• Havacılıkta devrim! Venus Stargazer M4, 2025'teki ilk test uçuşuyla Londra-New York arasını 2 saate indirecek. Mach 6 hızıyla dünya hiç olmadığı kadar küçük olacak! #HavacılıkDevrimi #VenusStargazerM4 #HipersonikJet

    Venus Aerospace ve Velontra tarafından geliştirilen Venus Stargazer M4, 2025'teki ilk test uçuşuna hazırlanıyor. Saatte 3.600 mil hıza ulaşabilen bu hipersonik jet, Londra’dan New York’a sadece iki saatte uçmayı mümkün kılacak. Gelişmiş bir roket motoru ile donatılan Stargazer M4, modern seyahat sınırlarını zorlayarak havacılıkta devrim yaratacak.
    🌍✈️ Havacılıkta devrim! Venus Stargazer M4, 2025'teki ilk test uçuşuyla Londra-New York arasını 2 saate indirecek. 🚀 Mach 6 hızıyla dünya hiç olmadığı kadar küçük olacak! #HavacılıkDevrimi #VenusStargazerM4 #HipersonikJet Venus Aerospace ve Velontra tarafından geliştirilen Venus Stargazer M4, 2025'teki ilk test uçuşuna hazırlanıyor. Saatte 3.600 mil hıza ulaşabilen bu hipersonik jet, Londra’dan New York’a sadece iki saatte uçmayı mümkün kılacak. Gelişmiş bir roket motoru ile donatılan Stargazer M4, modern seyahat sınırlarını zorlayarak havacılıkta devrim yaratacak.
    0 Comments 0 Shares
  • Türkiye, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından alınan kararla Instagram'a erişimi engelledi. Yasağın, Instagram'ın öldürülen Hamas lideri İsmail Haniyeh için başsağlığı dileyen gönderileri ve hikayeleri kaldırmasıyla ilgili olduğu bildiriliyor.

    Türkiye, 57,1 milyon aktif kullanıcısı ile en çok Instagram kullanıcısı olan beşinci ülke oldu ve bu da etki önemli.

    Dürüst bağımsız Müslüman gazeteciliği fon: http://support.islamchannel.tv

    #news #instagram #meta #turkey #turkiye
    Türkiye, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından alınan kararla Instagram'a erişimi engelledi. Yasağın, Instagram'ın öldürülen Hamas lideri İsmail Haniyeh için başsağlığı dileyen gönderileri ve hikayeleri kaldırmasıyla ilgili olduğu bildiriliyor. Türkiye, 57,1 milyon aktif kullanıcısı ile en çok Instagram kullanıcısı olan beşinci ülke oldu ve bu da etki önemli. Dürüst bağımsız Müslüman gazeteciliği fon: http://support.islamchannel.tv #news #instagram #meta #turkey #turkiye
    0 Comments 0 Shares
  • Cristiano Ronaldo - "Başarılarımdan dolayı arkadaşım Albert Fantrau'ya teşekkür etmeliyim. Birlikte bir gençlik kulübünde oynuyorduk. Sporting'den gelenler bize kim daha fazla gol atarsa ​​onun akademilerine kabul edileceğini söylediler"

    "Maçı 3-0 kazandık, ilk golü ben attım, ardından Albert kafa vuruşunu yaptı ve üçüncüsü herkesi etkileyen bir gol oldu. Albert kaleciyle bire bir gitti.

    Ben onun yanında koşuyordum, o kalecinin etrafından dolaştı, tek yapması gereken topu boş ağlara göndermekti. Ama o topu bana verdi ve ben de golü attım.
    Akademiye kabul edildim. Maçtan sonra yanına gelip “neden” diye sordum, o da şöyle cevap verdi; "Sen benden daha iyisin".

    Birkaç yıl sonra bir gazeteci Albert'in evine gitti ve hikayenin doğru olup olmadığını sordu. Bunu doğruladı.
    Ayrıca o maçtan sonra futbolculuk kariyerinin bittiğini ve artık işsiz olduğunu söyledi. “Ama bu kadar muhteşem bir evi, arabayı vs. nereden buldun?

    Zengin birine benziyordun. Ayrıca ailenizin geçimini de sağlıyorsunuz… bunların hepsi nereden? Albert gururla yanıtladı; Cristiano'dan.

