• Cuma Hutbesi: "Alın Teri Mukaddestir"

    “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.” (Necm 53/39,40)

    Muhterem Müslümanlar!

    Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ashabıyla sohbet ederken yanlarından güçlü ve heybetli bir adam geçti. Adamın bu görüntüsünden etkilenen sahabeden bazıları, “Ey Allah’ın Resûlü! Keşke bu adam, gücünü Allah yolunda kullansa!” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: “Eğer bu kişi, ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlamak için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Anne ve babasının ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Kendi izzet ve onurunu korumak için çalışıyorsa yine Allah yolundadır.”[1]

    Aziz Müminler!

    Yüce dinimiz İslam, kişinin; Allah’ın emirlerine ve yasaklarına riayet ederek kendisinin ve ailesinin rızkını helal ve meşru yollardan temin etmesini, kimseye yük olmadan çalışmasını bir ibadet olarak görmüştür. El emeğini ve alın terini mukaddes kabul etmiştir. Tembelliği, miskinliği, dilenmeyi, zamanı ve hayatı israf etmeyi ise yasaklamıştır. Cenâb-ı Hak, “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.”[2] buyurarak bizlere; dünya ve ahiret huzurunu elde etmek için çalışmayı öğütlemiştir.

    Kıymetli Müslümanlar!

    Dinimiz, kazancın helal olması kadar, kazanç yollarının meşru olmasına da önem vermektedir. Bu sebeple; çalışmanın, işyeri açmanın, kazanç elde etmenin kuralları ve âdâbı vardır. Allah’ın haram kıldığı şeylerin alınıp satılması meşru değildir. Dolayısıyla Müslüman; akıl ve iradeyi yok eden, kazaların yaşanmasına, cinayetlerin işlenmesine sebep olan alkolü üretemez, alamaz, satamaz, kullanamaz ve kullanılmasına katkıda bulunamaz. Yuvaları dağıtan, toplumsal hayatta kapanmaz yaralar açan kumarı oynayamaz, oynatamaz ve oynanmasına imkân sağlayamaz. Malın ve ömrün bereketini götüren, emeğin ve alın terinin düşmanı olan faizi alamaz, veremez, ona aracı olamaz. Toplumsal barışı bozan karaborsacılık, tefecilik ve stokçuluk gibi haramları işleyemez, bunlardan kazanç elde edemez.

    Değerli Müminler!

    İslam’a göre işçi olmanın da bir takım sorumlulukları vardır. İşçi; rızkını temin ettiği işyerini ve orada bulunan malzemeleri bir emanet olarak bilmeli, onlara asla zarar vermemelidir. İşyerindeki hiçbir eşyayı şahsi ihtiyaçları için kullanmamalı, özel bilgileri başkalarıyla paylaşmamalıdır. İşçi; çalışma saatlerine riayet etmeli, işini aksatmamalıdır. Beraber çalıştığı arkadaşlarına karşı saygılı olmalı, onların haklarını kendi hakkı gibi gözetmeli, onlara zarar verecek davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır.

    Aziz Müslümanlar!

    İslam, işverene de birçok vazife yüklemiştir. İşveren; Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, “Çalışana ücretini, teri kurumadan verin.”[3] uyarısını dikkate alarak işçiye hakkını tam ve zamanında vermekle yükümlüdür. Dolayısıyla işveren; ucuz iş gücü adına, işçiyi; ağır şartlarda, az bir ücretle çalıştıramaz, onu sosyal haklarından mahrum bırakamaz.

    İşveren, aynı zamanda işçinin insanî ihtiyaç ve haklarını kullanmasını sağlamakla sorumludur. Bu sebepledir ki, işveren; Cenâb-ı Hakk’ın, “…Namaz, müminler için vakitleri belirlenmiş farz bir ibadettir.”[4] ayeti apaçık ortadayken, işçinin; beş vakit namaz ve Cuma namazını vaktinde eda etmesine; oruç tutmasına; Allah’ın emri, müminin süsü olan tesettürü kuşanmasına engel olamaz. Ayrıca işveren, işçinin; dinlenme saatlerini, haftalık veya yıllık izinlerini kullanmasını da kısıtlayamaz.

