyimde bir insanın ne kadar fakir olduğu anlatılabilmek için şöyle denilir: "Kendine bir bayram elbisesi bile alamayacak kadar fakir"

    BAYRAM TEBRİKLERİ

    Yolda sürekli olarak emredilen dua kelimelerinin mırıltısı duyuluyor: "Allahu ekber!" "Tanrı büyüktür! Bayram kısmen Alman Yeni Yılı'na benziyor, çünkü bunda olduğu gibi herkes birbirine iyi dileklerde bulunur. Sokakta karşılaşan tamamen yabancılar bile birbirlerini bayram selamı ile selamlıyorlar: "Bayramın mübarek olsun!"

    KÜSLERİN BARIŞMASI

    Ramazan'da henüz bırakılamayan düşmanlıklar Bayram'da genellikle azalır ve kendisine sunulan barıştırma teşebbüsünü reddedenler halk arasında genel bir ayıplamayla karşılanır.

    Aynı zamanda birbirlerine hediyeler vermek de bu günde bir adettir ve Doğu geleneklerinin izin verdiği ölçüde kadınlar bu konuda daha fazla özgürlüğe sahiptir. Özenle dekore edilmiş uzun araba konvoylarındaki bütün harem halkı -elbette yeşil pelerinlere sarılmış ve sadece burunlarını ve gözlerini gösteren hanımlar- birbirlerini ziyaret ederler.

    BAYRAMDA KIR GEZİLERİ

    Bu bayram günlerinde insanlar yakın ve uzak eğlencelik yerlerde, Kağıthane Deresi'nde, Büyükdere'de, Dolmabahçe'de, Prens Adaları'nda birlikte kendilerini eğlendirirler. Bayram, Türkler gibi, zevk düşkünü Hıristiyanlar tarafından da aynı coşkuyla kutlanır.."

