• Danimarka

    Brabrand Ulu Cami

    Ezanın gönüllere huzur verdiği, secdelerin rahmet kapısı olduğu Brabrand Ulu Camimiz, maneviyatın nurlu ikliminde Danimarka'daki müminleri buluşturmaya devam ediyor.

    🏻 Rabbim bizleri samimi niyet ve salih amel sahiplerinden eylesin.

    #HayırlıCumalar
    📍Danimarka 🕌 Brabrand Ulu Cami ✨ Ezanın gönüllere huzur verdiği, secdelerin rahmet kapısı olduğu Brabrand Ulu Camimiz, maneviyatın nurlu ikliminde Danimarka'daki müminleri buluşturmaya devam ediyor. 🤲🏻 Rabbim bizleri samimi niyet ve salih amel sahiplerinden eylesin. 🌹 #HayırlıCumalar
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Fatih Sultan Mehmed'in Napoli'de vefat eden talihsiz Şehzadesi.
    Cem Sultan'ın dramı...

    Fatih Sultan Mehmed 1481'de vefat edince tahta büyük oğlu 2. Bayezid geçti. Küçük oğlu Şehzade Cem, ağabeyinin saltanatını kabul etmedi. Tahta geçmek için ağabeyi 2. Bayezid ile savaştı ama başarısız oldu ve tahta oturamayacağını anladı.

    Şehzade Cem, önce Memlüklülere sığındı. Daha sonra Rodos'a gitti. Maalesef Rodos'a gitmesiyle artık esaret hayatıda başlamış oldu. Fatih'in oğluna Rodos Şövalyeleri bir nevi esir muamelesi yaptılar.

    Rodos Şövalyeleri Papa'dan istedikleri parayı alınca ile zavallı Şehzade'yi İtalya'ya naklettiler.

    Cem Sultan 1489'da Roma'ya vardı. Şehrin dışında Papa'nın oğlu, kardinaller ve büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. Halk, Fatih'in oğlunu görmek için yollara yığılmıştı. Büyük hükümdarlara yapılan bir törenle Şehzade Cem, Vatikan Sarayı'na girdi.

    O andan itibaren Roma, Avrupa siyasetinin merkezi haline geldi. Macaristan Kralı ve Memlük Sultanı, Şehzade'nin kendilerine verilmesi için Papa'ya baskı yapmaya başlamışlardı.

    Şehzade'yi Osmanlı'ya karşı koz olarak kullanmak düşüncesi herkeste vardı.

    Roma'ya varışının ertesi günü Şehzade Cem, Papa tarafından kabul edildi. Papa, Kardinaller, Roma'da bulunan bütün elçiler, Şehzade'yi ayakta karşıladı. Papa, büyük tacını ve tören elbisesini giymişti.

    Protokol görevlileri Şehzade'ye, imparatorların bile Papa'nın ayaklarını öptüğünü söyleyip, hiç olmazsa Papanın karşısında eğilmesini rica ettiler. Şehzade Cem, babasından başka kimsenin önünde eğilmemiş olduğunu, bundan sonra da eğilmeyeceğini söyledi.

    Israrlar karşısında ölümü tercih edeceğini söyleyince vazgeçmek zorunda kaldılar. Papa İnnocent, kendisini başıyla selamlayan Şehzade'yi kucaklayıp öptü. Bu, bir Papa'nın en büyük hükümdara karşı göstereceği en son iltifat derecesiydi.

    3 gün, 3 gece Şehzade'nin şerefine şenlik ve ziyafet düzenlendi. Şehzade Cem sonuçta Vatikan Sarayı'nda esirdi ve huzursuzdu. Papa tarafından birçok defa davet edildi. Papa, Osmanlı'ya karşı yeni bir Haçlı seferi için Şehzade'yi elde etmek istiyordu.

