• İstanbul'un 7 (Yedi) Tepesi
    1.Sarayburnu Tepesi: Topkapı Sarayı, Hipodrom (At Meydanı), Ayasofya Camii, İbrahim Paşa Sarayı ve Sultanahmet Camii'nin bulunduğu tepedir. ...
    2.Çemberlitaş Tepesi: ...
    3.Süleymaniye (Beyazıt) Tepesi: ...
    Fatih Tepesi: ...
    5.Yavuz Selim Tepesi: ...
    6.Edirnekapı Tepesi: ...
    7. Kocamustafapaşa Tepesi
    İstanbul'un 7 (Yedi) Tepesi 1.Sarayburnu Tepesi: Topkapı Sarayı, Hipodrom (At Meydanı), Ayasofya Camii, İbrahim Paşa Sarayı ve Sultanahmet Camii'nin bulunduğu tepedir. ... 2.Çemberlitaş Tepesi: ... 3.Süleymaniye (Beyazıt) Tepesi: ... Fatih Tepesi: ... 5.Yavuz Selim Tepesi: ... 6.Edirnekapı Tepesi: ... 7. Kocamustafapaşa Tepesi
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • ■ AKKA KALESİNDE DALGALANAN AY-YILDIZLI SANCAK, CEZZAR AHMET PAŞA CAMİİ VE DAM ÜSTÜNDE SOHBET EDEN BEYLER, AKKA, FİLİSTİN, 19. YÜZYIL
    ■ AKKA KALESİNDE DALGALANAN AY-YILDIZLI SANCAK, CEZZAR AHMET PAŞA CAMİİ VE DAM ÜSTÜNDE SOHBET EDEN BEYLER, AKKA, FİLİSTİN, 19. YÜZYIL
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır.

    16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur.

    1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır.

    Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı.

    Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir

    Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    ŞEYH CAMİİ 1565 yılında Muğla'da Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Muğla'da Kadı Mescidi olarak bilinen medresede ders okutmuştur. 16. yüzyıla ait kayıtlarda bu alimin adının bir mahalleye verilmesi nedeniyle büyük şöhret sahibi olduğu anlaşılmaktadır fakat yazılı kaynaklarda hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Muğla'daki en sanatlı camilerin arasında Şeyh Camisini saymıştır. Şeyh Camii 19. yüzyılda iki onarım geçirmiş olup ilki olarak 1831 yılında Menteşe Mütesellimi (Tanzimat öncesi vergi toplayan devlet memuru) Tavaslı Osman Ağa'nın eşi Ümmü Gülsüm Hatun tarafından tamir ettirildi. Osman Ağa ayrıca camiye geniş vakıflar kurdurdu. İkinci onarım ise 1896 yılında yaptırıldı. Pek çok kez tadilattan geçen camiye minare 1800'lü yıllarda eklenmiştir Bu tarihten sonra uzun yıllar hizmet veren cami, 20 Haziran 2007'de restore edilerek yeni bir görünüm kazandı.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • KUL ŞERİF CAMİİ - TATARİSTAN

    Kul Şerif Camii, 16. yüzyılda o zamanki Kazan Hanlığı'nın başkenti olan Kazan'da inşa edildi.
    KUL ŞERİF CAMİİ - TATARİSTAN Kul Şerif Camii, 16. yüzyılda o zamanki Kazan Hanlığı'nın başkenti olan Kazan'da inşa edildi.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε

  • Soluk Daşı - URFA Ulu Camii

    Yeni Nesil Bilmez Eskiler Bilir Eski Urfa Sokakların Tamamında Bu Taşlardan Vardı Günümüzde Bıçakçı Mahlesinde Bir Kaç Tane Hala Mevcut Bu Taşların Neden Kullanıldığını Bilen Varmı ?


    Tablo : Mehmet Haluk Özberber
    Soluk Daşı - URFA Ulu Camii Yeni Nesil Bilmez Eskiler Bilir Eski Urfa Sokakların Tamamında Bu Taşlardan Vardı Günümüzde Bıçakçı Mahlesinde Bir Kaç Tane Hala Mevcut Bu Taşların Neden Kullanıldığını Bilen Varmı ? Tablo : Mehmet Haluk Özberber
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • KIRŞEHİR'de
    HAMİDİYE (Mehmet Mermer)
    Camii

    Bakara suresi 22.nci ayetindeki ifadelere uygun olarak giriş bölümüne asma ağaçları, pencere aralarına kavak ağaçları, mihraba şelale, tavanına gökyüzü ve bulutlar resmedilen ve zeminine çimeni andıran yeşil renkli halı serilen cami.
    Caminin dış duvarında büyük harflerle arapça Allah ifadesi yer alıyor. Cami 2017 yılında Azerbeycanlı bir mimar tarafından inşa edilmiş..
    Alıntı**
    KIRŞEHİR'de HAMİDİYE (Mehmet Mermer) Camii Bakara suresi 22.nci ayetindeki ifadelere uygun olarak giriş bölümüne asma ağaçları, pencere aralarına kavak ağaçları, mihraba şelale, tavanına gökyüzü ve bulutlar resmedilen ve zeminine çimeni andıran yeşil renkli halı serilen cami. Caminin dış duvarında büyük harflerle arapça Allah ifadesi yer alıyor. Cami 2017 yılında Azerbeycanlı bir mimar tarafından inşa edilmiş.. Alıntı**
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • • Ayasofya Camii’nde bulunan büyük yuvarlak hat levhalar, Sultan Abdülmecid döneminde ünlü hattat “Kazasker Mustafa İzzet Efendi” tarafından yazılmıştır.

