DEVLET-İ ALİYYE'NİN ENDÜLÜS MÜSLÜMANLARINA YARDIMI

1453 te İstanbul’un fethi birçok İslam beldesinde olduğu gibi Endülüste'de büyük bir sevinçle karşılandı. Endülüs İslam devleti hıristiyan krallıklarının tehditlerine karşı yardım talep edebilecekleri yeni bir büyük müslüman gücünün doğuşundan son derece memnundular.

İlk yardım talebi 1487’de Emir Ebu Abdullah'ın, Sultan 2. Bayezid’e bir elçi göndererek şehirlerini teker teker ele geçiren 2. Fernando-İzabella çiftine karşı yardım istemesiyle başladı. Ancak Sultan 2. Bayezid bu sırada Avrupaya iltica etmiş olan kardeşi Şehzade Cem’le ve Memlükler’le meşgul olduğu için istenilen askeri gücü yollayamasada papaya ve Fernando’ya birer mektup yazarak Endülüs müslümanlarının sıkıştırılmamasını bildirdi.

1492 de Gırnata’nın düşmesinin ardından 1502’de de bu defa şehirde kalmış olan müslümanlar Sultan 2. Bayezid’e tekrar elçi gönderdiler. Bunun üzerine 2. Bayezid meşhur denizci Kemal Reis kumandasında bir donanmayı Akdeniz’e gönderdi. Kemal Reis İspanya'nın birçok kıyı şehrini ağır top ateşleriyle vurduktan sonra bir çok Endülüs müslümanını kurtararak Kuzey Afrika’ya ve İstanbul’a taşıdı.

Alman kralı Şarlken döneminde İspanyollar’dan büyük zulüm gören Endülüs müslümanları tekrar yardım istediler. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman Han, Hızır Reis'i 1530 yılında İspanya sahillerine gönderdi ve 70.000 müslüman kurtarılarak Cezayir topraklarında iskan edildi. Bu dönemde Hızır Hayreddin Reis (Barbaros) 7 defa İspanya topraklarına sefer yapmıştır.

Yine Kanuni döneminde Turgut Reis, Salih Reis ve Piyale Paşa Osmanlı donanmasıyla İspanya kıyılarına sayısız seferler düzenleyerek çok sayıda Endülüslü müslümanı Kuzey Afrika’ya taşıdılar.

Ancak Osmanlı-Endülüs bağlarının iyice güçlendiğini gören İspanyollar, Endülüs-Osmanlı bağını kesebilmek için Müslümanları asimilasyon faaliyetlerini hızlandırdılar. İspanyollar, Müslümanları hırıstiyan olmaya zorluyorlardı. Endülüslü Müslümanlar engizisyon mahkemelerinde ağır biçimde cezalandırılıyorlardı. Bunun üzerine 1568’de müslümanlar büyük bir ayaklanma başlattı.

Müslümanlar Kanuni'nin 1566 da vefatının ardından Sultan 2. Selim’e de üst üste mektuplar gönderdiler. Sultan 2. Selim yardım için 1568 de Cezayir Beylerbeyi Kılıç Ali Paşa’yı görevlendirdi ancak Kılıç Ali Paşanın gönderdiği güçlü donanma Meriye açıklarında fırtına sonucu ağır hasar alarak dağıldı. 1569 da tekrar silah ve asker gönderildi ancak başarı sağlanamadı.

Bunun üzerine Sultan 2. Selim 1570 te Endülüslüler’e bir defa daha yardım taahhüdünde bulundu. Ancak Osmanlı Akdeniz donanmasının 7 Ekim 1570 te Lepanto’da müttefik haçlı donanması tarafından yakılması (Navarin faciası 7 Ekim 1570) vaad edilen yardımın gerçekleşmesini imkansız hale getirdi. Aynı zamanda 1570 yazında Osmanlı devletinin deniz gücünün bir kısmı Lala Mustafa paşa kumandasında, Piyale paşanın donanma kaptanlığında Kıbrıs'ı kuşatmıştı.

İspanyollar, 1609-1614 yılları arasında Endülüs müslümanlarının tamamına yakınını Endülüs’ten uzaklaştırmaya muvaffak oldular. O dönemde Osmanlı tahtında bulunan Sultan 1. Ahmed hem 1593 te başlayıp devam eden Osmanlı-Avusturya harpleriyle mücadele ediyor, hem İran seferleriyle uğraşıyor ve hemde içeride Kuyucu Murad paşanın idaresinde Celali isyanlarına karşı mücadele veriyordu. Donanma ise Kıbrıs çevresinde Koca Murad Reis kumandasında Venediklilerle mücadele ediyordu.

