KORYO-KORE –KOREA/ ALİMCAN İNAYET
Koryo -Goryeo Krallığı /고려왕조 ve Yuan Hanedanı
Yuan Hanedanlığı
13. ve 14. yüzyıllar Türklerin Uzakdoğu’nun siyasi ve kültür hayatında çok önemli rol oynadıkları dönem olmuştur. Bunun için, sadece Türklerin Çin’de Moğolların kurdukları Yuan Hanedanlığı yönetiminde üstlendikleri görevlere ve kültür yaşamındaki faaliyetlere bakmak yeterlidir.
Yuan Hanedanlığı döneminde Kubilay Han’ın baş veziri olan Lien Şi-şen, maliye bakanı olan Ahmet ve Sanga/Senge; din ve eğitimden sorumlu bakan Argun Salı, denizci İletmiş ve Ukmış, hekimlerden Yuçurıç, Sadımış, Nezer; diyetsiyen Koskuy; Nesturi misyoneri ve elçi Rabban Sauma ve Markos, edebiyatçılardan Guan Yun-şı, Seydullah, Şue Ang-fu, Ma Zu-çang; tercümanlardan Arasang, Pracnaşırı ve Karunadas Uygur Türklerinden idi.(26)
Bunlar Yuan Hanedanlığı döneminde Çin’de siyasi, ekonomi, askeri ve kültürel alanda çok önemli rol oynamakla beraber Çin’deki imar faaliyetlerinde de çok etkili olmuştur.Bugün Çinlilerce “Bei-jing” batılılarca “Pekin” olarak bilinen şehrin mimarları arasında Uygur Türkleri de bulunuyordu. Dolaysıyla Pekin’e Türkçe “Hanbalık” da denilmişti.
Koro krallığı 1270 yılında Yuan Hanedanlığı’nın hakimiyeti altına girince, Moğollarla birlikte Kore’ye çok sayıda Müslüman Türk gelmişti. Yuan Hanedanlığı’na tâbi Koryo Krallığı’nda çok önemli görevleri üstlenmişolan Türkler, özellikle bürokrasi alanında üstün başarılar göstermişti. O dönemde Koryo sarayında görevli Uygur Samga bunlardan biriydi.
Samga hakkında, Koreli bilim adamı Hee Soo-lee’nin “İslam ve Türk Kültürünün Uzak Doğu’ya Yayılması.”(27) adlı kitabının “Müslüman (Hui-hui) Samga’nın Menşei ve Kore’deki Türk Toplumu” başlıklı bölümünde önemli bilgiler bulunmaktadır.
Dr. Hee Soo-lee’nin naklettiği bilgilere göre, Samga Koryo sarayında Chang Sun-ryong adıyla bilinmekteydi. Ona bu adı, Koryo kralı Ch’ung-yol vermişti. O bir Hui-hui (Müslüman) kökenliydi.Onun esas ismi Samga (bazen Senge, Sanga) olup, babası Kyong (Çince: Ch’ing) Kubilay Han (Shih-tsu)’ın katipliğini yapmıştı. Samga prenses Chekuk(28)’un mabeyincisi olarak Koryo’ya gelmişti, mevkii hızla yükselerek Nang-chang unvanı(29), Chang-kun (General)(30), Son-mu general(31), bölge komutanı, Doğu Fetih Bürosu başkomutanı, Bu-chi-mil-chik(32) gibi görevleri üstlendi. 44 yaşında, yani 1298 yılında chom-ıich’om-ri(33) mevkiinde iken öldü. Samga’nın, yani Chang Sun-ryong’un kurduğu Dok-su Chang ailesinin şeceresi de bu bilgileri doğrulamaktadır. Şecereye göre, o 44 yaşında vefat ettiğinde, Yang, Ye ve Son adlı üç oğlu vardı.
