• Uzaydan İnsanlığa Bir Ders

    178 gün boyunca Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kalan astronot Ron Garan, dünyaya bambaşka bir bakış açısıyla döndü:

    Yörüngeden bakıldığında Dünya; sınırları olmayan, ışıldayan mavi bir küre… karanlıkta kırılgan bir gemi gibi görünüyordu.
    Atmosferin ince bir örtü olduğunu, şimşeklerin stroboskop ışıkları gibi çaktığını, kutuplarda ise kuzey ve güney ışıklarının dans ettiğini gördü.

    Ama yeryüzünde biz hâlâ bölünmüş durumdayız: sınırlar, politikalar, çatışmalar…
    Garan’ın mesajı çok net:

    Önceliklerimiz şöyle olmalı:
    Önce gezegen
    Sonra toplum
    En sonda ekonomi

    Dünya bizim ortak uzay gemimizdir. Hepimiz mürettebatız, yolcu değil.
    Geleceğimiz, bizi bölen değil bizi birleştiren şeylere odaklanmamıza bağlı.

    #Bilim #Uzay #Gezegenimiz
    🔭✨ Uzaydan İnsanlığa Bir Ders 178 gün boyunca Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kalan astronot Ron Garan, dünyaya bambaşka bir bakış açısıyla döndü: 🌍 Yörüngeden bakıldığında Dünya; sınırları olmayan, ışıldayan mavi bir küre… karanlıkta kırılgan bir gemi gibi görünüyordu. 🌌 Atmosferin ince bir örtü olduğunu, şimşeklerin stroboskop ışıkları gibi çaktığını, kutuplarda ise kuzey ve güney ışıklarının dans ettiğini gördü. Ama yeryüzünde biz hâlâ bölünmüş durumdayız: sınırlar, politikalar, çatışmalar… Garan’ın mesajı çok net: 🔑 Önceliklerimiz şöyle olmalı: 1️⃣ Önce gezegen 🌍 2️⃣ Sonra toplum 🤝 3️⃣ En sonda ekonomi 💰 ⚡ Dünya bizim ortak uzay gemimizdir. Hepimiz mürettebatız, yolcu değil. Geleceğimiz, bizi bölen değil bizi birleştiren şeylere odaklanmamıza bağlı. #Bilim #Uzay #Gezegenimiz
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • 🇺🇲 USA 1 - 2 TÜRKİYE A friendly match before the 2026 World Cup ️ Bravo Türkiye Bizim Gençler ♥️
    🇺🇲 USA 1 - 2 TÜRKİYE 🇹🇷 A friendly match before the 2026 World Cup 🏆🥇⚽️ Bravo Türkiye 👏 Bizim Gençler ♥️
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Doğmadan Önce Kızlarının Kaderini Yazmış Bir Adam:

    1980 yılında, Richard Williams televizyon izlerken Romanyalı bir tenisçinin bir turnuva kazanarak 40.000 dolarlık bir çek aldığını gördü.
    Bu miktar, onun bir yılda kazandığından çok daha fazlaydı.

    O an… her şeyi değiştirdi.

    Televizyonu kapattı, bir kâğıt ve kalem aldı… ve tam 78 sayfalık bir plan yazdı.
    Hedefi: Henüz doğmamış kızlarının bir gün dünya tenisinde zirveye oturmasıydı.

    Ama ufak bir sorun vardı:
    Richard tenis hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
    Amerika’nın en tehlikeli mahallelerinden biri olan Compton, California’da yaşıyordu.
    Ve cebinde tek kuruş yoktu.

    Beş yıl boyunca tenis dergilerini okudu, kasetler izledi, hareketleri öğrendi… tek başına, koçsuz.
    Sonra önce Venus’un, ardından Serena’nın eline birer raket verdi.
    Ve rüya… başlamış oldu.

    Zengin kulüplerden yere atılan eski topları topladı.
    Kızlarıyla harabe durumdaki halka açık kortlarda antrenman yaptı.
    Çoğu zaman, onları korumaya çalışırken çeteler tarafından dövüldü.
    Bir seferinde kortu terk etmediği için burnu, çenesi, parmakları kırıldı… dişleri söküldü.

    “Tarih, dişsiz bu adamı cesaretin simgesi olarak hatırlayacak,” diye yazmıştı bir gün günlüğüne.

