• Dünyanın En Çok Otomobil Markasına Sahip Ülkeleri

    Otomotiv dünyasında rekabet her geçen gün artarken, ülkelerin otomobil markalarındaki çeşitlilik ve üretim sayıları dikkat çekiyor. İşte dünyanın en çok otomobil markasına sahip ülkeleri ve Türkiye'nin bu sıralamadaki yeri:

    Amerika Birleşik Devletleri (ABD) - 231 Marka
    Üretim: Yaklaşık 11 milyon
    Öne çıkan markalar: Ford, Tesla, Cadillac, Chevrolet

    İngiltere - 157 Marka
    Öne çıkan markalar: Aston Martin, Bentley, Jaguar, Land Rover, Rolls Royce

    Çin - 124 Marka
    Öne çıkan markalar: FAW Grubu, Geely, Chery, Farizon

    Almanya - 114 Marka
    Öne çıkan markalar: Audi, BMW, Mercedes-Benz, Porsche, Volkswagen

    Fransa - 72 Marka
    Öne çıkan markalar: Bugatti, Citroën, Peugeot, Renault
    Üretim: 1,5 milyon (2023 verilerine göre 12. sırada)

    İtalya - 61 Marka
    Üretim: 880 bin

    İsveç - 30 Marka
    Üretim: 276 bin

    Rusya - 24 Marka
    Üretim: 730 bin

    Japonya - 23 Marka
    Üretim: Yaklaşık 9 milyon

    Güney Kore - 10 Marka
    Üretim: Yaklaşık 4,5 milyon

    Hindistan - 7 Marka
    Üretim: Yaklaşık 6 milyon

    Meksika - 3 Marka
    Üretim: 4 milyon

    Türkiye - 1 Marka
    Marka: Togg
    Üretim: 2023'te 800'ün üzerinde araç üretildiği açıklanmıştı.

    Özet:
    Türkiye, Togg ile 1 otomobil markasına sahip ve bu alanda başlangıç aşamasında. Ancak üretim açısından hızla yükselerek otomotiv dünyasında adını duyurmaya başladı.

    Girişim Port
    🚗 Dünyanın En Çok Otomobil Markasına Sahip Ülkeleri Otomotiv dünyasında rekabet her geçen gün artarken, ülkelerin otomobil markalarındaki çeşitlilik ve üretim sayıları dikkat çekiyor. İşte dünyanın en çok otomobil markasına sahip ülkeleri ve Türkiye'nin bu sıralamadaki yeri: 🇺🇸 Amerika Birleşik Devletleri (ABD) - 231 Marka Üretim: Yaklaşık 11 milyon Öne çıkan markalar: Ford, Tesla, Cadillac, Chevrolet 🇬🇧 İngiltere - 157 Marka Öne çıkan markalar: Aston Martin, Bentley, Jaguar, Land Rover, Rolls Royce 🇨🇳 Çin - 124 Marka Öne çıkan markalar: FAW Grubu, Geely, Chery, Farizon 🇩🇪 Almanya - 114 Marka Öne çıkan markalar: Audi, BMW, Mercedes-Benz, Porsche, Volkswagen 🇫🇷 Fransa - 72 Marka Öne çıkan markalar: Bugatti, Citroën, Peugeot, Renault Üretim: 1,5 milyon (2023 verilerine göre 12. sırada) 🇮🇹 İtalya - 61 Marka Üretim: 880 bin 🇸🇪 İsveç - 30 Marka Üretim: 276 bin 🇷🇺 Rusya - 24 Marka Üretim: 730 bin 🇯🇵 Japonya - 23 Marka Üretim: Yaklaşık 9 milyon 🇰🇷 Güney Kore - 10 Marka Üretim: Yaklaşık 4,5 milyon 🇮🇳 Hindistan - 7 Marka Üretim: Yaklaşık 6 milyon 🇲🇽 Meksika - 3 Marka Üretim: 4 milyon 🇹🇷 Türkiye - 1 Marka Marka: Togg Üretim: 2023'te 800'ün üzerinde araç üretildiği açıklanmıştı. 🌟 Özet: Türkiye, Togg ile 1 otomobil markasına sahip ve bu alanda başlangıç aşamasında. Ancak üretim açısından hızla yükselerek otomotiv dünyasında adını duyurmaya başladı. Girişim Port
    0 Kommentare 0 Anteile
  • (1-Temmuz-1961-31-Ağustos-1997)

    PRENSES DİANA

    Aristokrat bir aileden gelen Diana, 1 Temmuz 1961’de İngiltere, Norfolk Sandringham Park House’de doğmuştur.