    • 7,5 m. çapındaki yuvarlak hat levhaları, kenevirden yapılmış yeşil zemin üzerine, altın yaldız ile yazılmıştır.

    • Levhaların ahşap askıları hafif ve dayanıklı olması nedeniyle ıhlamur ağacından yapılmıştır.

    • Bu hat levhaları, 8 adettir ve İslam Dünyası’nın en büyük hat levhalarından olduğu bilinmektedir.
    • Ayasofya Camii’nde bulunan büyük yuvarlak hat levhalar, Sultan Abdülmecid döneminde ünlü hattat “Kazasker Mustafa İzzet Efendi” tarafından yazılmıştır. • 7,5 m. çapındaki yuvarlak hat levhaları, kenevirden yapılmış yeşil zemin üzerine, altın yaldız ile yazılmıştır. • Levhaların ahşap askıları hafif ve dayanıklı olması nedeniyle ıhlamur ağacından yapılmıştır. • Bu hat levhaları, 8 adettir ve İslam Dünyası’nın en büyük hat levhalarından olduğu bilinmektedir.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Sabancı Merkez Camıı

    Adana Türkiye

    Sabancı Merkez Camıı Adana Türkiye 💝💝💝
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Barbaros Hayrettin Paşa Camii
    Barbaros Hayrettin Paşa Camii 🕌
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Şehzade Cihangir (1531-1553) ve Camisi (1559)

    Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın beşinci oğlu.

    Hastalığı sebebiyle sancağa çıkarılmamış, az sayıda sefere katılmış, ruhen, duygusal bir karakter; fiziksel olarak da zayıf doğuştan kambur bir can idi. Hattat ve Zarîfî mahlasını kullanan bir şairdi.

    Sultan Süleyman onu bir sırdaş gibi yanında bulundurmuş, fiziksel engeline rağmen, cesaret ve ferasetini anlamış ve değer vermiştir. Ona "cihanı sırtında taşıyan" anlamına gelen Cihangir ismini vermiştir.

    Cihangir, çok sevdiği abisi Şehzade Mustafa'nın infazı sonrası bunalıma girerek akli dengesini kaybetmiş ve aynı yıl Halep seferi esnasında vefat etmiştir. (Şehzade Mustafa'nın boğdurulduğu esnada, onun da babasının yanında, çadırda olduğu, olayı en yakından yaşayan kişilerden biri olduğu, Bu travmanın, onun ruhunda büyük bir hasar bıraktığı, idam sonrası melankolik dengesiz ruhi bunalımlara gark olduğu çeşitli kaynaklardan yazılmıştır.)

    Şehzade Cihangir'in çok genç yaşta ölmesi üzerine Süleyman, Saraydan çok güzel görünen ve İstanbul'a hakim bu tepenin üzerinde, 1559-1560'ta, Mimar Sinan'a Cihangir Camiini inşa ettirdi.

    Caminin yapıldığı, Kuzeyde Taksim Meydanından, güneyde dik yokuş ve merdivenlerle Salıpazarı ve Fındıklı'ya inilen tepe yamaçlarına dek uzanan semtin adı da Cihangir olarak kalmıştır.

    İlk yapılan Cihangir Camii, kare planlı, tek kubbeli ve tek minareli küçük bir mabeddir. Montagu B.Dunn'a ait 1855 tarihli bir çizimini ilk görsele ekledim. Cami, tarihi içinde beş yangın geçirmiş ve her seferinde yenilenmiştir.

    1890'da II. Abdülhamid tarafından yeniden yaptırılan bugünkü cami de tek kubbeli ve kare planlıdır. Üç bölümlü son cemaat yerinin iki köşesinde iki minaresi vardır. Mimar Sinan’ın Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nde başlattığı bir mimari tasarım ve strüktür, 19. yüzyılın sonlarında bu yapıda da uygulanmıştır. Sadabat, Dolmabahçe, Ortaköy camiilerine de benzer mimari görünümdedir. Bu tasarımda kubbe dört köşeye oturtulmuş olduğundan duvarlar taşıyıcı özelliklerini kısmen kaybetmiş, böylece çok sayıda pencere açılabilmiş ve özellikle üst kısımlarda yelpaze biçimi yayılan pencere düzeni gerçekleştirilebilmiştir. Bugünkü yapının mimarının kim olduğu hakkında kesin bilgi yoktur. Son yıllarda mimar için Sarkis Balyan adı söylenmekteyse de 1878 yılında devlet başmimarı unvanını alan Sarkis’in ve mensubu olduğu mimar ailesinin eserlerini içeren listelerde Cihangir Camii adına rastlanmaması bu bilginin ihtiyatla karşılanmasını gerektirir.