    Daha fazlası için lütfen takip ediniz: https://www.facebook.com/TariheSeyahat
    ■ ALMAN BASININDA RAMAZAN VE BAYRAM, 1853 ❤️ [Alman Der Sammler Gazetesi, 20 Temmuz 1853 tarihli nüshasında İstanbul'daki Ramazan ve Bayramı anlatıyor]: "İFTAR TOPU Güneş batarken, bütün bataryalardan ateşlenen toplar, gündüz orucunun bittiğini ve yaklaşan gecenin türlü zevklere yeniden izin verdiğini göstermek için gümbürdüyor. Tüm kahveler açılıyor ve pırıl pırıl aydınlatılıyor. Tüm cami kubbeleri ışıklandırılıyor ve renkli kağıt fenerler bir minareden diğerine uzanan ipler üzerinde karanlık gecede parlayan meteorlar gibi sallanıyor. Camilerin pencerelerinden bir ışık denizi parlıyor ve sokaklardaki muhteşem çeşmeler ise etraflarını saran kandillerin binlerce gökkuşağı renkleriyle ışıl ışıl parlıyor. KAPALIÇARŞI Çeşitli revaklarıyla şehrin bir parçasını oluşturan büyük çarşının tüm tezgahları ve tonozları da parlak ışıklarla parlıyor. Burada sergilenen muhteşem eşyalar, özellikle halı, şal ve silahlar göze sunulmak üzere artan bir ihtişam içinde çarşı koridorlarında sergileniyor. Muazzam Konstantinopolis'te gözlemci yabancıların görme ve tatma duyularını dört hafta boyunca her akşam doyuran, neşeli ve bilinmeyen bir pasta dünyasına taşıyan, sihirli bir günde yol alıyoruz. Yabancılar bu gece saatlerinde kahvelerde eğlence aramak isterlerse, misafirleri sanatlarıyla eğlendirmek için mekandan mekana dolaşan hikaye anlatıcıları (meddahlar) ve Rum müzisyenleri bulacaktır. ZENGİN FAKİR YANYANA Fakat bütün bunlar anlamlı sîmalarıyla asaletli ve güçlü doğulu figürlerin sunduklarından daha az dikkat çekicidir. Divanlarda uzun bir sıra halinde oturan bu insanlar eski düşman bile olsalar, zengin-fakir yanyana dostça sohbetler ederler. Zira zaman, Ramazan için barışma zamanıdır. Burada her türlü statü farkı ve her olumsuz ilişki yasaklanmış gibi görünüyor. Herkese dostça bir neşe yayılmış durumda. YAKLAŞAN SAHUR Sahur yaklaştıkça yaklaşıyor ve biz ışıklı sokaklarda bir kez daha acele ediyoruz. Konuklar daha şimdiden parlak bir şekilde aydınlatılmış saraydan boşalıyor ve muhteşem atlarına binerek evlerine doğru sürüyorlar. Kendi evlerinin efendisi olarak, Ramazan'da her Müslüman'ın sabah namazından yaklaşık bir saat önce yediği yemeğe (sahur) oturuyorlar, ama içlerinde yabancının olmadığı sadece kendi aile üyeleri ile birlikte. Bu yemeğe "günlük oruç hazırlığı" anlamına gelen "imsak" deniliyor. Sonra alçak bir evin yanından geçerken açık kalmış pencereler evin içindeki arka odaları görmemize imkan tanıyor. Orada yaşlı bir baba, eşi, çocukları ve hizmetçileriyle birlikte, doğudaki ilk Hıristiyanların, geceleri düzenlenen eski aşk şölenlerini anımsatan yemekte ataerkil bir sakinlikle oturuyor. PERA Şimdi, Avrupalıların yaşadığı banliyö olan Pera'ya geçmek için sokaklardan limana doğru daha hızlı koşarsak, etrafımızda hala hareketli bir hayat vızıldıyor, şafak yaklaştıkça neşesi artıyor gibi görünüyor. Seyyar şeker ve tatlı satıcıları, mallarını seslice haykırarak satıyor. Pastaneciler dükkânlarında sık sık boşaltılan teneke tepsileri doldurmaya devam ediyor. Daha yoğun bir zevk sevenler, tütsülenmiş muhallebi çömlekleri ve çeşitli kuzu yemeklerinin etrafında toplanıyor. YEMEK İKRAMLARI Büyük bir pilav kazanı ve bir direğin üzerinde et taşıyan ve onu yer sofrasına oturmuş ahalinin önüne seren iki siyah köleyle karşılaşıyoruz. "Peygamberin dağıttığı gibi kendilerine ihsan edilen nimetleri cömertçe dağıtanlardan Allah razı olur!" diye yüksek sesle bağıran siyah adam üç kere "Elhamdülillah!" diyor. Fakirler topluluğu ise hep bir ağızdan cevap veriyorlar: "Allah hayır sahibinden ebeden razı olsun!" Kısa bir süre içinde biten ziyafetten sonra karnı doyanların teşekkür seslerini uzaklardan bile işitiyoruz: "Allah karnımızı doyuranların keselerini doldursun!" ve "Allah hayır sahibi zenginlerden razı olsun ve bize verdiklerinin bin katını onlara geri versin!" BAYRAM GÜNÜ Oruç ayı Ramazan'ın son akşamında yeni ay mutlu Şevval ayını ilan ediyor. (Bu yılın takvimine göre 7 Temmuz Perşembe), Dini bir bayram olan Büyük Bayram, "Iyd-ı fıtır" olarak da adlandırılır. Son orucun açılmasından sonra başlar ve eski Türk geleneğine göre bunu ikinci ve üçüncü bir kutlama günü takip eder. Bayramın ilk günün başlangıcı -bütün büyük kutlamalar gibi- kıyıdan ve limanın zengin bayraklı gemilerinden aralıksız bir top ateşi ile karşılanır. Müminler namaza gitmeden önce, şeriat, mümkün olduğu kadar güzel giysiler giymeyi övülmeye değer görür ki bu da mümkün olduğunca yapılmaya çalışılır. Öyle ki Türkçe bir deyimde bir insanın ne kadar fakir olduğu anlatılabilmek için şöyle denilir: "Kendine bir bayram elbisesi bile alamayacak kadar fakir" BAYRAM TEBRİKLERİ Yolda sürekli olarak emredilen dua kelimelerinin mırıltısı duyuluyor: "Allahu ekber!" "Tanrı büyüktür! Bayram kısmen Alman Yeni Yılı'na benziyor, çünkü bunda olduğu gibi herkes birbirine iyi dileklerde bulunur. Sokakta karşılaşan tamamen yabancılar bile birbirlerini bayram selamı ile selamlıyorlar: "Bayramın mübarek olsun!" KÜSLERİN BARIŞMASI Ramazan'da henüz bırakılamayan düşmanlıklar Bayram'da genellikle azalır ve kendisine sunulan barıştırma teşebbüsünü reddedenler halk arasında genel bir ayıplamayla karşılanır. Aynı zamanda birbirlerine hediyeler vermek de bu günde bir adettir ve Doğu geleneklerinin izin verdiği ölçüde kadınlar bu konuda daha fazla özgürlüğe sahiptir. Özenle dekore edilmiş uzun araba konvoylarındaki bütün harem halkı -elbette yeşil pelerinlere sarılmış ve sadece burunlarını ve gözlerini gösteren hanımlar- birbirlerini ziyaret ederler. BAYRAMDA KIR GEZİLERİ Bu bayram günlerinde insanlar yakın ve uzak eğlencelik yerlerde, Kağıthane Deresi'nde, Büyükdere'de, Dolmabahçe'de, Prens Adaları'nda birlikte kendilerini eğlendirirler. Bayram, Türkler gibi, zevk düşkünü Hıristiyanlar tarafından da aynı coşkuyla kutlanır.." Daha fazlası için lütfen takip ediniz: https://www.facebook.com/TariheSeyahat
    0 Yorumlar 0 hisse senetleri
Arama Sonuçları