    AİLESİ... AUDREY HEPBURN'İN KUZENİ...

    Annesi Frances Ruth Shand Kydd (boşanmadan önce Frances Spencer), babası ise Edward John Spencer’dir. Hem anne hem de baba tarafından köklü bir ailenin mensubu olan Diana Spencer, anne tarafından İrlandalı ve İskoç, baba tarafındansa İngiliz ve Amerikan atalara sahiptir. Soyağacında 2. Charles, Anne ve Mary Boleyn, John Egerton gibi önemli isimler olan Diana’nın kuzenleri arasında da sevilen Hollywood yıldızı Audrey Hepburn bulunmaktadır.

    BAŞARISIZ EĞİTİM HAYATI...

    Boşanmış bir ailenin çocuğu olarak zor günler geçiren Lady Diana, eğitim hayatında pek başarılı olamamış, sınıfları genellikle düşük notlarla atlamıştır. Ancak arkadaş edinme konusunda iyi olan Diana’nın sosyal çevresi hep geniş olmuştur. 1977 yılında İsviçre’de yatılı bir okula gönderilen Diana burayı sevmemiş ve birkaç hafta sonra evine dönmüştür.

    PRENS CHARLES İLE EVLENMESİ...

    Kraliyet Ailesi’ne girebilmek içinse müstakbel prensesin Protestan ve soylu bir ailesinin olması şartları aranmaktaymış. Bu özelliklere sahip olan Diana, Prens Charles için mükemmel bir eş adayı görülmüş ve her iki aile de gençlerin evlenme fikrini onaylamıştır. Sonuçta; Prens Charles ve Lady Diana 24 Şubat 1981’deki nişanlarının ardından 19 Temmuz 1981’de evlenmişlerdir.

    İLK ÇOCUK VE CHARLES' IN ESKİ AŞKI...

    Galler Prensesi olan Diana Spencer evliliğinin ilk aylarında hamile kalmış ve bu haber herkesi sevindirmiştir. 21 Temmuz 1982’de doğan çocuğun erkek olması ile de sevinci Kraliyet Ailesi’yle birlikte katlanmıştır. Ancak mutluluğu kısa sürmüş çünkü eşinin eski sevgilisi Camilla Parker Bowles’a aşık olduğu gerçeğini göz ardı edememiştir.

    EVLİLİĞİNDEKİ SORUNLAR VE HASTALIĞI...

    Prenses kendisini sevdirmek için uğraşmış ama Charles hem evliliğinden önce hem de sonra Camilla’dan başka bir şey düşünmemiştir. Tüm bu sorunlar yüzünden bir tür yeme bozukluğu olan bulimia hastalığına yakalanmış ama her şeye rağmen evliliğini sürdürmek için uğraşmıştır. 1982 yılında Prens Harry’nin doğumuyla 2. kez anne olan Diana’nın evliliğindeki sorunlar devam etmiştir.

    BOŞANMASI...

    Evliliğinin son yıllarında birkaç sevgilisi olmuş, sansasyonel haberlerle manşetlerde boy göstermiştir. 1995 yılında gizlice bir röportaj veren Diana, yaşadıklarını anlatarak Kraliyet Ailesi’ne yakışmayacak bir şey daha yapmıştır. 20 Kasım’da BBC One’de yayınlanan ünlü itirafname, milyonlarca kişi tarafından izlenmiştir. Ve 1992 yılında fiilen ayrılan çift, bu olaydan 9 ay sonra 28 Ağustos 1996’da resmen boşanmıştır.

    DODİ EL FAYED İLE İLİŞKİSİ...

    Ayrılıktan sonra epey üzülen Lady Diana Dodi Al Fayed’le görüşmeye başlamıştır.
    Tıpkı kendisi gibi boşanmış bir ailenin çocuğu olan Dodi Al Fayed ile haftalarca sürecek bir tatile çıkmıştır. Tabii bu sırada paparazziler çiftin peşinden hiç ayrılmamıştır. Sürekli manşetlerde olan Lady Diana’nın Arap Dodi Al Fayed’le birliktelik yaşaması bütün dünyanın dikkatini çekmiştir. Diana’nın bebek beklediği ve çiftin evlilik hazırlığı içerisinde olduğu haberi ise resmen skandal yaratmıştır. Zaten Lady Diana’nın sözüm ona ölüm emrinin verilmesinin altında yatan en büyük nedenlerden bir tanesi çoğu kişiye göre bu durumdur.

