• Dünya Nüfusu 8.04 Milyara Ulaştı: Büyük Fotoğrafta Dikkat Çeken Değişim

    Birleşmiş Milletler’in son verilerine göre, dünya nüfusu 8 milyar 40 milyona ulaştı. Nüfus dağılımı, yaşam koşulları, eğitim ve teknolojiye erişim gibi alanlarda dikkat çeken dengesizlikler, dünyanın “büyük fotoğrafında” önemli değişimleri gözler önüne seriyor.

    Asya Zirvede, Afrika Yükseliyor
    Dünyadaki 8 milyar insanın %60’ı Asya kıtasında yaşıyor. Afrika %15 ile ikinci sırada yer alırken, Avrupa’nın payı %11, Güney Amerika’nın %9, Kuzey Amerika’nın ise %5 seviyesinde.

    Köyden Kente Geçiş Hızlanıyor
    Küresel ölçekte insanların %51’i şehirlerde, %49’u ise köylerde yaşıyor. Bu oran, kentleşmenin hızla arttığını ve kırsal yaşamın giderek azaldığını gösteriyor.

    Dil Haritası Çeşitliliği Gösteriyor
    Dünyada en çok konuşulan dil %12 ile Çince olurken, onu %5 İspanyolca ve %5 İngilizce takip ediyor. Arapça, Hintçe, Bengalce ve Portekizce gibi dillerin her biri yaklaşık %3’lük paya sahip. Dünyadaki insanların %62’si ise kendi yerel dilinde konuşuyor.

    Barınma, Beslenme ve Suya Erişimde Dengesizlik
    İnsanların %77’sinin konutu bulunurken, %23’ü barınacak bir mekana sahip değil. Nüfusun %25’i yetersiz besleniyor. Buna karşın %87’si temiz içme suyuna ulaşabiliyor.

    Teknolojiye Erişimde Uçurum
    Dünya genelinde insanların %75’inin cep telefonu var, ancak yalnızca %30’unun internet erişimi bulunuyor.

    Eğitimde Farklılıklar
    Dünya nüfusunun %83’ü okuma-yazma biliyor, ancak sadece %7’si üniversite mezunu.

    Dini Dağılım ve İnanç Profili
    Dünyada insanların %33’ü Hristiyan, %22’si Müslüman, %14’ü Hindu, %7’si Budist. %12 farklı dinlere mensupken, %12’sinin ise herhangi bir dini inancı bulunmuyor.

    Yaşam Süresi ve Ölüm Oranları
    Verilere göre insanların %26’sı 15 yaşına ulaşamadan hayatını kaybediyor. 15-64 yaş aralığında ölenlerin oranı %66, 65 yaş ve üzerindekilerin oranı ise yalnızca %8.