    Bu düşüncesini Şehzade'ye açınca, Şehzade karşısına dikildi. İslâm'a asla ihanet etmeyeceğini, başına dünya tacını bile koysalar istemediğini, tek isteğinin Kahire’ye gidip ailesinin yanında ömrünü tamamlamak olduğunu söyledi.

    1490'da Roma'ya gelen Sultan 2.Bayezid'in elçisi, Şehzade Cem'in 3 yıllık ödeneğini Papa'ya teslim etti. Elçi Şehzade tarafından da karşılandı.

    Şehzade'nin ayağını öpen elçi, Sultan Bayezid'in mektubunu ve hediyelerini verdi. Şehzade iyi kalpliliğinden Roma'da gezintiye çıktığı zaman, yollarda gördüğü fakirlere büyük sadakalar dağıtıyordu.

    Roma halkı arasında, Şehzade'nin Hristiyan olduğuna dair dedikodular çıktı. Papa bu dedikodulara inandı. Bir gün Şehzade Cem'i açıkça Hristiyan olmaya davet etti. Şehzade bunu bir hakaret saydı ve ayağa kalkıp konuşmaya son verdi.

    Papa, Şehzade'nin son derece kızdığını görünce, geri adım atıp Şehzade Cem'i sakinleştirici sözler söyledi. Bu arada Fransa Kralı Charles, Şehzade Cem'i alabilmek için Papa'ya büyük baskı yapıyordu.

    En sonunda yeni Papa Alessandro Borgia, Fransa Kralı'nın baskılarına dayanamadı ve Şehzade'yi teslim etti. Şehzade Cem, artık Fransa Kralı'nın esiriydi.

    Fransa Kralı, Şehzade Cem'i yanına alıp Napoli'ye doğru yola çıktı.

    Fakat yolda Şehzade Cem rahatsızlandı ve öleceğini anladı. 25 Şubat 1495'te, Fatih Sultan Mehmed Han'ın küçük oğlu Şehzade Cem, Napoli'de vefat etti. Papa tarafından yavaş etkileyen bir terkiple zehirlendikten sonra Fransa Kralı'na teslim edildiği ve bu sebeple öldüğü muhakkaktır.

    Şehzade Cem'in Avrupa'daki esareti, Osmanlı'nın rahat hareket etmesini engelledi. Avrupa devletleri tarafından Osmanlı'ya bir koz olarak düşünüldü. 2. Bayezid'in eli kolu bir nevi bağlandı kardeşinin esareti sebebiyle.

    Şehzade Cem, ağabeyi 2. Bayezid'e duygu yüklü mektuplar yazmış ve tahtta hakkı olduğunu söylemişti. Buna karşın 2. Bayezid'de tahtın kendisine kısmet olduğunu ve artık buna rıza göstermesi gerektiğini ifade eden karşı mektuplar yazdı.

    Vefat ettiğinde henüz 35 yaşındaydı.
    Son 12 senesini Avrupa'da geçirmiş, ordan oraya savrulmuş, vatanına ve ezan seslerine hasret kalmıştı. Naaşı bir müddet sonra Bursa'ya getirildi ve atalarının yanına defnedildi.