    MORAL: Size inanan ve hayatta size yardım eli uzatan kişiyi asla unutmayın.
    Cristiano Ronaldo - "Başarılarımdan dolayı arkadaşım Albert Fantrau'ya teşekkür etmeliyim. Birlikte bir gençlik kulübünde oynuyorduk. Sporting'den gelenler bize kim daha fazla gol atarsa ​​onun akademilerine kabul edileceğini söylediler" "Maçı 3-0 kazandık, ilk golü ben attım, ardından Albert kafa vuruşunu yaptı ve üçüncüsü herkesi etkileyen bir gol oldu. Albert kaleciyle bire bir gitti. Ben onun yanında koşuyordum, o kalecinin etrafından dolaştı, tek yapması gereken topu boş ağlara göndermekti. Ama o topu bana verdi ve ben de golü attım. Akademiye kabul edildim. Maçtan sonra yanına gelip “neden” diye sordum, o da şöyle cevap verdi; "Sen benden daha iyisin". Birkaç yıl sonra bir gazeteci Albert'in evine gitti ve hikayenin doğru olup olmadığını sordu. Bunu doğruladı. Ayrıca o maçtan sonra futbolculuk kariyerinin bittiğini ve artık işsiz olduğunu söyledi. “Ama bu kadar muhteşem bir evi, arabayı vs. nereden buldun? Zengin birine benziyordun. Ayrıca ailenizin geçimini de sağlıyorsunuz… bunların hepsi nereden? Albert gururla yanıtladı; Cristiano'dan. MORAL: Size inanan ve hayatta size yardım eli uzatan kişiyi asla unutmayın.🙏🙏💖💖
    0 Comments 0 Shares
  • Ömer #Nasuhi Bilmen, Amerikalıları şok etti !..

    1940’ların sonuna doğru Amerika’da bir olay cereyan ediyor. Zengin bir adamın ölümünden birkaç yıl sonra bir kadın yanında bir çocukla mahkemeye başvuruyor. Çocuğun ölen adamdan olduğunu iddia ediyor.

    Ölüden DNA testi yapılamayan bir dönem dünya için. Amerika hukuk sistemlerinde bu olayın bir karşılığını bulamayınca başka sistemlere müracaat ediyorlar. Roma hukukuna bakıyorlar yok. Yunan, Hint, Uzakdoğu’da yok. Bir heyet Türkiye’ye geliyor.

    AMERİKALILAR İSLAM’A GÖRE TEST YAPTI ŞOK OLDU

    Dönemin İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen’e yönlendiriliyorlar. İlk başta anlam veremiyor gelen ekip. Gönülsüz de olsa görüşüyorlar. Bilmen onlara ölen adamın kemiklerinin durup durmadığını sorduğunda şaşkınlıkları iyice büyüyor. Durduğunu söylüyorlar. Ömer Nasuhi onlara kuyruk sokumu kemiğinden bir yer tarif ediyor. Tarif ettiği yere çocuğun bir damla kanını damlatmalarını, eğer o kemik kanı emerse çocuğun o adamdan olduğunu aksi olursa kadının yalancı olduğunu ve buna göre hüküm verebileceklerini anlatıyor. Gelen ekip görüşmeden memnun olmaksızın şaşkınlıklarını da yanlarına alıp ülkelerine dönüyorlar.

    Bir müftünün böyle bir tıp bilgisine nasıl hâkim olabileceğine ihtimal veremiyorlar. Ekipteki bir doktorun ise kafasını kurcalıyor bu mesele. Müftünün yanlışlığını ispat etmek için mezar açtırılıp adamın bedeni çıkarılıyor. Tarif edilen kemiğin üzerine önce kendi kanını damlatıyor. Kan akıp gidiyor kemiğin üzerinden. Sonra çocuğun kanını döktüğünde gözleri fal taşı gibi açılıyor. Kemiğin kanı emdiğini gördüğünde hayretini gizlemiyor.

    Görüşmede Ömer Nasuhi’nin yanında olanlar da ilk duymuş olacaklar ki heyet gittikten sonra bu meseleyi nereden bildiğini soruyorlar. Adı geçen kemiğin sadece kendi neslini kabul ettiğini uzun uzun anlatıyor. Oradaki küçük bir parçanın önemine değiniyor. Vücuda ne yaparsanız yapın o kemiği yok edemediğinizi, kıyamete kadar hiçbir gücün de buna muktedir olamayacağını, zira mahşerde insanlar o kemik parçasından yeniden diriltileceğini anlatıyor.