    ÖLÜMÜ...

    31 Ağustos günü Dodi Al Fayed’in babasına ait olan Ritz Otel’den öğlen 12.30’da çıkan çiftin arabası, sözüm ona şoförün yolu şaşırması üzerine bir tünelin girişinde kaza yapmış. Şoför VE Dodi Al Fayed olay yerinde hayatını kaybederken, Lady Diana’nın ölümü ise kaldırıldığı hastanede 2 saat sonra gerçekleşmiştir. Kazadan sağ olarak kurulan tek kişi ise Prenses Diana’nın koruma görevlisi Trevor Rees-Jones olmuştur.

    “Karşılık beklemeden, bir gün birinin de sizin için aynı şeyi yapabileceğini düşünmeden, rastgele bir iyilik yapın.”

    PRENSES DİANA
    (1-Temmuz-1961-31-Ağustos-1997) PRENSES DİANA Aristokrat bir aileden gelen Diana, 1 Temmuz 1961’de İngiltere, Norfolk Sandringham Park House’de doğmuştur. AİLESİ... AUDREY HEPBURN'İN KUZENİ... Annesi Frances Ruth Shand Kydd (boşanmadan önce Frances Spencer), babası ise Edward John Spencer’dir. Hem anne hem de baba tarafından köklü bir ailenin mensubu olan Diana Spencer, anne tarafından İrlandalı ve İskoç, baba tarafındansa İngiliz ve Amerikan atalara sahiptir. Soyağacında 2. Charles, Anne ve Mary Boleyn, John Egerton gibi önemli isimler olan Diana’nın kuzenleri arasında da sevilen Hollywood yıldızı Audrey Hepburn bulunmaktadır. BAŞARISIZ EĞİTİM HAYATI... Boşanmış bir ailenin çocuğu olarak zor günler geçiren Lady Diana, eğitim hayatında pek başarılı olamamış, sınıfları genellikle düşük notlarla atlamıştır. Ancak arkadaş edinme konusunda iyi olan Diana’nın sosyal çevresi hep geniş olmuştur. 1977 yılında İsviçre’de yatılı bir okula gönderilen Diana burayı sevmemiş ve birkaç hafta sonra evine dönmüştür. PRENS CHARLES İLE EVLENMESİ... Kraliyet Ailesi’ne girebilmek içinse müstakbel prensesin Protestan ve soylu bir ailesinin olması şartları aranmaktaymış. Bu özelliklere sahip olan Diana, Prens Charles için mükemmel bir eş adayı görülmüş ve her iki aile de gençlerin evlenme fikrini onaylamıştır. Sonuçta; Prens Charles ve Lady Diana 24 Şubat 1981’deki nişanlarının ardından 19 Temmuz 1981’de evlenmişlerdir. İLK ÇOCUK VE CHARLES' IN ESKİ AŞKI... Galler Prensesi olan Diana Spencer evliliğinin ilk aylarında hamile kalmış ve bu haber herkesi sevindirmiştir. 21 Temmuz 1982’de doğan çocuğun erkek olması ile de sevinci Kraliyet Ailesi’yle birlikte katlanmıştır. Ancak mutluluğu kısa sürmüş çünkü eşinin eski sevgilisi Camilla Parker Bowles’a aşık olduğu gerçeğini göz ardı edememiştir. EVLİLİĞİNDEKİ SORUNLAR VE HASTALIĞI... Prenses kendisini sevdirmek için uğraşmış ama Charles hem evliliğinden önce hem de sonra Camilla’dan başka bir şey düşünmemiştir. Tüm bu sorunlar yüzünden bir tür yeme bozukluğu olan bulimia hastalığına yakalanmış ama her şeye rağmen evliliğini sürdürmek için uğraşmıştır. 1982 yılında Prens Harry’nin doğumuyla 2. kez anne olan Diana’nın evliliğindeki sorunlar devam etmiştir. BOŞANMASI... Evliliğinin son yıllarında birkaç sevgilisi olmuş, sansasyonel haberlerle manşetlerde boy göstermiştir. 1995 yılında gizlice bir röportaj veren Diana, yaşadıklarını anlatarak Kraliyet Ailesi’ne yakışmayacak bir şey daha yapmıştır. 20 Kasım’da BBC One’de yayınlanan ünlü itirafname, milyonlarca kişi tarafından izlenmiştir. Ve 1992 yılında fiilen ayrılan çift, bu olaydan 9 ay sonra 28 Ağustos 1996’da resmen boşanmıştır. DODİ EL FAYED İLE İLİŞKİSİ... Ayrılıktan sonra epey üzülen Lady Diana Dodi Al Fayed’le görüşmeye başlamıştır. Tıpkı kendisi gibi boşanmış bir ailenin çocuğu olan Dodi Al Fayed ile haftalarca sürecek bir tatile çıkmıştır. Tabii bu sırada paparazziler çiftin peşinden hiç ayrılmamıştır. Sürekli manşetlerde olan Lady Diana’nın Arap Dodi Al Fayed’le birliktelik yaşaması bütün dünyanın dikkatini çekmiştir. Diana’nın bebek beklediği ve çiftin evlilik hazırlığı içerisinde olduğu haberi ise resmen skandal yaratmıştır. Zaten Lady Diana’nın sözüm ona ölüm emrinin verilmesinin altında yatan en büyük nedenlerden bir tanesi çoğu kişiye göre bu durumdur. ÖLÜMÜ... 31 Ağustos günü Dodi Al Fayed’in babasına ait olan Ritz Otel’den öğlen 12.30’da çıkan çiftin arabası, sözüm ona şoförün yolu şaşırması üzerine bir tünelin girişinde kaza yapmış. Şoför VE Dodi Al Fayed olay yerinde hayatını kaybederken, Lady Diana’nın ölümü ise kaldırıldığı hastanede 2 saat sonra gerçekleşmiştir. Kazadan sağ olarak kurulan tek kişi ise Prenses Diana’nın koruma görevlisi Trevor Rees-Jones olmuştur. “Karşılık beklemeden, bir gün birinin de sizin için aynı şeyi yapabileceğini düşünmeden, rastgele bir iyilik yapın.” PRENSES DİANA
    0 Kommentare 0 Anteile
  • Dünyanın neresinde olursa olsun güçlünün haklı olduğuna değil, haklının güçlü olduğuna inanıp zalimin yüzüne “Sen Haksızsın” diye(bile)nlere selam olsun.

