• Türkiye Hakkında Bilmeyebileceğiniz 15 İlginç Gerçek

    1. İstanbul, dünyada iki kıtayı kapsayan tek şehirdir: Avrupa ve Asya, Boğaz Boğazı ile bölünmüştür.
    2. Türkiye, bilinen en eski insan yerleşimlerinden biri olan Göbekli Tepe'ye ev sahipliği yapıyor. 11.000 yılı aşkın bir süre öncesine dayanan.
    3. Homeros'un *İlyada*'sından ünlü Truva antik kenti günümüz Türkiye'sinde yer alıyor.
    4. Ülke, Bizans İmparatorluğu'nun ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun kalbiydi, her ikisi de zengin kültürel ve tarihi miraslar bıraktı.
    5. Türkiye, günümüz Noel Baba'sının ilham kaynağı olan Aziz Nikolas'ın doğum yeridir.
    6. Kapadokya bölgesi, eşsiz kaya oluşumları, yeraltı şehirleri ve sıcak hava balonu sürüşleriyle ünlüdür.
    7. Zengin lezzeti ve kalın tutarlılığı ile bilinen Türk kahvesi UNESCO tarafından soyut olmayan bir kültür mirası olarak kabul ediliyor.
    8. İstanbul'daki 1455 yılına dayanan Grand Çarşı, dünyanın en büyük ve en eski kapalı pazarlarından biri.
    9. Önce kilise, sonra cami, sonra müze, şimdi de yeniden cami olan Ayasofya, Türkiye’nin katmanlı tarihini simgeliyor.
    10. Türkiye, çoğu Nutella gibi ürünlerde kullanılan dünya fındığının %75'ini üretiyor.
    11. Türkçe’de “pamukkale” anlamına gelen Pamukkale, beyaz traverten teraslarından oluşan doğal termal havuzlara sahiptir.
    12. Nuh’un gemisinin indiğine inanılan Ararat Dağı, Türkiye’nin en yüksek zirvesi.
    13. Genellikle Hollanda ile ilişkili olan laleler Türkiye kökenli ve 16. yüzyılda Avrupa'ya tanıtıldı.
    14. Tatlı bir şekerleme olan Türk lokumu (*lokum*), 500 yılı aşkın süredir ülke mutfağının bir parçası.
    15. Efes'te yer alan antik Celsus Kütüphanesi, antik dünyanın en büyük kütüphanelerinden biriydi.
    Türkiye 🇹🇷 Hakkında Bilmeyebileceğiniz 15 İlginç Gerçek 1. İstanbul, dünyada iki kıtayı kapsayan tek şehirdir: Avrupa ve Asya, Boğaz Boğazı ile bölünmüştür. 2. Türkiye, bilinen en eski insan yerleşimlerinden biri olan Göbekli Tepe'ye ev sahipliği yapıyor. 11.000 yılı aşkın bir süre öncesine dayanan. 3. Homeros'un *İlyada*'sından ünlü Truva antik kenti günümüz Türkiye'sinde yer alıyor. 4. Ülke, Bizans İmparatorluğu'nun ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun kalbiydi, her ikisi de zengin kültürel ve tarihi miraslar bıraktı. 5. Türkiye, günümüz Noel Baba'sının ilham kaynağı olan Aziz Nikolas'ın doğum yeridir. 6. Kapadokya bölgesi, eşsiz kaya oluşumları, yeraltı şehirleri ve sıcak hava balonu sürüşleriyle ünlüdür. 7. Zengin lezzeti ve kalın tutarlılığı ile bilinen Türk kahvesi UNESCO tarafından soyut olmayan bir kültür mirası olarak kabul ediliyor. 8. İstanbul'daki 1455 yılına dayanan Grand Çarşı, dünyanın en büyük ve en eski kapalı pazarlarından biri. 9. Önce kilise, sonra cami, sonra müze, şimdi de yeniden cami olan Ayasofya, Türkiye’nin katmanlı tarihini simgeliyor. 10. Türkiye, çoğu Nutella gibi ürünlerde kullanılan dünya fındığının %75'ini üretiyor. 11. Türkçe’de “pamukkale” anlamına gelen Pamukkale, beyaz traverten teraslarından oluşan doğal termal havuzlara sahiptir. 12. Nuh’un gemisinin indiğine inanılan Ararat Dağı, Türkiye’nin en yüksek zirvesi. 13. Genellikle Hollanda ile ilişkili olan laleler Türkiye kökenli ve 16. yüzyılda Avrupa'ya tanıtıldı. 14. Tatlı bir şekerleme olan Türk lokumu (*lokum*), 500 yılı aşkın süredir ülke mutfağının bir parçası. 15. Efes'te yer alan antik Celsus Kütüphanesi, antik dünyanın en büyük kütüphanelerinden biriydi.
    0 Comments 0 Shares
  • " Bir kahvenin 40 yıl hatırı var " deyimi Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyonun hikâyesine dayanır

    1895 Eminönü Yemiş İskelesi , balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti;
    "Bre Yusuf , herkese benden okkalı bir kahve , ama şurda oturan Rum palikaryasına yok..Ona , kahvem de akçem de haramdır "..der

    Bilge Yusuf kahveleri ikram eder , bir kahve de Palikarya Stelyo nun önüne koyar
    Zabıt adeta kükrer.."Ben , ona haramdır demedim mi Yusuf ?"
    Bilge Yusuf , hiç istifini bozmaz
    "Komutan , o kahve benden , ona da helaldir." der..Stelyo minnetle bakar Yusufa

    1905 olur , Samos ( Sisam ) arasında Rum isyanı başlar.. Damat Ferit Paşa adaya asker çıkarır..Bilge Yusuf da askerdir ve adaya çıkan askerler arasındadır. Ancak ilk çatışmada esir düşer..2 yıl yatar Samos zindanlarında..2 yıl sonunda Rum çeteciler , esir pazarında satışa çıkarır Yusufu