Bu bilgilerden anlaşıldığına göre, Samga Koryo sarayında üst düzey görevler almış bir Uygur Türküydü. Koreli bir kadınla evlenmiş ve Kore toplumuyla kaynaşmıştır. Onun 25 kuşaktan torunları bugün Kore’nin orta bölgelerinde kalabalık bir cemaat hâlinde yaşamakta ve Dok-so Chang ailesi olarak bilinmektedir. Bu ailenin şeceresinde, Chang Sun-ryong’dan itibaren 25 nesil boyunca süregelen aile tarihi ayrıntılı biçimde muhafaza edilmiştir. Bu 25 neslin soy ağacı şöyledir:
1.Kurucusu: Sun-ryong, 2. Yang, 3. U-bin, 4. An-chi, 6. Maeng-hyong, 7. Hi-an, 8. İk, 9. Se-gol, 10. İn-pil, 11. Ki, 12. Sung-in, 13. Hong-chom, 14. Yop, 15. Hu-ch’ang, 16. Song-mun, 17. Chun, 18. Hyon-kın, 20. Hun, 21. Se-ch’on, 22. Ii-chin, 23. Sun-hi, 24. Hak-su, 25. Kyong-ki
Ailenin Dok-su ailesi olarak bilinmesindeki sebep, Dok-su kasabasının kral Ch’ung-yol tarafından Chang Sun-ryong’a tımar olarak verilmesidir. Bu kasaba daha sonra P’ung-dok kasabası olarakdeğiştirilmiş, Dok-su Chang ailesi de P’ung-dok Chang olarak anılmıştır.
Kore’nin eski ve seçkin ailelerinden biri olan Dok-su Chang ailesi, Koryo ve Choson Hanedanları boyunca bakan, âlim, general, filozof ve şair gibi çok sayıda büyük adamlar yetiştirmiştir. Şimdi 12 kola ayrılarak büyük bir cemaat hâline gelen bu aile, Kore’nin daha ziyade orta eyaletlerinde oturmakla beraber, ülkenin dört tarafında dağınık şekilde yerleşmişlerdir.
Başlıca yerleşim merkezleri de şunlardır: P’yong-taek, Chin-ıi, Pung-dok, Ham-ch’ong, Kua-Ch’on, A-san, Mun-kyong, Ye-san, Yong-İn, İn-ch’on kasabaları. Bu aile 15. yüzyılda Choson hanedanlığı döneminde uygulanan asimilasyon politikası sonucunda kendi kimliğini kaybetmiştir. Şimdi Türk izlerini taşımayan bu aile kendi atalarının Arap olduğuna inanarak yaşamaktadır.(34)
Yuan Hanedanlığı döneminde, Moğolların Kore ile olan diplomatik ilişkilerini yürüten Şie Sun (偰 遜 : Xie Sun), Şie Çang-şou (偰長壽 : Xie Chang-shou) ve Şie Si (偰斯 : Xie Si ) adındaki Türklerden de bahsetmek gerekir. Çin kaynaklarına göre bu zatlar Göktürk devletinin veziri Tonyukuk’unsoyundan gelmektedirler.
Uygur bilim adamı Geyretcan Osman’ın araştırmasına göre, Göktürk devleti yıkıldıktan sonra, Tonyukuk ve onun sülalesi Uygur devletinde de önemli görevler üstlenmiştir.(35) M. S. 840 yılında Uygur devleti yıkıldıktan sonra, Tonyukuk’un torunları Uygurlarla birlikte batıya göç etmişler ve Turfan’da kurulan İdikut Uygur devletinde de vezirlik görevine devam etmişlerdir.