    Konfor alanını terketmemek için statükoya ve güce yaslanıp zulme sessiz kalanlara, mazlumun hak ve hukukunu savunmayanlara ve -Mış gibi yaparak müslümankarı uyutan kifayetsiz muhterislere veyl olsun.

    Allah’ın “KUM FE ENZİR” çağrısını almış ve kabul etmiş müslüman kardeşim, eğer dünyaya nizam intizam ve insanlığa adalet istiyorsan, zalim ve müstekbirlerle olan mücadelene önce kendi çevrenden başlamalısın. Mahalleni düzeltmeden semtini, semtini düzeltmeden şehrini, şehrini düzeltmeden ülkeni ve dünyayı düzeltme umudun beyhudedir.

    Ambalajı janjanlı ama içi küflenip kokuşmaya yüz tutmuş hastalıklı zihinlerin boyalı ürünleri 3 günlük dünyada gözünü perdelemesin. Müslüman olarak yaşamanın haysiyetine talip olmak ve en iyi ihtimalle müslüman kalmak istiyorsan, zamanın ve mekanın her aşamasında en yakınından en uzağına kadar; adalet, merhamet, hakkaniyet ve nasfet davasını güdebiliyor ve güttürebiliyor olman lazım. Bu mücadelende Allah sana ilim, ihsan, irfan, kudret, feraset, basiret, yol, yoldaş ve rehber nasip etsin.

    Rashida Tlaib de zalimin yüzüne sen haksız ve zalimsin demiş ve benim gözümde Allah’ın yer yüzünde farz kıldığı adalet ve hak davasını kendi çevresinde gütmeyi başarmış ve binlerce füzeden daha hasar verici bir sosyal mücadeleyi kendi sathında kazanmıştır.