Bu nedenlerle Osmanlılar bu devirde İspanya’ya karşı harekete geçemedi. Bütün bunlara rağmen Sultan 1. Ahmed İngiltere, Fransa ve Venedik gibi devletlere elçiler göndererek Osmanlı Devleti’ne sığınmak isteyen Endülüs müslümanlarına yardımcı olunmasını istedi ve bu sayede birçok Endülüslü Kuzey Afrika’daki Osmanlı topraklarına ve İstanbul’a ulaştırıldı.
DEVLET-İ ALİYYE'NİN ENDÜLÜS MÜSLÜMANLARINA YARDIMI 1453 te İstanbul’un fethi birçok İslam beldesinde olduğu gibi Endülüste'de büyük bir sevinçle karşılandı. Endülüs İslam devleti hıristiyan krallıklarının tehditlerine karşı yardım talep edebilecekleri yeni bir büyük müslüman gücünün doğuşundan son derece memnundular. İlk yardım talebi 1487’de Emir Ebu Abdullah'ın, Sultan 2. Bayezid’e bir elçi göndererek şehirlerini teker teker ele geçiren 2. Fernando-İzabella çiftine karşı yardım istemesiyle başladı. Ancak Sultan 2. Bayezid bu sırada Avrupaya iltica etmiş olan kardeşi Şehzade Cem’le ve Memlükler’le meşgul olduğu için istenilen askeri gücü yollayamasada papaya ve Fernando’ya birer mektup yazarak Endülüs müslümanlarının sıkıştırılmamasını bildirdi. 1492 de Gırnata’nın düşmesinin ardından 1502’de de bu defa şehirde kalmış olan müslümanlar Sultan 2. Bayezid’e tekrar elçi gönderdiler. Bunun üzerine 2. Bayezid meşhur denizci Kemal Reis kumandasında bir donanmayı Akdeniz’e gönderdi. Kemal Reis İspanya'nın birçok kıyı şehrini ağır top ateşleriyle vurduktan sonra bir çok Endülüs müslümanını kurtararak Kuzey Afrika’ya ve İstanbul’a taşıdı. Alman kralı Şarlken döneminde İspanyollar’dan büyük zulüm gören Endülüs müslümanları tekrar yardım istediler. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman Han, Hızır Reis'i 1530 yılında İspanya sahillerine gönderdi ve 70.000 müslüman kurtarılarak Cezayir topraklarında iskan edildi. Bu dönemde Hızır Hayreddin Reis (Barbaros) 7 defa İspanya topraklarına sefer yapmıştır. Yine Kanuni döneminde Turgut Reis, Salih Reis ve Piyale Paşa Osmanlı donanmasıyla İspanya kıyılarına sayısız seferler düzenleyerek çok sayıda Endülüslü müslümanı Kuzey Afrika’ya taşıdılar. Ancak Osmanlı-Endülüs bağlarının iyice güçlendiğini gören İspanyollar, Endülüs-Osmanlı bağını kesebilmek için Müslümanları asimilasyon faaliyetlerini hızlandırdılar. İspanyollar, Müslümanları hırıstiyan olmaya zorluyorlardı. Endülüslü Müslümanlar engizisyon mahkemelerinde ağır biçimde cezalandırılıyorlardı. Bunun üzerine 1568’de müslümanlar büyük bir ayaklanma başlattı. Müslümanlar Kanuni'nin 1566 da vefatının ardından Sultan 2. Selim’e de üst üste mektuplar gönderdiler. Sultan 2. Selim yardım için 1568 de Cezayir Beylerbeyi Kılıç Ali Paşa’yı görevlendirdi ancak Kılıç Ali Paşanın gönderdiği güçlü donanma Meriye açıklarında fırtına sonucu ağır hasar alarak dağıldı. 1569 da tekrar silah ve asker gönderildi ancak başarı sağlanamadı. Bunun üzerine Sultan 2. Selim 1570 te Endülüslüler’e bir defa daha yardım taahhüdünde bulundu. Ancak Osmanlı Akdeniz donanmasının 7 Ekim 1570 te Lepanto’da müttefik haçlı donanması tarafından yakılması (Navarin faciası 7 Ekim 1570) vaad edilen yardımın gerçekleşmesini imkansız hale getirdi. Aynı zamanda 1570 yazında Osmanlı devletinin deniz gücünün bir kısmı Lala Mustafa paşa kumandasında, Piyale paşanın donanma kaptanlığında Kıbrıs'ı kuşatmıştı. İspanyollar, 1609-1614 yılları arasında Endülüs müslümanlarının tamamına yakınını Endülüs’ten uzaklaştırmaya muvaffak oldular. O dönemde Osmanlı tahtında bulunan Sultan 1. Ahmed hem 1593 te başlayıp devam eden Osmanlı-Avusturya harpleriyle mücadele ediyor, hem İran seferleriyle uğraşıyor ve hemde içeride Kuyucu Murad paşanın idaresinde Celali isyanlarına karşı mücadele veriyordu. Donanma ise Kıbrıs çevresinde Koca Murad Reis kumandasında Venediklilerle mücadele ediyordu. Bu nedenlerle Osmanlılar bu devirde İspanya’ya karşı harekete geçemedi. Bütün bunlara rağmen Sultan 1. Ahmed İngiltere, Fransa ve Venedik gibi devletlere elçiler göndererek Osmanlı Devleti’ne sığınmak isteyen Endülüs müslümanlarına yardımcı olunmasını istedi ve bu sayede birçok Endülüslü Kuzey Afrika’daki Osmanlı topraklarına ve İstanbul’a ulaştırıldı.
0 Kommentare 0 Anteile