    İşveren; Yüce Rabbimizin, فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ “…Heva ve hevesinize kapılıp adaletten sapmayın…”[5] emrine uyarak işçinin, hak ve hukukunu da korumakla mükelleftir. Bu nedenledir ki, işçiye, sistematik bir baskı uygulayamaz. Onun; onur ve iffetini, şeref ve haysiyetini zedeleyecek söz, tutum ve davranışlarda bulunamaz. Onu, haksız şekilde işten çıkaramaz, ailesini ve çocuklarını mağdur edemez.

    İşveren; işyerinin güvenliğinin sağlanmasından, işçinin sağlıklı bir iş ortamında çalışmasından da mesuldür. Hiçbir işçi; canının tehlikeye gireceği, akıl, beden ve ruh sağlığının bozulacağı bir işte istihdam edilemez. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Kim insanlara zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim insanlara zorluk çıkarırsa, Allah da ona zorluk çıkarır.”[6]

    Kıymetli Müminler!

    Allah katında işçi ya da işveren olmanın bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, takvadadır; yani Allah’tan hakkıyla sakınmak, O’nun emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmaktır. Öyleyse, Rabbimizin rızasını, adaleti, hakkaniyeti, dürüstlüğü ve gönül kazanmayı tüm kazançların üstünde görelim. Unutmayalım ki, huzur ve mutluluk; sadece tüketmek ve biriktirmekte değil, paylaşmakta ve kanaat göstermektedir.

    Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “….Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı er ya da geç elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan hakkıyla sakının ve rızkınızı güzel yollardan isteyin. Helal olanı alın. Haramdan kaçının.”[7]

    1 Taberânî, el-Mu’cemû’l-evsat, VII, 56.

    [2] Necm 53/39,40.

    [3] İbn Mâce, Rühûn, 4.

    [4] Nisâ, 4/103.

    [5] Nisâ, 4/135.

    [6] Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31.

    [7] İbn Mâce, Ticâret, 2.