    #SelamOlsun
    #HayrlıCumalar
    #RashidaTlaib

    @rashidatlaib
    Dünyanın neresinde olursa olsun güçlünün haklı olduğuna değil, haklının güçlü olduğuna inanıp zalimin yüzüne “Sen Haksızsın” diye(bile)nlere selam olsun. Konfor alanını terketmemek için statükoya ve güce yaslanıp zulme sessiz kalanlara, mazlumun hak ve hukukunu savunmayanlara ve -Mış gibi yaparak müslümankarı uyutan kifayetsiz muhterislere veyl olsun. Allah’ın “KUM FE ENZİR” çağrısını almış ve kabul etmiş müslüman kardeşim, eğer dünyaya nizam intizam ve insanlığa adalet istiyorsan, zalim ve müstekbirlerle olan mücadelene önce kendi çevrenden başlamalısın. Mahalleni düzeltmeden semtini, semtini düzeltmeden şehrini, şehrini düzeltmeden ülkeni ve dünyayı düzeltme umudun beyhudedir. Ambalajı janjanlı ama içi küflenip kokuşmaya yüz tutmuş hastalıklı zihinlerin boyalı ürünleri 3 günlük dünyada gözünü perdelemesin. Müslüman olarak yaşamanın haysiyetine talip olmak ve en iyi ihtimalle müslüman kalmak istiyorsan, zamanın ve mekanın her aşamasında en yakınından en uzağına kadar; adalet, merhamet, hakkaniyet ve nasfet davasını güdebiliyor ve güttürebiliyor olman lazım. Bu mücadelende Allah sana ilim, ihsan, irfan, kudret, feraset, basiret, yol, yoldaş ve rehber nasip etsin. Rashida Tlaib de zalimin yüzüne sen haksız ve zalimsin demiş ve benim gözümde Allah’ın yer yüzünde farz kıldığı adalet ve hak davasını kendi çevresinde gütmeyi başarmış ve binlerce füzeden daha hasar verici bir sosyal mücadeleyi kendi sathında kazanmıştır. #SelamOlsun #HayrlıCumalar #RashidaTlaib 🇵🇸 @rashidatlaib
    0 Kommentare 0 Anteile
  • Gülümsemek Sevaptır.
    Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerin dilini konuşamasan bile, insanlar gülüşün ne anlama geldiğini bilir ve aynı şekilde karşılık verirler.
    Gülümseyin
    #istanbul #Turkey #people #world #Selam #Salaam #SelamNews #News
    Gülümsemek Sevaptır. Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerin dilini konuşamasan bile, insanlar gülüşün ne anlama geldiğini bilir ve aynı şekilde karşılık verirler. Gülümseyin 🙂 #istanbul #Turkey #people #world #Selam #Salaam #SelamNews #News
    0 Kommentare 0 Anteile
  • "Aslında savaş için değil barış için, sadece Türklere değil Rumlara da barış getirmek için.”

    20 Temmuz günüyle birlikte barış ve özgürlüğünün hakim olduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, 50 yıldır olduğu gibi bundan böyle bağımsız ve özgür olarak yaşaması dileğiyle.
    Kıbrıs Türk Halkının ve Türk Milletinin Barış ve Özgürlük Bayramını kutluyorum.