    Tenis; beyazların, zenginlerin, dışlayıcıların sporuydu.
    Bu siyah aile… rahatsız ediciydi.
    Bir gün kızları sordu:
    “Baba, neden herkes bize öyle bakıyor?”

    Richard gözünü kırpmadan cevapladı:
    “Çünkü bu kadar güzel insanlara alışık değiller.”

    Yıllar sonra, takvim Wimbledon 2000’i gösterdi.
    Genç, siyah, güçlü bir kadın korta çıktı. Babası tribündeydi.
    Venus Williams, ilk Grand Slam’ini kazandı.
    Ve Richard… gözleri yaşlı dans etti.

    Sonra Serena geldi.
    23 Grand Slam şampiyonluğu.
    Spor tarihine silinmez bir iz.

    Ama madalyalardan çok önce…
    Alaylara, ırkçı hakaretlere, acımasız kıyaslara katlandılar.
    Babaları onlara öğretti: En güçlü cevap, raketle verilir.

    “Bir gün Wimbledon’ı kazanacağız.
    Ve bu bizim için olmayacak.
    Amerika’nın yoksulları ve unutulmuşları için olacak.” — Richard Williams

    Bugün milyonlarca küçük kız — ve oğlan — biliyor ki:
    Evet, bu mümkün.

    Çünkü bir baba, onlar daha hayal bile kuramadan… onlar için hayal kurmaya cesaret etti.
    Doğmadan Önce Kızlarının Kaderini Yazmış Bir Adam: 1980 yılında, Richard Williams televizyon izlerken Romanyalı bir tenisçinin bir turnuva kazanarak 40.000 dolarlık bir çek aldığını gördü. Bu miktar, onun bir yılda kazandığından çok daha fazlaydı. O an… her şeyi değiştirdi. Televizyonu kapattı, bir kâğıt ve kalem aldı… ve tam 78 sayfalık bir plan yazdı. Hedefi: Henüz doğmamış kızlarının bir gün dünya tenisinde zirveye oturmasıydı. Ama ufak bir sorun vardı: Richard tenis hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Amerika’nın en tehlikeli mahallelerinden biri olan Compton, California’da yaşıyordu. Ve cebinde tek kuruş yoktu. Beş yıl boyunca tenis dergilerini okudu, kasetler izledi, hareketleri öğrendi… tek başına, koçsuz. Sonra önce Venus’un, ardından Serena’nın eline birer raket verdi. Ve rüya… başlamış oldu. Zengin kulüplerden yere atılan eski topları topladı. Kızlarıyla harabe durumdaki halka açık kortlarda antrenman yaptı. Çoğu zaman, onları korumaya çalışırken çeteler tarafından dövüldü. Bir seferinde kortu terk etmediği için burnu, çenesi, parmakları kırıldı… dişleri söküldü. “Tarih, dişsiz bu adamı cesaretin simgesi olarak hatırlayacak,” diye yazmıştı bir gün günlüğüne. Tenis; beyazların, zenginlerin, dışlayıcıların sporuydu. Bu siyah aile… rahatsız ediciydi. Bir gün kızları sordu: “Baba, neden herkes bize öyle bakıyor?” Richard gözünü kırpmadan cevapladı: “Çünkü bu kadar güzel insanlara alışık değiller.” Yıllar sonra, takvim Wimbledon 2000’i gösterdi. Genç, siyah, güçlü bir kadın korta çıktı. Babası tribündeydi. Venus Williams, ilk Grand Slam’ini kazandı. Ve Richard… gözleri yaşlı dans etti. Sonra Serena geldi. 23 Grand Slam şampiyonluğu. Spor tarihine silinmez bir iz. Ama madalyalardan çok önce… Alaylara, ırkçı hakaretlere, acımasız kıyaslara katlandılar. Babaları onlara öğretti: En güçlü cevap, raketle verilir. “Bir gün Wimbledon’ı kazanacağız. Ve bu bizim için olmayacak. Amerika’nın yoksulları ve unutulmuşları için olacak.” — Richard Williams Bugün milyonlarca küçük kız — ve oğlan — biliyor ki: Evet, bu mümkün. Çünkü bir baba, onlar daha hayal bile kuramadan… onlar için hayal kurmaya cesaret etti.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • UEFA Uluslar A Ligi’ne yükselen #BizimÇocuklar’ı yürekten tebrik ediyorum.
    UEFA Uluslar A Ligi’ne yükselen #BizimÇocuklar’ı yürekten tebrik ediyorum. 🇹🇷
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Cuma Hutbesi: "İslam, Varlık Sebebimizdir"

    Muhterem Müslümanlar!

    Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim…”[1]

    Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İslam dini kendisine düşmanlık besleyenlere üstün olmaya devam edecektir. İslam’a karşı olanlar ve onu terk edenler ise ona asla zarar veremeyecektir.”[2]

    Aziz Müminler!

    Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimet İslam’dır. İslam, Hz. Âdem’le başlayan, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) ile kemale eren, Allah’ın razı olduğu tek dindir. İslam; insanlığın hidayet ve iyiliği, yeryüzünün imar ve ıslahı için gönderilen rahmet ve merhamet dinidir. Akıllara rehberlik eden, ruhlara huzur veren, kalpleri sükûnete erdiren ilim, hikmet ve irfan dinidir. Yaratılışımızın gayesini öğreten, dünya ve ahiret dengesini nasıl kuracağımızı bildiren hayat dinidir.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Cahiliye döneminin bütün karanlıklarını aydınlığa çeviren İslam’dır. Diri diri toprağa gömülen kız çocukları İslam’la hayat bulmuştur. Kadınlar, hak ettikleri gerçek saygınlığa İslam’la kavuşmuştur. Ezilen, hor görülen, hak ve hukuku çiğnenen mazlumlar İslam’la özgürlüklerine kavuşmuştur. اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ “Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getireninizdir.”[3] ayetinde de ifade edildiği üzere, üstünlüğün; ırk ve cinsiyette, makam ve servette, şan ve şöhrette değil, takvada olduğunu bütün dünyaya İslam ilan etmiştir. Yalana, aldatmaya ve hileye bulaşmadan; fırsatçılık, stokçuluk ve karaborsacılık yapmadan; kul ve kamu hakkına girmeden helal kazanç elde etmenin yollarını insanlığa İslam haber vermiştir. Anne ve babaya hürmet etmeyi, ailemize gereken ilgi ve alakayı göstermeyi, akraba ve komşularımızın haklarını gözetmeyi, iyilik ve hayırda yarışmayı bizlere İslam öğretmiştir.

    Değerli Müminler!

    Ne hazindir ki, insanî değerlerin ve ahlakî erdemlerin örselendiği, küresel kötülüklerin her geçen gün dünyayı yaşanmaz hale getirdiği dönemlerden geçiyoruz. Maalesef, Müslümanlar da yaşanan bu olumsuzluklara çare üretmek yerine popüler kültürün etkisiyle kimliklerine yabancılaşıyorlar. Bütün bu sıkıntılar bizi asla umutsuzluğa düşürmemeli, aksine İslam’ın hayat veren ilkelerini bütün insanlıkla buluşturmak için maddi ve manevi alanda daha fazla çalışmaya teşvik etmelidir. Allah’ın vaadi odur ki, insana ancak çalıştığının karşılığı vardır, çalışmasının karşılığı da kendisine gösterilecektir.[4]

    Aziz Müslümanlar!

    İslam, bizim dünümüz, bugünümüz ve yarınımızdır. İslam, bizim varlık sebebimizdir. Biz, onunla şeref bulur, onunla yüceliriz. O halde, İslam’ı istediğimiz gibi değil Yüce Rabbimizin emrettiği, Allah Resûlü (s.a.s)’in öğrettiği gibi yaşamaya gayret gösterelim. Giyimden kuşama, yemeden içmeye, alışverişten ticarete, aile hayatından akraba ve komşuluk ilişkilerine, hâsılı hayatın her anına ve her alanına İslamî değerleri aktaralım. İmanımız, ibadetlerimiz ve güzel ahlakımızla insanların örnek alabileceği iyi ve hayırlı bir Müslüman olmaya gayret edelim. Bize bakan, İslam’ın güzelliklerini bizde görsün ve İslam’ı sevsin. İslam’ı öyle güzel ve öyle doğru yaşayalım, olduğumuz gibi görünüp göründüğümüz gibi olalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Unutmayalım ki, bizim vesilemizle bir insanın İslam’a muhabbet beslemesi, hidayete erip onu en güzel bir şekilde yaşamaya başlaması dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır.

    Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in Veda Hutbesinde bize bıraktığı şu vasiyeti ile tamamlıyorum: “Size iki şey bıraktım. Bunlara sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[5]

    [1] Mâide, 5/3.
    [2] İbn Hanbel, V, 100.
    [3] Hucurât, 49/13.
    [4] Necm, 53/39,40.
    [5] Muvatta’, Kader, 3.
    Cuma Hutbesi: "İslam, Varlık Sebebimizdir" Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim…”[1] Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İslam dini kendisine düşmanlık besleyenlere üstün olmaya devam edecektir. İslam’a karşı olanlar ve onu terk edenler ise ona asla zarar veremeyecektir.”[2] Aziz Müminler! Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimet İslam’dır. İslam, Hz. Âdem’le başlayan, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) ile kemale eren, Allah’ın razı olduğu tek dindir. İslam; insanlığın hidayet ve iyiliği, yeryüzünün imar ve ıslahı için gönderilen rahmet ve merhamet dinidir. Akıllara rehberlik eden, ruhlara huzur veren, kalpleri sükûnete erdiren ilim, hikmet ve irfan dinidir. Yaratılışımızın gayesini öğreten, dünya ve ahiret dengesini nasıl kuracağımızı bildiren hayat dinidir. Kıymetli Müslümanlar! Cahiliye döneminin bütün karanlıklarını aydınlığa çeviren İslam’dır. Diri diri toprağa gömülen kız çocukları İslam’la hayat bulmuştur. Kadınlar, hak ettikleri gerçek saygınlığa İslam’la kavuşmuştur. Ezilen, hor görülen, hak ve hukuku çiğnenen mazlumlar İslam’la özgürlüklerine kavuşmuştur. اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ “Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getireninizdir.”[3] ayetinde de ifade edildiği üzere, üstünlüğün; ırk ve cinsiyette, makam ve servette, şan ve şöhrette değil, takvada olduğunu bütün dünyaya İslam ilan etmiştir. Yalana, aldatmaya ve hileye bulaşmadan; fırsatçılık, stokçuluk ve karaborsacılık yapmadan; kul ve kamu hakkına girmeden helal kazanç elde etmenin yollarını insanlığa İslam haber vermiştir. Anne ve babaya hürmet etmeyi, ailemize gereken ilgi ve alakayı göstermeyi, akraba ve komşularımızın haklarını gözetmeyi, iyilik ve hayırda yarışmayı bizlere İslam öğretmiştir. Değerli Müminler! Ne hazindir ki, insanî değerlerin ve ahlakî erdemlerin örselendiği, küresel kötülüklerin her geçen gün dünyayı yaşanmaz hale getirdiği dönemlerden geçiyoruz. Maalesef, Müslümanlar da yaşanan bu olumsuzluklara çare üretmek yerine popüler kültürün etkisiyle kimliklerine yabancılaşıyorlar. Bütün bu sıkıntılar bizi asla umutsuzluğa düşürmemeli, aksine İslam’ın hayat veren ilkelerini bütün insanlıkla buluşturmak için maddi ve manevi alanda daha fazla çalışmaya teşvik etmelidir. Allah’ın vaadi odur ki, insana ancak çalıştığının karşılığı vardır, çalışmasının karşılığı da kendisine gösterilecektir.[4] Aziz Müslümanlar! İslam, bizim dünümüz, bugünümüz ve yarınımızdır. İslam, bizim varlık sebebimizdir. Biz, onunla şeref bulur, onunla yüceliriz. O halde, İslam’ı istediğimiz gibi değil Yüce Rabbimizin emrettiği, Allah Resûlü (s.a.s)’in öğrettiği gibi yaşamaya gayret gösterelim. Giyimden kuşama, yemeden içmeye, alışverişten ticarete, aile hayatından akraba ve komşuluk ilişkilerine, hâsılı hayatın her anına ve her alanına İslamî değerleri aktaralım. İmanımız, ibadetlerimiz ve güzel ahlakımızla insanların örnek alabileceği iyi ve hayırlı bir Müslüman olmaya gayret edelim. Bize bakan, İslam’ın güzelliklerini bizde görsün ve İslam’ı sevsin. İslam’ı öyle güzel ve öyle doğru yaşayalım, olduğumuz gibi görünüp göründüğümüz gibi olalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Unutmayalım ki, bizim vesilemizle bir insanın İslam’a muhabbet beslemesi, hidayete erip onu en güzel bir şekilde yaşamaya başlaması dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır. Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in Veda Hutbesinde bize bıraktığı şu vasiyeti ile tamamlıyorum: “Size iki şey bıraktım. Bunlara sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”[5] [1] Mâide, 5/3. [2] İbn Hanbel, V, 100. [3] Hucurât, 49/13. [4] Necm, 53/39,40. [5] Muvatta’, Kader, 3.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Allah diledi mi, sebepleri başka sebeplerle değiştirir. Allah diledi mi, bir kapıyı kapatıp başka kapıyı açar.