    Sonuçta o bir Osmanlı Şehzadesiydi ve her Şehzade gibi Padişah olmak üzere yetiştirilmişti. Fatih'in talihsiz Şehzadesi Sultan Cem'i rahmetle anıyorum..
    Fatih Sultan Mehmed'in Napoli'de vefat eden talihsiz Şehzadesi. Cem Sultan'ın dramı... Fatih Sultan Mehmed 1481'de vefat edince tahta büyük oğlu 2. Bayezid geçti. Küçük oğlu Şehzade Cem, ağabeyinin saltanatını kabul etmedi. Tahta geçmek için ağabeyi 2. Bayezid ile savaştı ama başarısız oldu ve tahta oturamayacağını anladı. Şehzade Cem, önce Memlüklülere sığındı. Daha sonra Rodos'a gitti. Maalesef Rodos'a gitmesiyle artık esaret hayatıda başlamış oldu. Fatih'in oğluna Rodos Şövalyeleri bir nevi esir muamelesi yaptılar. Rodos Şövalyeleri Papa'dan istedikleri parayı alınca ile zavallı Şehzade'yi İtalya'ya naklettiler. Cem Sultan 1489'da Roma'ya vardı. Şehrin dışında Papa'nın oğlu, kardinaller ve büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. Halk, Fatih'in oğlunu görmek için yollara yığılmıştı. Büyük hükümdarlara yapılan bir törenle Şehzade Cem, Vatikan Sarayı'na girdi. O andan itibaren Roma, Avrupa siyasetinin merkezi haline geldi. Macaristan Kralı ve Memlük Sultanı, Şehzade'nin kendilerine verilmesi için Papa'ya baskı yapmaya başlamışlardı. Şehzade'yi Osmanlı'ya karşı koz olarak kullanmak düşüncesi herkeste vardı. Roma'ya varışının ertesi günü Şehzade Cem, Papa tarafından kabul edildi. Papa, Kardinaller, Roma'da bulunan bütün elçiler, Şehzade'yi ayakta karşıladı. Papa, büyük tacını ve tören elbisesini giymişti. Protokol görevlileri Şehzade'ye, imparatorların bile Papa'nın ayaklarını öptüğünü söyleyip, hiç olmazsa Papanın karşısında eğilmesini rica ettiler. Şehzade Cem, babasından başka kimsenin önünde eğilmemiş olduğunu, bundan sonra da eğilmeyeceğini söyledi. Israrlar karşısında ölümü tercih edeceğini söyleyince vazgeçmek zorunda kaldılar. Papa İnnocent, kendisini başıyla selamlayan Şehzade'yi kucaklayıp öptü. Bu, bir Papa'nın en büyük hükümdara karşı göstereceği en son iltifat derecesiydi. 3 gün, 3 gece Şehzade'nin şerefine şenlik ve ziyafet düzenlendi. Şehzade Cem sonuçta Vatikan Sarayı'nda esirdi ve huzursuzdu. Papa tarafından birçok defa davet edildi. Papa, Osmanlı'ya karşı yeni bir Haçlı seferi için Şehzade'yi elde etmek istiyordu. Bu düşüncesini Şehzade'ye açınca, Şehzade karşısına dikildi. İslâm'a asla ihanet etmeyeceğini, başına dünya tacını bile koysalar istemediğini, tek isteğinin Kahire’ye gidip ailesinin yanında ömrünü tamamlamak olduğunu söyledi. 1490'da Roma'ya gelen Sultan 2.Bayezid'in elçisi, Şehzade Cem'in 3 yıllık ödeneğini Papa'ya teslim etti. Elçi Şehzade tarafından da karşılandı. Şehzade'nin ayağını öpen elçi, Sultan Bayezid'in mektubunu ve hediyelerini verdi. Şehzade iyi kalpliliğinden Roma'da gezintiye çıktığı zaman, yollarda gördüğü fakirlere büyük sadakalar dağıtıyordu. Roma halkı arasında, Şehzade'nin Hristiyan olduğuna dair dedikodular çıktı. Papa bu dedikodulara inandı. Bir gün Şehzade Cem'i açıkça Hristiyan olmaya davet etti. Şehzade bunu bir hakaret saydı ve ayağa kalkıp konuşmaya son verdi. Papa, Şehzade'nin son derece kızdığını görünce, geri adım atıp Şehzade Cem'i sakinleştirici sözler söyledi. Bu arada Fransa Kralı Charles, Şehzade Cem'i alabilmek için Papa'ya büyük baskı yapıyordu. En sonunda yeni Papa Alessandro Borgia, Fransa Kralı'nın baskılarına dayanamadı ve Şehzade'yi teslim etti. Şehzade Cem, artık Fransa Kralı'nın esiriydi. Fransa Kralı, Şehzade Cem'i yanına alıp Napoli'ye doğru yola çıktı. Fakat yolda Şehzade Cem rahatsızlandı ve öleceğini anladı. 25 Şubat 1495'te, Fatih Sultan Mehmed Han'ın küçük oğlu Şehzade Cem, Napoli'de vefat etti. Papa tarafından yavaş etkileyen bir terkiple zehirlendikten sonra Fransa Kralı'na teslim edildiği ve bu sebeple öldüğü muhakkaktır. Şehzade Cem'in Avrupa'daki esareti, Osmanlı'nın rahat hareket etmesini engelledi. Avrupa devletleri tarafından Osmanlı'ya bir koz olarak düşünüldü. 2. Bayezid'in eli kolu bir nevi bağlandı kardeşinin esareti sebebiyle. Şehzade Cem, ağabeyi 2. Bayezid'e duygu yüklü mektuplar yazmış ve tahtta hakkı olduğunu söylemişti. Buna karşın 2. Bayezid'de tahtın kendisine kısmet olduğunu ve artık buna rıza göstermesi gerektiğini ifade eden karşı mektuplar yazdı. Vefat ettiğinde henüz 35 yaşındaydı. Son 12 senesini Avrupa'da geçirmiş, ordan oraya savrulmuş, vatanına ve ezan seslerine hasret kalmıştı. Naaşı bir müddet sonra Bursa'ya getirildi ve atalarının yanına defnedildi. Sonuçta o bir Osmanlı Şehzadesiydi ve her Şehzade gibi Padişah olmak üzere yetiştirilmişti. Fatih'in talihsiz Şehzadesi Sultan Cem'i rahmetle anıyorum..
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Çöpür Taşı nedir bilir misiniz?..