Yuan Hanedanlığı döneminde yaşayan yazar Ou Yang-xuan, “Xie soylular Uygurlardan olup, onların ataları Tonyukuk’tur” demektedir.(36)Onun “Koçulu Xie (Şie) Soyluların Biyografisi” adlı kitabına göre, Tonyukuk’un torunları Uygurların vezirleri olmuşlardır.(37)
Yine Yuan Hanedanlığı dönemi yazarlarından Huang Jin “Wei Vilayetindeki Hanım Uygur Soyluların Mezar Taşı” (黃縉 : 魏郡夫人偉吾氏墓志銘) adlı eserinde, “Xie (Şie) soylular aslında Türklerin aristokrasisinden olup, T’ang Hanedanlığı’ndan itibaren Uygurların başveziri olagelmişlerdir. Onların ataları Tonyukuk’tur” diye belirtmiştir.(38) Tarih kaynaklarında, Tonyukuk’un torunlarından Keçipur adında bir zatın 13. yüzyılda İdikut devletinin veziri olduğu belirtilmektedir.(39) Buradan anlaşıldığına göre, Tonyukuk’un torunları bu görevi Yuan Hanedanlığı dönemine kadar kesintisiz sürdürmüşlerdir.
Yuan Hanedanlığı döneminde, İdikut Uygur devletine mensup pek çok siyasetçi, ekonomist, diplomat, tercüman ve teknisyenin Hanbalık’ta (Bugünkü Pekin) görevlendirildiğini yukarıda dile getirmiştik. Tonyukuk’un torunları da Hanbalık’ta görev alanlar arasında bulunmaktadır. Ancak Tonyukuk’un torunları, Hanbalık’ta; Çin kültürünün etkisiyle Çince soyad kullanmaya başlamışlar. Bunlar kendilerine “Xie” (Şie) kelimesini soyad olarak seçmişlerdir. “Xie” (Şie) ise “Selenga nehri”nin Çince transkripsiyonu olan “Xie-lien-jie-he” ( 偰輦杰河) isminin ilk hecesidir. Tonyukuk’un torunları Çince “Xie” (Şie) soyadını aldıktan sonra, onlara “Xie soylular” ya da “Selengalılar” denmiştir.(40)
Daha önce bahsettiğimiz Samga/ Senge adının da “Selenge” den gelmiş olması mümkündür. Tonyukuk’un torunlarının 13. yüzyılda bile Türklüğün kutsal mekânlarından biri olan Selenga’yı soyad olarak kullanmaları, onların vatan sevgisini, vatana bağlılığını ve Türklük şuurunun ne denli yüksek olduğunu göstermektedir.
Xie soyluların bir kısmı Yuan Hanedanlığı döneminde Kore’ye gitmiş ve Kore’de önemli görevler üstlenmişlerdir. Bunlardan Xie Ji-du’nun oğlu Xie Sun 1359 yılında çocuklarıyla birlikte Kore’ye gidip Song-jing (松京) şehrine yerleşmiş, Ağustos 1360 yılında ona “Koço beyi” unvanı verilmiş.Daha sonra “Fu-yuan beyi” namı da verilerek Kore’de önemli imtiyazlara sahip olmuştur.O, Kasım 1360 yılında 42 yaşında vefat ettiği zaman geride Chang-shou, Yan-shou, Fu-shou, Qing-shou ve Qian-shou adında beş oğlu ve üç kızı kalmıştı.(41) Xie Sun’un büyük oğlu Xie Chang-shou (1341-1399), Kore’de Xin-yu (Şinyu) kral iken vezirlik yapmıştır.(42) 1388 yılında, Kore generali Li Qing-gui askeri darbe yaparak kralı devirdiği zaman, Xie Chang-shou kralın veliahtları arasında arabuluculuk yapmış, bu olaydan sonra, o daha önemli işlerden sorumlu vezir olarak görev almıştır.(43)
Xie Chang-shou 1370, 1387, 1388, 1391, 1396, 1398 yıllarında Kore krallığı tarafından Çin’e elçi olarak gönderilmiştir.(44) 1394 yılında ayrıca Tercümanlar Dairesi’nin başkanı olan Xie Chang-shou 1399 yılında 59 yaşındayken vefat etmiştir. Xie sülalesinden Xie Si de önemli bir devlet adamı idi. O, Yuan Hanedanlığı sona erdikten sonra Ming Hanedanlığı yönetimini kabul etmiş, 1368 ve 1369 yıllarında, Ming Hanedanlığı tarafından Kore’ye elçi olarak gönderilmiştir.(45)
Kore’ye giden Türkler, sadece Kore’nin siyasi yaşamına değil, edebiyat ve kültür yaşamına da renk katmış, Kore kültürünün zenginleşmesine vesile olmuşlardır.