    Sen sanki, herşeye sahipmişsin gibi rızâ göster. Allah’ın hakkımızda yazdığı, bizim istediğimizden daha hoştur.

    ▪︎ İmâm Şa’râvi Hz. (k.s)
    Allah diledi mi, sebepleri başka sebeplerle değiştirir. Allah diledi mi, bir kapıyı kapatıp başka kapıyı açar. Sen sanki, herşeye sahipmişsin gibi rızâ göster. Allah’ın hakkımızda yazdığı, bizim istediğimizden daha hoştur. ▪︎ İmâm Şa’râvi Hz. (k.s)
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur"

    Muhterem Müslümanlar!

    Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür.

    Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1]

    Aziz Müminler!

    Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim.

    Değerli Müminler!

    Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4]

    Aziz Müslümanlar!

    Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir.

    Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5]

    [1] Zümer, 39/53.
    [2] Hûd, 11/42.
    [3] Tevbe, 9/129.
    [4] Âl-i İmrân, 3/54.
    [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    Cuma Hutbesi: "Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur" Muhterem Müslümanlar! Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği duygulardan biri de umuttur. Umut; tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, O’nun yardımına ve desteğine sonsuz güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı çabayla birleştirerek, geçmişin muhasebesini yapıp geleceğe kararlılıkla yol almaktır. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini arttıran ilahi bir rahmettir. Beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür. Umutsuzluk ise, insanın yaşama sevincini yok eder. Geleceğe dair hayallerini karartır. Kişiyi tembelliğe düşürüp sorumluluktan uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[1] Aziz Müminler! Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği bütün peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla yitirmemişlerdir. Nitekim Hz. Âdem Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat etmiş, “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma.”[2] diyerek onun hidayete ermesini ümitle beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını asla kaybetmemiş, şifa bulmak için bütün tedavi yollarına başvurmuştur. Allah Resûlü (s.a.s) ise, meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ “...Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”[3] diyerek Rabbine sığınmıştır. Kıymetli Müslümanlar! Bizler de zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Oysaki derdimiz ve sıkıntımız ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve bütün insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı tezyin edelim. Değerli Müminler! Bugün, dünyayı savaş alanına çevirmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadırlararndedir. . Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın erkek, büyük küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını dahi engelleyerek onları dünyanın gözü önünde ölüme terk etmektedirler. Diğer taraftan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yaygınlaştırarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette de buyrulduğu üzere, وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”[4] Aziz Müslümanlar! Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ve ideallerine ulaşmaları noktasında onlara her türlü desteği sağlamaktır. Günaha dalmış, harama bulaşmış; alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhamet elimizi uzatmak, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermektir. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım...”[5] [1] Zümer, 39/53. [2] Hûd, 11/42. [3] Tevbe, 9/129. [4] Âl-i İmrân, 3/54. [5] Buhârî, Vudû’, 75.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • THK-13 uçan kanat, Türk hayalet bombardıman uçağını ilk üreten biz olduğumuzu biliyor musunuz?

    Amerikan tarafından kopya edilerek 1981’de üretilen B2 Bombardıman Uçağı, şu anda 1 adetinin piyasa satış fiyatı Milyar $’dır. Biz ize bu uçağı ilk üreten ülke olmamıza rağmen bizden çalınmıştır.

    1948 yılında THK-13 uçan kanat Türk hayalet bombardıman uçaği projesi yüksek mühendis Yavuz Kansu tarafından tasarlanmıstır.

    Test uçuslarını Kadri Kavuçu ve Cemal Uygun tarafından gerçekleştirilmiştir. Eğer fabrika kötüleme karalama ve uğraşlar neticesinde kapatılmasaydı Türkiye'nin bombardıman uçağı olacaktı.