    Eskiden, mimarlıkta suyu işlenen dairevi bir yolda dolaştırıp güzel bir görüntü ve ses elde etmek için yapılan uygulamada, suyun çevrildiği işlemeli taşın adıdır.

    Çöpür, Su yolunun üzerine, havuzun yanına veya çeşmelerin taşma yoluna vb. gibi gerek iç mekanda gerek dış mekanda uygulanmış.

    Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Acun, global dünyada insanların farklılıkları ile fark edildiklerini belirterek, "Bizim farklılığımız ise kültürümüzdür." dedi.

    Prof. Dr. Acun, Türk kültürünün unutulduğunu ileri sürerek, "Biz, bu farklılıklar bizi geri bırakıyor diye bunları terk ettik ve böylece kültürümüzü kaybettik." diye konuştu. Binek taşı, külliye, dinlenme taşı, sadaka taşı, yitik taşı, ezan taşı, çöpür taşı, süzek taşı gibi Osmanlı'da kullanılan çeşitli taşların anlamını anlatan Acun, bunların Türk kültürünün inceliğini gösterdiğini ifade etti.Osmanlı'da her kesimin düşünüldüğünü dile getiren Acun, günümüz gençliğinin kendi kültürünü unuttuğunu savundu. Acun, Türk kültüründeki inceliğe Avrupa'nın hiçbir yerinde rastlanmadığını belirtti...
    Ülkemizde bulunan çöpür taşının bazı örnekleri:
    Kayseri Güpgüpoğlu Konağında,
    Diyarbakır, Cemil Paşa Konağında,
    Sivas Ulu Cami karşısında,
    Denizli’de Meserret Sokak’ta,
    Topkapı Sarayı’nda,
    İstanbul Ataşehir Nezahat Gökyiğit Botanik Parkı’nda,
    Mardin, Deyrulzafaran Manastırı ziyaretçi karşılama merkezinde,
    Eyüp’te Şeyh Murad Efendi Tekkesi’nin bahçesinde bulunmaktadır..