Xie Sun ve onun oğlu Xie Chang-shou önemli devlet adamı olmanın yanı sıra, Kore edebiyat tarihinde çok önemli yeri olan şairlerdendi. Xie Sun’un Çin’de ve Kore’de yazdığı 700’den fazla şiiri bulunmuştur. Bu şiirler Kore’de toplanıp “Yeni Zikir-name Hatıraları” (近思齋逸稿) adıyla basılmıştır. Bu şiirler, sonraki çeşitli şiir antolojilerinde yer almıştır.(46) Xie Chang-shou da aynı zamanda bir şairdir. “Qi Şiirleri” (萁雅), “Qingqiu Manzaralarıyla İlgili Şiirler” (青丘風雅) adlı şiir antolojilerinde, ona ait 10 bentlik şiir bulunmuştur.(47) “Söğüt Dalları”, “Bahar İntibaları”, “Olaylar”, “Balıkçı Dede”, “Bahar Endişeleri” başlıklı şiirler ona aittir.(48)
Çinilerce Hu-yue denilen Orta Asya müziği, Kore’de Ho-ak olarak bilinmekteydi.
Orta Asya müziğinin Kore’ye girmesiyle Kore müziği de bu müzik ve müzik aletlerinden etkilenmişti. Ho-mu denilen Orta Asya dansı ve Ho-ka denilen Orta Asya şarkısı Korelilerce icra ediliyordu.(49) 14. yüzyılda, Ho-chok denilen Orta Asya çalgısın da Kore’de çalınmakta olduğunu Dr. Hee Soo-Lee’den öğreniyoruz.(50)
Bunların dışında, Orta Asya’da üretilen kavun, karpuz, üzüm ve pamuk gibi zirai ürünler de Türklerin etkisiyle Kore’de yetiştirilmeye başlamıştır.(51)
Hatta ham kristalden yapılan gözlük de Orta Asya’dan gelen Türklerden öğrenilmiş.Kristal gözlük 14. yüzyılda önce Çin’de kullanılmaya başlamış ve sonra da Kore’de yapılmaya başlamıştır.(52)
Bunların dışında şehriye ve hamur tatlısı gibi tatlı türleri de Türklerle birlikte Kore’ye girmiştir.(53) 13. yüzyılın ikinci yarısından 14. yüzyılın ortalarına kadar, Kore’de Uygur yazısı ve Uygur dilinin kullanımı çok yaygınlaşmış ve gayr-i resmi bir saray dili hâline gelmiştir.54 15. yüzyılda bile, Uygurca Kore’de çok önemli bir yabancı dil konumundaydı.55
Kore’de yaşayan Uygurlar bu avantajından faydalanarak öğretim üyesi ve tercüman olarak çalışıyorlardı.(56)
Sonuç itibariyle, Çin ve Kore gibi Uzakdoğu ülkelerindeki siyasi ve kültürel oluşumda ve bu alanlardaki gelişmelerde Türkler hiç de inkar edilemeyecek kadar önemli rol oynamışlardır.Günümüzde belirgin bir şekilde hissedilen Türk ve Uzakdoğu kültüründeki bazı benzerlik ve yakınlıklar yukarıda belirtmeye çalıştığımız hususlarla alakalıdır.
Prof. Dr. Alimcan İNAYET
Türklerin Uzakdoğu Siyasi ve Kültür Tarihine Etkileri
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, Cilt: VIII, Sayı 1, Sayfa: 141-147, İZMİR 2008...!