    Aynı tarihte USA’de NORTHROP YB-49 FLYİNG WİNG adında aynı proje uzerinde çalışmıs ve başarılı olamamışlardır. Proje 1980 yılına ertelenmış ve bugun USA AİR FORCE ‘de bulunan B-2 uçağının aynısıdır. Ne yazık ki bizim uçağımız, bizim tasarımımız şuan Amerika’da.

    Bugün Türkiye'nin yeniden uçan kanat tasarımıyla insansız bombardıman uçaklarının ilk örneği olan Anka-3'ü geliştirmesi, bağımsızlık savaşında büyük bir mücadelesi ve meydan okumadır.
    THK-13 uçan kanat, Türk hayalet bombardıman uçağını ilk üreten biz olduğumuzu biliyor musunuz? Amerikan tarafından kopya edilerek 1981’de üretilen B2 Bombardıman Uçağı, şu anda 1 adetinin piyasa satış fiyatı Milyar $’dır. Biz ize bu uçağı ilk üreten ülke olmamıza rağmen bizden çalınmıştır. 1948 yılında THK-13 uçan kanat Türk hayalet bombardıman uçaği projesi yüksek mühendis Yavuz Kansu tarafından tasarlanmıstır. Test uçuslarını Kadri Kavuçu ve Cemal Uygun tarafından gerçekleştirilmiştir. Eğer fabrika kötüleme karalama ve uğraşlar neticesinde kapatılmasaydı Türkiye'nin bombardıman uçağı olacaktı. Aynı tarihte USA’de NORTHROP YB-49 FLYİNG WİNG adında aynı proje uzerinde çalışmıs ve başarılı olamamışlardır. Proje 1980 yılına ertelenmış ve bugun USA AİR FORCE ‘de bulunan B-2 uçağının aynısıdır. Ne yazık ki bizim uçağımız, bizim tasarımımız şuan Amerika’da. Bugün Türkiye'nin yeniden uçan kanat tasarımıyla insansız bombardıman uçaklarının ilk örneği olan Anka-3'ü geliştirmesi, bağımsızlık savaşında büyük bir mücadelesi ve meydan okumadır.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Amerikada yapılan gösteri uçuşundan sonra televizyon spikeri

    Türk yıldızları gösteri pilotumuz Evren AYNA'ya muzipçe gülerek ve tepeden bakarak sorar.

    Uçaklarınızın altındaki kartal figürünü Thunder birds (ABD gösteri filosu) lerden mi aldınız.

    Evren AYNA'nın cevabı aynen şöyledir;

    ''Uçaklarımızın altındaki çift başlı kartal figürü tarihteki büyük Türk imparatorluklarından biri olan Selçuklu'lardan gelmektedir, aynı zamanda
    Hava kuvvetlerimizin de sembolüdür, doğunun ve batının hakimi olmayı betimler ve bizim kültürümüzde 1000 yıllık bir geçmişe sahiptir.

    Biz bu nedenle kullanıyoruz, ama Thunder birds bu figürü nereden aldı, hangi tarihsel geçmişe dayanarak kullanıyor bilmiyorum isterseniz onlara sorun, nereden bulduklarını belki anlatırlar.''
    Amerikada yapılan gösteri uçuşundan sonra televizyon spikeri Türk yıldızları gösteri pilotumuz Evren AYNA'ya muzipçe gülerek ve tepeden bakarak sorar. Uçaklarınızın altındaki kartal figürünü Thunder birds (ABD gösteri filosu) lerden mi aldınız. Evren AYNA'nın cevabı aynen şöyledir; ''Uçaklarımızın altındaki çift başlı kartal figürü tarihteki büyük Türk imparatorluklarından biri olan Selçuklu'lardan gelmektedir, aynı zamanda Hava kuvvetlerimizin de sembolüdür, doğunun ve batının hakimi olmayı betimler ve bizim kültürümüzde 1000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz bu nedenle kullanıyoruz, ama Thunder birds bu figürü nereden aldı, hangi tarihsel geçmişe dayanarak kullanıyor bilmiyorum isterseniz onlara sorun, nereden bulduklarını belki anlatırlar.''
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
  • Kıbrıs haritasına baktığınızda fark etmiş olmanız muhtemel olan bir çıkıntı var. İşte onun hikayesi.
    kıbrıs barış harekatı hatırası olan çıkıntıdır.
    Aşağıda gördüğünüz kıbrıs haritasında, rum kesimine doğru girmiş bir çıkıntı var. fark ettiniz mi? daire içerisinde. daha yakından bakın. Rum kesimine harita üzerinde küfreder gibi haritalı bir mesaj

