• Türkler'in tarih boyunca kurmuş olduğu; 16 İmparatorluk, 8 Devlet ,37 Hanlık, 33 Beylik, 10 Cumhuriyet , 4 Atabeylik vardır. Bunların toplamı 138’dir ve dünya tarihinde başka bir örneği daha yoktur!
    Türkler'in tarih boyunca kurmuş olduğu; 16 İmparatorluk, 8 Devlet ,37 Hanlık, 33 Beylik, 10 Cumhuriyet , 4 Atabeylik vardır. Bunların toplamı 138’dir ve dünya tarihinde başka bir örneği daha yoktur!
    0 Comments 0 Shares
  • MUHTEŞEM 🏻
    Evinizde bir kırlangıç yuvası olması bir nimettir. Onu koruyun!
    Kırlangıçlar, binlerce kilometre uçarak ülkenin iç kesimlerine kadar gelirler.
    Yaklaşık 20 gram ağırlığındadırlar ama 5.000 km’den fazla yol kat etmişlerdir.
    Sahra Çölü’nü geçmişler,
    Akdeniz’in üzerinden hiç durmadan uçmuşlardır.
    Fırtınalara, sert rüzgârlara karşı savaşmışlardır.
    Tüm bunları, evimizin bir köşesindeki çatı altına gelip üremek için yaparlar.

    Bir tek kırlangıç günde 850 kadar sinek ve sivrisinek tüketebilir.
    Eğer bu türden bir çift kuş evimize yuva yaparsa, günde yaklaşık 1.700 sinek ve sivrisineği yok edebilirler.
    Daha etkili ve çevre dostu bir böcek ilacı yok!

    🏻 Onlara hoş geldiniz diyelim, çünkü onlar bizi seçti!
    Yere dışkı bırakırlarsa sakın kızmayın — yuvalarını korudukları sürece biraz süpürüp temizlemek bize zor gelmemeli.
    📌📌📌 MUHTEŞEM 👌🏻 Evinizde bir kırlangıç yuvası olması bir nimettir. Onu koruyun! Kırlangıçlar, binlerce kilometre uçarak ülkenin iç kesimlerine kadar gelirler. Yaklaşık 20 gram ağırlığındadırlar ama 5.000 km’den fazla yol kat etmişlerdir. Sahra Çölü’nü geçmişler, Akdeniz’in üzerinden hiç durmadan uçmuşlardır. Fırtınalara, sert rüzgârlara karşı savaşmışlardır. Tüm bunları, evimizin bir köşesindeki çatı altına gelip üremek için yaparlar. Bir tek kırlangıç günde 850 kadar sinek ve sivrisinek tüketebilir. Eğer bu türden bir çift kuş evimize yuva yaparsa, günde yaklaşık 1.700 sinek ve sivrisineği yok edebilirler. Daha etkili ve çevre dostu bir böcek ilacı yok! 👉🏻 Onlara hoş geldiniz diyelim, çünkü onlar bizi seçti! Yere dışkı bırakırlarsa sakın kızmayın — yuvalarını korudukları sürece biraz süpürüp temizlemek bize zor gelmemeli.
    0 Comments 0 Shares
  • Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu 10 il açıklandı:

    1. Şanlıurfa
    2. Şırnak
    3. Ağrı
    4. Mardin
    5. Muş
    6. Siirt
    7. Batman
    8. Diyarbakır
    9. Van
    10. Bitlis
    Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu 10 il açıklandı: 1. Şanlıurfa 2. Şırnak 3. Ağrı 4. Mardin 5. Muş 6. Siirt 7. Batman 8. Diyarbakır 9. Van 10. Bitlis
    0 Comments 0 Shares
  • Ameen ya Rabb.

    #muslim #islam
    Ameen ya Rabb. ❤️‍🩹 #muslim #islam
    0 Comments 0 Shares
  • Doğmadan Önce Kızlarının Kaderini Yazmış Bir Adam:

    1980 yılında, Richard Williams televizyon izlerken Romanyalı bir tenisçinin bir turnuva kazanarak 40.000 dolarlık bir çek aldığını gördü.
    Bu miktar, onun bir yılda kazandığından çok daha fazlaydı.

    O an… her şeyi değiştirdi.

    Televizyonu kapattı, bir kâğıt ve kalem aldı… ve tam 78 sayfalık bir plan yazdı.
    Hedefi: Henüz doğmamış kızlarının bir gün dünya tenisinde zirveye oturmasıydı.

    Ama ufak bir sorun vardı:
    Richard tenis hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
    Amerika’nın en tehlikeli mahallelerinden biri olan Compton, California’da yaşıyordu.
    Ve cebinde tek kuruş yoktu.

    Beş yıl boyunca tenis dergilerini okudu, kasetler izledi, hareketleri öğrendi… tek başına, koçsuz.
    Sonra önce Venus’un, ardından Serena’nın eline birer raket verdi.
    Ve rüya… başlamış oldu.

    Zengin kulüplerden yere atılan eski topları topladı.
    Kızlarıyla harabe durumdaki halka açık kortlarda antrenman yaptı.
    Çoğu zaman, onları korumaya çalışırken çeteler tarafından dövüldü.
    Bir seferinde kortu terk etmediği için burnu, çenesi, parmakları kırıldı… dişleri söküldü.