KORYO-KORE –KOREA/ ALİMCAN İNAYET Koryo -Goryeo Krallığı /고려왕조 ve Yuan Hanedanı Yuan Hanedanlığı 13. ve 14. yüzyıllar Türklerin Uzakdoğu’nun siyasi ve kültür hayatında çok önemli rol oynadıkları dönem olmuştur. Bunun için, sadece Türklerin Çin’de Moğolların kurdukları Yuan Hanedanlığı yönetiminde üstlendikleri görevlere ve kültür yaşamındaki faaliyetlere bakmak yeterlidir. Yuan Hanedanlığı döneminde Kubilay Han’ın baş veziri olan Lien Şi-şen, maliye bakanı olan Ahmet ve Sanga/Senge; din ve eğitimden sorumlu bakan Argun Salı, denizci İletmiş ve Ukmış, hekimlerden Yuçurıç, Sadımış, Nezer; diyetsiyen Koskuy; Nesturi misyoneri ve elçi Rabban Sauma ve Markos, edebiyatçılardan Guan Yun-şı, Seydullah, Şue Ang-fu, Ma Zu-çang; tercümanlardan Arasang, Pracnaşırı ve Karunadas Uygur Türklerinden idi.(26) Bunlar Yuan Hanedanlığı döneminde Çin’de siyasi, ekonomi, askeri ve kültürel alanda çok önemli rol oynamakla beraber Çin’deki imar faaliyetlerinde de çok etkili olmuştur.Bugün Çinlilerce “Bei-jing” batılılarca “Pekin” olarak bilinen şehrin mimarları arasında Uygur Türkleri de bulunuyordu. Dolaysıyla Pekin’e Türkçe “Hanbalık” da denilmişti. Koro krallığı 1270 yılında Yuan Hanedanlığı’nın hakimiyeti altına girince, Moğollarla birlikte Kore’ye çok sayıda Müslüman Türk gelmişti. Yuan Hanedanlığı’na tâbi Koryo Krallığı’nda çok önemli görevleri üstlenmişolan Türkler, özellikle bürokrasi alanında üstün başarılar göstermişti. O dönemde Koryo sarayında görevli Uygur Samga bunlardan biriydi. Samga hakkında, Koreli bilim adamı Hee Soo-lee’nin “İslam ve Türk Kültürünün Uzak Doğu’ya Yayılması.”(27) adlı kitabının “Müslüman (Hui-hui) Samga’nın Menşei ve Kore’deki Türk Toplumu” başlıklı bölümünde önemli bilgiler bulunmaktadır. Dr. Hee Soo-lee’nin naklettiği bilgilere göre, Samga Koryo sarayında Chang Sun-ryong adıyla bilinmekteydi. Ona bu adı, Koryo kralı Ch’ung-yol vermişti. O bir Hui-hui (Müslüman) kökenliydi.Onun esas ismi Samga (bazen Senge, Sanga) olup, babası Kyong (Çince: Ch’ing) Kubilay Han (Shih-tsu)’ın katipliğini yapmıştı. Samga prenses Chekuk(28)’un mabeyincisi olarak Koryo’ya gelmişti, mevkii hızla yükselerek Nang-chang unvanı(29), Chang-kun (General)(30), Son-mu general(31), bölge komutanı, Doğu Fetih Bürosu başkomutanı, Bu-chi-mil-chik(32) gibi görevleri üstlendi. 