    Dünyanın genel tablosu, nüfusun hızla arttığı ancak gelir, eğitim, teknoloji ve yaşam koşulları bakımından büyük farklılıkların devam ettiğini ortaya koyuyor.
    Dünya Nüfusu 8.04 Milyara Ulaştı: Büyük Fotoğrafta Dikkat Çeken Değişim Birleşmiş Milletler’in son verilerine göre, dünya nüfusu 8 milyar 40 milyona ulaştı. Nüfus dağılımı, yaşam koşulları, eğitim ve teknolojiye erişim gibi alanlarda dikkat çeken dengesizlikler, dünyanın “büyük fotoğrafında” önemli değişimleri gözler önüne seriyor. Asya Zirvede, Afrika Yükseliyor Dünyadaki 8 milyar insanın %60’ı Asya kıtasında yaşıyor. Afrika %15 ile ikinci sırada yer alırken, Avrupa’nın payı %11, Güney Amerika’nın %9, Kuzey Amerika’nın ise %5 seviyesinde. Köyden Kente Geçiş Hızlanıyor Küresel ölçekte insanların %51’i şehirlerde, %49’u ise köylerde yaşıyor. Bu oran, kentleşmenin hızla arttığını ve kırsal yaşamın giderek azaldığını gösteriyor. Dil Haritası Çeşitliliği Gösteriyor Dünyada en çok konuşulan dil %12 ile Çince olurken, onu %5 İspanyolca ve %5 İngilizce takip ediyor. Arapça, Hintçe, Bengalce ve Portekizce gibi dillerin her biri yaklaşık %3’lük paya sahip. Dünyadaki insanların %62’si ise kendi yerel dilinde konuşuyor. Barınma, Beslenme ve Suya Erişimde Dengesizlik İnsanların %77’sinin konutu bulunurken, %23’ü barınacak bir mekana sahip değil. Nüfusun %25’i yetersiz besleniyor. Buna karşın %87’si temiz içme suyuna ulaşabiliyor. Teknolojiye Erişimde Uçurum Dünya genelinde insanların %75’inin cep telefonu var, ancak yalnızca %30’unun internet erişimi bulunuyor. Eğitimde Farklılıklar Dünya nüfusunun %83’ü okuma-yazma biliyor, ancak sadece %7’si üniversite mezunu. Dini Dağılım ve İnanç Profili Dünyada insanların %33’ü Hristiyan, %22’si Müslüman, %14’ü Hindu, %7’si Budist. %12 farklı dinlere mensupken, %12’sinin ise herhangi bir dini inancı bulunmuyor. Yaşam Süresi ve Ölüm Oranları Verilere göre insanların %26’sı 15 yaşına ulaşamadan hayatını kaybediyor. 15-64 yaş aralığında ölenlerin oranı %66, 65 yaş ve üzerindekilerin oranı ise yalnızca %8. Dünyanın genel tablosu, nüfusun hızla arttığı ancak gelir, eğitim, teknoloji ve yaşam koşulları bakımından büyük farklılıkların devam ettiğini ortaya koyuyor.
    0 Комментарии 0 Поделились
  • Şanlıurfa’da güzel bir gelenek: Hacı kapıları
    Hacca gidenlerin dönüşünde evlerinin kapıları süslenir, mahalleye sevinç ve bereket yayılır.
    Bu kapılar sadece bir evin değil, bir topluluğun duasıdır.

    @trtavaz

    #Şanlıurfa #HacıKapısı #UrfaGelenekleri #UrfaKültürü #Hac #HacSevinci #HacıDönüşü #BereketKapısı #UrfaMahallesi #AnadoluKültürü #KutsalYolculuk #UrfaSevgi #UrfaTarihi #UrfaYaşamı #ŞanlıurfaKültürü #UrfaSokakları #MahalleKültürü #HacHatırası #UrfaFotoğraf #UrfaMirası
    ✨ Şanlıurfa’da güzel bir gelenek: Hacı kapıları ✨ Hacca gidenlerin dönüşünde evlerinin kapıları süslenir, mahalleye sevinç ve bereket yayılır. 💚 Bu kapılar sadece bir evin değil, bir topluluğun duasıdır. @trtavaz #Şanlıurfa #HacıKapısı #UrfaGelenekleri #UrfaKültürü #Hac #HacSevinci #HacıDönüşü #BereketKapısı #UrfaMahallesi #AnadoluKültürü #KutsalYolculuk #UrfaSevgi #UrfaTarihi #UrfaYaşamı #ŞanlıurfaKültürü #UrfaSokakları #MahalleKültürü #HacHatırası #UrfaFotoğraf #UrfaMirası
    0 Комментарии 0 Поделились
  • People Samburu warriors, Kenya
    People Samburu warriors, Kenya🇰🇪
    0 Комментарии 0 Поделились
  • Beyazıt Kulesi / İtfaiye Kulesi..