    Çöpür taşından suyun müzikli bir şekilde ilerlemesi, suyun hareketini izleyen ve dinleyenin huzur bulması ve bu su yolunu, içinden su akarken seyredenin gözü şifa bulurmuş...
    Muazzez İlmiye Çığ sayfasından alıntı
    Çöpür Taşı nedir bilir misiniz?.. Eskiden, mimarlıkta suyu işlenen dairevi bir yolda dolaştırıp güzel bir görüntü ve ses elde etmek için yapılan uygulamada, suyun çevrildiği işlemeli taşın adıdır. Çöpür, Su yolunun üzerine, havuzun yanına veya çeşmelerin taşma yoluna vb. gibi gerek iç mekanda gerek dış mekanda uygulanmış. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Acun, global dünyada insanların farklılıkları ile fark edildiklerini belirterek, "Bizim farklılığımız ise kültürümüzdür." dedi. Prof. Dr. Acun, Türk kültürünün unutulduğunu ileri sürerek, "Biz, bu farklılıklar bizi geri bırakıyor diye bunları terk ettik ve böylece kültürümüzü kaybettik." diye konuştu. Binek taşı, külliye, dinlenme taşı, sadaka taşı, yitik taşı, ezan taşı, çöpür taşı, süzek taşı gibi Osmanlı'da kullanılan çeşitli taşların anlamını anlatan Acun, bunların Türk kültürünün inceliğini gösterdiğini ifade etti.Osmanlı'da her kesimin düşünüldüğünü dile getiren Acun, günümüz gençliğinin kendi kültürünü unuttuğunu savundu. Acun, Türk kültüründeki inceliğe Avrupa'nın hiçbir yerinde rastlanmadığını belirtti... Ülkemizde bulunan çöpür taşının bazı örnekleri: Kayseri Güpgüpoğlu Konağında, Diyarbakır, Cemil Paşa Konağında, Sivas Ulu Cami karşısında, Denizli’de Meserret Sokak’ta, Topkapı Sarayı’nda, İstanbul Ataşehir Nezahat Gökyiğit Botanik Parkı’nda, Mardin, Deyrulzafaran Manastırı ziyaretçi karşılama merkezinde, Eyüp’te Şeyh Murad Efendi Tekkesi’nin bahçesinde bulunmaktadır.. Çöpür taşından suyun müzikli bir şekilde ilerlemesi, suyun hareketini izleyen ve dinleyenin huzur bulması ve bu su yolunu, içinden su akarken seyredenin gözü şifa bulurmuş... Muazzez İlmiye Çığ sayfasından alıntı
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Şu beş şey için,
    Semâ’nın kapıları açılır:

    - Kur’ân-ı Kerim okunduğu an
    - Düşmanla karşılaşıldığı an
    - Yağmur yağdığı an
    - Mazlum duâ ettiği an
    - Ezan okunduğu an