    Kaynak: Habeşli Bilal, Milli Gazete
    Ömer #Nasuhi Bilmen, Amerikalıları şok etti !.. 1940’ların sonuna doğru Amerika’da bir olay cereyan ediyor. Zengin bir adamın ölümünden birkaç yıl sonra bir kadın yanında bir çocukla mahkemeye başvuruyor. Çocuğun ölen adamdan olduğunu iddia ediyor. Ölüden DNA testi yapılamayan bir dönem dünya için. Amerika hukuk sistemlerinde bu olayın bir karşılığını bulamayınca başka sistemlere müracaat ediyorlar. Roma hukukuna bakıyorlar yok. Yunan, Hint, Uzakdoğu’da yok. Bir heyet Türkiye’ye geliyor. AMERİKALILAR İSLAM’A GÖRE TEST YAPTI ŞOK OLDU Dönemin İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen’e yönlendiriliyorlar. İlk başta anlam veremiyor gelen ekip. Gönülsüz de olsa görüşüyorlar. Bilmen onlara ölen adamın kemiklerinin durup durmadığını sorduğunda şaşkınlıkları iyice büyüyor. Durduğunu söylüyorlar. Ömer Nasuhi onlara kuyruk sokumu kemiğinden bir yer tarif ediyor. Tarif ettiği yere çocuğun bir damla kanını damlatmalarını, eğer o kemik kanı emerse çocuğun o adamdan olduğunu aksi olursa kadının yalancı olduğunu ve buna göre hüküm verebileceklerini anlatıyor. Gelen ekip görüşmeden memnun olmaksızın şaşkınlıklarını da yanlarına alıp ülkelerine dönüyorlar. Bir müftünün böyle bir tıp bilgisine nasıl hâkim olabileceğine ihtimal veremiyorlar. Ekipteki bir doktorun ise kafasını kurcalıyor bu mesele. Müftünün yanlışlığını ispat etmek için mezar açtırılıp adamın bedeni çıkarılıyor. Tarif edilen kemiğin üzerine önce kendi kanını damlatıyor. Kan akıp gidiyor kemiğin üzerinden. Sonra çocuğun kanını döktüğünde gözleri fal taşı gibi açılıyor. Kemiğin kanı emdiğini gördüğünde hayretini gizlemiyor. Görüşmede Ömer Nasuhi’nin yanında olanlar da ilk duymuş olacaklar ki heyet gittikten sonra bu meseleyi nereden bildiğini soruyorlar. Adı geçen kemiğin sadece kendi neslini kabul ettiğini uzun uzun anlatıyor. Oradaki küçük bir parçanın önemine değiniyor. Vücuda ne yaparsanız yapın o kemiği yok edemediğinizi, kıyamete kadar hiçbir gücün de buna muktedir olamayacağını, zira mahşerde insanlar o kemik parçasından yeniden diriltileceğini anlatıyor. Kaynak: Habeşli Bilal, Milli Gazete
    0 Comments 0 Shares
  • O sembol fotoğraf, Gazzeli gazeteciye uluslararası ödül getirdi.

    Acıya göz yuman dünya, görüntüye ödül verdi.

    #FreeGaza #Gazze #MuhammedSalem #İnasEbuMaamar
    📷O sembol fotoğraf, Gazzeli gazeteciye uluslararası ödül getirdi. 📌Acıya göz yuman dünya, görüntüye ödül verdi. #FreeGaza #Gazze #MuhammedSalem #İnasEbuMaamar
    0 Comments 0 Shares
  • ■ ALMAN BASININDA RAMAZAN VE BAYRAM, 1853

    [Alman Der Sammler Gazetesi, 20 Temmuz 1853 tarihli nüshasında İstanbul'daki Ramazan ve Bayramı anlatıyor]:

    "İFTAR TOPU

    Güneş batarken, bütün bataryalardan ateşlenen toplar, gündüz orucunun bittiğini ve yaklaşan gecenin türlü zevklere yeniden izin verdiğini göstermek için gümbürdüyor.

    Tüm kahveler açılıyor ve pırıl pırıl aydınlatılıyor. Tüm cami kubbeleri ışıklandırılıyor ve renkli kağıt fenerler bir minareden diğerine uzanan ipler üzerinde karanlık gecede parlayan meteorlar gibi sallanıyor.

    Camilerin pencerelerinden bir ışık denizi parlıyor ve sokaklardaki muhteşem çeşmeler ise etraflarını saran kandillerin binlerce gökkuşağı renkleriyle ışıl ışıl parlıyor.

    KAPALIÇARŞI

    Çeşitli revaklarıyla şehrin bir parçasını oluşturan büyük çarşının tüm tezgahları ve tonozları da parlak ışıklarla parlıyor. Burada sergilenen muhteşem eşyalar, özellikle halı, şal ve silahlar göze sunulmak üzere artan bir ihtişam içinde çarşı koridorlarında sergileniyor.

    Muazzam Konstantinopolis'te gözlemci yabancıların görme ve tatma duyularını dört hafta boyunca her akşam doyuran, neşeli ve bilinmeyen bir pasta dünyasına taşıyan, sihirli bir günde yol alıyoruz.

    Yabancılar bu gece saatlerinde kahvelerde eğlence aramak isterlerse, misafirleri sanatlarıyla eğlendirmek için mekandan mekana dolaşan hikaye anlatıcıları (meddahlar) ve Rum müzisyenleri bulacaktır.

