. OSMANLI KÜLTÜR MEDENİYETİ ve
AVRUPADAKİ FEODAL YAPI

Avrupadaki Feodalitenin temel özelliği siyasi yönden bölünmüş olmaları ve sosyal eşitsizliktir. Senyörler, topraklarında yaşayan insanların üzerinde mutlak haklara sahiptirler. Feodalite Batı Avrupaya has bir kavramdır ve Merkezi otoritenin zayıflaması üzerine işlevsellik kazanmış bir yapılanmadır.

Avrupa'da bölgesel (Mahalli) Feodal beyler Kralı sadece birinci senyör sayar ve Kral bir Feodal beyi Azl etmeye (Görevden almaya) yetkili değildi. Avrupalı bir Feodal bey kendi bölgesinin yegane idarecisi olmakla beraber o bölgedeki arazilerin tamamına sahipti. Hatta bizzat insanların mutlak sahibiydi. Feodal Beyler İdaresi altındakileri yargılayabiliyor, onlara merkezden bağımsız yeni vergiler koyabiliyor, sahib olduğu tüm ayrıcalıklar ölümünden sonra evladına intikal edebiliyordu.

DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMANİYYE'DE
DURUM NASILDI?

Osmanlılar ise daha kuruluştan itibaren Hükümdarın mutlak otoritesine dayanan Merkeziyetçi bir Devlet sistemi oluşturdular. Bu anlayışın ürünü olan Tımar sisteminde (Belli bir hizmet karşılığı belirli miktarda Devlet görevlileri ve Sipahilerin geçim için aldığı Vergi) Tımar sahibi sadece hizmeti karşılığında hak ettiği ücreti o bölgenin vergilerinden tasarruf eden bir Devlet memuru idi.

Devlet mülkiyet hususundaki hakkını daima muhafaza ediyordu. Toprağın mülkiyeti Merkezi Devletin, ekip biçme ve işletme hakkı Milletindi. Bu şekilde üretim tabana yayılıyordu. Tımar (Dirlik - Gelir sahibi) ile, geliri sağlayan ürünü yetiştiren Reaya (Çiftçi) arasındaki ilişki kanunlar tarafından belirtilmiş ve korunmakta idi.

Tımar sahibi halktan kanunların belirlediği rakamın üzerinde bir vergi isteyemezdi. Yetkilerinide yasaların belirlediği çerçevede kullanabilirdi.

Babalar Tımar gelirlerini çocuklarına miras bırakamazlardı. Tımar sahibi mükellef tutulduğu hizmetleri yapmaması veya Reaya'ya (Çiftçiye) kötü davranması durumunda Azl edilebilir (Görevinden alınabilirdi)
Bu hususlar mahalli kadılar ve merkezden görevlendirilen memurlar tarafından denetlenirdi.

Devlet bir Tımar sahibinin mahalli bölgesel güç odakları ile kuracağı ilişkiler sayesinde o bölgede güçlenip kök salmasını önlemek için aynı Tımar'ın uzun süre tek kişinin elinde kalmasına müsade etmemiştir. Özellikle büyük Tımar'lar tek bir bölgeden değil küçük parçalar halinde farklı bölgelerden verilirdi.

TIMAR SİSTEMİ

Bir kısım asker (Tımarlı sipahiler ) ve memurlara belirli bir vazife ve hizmet karşılığında Devlet'e ait topraklardan Devlet tarafından belirlenmiş miktarlarda kendi nam ve hesaplarına vergi toplamasına izin verilmesi kaydıyla Devlet Hazinesine yük olmadan dirliklerinin (geçimlerinin) sağlanmasıdır.

- Yıllık geliri 3000 akçeden 20.000 akçeye kadar olanlar TIMAR
- Yıllık geliri 20.000 akçeden 100.000 akçeye kadar olanlar ZEAMET
- Yıllık geliri 100.000 akçe ve üzeri olanlar HAS geliri olarak adlandırılır.