    https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/37580/cuma-hutbesi-alin-teri-mukaddestir
    Cuma Hutbesi: "Alın Teri Mukaddestir" “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.” (Necm 53/39,40) Muhterem Müslümanlar! Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ashabıyla sohbet ederken yanlarından güçlü ve heybetli bir adam geçti. Adamın bu görüntüsünden etkilenen sahabeden bazıları, “Ey Allah’ın Resûlü! Keşke bu adam, gücünü Allah yolunda kullansa!” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: “Eğer bu kişi, ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlamak için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Anne ve babasının ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Kendi izzet ve onurunu korumak için çalışıyorsa yine Allah yolundadır.”[1] Aziz Müminler! Yüce dinimiz İslam, kişinin; Allah’ın emirlerine ve yasaklarına riayet ederek kendisinin ve ailesinin rızkını helal ve meşru yollardan temin etmesini, kimseye yük olmadan çalışmasını bir ibadet olarak görmüştür. El emeğini ve alın terini mukaddes kabul etmiştir. Tembelliği, miskinliği, dilenmeyi, zamanı ve hayatı israf etmeyi ise yasaklamıştır. Cenâb-ı Hak, “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.”[2] buyurarak bizlere; dünya ve ahiret huzurunu elde etmek için çalışmayı öğütlemiştir. Kıymetli Müslümanlar! Dinimiz, kazancın helal olması kadar, kazanç yollarının meşru olmasına da önem vermektedir. Bu sebeple; çalışmanın, işyeri açmanın, kazanç elde etmenin kuralları ve âdâbı vardır. Allah’ın haram kıldığı şeylerin alınıp satılması meşru değildir. Dolayısıyla Müslüman; akıl ve iradeyi yok eden, kazaların yaşanmasına, cinayetlerin işlenmesine sebep olan alkolü üretemez, alamaz, satamaz, kullanamaz ve kullanılmasına katkıda bulunamaz. Yuvaları dağıtan, toplumsal hayatta kapanmaz yaralar açan kumarı oynayamaz, oynatamaz ve oynanmasına imkân sağlayamaz. Malın ve ömrün bereketini götüren, emeğin ve alın terinin düşmanı olan faizi alamaz, veremez, ona aracı olamaz. Toplumsal barışı bozan karaborsacılık, tefecilik ve stokçuluk gibi haramları işleyemez, bunlardan kazanç elde edemez. Değerli Müminler! İslam’a göre işçi olmanın da bir takım sorumlulukları vardır. İşçi; rızkını temin ettiği işyerini ve orada bulunan malzemeleri bir emanet olarak bilmeli, onlara asla zarar vermemelidir. İşyerindeki hiçbir eşyayı şahsi ihtiyaçları için kullanmamalı, özel bilgileri başkalarıyla paylaşmamalıdır. İşçi; çalışma saatlerine riayet etmeli, işini aksatmamalıdır. Beraber çalıştığı arkadaşlarına karşı saygılı olmalı, onların haklarını kendi hakkı gibi gözetmeli, onlara zarar verecek davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır. Aziz Müslümanlar! İslam, işverene de birçok vazife yüklemiştir. İşveren; Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, “Çalışana ücretini, teri kurumadan verin.”[3] uyarısını dikkate alarak işçiye hakkını tam ve zamanında vermekle yükümlüdür. Dolayısıyla işveren; ucuz iş gücü adına, işçiyi; ağır şartlarda, az bir ücretle çalıştıramaz, onu sosyal haklarından mahrum bırakamaz. İşveren, aynı zamanda işçinin insanî ihtiyaç ve haklarını kullanmasını sağlamakla sorumludur. Bu sebepledir ki, işveren; Cenâb-ı Hakk’ın, “…Namaz, müminler için vakitleri belirlenmiş farz bir ibadettir.”[4] ayeti apaçık ortadayken, işçinin; beş vakit namaz ve Cuma namazını vaktinde eda etmesine; oruç tutmasına; Allah’ın emri, müminin süsü olan tesettürü kuşanmasına engel olamaz. Ayrıca işveren, işçinin; dinlenme saatlerini, haftalık veya yıllık izinlerini kullanmasını da kısıtlayamaz. İşveren; Yüce Rabbimizin, فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ “…Heva ve hevesinize kapılıp adaletten sapmayın…”[5] emrine uyarak işçinin, hak ve hukukunu da korumakla mükelleftir. Bu nedenledir ki, işçiye, sistematik bir baskı uygulayamaz. Onun; onur ve iffetini, şeref ve haysiyetini zedeleyecek söz, tutum ve davranışlarda bulunamaz. Onu, haksız şekilde işten çıkaramaz, ailesini ve çocuklarını mağdur edemez. İşveren; işyerinin güvenliğinin sağlanmasından, işçinin sağlıklı bir iş ortamında çalışmasından da mesuldür. Hiçbir işçi; canının tehlikeye gireceği, akıl, beden ve ruh sağlığının bozulacağı bir işte istihdam edilemez. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Kim insanlara zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim insanlara zorluk çıkarırsa, Allah da ona zorluk çıkarır.”[6] Kıymetli Müminler! Allah katında işçi ya da işveren olmanın bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, takvadadır; yani Allah’tan hakkıyla sakınmak, O’nun emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmaktır. Öyleyse, Rabbimizin rızasını, adaleti, hakkaniyeti, dürüstlüğü ve gönül kazanmayı tüm kazançların üstünde görelim. Unutmayalım ki, huzur ve mutluluk; sadece tüketmek ve biriktirmekte değil, paylaşmakta ve kanaat göstermektedir. Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “….Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı er ya da geç elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan hakkıyla sakının ve rızkınızı güzel yollardan isteyin. Helal olanı alın. Haramdan kaçının.”[7] 1 Taberânî, el-Mu’cemû’l-evsat, VII, 56. [2] Necm 53/39,40. [3] İbn Mâce, Rühûn, 4. [4] Nisâ, 4/103. [5] Nisâ, 4/135. [6] Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31. [7] İbn Mâce, Ticâret, 2. https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/37580/cuma-hutbesi-alin-teri-mukaddestir
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Mübarek Miraç Kandili’nin ülkemize, milletimize, İslâm alemine ve dünyamıza sağlık, esenlik ve barış getirmesini, Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

    Kandilimiz mübarek olsun…

    #MiraçKandili
    Mübarek Miraç Kandili’nin ülkemize, milletimize, İslâm alemine ve dünyamıza sağlık, esenlik ve barış getirmesini, Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Kandilimiz mübarek olsun… #MiraçKandili 🌙
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • D-8 11’inci Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ni Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirdik.

    Yaklaşık çeyrek asırlık geçmişe sahip Teşkilatımızın kuruluş felsefesinde yer alan barış, diyalog, iş birliği, adalet ve eşitlik kavramlarının önemi bugün daha iyi anlaşılıyor.

    Artan çatışmalar, krizler ve savaşlar karşısında maalesef küresel güvenlik ve istikrarı teminle görevli kurumlar sorumluluklarını yerine getirmiyor.