    Mezatda 5 para - 7 para sesleri arasından bir ses yükselir." - O Türke benden 5 kuruş , hemen alıyorum..".Sessizlik hakim olur , Rum alır Yusufu arabasına köyün dışına çıkarır. Denize yakın bir yerde arabasını durdurur , döner Yusufa " - Serbestsin Bilge Yusuf " der

    Yusuf inanamaz duruma , Rum un ellerine kapanır.." - beyim , kimsin necisin, beni neden özgür bırakırsın " der

    Rum döner Yusuf'a " - ben balıkçı Stelyo " der..Yusuf çözemez durumu , adamı tanımaz bile..Rum , uzun uzun anlatır ,12 yıl öncesine , Yemiş iskelesine döner , detaylarıyla o günü anlatır ve;

    "İşte ben , bir fincan kahveyi helal ettiğin balıkçı Stelyo " der. Göz yaşları sel olur. Sarmaş dolar olurlar. Stelyo , Yusufu , kaçak yoldan İstanbul'a gönderir. Bu dostluk 35 yıl devam eder

    Her yıl birbirlerini ziyaret ederler.Her ziyarette bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına , torunlarına anlatırlar dostluklarını ve
    "Bu kahvenin 40 yıl hatırı var " derler..

    Kaynak ( TC Üsküdar Belediyesi
    Kültür Hizm .Arşivi) KAHVE SAATİ.
    " Bir kahvenin 40 yıl hatırı var " deyimi Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyonun hikâyesine dayanır 1895 Eminönü Yemiş İskelesi , balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti; "Bre Yusuf , herkese benden okkalı bir kahve , ama şurda oturan Rum palikaryasına yok..Ona , kahvem de akçem de haramdır "..der Bilge Yusuf kahveleri ikram eder , bir kahve de Palikarya Stelyo nun önüne koyar Zabıt adeta kükrer.."Ben , ona haramdır demedim mi Yusuf ?" Bilge Yusuf , hiç istifini bozmaz "Komutan , o kahve benden , ona da helaldir." der..Stelyo minnetle bakar Yusufa 1905 olur , Samos ( Sisam ) arasında Rum isyanı başlar.. Damat Ferit Paşa adaya asker çıkarır..Bilge Yusuf da askerdir ve adaya çıkan askerler arasındadır. Ancak ilk çatışmada esir düşer..2 yıl yatar Samos zindanlarında..2 yıl sonunda Rum çeteciler , esir pazarında satışa çıkarır Yusufu Mezatda 5 para - 7 para sesleri arasından bir ses yükselir." - O Türke benden 5 kuruş , hemen alıyorum..".Sessizlik hakim olur , Rum alır Yusufu arabasına köyün dışına çıkarır. Denize yakın bir yerde arabasını durdurur , döner Yusufa " - Serbestsin Bilge Yusuf " der Yusuf inanamaz duruma , Rum un ellerine kapanır.." - beyim , kimsin necisin, beni neden özgür bırakırsın " der Rum döner Yusuf'a " - ben balıkçı Stelyo " der..Yusuf çözemez durumu , adamı tanımaz bile..Rum , uzun uzun anlatır ,12 yıl öncesine , Yemiş iskelesine döner , detaylarıyla o günü anlatır ve; "İşte ben , bir fincan kahveyi helal ettiğin balıkçı Stelyo " der. Göz yaşları sel olur. Sarmaş dolar olurlar. Stelyo , Yusufu , kaçak yoldan İstanbul'a gönderir. Bu dostluk 35 yıl devam eder Her yıl birbirlerini ziyaret ederler.Her ziyarette bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına , torunlarına anlatırlar dostluklarını ve "Bu kahvenin 40 yıl hatırı var " derler.🙏🙏💖💖. Kaynak ( TC Üsküdar Belediyesi Kültür Hizm .Arşivi) KAHVE SAATİ.☕
    0 Comments 0 Shares
  • BENÌN,Afrika'da

    Benin'deki Nokoué Gölü üzerinde yer alan Ganvié, 20.000'den fazla nüfuslu büyülü yüzen bir köy. Evlerden okullara pazara her şey suyun üzerine inşa edilmiş, eşsiz ve kuşkusuz bir manzara yaratıyor. 17. yüzyılda Tofinu halkı tarafından kölelikten kaçmak için inşa edilen köy, geleneksel kültür ve yaşam tarzının yaşayan bir müzesidir..
    İnsanlar küçük ahşap kanolarla seyahat ediyor ve balıkçılık, Ganvié için eşsiz ve huzurlu bir yaşam yaratıyor.
    BENÌN,Afrika'da 🛶Benin'deki Nokoué Gölü üzerinde yer alan Ganvié, 20.000'den fazla nüfuslu büyülü yüzen bir köy. Evlerden okullara pazara her şey suyun üzerine inşa edilmiş, eşsiz ve kuşkusuz bir manzara yaratıyor. 17. yüzyılda Tofinu halkı tarafından kölelikten kaçmak için inşa edilen köy, geleneksel kültür ve yaşam tarzının yaşayan bir müzesidir.. İnsanlar küçük ahşap kanolarla seyahat ediyor ve balıkçılık, Ganvié için eşsiz ve huzurlu bir yaşam yaratıyor.
    0 Comments 0 Shares
  • Hicaz Demiryolu Osmanlı imparatorluğu

    Şam ile Medine arasındaki demiryolu, Hicaz Demiryolu olarak bilinir ve sıradan bir demiryolu değildir. Aslında, Filistinliler için ekonomik refah anlamına geliyordu.