    ZENGİN FAKİR YANYANA

    Fakat bütün bunlar anlamlı sîmalarıyla asaletli ve güçlü doğulu figürlerin sunduklarından daha az dikkat çekicidir. Divanlarda uzun bir sıra halinde oturan bu insanlar eski düşman bile olsalar, zengin-fakir yanyana dostça sohbetler ederler. Zira zaman, Ramazan için barışma zamanıdır. Burada her türlü statü farkı ve her olumsuz ilişki yasaklanmış gibi görünüyor. Herkese dostça bir neşe yayılmış durumda.

    YAKLAŞAN SAHUR

    Sahur yaklaştıkça yaklaşıyor ve biz ışıklı sokaklarda bir kez daha acele ediyoruz. Konuklar daha şimdiden parlak bir şekilde aydınlatılmış saraydan boşalıyor ve muhteşem atlarına binerek evlerine doğru sürüyorlar. Kendi evlerinin efendisi olarak, Ramazan'da her Müslüman'ın sabah namazından yaklaşık bir saat önce yediği yemeğe (sahur) oturuyorlar, ama içlerinde yabancının olmadığı sadece kendi aile üyeleri ile birlikte.

    Bu yemeğe "günlük oruç hazırlığı" anlamına gelen "imsak" deniliyor. Sonra alçak bir evin yanından geçerken açık kalmış pencereler evin içindeki arka odaları görmemize imkan tanıyor. Orada yaşlı bir baba, eşi, çocukları ve hizmetçileriyle birlikte, doğudaki ilk Hıristiyanların, geceleri düzenlenen eski aşk şölenlerini anımsatan yemekte ataerkil bir sakinlikle oturuyor.

    PERA

    Şimdi, Avrupalıların yaşadığı banliyö olan Pera'ya geçmek için sokaklardan limana doğru daha hızlı koşarsak, etrafımızda hala hareketli bir hayat vızıldıyor, şafak yaklaştıkça neşesi artıyor gibi görünüyor.

    Seyyar şeker ve tatlı satıcıları, mallarını seslice haykırarak satıyor. Pastaneciler dükkânlarında sık sık boşaltılan teneke tepsileri doldurmaya devam ediyor. Daha yoğun bir zevk sevenler, tütsülenmiş muhallebi çömlekleri ve çeşitli kuzu yemeklerinin etrafında toplanıyor.

    YEMEK İKRAMLARI

    Büyük bir pilav kazanı ve bir direğin üzerinde et taşıyan ve onu yer sofrasına oturmuş ahalinin önüne seren iki siyah köleyle karşılaşıyoruz. "Peygamberin dağıttığı gibi kendilerine ihsan edilen nimetleri cömertçe dağıtanlardan Allah razı olur!" diye yüksek sesle bağıran siyah adam üç kere "Elhamdülillah!" diyor. Fakirler topluluğu ise hep bir ağızdan cevap veriyorlar: "Allah hayır sahibinden ebeden razı olsun!"

    Kısa bir süre içinde biten ziyafetten sonra karnı doyanların teşekkür seslerini uzaklardan bile işitiyoruz: "Allah karnımızı doyuranların keselerini doldursun!" ve "Allah hayır sahibi zenginlerden razı olsun ve bize verdiklerinin bin katını onlara geri versin!"

    BAYRAM GÜNÜ

    Oruç ayı Ramazan'ın son akşamında yeni ay mutlu Şevval ayını ilan ediyor. (Bu yılın takvimine göre 7 Temmuz Perşembe), Dini bir bayram olan Büyük Bayram, "Iyd-ı fıtır" olarak da adlandırılır. Son orucun açılmasından sonra başlar ve eski Türk geleneğine göre bunu ikinci ve üçüncü bir kutlama günü takip eder.

    Bayramın ilk günün başlangıcı -bütün büyük kutlamalar gibi- kıyıdan ve limanın zengin bayraklı gemilerinden aralıksız bir top ateşi ile karşılanır. Müminler namaza gitmeden önce, şeriat, mümkün olduğu kadar güzel giysiler giymeyi övülmeye değer görür ki bu da mümkün olduğunca yapılmaya çalışılır. Öyle ki Türkçe bir deyimde bir insanın ne kadar fakir olduğu anlatılabilmek için şöyle denilir: "Kendine bir bayram elbisesi bile alamayacak kadar fakir"

    BAYRAM TEBRİKLERİ

    Yolda sürekli olarak emredilen dua kelimelerinin mırıltısı duyuluyor: "Allahu ekber!" "Tanrı büyüktür! Bayram kısmen Alman Yeni Yılı'na benziyor, çünkü bunda olduğu gibi herkes birbirine iyi dileklerde bulunur. Sokakta karşılaşan tamamen yabancılar bile birbirlerini bayram selamı ile selamlıyorlar: "Bayramın mübarek olsun!"

    KÜSLERİN BARIŞMASI

    Ramazan'da henüz bırakılamayan düşmanlıklar Bayram'da genellikle azalır ve kendisine sunulan barıştırma teşebbüsünü reddedenler halk arasında genel bir ayıplamayla karşılanır.