    Küresel iktisadi kurumlar cari gerçeklere ya uyum sağlayamıyor ya da ihtiyaç duyulan desteği vermekte zorlanıyor.

    Böylesine hassas bir dönemde gerçekleştirdiğimiz zirvemizde alacağımız kararların, sorunların çözümünde bize rehberlik etmesini ümit ediyorum.

    Toplantımızın temasını teşkil eden Gençler ve KOBİ’ler, ülkemizin son 22 yıldır ekonomi alanında kaydettiği ilerlemenin de lokomotifi oldu.

    Üye ülkeler olarak 1 milyarı aşan toplam nüfusumuzun çok büyük kısmı gençlerden oluşuyor.

    Türkiye olarak sürdürülebilir kalkınmanın ancak gençlerin ekonomiye azami iştirakiyle mümkün olabileceğini biliyoruz.

    Gençlerimizin teknolojik ve dijital becerileri ile girişimci ruhlarını geliştiren proje ve programlar yürütüyoruz.

    Keza KOBİ’lerin desteklenmesinde D-8’in mevcut imkânlarını daha etkin şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.

    Son yıllarda önemli atılımlar gerçekleştiren Azerbaycan’ın Teşkilatımıza üye olmasıyla birlikte bugün hamdolsun dünden daha güçlüyüz.

    Kardeş Azerbaycan’a D-8 ailemize hoş geldiniz diyorum.

    Bölgemizde ve dünyada önemli hadiseler cereyan ediyor.

    Suriye halkının birliğe, dayanışmaya, uzlaşıya ve savaş yorgunu ülkesini süratle ayağa kaldırmaya ihtiyacı var.

    Biz de komşuları ve kardeşleri olarak bu zorlu süreçte Suriye’de istikrarın sağlanmasına katkı sunmaya çalışıyoruz.

    Tüm dinî, mezhebî ve etnik grupların yan yana, sulh içinde yaşadığı terörden arındırılmış bir Suriye’nin inşası, en samimi beklentimizdir.

    D-8 üyeleri olarak bu zorlu mücadelelerinde Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmamız gerektiğine inanıyorum.
    D-8 11’inci Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ni Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirdik. Yaklaşık çeyrek asırlık geçmişe sahip Teşkilatımızın kuruluş felsefesinde yer alan barış, diyalog, iş birliği, adalet ve eşitlik kavramlarının önemi bugün daha iyi anlaşılıyor. Artan çatışmalar, krizler ve savaşlar karşısında maalesef küresel güvenlik ve istikrarı teminle görevli kurumlar sorumluluklarını yerine getirmiyor. Küresel iktisadi kurumlar cari gerçeklere ya uyum sağlayamıyor ya da ihtiyaç duyulan desteği vermekte zorlanıyor. Böylesine hassas bir dönemde gerçekleştirdiğimiz zirvemizde alacağımız kararların, sorunların çözümünde bize rehberlik etmesini ümit ediyorum. Toplantımızın temasını teşkil eden Gençler ve KOBİ’ler, ülkemizin son 22 yıldır ekonomi alanında kaydettiği ilerlemenin de lokomotifi oldu. Üye ülkeler olarak 1 milyarı aşan toplam nüfusumuzun çok büyük kısmı gençlerden oluşuyor. Türkiye olarak sürdürülebilir kalkınmanın ancak gençlerin ekonomiye azami iştirakiyle mümkün olabileceğini biliyoruz. Gençlerimizin teknolojik ve dijital becerileri ile girişimci ruhlarını geliştiren proje ve programlar yürütüyoruz. Keza KOBİ’lerin desteklenmesinde D-8’in mevcut imkânlarını daha etkin şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Son yıllarda önemli atılımlar gerçekleştiren Azerbaycan’ın Teşkilatımıza üye olmasıyla birlikte bugün hamdolsun dünden daha güçlüyüz. Kardeş Azerbaycan’a D-8 ailemize hoş geldiniz diyorum. Bölgemizde ve dünyada önemli hadiseler cereyan ediyor. Suriye halkının birliğe, dayanışmaya, uzlaşıya ve savaş yorgunu ülkesini süratle ayağa kaldırmaya ihtiyacı var. Biz de komşuları ve kardeşleri olarak bu zorlu süreçte Suriye’de istikrarın sağlanmasına katkı sunmaya çalışıyoruz. Tüm dinî, mezhebî ve etnik grupların yan yana, sulh içinde yaşadığı terörden arındırılmış bir Suriye’nin inşası, en samimi beklentimizdir. D-8 üyeleri olarak bu zorlu mücadelelerinde Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmamız gerektiğine inanıyorum.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Şam Suriye

    Emeviyye Cami Hayırlı Cumalar

    İslâm tarih ve mimarisinin en seçkin eserlerinden biri olan ve Şam-ı Şerifin kalbinde yer alan Emeviyye Cami göz alıcı güzelliği ve manevi atmosferiyle müminleri cem etmeye devam ediyor.