44 yaşında, yani 1298 yılında chom-ıich’om-ri(33) mevkiinde iken öldü. Samga’nın, yani Chang Sun-ryong’un kurduğu Dok-su Chang ailesinin şeceresi de bu bilgileri doğrulamaktadır. Şecereye göre, o 44 yaşında vefat ettiğinde, Yang, Ye ve Son adlı üç oğlu vardı. Bu bilgilerden anlaşıldığına göre, Samga Koryo sarayında üst düzey görevler almış bir Uygur Türküydü. Koreli bir kadınla evlenmiş ve Kore toplumuyla kaynaşmıştır. Onun 25 kuşaktan torunları bugün Kore’nin orta bölgelerinde kalabalık bir cemaat hâlinde yaşamakta ve Dok-so Chang ailesi olarak bilinmektedir. Bu ailenin şeceresinde, Chang Sun-ryong’dan itibaren 25 nesil boyunca süregelen aile tarihi ayrıntılı biçimde muhafaza edilmiştir. Bu 25 neslin soy ağacı şöyledir: 1.Kurucusu: Sun-ryong, 2. Yang, 3. U-bin, 4. An-chi, 6. Maeng-hyong, 7. Hi-an, 8. İk, 9. Se-gol, 10. İn-pil, 11. Ki, 12. Sung-in, 13. Hong-chom, 14. Yop, 15. Hu-ch’ang, 16. Song-mun, 17. Chun, 18. Hyon-kın, 20. Hun, 21. Se-ch’on, 22. Ii-chin, 23. Sun-hi, 24. Hak-su, 25. Kyong-ki Ailenin Dok-su ailesi olarak bilinmesindeki sebep, Dok-su kasabasının kral Ch’ung-yol tarafından Chang Sun-ryong’a tımar olarak verilmesidir. Bu kasaba daha sonra P’ung-dok kasabası olarakdeğiştirilmiş, Dok-su Chang ailesi de P’ung-dok Chang olarak anılmıştır. Kore’nin eski ve seçkin ailelerinden biri olan Dok-su Chang ailesi, Koryo ve Choson Hanedanları boyunca bakan, âlim, general, filozof ve şair gibi çok sayıda büyük adamlar yetiştirmiştir. Şimdi 12 kola ayrılarak büyük bir cemaat hâline gelen bu aile, Kore’nin daha ziyade orta eyaletlerinde oturmakla beraber, ülkenin dört tarafında dağınık şekilde yerleşmişlerdir. Başlıca yerleşim merkezleri de şunlardır: P’yong-taek, Chin-ıi, Pung-dok, Ham-ch’ong, Kua-Ch’on, A-san, Mun-kyong, Ye-san, Yong-İn, İn-ch’on kasabaları. Bu aile 15. yüzyılda Choson hanedanlığı döneminde uygulanan asimilasyon politikası sonucunda kendi kimliğini kaybetmiştir. Şimdi Türk izlerini taşımayan bu aile kendi atalarının Arap olduğuna inanarak yaşamaktadır.(34) Yuan Hanedanlığı döneminde, Moğolların Kore ile olan diplomatik ilişkilerini yürüten Şie Sun (偰 遜 : Xie Sun), Şie Çang-şou (偰長壽 : Xie Chang-shou) ve Şie Si (偰斯 : Xie Si ) adındaki Türklerden de bahsetmek gerekir. Çin kaynaklarına göre bu zatlar Göktürk devletinin veziri Tonyukuk’unsoyundan gelmektedirler. Uygur bilim adamı Geyretcan Osman’ın araştırmasına göre, Göktürk devleti yıkıldıktan sonra, Tonyukuk ve onun sülalesi Uygur devletinde de önemli görevler üstlenmiştir.(35) M. S. 840 yılında Uygur devleti yıkıldıktan sonra, Tonyukuk’un torunları Uygurlarla birlikte batıya göç etmişler ve Turfan’da kurulan İdikut Uygur devletinde de vezirlik görevine devam etmişlerdir. Yuan Hanedanlığı döneminde yaşayan yazar Ou Yang-xuan, “Xie soylular Uygurlardan olup, onların ataları Tonyukuk’tur” demektedir.(36)Onun “Koçulu Xie (Şie) Soyluların Biyografisi” adlı kitabına göre, Tonyukuk’un torunları Uygurların vezirleri olmuşlardır.