Tımar Sistemi ve uygulaması başka hiçbir Ülkede olmayan, Osmanlılar'ın uyguladığı mükemmel bir sistemdir. Has gelirini ancak sınırlı sayıdaki buyük devlet adamları alırdı. Bunlara Beylerbeyileri, Vezirler, Kaptan-ı Deryalar, Kazaskerler örnek verilebilir.
. OSMANLI KÜLTÜR MEDENİYETİ ve AVRUPADAKİ FEODAL YAPI Avrupadaki Feodalitenin temel özelliği siyasi yönden bölünmüş olmaları ve sosyal eşitsizliktir. Senyörler, topraklarında yaşayan insanların üzerinde mutlak haklara sahiptirler. Feodalite Batı Avrupaya has bir kavramdır ve Merkezi otoritenin zayıflaması üzerine işlevsellik kazanmış bir yapılanmadır. Avrupa'da bölgesel (Mahalli) Feodal beyler Kralı sadece birinci senyör sayar ve Kral bir Feodal beyi Azl etmeye (Görevden almaya) yetkili değildi. Avrupalı bir Feodal bey kendi bölgesinin yegane idarecisi olmakla beraber o bölgedeki arazilerin tamamına sahipti. Hatta bizzat insanların mutlak sahibiydi. Feodal Beyler İdaresi altındakileri yargılayabiliyor, onlara merkezden bağımsız yeni vergiler koyabiliyor, sahib olduğu tüm ayrıcalıklar ölümünden sonra evladına intikal edebiliyordu. DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMANİYYE'DE DURUM NASILDI? Osmanlılar ise daha kuruluştan itibaren Hükümdarın mutlak otoritesine dayanan Merkeziyetçi bir Devlet sistemi oluşturdular. Bu anlayışın ürünü olan Tımar sisteminde (Belli bir hizmet karşılığı belirli miktarda Devlet görevlileri ve Sipahilerin geçim için aldığı Vergi) Tımar sahibi sadece hizmeti karşılığında hak ettiği ücreti o bölgenin vergilerinden tasarruf eden bir Devlet memuru idi. Devlet mülkiyet hususundaki hakkını daima muhafaza ediyordu. Toprağın mülkiyeti Merkezi Devletin, ekip biçme ve işletme hakkı Milletindi. Bu şekilde üretim tabana yayılıyordu. Tımar (Dirlik - Gelir sahibi) ile, geliri sağlayan ürünü yetiştiren Reaya (Çiftçi) arasındaki ilişki kanunlar tarafından belirtilmiş ve korunmakta idi. Tımar sahibi halktan kanunların belirlediği rakamın üzerinde bir vergi isteyemezdi. Yetkilerinide yasaların belirlediği çerçevede kullanabilirdi. Babalar Tımar gelirlerini çocuklarına miras bırakamazlardı. Tımar sahibi mükellef tutulduğu hizmetleri yapmaması veya Reaya'ya (Çiftçiye) kötü davranması durumunda Azl edilebilir (Görevinden alınabilirdi) Bu hususlar mahalli kadılar ve merkezden görevlendirilen memurlar tarafından denetlenirdi. Devlet bir Tımar sahibinin mahalli bölgesel güç odakları ile kuracağı ilişkiler sayesinde o bölgede güçlenip kök salmasını önlemek için aynı Tımar'ın uzun süre tek kişinin elinde kalmasına müsade etmemiştir. Özellikle büyük Tımar'lar tek bir bölgeden değil küçük parçalar halinde farklı bölgelerden verilirdi. TIMAR SİSTEMİ Bir kısım asker (Tımarlı sipahiler ) ve memurlara belirli bir vazife ve hizmet karşılığında Devlet'e ait topraklardan Devlet tarafından belirlenmiş miktarlarda kendi nam ve hesaplarına vergi toplamasına izin verilmesi kaydıyla Devlet Hazinesine yük olmadan dirliklerinin (geçimlerinin) sağlanmasıdır. - Yıllık geliri 3000 akçeden 20.000 akçeye kadar olanlar TIMAR - Yıllık geliri 20.000 akçeden 100.000 akçeye kadar olanlar ZEAMET - Yıllık geliri 100.000 akçe ve üzeri olanlar HAS geliri olarak adlandırılır. Tımar Sistemi ve uygulaması başka hiçbir Ülkede olmayan, Osmanlılar'ın uyguladığı mükemmel bir sistemdir. Has gelirini ancak sınırlı sayıdaki buyük devlet adamları alırdı. Bunlara Beylerbeyileri, Vezirler, Kaptan-ı Deryalar, Kazaskerler örnek verilebilir.
0 Kommentare 0 Anteile