    ▪︎ Hadis-i Şerif | Ebû Dâvud: IV, s:187
    Şu beş şey için, Semâ’nın kapıları açılır: - Kur’ân-ı Kerim okunduğu an - Düşmanla karşılaşıldığı an - Yağmur yağdığı an - Mazlum duâ ettiği an - Ezan okunduğu an ▪︎ Hadis-i Şerif | Ebû Dâvud: IV, s:187
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • DAVAMIZ;
    "Bizim nihâi gayemiz, İlâyı Kelimetullah için Nizâm-ı Alem davasıdır.''
    Cumhurbaşkanı Erdoğan : "Şahsım dahil hiç kimse davamızdan daha büyük değildir."
    Bizim ideolojimiz, Türkiye, İslâm, Ezan, Bayrak ve ümmettir.
    DAVAMIZ; "Bizim nihâi gayemiz, İlâyı Kelimetullah için Nizâm-ı Alem davasıdır.'' Cumhurbaşkanı Erdoğan : "Şahsım dahil hiç kimse davamızdan daha büyük değildir." Bizim ideolojimiz, Türkiye, İslâm, Ezan, Bayrak ve ümmettir.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • DAVAMIZ;
    "Bizim nihâi gayemiz, İlâyı Kelimetullah için Nizâm-ı Alem davasıdır.''
    Cumhurbaşkanı Erdoğan : "Şahsım dahil hiç kimse davamızdan daha büyük değildir."
    Bizim ideolojimiz, Türkiye, İslâm, Ezan, Bayrak ve ümmettir.
    DAVAMIZ; "Bizim nihâi gayemiz, İlâyı Kelimetullah için Nizâm-ı Alem davasıdır.'' Cumhurbaşkanı Erdoğan : "Şahsım dahil hiç kimse davamızdan daha büyük değildir." Bizim ideolojimiz, Türkiye, İslâm, Ezan, Bayrak ve ümmettir.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • İlk kez ezan sesi duyan Amerikalı küçük kızın tepkisi görülmeye değer.
    İlk kez ezan sesi duyan Amerikalı küçük kızın tepkisi görülmeye değer.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε 1
  • #Ramazan'a 8 Gün
    Allah’ım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana tüm övgüleri saysam yine de bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen öylesin. (Müslim, Salât, 222)
    #DiyanetHaber #SonDakika #Ramazan2024 #İslam #Allah #Kuran #Peygamberimiz #Dua
    #Ramazan'a 8 Gün 🌙 Allah’ım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana tüm övgüleri saysam yine de bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen öylesin. (Müslim, Salât, 222) #DiyanetHaber #SonDakika #Ramazan2024 #İslam #Allah #Kuran #Peygamberimiz #Dua
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Sokak futbolu kuralları Eski günler:
    1. Hakem yok.
    2. Oyun, oyuncular yorulduğunda veya akşam ezanında sona erer.
    3. Skor 23-22.
    4. Oyuncunun Vallahi Billahi demek üzerine yemin etmesi durumunda ceza verilir.
    5. Kilolu arkadaşlar genelde kaleci olur .
    6. Topun sahibi sinirlenirse topu alır ve oyun biter .
    7. Herkes kabul ederse fauller sayılır
    8. Duvar iyi bir oyuncu ve her an takımınızın yanında olabilir .
    9. Takımlar eşit değilse ekstra oyuncuya izin verilir
    10. Penaltı vuruşunda kaleciler değiştirilebilir .
    11. Eğer top üst direği aşarsa, gol olup olmadığını tartışmak için oyun yarım saat durdurulur
    12. Topun sahibi daha güçlü olan takım için oynar

    Bu güzel anıları yaşayan herkesi kural eklemeye davet ediyoruz.
    Sokak futbolu kuralları Eski günler:🍃⚽️👀🌿🇹🇷🌿🦅 1. Hakem yok. 2. Oyun, oyuncular yorulduğunda veya akşam ezanında sona erer. 3. Skor 23-22. 4. Oyuncunun Vallahi Billahi demek üzerine yemin etmesi durumunda ceza verilir. 5. Kilolu arkadaşlar genelde kaleci olur 😝. 6. Topun sahibi sinirlenirse topu alır ve oyun biter 😁. 7. Herkes kabul ederse fauller sayılır 🙃 8. Duvar iyi bir oyuncu ve her an takımınızın yanında olabilir 😁. 9. Takımlar eşit değilse ekstra oyuncuya izin verilir 😂 10. Penaltı vuruşunda kaleciler değiştirilebilir 😆. 11. Eğer top üst direği aşarsa, gol olup olmadığını tartışmak için oyun yarım saat durdurulur 😄 12. Topun sahibi daha güçlü olan takım için oynar 😝 Bu güzel anıları yaşayan herkesi kural eklemeye davet ediyoruz.❤️
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • KAYBOLAN TAŞ KÜLTÜRÜMÜZ
    ---------ÇÖPÜR TAŞI

    Eskiden mimarlıkta suyu işlenen dairevi bir yolda dolaştırıp güzel bir görüntü ve ses elde etmek için yapılan suyun çevrildiği işlemeli taşın adıdır ÇÖPÜR..