    #Kıbrıs Adasının huzur, güven ve özgürlük ortamına kavuşmasını sağlayan dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit başta olmak üzere, 37.nci Hükümetin Bakanlar Kurulu Üyelerini, bu uğurda canlarını ortaya koymuş tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet ve şükranla yâd ediyorum.
    #KıbrısBarışHarekâtı
    "Aslında savaş için değil barış için, sadece Türklere değil Rumlara da barış getirmek için.” 20 Temmuz günüyle birlikte barış ve özgürlüğünün hakim olduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, 50 yıldır olduğu gibi bundan böyle bağımsız ve özgür olarak yaşaması dileğiyle. Kıbrıs Türk Halkının ve Türk Milletinin Barış ve Özgürlük Bayramını kutluyorum. #Kıbrıs Adasının huzur, güven ve özgürlük ortamına kavuşmasını sağlayan dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit başta olmak üzere, 37.nci Hükümetin Bakanlar Kurulu Üyelerini, bu uğurda canlarını ortaya koymuş tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet ve şükranla yâd ediyorum. #KıbrısBarışHarekâtı
    0 Kommentare 0 Anteile
  • Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerin dilini konuşamasan bile, insanlar gülüşün ne anlama geldiğini bilir ve aynı şekilde karşılık verirler.
    Gülümseyin bugün Cuma!
    Hayırlı Cumalar...
    #istanbul #Turkey #people #world #Selam #Salaam #SelamNews #News
    Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerin dilini konuşamasan bile, insanlar gülüşün ne anlama geldiğini bilir ve aynı şekilde karşılık verirler. Gülümseyin bugün Cuma!🙂 Hayırlı Cumalar... #istanbul #Turkey #people #world #Selam #Salaam #SelamNews #News
    0 Kommentare 0 Anteile
  • Çarpıcı bir kare...
    Çağrı ve Ömer Muhtar filmleri ile sinema tarihinde unutulmaz bir iz bırakan Suriyeli yönetmen Mustafa Akkad, "Çağrı"nın çekimleri sırasında Hz. Hamza rolünü oynayan aktörlerle. Sene1976.
    Aynı anda hem Arapça hem de İngilizce olarak çekilen filmin Arapça versiyonunda Hz. Hamza'yı Abdullah Ğays, İngilizce versiyonunda ise ünlü oyuncu Anthony Quinn canlandırmıştı.
    Bu filmin ilginç hikâyeleri vardır.
    Mesela Çağrı filminin unutulmaz besteleri şöyle ortaya çıktı.
    Çağrı filminin yönetmeni Mustafa Akkad, ünlü Fransız müzisyen Maurice Jarre’a filmin müziklerini bestelemesi teklifini götürür. Ünlü müzisyen Jarre bazı şartlar öne sürer.
    Başta çalışabilmesi için uygun ortamın oluşturulması şartıyla Jarre, teklifi kabul eder.Jarre'ın şartları şunlardır.
    Jarre, birkaç ay boyunca çölde çadırda yaşaması gerektiğini çölün atmosferini ruhunun derinliklerinde hissetmeden film için tek nota dahi üretemeyeceğini söyler.
    Çalışma ortamı, çekim mekânına yakın sessiz bir yer olmalıdır.Ayrıca İslam tarihini anlatan kitapları da ister.
    Sonuç olarak Maurice Jarre, Libya’da bir çölde çadırda tek başına iki ay yaşayarak ve İslâm tarihi kitapları okuyarak bu unutulmaz besteleri üretir.
    Müslüman olmayan ama, İslâm'ı hissetmeye çalışan bir Fransız müzisyen tarafından Asr-ı Saadet ve Efendimizi [SAV] hatırlatacak, insan ruhunun derinliklerine işleyecek şekilde bestelenen müzikler...
    Bu filmin de, müziklerin de üstüne şu ana kadar çıkacak bir ikinci bir yönetmen ve müzisyen isim de henüz çıkmamıştır.
    Çıkması da çok zordur.
    Mustafa Akkad, iki büyük projesi " Selahaddin Eyyubi ve İstanbul'un Fethi " filmlerine başlayamadan 2005'de bombalı bir saldırıda vefat etti.Acaba bu iki büyük projeye bir gün sahip çıkan olur mu ?
    Çağrı ve Ömer Muhtar'ın unutulmaz yönetmeni Mustafa Akkad'ı rahmetle anıyorum. Bu filmin unutulmaz bestelerini yapan Maurice Jarre'ye de teşekkür ederken toprağı bol olsun diyorum...
    Çarpıcı bir kare... Çağrı ve Ömer Muhtar filmleri ile sinema tarihinde unutulmaz bir iz bırakan Suriyeli yönetmen Mustafa Akkad, "Çağrı"nın çekimleri sırasında Hz. Hamza rolünü oynayan aktörlerle. Sene1976. Aynı anda hem Arapça hem de İngilizce olarak çekilen filmin Arapça versiyonunda Hz. Hamza'yı Abdullah Ğays, İngilizce versiyonunda ise ünlü oyuncu Anthony Quinn canlandırmıştı. Bu filmin ilginç hikâyeleri vardır. Mesela Çağrı filminin unutulmaz besteleri şöyle ortaya çıktı. Çağrı filminin yönetmeni Mustafa Akkad, ünlü Fransız müzisyen Maurice Jarre’a filmin müziklerini bestelemesi teklifini götürür. Ünlü müzisyen Jarre bazı şartlar öne sürer. Başta çalışabilmesi için uygun ortamın oluşturulması şartıyla Jarre, teklifi kabul eder.Jarre'ın şartları şunlardır. Jarre, birkaç ay boyunca çölde çadırda yaşaması gerektiğini çölün atmosferini ruhunun derinliklerinde hissetmeden film için tek nota dahi üretemeyeceğini söyler. Çalışma ortamı, çekim mekânına yakın sessiz bir yer olmalıdır.Ayrıca İslam tarihini anlatan kitapları da ister. Sonuç olarak Maurice Jarre, Libya’da bir çölde çadırda tek başına iki ay yaşayarak ve İslâm tarihi kitapları okuyarak bu unutulmaz besteleri üretir. Müslüman olmayan ama, İslâm'ı hissetmeye çalışan bir Fransız müzisyen tarafından Asr-ı Saadet ve Efendimizi [SAV] hatırlatacak, insan ruhunun derinliklerine işleyecek şekilde bestelenen müzikler... Bu filmin de, müziklerin de üstüne şu ana kadar çıkacak bir ikinci bir yönetmen ve müzisyen isim de henüz çıkmamıştır. Çıkması da çok zordur. Mustafa Akkad, iki büyük projesi " Selahaddin Eyyubi ve İstanbul'un Fethi " filmlerine başlayamadan 2005'de bombalı bir saldırıda vefat etti.Acaba bu iki büyük projeye bir gün sahip çıkan olur mu ? Çağrı ve Ömer Muhtar'ın unutulmaz yönetmeni Mustafa Akkad'ı rahmetle anıyorum. Bu filmin unutulmaz bestelerini yapan Maurice Jarre'ye de teşekkür ederken toprağı bol olsun diyorum...
    0 Kommentare 0 Anteile
  • ❝Özgür Filistin❞