(37) Yine Yuan Hanedanlığı dönemi yazarlarından Huang Jin “Wei Vilayetindeki Hanım Uygur Soyluların Mezar Taşı” (黃縉 : 魏郡夫人偉吾氏墓志銘) adlı eserinde, “Xie (Şie) soylular aslında Türklerin aristokrasisinden olup, T’ang Hanedanlığı’ndan itibaren Uygurların başveziri olagelmişlerdir. Onların ataları Tonyukuk’tur” diye belirtmiştir.(38) Tarih kaynaklarında, Tonyukuk’un torunlarından Keçipur adında bir zatın 13. yüzyılda İdikut devletinin veziri olduğu belirtilmektedir.(39) Buradan anlaşıldığına göre, Tonyukuk’un torunları bu görevi Yuan Hanedanlığı dönemine kadar kesintisiz sürdürmüşlerdir. Yuan Hanedanlığı döneminde, İdikut Uygur devletine mensup pek çok siyasetçi, ekonomist, diplomat, tercüman ve teknisyenin Hanbalık’ta (Bugünkü Pekin) görevlendirildiğini yukarıda dile getirmiştik. Tonyukuk’un torunları da Hanbalık’ta görev alanlar arasında bulunmaktadır. Ancak Tonyukuk’un torunları, Hanbalık’ta; Çin kültürünün etkisiyle Çince soyad kullanmaya başlamışlar. Bunlar kendilerine “Xie” (Şie) kelimesini soyad olarak seçmişlerdir. “Xie” (Şie) ise “Selenga nehri”nin Çince transkripsiyonu olan “Xie-lien-jie-he” ( 偰輦杰河) isminin ilk hecesidir. Tonyukuk’un torunları Çince “Xie” (Şie) soyadını aldıktan sonra, onlara “Xie soylular” ya da “Selengalılar” denmiştir.(40) Daha önce bahsettiğimiz Samga/ Senge adının da “Selenge” den gelmiş olması mümkündür. Tonyukuk’un torunlarının 13. yüzyılda bile Türklüğün kutsal mekânlarından biri olan Selenga’yı soyad olarak kullanmaları, onların vatan sevgisini, vatana bağlılığını ve Türklük şuurunun ne denli yüksek olduğunu göstermektedir. Xie soyluların bir kısmı Yuan Hanedanlığı döneminde Kore’ye gitmiş ve Kore’de önemli görevler üstlenmişlerdir. Bunlardan Xie Ji-du’nun oğlu Xie Sun 1359 yılında çocuklarıyla birlikte Kore’ye gidip Song-jing (松京) şehrine yerleşmiş, Ağustos 1360 yılında ona “Koço beyi” unvanı verilmiş.Daha sonra “Fu-yuan beyi” namı da verilerek Kore’de önemli imtiyazlara sahip olmuştur.O, Kasım 1360 yılında 42 yaşında vefat ettiği zaman geride Chang-shou, Yan-shou, Fu-shou, Qing-shou ve Qian-shou adında beş oğlu ve üç kızı kalmıştı.(41) Xie Sun’un büyük oğlu Xie Chang-shou (1341-1399), Kore’de Xin-yu (Şinyu) kral iken vezirlik yapmıştır.(42) 1388 yılında, Kore generali Li Qing-gui askeri darbe yaparak kralı devirdiği zaman, Xie Chang-shou kralın veliahtları arasında arabuluculuk yapmış, bu olaydan sonra, o daha önemli işlerden sorumlu vezir olarak görev almıştır.(43) Xie Chang-shou 1370, 1387, 1388, 1391, 1396, 1398 yıllarında Kore krallığı tarafından Çin’e elçi olarak gönderilmiştir.(44) 1394 yılında ayrıca Tercümanlar Dairesi’nin başkanı olan Xie Chang-shou 1399 yılında 59 yaşındayken vefat etmiştir. Xie sülalesinden Xie Si de önemli bir devlet adamı idi. O, Yuan Hanedanlığı sona erdikten sonra Ming Hanedanlığı yönetimini kabul etmiş, 1368 ve 1369 yıllarında, Ming Hanedanlığı tarafından Kore’ye elçi olarak gönderilmiştir.