    🏻 Rabbim Suriye’nin huzur ve barış içerisinde güzel günlere kavuşmasını nasip eylesin. Türkiye-Suriye kardeşliğini daim eylesin.

    #HayırlıCumalar
    📍 Şam Suriye 🕌 Emeviyye Cami Hayırlı Cumalar ✨ İslâm tarih ve mimarisinin en seçkin eserlerinden biri olan ve Şam-ı Şerifin kalbinde yer alan Emeviyye Cami göz alıcı güzelliği ve manevi atmosferiyle müminleri cem etmeye devam ediyor. 🤲🏻 Rabbim Suriye’nin huzur ve barış içerisinde güzel günlere kavuşmasını nasip eylesin. Türkiye-Suriye kardeşliğini daim eylesin. 🌹 #HayırlıCumalar
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Mevlid Kandili'ni idrak ettiğimiz bu mübarek günde Alemlere Rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'i salavatlarla anıyorum. Teşrifiyle kainatın şereflendiği kutlu doğum gecesi tüm insanlığa barış getirsin. #MevlidKandili'miz mübarek olsun.

    İslam aleminin ve gönül coğrafyamızın Mevlid kandilini tebrik ediyor; bu mübarek gecenin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
    Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun...
    #mevlidkandili #12rebiulevvel #mübarekolsun #571
    #HzMuhammed⚘(sav)
    #istanbul #Turkey #Türkiye #world
    #Islamic #salaam #Selam #SelamNews #Muslim #Muslims #people
    Mevlid Kandili'ni idrak ettiğimiz bu mübarek günde Alemlere Rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'i salavatlarla anıyorum. Teşrifiyle kainatın şereflendiği kutlu doğum gecesi tüm insanlığa barış getirsin. #MevlidKandili'miz mübarek olsun. İslam aleminin ve gönül coğrafyamızın Mevlid kandilini tebrik ediyor; bu mübarek gecenin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun... #mevlidkandili #12rebiulevvel #mübarekolsun #571 #HzMuhammed⚘(sav) #istanbul #Turkey #Türkiye #world #Islamic #salaam #Selam #SelamNews #Muslim #Muslims #people
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Kıbrıs haritasına baktığınızda fark etmiş olmanız muhtemel olan bir çıkıntı var. İşte onun hikayesi.
    kıbrıs barış harekatı hatırası olan çıkıntıdır.
    Aşağıda gördüğünüz kıbrıs haritasında, rum kesimine doğru girmiş bir çıkıntı var. fark ettiniz mi? daire içerisinde. daha yakından bakın. Rum kesimine harita üzerinde küfreder gibi haritalı bir mesaj

    Burada kktc'nin akıncılar ilçesini görüyorsunuz. burası kıbrıs rum kesimi topraklarına doğru 9-10 km boyunca girmiş bir bölge. ilginç bir hikayesi var buranın.
    1974 kıbrıs barış harekatı sırasında rum birliklerini ezen türk ordusunun önünde pek bir engel kalmamıştı. ama artık nato bizi tehdit ediyor, durmazsak türkiye'ye müdahale edeceklerinden bahsediliyordu. zaten biz de alacağımızı almış, türkleri rum mezaliminden kurtarmıştık ve bunun üzerine kıbrıs'taki türk ilerleyişinin durmasına karar verildi.
    kıbrıs'taki tüm birliklerimize yerlerinde kalmaları, daha fazla ilerlememeleri emredildi.
    lakin bu akıncılar bölgesindeki zırhlı birliklerimizin başındaki albayımız bu emre uymadı. ilerleyişini sürdürdü.

    bir uyarı, iki uyarı... en son uyarı gelip birliklerimiz durduğunda güney kıbrıs'a doğru 10 kilometre girmişti bile. ve burada durdu.