    ❝Gazze'de bebeklerin yaşamasına izin verin❞

    ❝İnsanlık Gazze'de bilincini yitirdi❞

    ❝Kudüs özgür olmadıkça dünya tutsaktır❞

    Galatasaray tribünlerinde Filistin'e destek pankartları açıldı
    ❝Özgür Filistin❞ ❝Gazze'de bebeklerin yaşamasına izin verin❞ ❝İnsanlık Gazze'de bilincini yitirdi❞ ❝Kudüs özgür olmadıkça dünya tutsaktır❞ Galatasaray tribünlerinde Filistin'e destek pankartları açıldı
    0 Kommentare 0 Anteile
  • .Neyzen Tevfik demiş ki;
    HAYAT
    çatlak bardaktaki suya benzer
    İçsen de tükenir...
    İçmesende...
    Bu yüzden hayattan tat almaya bak
    Çünkü yaşasanda bitecek
    Yaşamasanda...!

    Değerli Dostlarım
    Aydınlık Güzel Bir Güne Uyanmak Dileğiyle
    İyi Geceler
    .Neyzen Tevfik demiş ki; HAYAT çatlak bardaktaki suya benzer İçsen de tükenir... İçmesende... Bu yüzden hayattan tat almaya bak Çünkü yaşasanda bitecek Yaşamasanda...! Değerli Dostlarım 💙 Aydınlık Güzel Bir Güne Uyanmak Dileğiyle İyi Geceler ⭐🌙🌠
    0 Kommentare 0 Anteile
  • Hintli milyarder Ratanji Tata'ya radyo sunucusu tarafından bir telefon görüşmesinde sorulduğunda:

    "Efendim, hayatta en mutlu olduğunuz anı ne olarak hatırlıyorsunuz?"

    Ratanji Tata dedi ki:
    "Hayatta mutluluğun dört aşamasından geçtim ve sonunda gerçek mutluluğun anlamını anladım.

    İlk aşama zenginlik ve kaynak biriktirmekti.
    Ama bu aşamada istediğim mutluluğu elde edemedim.

    Ardından değerli eşyaların toplanması olan ikinci aşaması geldi.
    Ama bunun etkisinin de geçici olduğunu ve değerli şeylerin parıltısının uzun sürmediğini fark ettim.

    Ardından büyük bir proje alma olan üçüncü aşaması geldi. O zaman Hindistan ve Afrika'daki dizel yataklarının %95'ine sahiptim.
    Ayrıca Hindistan ve Asya'daki en büyük çelik fabrikasının sahibiydim.
    Ama burada da hayal ettiğim mutluluğu elde edemedim.