    Suyolunun üzerine, havuzun yanına veya çeşmelerin taşma yoluna vb. gibi gerek iç mekânda gerek dış mekânlarda uygulanmış.

    Türk kültürünün unutulduğu bu farklılıklar bizi geri bırakıyor diye bunları terk etmişiz. Böylece kültürümüzü kaybetmişiz.
    Aslında Bunlar; binek taşı, külliye, dinlenme taşı, sadaka taşı, yitik taşı, ezan taşı, çöpür taşı, süzek taşı gibi Osmanlı'da kullanılan çeşitli taşlar, Türk kültürünün inceliğini göstermektedir.
    Türk kültüründeki inceliğe Avrupa'nın hiçbir yerinde rastlanmamıştır.

    Çöpür taşı, suyun müzikal bir şekilde ilerlemesi ile suyun hareketini izleyen ve dinleyenin huzur bulması, içinden su akarken seyredenin de gözünün şifa bulması için düşünülmüş.
    Ayrıca suyun bu dönüş sırasında çer çöpün dipte kalarak suyun temizlenmesini de sağlıyor olması da ayrı bir kazanım.

    Urfa'da iklim gereği, geleneksel yapılarda taş ve suyun arasında önemli bir ilişki vardı. Yüzeyi gözenekli Nahit taşıyla inşa edilmiş avluların, duvarların sulanması, avluya açılan eyvanların ve odaların serinletilmesi için çöpür taşı uygulaması yapılırdı.
    Urfa'da geleneksel yapıların bahçesinde havuz vazgeçilmez öğeydi.
    Burada havuz çevresinde de döşendiğini görebileceğimiz gözenekli bazalt taşı, suyu yüzeyinde tutar ve serinlik sağlardı..
    -Alıntı**
    KAYBOLAN TAŞ KÜLTÜRÜMÜZ ---------ÇÖPÜR TAŞI Eskiden mimarlıkta suyu işlenen dairevi bir yolda dolaştırıp güzel bir görüntü ve ses elde etmek için yapılan suyun çevrildiği işlemeli taşın adıdır ÇÖPÜR.. Suyolunun üzerine, havuzun yanına veya çeşmelerin taşma yoluna vb. gibi gerek iç mekânda gerek dış mekânlarda uygulanmış. Türk kültürünün unutulduğu bu farklılıklar bizi geri bırakıyor diye bunları terk etmişiz. Böylece kültürümüzü kaybetmişiz. Aslında Bunlar; binek taşı, külliye, dinlenme taşı, sadaka taşı, yitik taşı, ezan taşı, çöpür taşı, süzek taşı gibi Osmanlı'da kullanılan çeşitli taşlar, Türk kültürünün inceliğini göstermektedir. Türk kültüründeki inceliğe Avrupa'nın hiçbir yerinde rastlanmamıştır. Çöpür taşı, suyun müzikal bir şekilde ilerlemesi ile suyun hareketini izleyen ve dinleyenin huzur bulması, içinden su akarken seyredenin de gözünün şifa bulması için düşünülmüş. Ayrıca suyun bu dönüş sırasında çer çöpün dipte kalarak suyun temizlenmesini de sağlıyor olması da ayrı bir kazanım. Urfa'da iklim gereği, geleneksel yapılarda taş ve suyun arasında önemli bir ilişki vardı. Yüzeyi gözenekli Nahit taşıyla inşa edilmiş avluların, duvarların sulanması, avluya açılan eyvanların ve odaların serinletilmesi için çöpür taşı uygulaması yapılırdı. Urfa'da geleneksel yapıların bahçesinde havuz vazgeçilmez öğeydi. Burada havuz çevresinde de döşendiğini görebileceğimiz gözenekli bazalt taşı, suyu yüzeyinde tutar ve serinlik sağlardı.. -Alıntı**
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
Αναζήτηση αποτελεσμάτων