(45) Kore’ye giden Türkler, sadece Kore’nin siyasi yaşamına değil, edebiyat ve kültür yaşamına da renk katmış, Kore kültürünün zenginleşmesine vesile olmuşlardır. Xie Sun ve onun oğlu Xie Chang-shou önemli devlet adamı olmanın yanı sıra, Kore edebiyat tarihinde çok önemli yeri olan şairlerdendi. Xie Sun’un Çin’de ve Kore’de yazdığı 700’den fazla şiiri bulunmuştur. Bu şiirler Kore’de toplanıp “Yeni Zikir-name Hatıraları” (近思齋逸稿) adıyla basılmıştır. Bu şiirler, sonraki çeşitli şiir antolojilerinde yer almıştır.(46) Xie Chang-shou da aynı zamanda bir şairdir. “Qi Şiirleri” (萁雅), “Qingqiu Manzaralarıyla İlgili Şiirler” (青丘風雅) adlı şiir antolojilerinde, ona ait 10 bentlik şiir bulunmuştur.(47) “Söğüt Dalları”, “Bahar İntibaları”, “Olaylar”, “Balıkçı Dede”, “Bahar Endişeleri” başlıklı şiirler ona aittir.(48) Çinilerce Hu-yue denilen Orta Asya müziği, Kore’de Ho-ak olarak bilinmekteydi. Orta Asya müziğinin Kore’ye girmesiyle Kore müziği de bu müzik ve müzik aletlerinden etkilenmişti. Ho-mu denilen Orta Asya dansı ve Ho-ka denilen Orta Asya şarkısı Korelilerce icra ediliyordu.(49) 14. yüzyılda, Ho-chok denilen Orta Asya çalgısın da Kore’de çalınmakta olduğunu Dr. Hee Soo-Lee’den öğreniyoruz.(50) Bunların dışında, Orta Asya’da üretilen kavun, karpuz, üzüm ve pamuk gibi zirai ürünler de Türklerin etkisiyle Kore’de yetiştirilmeye başlamıştır.(51) Hatta ham kristalden yapılan gözlük de Orta Asya’dan gelen Türklerden öğrenilmiş.Kristal gözlük 14. yüzyılda önce Çin’de kullanılmaya başlamış ve sonra da Kore’de yapılmaya başlamıştır.(52) Bunların dışında şehriye ve hamur tatlısı gibi tatlı türleri de Türklerle birlikte Kore’ye girmiştir.(53) 13. yüzyılın ikinci yarısından 14. yüzyılın ortalarına kadar, Kore’de Uygur yazısı ve Uygur dilinin kullanımı çok yaygınlaşmış ve gayr-i resmi bir saray dili hâline gelmiştir.54 15. yüzyılda bile, Uygurca Kore’de çok önemli bir yabancı dil konumundaydı.55 Kore’de yaşayan Uygurlar bu avantajından faydalanarak öğretim üyesi ve tercüman olarak çalışıyorlardı.(56) Sonuç itibariyle, Çin ve Kore gibi Uzakdoğu ülkelerindeki siyasi ve kültürel oluşumda ve bu alanlardaki gelişmelerde Türkler hiç de inkar edilemeyecek kadar önemli rol oynamışlardır.Günümüzde belirgin bir şekilde hissedilen Türk ve Uzakdoğu kültüründeki bazı benzerlik ve yakınlıklar yukarıda belirtmeye çalıştığımız hususlarla alakalıdır. Prof. Dr. Alimcan İNAYET Türklerin Uzakdoğu Siyasi ve Kültür Tarihine Etkileri Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, Cilt: VIII, Sayı 1, Sayfa: 141-147, İZMİR 2008...!
0 التعليقات 0 نشر