    Aynı zamanda birbirlerine hediyeler vermek de bu günde bir adettir ve Doğu geleneklerinin izin verdiği ölçüde kadınlar bu konuda daha fazla özgürlüğe sahiptir. Özenle dekore edilmiş uzun araba konvoylarındaki bütün harem halkı -elbette yeşil pelerinlere sarılmış ve sadece burunlarını ve gözlerini gösteren hanımlar- birbirlerini ziyaret ederler.

    BAYRAMDA KIR GEZİLERİ

    Bu bayram günlerinde insanlar yakın ve uzak eğlencelik yerlerde, Kağıthane Deresi'nde, Büyükdere'de, Dolmabahçe'de, Prens Adaları'nda birlikte kendilerini eğlendirirler. Bayram, Türkler gibi, zevk düşkünü Hıristiyanlar tarafından da aynı coşkuyla kutlanır.."

    Daha fazlası için lütfen takip ediniz: https://www.facebook.com/TariheSeyahat
    ■ ALMAN BASININDA RAMAZAN VE BAYRAM, 1853 ❤️ [Alman Der Sammler Gazetesi, 20 Temmuz 1853 tarihli nüshasında İstanbul'daki Ramazan ve Bayramı anlatıyor]: "İFTAR TOPU Güneş batarken, bütün bataryalardan ateşlenen toplar, gündüz orucunun bittiğini ve yaklaşan gecenin türlü zevklere yeniden izin verdiğini göstermek için gümbürdüyor. Tüm kahveler açılıyor ve pırıl pırıl aydınlatılıyor. Tüm cami kubbeleri ışıklandırılıyor ve renkli kağıt fenerler bir minareden diğerine uzanan ipler üzerinde karanlık gecede parlayan meteorlar gibi sallanıyor. Camilerin pencerelerinden bir ışık denizi parlıyor ve sokaklardaki muhteşem çeşmeler ise etraflarını saran kandillerin binlerce gökkuşağı renkleriyle ışıl ışıl parlıyor. KAPALIÇARŞI Çeşitli revaklarıyla şehrin bir parçasını oluşturan büyük çarşının tüm tezgahları ve tonozları da parlak ışıklarla parlıyor. Burada sergilenen muhteşem eşyalar, özellikle halı, şal ve silahlar göze sunulmak üzere artan bir ihtişam içinde çarşı koridorlarında sergileniyor. Muazzam Konstantinopolis'te gözlemci yabancıların görme ve tatma duyularını dört hafta boyunca her akşam doyuran, neşeli ve bilinmeyen bir pasta dünyasına taşıyan, sihirli bir günde yol alıyoruz. Yabancılar bu gece saatlerinde kahvelerde eğlence aramak isterlerse, misafirleri sanatlarıyla eğlendirmek için mekandan mekana dolaşan hikaye anlatıcıları (meddahlar) ve Rum müzisyenleri bulacaktır. ZENGİN FAKİR YANYANA Fakat bütün bunlar anlamlı sîmalarıyla asaletli ve güçlü doğulu figürlerin sunduklarından daha az dikkat çekicidir. Divanlarda uzun bir sıra halinde oturan bu insanlar eski düşman bile olsalar, zengin-fakir yanyana dostça sohbetler ederler. Zira zaman, Ramazan için barışma zamanıdır. Burada her türlü statü farkı ve her olumsuz ilişki yasaklanmış gibi görünüyor. Herkese dostça bir neşe yayılmış durumda. YAKLAŞAN SAHUR Sahur yaklaştıkça yaklaşıyor ve biz ışıklı sokaklarda bir kez daha acele ediyoruz. Konuklar daha şimdiden parlak bir şekilde aydınlatılmış saraydan boşalıyor ve muhteşem atlarına binerek evlerine doğru sürüyorlar. Kendi evlerinin efendisi olarak, Ramazan'da her Müslüman'ın sabah namazından yaklaşık bir saat önce yediği yemeğe (sahur) oturuyorlar, ama içlerinde yabancının olmadığı sadece kendi aile üyeleri ile birlikte. Bu yemeğe "günlük oruç hazırlığı" anlamına gelen "imsak" deniliyor. Sonra alçak bir evin yanından geçerken açık kalmış pencereler evin içindeki arka odaları görmemize imkan tanıyor. Orada yaşlı bir baba, eşi, çocukları ve hizmetçileriyle birlikte, doğudaki ilk Hıristiyanların, geceleri düzenlenen eski aşk şölenlerini anımsatan yemekte ataerkil bir sakinlikle oturuyor. PERA Şimdi, Avrupalıların yaşadığı banliyö olan Pera'ya geçmek için sokaklardan limana doğru daha hızlı koşarsak, etrafımızda hala hareketli bir