    Eskiden İstanbul Üniversitesi ile özdeşleşen bu Beyazıt Kulesi'nin tepesinde yanan ışıklara bakarak ertesi günkü havanın nasıl olacağını öğrenirdik. TV yoktu tabii; Yüksek rakımda bulunmamız ve önümüzün açık olması dolayısıyla Fatih ve Beyazıt Camilerini, hatta küçük bir silüet olarak denizin parıltısı ve geçen gemileri görebilirdik, şimdi apartmanlardan görülen sadece binalar. Akşam karanlığında ertesi gün havanın nasıl olacağını bu kulede yanan ışıkların rengine göre anlardık. Peki hatırlayıp bu renklerin neden seçildiğini bilen var mı?
    📌 Beyazıt Kulesi / İtfaiye Kulesi.. Eskiden İstanbul Üniversitesi ile özdeşleşen bu Beyazıt Kulesi'nin tepesinde yanan ışıklara bakarak ertesi günkü havanın nasıl olacağını öğrenirdik. TV yoktu tabii; Yüksek rakımda bulunmamız ve önümüzün açık olması dolayısıyla Fatih ve Beyazıt Camilerini, hatta küçük bir silüet olarak denizin parıltısı ve geçen gemileri görebilirdik, şimdi apartmanlardan görülen sadece binalar. Akşam karanlığında ertesi gün havanın nasıl olacağını bu kulede yanan ışıkların rengine göre anlardık. Peki hatırlayıp bu renklerin neden seçildiğini bilen var mı?
    0 Комментарии 0 Поделились
  • Bu, yarım milyon Afrikalının susuzluğunu gidermeyi başaran bir çocuğun hikâyesidir.
    Adı Ryan. Mayıs 1991’de Kanada’da doğdu.

    Henüz altı yaşındayken öğretmeni, sınıfta Afrika’daki çocukların yaşam koşullarını anlattı. Ryan, musluğu açtığında berrak su içebilmesine rağmen bazı insanların susuzluktan ölmesine derinden üzüldü. Bunun üzerine öğretmenine, Afrika’daki insanlara su ulaştırmanın ne kadara mal olacağını sordu. Öğretmeni ona, yaklaşık 70 dolara bir kuyu inşa edebilen WaterCan adlı bir kuruluştan bahsetti.

    Ryan eve gider gitmez annesi Susan’a koştu ve Afrikalı çocuklar için bir kuyu yaptırmak amacıyla 70 dolara ihtiyacı olduğunu söyledi. Annesi, bu parayı kendi çabasıyla kazanması gerektiğini belirtti ve ona haftalık birkaç dolar kazandıran ev işleri verdi.

    Ryan yavaş yavaş 70 dolar biriktirmeyi başardı ve WaterCan’a gitti. Ancak orada, bir kuyunun gerçek maliyetinin aslında 2000 dolar olduğunu öğrendi. Annesi bu miktarı veremeyeceğini açıkça söyledi. Fakat Ryan kararlıydı. Gereken tüm parayı toplayacağına söz verdi.

    Böylece, mahallede yaptığı küçük işlerle fon toplamaya devam etti. Onun azmi, kardeşlerine, komşularına ve arkadaşlarına da ilham verdi. Hep birlikte gerekli 2000 doları toplamayı başardılar. Ocak 1999’da, Kuzey Uganda’daki bir köyde ilk kuyu açıldı.

    Kuyunun tamamlanmasının ardından Ryan’ın okulu da sürece dâhil oldu ve kuyunun bulunduğu köyle kardeş okul ilişkisi kurdu. Ryan, burada, su almak için her gün uzun yollar yürüyen Akana ile tanıştı. Onun hikâyesinden çok etkilenen Ryan, ailesinden kendisini Afrika’ya götürmelerini istedi. 2000 yılında köye vardığında yüzlerce insan tarafından coşkuyla karşılandı. İnsanlar onur çiti oluşturmuş, adını hep bir ağızdan haykırıyordu.

    Şaşkınlıkla “Adımı biliyorlar mı?” diye sordu Ryan.
    Rehber ise, “Yüz kilometre içindeki herkes seni tanıyor” dedi.

    Bugün Ryan 33 yaşında. Kendi vakfını yönetiyor ve Afrika’da 400’den fazla kuyu açmış durumda. Sadece kuyu yapmakla kalmıyor; aynı zamanda kuyuların bakımını, suyun nasıl korunup yönetileceğini de öğretiyor.

    Gündelik hayatın önemsiz detayları arasında kaybolsak da, gerçek bir kahramana saygı göstermekten daha anlamlı bir şey yoktur.