    Dördüncü adım, bir arkadaşımın benden bazı engelli çocuklar için tekerlekli sandalye almamı istemesiydi.
    Yaklaşık 200 çocuk.
    Arkadaşımın tavsiyesiyle hemen tekerlekli sandalyeleri aldım.

    Ama arkadaşım onunla gitmem ve tekerlekli sandalyeleri çocuklara vermem konusunda ısrar etti. Bende hazırlanıp onunla gittim.
    Orada bu çocuklara tekerlekli sandalyeleri kendi ellerimle verdim. Bu çocukların yüzlerinde garip bir mutluluk parıltısı gördüm. Hepsini tekerlekli sandalyede otururken, dolaşırken ve eğlenirken gördüm.
    Kazanan bir hediyeyi paylaştıkları bir piknik yerine ulaşmış gibiydiler.

    Gerçek mutluluğu içimde hissettim.

    Ayrılmaya karar verdiğimde çocuklardan biri bacağımdan tuttu.
    Bacaklarımı yavaşça kurtarmaya çalıştım ama çocuk yüzüme baktı ve bacaklarımı sıkıca tuttu. Eğilip çocuğa sordum: Başka bir şeye ihtiyacın var mı?

    Bu çocuğun verdiği cevap beni sadece şok etmekle kalmadı, hayata bakışımı da tamamen değiştirdi.

    Bu çocuk dedi ki:

    "Yüzünü hatırlamak istiyorum ki cennette buluştuğumda seni tanıyıp bir kez daha teşekkür edebileyim!..
    Alıntı
    Hintli milyarder Ratanji Tata'ya radyo sunucusu tarafından bir telefon görüşmesinde sorulduğunda: "Efendim, hayatta en mutlu olduğunuz anı ne olarak hatırlıyorsunuz?" Ratanji Tata dedi ki: "Hayatta mutluluğun dört aşamasından geçtim ve sonunda gerçek mutluluğun anlamını anladım. İlk aşama zenginlik ve kaynak biriktirmekti. Ama bu aşamada istediğim mutluluğu elde edemedim. Ardından değerli eşyaların toplanması olan ikinci aşaması geldi. Ama bunun etkisinin de geçici olduğunu ve değerli şeylerin parıltısının uzun sürmediğini fark ettim. Ardından büyük bir proje alma olan üçüncü aşaması geldi. O zaman Hindistan ve Afrika'daki dizel yataklarının %95'ine sahiptim. Ayrıca Hindistan ve Asya'daki en büyük çelik fabrikasının sahibiydim. Ama burada da hayal ettiğim mutluluğu elde edemedim. Dördüncü adım, bir arkadaşımın benden bazı engelli çocuklar için tekerlekli sandalye almamı istemesiydi. Yaklaşık 200 çocuk. Arkadaşımın tavsiyesiyle hemen tekerlekli sandalyeleri aldım. Ama arkadaşım onunla gitmem ve tekerlekli sandalyeleri çocuklara vermem konusunda ısrar etti. Bende hazırlanıp onunla gittim. Orada bu çocuklara tekerlekli sandalyeleri kendi ellerimle verdim. Bu çocukların yüzlerinde garip bir mutluluk parıltısı gördüm. Hepsini tekerlekli sandalyede otururken, dolaşırken ve eğlenirken gördüm. Kazanan bir hediyeyi paylaştıkları bir piknik yerine ulaşmış gibiydiler. Gerçek mutluluğu içimde hissettim. Ayrılmaya karar verdiğimde çocuklardan biri bacağımdan tuttu. Bacaklarımı yavaşça kurtarmaya çalıştım ama çocuk yüzüme baktı ve bacaklarımı sıkıca tuttu. Eğilip çocuğa sordum: Başka bir şeye ihtiyacın var mı? Bu çocuğun verdiği cevap beni sadece şok etmekle kalmadı, hayata bakışımı da tamamen değiştirdi. Bu çocuk dedi ki: "Yüzünü hatırlamak istiyorum ki cennette buluştuğumda seni tanıyıp bir kez daha teşekkür edebileyim!.. Alıntı
    0 Kommentare 0 Anteile
Suchergebnis