    Burada kktc'nin akıncılar ilçesini görüyorsunuz. burası kıbrıs rum kesimi topraklarına doğru 9-10 km boyunca girmiş bir bölge. ilginç bir hikayesi var buranın.
    1974 kıbrıs barış harekatı sırasında rum birliklerini ezen türk ordusunun önünde pek bir engel kalmamıştı. ama artık nato bizi tehdit ediyor, durmazsak türkiye'ye müdahale edeceklerinden bahsediliyordu. zaten biz de alacağımızı almış, türkleri rum mezaliminden kurtarmıştık ve bunun üzerine kıbrıs'taki türk ilerleyişinin durmasına karar verildi.
    kıbrıs'taki tüm birliklerimize yerlerinde kalmaları, daha fazla ilerlememeleri emredildi.
    lakin bu akıncılar bölgesindeki zırhlı birliklerimizin başındaki albayımız bu emre uymadı. ilerleyişini sürdürdü.

    bir uyarı, iki uyarı... en son uyarı gelip birliklerimiz durduğunda güney kıbrıs'a doğru 10 kilometre girmişti bile. ve burada durdu.

    aslında larnaka'ya kadar durmayı düşünmüyordu. ama onu durdurdular. zira durmadığı takdirde "hain ilan edileceği ve bizzat bizim uçaklarımız tarafından bombalanacağı" söylendiği için durmak zorunda kaldı...

    işte o günden bugüne elimizde yadigar rum tarafına doğru bu 10 kilometrelik çıkıntı kaldı... Albayımızın mizahi bir yönüde yok değil küfreder gibi sağlam mesaj içeren bir haritaya imza atılmasına sebep olmuş
    ☪︎ ЋץҐИ ☪︎
    Süleyman Efe KOCAZEYBEK .
    Kıbrıs haritasına baktığınızda fark etmiş olmanız muhtemel olan bir çıkıntı var. İşte onun hikayesi. kıbrıs barış harekatı hatırası olan çıkıntıdır. Aşağıda gördüğünüz kıbrıs haritasında, rum kesimine doğru girmiş bir çıkıntı var. fark ettiniz mi? daire içerisinde. daha yakından bakın. Rum kesimine harita üzerinde küfreder gibi haritalı bir mesaj 😊 Burada kktc'nin akıncılar ilçesini görüyorsunuz. burası kıbrıs rum kesimi topraklarına doğru 9-10 km boyunca girmiş bir bölge. ilginç bir hikayesi var buranın. 1974 kıbrıs barış harekatı sırasında rum birliklerini ezen türk ordusunun önünde pek bir engel kalmamıştı. ama artık nato bizi tehdit ediyor, durmazsak türkiye'ye müdahale edeceklerinden bahsediliyordu. zaten biz de alacağımızı almış, türkleri rum mezaliminden kurtarmıştık ve bunun üzerine kıbrıs'taki türk ilerleyişinin durmasına karar verildi. kıbrıs'taki tüm birliklerimize yerlerinde kalmaları, daha fazla ilerlememeleri emredildi. lakin bu akıncılar bölgesindeki zırhlı birliklerimizin başındaki albayımız bu emre uymadı. ilerleyişini sürdürdü. bir uyarı, iki uyarı... en son uyarı gelip birliklerimiz durduğunda güney kıbrıs'a doğru 10 kilometre girmişti bile. ve burada durdu. aslında larnaka'ya kadar durmayı düşünmüyordu. ama onu durdurdular. zira durmadığı takdirde "hain ilan edileceği ve bizzat bizim uçaklarımız tarafından bombalanacağı" söylendiği için durmak zorunda kaldı... işte o günden bugüne elimizde yadigar rum tarafına doğru bu 10 kilometrelik çıkıntı kaldı... Albayımızın mizahi bir yönüde yok değil küfreder gibi sağlam mesaj içeren bir haritaya imza atılmasına sebep olmuş 😊 ☪︎ ЋץҐИ ☪︎ Süleyman Efe KOCAZEYBEK 🇹🇷🇦🇿🇺🇿🇹🇲🇰🇬🇰🇿🇭🇺.
    0 Σχόλια 0 Μοιράστηκε
Αναζήτηση αποτελεσμάτων