hayat vızıldıyor, şafak yaklaştıkça neşesi artıyor gibi görünüyor. Seyyar şeker ve tatlı satıcıları, mallarını seslice haykırarak satıyor. Pastaneciler dükkânlarında sık sık boşaltılan teneke tepsileri doldurmaya devam ediyor. Daha yoğun bir zevk sevenler, tütsülenmiş muhallebi çömlekleri ve çeşitli kuzu yemeklerinin etrafında toplanıyor. YEMEK İKRAMLARI Büyük bir pilav kazanı ve bir direğin üzerinde et taşıyan ve onu yer sofrasına oturmuş ahalinin önüne seren iki siyah köleyle karşılaşıyoruz. "Peygamberin dağıttığı gibi kendilerine ihsan edilen nimetleri cömertçe dağıtanlardan Allah razı olur!" diye yüksek sesle bağıran siyah adam üç kere "Elhamdülillah!" diyor. Fakirler topluluğu ise hep bir ağızdan cevap veriyorlar: "Allah hayır sahibinden ebeden razı olsun!" Kısa bir süre içinde biten ziyafetten sonra karnı doyanların teşekkür seslerini uzaklardan bile işitiyoruz: "Allah karnımızı doyuranların keselerini doldursun!" ve "Allah hayır sahibi zenginlerden razı olsun ve bize verdiklerinin bin katını onlara geri versin!" BAYRAM GÜNÜ Oruç ayı Ramazan'ın son akşamında yeni ay mutlu Şevval ayını ilan ediyor. (Bu yılın takvimine göre 7 Temmuz Perşembe), Dini bir bayram olan Büyük Bayram, "Iyd-ı fıtır" olarak da adlandırılır. Son orucun açılmasından sonra başlar ve eski Türk geleneğine göre bunu ikinci ve üçüncü bir kutlama günü takip eder. Bayramın ilk günün başlangıcı -bütün büyük kutlamalar gibi- kıyıdan ve limanın zengin bayraklı gemilerinden aralıksız bir top ateşi ile karşılanır. Müminler namaza gitmeden önce, şeriat, mümkün olduğu kadar güzel giysiler giymeyi övülmeye değer görür ki bu da mümkün olduğunca yapılmaya çalışılır. Öyle ki Türkçe bir deyimde bir insanın ne kadar fakir olduğu anlatılabilmek için şöyle denilir: "Kendine bir bayram elbisesi bile alamayacak kadar fakir" BAYRAM TEBRİKLERİ Yolda sürekli olarak emredilen dua kelimelerinin mırıltısı duyuluyor: "Allahu ekber!" "Tanrı büyüktür! Bayram kısmen Alman Yeni Yılı'na benziyor, çünkü bunda olduğu gibi herkes birbirine iyi dileklerde bulunur. Sokakta karşılaşan tamamen yabancılar bile birbirlerini bayram selamı ile selamlıyorlar: "Bayramın mübarek olsun!" KÜSLERİN BARIŞMASI Ramazan'da henüz bırakılamayan düşmanlıklar Bayram'da genellikle azalır ve kendisine sunulan barıştırma teşebbüsünü reddedenler halk arasında genel bir ayıplamayla karşılanır. Aynı zamanda birbirlerine hediyeler vermek de bu günde bir adettir ve Doğu geleneklerinin izin verdiği ölçüde kadınlar bu konuda daha fazla özgürlüğe sahiptir. Özenle dekore edilmiş uzun araba konvoylarındaki bütün harem halkı -elbette yeşil pelerinlere sarılmış ve sadece burunlarını ve gözlerini gösteren hanımlar- birbirlerini ziyaret ederler. BAYRAMDA KIR GEZİLERİ Bu bayram günlerinde insanlar yakın ve uzak eğlencelik yerlerde, Kağıthane Deresi'nde, Büyükdere'de, Dolmabahçe'de, Prens Adaları'nda birlikte kendilerini eğlendirirler. Bayram, Türkler gibi, zevk düşkünü Hıristiyanlar tarafından da aynı coşkuyla kutlanır.." Daha fazlası için lütfen takip ediniz: https://www.facebook.com/TariheSeyahat
    0 Comments 0 Shares
  • Eski insanlar canım,cicim,aşkım demeyi,süslü kelimeleri pek bilmezlerdi.

    Fakirde olsa, hanımına seni seviyorum demesini bilmesede..

    Soğanın cücüğünü,
    Ekmeğin içini ilk ona yedirirdi.
    Pazarda en güzel fistanı alıp gazeteye sarar ona giydirirdi,
    Hanımı ağır bir şey kaldırınca sen kaldırma ben kaldırırım derdi.

    Sevgi ve saygıyı çabuk tüketmezlerdi.

    Onun içinde evlilikleri uzun sürerdi.