    aslında larnaka'ya kadar durmayı düşünmüyordu. ama onu durdurdular. zira durmadığı takdirde "hain ilan edileceği ve bizzat bizim uçaklarımız tarafından bombalanacağı" söylendiği için durmak zorunda kaldı...

    işte o günden bugüne elimizde yadigar rum tarafına doğru bu 10 kilometrelik çıkıntı kaldı... Albayımızın mizahi bir yönüde yok değil küfreder gibi sağlam mesaj içeren bir haritaya imza atılmasına sebep olmuş
    ☪︎ ЋץҐИ ☪︎
    Süleyman Efe KOCAZEYBEK .
    Kıbrıs haritasına baktığınızda fark etmiş olmanız muhtemel olan bir çıkıntı var. İşte onun hikayesi. kıbrıs barış harekatı hatırası olan çıkıntıdır. Aşağıda gördüğünüz kıbrıs haritasında, rum kesimine doğru girmiş bir çıkıntı var. fark ettiniz mi? daire içerisinde. daha yakından bakın. Rum kesimine harita üzerinde küfreder gibi haritalı bir mesaj 😊 Burada kktc'nin akıncılar ilçesini görüyorsunuz. burası kıbrıs rum kesimi topraklarına doğru 9-10 km boyunca girmiş bir bölge. ilginç bir hikayesi var buranın. 1974 kıbrıs barış harekatı sırasında rum birliklerini ezen türk ordusunun önünde pek bir engel kalmamıştı. ama artık nato bizi tehdit ediyor, durmazsak türkiye'ye müdahale edeceklerinden bahsediliyordu. zaten biz de alacağımızı almış, türkleri rum mezaliminden kurtarmıştık ve bunun üzerine kıbrıs'taki türk ilerleyişinin durmasına karar verildi. kıbrıs'taki tüm birliklerimize yerlerinde kalmaları, daha fazla ilerlememeleri emredildi. lakin bu akıncılar bölgesindeki zırhlı birliklerimizin başındaki albayımız bu emre uymadı. ilerleyişini sürdürdü. bir uyarı, iki uyarı... en son uyarı gelip birliklerimiz durduğunda güney kıbrıs'a doğru 10 kilometre girmişti bile. ve burada durdu. aslında larnaka'ya kadar durmayı düşünmüyordu. ama onu durdurdular. zira durmadığı takdirde "hain ilan edileceği ve bizzat bizim uçaklarımız tarafından bombalanacağı" söylendiği için durmak zorunda kaldı... işte o günden bugüne elimizde yadigar rum tarafına doğru bu 10 kilometrelik çıkıntı kaldı... Albayımızın mizahi bir yönüde yok değil küfreder gibi sağlam mesaj içeren bir haritaya imza atılmasına sebep olmuş 😊 ☪︎ ЋץҐИ ☪︎ Süleyman Efe KOCAZEYBEK 🇹🇷🇦🇿🇺🇿🇹🇲🇰🇬🇰🇿🇭🇺.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • 1974 Kıbrıs Barış Harekatı zamanında bir Türk tankı Beşparmak Dağı’nın zirvesine kadar tırmanıp orada kalmıştır ve bir de hikayesi vardır.

    Görüldüğü gibi Beşparmak Dağları dümdüz Kıbrıs (Meserya) ovasında sarp ve duvar gibi tek dik engeldir. Dağdan, Girne sahili uçaktan görünüyormuş izlenimi verir. Bu doğal engeller üzerinde kurulu Rum mevzileri ve beton korunakları ağır ateş altında 24 saatte ele geçmiştir. Batılı askeri uzmanlar mevcut mevzilerin mükemmel tahkimatı nedeniyle 6 aydan önce düşmeyeceği raporunu vermişlerdir. Bu tank, Türk’e has atılganlık ve cüretkarlığın kanıtlanmış bir örneği ve simgesidir.

    2 Ağustos 1974 günü yapılan Lapta muharebelerinde düşmanı yan ve gerisinden vurmak için görevlendirilen özel kuvvette görevli olan bu tank; sarp araziyi aşarak görevini yerine getirmiş ancak düşman ateşi ile ağır hasara uğrayarak yanmış ve burada kalmıştır.
    Birliğin komutanı, tankın sürücüsü kahraman askere:

    -Evladım bu tankı buraya nasıl çıkardın? diye sorar;
    -Komutanım, o anda gözlerimin önünde engelsiz dümdüz bir yol göründü, Rumlar kaçıyor.Ateş ede ede buraya çıktım!
    Komutan Mehmetçik’e emreder. – Tankı indir!
    Er cevap verir; -O yolu(O günkü şartlar) görmeden nasıl indirebilirim komutanım?
    Ve o tank halâ o dağın zirvesinde durmaktadır.