    1900 yılında yapımına başlanan ve 1908 yılında Filistin topraklarına ulaşan bu demiryolu, bölgenin ekonomik gelişiminde kilit rol oynadı. Business Insider dergisine göre, "20. yüzyılın başlarında Filistin'de başarılı bir ithalat ve ihracat endüstrisi vardı. Demiryollarının komşu ülkelere doğru genişletilmesi, bölgenin ekonomik büyümesini hızlandırdı."

    Filistin'de demiryolları inşa edildikçe, bağlantılar kolaylaştı ve istihdam fırsatları arttı . Bu trenler, Filistin’i Afrika, Asya ve Avrupa pazarlarına daha hızlı bir şekilde bağladı. Ürünler ya açık hava pazarlarında satılıyor ya da fabrikalarda işleniyordu . Yabancı yatırımlar güçlü bir ticaret ekonomisini pekiştirdi .

    Ancak bu demiryoluna karşı çıkan tek bir ülke vardı: İngiltere . 19. yüzyılın sonlarında, İngiltere’deki Quaker mezhebinden bir grup, Ramallah’ta çeşitli kurslar ve kadınlar için enstitüler kurarak eğitimler vermeye başladı .

    1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde, Osmanlı İmparatorluğu İngilizleri Mısır’dan çıkarmaya çalıştı. Hicaz Demiryolu sayesinde ekonomik olarak kazanç elde eden Filistinliler, Osmanlı ordusuna karşı çıkmaya başladı . 1917'de Osmanlı ordusu Filistin’den çekilirken, Filistinliler İngiliz bayraklarıyla kutlamalar yapıyordu .

    Yirmi yıl sonra, 1947’de, Filistin topraklarında İsrail kuruldu .

    #GizliTarih #HicazDemiryolu #FilistinTarihi
    Hicaz Demiryolu 🗺️🚂 Osmanlı imparatorluğu Şam ile Medine arasındaki demiryolu, Hicaz Demiryolu olarak bilinir ve sıradan bir demiryolu değildir. Aslında, Filistinliler için ekonomik refah 💰 anlamına geliyordu. 1900 yılında yapımına başlanan ve 1908 yılında Filistin topraklarına ulaşan bu demiryolu, bölgenin ekonomik gelişiminde kilit rol oynadı. Business Insider dergisine göre, "20. yüzyılın başlarında Filistin'de başarılı bir ithalat ve ihracat endüstrisi vardı. Demiryollarının komşu ülkelere doğru genişletilmesi, bölgenin ekonomik büyümesini hızlandırdı." 🌍📈 Filistin'de demiryolları inşa edildikçe, bağlantılar kolaylaştı 🚉 ve istihdam fırsatları arttı 👷‍♂️. Bu trenler, Filistin’i Afrika, Asya ve Avrupa pazarlarına 🌍 daha hızlı bir şekilde bağladı. Ürünler ya açık hava pazarlarında satılıyor ya da fabrikalarda işleniyordu 🏭🛍️. Yabancı yatırımlar güçlü bir ticaret ekonomisini pekiştirdi 📊. Ancak bu demiryoluna karşı çıkan tek bir ülke vardı: İngiltere 🇬🇧. 19. yüzyılın sonlarında, İngiltere’deki Quaker mezhebinden bir grup, Ramallah’ta çeşitli kurslar 📚 ve kadınlar için enstitüler kurarak eğitimler vermeye başladı 👩‍🏫. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı 🌍💥 patlak verdiğinde, Osmanlı İmparatorluğu İngilizleri Mısır’dan çıkarmaya çalıştı. Hicaz Demiryolu sayesinde ekonomik olarak kazanç elde eden Filistinliler, Osmanlı ordusuna karşı çıkmaya başladı 🚫. 1917'de Osmanlı ordusu Filistin’den çekilirken, Filistinliler İngiliz bayraklarıyla kutlamalar yapıyordu 🎉🇬🇧. Yirmi yıl sonra, 1947’de, Filistin topraklarında İsrail kuruldu 🇮🇱. #GizliTarih #HicazDemiryolu 🚂 #FilistinTarihi
    0 Comments 0 Shares
  • @URFAYADAİRGÜNDE1NOT

    GÜN TAKASI ( PENCERE )

    Urfa'da Halil-ü Rahaman'a girişte sağ tarafta Rızvaniye medresesinin ilk odasının Halil-ü Rahman'a bakan tarafında yan yana yedi taka (pencere) vardır.
    Anlatılanlara göre bu takalara gün takası deniyor.Bu takaların her biri birbirinden ayrı ayrı şekillerle değişik görünümdedir. Gün takası denmesinin sebebi aslında mimari bir takvim oluşundanmış.
    Orada ki çocuklar günleri öğrensinler diye hangi gün ise o taka açılırmış ki çocuklar günleri daha pratik öğrensinler diye.