    Bir adamın gölgesi bile ömür boyu bir kadına yeterdi..
    Eski insanlar canım,cicim,aşkım demeyi,süslü kelimeleri pek bilmezlerdi. Fakirde olsa, hanımına seni seviyorum demesini bilmesede.. Soğanın cücüğünü, Ekmeğin içini ilk ona yedirirdi. Pazarda en güzel fistanı alıp gazeteye sarar ona giydirirdi, Hanımı ağır bir şey kaldırınca sen kaldırma ben kaldırırım derdi. Sevgi ve saygıyı çabuk tüketmezlerdi. Onun içinde evlilikleri uzun sürerdi. Bir adamın gölgesi bile ömür boyu bir kadına yeterdi..
    0 Comments 0 Shares
  • Ömer #Nasuhi Bilmen, Amerikalıları şok etti !..

    1940’ların sonuna doğru Amerika’da bir olay cereyan ediyor. Zengin bir adamın ölümünden birkaç yıl sonra bir kadın yanında bir çocukla mahkemeye başvuruyor. Çocuğun ölen adamdan olduğunu iddia ediyor.

    Ölüden DNA testi yapılamayan bir dönem dünya için. Amerika hukuk sistemlerinde bu olayın bir karşılığını bulamayınca başka sistemlere müracaat ediyorlar. Roma hukukuna bakıyorlar yok. Yunan, Hint, Uzakdoğu’da yok. Bir heyet Türkiye’ye geliyor.

    AMERİKALILAR İSLAM’A GÖRE TEST YAPTI ŞOK OLDU

    Dönemin İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen’e yönlendiriliyorlar. İlk başta anlam veremiyor gelen ekip. Gönülsüz de olsa görüşüyorlar. Bilmen onlara ölen adamın kemiklerinin durup durmadığını sorduğunda şaşkınlıkları iyice büyüyor. Durduğunu söylüyorlar. Ömer Nasuhi onlara kuyruk sokumu kemiğinden bir yer tarif ediyor. Tarif ettiği yere çocuğun bir damla kanını damlatmalarını, eğer o kemik kanı emerse çocuğun o adamdan olduğunu aksi olursa kadının yalancı olduğunu ve buna göre hüküm verebileceklerini anlatıyor. Gelen ekip görüşmeden memnun olmaksızın şaşkınlıklarını da yanlarına alıp ülkelerine dönüyorlar.

    Bir müftünün böyle bir tıp bilgisine nasıl hâkim olabileceğine ihtimal veremiyorlar. Ekipteki bir doktorun ise kafasını kurcalıyor bu mesele. Müftünün yanlışlığını ispat etmek için mezar açtırılıp adamın bedeni çıkarılıyor. Tarif edilen kemiğin üzerine önce kendi kanını damlatıyor. Kan akıp gidiyor kemiğin üzerinden. Sonra çocuğun kanını döktüğünde gözleri fal taşı gibi açılıyor. Kemiğin kanı emdiğini gördüğünde hayretini gizlemiyor.

    Görüşmede Ömer Nasuhi’nin yanında olanlar da ilk duymuş olacaklar ki heyet gittikten sonra bu meseleyi nereden bildiğini soruyorlar. Adı geçen kemiğin sadece kendi neslini kabul ettiğini uzun uzun anlatıyor. Oradaki küçük bir parçanın önemine değiniyor. Vücuda ne yaparsanız yapın o kemiği yok edemediğinizi, kıyamete kadar hiçbir gücün de buna muktedir olamayacağını, zira mahşerde insanlar o kemik parçasından yeniden diriltileceğini anlatıyor.