    Cihangir Camii gerek planlanması gerekse süslemeleriyle gayet ölçülü bir eserdir. İçerideki kalem işleri büyük ölçüde devrinin özelliklerini korumaktadır. Caminin sade, gösterişten uzak süslemeleri ve tasarım sadeliğine karşın, 19. yy. daki batılılaşma etkileri cephe süslemelerinde dönemin bir karakteristiği olarak barok, rokoko, neoklasik, ampir süslemeler ile kendini göstermiştir.

    Mimarinin yanısıra, Caminin manzarası da muhteşemdir.
    Şehzade Cihangir (1531-1553) ve Camisi (1559) Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın beşinci oğlu. Hastalığı sebebiyle sancağa çıkarılmamış, az sayıda sefere katılmış, ruhen, duygusal bir karakter; fiziksel olarak da zayıf doğuştan kambur bir can idi. Hattat ve Zarîfî mahlasını kullanan bir şairdi. Sultan Süleyman onu bir sırdaş gibi yanında bulundurmuş, fiziksel engeline rağmen, cesaret ve ferasetini anlamış ve değer vermiştir. Ona "cihanı sırtında taşıyan" anlamına gelen Cihangir ismini vermiştir. Cihangir, çok sevdiği abisi Şehzade Mustafa'nın infazı sonrası bunalıma girerek akli dengesini kaybetmiş ve aynı yıl Halep seferi esnasında vefat etmiştir. (Şehzade Mustafa'nın boğdurulduğu esnada, onun da babasının yanında, çadırda olduğu, olayı en yakından yaşayan kişilerden biri olduğu, Bu travmanın, onun ruhunda büyük bir hasar bıraktığı, idam sonrası melankolik dengesiz ruhi bunalımlara gark olduğu çeşitli kaynaklardan yazılmıştır.) Şehzade Cihangir'in çok genç yaşta ölmesi üzerine Süleyman, Saraydan çok güzel görünen ve İstanbul'a hakim bu tepenin üzerinde, 1559-1560'ta, Mimar Sinan'a Cihangir Camiini inşa ettirdi. Caminin yapıldığı, Kuzeyde Taksim Meydanından, güneyde dik yokuş ve merdivenlerle Salıpazarı ve Fındıklı'ya inilen tepe yamaçlarına dek uzanan semtin adı da Cihangir olarak kalmıştır. İlk yapılan Cihangir Camii, kare planlı, tek kubbeli ve tek minareli küçük bir mabeddir. Montagu B.Dunn'a ait 1855 tarihli bir çizimini ilk görsele ekledim. Cami, tarihi içinde beş yangın geçirmiş ve her seferinde yenilenmiştir. 1890'da II. Abdülhamid tarafından yeniden yaptırılan bugünkü cami de tek kubbeli ve kare planlıdır. Üç bölümlü son cemaat yerinin iki köşesinde iki minaresi vardır. Mimar Sinan’ın Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nde başlattığı bir mimari tasarım ve strüktür, 19. yüzyılın sonlarında bu yapıda da uygulanmıştır. Sadabat, Dolmabahçe, Ortaköy camiilerine de benzer mimari görünümdedir. Bu tasarımda kubbe dört köşeye oturtulmuş olduğundan duvarlar taşıyıcı özelliklerini kısmen kaybetmiş, böylece çok sayıda pencere açılabilmiş ve özellikle üst kısımlarda yelpaze biçimi yayılan pencere düzeni gerçekleştirilebilmiştir. Bugünkü yapının mimarının kim olduğu hakkında kesin bilgi yoktur. Son yıllarda mimar için Sarkis Balyan adı söylenmekteyse de 1878 yılında devlet başmimarı unvanını alan Sarkis’in ve mensubu olduğu mimar ailesinin eserlerini içeren listelerde Cihangir Camii adına rastlanmaması bu bilginin ihtiyatla karşılanmasını gerektirir. Cihangir Camii gerek planlanması gerekse süslemeleriyle gayet ölçülü bir eserdir. İçerideki kalem işleri büyük ölçüde devrinin özelliklerini korumaktadır. Caminin sade, gösterişten uzak süslemeleri ve tasarım sadeliğine karşın, 19. yy. daki batılılaşma etkileri cephe süslemelerinde dönemin bir karakteristiği olarak barok, rokoko, neoklasik, ampir süslemeler ile kendini göstermiştir. Mimarinin yanısıra, Caminin manzarası da muhteşemdir.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
Αναζήτηση αποτελεσμάτων