    “Tarih, dişsiz bu adamı cesaretin simgesi olarak hatırlayacak,” diye yazmıştı bir gün günlüğüne.

    Tenis; beyazların, zenginlerin, dışlayıcıların sporuydu.
    Bu siyah aile… rahatsız ediciydi.
    Bir gün kızları sordu:
    “Baba, neden herkes bize öyle bakıyor?”

    Richard gözünü kırpmadan cevapladı:
    “Çünkü bu kadar güzel insanlara alışık değiller.”

    Yıllar sonra, takvim Wimbledon 2000’i gösterdi.
    Genç, siyah, güçlü bir kadın korta çıktı. Babası tribündeydi.
    Venus Williams, ilk Grand Slam’ini kazandı.
    Ve Richard… gözleri yaşlı dans etti.

    Sonra Serena geldi.
    23 Grand Slam şampiyonluğu.
    Spor tarihine silinmez bir iz.

    Ama madalyalardan çok önce…
    Alaylara, ırkçı hakaretlere, acımasız kıyaslara katlandılar.
    Babaları onlara öğretti: En güçlü cevap, raketle verilir.

    “Bir gün Wimbledon’ı kazanacağız.
    Ve bu bizim için olmayacak.
    Amerika’nın yoksulları ve unutulmuşları için olacak.” — Richard Williams

    Bugün milyonlarca küçük kız — ve oğlan — biliyor ki:
    Evet, bu mümkün.

    Çünkü bir baba, onlar daha hayal bile kuramadan… onlar için hayal kurmaya cesaret etti.
    Doğmadan Önce Kızlarının Kaderini Yazmış Bir Adam: 1980 yılında, Richard Williams televizyon izlerken Romanyalı bir tenisçinin bir turnuva kazanarak 40.000 dolarlık bir çek aldığını gördü. Bu miktar, onun bir yılda kazandığından çok daha fazlaydı. O an… her şeyi değiştirdi. Televizyonu kapattı, bir kâğıt ve kalem aldı… ve tam 78 sayfalık bir plan yazdı. Hedefi: Henüz doğmamış kızlarının bir gün dünya tenisinde zirveye oturmasıydı. Ama ufak bir sorun vardı: Richard tenis hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Amerika’nın en tehlikeli mahallelerinden biri olan Compton, California’da yaşıyordu. Ve cebinde tek kuruş yoktu. Beş yıl boyunca tenis dergilerini okudu, kasetler izledi, hareketleri öğrendi… tek başına, koçsuz. Sonra önce Venus’un, ardından Serena’nın eline birer raket verdi. Ve rüya… başlamış oldu. Zengin kulüplerden yere atılan eski topları topladı. Kızlarıyla harabe durumdaki halka açık kortlarda antrenman yaptı. Çoğu zaman, onları korumaya çalışırken çeteler tarafından dövüldü. Bir seferinde kortu terk etmediği için burnu, çenesi, parmakları kırıldı… dişleri söküldü. “Tarih, dişsiz bu adamı cesaretin simgesi olarak hatırlayacak,” diye yazmıştı bir gün günlüğüne. Tenis; beyazların, zenginlerin, dışlayıcıların sporuydu. Bu siyah aile… rahatsız ediciydi. Bir gün kızları sordu: “Baba, neden herkes bize öyle bakıyor?” Richard gözünü kırpmadan cevapladı: “Çünkü bu kadar güzel insanlara alışık değiller.” Yıllar sonra, takvim Wimbledon 2000’i gösterdi. Genç, siyah, güçlü bir kadın korta çıktı. Babası tribündeydi. Venus Williams, ilk Grand Slam’ini kazandı. Ve Richard… gözleri yaşlı dans etti. Sonra Serena geldi. 23 Grand Slam şampiyonluğu. Spor tarihine silinmez bir iz. Ama madalyalardan çok önce… Alaylara, ırkçı hakaretlere, acımasız kıyaslara katlandılar. Babaları onlara öğretti: En güçlü cevap, raketle verilir. “Bir gün Wimbledon’ı kazanacağız. Ve bu bizim için olmayacak. Amerika’nın yoksulları ve unutulmuşları için olacak.” — Richard Williams Bugün milyonlarca küçük kız — ve oğlan — biliyor ki: Evet, bu mümkün. Çünkü bir baba, onlar daha hayal bile kuramadan… onlar için hayal kurmaya cesaret etti.
    0 Comments 0 Shares


  • Mass demonstrations are set to take place across the world for with a big march taking place in Washington, D.C.

    #muslim #islam
    🎯 Mass demonstrations are set to take place across the world for 🇵🇸 with a big march taking place in Washington, D.C. #muslim #islam
    0 Comments 0 Shares
  • Before & After..

    Suleiman Abu Muslim Mosque in Beit Lahia, northern Gaza Strip, before and after its destruction by the occupation forces.