    Tank komutanı: Tnk. Ütğm.Mahmut ŞANLITÜRK,
    Tank Mürettebatı: Onbaşı Gürler ERDAĞ,
    Er Abdülkadir KURT,
    Er Recep DOĞANYİĞİT.
    1974 Kıbrıs Barış Harekatı zamanında bir Türk tankı Beşparmak Dağı’nın zirvesine kadar tırmanıp orada kalmıştır ve bir de hikayesi vardır. Görüldüğü gibi Beşparmak Dağları dümdüz Kıbrıs (Meserya) ovasında sarp ve duvar gibi tek dik engeldir. Dağdan, Girne sahili uçaktan görünüyormuş izlenimi verir. Bu doğal engeller üzerinde kurulu Rum mevzileri ve beton korunakları ağır ateş altında 24 saatte ele geçmiştir. Batılı askeri uzmanlar mevcut mevzilerin mükemmel tahkimatı nedeniyle 6 aydan önce düşmeyeceği raporunu vermişlerdir. Bu tank, Türk’e has atılganlık ve cüretkarlığın kanıtlanmış bir örneği ve simgesidir. 2 Ağustos 1974 günü yapılan Lapta muharebelerinde düşmanı yan ve gerisinden vurmak için görevlendirilen özel kuvvette görevli olan bu tank; sarp araziyi aşarak görevini yerine getirmiş ancak düşman ateşi ile ağır hasara uğrayarak yanmış ve burada kalmıştır. Birliğin komutanı, tankın sürücüsü kahraman askere: -Evladım bu tankı buraya nasıl çıkardın? diye sorar; -Komutanım, o anda gözlerimin önünde engelsiz dümdüz bir yol göründü, Rumlar kaçıyor.Ateş ede ede buraya çıktım! Komutan Mehmetçik’e emreder. – Tankı indir! Er cevap verir; -O yolu(O günkü şartlar) görmeden nasıl indirebilirim komutanım? Ve o tank halâ o dağın zirvesinde durmaktadır. Tank komutanı: Tnk. Ütğm.Mahmut ŞANLITÜRK, Tank Mürettebatı: Onbaşı Gürler ERDAĞ, Er Abdülkadir KURT, Er Recep DOĞANYİĞİT.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Mehmetçiğin 50 yıl önceki zaferi Kıbrıs'ı "toplu mezarlar adası" olmaktan kurtardı

    Ada genelinde tespit edilebilen Türklere ait 20'ye yakın toplu mezar bulunuyor

    Kıbrıs'ta 4'ü büyük çok sayıda toplu mezar var

    Türklere yönelik sistematik toplu katliamlar 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı ile son buldu

    http://v.aa.com.tr/3280512
    Mehmetçiğin 50 yıl önceki zaferi Kıbrıs'ı "toplu mezarlar adası" olmaktan kurtardı ◼️ Ada genelinde tespit edilebilen Türklere ait 20'ye yakın toplu mezar bulunuyor ◼️ Kıbrıs'ta 4'ü büyük çok sayıda toplu mezar var ◼️ Türklere yönelik sistematik toplu katliamlar 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı ile son buldu http://v.aa.com.tr/3280512
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • #KıbrısBarışHarekatı’nın 50. yıl dönümünü kutluyor, şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
    #KıbrısBarışHarekatı’nın 50. yıl dönümünü kutluyor, şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
  • Kıbrıs Barış Harekatı’nın 44. Yıldönümününde Aziz Şehitlerimizi rahmet ve minnetle, Kahraman Gazilerimizi saygı ve şükranla anıyorum..
    #KıbrısBarısHarekati44yasında #KıbrısBarısHarekatı
    #KKTC #Turkey #Türkiye
    Kıbrıs Barış Harekatı’nın 44. Yıldönümününde Aziz Şehitlerimizi rahmet ve minnetle, Kahraman Gazilerimizi saygı ve şükranla anıyorum.. #KıbrısBarısHarekati44yasında #KıbrısBarısHarekatı ‬ #KKTC #Turkey #Türkiye
    0 Comentários 0 Compartilhamentos
Páginas Impulsionadas