    Urfa'da eskiden günler Arapça isimleriyle söylenirdi.
    Cuma Yine Cuma idi

    Cumartesi : Seb

    Pazar : Elahadu

    Pazartesi : İsnain

    Salı : Seleta

    Çarşamba : Erbe'e

    Perşembe : Hamis

    Rızvaniye Külliyesi ile ilgili bir not daha;
    Topkapı sarayında bile Kur'an tilaveti durdurulmuş ama Yapıldığından bu güne kadar Rızvaniye Camisinde cüz ( mukabele ) hiç kesilmeden her İkindi Namazı sonrası devam etmiştir ve halen devam etmektedir.
    Mehmet Sadık Alican
    @URFAYADAİRGÜNDE1NOT GÜN TAKASI ( PENCERE ) Urfa'da Halil-ü Rahaman'a girişte sağ tarafta Rızvaniye medresesinin ilk odasının Halil-ü Rahman'a bakan tarafında yan yana yedi taka (pencere) vardır. Anlatılanlara göre bu takalara gün takası deniyor.Bu takaların her biri birbirinden ayrı ayrı şekillerle değişik görünümdedir. Gün takası denmesinin sebebi aslında mimari bir takvim oluşundanmış. Orada ki çocuklar günleri öğrensinler diye hangi gün ise o taka açılırmış ki çocuklar günleri daha pratik öğrensinler diye. Urfa'da eskiden günler Arapça isimleriyle söylenirdi. Cuma Yine Cuma idi Cumartesi : Seb Pazar : Elahadu Pazartesi : İsnain Salı : Seleta Çarşamba : Erbe'e Perşembe : Hamis Rızvaniye Külliyesi ile ilgili bir not daha; Topkapı sarayında bile Kur'an tilaveti durdurulmuş ama Yapıldığından bu güne kadar Rızvaniye Camisinde cüz ( mukabele ) hiç kesilmeden her İkindi Namazı sonrası devam etmiştir ve halen devam etmektedir. Mehmet Sadık Alican
    0 Comments 0 Shares
  • 2009’da Rüya Olan Boru Hattı Yeniden Gündemde: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı Gerçekleşebilir mi?

    Suriye'deki Baas rejiminin devrilmesi ve enerji dinamiklerindeki değişim, yıllardır rafta kalan Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesini tekrar gündeme taşıdı. Ancak bu devasa projenin hayata geçebilmesi için aşılması gereken ciddi engeller var. İşte uzmanların bu konudaki yorumları:

    Hattın Potansiyeli ve Zorlukları
    Katar’ın Doğal Gaz Gücü:
    Katar, 25 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle dünyanın en büyük üçüncü doğal gaz üreticisi ve ikinci en büyük ihracatçısı. Ancak ihracat, çoğunlukla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) formunda yapılıyor. Bölgedeki tek boru hattı olan Dolphin Gas projesi, sadece 370 km uzunluğunda.

    Bölgesel Kırılganlık:
    Daha önce 2009’da gündeme gelen bu hattın Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye’den geçmesi planlanmıştı. Ancak Esad rejiminin karşıtlığı ve Suriye’deki iç savaş, projeyi imkânsız hale getirdi. Bugün bile Suriye’nin istikrardan uzak olması, projenin en büyük risklerinden biri olarak görülüyor.

    Ekonomik Koşullar ve Piyasa Dinamikleri
    Maliyet ve Talep:
    Columbia Üniversitesi’nden Anne-Sophie Corbeau, boru hattının uzunluğu nedeniyle maliyetlerin çok yüksek olacağına işaret ediyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz talebinin, hattın ekonomik fizibilitesini sağlayacak kadar yüksek olmadığı da belirtiliyor.

    Alım Garantisi:
    Uzmanlar, hattın finansmanı için uzun vadeli alım taahhütlerinin şart olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz anlaşmaları (Rusya, İran, Azerbaycan) nedeniyle ek talep oluşturması zor görünüyor.

    Uluslararası Rekabet ve AB Faktörü
    LNG Rekabeti:
    ABD’li LNG ihracatçıları, Avrupa pazarına hâlihazırda güçlü bir şekilde girmiş durumda. LNG’nin esnek taşınabilirliği, boru hatlarının sabit yapısı karşısında bir avantaj oluşturuyor.

    Avrupa’nın 2050 Hedefleri:
    AB’nin karbon nötr hedefleri ve kömürden çıkış politikası, doğal gaz talebini bir miktar artırabilir. Ancak uzun vadede Avrupa’nın fosil yakıt bağımlılığını azaltmayı hedeflediği unutulmamalı.

    Hattın Gerçekleşmesi İçin Gerekenler
    Bölgesel İstikrar:
    Özellikle Suriye’de istikrarlı bir rejim ve güvenli bir yatırım ortamı olmazsa projenin gerçekleşmesi mümkün değil.

    Maliyet ve Finansman:
    Yüksek inşaat maliyetleri nedeniyle uluslararası doğal gaz fiyatlarının projeyi destekleyecek düzeyde olması gerekiyor.

    Uluslararası İş Birliği:
    Hattın Suudi Arabistan gibi ülkelerden geçmesi, siyasi uzlaşı ve iş birliğini şart kılıyor.