    Helal sana Ryan kutluyorum ve alkışlıyorum.
    Bu, yarım milyon Afrikalının susuzluğunu gidermeyi başaran bir çocuğun hikâyesidir. Adı Ryan. Mayıs 1991’de Kanada’da doğdu. Henüz altı yaşındayken öğretmeni, sınıfta Afrika’daki çocukların yaşam koşullarını anlattı. Ryan, musluğu açtığında berrak su içebilmesine rağmen bazı insanların susuzluktan ölmesine derinden üzüldü. Bunun üzerine öğretmenine, Afrika’daki insanlara su ulaştırmanın ne kadara mal olacağını sordu. Öğretmeni ona, yaklaşık 70 dolara bir kuyu inşa edebilen WaterCan adlı bir kuruluştan bahsetti. Ryan eve gider gitmez annesi Susan’a koştu ve Afrikalı çocuklar için bir kuyu yaptırmak amacıyla 70 dolara ihtiyacı olduğunu söyledi. Annesi, bu parayı kendi çabasıyla kazanması gerektiğini belirtti ve ona haftalık birkaç dolar kazandıran ev işleri verdi. Ryan yavaş yavaş 70 dolar biriktirmeyi başardı ve WaterCan’a gitti. Ancak orada, bir kuyunun gerçek maliyetinin aslında 2000 dolar olduğunu öğrendi. Annesi bu miktarı veremeyeceğini açıkça söyledi. Fakat Ryan kararlıydı. Gereken tüm parayı toplayacağına söz verdi. Böylece, mahallede yaptığı küçük işlerle fon toplamaya devam etti. Onun azmi, kardeşlerine, komşularına ve arkadaşlarına da ilham verdi. Hep birlikte gerekli 2000 doları toplamayı başardılar. Ocak 1999’da, Kuzey Uganda’daki bir köyde ilk kuyu açıldı. Kuyunun tamamlanmasının ardından Ryan’ın okulu da sürece dâhil oldu ve kuyunun bulunduğu köyle kardeş okul ilişkisi kurdu. Ryan, burada, su almak için her gün uzun yollar yürüyen Akana ile tanıştı. Onun hikâyesinden çok etkilenen Ryan, ailesinden kendisini Afrika’ya götürmelerini istedi. 2000 yılında köye vardığında yüzlerce insan tarafından coşkuyla karşılandı. İnsanlar onur çiti oluşturmuş, adını hep bir ağızdan haykırıyordu. Şaşkınlıkla “Adımı biliyorlar mı?” diye sordu Ryan. Rehber ise, “Yüz kilometre içindeki herkes seni tanıyor” dedi. Bugün Ryan 33 yaşında. Kendi vakfını yönetiyor ve Afrika’da 400’den fazla kuyu açmış durumda. Sadece kuyu yapmakla kalmıyor; aynı zamanda kuyuların bakımını, suyun nasıl korunup yönetileceğini de öğretiyor. Gündelik hayatın önemsiz detayları arasında kaybolsak da, gerçek bir kahramana saygı göstermekten daha anlamlı bir şey yoktur. Helal sana Ryan kutluyorum ve alkışlıyorum.👏👏👏
    0 Комментарии 0 Поделились
  • Samarra Ulu Camii, Irak’ın Samarra şehrinde 848-852 yılları arasında Abbâsî Halifesi Mutavakkil tarafından inşa ettirilmiştir. İslam mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan cami, geniş avlusu ve spiral minaresi (Malviyye) ile ünlüdür. 55 metre yüksekliğindeki minaresi, ziggurat tarzından esinlenmiştir. Cami, Abbâsî döneminde dini ve siyasi merkez olarak kullanılmış, ancak zamanla harap olmuştur. Günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir.
    Samarra Ulu Camii, Irak’ın Samarra şehrinde 848-852 yılları arasında Abbâsî Halifesi Mutavakkil tarafından inşa ettirilmiştir. İslam mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan cami, geniş avlusu ve spiral minaresi (Malviyye) ile ünlüdür. 55 metre yüksekliğindeki minaresi, ziggurat tarzından esinlenmiştir. Cami, Abbâsî döneminde dini ve siyasi merkez olarak kullanılmış, ancak zamanla harap olmuştur. Günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir.
    0 Комментарии 0 Поделились
  • 1985'te, Doğu Afrika'nın sakin bir köyünde, Daniel adında bir adam üç kızıyla yalınayak duruyordu. Karısı bir yıl önce doğum sırasında ölmüştü. Bir daha asla evlenmedi. Ne zamanı vardı, ne de yüreği. O bir çiftçi, bir inşaatçı, bir baba ve bir hayalperestti.