    Kaynak: Habeşli Bilal, Milli Gazete
    Ömer #Nasuhi Bilmen, Amerikalıları şok etti !.. 1940’ların sonuna doğru Amerika’da bir olay cereyan ediyor. Zengin bir adamın ölümünden birkaç yıl sonra bir kadın yanında bir çocukla mahkemeye başvuruyor. Çocuğun ölen adamdan olduğunu iddia ediyor. Ölüden DNA testi yapılamayan bir dönem dünya için. Amerika hukuk sistemlerinde bu olayın bir karşılığını bulamayınca başka sistemlere müracaat ediyorlar. Roma hukukuna bakıyorlar yok. Yunan, Hint, Uzakdoğu’da yok. Bir heyet Türkiye’ye geliyor. AMERİKALILAR İSLAM’A GÖRE TEST YAPTI ŞOK OLDU Dönemin İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen’e yönlendiriliyorlar. İlk başta anlam veremiyor gelen ekip. Gönülsüz de olsa görüşüyorlar. Bilmen onlara ölen adamın kemiklerinin durup durmadığını sorduğunda şaşkınlıkları iyice büyüyor. Durduğunu söylüyorlar. Ömer Nasuhi onlara kuyruk sokumu kemiğinden bir yer tarif ediyor. Tarif ettiği yere çocuğun bir damla kanını damlatmalarını, eğer o kemik kanı emerse çocuğun o adamdan olduğunu aksi olursa kadının yalancı olduğunu ve buna göre hüküm verebileceklerini anlatıyor. Gelen ekip görüşmeden memnun olmaksızın şaşkınlıklarını da yanlarına alıp ülkelerine dönüyorlar. Bir müftünün böyle bir tıp bilgisine nasıl hâkim olabileceğine ihtimal veremiyorlar. Ekipteki bir doktorun ise kafasını kurcalıyor bu mesele. Müftünün yanlışlığını ispat etmek için mezar açtırılıp adamın bedeni çıkarılıyor. Tarif edilen kemiğin üzerine önce kendi kanını damlatıyor. Kan akıp gidiyor kemiğin üzerinden. Sonra çocuğun kanını döktüğünde gözleri fal taşı gibi açılıyor. Kemiğin kanı emdiğini gördüğünde hayretini gizlemiyor. Görüşmede Ömer Nasuhi’nin yanında olanlar da ilk duymuş olacaklar ki heyet gittikten sonra bu meseleyi nereden bildiğini soruyorlar. Adı geçen kemiğin sadece kendi neslini kabul ettiğini uzun uzun anlatıyor. Oradaki küçük bir parçanın önemine değiniyor. Vücuda ne yaparsanız yapın o kemiği yok edemediğinizi, kıyamete kadar hiçbir gücün de buna muktedir olamayacağını, zira mahşerde insanlar o kemik parçasından yeniden diriltileceğini anlatıyor. Kaynak: Habeşli Bilal, Milli Gazete
    0 Comments 0 Shares
  • Tam 59 yıl önce bugün...

    Zülme, Haksızlığa, Ayrımcılığa, Irkcılığa karşı mücadele Eden, #MalcolmX 21 Şubat 1965'te, Amerikalı Müslüman lider Malcolm X, New York'ta yaptığı bir konuşma sırasında suikasta kurban gitti.

    ❝En iyi nasihat iyi örnek olmaktır.❞

    Malik El-Şahbaz #MalcolmX'i rahmet ve minnetle anıyoruz.

    Akıllara Kazınan Bir Kaç Sözü:

    "Irkçılık ideolojik bir düşünce değil,
    aksine psikolojik bir hastalıktır."

    "Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler
    mazlumlardan nefret etmenizi,
    zalimleri ise çok sevmenizi sağlar."

    "İnsanlar bir insanın bütün hayatının bir tek
    kitapla değişebileceğinin farkında değiller."

    "Eğitimli değilim, herhangi bir alanda da
    uzmanlığım yok... Ama samimiyim ve
    benim samimiyetim benim kimliğimdir."

    "Müslümanlara göre; fazla dünyeviyim;
    diğerlerine göre; fazla dindarım...
    Militanlara göre, fazla ılımlıyım;
    ılımlılara göre, fazla militanım."

    Malcolmx'ün çarpıcı hayatından satır başları, dosyamızda:

    https://bit.ly/3k6eqNQ

    #malcolmx
    Tam 59 yıl önce bugün... Zülme, Haksızlığa, Ayrımcılığa, Irkcılığa karşı mücadele Eden, #MalcolmX 21 Şubat 1965'te, Amerikalı Müslüman lider Malcolm X, New York'ta yaptığı bir konuşma sırasında suikasta kurban gitti. ❝En iyi nasihat iyi örnek olmaktır.❞ Malik El-Şahbaz #MalcolmX'i rahmet ve minnetle anıyoruz. Akıllara Kazınan Bir Kaç Sözü: "Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır." "Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar." "İnsanlar bir insanın bütün hayatının bir tek kitapla değişebileceğinin farkında değiller." "Eğitimli değilim, herhangi bir alanda da uzmanlığım yok... Ama samimiyim ve benim samimiyetim benim kimliğimdir." "Müslümanlara göre; fazla dünyeviyim; diğerlerine göre; fazla dindarım... Militanlara göre, fazla ılımlıyım; ılımlılara göre, fazla militanım." Malcolmx'ün çarpıcı hayatından satır başları, dosyamızda: 📌 https://bit.ly/3k6eqNQ #malcolmx
    0 Comments 0 Shares
  • Yıl 1942, Huna al Quds Gazetesi'nden bir haber:
    Suriyeli bir kadın Yunan mültecilere yiyecek ve giyecek dağıtıyor.

    Year 1942, A new from Huna al Quds newspaper :
    A Syrian lady hands out food and clothing to Greek refugees.
    📆 Yıl 1942, Huna al Quds Gazetesi'nden bir haber: Suriyeli bir kadın Yunan mültecilere yiyecek ve giyecek dağıtıyor. 📆 Year 1942, A new from Huna al Quds newspaper : A Syrian lady hands out food and clothing to Greek refugees.
    0 Comments 0 Shares
More Results