    Olası Senaryo ve Beklentiler
    2030’a kadar hattın tamamlanması mümkün olsa da bunun için hem ekonomik hem siyasi koşulların olumlu yönde ilerlemesi gerekiyor.
    Türkiye’nin gaz çeşitliliğini artırma isteği ve AB’nin enerji arz güvenliği, projeye destek sağlayabilir.
    📢 2009’da Rüya Olan Boru Hattı Yeniden Gündemde: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı Gerçekleşebilir mi? Suriye'deki Baas rejiminin devrilmesi ve enerji dinamiklerindeki değişim, yıllardır rafta kalan Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesini tekrar gündeme taşıdı. Ancak bu devasa projenin hayata geçebilmesi için aşılması gereken ciddi engeller var. İşte uzmanların bu konudaki yorumları: 🔍 Hattın Potansiyeli ve Zorlukları Katar’ın Doğal Gaz Gücü: Katar, 25 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle dünyanın en büyük üçüncü doğal gaz üreticisi ve ikinci en büyük ihracatçısı. Ancak ihracat, çoğunlukla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) formunda yapılıyor. Bölgedeki tek boru hattı olan Dolphin Gas projesi, sadece 370 km uzunluğunda. Bölgesel Kırılganlık: Daha önce 2009’da gündeme gelen bu hattın Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye’den geçmesi planlanmıştı. Ancak Esad rejiminin karşıtlığı ve Suriye’deki iç savaş, projeyi imkânsız hale getirdi. Bugün bile Suriye’nin istikrardan uzak olması, projenin en büyük risklerinden biri olarak görülüyor. 💰 Ekonomik Koşullar ve Piyasa Dinamikleri Maliyet ve Talep: Columbia Üniversitesi’nden Anne-Sophie Corbeau, boru hattının uzunluğu nedeniyle maliyetlerin çok yüksek olacağına işaret ediyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz talebinin, hattın ekonomik fizibilitesini sağlayacak kadar yüksek olmadığı da belirtiliyor. Alım Garantisi: Uzmanlar, hattın finansmanı için uzun vadeli alım taahhütlerinin şart olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin mevcut doğal gaz anlaşmaları (Rusya, İran, Azerbaycan) nedeniyle ek talep oluşturması zor görünüyor. 🌍 Uluslararası Rekabet ve AB Faktörü LNG Rekabeti: ABD’li LNG ihracatçıları, Avrupa pazarına hâlihazırda güçlü bir şekilde girmiş durumda. LNG’nin esnek taşınabilirliği, boru hatlarının sabit yapısı karşısında bir avantaj oluşturuyor. Avrupa’nın 2050 Hedefleri: AB’nin karbon nötr hedefleri ve kömürden çıkış politikası, doğal gaz talebini bir miktar artırabilir. Ancak uzun vadede Avrupa’nın fosil yakıt bağımlılığını azaltmayı hedeflediği unutulmamalı. 🛠️ Hattın Gerçekleşmesi İçin Gerekenler Bölgesel İstikrar: Özellikle Suriye’de istikrarlı bir rejim ve güvenli bir yatırım ortamı olmazsa projenin gerçekleşmesi mümkün değil. Maliyet ve Finansman: Yüksek inşaat maliyetleri nedeniyle uluslararası doğal gaz fiyatlarının projeyi destekleyecek düzeyde olması gerekiyor. Uluslararası İş Birliği: Hattın Suudi Arabistan gibi ülkelerden geçmesi, siyasi uzlaşı ve iş birliğini şart kılıyor. 📅 Olası Senaryo ve Beklentiler 2030’a kadar hattın tamamlanması mümkün olsa da bunun için hem ekonomik hem siyasi koşulların olumlu yönde ilerlemesi gerekiyor. Türkiye’nin gaz çeşitliliğini artırma isteği ve AB’nin enerji arz güvenliği, projeye destek sağlayabilir.
    0 Comments 0 Shares
  • Otomotiv İhracatında Rekor: %83’ü Avrupa’ya!
    Türkiye’nin otomotiv sektörü, 2024 yılının Ocak-Ekim döneminde ihracat başarısıyla dikkat çekiyor. Bu dönemde yapılan toplam 30,5 milyar dolarlık otomotiv ihracatının %83’ü Avrupa ülkelerine gerçekleştirildi.

    Öne Çıkan Veriler:
    Toplam Otomotiv İhracatı:

    30,5 milyar dolar ile tüm zamanların en yüksek Ocak-Ekim dönemi dış satımı.
    Geçen yıl aynı döneme göre %6,5 artış.
    Ekim Ayı Performansı:

    3,58 milyar dolar ihracat, %16,4 artış.
    Avrupa’ya İhracat:

    10 ayda 25,3 milyar dolar ile toplamın %83’ü.
    En fazla ihracat yapılan ülkeler:
    Almanya: 4 milyar dolar
    Birleşik Krallık: 3,5 milyar dolar
    Fransa: 3,4 milyar dolar
    İtalya: 2,7 milyar dolar
    İspanya: 2 milyar dolar
    İhracat Artış Liderleri:
    Değer Bazında Artış:

    Birleşik Krallık: 863 milyon dolar artış.
    Slovenya: 292,7 milyon dolar artış.
    Romanya: 261,4 milyon dolar artış.
    Oransal Artış:

    Sırbistan: %97,9 artış ile zirvede.
    İzlanda: %43 artış.
    Norveç: %39 artış.
    Avrupa Dışındaki Pazarlar:
    Avrupa dışında en fazla otomotiv ihracatı:

    ABD: 979 milyon dolar.
    Fas: 498,8 milyon dolar.
    Irak: 248,1 milyon dolar.
    Sektörün Güçlü Yükselişi:
    Otomotiv endüstrisi, Avrupa merkezli ihracat başarılarına ek olarak:

    ABD, Fas ve Irak gibi önemli pazarlarda büyümesini sürdürüyor.
    Türkiye, otomotiv ihracatında katma değeri yüksek ürünlerle küresel rekabette gücünü artırıyor.
    Avrupa yollarında Türk otomotiv sektörünün gücü hissediliyor!
    🚗 Otomotiv İhracatında Rekor: %83’ü Avrupa’ya! 🌍📈 Türkiye’nin otomotiv sektörü, 2024 yılının Ocak-Ekim döneminde ihracat başarısıyla dikkat çekiyor. Bu dönemde yapılan toplam 30,5 milyar dolarlık otomotiv ihracatının %83’ü Avrupa ülkelerine gerçekleştirildi. 📊 Öne Çıkan Veriler: Toplam Otomotiv İhracatı: 30,5 milyar dolar ile tüm zamanların en yüksek Ocak-Ekim dönemi dış satımı. Geçen yıl aynı döneme göre %6,5 artış. Ekim Ayı Performansı: 3,58 milyar dolar ihracat, %16,4 artış. Avrupa’ya İhracat: 10 ayda 25,3 milyar dolar ile toplamın %83’ü. En fazla ihracat yapılan ülkeler: 🇩🇪 Almanya: 4 milyar dolar 🇬🇧 Birleşik Krallık: 3,5 milyar dolar 🇫🇷 Fransa: 3,4 milyar dolar 🇮🇹 İtalya: 2,7 milyar dolar 🇪🇸 İspanya: 2 milyar dolar 📈 İhracat Artış Liderleri: Değer Bazında Artış: 🇬🇧 Birleşik Krallık: 863 milyon dolar artış. 🇸🇮 Slovenya: 292,7 milyon dolar artış. 🇷🇴 Romanya: 261,4 milyon dolar artış. Oransal Artış: 🇷🇸 Sırbistan: %97,9 artış ile zirvede. 🇮🇸 İzlanda: %43 artış. 🇳🇴 Norveç: %39 artış. 🌎 Avrupa Dışındaki Pazarlar: Avrupa dışında en fazla otomotiv ihracatı: 🇺🇸 ABD: 979 milyon dolar. 🇲🇦 Fas: 498,8 milyon dolar. 🇮🇶 Irak: 248,1 milyon dolar. 🎯 Sektörün Güçlü Yükselişi: Otomotiv endüstrisi, Avrupa merkezli ihracat başarılarına ek olarak: ABD, Fas ve Irak gibi önemli pazarlarda büyümesini sürdürüyor. Türkiye, otomotiv ihracatında katma değeri yüksek ürünlerle küresel rekabette gücünü artırıyor. ➡️ Avrupa yollarında Türk otomotiv sektörünün gücü hissediliyor! 🚙🌟
    0 Comments 0 Shares
  • Şanlıurfa Tarihi Kapalı Çarşı Tanıtımı

    Şanlıurfa'nın Osmanlı döneminden kalma tarihi hanları ve çarşıları eski ticaret merkezi olan Gümrük Han civarında yoğunluk göstermektedir.Şanlıurfa Tarihi Kapalı Çarşı'sı içinde yer alan besten, Gümrük Hanı'nın güneyine bitişik olarak 1562 yılında inşa edilmiştir. Kapalı çarşı şeklindeki Bedesten, düzgün kesme taşlardan inşa edilerek yapılmıştır. Doğuda Han Önü Çarşısı'na açılan ana kapısı, Sipahi Pazarı'na açılan Batı kapısı, Pamukçu Pazarı'na açılan güney kapısı ve Gümrük Hanı'na açılan kuzey kapısı olmak üzere 4 adet kapısı bulunmaktadır kapalı çarşının. Çarşıda sağlı sollu iki sıra halinde uzayan dükkânlarda yöresel giysi ve aksesuarların satıldığı çarşı olarak kullanılmaktadır. Şanlıurfa Bedesteni Anadolu'da otantik değerini yitirmeyen ender çarşılardan biridir de. Sadece yerli halk değil dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar tarihi çarşıda alışveriş yaparak gezmektedir Sipahi Pazarı, Gümrük Hanı'nın batısına bitişik olarak inşa edilmiş, kapalı bir çarşıdır. Gümrük Hanı ile aynı zamanda hana gelenlerin hayvanlarının barınması için yaptırılmış olduğu tahmin edilmektedir. Düzgün kesme taşlardan inşa edilmiş kuzey-güney istikametinde beşik tonozla örtülüdür. Dört kapısı vardır. Çarşı günümüzde Halıcılar Çarşısı olarak kullanılmaktadır.

    Bakırcılar Çarşısı, her biri 15'er çapraz tonozla örtülü iki kapılı çarşıdır. Çarşı, 1887 yılında Hartavizâde Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çarşılarda sağlı sollu dükkânların kapılarının üzerinde karşılıklı olarak aydınlatma pencereleri yer alır. İnşa edildiği yıllarda halı, kilim, keçe ve benzeri yaygıların satıldığı yer olarak kullanılmıştır. Bir ara yemenici pazarı olarak kullanılmış ve son olarak bakırcı esnafına tahsis edilmiştir.

    Kınacı Pazarı, Mençek Hanı'nın batısında yer alan ve kuzey güney istikametinde uzanan bu çarşının kuzey kesimi beşik tonozla örtülü, güney kesiminin üzeri açıktır.

    Pamukçu, Kınacı Pazarı'nın batısına paralel olarak uzanan, beşik tonozla örtülü bir çarşıdır. Kuyumcu ve elbiseci esnafı tarafından kullanılmaktadır.
    Şanlıurfa Tarihi Kapalı Çarşı Tanıtımı Şanlıurfa'nın Osmanlı döneminden kalma tarihi hanları ve çarşıları eski ticaret merkezi olan Gümrük Han civarında yoğunluk göstermektedir.Şanlıurfa Tarihi Kapalı Çarşı'sı içinde yer alan besten, Gümrük Hanı'nın güneyine bitişik olarak 1562 yılında inşa edilmiştir. Kapalı çarşı şeklindeki Bedesten, düzgün kesme taşlardan inşa edilerek yapılmıştır. Doğuda Han Önü Çarşısı'na açılan ana kapısı, Sipahi Pazarı'na açılan Batı kapısı, Pamukçu Pazarı'na açılan güney kapısı ve Gümrük Hanı'na açılan kuzey kapısı olmak üzere 4 adet kapısı bulunmaktadır kapalı çarşının. Çarşıda sağlı sollu iki sıra halinde uzayan dükkânlarda yöresel giysi ve aksesuarların satıldığı çarşı olarak kullanılmaktadır. Şanlıurfa Bedesteni Anadolu'da otantik değerini yitirmeyen ender çarşılardan biridir de. Sadece yerli halk değil dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar tarihi çarşıda alışveriş yaparak gezmektedir Sipahi Pazarı, Gümrük Hanı'nın batısına bitişik olarak inşa edilmiş, kapalı bir çarşıdır. Gümrük Hanı ile aynı zamanda hana gelenlerin hayvanlarının barınması için yaptırılmış olduğu tahmin edilmektedir. Düzgün kesme taşlardan inşa edilmiş kuzey-güney istikametinde beşik tonozla örtülüdür. Dört kapısı vardır. Çarşı günümüzde Halıcılar Çarşısı olarak kullanılmaktadır. Bakırcılar Çarşısı, her biri 15'er çapraz tonozla örtülü iki kapılı çarşıdır. Çarşı, 1887 yılında Hartavizâde Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çarşılarda sağlı sollu dükkânların kapılarının üzerinde karşılıklı olarak aydınlatma pencereleri yer alır. İnşa edildiği yıllarda halı, kilim, keçe ve benzeri yaygıların satıldığı yer olarak kullanılmıştır. Bir ara yemenici pazarı olarak kullanılmış ve son olarak bakırcı esnafına tahsis edilmiştir. Kınacı Pazarı, Mençek Hanı'nın batısında yer alan ve kuzey güney istikametinde uzanan bu çarşının kuzey kesimi beşik tonozla örtülü, güney kesiminin üzeri açıktır. Pamukçu, Kınacı Pazarı'nın batısına paralel olarak uzanan, beşik tonozla örtülü bir çarşıdır. Kuyumcu ve elbiseci esnafı tarafından kullanılmaktadır.
    0 Comments 0 Shares
  • Cuma Hutbesi: "15 Temmuz: Milletimizin Destansı Zaferi"