    Evlerinde elektrik yoktu. Bazı geceler akşam yemeği sadece haşlanmış kök ve suydu. Ama sahip oldukları şey -Daniel'in her zaman sahip olduklarından emin olduğu şey- onurdu.

    Her sabah gün doğmadan önce kızlarını uyandırır ve onları okula iki mil kadar yürütürdü. Kendi okuyup yazamıyordu ama her gün sınıfın dışında, gölgede oturur, yalnız eve yürümek zorunda kalmasınlar diye beklerdi.

    Bazen kalem alabilmeleri için aç kalırdı.
    Sınav ücretlerini ödeyebilmek için alyansını satardı.
    Hasat mevsiminde sadece ikinci el ders kitapları almak için üç işte çalışırdı -birçok sayfası eksikti.

    İnsanlar gülüyordu.
    "Kız onlar," diyorlardı.
    "Gelecekleri ne?"

    Daniel cevap vermedi.
    Yanlarında yürümeye devam etti.

    Yıllar geçti. Birer birer mezun oldular.
    Birer birer burs kazandılar.
    Ve birer birer… Okyanusları aştılar.

    2025'te, o fotoğrafın çekilmesinden 40 yıl sonra, dünya hiç kimsenin beklemediği bir şey gördü:
    Aynı adamın, bu sefer bir hastanenin önünde, beyaz önlüklü üç kızıyla birlikte gururla durduğu yeni bir görüntü.

    Doktorlar.

    Hepsi.

    Nasıl hissettiği sorulduğunda, Daniel usulca ağladı ve fısıldadı,
    "Onlara asla dünyayı vermedim. Sadece dünyanın umutlarını ellerinden almasına asla izin vermedim."

    Elleriyle ekin yetiştirdi,
    ama kalbiyle doktor yetiştirdi.