    Via @mahmoudhamda

    #muslim #islam
    Before & After.. 💔 Suleiman Abu Muslim Mosque in Beit Lahia, northern Gaza Strip, before and after its destruction by the occupation forces. Via @mahmoudhamda #muslim #islam
    0 Comments 0 Shares
  • Over 250,000+ March for Gaza in Bangladesh’s capital Dhaka

    Images via @gettyimages for @muslim use.

    #muslim #islam #bangladesh
    Over 250,000+ March for Gaza in Bangladesh’s capital Dhaka 🇧🇩 🤝 🇵🇸 Images via @gettyimages for @muslim use. #muslim #islam #bangladesh
    0 Comments 0 Shares
  • Her Gelenin Girip Çıktığı Yer: Dingo’nun Ahırı

    Bugün biri bir yere giren çıkan belli değilse, “Burası da Dingo’nun ahırı mı?” deriz ya...
    Peki bu deyim nereden çıkmış biliyor musunuz?

    Zaman, İstanbul’da atlı tramvayların cadde boyunca takır takır ilerlediği yıllar...
    Tramvaylar iki atla çekiliyor ama mesele Şişhane Yokuşu’na gelince iş değişiyor. Malum, yokuş sert, yük ağır. O yüzden Azapkapı’dan yokuş yukarı çıkacak her tramvaya ekstra atlar ekleniyor. Bu “takviye atlar” yokuşu çıkıp tramvay görevini tamamladıktan sonra ne oluyor?

    İşte devreye Dingo giriyor.

    Dingo, Azapkapı-Taksim hattında, Pera civarında bir yerde bir ahır işletiyor. Aslen Rum olan Dingo’nun ahırı, görevini tamamlayan yorgun atların dinlendiği yer. Gün boyu, tramvaydan çıkan atlar geliyor, dinleniyor, sonra yenileri gidiyor. Bir gelen bir giden… Atlar, görevliler, meraklılar, tembeller, işçiler derken ahır, adeta küçük bir terminal gibi. Hatta öyle bir hal alıyor ki, kim giriyor kim çıkıyor belli olmuyor.

    İşte bu yüzden halk arasında bu ahıra bakıp şöyle denilmeye başlanıyor:
    “Burası da Dingo’nun ahırı gibi olmuş!”

    Zamanla bu söz, düzensizlik, keşmekeş ve kontrolsüz girip çıkmaların olduğu her yer için kullanılmaya başlanıyor.

    Bugün bir odaya herkes kafasına göre girip,cikıyorsa ya da bir yer tam bir curcunaysa...
    Aklımıza hep o meşhur cümle geliyor:
    “Burası da Dingo’nun ahırı mı?”

    Tarihin sokaklarından gelen bu deyim, dilimize yerleşip kalmış.
    Üstelik içindeki o eski İstanbul havasıyla…
    Her Gelenin Girip Çıktığı Yer: Dingo’nun Ahırı Bugün biri bir yere giren çıkan belli değilse, “Burası da Dingo’nun ahırı mı?” deriz ya... Peki bu deyim nereden çıkmış biliyor musunuz? Zaman, İstanbul’da atlı tramvayların cadde boyunca takır takır ilerlediği yıllar... Tramvaylar iki atla çekiliyor ama mesele Şişhane Yokuşu’na gelince iş değişiyor. Malum, yokuş sert, yük ağır. O yüzden Azapkapı’dan yokuş yukarı çıkacak her tramvaya ekstra atlar ekleniyor. Bu “takviye atlar” yokuşu çıkıp tramvay görevini tamamladıktan sonra ne oluyor? İşte devreye Dingo giriyor. Dingo, Azapkapı-Taksim hattında, Pera civarında bir yerde bir ahır işletiyor. Aslen Rum olan Dingo’nun ahırı, görevini tamamlayan yorgun atların dinlendiği yer. Gün boyu, tramvaydan çıkan atlar geliyor, dinleniyor, sonra yenileri gidiyor. Bir gelen bir giden… Atlar, görevliler, meraklılar, tembeller, işçiler derken ahır, adeta küçük bir terminal gibi. Hatta öyle bir hal alıyor ki, kim giriyor kim çıkıyor belli olmuyor. İşte bu yüzden halk arasında bu ahıra bakıp şöyle denilmeye başlanıyor: “Burası da Dingo’nun ahırı gibi olmuş!” Zamanla bu söz, düzensizlik, keşmekeş ve kontrolsüz girip çıkmaların olduğu her yer için kullanılmaya başlanıyor. Bugün bir odaya herkes kafasına göre girip,cikıyorsa ya da bir yer tam bir curcunaysa... Aklımıza hep o meşhur cümle geliyor: “Burası da Dingo’nun ahırı mı?” Tarihin sokaklarından gelen bu deyim, dilimize yerleşip kalmış. Üstelik içindeki o eski İstanbul havasıyla…
    0 Comments 0 Shares
  • Real Madrid Muslim players Arda guler and Antonio Rudiger combine together to send Madrid to the final.. MashaAllah this beautiful
    Beauty In Islam
    Real Madrid Muslim players Arda guler and Antonio Rudiger combine together to send Madrid to the final.. MashaAllah💞 this beautiful Beauty In Islam
    0 Comments 0 Shares
More Results