    Muhterem Müslümanlar!

    Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Hâlbuki onlar fesatçıların ta kendileridir. Lâkin onlar anlamak istemezler.”[1]

    Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Dini dünyaya alet ederek istismar eden insan ne kötüdür!... Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür!”[2]

    Aziz Müminler!

    Önümüzdeki Pazartesi günü Yüce Rabbimizin yardımı, devletimizin dirayeti, milletimizin cesaretiyle küresel şer odaklarına ve onların taşeronluğunu yapan FETÖ’ye karşı elde ettiğimiz destansı zaferimizin sekizinci yıl dönümü. Bizler, tarihin her döneminde olduğu gibi 15 Temmuz gecesinde de kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir kez daha omuz omuza verdik. Minarelerden yankılanan salâlar eşliğinde; birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla hep birlikte meydanlara akın ettik. İstiklâl Şairimizin, “Âsım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:/İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek” mısralarında ifade ettiği gibi vatanımız ve milletimiz üzerinde oynanmak istenen kirli oyunları hep birlikte boşa çıkardık. 15 Temmuz, aziz milletimizin hiç kimsenin boyunduruğu altına girmeyeceğinin, zalimin karşısında asla eğilmeyeceğinin son örneğidir. 15 Temmuz, azmin ve cesaretin zillete ve korkaklığa galebe çaldığı şanlı bir direniştir.

    Değerli Müslümanlar!

    15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren FETÖ, inancımızı, ibadetlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi istismar etmiş, istiklâlimizi ve istikbalimizi hedef almıştır. Sûret-i haktan görünerek vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, devletimizin bekasına, milletimizin canına kastetmiştir. Yüce dinimiz İslam’ın en temel kavramlarını kendi çıkarları için kullanmıştır. Gençlerimizi ailelerinden koparmak; kalplerinden vatan sevgisini, millet olma şuurunu, ümmet olma bilincini söküp atmak için her türlü hile ve tuzağa başvurmuştur.

    Kıymetli Müminler!

    Önümüzdeki Salı ise 10 Muharrem Âşûrâ günü. Peygamber Efendimiz (s.a.s), Âşûrâ gününü içine alacak şekilde bir gün öncesi veya bir gün sonrasıyla iki gün oruç tutmayı bizlere tavsiye etmiştir.[3] Âşûrâ, aynı zamanda Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dünyadaki çiçeğim, reyhanım[4] diyerek sevdiği, cennet gençlerinin efendisi[5] olarak övdüğü torunu Hz. Hüseyin Efendimizin ve çoğu ehl-i beyt-i Mustafa’dan olan yetmişten fazla Müslümanın Kerbelâ’da şehit edildiği gündür. Üzerinden asırlar geçse de bu elim hadisenin acısı hâlâ taptazedir ve hâlâ yüreğimizdedir. Hz. Ali ve Hz. Fâtıma’nın ciğerparesine bu zulmü reva görenler ise ümmet-i Muhammed’in mâşerî vicdanında mahkûm olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

    Aziz Müslümanlar!

    Cennet vatanımızda gözü olanlar, aramıza nifak tohumu ekerek muhabbetimizi ve kardeşliğimizi bozmak isteyenler dün olduğu gibi bugün de hain emellerinden vazgeçmiş değildir. O halde, bu hain tuzaklara bir daha düşmemek için sahih dini bilgiyi, ehil ve güvenilir kişilerden öğrenmeye gayret gösterelim. Göz nuru çocuklarımızı ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi Kur’an ve sünnet ışığında sağlıklı, dengeli ve şeffaf bir din eğitimiyle buluşturalım. Fitne ve fesadı körüklemek isteyenlere, ümmet coğrafyamızda yeni Kerbelâlar yaşanmasını arzulayanlara karşı uyanık olalım. Birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeyelim. Milletimizin mayası olan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkalım.

    Bu vesileyle başta Hz. Hüseyin Efendimiz ve ehl-i beyt-i Mustafa olmak üzere, Bedir’den Malazgirt’e, Çanakkale’den Milli Mücadele’ye, 15 Temmuz’dan günümüze din, vatan ve mukaddesat uğruna şehadet şerbetini içen aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Hayatta olan bütün gazilerimize ise sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum. Yüce Rabbim her daim devletimizi payidar, aziz milletimizi bahtiyar eylesin. Birlik ve beraberliğimize, huzur ve güvenimize kastedenlere fırsat vermesin. Güvenlik güçlerimizi hak ve hakikat mücadelesinde her zaman muzaffer eylesin.