    Ve dünyanın hiç tanımadığı bir adamın sessiz gölgesinde,
    üç kız yükseldi… Ve her şeyi değiştirdi.
    1985'te, Doğu Afrika'nın sakin bir köyünde, Daniel adında bir adam üç kızıyla yalınayak duruyordu. Karısı bir yıl önce doğum sırasında ölmüştü. Bir daha asla evlenmedi. Ne zamanı vardı, ne de yüreği. O bir çiftçi, bir inşaatçı, bir baba ve bir hayalperestti. Evlerinde elektrik yoktu. Bazı geceler akşam yemeği sadece haşlanmış kök ve suydu. Ama sahip oldukları şey -Daniel'in her zaman sahip olduklarından emin olduğu şey- onurdu. Her sabah gün doğmadan önce kızlarını uyandırır ve onları okula iki mil kadar yürütürdü. Kendi okuyup yazamıyordu ama her gün sınıfın dışında, gölgede oturur, yalnız eve yürümek zorunda kalmasınlar diye beklerdi. Bazen kalem alabilmeleri için aç kalırdı. Sınav ücretlerini ödeyebilmek için alyansını satardı. Hasat mevsiminde sadece ikinci el ders kitapları almak için üç işte çalışırdı -birçok sayfası eksikti. İnsanlar gülüyordu. "Kız onlar," diyorlardı. "Gelecekleri ne?" Daniel cevap vermedi. Yanlarında yürümeye devam etti. Yıllar geçti. Birer birer mezun oldular. Birer birer burs kazandılar. Ve birer birer… Okyanusları aştılar. 2025'te, o fotoğrafın çekilmesinden 40 yıl sonra, dünya hiç kimsenin beklemediği bir şey gördü: Aynı adamın, bu sefer bir hastanenin önünde, beyaz önlüklü üç kızıyla birlikte gururla durduğu yeni bir görüntü. Doktorlar. Hepsi. Nasıl hissettiği sorulduğunda, Daniel usulca ağladı ve fısıldadı, "Onlara asla dünyayı vermedim. Sadece dünyanın umutlarını ellerinden almasına asla izin vermedim." Elleriyle ekin yetiştirdi, ama kalbiyle doktor yetiştirdi. Ve dünyanın hiç tanımadığı bir adamın sessiz gölgesinde, üç kız yükseldi… Ve her şeyi değiştirdi.
    0 Комментарии 0 Поделились
  • The Spiral minaret of the Great Mosque of Samarra.
    The Spiral minaret of the Great Mosque of Samarra.
    0 Комментарии 0 Поделились
  • Fotoğrafın sahibi (çeken kişi) şöyle bir açıklama yapmış:
    "Longwood'un bahçelerinde yürüyordum ve bu annenin bebeğini taşıdığını ve bebek arabasını çektiğini gördüm, bu yüzden fotoğrafını çekmek istedim.
    O pozu gerçekten yakaladım. Fotoğrafı kontrol ettiğimde kamerada bulduğum, insan yaşam döngüsünü özetleyen bir sahne çektiğimi fark etmek oldu.
    Yolun diğer tarafında yaşlı annesinin tekerlekli sandalyesini iten bir kadın var. Bir kızı taşıyan bir anne ve annesinin (bebek) arabasını iten bir kızı iki canı (hayatı) kesmek gibiydi. "
    Fotoğrafın sahibi (çeken kişi) şöyle bir açıklama yapmış: "Longwood'un bahçelerinde yürüyordum ve bu annenin bebeğini taşıdığını ve bebek arabasını çektiğini gördüm, bu yüzden fotoğrafını çekmek istedim. O pozu gerçekten yakaladım. Fotoğrafı kontrol ettiğimde kamerada bulduğum, insan yaşam döngüsünü özetleyen bir sahne çektiğimi fark etmek oldu. Yolun diğer tarafında yaşlı annesinin tekerlekli sandalyesini iten bir kadın var. Bir kızı taşıyan bir anne ve annesinin (bebek) arabasını iten bir kızı iki canı (hayatı) kesmek gibiydi. "
    0 Комментарии 0 Поделились
  • Istanbul Airport (IST) has achieved an impressive milestone: it is now the most connected airport in the world, with direct flights to 310 international destinations. This vast air network makes it a true global hub, connecting Europe, Asia, Africa and even parts of the Americas quickly and efficiently.

    Despite this, IST only ranks 7th in the world ranking for passenger movement. In other words, although it is the absolute leader in connectivity, there are still other airports with a higher volume of travelers, such as Atlanta (USA), Dubai and London-Heathrow.

    This difference shows that connectivity is not the same as volume. While airports like Atlanta concentrate domestic flights and local passengers, Istanbul focuses on connecting between continents, serving as a strategic point for international stopovers.

    The airport's success is also linked to the growth of Turkish Airlines, one of the companies that flies the most to different countries in the world.
    Istanbul Airport (IST) has achieved an impressive milestone: it is now the most connected airport in the world, with direct flights to 310 international destinations. This vast air network makes it a true global hub, connecting Europe, Asia, Africa and even parts of the Americas quickly and efficiently. Despite this, IST only ranks 7th in the world ranking for passenger movement. In other words, although it is the absolute leader in connectivity, there are still other airports with a higher volume of travelers, such as Atlanta (USA), Dubai and London-Heathrow. This difference shows that connectivity is not the same as volume. While airports like Atlanta concentrate domestic flights and local passengers, Istanbul focuses on connecting between continents, serving as a strategic point for international stopovers. The airport's success is also linked to the growth of Turkish Airlines, one of the companies that flies the most to different countries in the world.
    0 Комментарии 0 Поделились
Расширенные страницы