    [1] Bakara, 2/11,12.
    [2] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 17.
    [3] İbn Hanbel, I, 240.
    [4] Tirmizi, Birr, 11.
    [5] Tirmizî, Menâkıb, 30.
    Cuma Hutbesi: "15 Temmuz: Milletimizin Destansı Zaferi" Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Hâlbuki onlar fesatçıların ta kendileridir. Lâkin onlar anlamak istemezler.”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Dini dünyaya alet ederek istismar eden insan ne kötüdür!... Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür!”[2] Aziz Müminler! Önümüzdeki Pazartesi günü Yüce Rabbimizin yardımı, devletimizin dirayeti, milletimizin cesaretiyle küresel şer odaklarına ve onların taşeronluğunu yapan FETÖ’ye karşı elde ettiğimiz destansı zaferimizin sekizinci yıl dönümü. Bizler, tarihin her döneminde olduğu gibi 15 Temmuz gecesinde de kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bir kez daha omuz omuza verdik. Minarelerden yankılanan salâlar eşliğinde; birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla hep birlikte meydanlara akın ettik. İstiklâl Şairimizin, “Âsım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:/İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek” mısralarında ifade ettiği gibi vatanımız ve milletimiz üzerinde oynanmak istenen kirli oyunları hep birlikte boşa çıkardık. 15 Temmuz, aziz milletimizin hiç kimsenin boyunduruğu altına girmeyeceğinin, zalimin karşısında asla eğilmeyeceğinin son örneğidir. 15 Temmuz, azmin ve cesaretin zillete ve korkaklığa galebe çaldığı şanlı bir direniştir. Değerli Müslümanlar! 15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren FETÖ, inancımızı, ibadetlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi istismar etmiş, istiklâlimizi ve istikbalimizi hedef almıştır. Sûret-i haktan görünerek vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, devletimizin bekasına, milletimizin canına kastetmiştir. Yüce dinimiz İslam’ın en temel kavramlarını kendi çıkarları için kullanmıştır. Gençlerimizi ailelerinden koparmak; kalplerinden vatan sevgisini, millet olma şuurunu, ümmet olma bilincini söküp atmak için her türlü hile ve tuzağa başvurmuştur. Kıymetli Müminler! Önümüzdeki Salı ise 10 Muharrem Âşûrâ günü. Peygamber Efendimiz (s.a.s), Âşûrâ gününü içine alacak şekilde bir gün öncesi veya bir gün sonrasıyla iki gün oruç tutmayı bizlere tavsiye etmiştir.[3] Âşûrâ, aynı zamanda Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dünyadaki çiçeğim, reyhanım[4] diyerek sevdiği, cennet gençlerinin efendisi[5] olarak övdüğü torunu Hz. Hüseyin Efendimizin ve çoğu ehl-i beyt-i Mustafa’dan olan yetmişten fazla Müslümanın Kerbelâ’da şehit edildiği gündür. Üzerinden asırlar geçse de bu elim hadisenin acısı hâlâ taptazedir ve hâlâ yüreğimizdedir. Hz. Ali ve Hz. Fâtıma’nın ciğerparesine bu zulmü reva görenler ise ümmet-i Muhammed’in mâşerî vicdanında mahkûm olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Aziz Müslümanlar! Cennet vatanımızda gözü olanlar, aramıza nifak tohumu ekerek muhabbetimizi ve kardeşliğimizi bozmak isteyenler dün olduğu gibi bugün de hain emellerinden vazgeçmiş değildir. O halde, bu hain tuzaklara bir daha düşmemek için sahih dini bilgiyi, ehil ve güvenilir kişilerden öğrenmeye gayret gösterelim. Göz nuru çocuklarımızı ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi Kur’an ve sünnet ışığında sağlıklı, dengeli ve şeffaf bir din eğitimiyle buluşturalım. Fitne ve fesadı körüklemek isteyenlere, ümmet coğrafyamızda yeni Kerbelâlar yaşanmasını arzulayanlara karşı uyanık olalım. Birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeyelim. Milletimizin mayası olan ve dini hayatımızı ayakta tutan Anadolu irfanına sahip çıkalım. Bu vesileyle başta Hz. Hüseyin Efendimiz ve ehl-i beyt-i Mustafa olmak üzere, Bedir’den Malazgirt’e, Çanakkale’den Milli Mücadele’ye, 15 Temmuz’dan günümüze din, vatan ve mukaddesat uğruna şehadet şerbetini içen aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Hayatta olan bütün gazilerimize ise sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum. Yüce Rabbim her daim devletimizi payidar, aziz milletimizi bahtiyar eylesin. Birlik ve beraberliğimize, huzur ve güvenimize kastedenlere fırsat vermesin. Güvenlik güçlerimizi hak ve hakikat mücadelesinde her zaman muzaffer eylesin. [1] Bakara, 2/11,12. [2] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 17. [3] İbn Hanbel, I, 240. [4] Tirmizi, Birr, 11. [5] Tirmizî, Menâkıb, 30.
    0 Comments 0 Shares
  • Togg, Türkiye elektrikli otomobil pazarında yılın ilk yarısında gerçekleştirdiği 13 bin 21 adet satış ve yüzde 36,53 pazar payıyla marka sıralamasına ilk sırada yer aldı http://v.aa.com.tr/3265761
    Togg, Türkiye elektrikli otomobil pazarında yılın ilk yarısında gerçekleştirdiği 13 bin 21 adet satış ve yüzde 36,53 pazar payıyla marka sıralamasına ilk sırada yer aldı http://v.aa.com.tr/3265761
    0 Comments 0 Shares
More Results